POLİTİKA - 19 Eylül 2024 Perşembe 16:10

Milli Eğitim Bakanı Tekin: "5 yıldızlı otellerle yarışabilecek okullarımız var"

A
A
A
Milli Eğitim Bakanı Tekin: "5 yıldızlı otellerle yarışabilecek okullarımız var"

Elazığ’da yapımı tamamlanan ortaokulun açılışına katılan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Şu an Türkiye’de derslik başına öğrenci sayımızın ortalaması 20-22 bandında. Şu an bizim okullarımızın büyük çoğunluğu bu anlamda inşat kapasitesiyle neredeyse 5 yıldızlı otellerde yarışabilecek okullarımız var" dedi.


Elazığ’da 2020 yılında meydana gelen depremin ardından ağır hasar alarak yıkımı yapılan Elazığ Ortaokulu’nun yerine iş insanı İbrahim Taşel tarafından Yeni Mahalle’ye 24 derslikli ortaokul yaptırıldı. Programları çerçevesinde Elazığ’a gelen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Elazığ İbrahim Taşel Ortaokulu’nun açılışını katıldı. Bakan Tekin’e Vali Numan Hatipoğlu, AK Parti Elazığ milletvekilleri Ejder Açıkkapı ve Prof. Dr. Erol Keleş, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, iş insanı İbrahim Taşel, siyasi parti ve STK temsilcileri, kurum müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.


Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, "Çok değil 2002 yılında cumhuriyetin 100. yılında o zamanki başbakanlık projesi çerçevesinde mektup yazan öğretmenlerimizin mektuplarında ki birkaç cümleyi sizlere söyleyeyim. Öğretmenimiz, ’biz de acaba 40-20 kişilik sınıflarda ders verebilecek miyiz’ demişti, neden çünkü 70-80 kişilik sınıflardan bahsediyorlar. Şu an Türkiye’de derslik başına öğrenci sayımızın ortalaması 20-22 bandında. Bu dediklerimiz 20 yıl içerisinde yapılan şeylerdir. Başka bir öğretmenimiz, ’acaba bir gün çocuklarımızın ellerini yıkayıp ihtiyaçlarını giderebilecekleri tuvaletlerin olduğu bir okulda çalışabilecek miyim’ diyor. Şu an bizim okullarımızın büyük çoğunluğu bu anlamda inşat kapasitesiyle neredeyse 5 yıldızlı otellerde yarışabilecek okullarımız var. Başka bir öğretmen, ’acaba koridorlarında farelerin cirit atmadığı okullarda bir gün çalışabilecek miyim’ diyor. Cumhurbaşkanımız bize diyor ki yaptık ama durmayacağız. Yaptığımız hizmetlerin devamını getireceğiz. Ne yaptık, fiziki kapasite ile yetinmedik 2013 yılından sonra okullarımızı teknolojik altyapılarla donatmaya başladık. Şu anda Türkiye’deki okullarımızın neredeyse tamamı fiber, hızlı ya da GSM üzerinden internet bağı olan okullarımız var. Yetmedi bu okullarımıza kamu bütçesinden internet erişim hizmeti veriyoruz. Yetmedi 625 bin dersliklerimizin tamamında etkileşimli tahta dediğimiz tahtalarımız var. Şu okulun internet altyapısı var. Bunlar ne işe yarıyor diyebilirsiniz, bu imkanlarla ders içeriği farklı dünyanın en büyük eğitim içerik ağı dediğimiz EBA platformumuz var" şeklinde konuştu.



"Dersliklerin tamamında etkileşimli tahta olan dünyadaki tek ülke Türkiye’dir"


Bakan Tekin, "Buradan önce bir okula gittik 1’inci sınıf öğretmenimiz çocuklara bir şey anlatıyor. Baktım ki EBA’dan görüntülü ve sesli bir eğitim görüntüsü açmış çocuklarla oynayarak öğreniyorlar. Bir tarafta müzik diğer tarafta çocuklar var yani hem altyapısı, hem erişimi, hem etkileşimli tahta hem de etkileşimli tahta ile erişebilecekleri içerikle okullarımızı donattık. Bunları ben söylemiyorum. Birleşmiş Milletlerin raporlarında var. Orada olan bilgilere göre, dersliklerin tamamında etkileşimli tahta olan dünyadaki tek ülke Türkiye’dir. Bunlar gerçekten çok önemli şeylerdir. Fiziki altyapı tamam, teknolojik altyapı tamam şimdi ise eğitim öğretim süreçlerinin içeriğini dünya standartlarına getirmektir. Bir, eğitim metodolojisi itibariyle dünyada, çağdaş olarak uygulanan metodolojiyi yeni müfredatımıza koyduk. İki, dünyada çocuklarımızın muadillerinden fazla gereksiz bilgi yüküyle yüklenmesini engelleyecek şekilde müfredatta seyreltmeler yaptık. Üç, bütün bunları yaparken de millet arada bir arada tutan geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın bu gelecek şuuruna sahip vatansever, milleti için fedakarlık yapan, millet şuuruna sahip merhametli iyi insanlar yetişmesi için çocuklarımızın bu şekilde yetişmesi için müfredatımızı bir de bu açıdan gözden geçirdik ve Türkiye yüzyılı maarif modeliyle yeni bir müfredat oluşturduk" diye konuştu.


