EKONOMİ
TEKNOSAB Lojistik Teknopark GSYF yeni yatırımcılarla büyüyor 27 Kasım 2024 Çarşamba - 15:22:15 BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, kısa süre önce kuruluşu tamamlanan TEKNOSAB Lojistik Teknopark Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’na (GSYF) Bursa iş dünyasından belirlenen arzın üzerinde talep geldiğini ve fonun Türkiye’nin yatırımcı sayısı açısından en büyük GSYF’si haline geldiğini söyledi. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Kasım Ayı Meclis Toplantısı Oda Hizmet Binasında gerçekleştirildi. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Meclis Başkanı Ali Uğur ve Meclis Üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda Bursa ekonomisinin stratejik dönüşümünü ve geleceğini şekillendirecek tarihi bir adım atıldı. Türkiye’nin yüksek teknoloji odaklı ilk üretim merkezi TEKNOSAB’da GSYF modeliyle hayata geçirilecek Güney Marmara’nın en kapsamlı lojistik merkezi TEKNOSAB Lojistik Teknopark’ta BTSO’nun da pay sahibi olmasını sağlayacak karar maddesi meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. Böylece Türkiye’nin en büyük ticaret ve sanayi odası olan BTSO’nun TEKNOSAB Lojistik Teknopark GSYF’nin değer artışı ve kar payı dağıtımından faydalanmasının önü açılmış oldu. “Lojistik Teknopark GSYF 75 milyon dolar büyüklüğe ulaştı” BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Türkiye’nin ikinci yüzyılına yakışan yenilikçi ve vizyoner projeleri uygulamaya devam ettiklerini söyledi. Kısa süre önce kuruluşu tamamlanan TEKNOSAB Lojistik Teknopark Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nun (GSYF) ilk ihraç süreçlerini Bursa iş dünyası ile başlattıklarını hatırlatan Başkan Burkay, fona kısa sürede arzın üzerinde talep geldiğini ve fonun Türkiye’nin yatırımcı sayısı açısından en büyük GSYF’si haline geldiğinin altını çizdi. GSYF’ye şimdiye kadar 550’den fazla yatırımcının başvurduğunu ifade eden Burkay, “210 milyon dolarlık yatırım bütçesi ile hayata geçirdiğimiz fonda ilk ihraçlar devam ediyor. BTSO üyeleri ve TEKNOSAB yatırımcıları ile başladığımız ihraç süreçlerinde 55 milyon dolar hedefini aşarak şu anda 75 milyon dolara ulaştık. Hesap açım işlemleri hızla devam ediyor. Türkiye’de SPK’dan izni olan 390’a yakın GSYF arasında tabana yaygınlık açısından en geniş fonu haline gelen TEKNOSAB Lojistik Teknopark GSYF Türkiye’deki bütün oda borsalara da rol model oldu” dedi. “Tarih eleştirenleri değil başaranları yazıyor” Bursa’nın tarih boyunca ilkleri başarmış bir kent olduğunu söyleyen İbrahim Burkay, Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesi olan Bursa OSB’nin BTSO öncülüğünde 1961 yılında kurulduğunu, Celal Sönmez döneminde ise Bursa Serbest Bölgesi’nin (BUSEB) hayata geçtiğini ifade etti. Söz konusu projeler gündeme geldiğinde itirazların yükseldiğini hatırlatan Başkan Burkay, “Ama gördük ki Bursa’nın gücü bu projelerin hepsini birer birer hayata geçirmeye fazlasıyla yetti. Tarih eleştirenleri değil, başaranları yazıyor. TEKNOSAB Lojistik Teknopark GSYF için de imtiyazlı fonların ihraç süreçleri yıl sonunda sona erecek. Bugüne kadar binlerce üyemizin katılımıyla bilgilendirme toplantıları yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Web sayfamız, sunumlarımız ve sosyal medyada tüm soruları cevaplamak üzere şeffaf ve dinamik bir süreç yönetiyoruz. İnşallah 30 ay gibi bir sürede bölgenin en büyük projelerinden birini hayata geçirmek yine bizlere nasip olacak. BTSO olarak bu proje fonundaki değer artışı ve kar payı dağıtımlarından daha fazla sanayicimizin, tüccarımızın ve esnafımızın faydalanmasını istiyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi bu kapsamlı projenin de hayata geçmesinde büyük rolü olan ve çalışmalarımızı destekleyen tüm meclis üyesi dostlarıma yürekten teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. “Ürettiğimiz değerden Bursa iş dünyamız faydalanacak” Oda olarak öncelikli hedeflerinin iş dünyasının geleceğe umutla bakmasını sağlayacak yenilikçi iş modellerini geliştirmek olduğunu dile getiren Burkay, “Biz burada stratejik dönüşümü sağlayacak yenilikçi iş modellerini gerçekleştirmek zorundayız. Bunu yaparken de yaklaşımımız şu; ‘Bir değer üretiliyorsa bunu bütün Bursa sahiplenecek ve bu değerden faydalanacak.’ TEKNOSAB Lojistik Teknopark GSYF tarihi bir iş modeli. İlk kez kurulan bir yapı. Kısa sürede tabana yaygınlık açısından Türkiye’nin en büyük fonu oldu” ifadelerini kullandı. Ekonomik olarak yaşanan zorlu süreçte hayata geçen projenin Bursa iş dünyası için bir umut olduğunu kaydeden Başkan Burkay, beraber iş yapma kültürünün bu şekilde başladığını, gelecekte Bursa iş dünyasının faydalanması odağıyla yeni fonları da hayata geçireceklerini vurguladı. Başkan Burkay, “Bugüne kadar meclis üyelerimizle beraber Türkiye’de örnek gösterilen işlere ve projelere imza attık. Tarih hiçbir şey yapmayanlara hesap sormuyor ama risk alıp proje üretenler eleştiriliyor. Ancak geçmişte olduğu gibi bundan 50 yıl sonra vizyoner projelerde imzası bulunan bu BTSO Meclisi de gururla anılacak. Attığımız her adım, hayata geçirdiğimiz her proje hepimizin hanesine altın harflerle yazılıyor” dedi. “Kent için planlama olmazsa olmaz” BTSO’nun Bursa iş dünyasının merkezi olduğunu söyleyen İbrahim Burkay, üniversitelerdeki bilimsel ve akademik aklı iş dünyası ile entegre edecek deneyim ve tecrübenin bu kurumda olduğunu vurguladı. İş dünyası için en önemli konunun planlama olduğunu söyleyen Burkay, “Bursa dışında planlaması olmayan büyükşehir kalmadı. Bu planlama bir an evvel iş dünyasının hassasiyetleri