Bu müfredatın kendilerine özgü olduğunu vurgulayan Tekin, "Bize özgü derken biz bunu söylediğimizde bazı muhalifler, Türkiye’ye özgü müfredat mı olur diyor ama aynısı Finlandiya’nın müfredatını bana örnek gösteriyor. Singapur müfredatını bana örnek gösteriyor. Güney Kore’yi bana örnek gösteriyor. Güney Kore’nin kendine özgü müfredatı olduğunu kabul ediyoruz Singapur’u kabul ediyoruz fakat Türkiye’nin kendine özgü müfredatı olur mu diye bir taraftan da eleştiriyoruz. Bu çok tutarlı bir eleştiri değil arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyet’i bahsi geçen bütün devletlerin hepsinden çok daha kökü ve geçmişi sağlam geleneği olan devlet geleneğine sahiptir. Ben bunun gelecek kuşaklara aksettirilmesini Milli Eğitim Bakanlığının ana görevlerinden bir tanesi olarak görüyorum. Kim ne derse desin, bizim bakanlığımızın adı Milli Eğitim Bakanlığıdır. Çocuklarımıza bu şuuru vermek bizim ana görevlerimizden bir tanesidir. Biz de bunun için çaba sarf ediyoruz" ifadelerini kullandı.



Milli Eğitim Bakanı Tekin: "5 yıldızlı otellerle yarışabilecek okullarımız var"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERÜ Hastanelerinde, “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” Konulu Konferans Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı tarafından düzenlenen “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans düzenlendi. Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonunda düzenlenen konferansa davetli olarak Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Uzman Bilir Kişi Prof. Dr. Halil Koyuncu sunumuyla “Sizce Tıbbi Hata Var mı? Olgu Örnekleriyle” konulu konferans verildi. Konferansa Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ile araştırma görevlileri katıldı. ERÜ Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsa Cüce’nin giriş konuşmalarının ardından, Prof. Dr. Halil Koyuncu’nun sunumuna geçildi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, Tıbbi hataların neler olabileceğine değinerek; hekimin hastaya müdahalesi, hastada meydana gelen zarar, hastada meydana gelen zararda hekimin hata-kusuru, yetersiz tetkik, aydınlatma-bilgilendirme ve yönlendirme ile konsültasyon eksiklikleri, kayıtların düzgün olmaması ile zarar ve kusurlu eylem arasındaki illiyet bağı hakkında bilgiler verdi. Tıbbi uygulamada tarafların kimler olduğunu, tarafların özelliklerini, tıbbi uygulama hatası (malpraktis) ile sonuçları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Halil Koyuncu, tıbbi uygulama hatalarının en çok hangi uzmanlık alanlarında dağıldığını, sağlık çalışanlarının kusur nedenlerinin dağılımları ile tıbbi hataların diğer hastalık ölümlerindeki sıralamalarına da değindi. Prof. Dr. Halil Koyuncu, son söz olarak; hekimin öncelikle hastaya zarar vermeden, tıbbi müdahale süreçlerini iyi yönetmesi, yapılan her müdahalenin hukuka ve tıbba uygun olması, her yazılanın yapılması her yapılanın da yazılması, akıl almaktan kaçınılmaması gerektiği ile görev, yetki ve sorumlulukların bilincinde olunması gerektiğini söyledi.
Antalya Kıraathanedeki cinayetin zanlısı: "Haraç istedi" Antalya’da kuzeninin daha önceden çalıştığı işletmeden alacağı olduğu iddiasıyla kıraathaneye giden kişi, çıkan tartışmanın büyüyerek tabancayla ateş edilmesi sonucu ağır yaralanıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Kısa sürede yakalanan olayın şüphelileri F.D. ve A.D. sağlık kontrolünün ardından adliyeye çıkarıldı. Dün akşam saat 17.