gözetilerek, sahayı ve dinamikleri bilen kişi ve kurumlarla birlikte hazırlanmalı ve hayata geçirilmeli. Planlamanın merkezinde Bursa’nın kalkınması olmalı. Kent olarak ligden düşersek bir daha üst lige çıkacak fırsatı bize vermezler. Bu tarih boyunca böyle oldu. Birçok kentin başına geldi, bizim başımıza da gelebilir. Bu yüzden bu şehirdeki aydınların, yöneticilerin tarihi sorumlulukları, veballeri var. BTSO olarak bu konuda hiç yorulmadan, aynı söylemleri aynı talepleri gündeme getirmeye devam edeceğiz. Bütün STK’lardan da aynı duruşu sergilemelerini bekliyorum” şeklinde konuştu. “Doğru bir planlama ve yol haritasına ihtiyacımız var” BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur ise 2024 yılının iş dünyası açısından “mücadele yılı” olduğunu söyledi. Ekonomide yeniden bir dengelenme sürecinde olduklarını kaydeden Uğur, “Ekonomi yönetimimiz tarafından yaklaşık bir yıldır yürütülmekte olan bu sürecin sonuç vermesi şüphesiz zaman alacaktır. Çünkü enflasyondaki düşüşün, büyümeden feragat etmeden kademeli bir şekilde devam etmesi hedefleniyor. Enflasyonla büyüme arasındaki bu hassas denge sağlanırsa ülkemizin yeni bir büyüme hamlesine başlayabileceğine inanıyoruz. Burada önemli olan doğru politikaları ve yapısal reformları sabırla, sürdürülebilir bir şekilde hayata geçirebilmek. Ülke olarak tüm zorluklara aşacak potansiyele sahibiz.” dedi. “İş dünyası olarak ekonomimizin etkilendiği küresel dinamikleri çok iyi okumamız gerekiyor.” diyen Uğur Bursa iş dünyasının doğru bir planlama ve yol haritasını ihtiyacı olduğunu vurguladı. Uğur, “Büyüyen, fırsatlarla dolu bir dünyada doğru stratejilerle güçlü bir konum elde etme şansımız var. Bu yüzden daha fazla geç olmadan kent anayasasının hazırlanması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 15:10 Bakan Bolat: “İslam ülkeleriyle Türkiye’nin ticaretini, Türkiye’nin toplam ticaretindeki payı 2002’de yüzde 11 iken, geçen yıl yüzde 26’ya yükselttik” Dünya Helal Zirvesi’nde katılan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "İslam ülkeleriyle Türkiye’nin ticaretini, Türkiye’nin toplam ticaretindeki payı 2002’de yüzde 11 iken, geçen yıl yüzde 26’ya yükselttik. Birkaç yıl içinde bu payı yüzde 30’a, 2030’lara doğru yüzde 35’e yükseltmek için çalışıyoruz. Ticaret Bakanlığı olarak Helal EXPO fuarında Filistin’in partner ülke yani şeref misafiri ülke olması kararını aldık ve Filistin’e 700 metrekareden fazla bir stant alanı sağladık, 30’a yakın Filistinli firma burada Filistin ürünlerini sergiliyorlar” dedi. Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde düzenlenen, bu yıl 10’uncu kez kapılarını açan Dünya Helal Zirvesi’ne katıldı. Helal Expo’nun küresel arenadaki en büyük helal organizasyonu olarak kabul edildiğini vurgulayan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "Bu sene de etkinliklerimizi Filistinli kardeşlerimizin topyekun hedef alındığı İsrail’in katliamları ve soykırımının gölgesinde gerçekleştirmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz Bu saldırılarda maalesef kayıtlı 45 bine yakın, kaydı tespit edilemeyenleri de dahil ettiğimizde 54 bine yakın şehidimiz var. Gerek Gazze gerekse Batı Şeria’da çok büyük bir yıkım söz konusu. Bu sabah itibarıyla Lübnan’da ateşkes kararı yürürlüğe girdi, bunun en kısa zamanda Gazze’de, Filistin’de de olması için çabalarımızı, baskılarımızı artırıyoruz” dedi. “Helal EXPO fuarında da Filistin’in partner ülke yani şeref misafiri ülke olması kararını aldık ve Filistin’e 700 metrekareden fazla bir stant alanı sağladık” Fuarda Filistin vurgusu yapan Bakan Bolat, "Türkiye Cumhuriyeti olarak 2 Mayıs’ta İsrail’le hem ihracat hem ithalatta bütün ticaretimizi durdurduk ancak Filistin Devleti’nin ve hükümetinin, Filistin ekonomisinin yaşatılması ve oradaki 6 milyon Filistinli kardeşimizin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında özel bir mekanizma ile, sıkı kurallar çerçevesinde Filistin’e yönelik ihracatı varış yeri Filistin ve ithalatçıları Filistinli olmak kaydıyla devam ettiriyoruz. Yine Filistin hükümetinin ekonomisinin ticaretinin yaşatılması için önemli gümrük vergisi, tarife kolaylıkları sağladık. Ticaret Bakanlığı olarak Helal EXPO fuarında da Filistin’in partner ülke yani şeref misafiri ülke olması kararını aldık ve Filistin’e 700 metrekareden fazla bir stant alanı sağladık, 30’a yakın Filistinli firma burada Filistin ürünlerini sergiliyorlar” şeklinde konuştu. “Bundan 20 yıl önce Müslüman ülkelerin kendi aralarındaki ticaretin, dünya ile yaptıkları ticaret içindeki payı yüzde 10 bile değildi” Bakan Bolat, sözlerine şöyle devam etti: “İslam dünyasının kardeşliği, ekonomik entegrasyonu, ticarette birbiriyle alışverişini arttırması hedefleri doğrultusunda gerçekleştirilen etkinlikler çok önemli. Gösterilen çabalar boşa gitmiyor. Bundan 20 yıl önce Müslüman ülkelerin kendi aralarındaki ticaretin, dünya ile yaptıkları ticaret içindeki payı yüzde 10 bile değildi, bugün bu oran yüzde 19’a yükseldi. İİT’nin, İSEDAK’ın hedefi bu payı orta vadede yüzde 25’e yükseltmek. Biz 22 yılda bütün dünya ülkeleriyle olduğu gibi özellikle İslam ülkeleriyle ticareti geliştirme noktasında çok büyük çabalar sarf ettik. Geldiğimiz noktada İslam ülkeleriyle Türkiye’nin ticaretini, Türkiye’nin toplam ticaretindeki payı 2002’de yüzde 11 iken, geçen yıl yüzde 26’ya yükselttik. Birkaç yıl içinde bu payı yüzde 30’a, 2030’lara doğru yüzde 35’e yükseltmek için var gücümüzle çalışıyoruz.” "2023 itibarıyla finans sektörü hariç küresel helal pazarı 2,6 trilyon dolara ulaştı" Helal belgeli ürün ve hizmetlerin geliştirilmesi, dünyada helal kavramının yaygınlaşması ve ticarette helal belgeli ürünlerin sayısının artması konusunda büyük ilerlemeler sağlandığına dikkat çeken Bakan Bolat, "Sadece gıda ve içecekte değil, kozmetikte, tekstilde, ilaçta, finansta turizm ve seyahatte de helal alanı, helal ticaret hızla büyümektedir. 2023 itibarıyla finans sektörü hariç küresel helal pazarı 2,6 trilyon dolara ulaştı. Bunun içinde gıda sektörü yaklaşık 1,9 trilyon dolar seviyesiyle en büyük segmenti oluşturmakta. Türkiye olarak biz de Ticaret Bakanlığı bünyesinde Helal Akreditasyon Kurumu’nu kurduk ve helal çalışmalarına destek vermekteyiz. Bu çerçevede 25’i yurt içi, 27’si yurt dışı kuruluşlar, 16’sı da laboratuvarlar olmak üzere toplam 68 kuruluşa helal akreditasyon verebilme yetkisi, belgelendirme sertifikası verildi. Bu 68 kuruluşun çalışmaları başladı, 95 karar alındı ve toplam 2 binin üzerinde kuruluş helal ve bu kuruluşların ürünleri helal akreditasyon kapsamına alınmış bulunmaktadır. Bu çalışmalar hızlanarak devam edecek” diyerek sözlerini tamamladı. Fuar katılan bakanlar arasında yer alan KKTC Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, ’’Bu önemli platform, yalnızca turizm ve sağlık sektörlerinde yeniliklerin paylaşılmasını değil, aynı zamanda farklı kültürler, inançlar ve ülkeler arasında güçlü iş birlikleri kurulmasını sağlayan değerli bir buluşma noktasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, turizm ve eğitim adası olmakla birlikte her yıl gelişen ve ilgi gören bir ada konumundadır. Turizmi sadece güneş, deniz ve kumsal üçgeni ile sınırlandırmıyoruz. Ülkemiz, sağlık turizmi ve helal turizmi gibi alternatif alanlarda da güçlü bir potansiyel sunmaktadır. Özellikle sağlık turizmi konusunda, yüksek standartlara sahip hastanelerimiz, uzman doktorlarımız ve uygun maliyetli hizmetlerimizle dünya genelinde önemli bir destinasyon olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Geleneksel tedavi yöntemlerimizin yanı sıra modern tıp alanında sunduğumuz hizmetler, bizi bu sektörde ayrıcalıklı bir konuma taşımaktadır. Ülkemizin ılıman iklimi ve bakir kalmış doğası sayesinde özel tedaviye muhtaç hastalar içinde fayda sunmaktadır. Helal turizm, yalnızca Müslüman turistler için değil, etik ve sürdürülebilir seyahat deneyimleri arayan tüm turistler için önemli bir kavram haline gelmiştir. KKTC, bu alanda inanç temelli hassasiyetlere uygun turizm anlayışını benimseyerek, misafirlerimize huzurlu ve güvenli bir tatil sunmayı hedeflemektedir. Dünya Helal Zirvesi’nin, helal turizmin standartlarını yükseltmek ve bu sektörde küresel iş birliklerini güçlendirmek adına önemli bir zemin oluşturacağına inanıyorum. KKTC olarak, bu alandaki çalışmalara aktif katkı sağlamaya hazır olduğumuzu da vurgulamak isterim. Bu fuar ve zirve, ülkeler arasındaki iş birliğini artırmak için eşsiz bir fırsat sunmaktadır. KKTC olarak, turizm ve sağlık alanlarında ortak projeler geliştirmek, yeni yatırımcılara kapılarımızı açmak ve küresel ölçekte daha fazla iş birliği gerçekleştirmek istiyoruz’’ dedi.
27 Kasım 2024 Çarşamba - 14:18 DESOB Başkanvekili Üçgül; “Esnaflığın geleceği için büyük bir adım atıldı” Milli Eğitim Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı arasında gerçekleştirilen protokol gereği meslek liselerindeki 12. sınıf öğrencilerine yönelik olarak planlanan “Nasıl esnaf olunur ve Devlet Destekleri” konulu bilgilendirme toplantıları Denizli’deki okullarda başladı. DESOB Başkanvekili Osman Üçgül, eğitimlerin önemine dikkat çekerek projenin başarı bir adım olduğunu söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen ortak çalışma ile 12. sınıf öğrencilerine verilen girişimcilik eğitimleri Denizli’de okullarda da başladı. “Nasıl esnaf olunur, devlet destekleri, hibe ve teşvikler ile esnaf kefalet kredileri” hakkında verilen bilgilendirme toplantıları, öğrencilerden büyük ilgi gördü. Denizli Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından belirlenen meslek liselerindeki 12. Sınıflara yönelik olan eğitimlere Denizli Ticaret İl Müdürlüğü, Denizli Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği ve Denizli Esnaf Kredi Kooperatifi yetkilileri katılıyor. Projenin gençler için önemli bir dönüm noktası olduğuna dikkat çeken DESOB Başkanvekili Osman Üçgül “Milli Eğitim Bakanlığımız ve Ticaret Bakanlığımızın ortaklaşa yürüttü bu önemli proje geleceğimiz olan gençlerimiz için bir dönüm noktası olabilir. Esnaf olmak isteyen, kendi işini kurmak, fikrini, hayalini gerçekleştirmek isteyen gençlerimize bir ilham ve ışık olabilir. DESOB olarak bizleri de projeye dahil edilmesinden dolayı da yarıca mutluyuz. Gençlerimizin hayata erken atılmasına fikir veren bu toplantıları önemli ve değerli buluyoruz. Meslek lisesindeki öğrencilerimiz erken yaşta ticari hayata atılmasını en azından düşünmeye başlarlar. İlgi duydukları meslekleri önceden tanıma, mesleğin genel görünümü ile güçlü ve zayıf yönlerini irdeleyebilme, işyeri açılış süreçlerinde kendilerini bekleyen prosedürleri kavrayabilme ve mesleğe ilişkin diğer verilerden istifade edebilmeyi öğrenirler. Ayrıca devlet destekleri hibeler ve krediler konusunda da bir eğitim programında gençlerimize önemli bir hizmet sunulmaktadır. Bu anlamda Denizli Ticaret İl Müdürlüğü, Denizli Milli Eğitim Müdürlüğü, DESOB ve Kredi Kooperatif kurumlarımıza teşekkür eder, projenin öğrencilerimize, esnaf camiamıza hayırlar getirmesini dilerim. Bu gençlerimiz geleceğin esnafları olacak, temelde bu eğitimleri almaları onlara ileriki zamanlarda emin adımlarla ilerlemelerine katkı olacaktır” dedi.