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Yeni Mahalle 2447 Sokak üzerinde yer alan bir kıraathanede meydana gelen olayda, iddiaya göre Uğur Akyol (37), kuzeninin daha önce çalıştığı kıraathanedeki sigorta işlemleri ve kalan parasını alması için iş yeri sahibiyle telefonda görüştü. Telefon görüşmesinin ardından işletmeye gelen Akyol, iş yeri sahibi A.D. ve yeğeni F. D. (33) ile tartışmaya başladı. Tartışma kanlı bitti Kıraathane dışına kadar taşan tartışmanın büyümesi üzerine F.D. yanında taşıdığı tabancayı çıkartarak ateş etmeye başladı. Silah seslerini duyan vatandaşların haber vermesi üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edilirken, belirtilen adrese gelen sağlık ekipleri vücuduna isabet eden mermilerden dolayı ağır yaralanan Akyol’u ilk müdahalesinin ardından ambulansla Kepez Devlet Hastanesi’ne kaldırdı. Akyol, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. “Haraç istedi” Suç aletini olay yerine yakın bir sokakta atan F.D., önce taksi ile ardından yaya olarak kaçmaya çalışırken motorize yunus ekipleri tarafından yakalandı. Cinayet Büro Amirliği ekipleri tarafından gözaltına alınan F.D. ve işletme sahibi A.D., emniyetteki işlemlerinin ardından sağlık kontrolünden çıkartılarak Antalya Adliyesine sevk edildi. Sağlık kontrolü çıkışında gazetecilerin “Neden öldürdünüz?” sorusunu F.D., “Bir şey söylemeyeceğim, haraç istedi” şeklinde yanıtladı.
Ankara ASO Başkanı Ardıç: “Sanayi sektöründe devam eden daralma önümüzdeki dönemin reel sektör için daha zorlu olacağını gösteriyor” Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, 3’üncü çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili, “Sanayi sektöründe üst üste iki çeyrek daralma yaşandı. Üçüncü çeyrekteki yüzde 2,2’lik daralma, ekonominin istihdam ve katma değer oluşturabilmesi açısından önemli bir risk oluşturuyor" dedi. ASO Başkanı Seyit Ardıç, TÜİK’in açıkladığı 2024 yılı 3’üncü çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi. Üçüncü çeyrek büyümesinin yüzde 2,1 ile beklentilerin altında kaldığına dikkat çeken Ardıç, dezenflasyon sürecinin sektörler arasında büyüme farklılaşmasına neden olduğunu ve sanayi sektörü üzerinde baskının artmaya devam ettiğini dile getirdi. Ardıç, şu değerlendirmede bulundu: “Sanayi sektöründe üst üste iki çeyrek daralma yaşandı. Üçüncü çeyrekteki yüzde 2,2’lik daralma, ekonominin istihdam ve katma değer oluşturabilmesi açısından önemli bir risk oluşturuyor. Dezenflasyon süreci üretimi aşındırırken, mevcut öncü göstergeler dördüncü çeyrekte üretimde daralmanın biraz daha hızlanacağına işaret ediyor. İnşaat yatırımları hızlanırken, enflasyonla mücadelede sıkılaştırıcı politikaların en önemli etkisi makine ve teçhizat yatırımlarında görülüyor. 2019’dan bu yana ilk kez iki çeyrek üst üste daralmaya işaret eden makine ve teçhizat yatırımları, üçüncü çeyrekte yüzde 8,6 azaldı. Bu düşüş, önümüzdeki dönemde büyümeyi zayıflatacak bir gelişmedir.” “Önemli olan bu yavaşlamanın dezenflasyonist sürece destek verip vermeyeceğidir" Büyümenin çeyreklik bazda üst üste yüzde 0,2 daralması ile teknik olarak resesyona girdiğini belirten Ardıç, “Sıkılaştırıcı politika uygulamalarının etkisinin son çeyrekte daha da belirginleşmesi; iç talepteki zayıflama ve üretimdeki azalış ile büyüme rakamlarımız daha da aşağıya gelebilir. Önemli olan bu yavaşlamanın dezenflasyonist sürece destek verip vermeyeceğidir. Diğer önemli husus ise bu sürece maliye politikasının somut desteği ve harcama azaltıcı tasarruf politikalarının daha da belirginleşmesidir. Aksi halde fiyatlama davranışları dezenflasyonist süreci sekteye uğratacaktır” ifadelerini kullandı. "Sanayicilerimizin acil beklentisi, uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır” Ardıç, üretim, istihdam ve ihracatın daralmaması için reel sektörün finansman açısından mutlaka desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu süreçte başta KOBİ’lerimiz olmak üzere sanayicilerimizin acil beklentisi, uygun faizli ticari kredi mekanizmalarının devreye alınmasıdır. Özellikle üretim ve ihracat odaklı sektörlere yatırım ve işletme sermayesi ihtiyacı için düşük faizli bir kredilendirme politikası, sıkılaştırıcı politikanın büyüme üzerindeki olumsuz geçişini yumuşatabilecektir” açıklamasında bulundu.