Fındık fiyatı serbest piyasada 125, Tarım Kredi’de 140, raflarda ise 500 lira
20 Kasım 2024 Çarşamba - 16:41 Fındık fiyatı serbest piyasada 125, Tarım Kredi’de 140, raflarda ise 500 lira Giresun’da serbest piyasada 125 lira olan 50 randıman fındık alım fiyatı, Tarım Kredi Kooperatifi’nde ise 140 lira olarak belirlendi. Giresun’da serbest piyasada fındık uzun zamandır fiyat istikrarını korurken, Tarım Kredi Kooperatifi ise 50 randıman Giresun kalite fındık alım fiyatını 140 TL olarak belirledi. Tarım Kredi Kooperatifi’nin fiyat politikasının serbest piyasayı etkilemeyeceğini ileri süren fındık tüccarı İsmail Kankaya, “Şu anda 50 randıman 122 liradan işlem görürken, her randıman üzerine fiyat konuluyor. Giresun’da ortalama 52 randıman fındık fiyatı 125 liradan alınırken, 53 randıman ise 130 liraya kadar çıkabiliyor. Dolayısıyla randımanına göre fiyat verilmektedir. Uzun zamandır fiyat istikrarını koruyan fındıkta bu aralar düşüş yaşandığını söyleyebiliriz" dedi. "Yılbaşından sonra fiyatlar yükselebilir" Yılbaşından sonra fındık fiyatlarında yukarı yönle hareketlenme olabileceğini ifade eden Kankaya, “Üretici biraz sabırlı olursa yılbaşından sonrasını beklemesini önerebiliriz. Çünkü fındık fiyatlarının yılbaşından sonra yükselebileceğini söyleyebiliriz. O da neden; iklimine göre hava şartları etkili olacaktır. Malum kış mevsiminde havaların sıcak gitmesi ve fındıkların erken açması rekolteyi olumsuz etkileyecektir. Diğer bir etken ise Karadeniz Bölgesi’ni etkisi altına alan kahverengi kokarca tehlikesidir. Bu yıl Giresun’da da yoğun olarak görülmeye başlandı. Bütün bunların yeni sezon rekoltesine etkisi olacaktır. Yeni sezona göre de yılbaşından sonra fındık fiyatına yansıyacaktır” diye konuştu. "Tarım Kredi fiyatı serbest piyasayı etkilemez" Tarım Kredi Kooperatifi fiyatının serbest piyasayı etkilemeyeceğini söyleyen Kankaya, “Tarım Kredi’nin yeni fındık alım fiyatı politikası serbest piyasada çok bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Tarım Kredi kendine üye olan üreticilerin, alışveriş yapanların ürününü alıyor. Diğerlerinin ürününü almıyor. Ayrıca parasını peşin vermiyor ve açıkladığı fiyattan vergi de düşüyor. Serbest piyasada ise net fiyatlardır. Dolayısıyla hesaplandığında serbest piyasa ile aynı seviyelere gelmektedir” şeklinde konuştu. Öte yandan serbest piyasada kabuklu olarak 125 liradan işlem gören fındık, raflarda ise kavrulmuş ve paketlenmiş olarak 500 liradan satılıyor.
Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı İstanbul’da kapılarını açtı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 16:15 Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı İstanbul’da kapılarını açtı Lojistik sektörünün geleceğini şekillendirecek yenilikçi teknolojiler ve endüstriyel çözümleri bir araya getiren Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuar, İstanbul’da kapılarını açtı. Lojistik sektörü, transit taşımacılığın gelişimiyle Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak en önemli sektörlerin başında geliyor. Avrasya’nın en büyük lojistik fuarlarından olan Uluslararası logitrans Transport Lojistik Fuarı, İstanbul Dr. Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde 17’nci kez kapılarını açtı. 20- 22 Kasım tarihleri arasında kadar açık olacak fuarın ülkede tanıtımı yapıldı. 50’den fazla ülkeden katılımın gerçekleştiği fuarı birinci gün yoğunluğu dikkat çekti. Fuar, Transport Lojistik Münih, Transport Lojistik Çin, Transport Lojistik Amerika, Transport Lojistik Hindistan ve diğer uluslararası fuarlarla aynı kümede yer alıyor. Fuarın odak noktalarının lojistiğin geleceğini şekillendirecek yeni teknolojiler ve endüstriyel çözümler. Lojistik sektörünün 2025 ve 2026 yılında jeopolitik gelişmelerden etkileneceği çok net olduğunu belirten Arkas Holding Lojistik Grubu Başkanı Onur Göçmez, sektörün farklı pazarlara açılmasının önemli olduğun belirtti. Göçmez, “Bizim 5 yıldır, belirlediğimiz noktalarımız vardı bu noktalara ofislerimizi açtık. Hindistan, Mısır, Polonya ve Amerika’da şirketlerimiz var. Lojistik sektörünün her zaman problemi brüt kar problemi olmuştur. Lojistik olmazsa pandemiden çıkamazdık. Ama her zaman yaşanan sorun brüt kar problemidir. Brüt kar problemi olduğu zamanda yatırımlarınızı yapamazsınız. Şu anda bu problemi çok ciddi yaşıyoruz. Biz bu sorunu farklı farklı sektörlerle, hizmet şekilleriyle bunu ortadan kaldırmak için mücadele veriyoruz. Lojistik sektörünün 2025 ve 2026 yılında jeopolitik gelişmelerden etkileneceği çok net. O yüzden lojistik sektörü olarak farklı pazarlar arayışına itiyor. O yüzden lojistik sektörü dar pazarlardan çıkarak müşterileri büyütüp, farklı pazarlara itiyor. Dar pazarda kalmakta bir tercih. Fakat dar alandan çıkıp farklı pazarlara yatırım yapmakta başka bir tercih. Evet, pandemi lojistik sektörünü iyi bir yere getirdi. Şu an ise normalleşme aşamasında. Normalleşme aşamasında ise dış etkenler çok fazla zarar verdi. Örneğin Süveyş Kanalı, limanlardaki beklemeler, Ortadoğu’da oluşan karmaşıklık ve Ukrayna-Rusya savaşı. Bu sorunlar trafiklerin kesintiye uğramasına neden oldu. Çin’den Rusya üzerinden giden Sibirya hattı vardı ciddi bir problem yaşadı. Bunun yansıması navlunlara ve sınır kapılarındaki yoğunluğa sebep verdi. 2024 bu şekilde zor bir dönemde geçti. Türkiye’de faizlerin düşme umudu insanları yatırıma yöneltiyor. O yüzden 2025’in ikinci yarısında normalleşmeye geçebileceğimizi öngörüyorum” dedi. “Rüzgar gülü ve lokomotiflere 100 milyon dolara yakın ekipman yatırımı yaptık” Yenilenebilir enerji yatırımlarından bahseden Göçmez, Türkiye’nin alternatif enerji boyutunda en büyük 5 üretici konumunda olduğunu belirtti. Göçmez, ’’Şirketimiz global lojistik hizmet sunan bir organizasyona doğru ilerliyor. Bu sebeple 2023 yılında planladığımız stratejilerimizin çıktılarını almaya başladık. 2025 yılını bir yatırım yılı ve büyüme yılı olarak görüyoruz. Yatırımlarımızı lokomotif yatırım olarak görüyoruz. Yeni 5 tane lokomotifimiz geliyor. Türkiye içerisinde müşterilerimize direkt demiryolu hizmeti sunacağız. Bununla alakalı kontratlar yapmaya başladık. Karada ve denizde ciddi bir potansiyeli var. Rüzgar gülü taşıma lojistiği alanında yatırımlar yaptık. Toplamda hem rüzgar gülü hemde lokomotifler olarak 100 milyon dolara yakın ekipman yatırım yaptık. İki tane yeni şirketimiz var; Arkas Rail ve Arkas Heavy. Arkas Rail demiryolu hizmeti verecek. Arkas Heavy ise rüzgar gülü ve lojistik hizmeti verecek. Ayrıca kurulum, taşıma ve vinç hizmeti verecek. Diğer şirketlerimizde büyümeye devam edecek. 2025 ve 2026’yı iki yıllık bir planlama olarak düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
BUYSAD’dan asgari ücrette sürdürülebilirlik vurgusu
20 Kasım 2024 Çarşamba - 15:53 BUYSAD’dan asgari ücrette sürdürülebilirlik vurgusu Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Yönetim Kurulu Üyesi Hakkı Yılmaz, 2025 yılı asgari ücret görüşmelerinin devam ederken, yeni ücretin tüm tarafları memnun edecek ve sürdürülebilir düzeyde belirlenmesi gerektiğini vurguladı. Endüstriyel yemek sektöründe işçilik giderlerinin toplam maliyetin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturduğunu ifade eden Hakkı Yılmaz, asgari ücretin yıllık enflasyon oranının çok üzerinde belirlenmesi durumunda sektör maliyetlerinin hızla artacağını belirtti. Yılmaz, “Personel giderlerimizin toplam maliyetimizin yüzde 30’unu aşması, zaten zor şartlarda ayakta duran sektörümüz için zarar anlamına gelir. Bu zarar ise kaçınılmaz olarak yemek fiyatlarına yansır ve enflasyon üzerinde olumsuz bir etki oluşturur. Dolayısıyla asgari ücret belirlenirken enflasyonu tetiklemesinin önüne geçmek kritik bir önem taşıyor” dedi. "Asgari ücretin üzerinde ücretlendirme sağlıyoruz" Sektörde yeni işe başlayan kalifiye olmayan personelin dahi asgari ücretin en az yüzde 10 üzerinde ücretlendirildiğini ifade eden Yılmaz, kalifiye elemanlara ise asgari ücretin 2-3 katı maaş ödendiğini belirtti. Yeni yılda personel zamlarının, asgari ücret artış oranı baz alınarak yapıldığını hatırlatan Yılmaz, “Emek yoğun sektörlerde bu durum geneldir. Asgari ücretle çalışanların mağdur olmasını istemiyoruz. Ancak piyasa gerçeklerinin üzerinde bir artış yapılması halinde, bir süredir dengelenmeye başlayan piyasada enflasyon yeniden tetiklenebilir ve bu kimseye fayda sağlamaz. Makul bir oranda anlaşma sağlanmasını umut ediyoruz” şeklinde konuştu. "İşveren maliyetleri azaltılmalı" Türkiye’de işverenlerin istihdam ettiği çalışanlar için gelir vergisi, SGK primi ve stopaj gibi ilave maliyetler üstlendiğine dikkat çeken Yılmaz, bugün asgari ücretle çalışan bir kişinin eline 17 bin lira geçtiğini, ancak işverenin cebinden toplam 23 bin 500 lira çıktığını söyledi. Yılmaz, “Emek yoğun sektörler için işveren maliyetlerinin azaltılması veya sübvanse edilmesi gerektiği yönündeki beklentimizi dile getiriyoruz” dedi.
GTB fotoğraf yarışmalarında final için geri sayım başladı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 15:29 GTB fotoğraf yarışmalarında final için geri sayım başladı Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) tarafından düzenlenen ve şehri farklı açılardan keşfetmeye davet eden "Gaziantep’te Hasat Mevsimi" ile "Kadim Şehir Gaziantep" fotoğraf yarışmalarında final için geri sayım başladı. 25 Kasım 2024 tarihine kadar başvuruların kabul edildiği yarışmalar, amatör ve profesyonel fotoğraf tutkunlarına Gaziantep’in tarımsal zenginliğini ve eşsiz kültürünü kadrajlarında ölümsüzleştirme fırsatı sunuyor. GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, fotoğraf yarışmalarıyla ilgili yaptığı açıklamada, başvurular için artık son aşamaya gelindiğini ifade ederek, fotoğraf severlerin yarışmalara GTB’nin resmi web sitesi üzerinden katılım sağlayabileceklerini söyledi. Amaçlarının Gaziantep’in derin tarihini, tarımsal zenginliklerini ve kültürel mirasını tanıtmak olduğunu aktaran Akıncı, her iki yarışmada da aranan en önemli şartın eserlerin Gaziantep il sınırları içerisinde çekilmiş olması olduğunu dile getirdi. “Gaziantep’te hasat mevsimi” Bu yıl 4’üncüsü düzenlenen “Gaziantep’te Hasat Mevsimi” temalı fotoğraf yarışması ile ilgili bilgiler veren Akıncı, “Büyük ilgi gören yarışmamızdaki en temel hedefimiz, Gaziantep’in tarımsal zenginliklerini ve geleneksel üretim metotlarını fotoğraflarla geleceğe taşımak” dedi. Hasat mevsimi temasında yer alan her bir fotoğraf karesinin, toprağın diliyle konuşan, tüm hasatların arkasındaki emek ve doğanın sunduğu gözler önüne seren birer sanat eseri olduğunu aktaran Akıncı, yarışmacılardan Gaziantep’in kırsal yaşamının samimi ve doğal yönlerini yakalayarak, şehre özgü tarımsal mirası gözler önüne sermelerini istedi. “Kadim şehir Gaziantep: Zamanın ötesine yolculuk” Bu yıl ilkini düzenledikleri “Kadim Şehir Gaziantep” fotoğraf yarışmasının ise, fotoğraf severleri şehri zamansız bir bakış açısıyla keşfetmeye davet ettiğini vurgulayan Akıncı, “Gazi şehrimizin tarihi sokaklarından, zarif mimarisine, kadim kültüründen, el sanatlarına ve günlük yaşamına kadar her detayı, yarışmacılarımıza birer sanatsal yolculuk vaat etmekte. Bu yarışmayı, şehrin görsel hafızasını yakalamak ve tarihi dokusunu geleceğe taşımak adına bir fırsat olarak görüyoruz” diye konuştu. “Başvuru süreci ve ödüller” Eser kabullerine 24 Haziran 2024 tarihinden itibaren başlanılan her iki fotoğraf yarışmasına, son başvurular 25 Kasım 2024 tarihine kadar GTB’nin resmi web sitesi üzerinden yapılabilecek. Posta yoluyla başvurular kabul edilmeyecek. Seçici kurulun belirleyeceği dereceye giren eserler, iki farklı kategoride tam, yarım ve çeyrek altınla ödüllendirilerek, sergilemeye hak kazanan eser sahiplerine ise plaket verilecek.
Özçelik- İş Sendikası Genel Başkanı Değirmenci: “KARDEMİR’de ne hak ediyorsak onu almak istiyoruz"
20 Kasım 2024 Çarşamba - 15:23 Özçelik- İş Sendikası Genel Başkanı Değirmenci: “KARDEMİR’de ne hak ediyorsak onu almak istiyoruz" Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, örgütlü oldukları KARDEMİR’de toplu sözleşme görüşmelerin yakında başlayacağını ifade ederek, "Biz ne hak ediyorsak onu almak istiyoruz" dedi. İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Özçelik - İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, bakanlığa yetki süreci başvurusunu tamamladıklarını ve Karabük’teki işçilerin kendilerinden neler beklediklerinin de farkında olduğunu kaydetti. Genel Başkan Değirmenci, “Toplu sözleşme bir bütün. İnşallah yetki sürecine girdik. Karabük Şube Başkanımız Kenan Yılmaz başkanlığında üyelerimizin taleplerini arkadaşlar toparlıyorlar. Genel merkezimize gelecek ve genel merkezimizle beraber toplu sözleşme taslağımızı hazırlayıp işverene sunacağız. Süreci başlatmış bulunuyoruz. Çünkü bakanlığa yetki süreci müracaatını tamamlamış olduk. Tabii Kardemir işçisinin bu hayat pahalılığında sendikasından neler beklediğinin farkındayız. Özellikle demir çelik sektörü dediğimiz de, ülkenin en ağır iş kolunda çalışan üyelerimizin hayat pahalılığına karşı korunması yönünde sendikasından bu toplu sözleşmeden beklentilerin de farkındayız. Dolayısıyla işverenle günün koşullarını, Kardemir’in durumunu, üyelerimizin beklentilerini dikkate alarak temsilcilerimizle, şubemizle, genel merkezimizle ortaklaşa yapacağımız çalışma sonucunda fevkalade mutlu edecek bir toplu sözleşmeyi üyelerimize hediye etmek istiyorum. Bununla ilgili bugüne kadar yaptığımız çalışmalarda arkadaşlarımızı hiç mahcup etmedik. Bu toplu iş sözleşmede de mahcup etmeyeceğiz inşallah" dedi. Ücret konusunda Kardemir işçilerinin diğer kurumlardaki işçilerin gerisinde kaldığını belirten Değirmenci, "Kardemir kar ettiğinde de biz çalışanlarıyla kar etti, zarar ettiği ortada, bizimle beraber zarar etti. O zaman bizim suçumuz yok. Çalışanlar olarak biz yedi buçuk saatlik emeğimizi, verimli bir şekilde harcıyoruz. Yönetim şeklimi, üretim şekli mi? Talepler mi? Ben bunları bilemem. Kimsenin işine karıştığım da yok. Ama orada emeğini satan, pazarlayan işçinin zararda hayatta katkısı olmaz. Dolayısıyla biz Kardemir’in tabii ki ekonomik durumunu ciddiye alırız, dikkate alırız. Ama bu bizim emeğimizin karşılığını ucuzlatacak anlamına gelmesin. Biz ne hak ediyorsak onu almak istiyoruz. Zararla ilgili çözümü arayanlar biz değiliz. Biz olmamamız lazım. Yönetim tarafı olması lazım. Yönetim daha bu zararın nedenlerini niçinlerini araştırıyordu. Önümüzdeki 2025 yılında demir çelik sektöründe bir rahatlama ve pazarın genişleyeceğini düşünüyoruz hep beraber. O zaman bu zararlar telafi edilir. Kaldı ki işletmelerin iş yerlerinde yılın sonuna bakılır. Altını çizdiğinizde kar mı ediyorsunuz, zarar mı ediyorsunuz? O zaman belli olur. Üç çeyrekte zarar eden Kardemir’in dördüncü çeyrekte toparlanmayacağını düşünmek mümkün değil. Belki de toparlayacak. 2025 yılında daha ümitli gireceğiz belki. Zaten bu toplu sözleşmemiz de 2025-2026 dönemini kapsayacak. Dolayısıyla biz önümüzdeki sürece göre çalışanların beklentilerini, geçim şartlarını, huzuru, sağlığı, refahı, çalışma esnasındaki huzurlu çalışmaları dikkate alarak toplu sözleşme görüşmelerine başlar ve sonuçlandırırız. Dolayısıyla bu zarar noktasında bizim gerçekten yapacağımız bir şey yok” dedi. “Babadan oğul konusu da masada olacak” Değirmenci, babadan oğula konusundaki alımlarla ilgili de açıklama yaparak, “ Fabrika yönetimiyle yaptıkları geçmişteki görüşmelerde babadan oğula sistemini hayata geçirelim ve ayniyat duygusu oluşmuş, evinde çalışanının yanında büyümüş evlatlarımız oraya alalım diye bir mutabakatımız var idi. Bu bir dönem uygulandı. Şimdi sayıları bildiğim kadarıyla 70-80 civarında olan bir grup var. Ben yönetime de söyledim. Bundan sonraki görüşmemizi de söyleyeceğim. Bir sefere daha mahsus bu arkadaşlarımızın çocuklarının Kardemir’e alalım, sonrasında bu meseleyi kapatarak hakkaniyetli bir işçi alım süreci devam etsin. Zaten öyle devam ediyor. Üyelerimizin bizden beklentileri var. Ben yönetimden aldığım olumlu havayı üyelerimize ilettim. Merak etmeyin, sizin sorunlarınız yıl başından önce çözülecek diye. Bu toplu sözleşme görüşmelerinde bir sefere mahsus bu bekleyen arkadaşlarımızın çocuklarını Kardemir’e işe başlatmamız lazım. Bununla ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor. İnşallah bir sorun olacağız düşünüyorum. Şimdi Kardemir’de bana göre bir problem var. Yönetim Kurulu Başkanımıza da ilettim bunu. Bir tarafta fazla mesaili çalışma var. Bir taraf fazla işçi var. Bu işletmelerin yapacağı iş organizasyonunda, planlamasında eksik yere fazla yerden kaydırarak bir denge sağlanması lazım. O zaman eksik ortaya çıkıp ona göre personel alınması lazım. Tabii ki eksik var. Ama bir tarafta fazlalık var. İşte bu dengesizliği önce içimizde çözmemiz lazım. Ben yönetim kurulu başkanımıza yetmiştim. Çok tecrübeli alanında yeterli bir genel müdürümüz iş başına geldi. Demir çelik sektöründe yıllarını eksiltmiş bir arkadaşımız orada genel müdür. Ona da söyledim. Siz planlamanızı bir yapın eksik yerlere fazla yerlerden aktarım yapın. Bir denge sağlansın. Ondan sonra eksik eleman ortaya çıkacak. Ve ondan sonra işçi alınması lazım. Eksik eleman buna rağmen çıkacak, ben inanıyorum" "Hem çalışanların çocuklarını hem de orada vagon boşaltma dahil 70 -80 tane yıllardır ağır işlerde çalışan taşeron işçi arkadaşlarımız var. Bunların da bizden ve yönetimden beklentisi var" diye devam eden Genel Başkan Değirmenci, "Bunların da kadroya alınmasıyla birlikte nereden baksan yüz elli civarında elemanı aldık. Bir 150 daha alsanız altı yüzü tamamlarsınız. Ve devletimizin büyüğüne karşı sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz. Kardemir’in de işi eksikliğini gidermiş oluruz. Aksi halde yaş ortalaması ilerledikçe o fazla çalışan arkadaşlarımızda iş kazası bitti artar, hastalık artar. Yorgunluk başka felaketleri getirir. Yoksa işçi fazla mesai yapmakla çok fazla ücret alacağını ben biliyorum. Herkes biliyor. Ama ücret çözüm değil ki. Sağlık ve verimlilik önemlidir. Dolayısıyla bu konuda da görüşümüzü belirttik. Önümüzdeki süreçte bunu da tekrar değerlendireceğiz inşallah” diye konuştu. “Karabük’e yakışır bir şube binası inaa edeceğiz” ‘Karabük benim göz bebeğim, ciğerim, canım’ diyen Genel Başkan Değirmenci, “Kendi öz malımızla sendikacılık yapar hale geldik. Genel Merkez binası, İskenderun şube binası, konuk evini yaptık, şubelerin bütün dairelerini aldık, elhamdülillah. Bu işler zor ve riskli işler. Herkesin hakikaten bize destek olunup, sahip çıkılması gereken bir iş bu iş. Karabük bizim gözbebeğimiz. Sendikamızın kurulduğu yer. Her ne kadar orada ileri geri konuşanlar olsa da biz onlara kulağımızı tıkadık, işimize bakıyoruz. Karabük’e kurulmuş bir sendikaya yakışır bir şube binasını Karabük’e ve Karabük emekçilerine hediye etmek benim boynumun borcu. Biz düğmeye basıp binamızı yıktık. Belediye ile ilgili işlemlerimizi tamamladık. Zemin etüt çalışmasını yerine getirdik. Şimdi proje aşamasındayız. İnşallah 8 katlı koskoca devasa bir eseri yapmak için yola çıktık. Ankara Üniversitesi’nden bu konuda Türkiye’de uzman birkaç arkadaş üzerinden projemizi çizdirmeyi hedefliyoruz. Projeyi çizdikten sonra o bizim proje namusumuz. O projeyi biz kısa zamanda tamamladıktan sonra teklifler toplayacağız. Başta Karabük’te kendine güvenen öz sermayesi olan burayı yapabileceğine kendinde emin bir vasıf gören bütün müteahhit arkadaşlarımızdan teklif toplayacağız. Belki başka şehirlerden de çıkacak. Ama buradaki ölçümüz iki tane. Bir kaliteli bir binayı güvenli bir müteahhitte yaptık. İki, tabii ki ucuza yaptırmak. Kaliteli bir binayı daha uygun ekonomik bir fiyata kim teklif ederse ona yaptırmak. Burada sendikamız çok açık ve şeffaf aleni herkesin huzurunda herkesin bildiği şekilde belki gelen teklifleri de son kez değerlendirdikten sonra kamuoyuna yapacağımız açıklamayla da herkese bilgilendirebiliriz. Ama gönlüm Karabük’ten bir babayiğidin çıkıp bu binayı yapmasından yana. Olmuyorsa alan müteahhit kim nereden olursa olsun inşaatta kullanılacak bütün malzemeleri Karabük esnafından alacak, onu şart koşacağız. İster Karabüklü bir müteahhit alsın, ister başka yerden bir müteahhit alsın ama inşaatta kullanılacak bütün malzemenin Karabük esnafından temin edilmesi yönünde de bir yaptırım olacak. Bu büyük eser, büyük bir eser. Bir genel merkezi yaptırdığımızda çok pahalı gelmişti ama şimdi ucuz olduğu gözüküyor. Enflasyonla para eridi ve binanın değeri arttı ama belki de genel merkezimizden iki üç katı fazla bir maliyetle bir bina yapacağız oraya. O bina belki de Karabük’te ilk göze çarpan mükemmel bir bina olacak. Dolayısıyla binamızı yapmaya talip olan herkesin kendine güveni olması lazım ve sermayesi olması lazım. Proje çıktıktan sonra o hedefi açıklamak lazım. Çünkü projenin nasıl çıkacağını bilmiyorum. Aşağıya bir kat mı israf mı inecek? Onu bilmiyoruz. Otoparkı falan çözelim diyoruz. Ama şu anda proje çıkmadığı için bir hedef belirleyemiyoruz ama bizim paramız var. Biz kredi falan kullanmayız. Müteahhit de kendine güveniyorsa bir yıl içerisinde o bina biter, bir buçuk yıl içerisinde de taşınırız inşallah. Ama güzel ofisler çıkacak” diye konuştu.
Diyarbakır’da 250 kuyumcuya 2 ila 20 milyon arasında “IBAN” cezası
20 Kasım 2024 Çarşamba - 15:03 Diyarbakır’da 250 kuyumcuya 2 ila 20 milyon arasında “IBAN” cezası Diyarbakır’da 250 kuyumcuya “IBAN” üzerinden işlem yapıp faturalandırılmadığı gerekçesiyle 2 ila 20 milyon arasında ceza kesildi. Maliye Bakanlığı tarafından çapraz denetimde Diyarbakır’da 250 kuyumcu denetlendi. Denetimlerde 250 kuyumcuya IBAN üzerinde yaptıkları işlemleri faturalandırmadıkları gerekçesiyle 2 ila 20 milyon arasında para cezası uygulandı. Konuyla ilgili açıklama yapan Diyarbakır Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı Mehmet Yüksel, IBAN üzerinde güvene dair aşırı derecede hiç ticaretle alakası olmayan paranın esnafın hesabına geldiğini söyledi. Devletin bunu bir boşluk olarak gördüğünü belirten Yüksel, “Bu, bir kararla incelenmeye alınmış, neden fatura kesilmemiş diye cezalar alınmış. Başka bir ilin maliyesi Diyarbakır’a, Diyarbakır’ın da başka bir ili incelemeye başlamış. Her esnafın 2022-2023 hesabı incelenmiş. Bizler de bunu bir boşluk olarak kabul ediyoruz. Zamanında bu IBAN‘lar incelenmeye alınsaydı esnafımız da kendine çeki düzen verirdi” dedi. Bundan sonra esnafın bu konuda hassas olması gerektiğini ifade eden Yüksel, “250’ye yakın esnafımız ceza yemiş. Bunlar mali müşavirlerle görüşüyorlar. Devletimizden af anlamında bir çözüm noktası bekliyoruz. Bazı esnafımıza 9, 10, 15 milyon, 2 milyondan başlayıp 20 milyona kadar ceza gelmiş. Bu esnafımız bu cezaları ödese mağazada gram altını kalmaz, o mağaza kapanacak. Maliye Bakanlığımızdan talebimiz, çözüm noktası oluşturulması. Esnafımız da bundan sonra vergisini ödesin, faturasını da kessin” diye konuştu. Bu konuda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten randevu talep ettiklerini kaydeden Yüksel, “Kuyumcular Odası olarak bu girişimde bulunduk. İnşallah bakanımız buradan sesimizi duyar. Buna benzer çok sorunlarımız var” dedi.
Trabzon’da ikinci kent lokantası İnönü mahallesinde açıldı
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:57 Trabzon’da ikinci kent lokantası İnönü mahallesinde açıldı Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Kaya’nın seçim vaatleri arasında yer alan ve ilki 12 Temmuz’da İskenderpaşa mahallesinde açılan kent lokantalarının ikincisi, İnönü mahallesinde yoğun bir katılımla hizmete girdi. Kent lokantasında ilk güne özel yemekler ücretsiz dağıtıldı. Açılış törenine Başkan Kaya’nın yanı sıra Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık, CHP Trabzon İl Başkanı Mustafa Bak, Ortahisar İlçe Başkanı Haluk Batmaz, Ortahisar Muhtarlar Derneği Başkanı Muhittin Eyüboğlu, Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şube Başkanı Seyyah Sağıroğlu, Trabzon Şehit Aileleri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Şeref İşler, Belediye Başkan Yardımcıları, Belediye Meclis Üyeleri, birim müdürleri, STK temsilcileri, muhtarlar ile çok sayıda vatandaş katıldı. Kent lokantalarının çalışma saatlerinin, lokantacı esnafını mağdur etmeyecek şekilde düzenlediğini kaydeden Başkan Kaya, “Tabii biz bunu çözerken, yaptığımız işler bugüne kadar bu alanda, çok hizmeti olmayan, ihtiyaçları duymayan birçok arkadaşa da ilham veriyor. Bakıyorsun biz kent lokantası açıyoruz, Halk Ekmek büfesi açıyoruz. Bugüne kadar bu işler hiç aklına gelmeyenler de bu alanda adım atıyorlar. Mesela bir market açıldı Trabzon’da. Teşekkür ediyoruz. Güzel bir hizmet, vatandaşımıza uygun fiyattan et temin edeceklerini söylüyorlar. Ben teşekkür ediyorum. Arkadaşlar mesele vatandaşın, milletin, memleketin faydasına iş yapmaktır. Kim yaptığından bağımsız olarak yapılan işin doğru ya da yanlış olduğuna bakmaktır. Tabii orada bir hassasiyet var. Kasap esnafımızı da mağdur etmemek lazım. Biz kent lokantalarını açarken özellikle esnafımız, lokantacı esnafımız mağdur olmasın ama vatandaşımıza da hizmet verebilelim diye hem nitelikli, kaliteli, uygun fiyata yemek veriyoruz ama bir yandan da çalışma saatlerini kısıtlayarak ve alanı dar tutarak da lokantacı esnafımızın mağdur olmasını önlemeye çalışıyoruz. Yoksa biz burada buranın on katı büyüklüğünde bir lokanta yapabilirdik. Günün yirmi dört saati açık bir lokanta yapabilirdik. Ama bütün lokantacı esnafımızı mağdur ederdik. Bu mağduriyetleri de dikkate alarak esnafımızı da koruyacak tedbirleri alarak yol almaya çalışıyoruz. Önceliğimiz tabii vatandaş memnuniyetidir” diye konuştu. Konuşmanın ardından Başkan Kaya ve davetliler, alkışlar eşliğinde ikinci Kent Lokantası’nın açılışını gerçekleştirdi. Hüseyin Avni Aker Millet Parkı’nın karşısında hizmete açılan ikinci Kent Lokantası’nın ilk gün menüsünde Mercimek Çorbası, Fırında Köfte, Pirinç Pilavı, Yoğurt, tatlı, ekmek ve su yer aldı. İlk gün yemeği ücretsiz olarak sunulurken, Başkan Kaya vatandaşlara yemek servisi yaptı.
Diyarbakır’da 250 kuyumcuya 2 ila 20 milyon arasında “IBAN” cezası
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:52 Diyarbakır’da 250 kuyumcuya 2 ila 20 milyon arasında “IBAN” cezası Diyarbakır’da 250 kuyumcuya “IBAN” üzerinden işlem yapıp faturalandırılmadığı gerekçesiyle 2 ila 20 milyon arasında Maliye Bakanlığı tarafından ceza kesildi. Bakanlık tarafından çapraz denetimde kentte 250 kuyumcu denetlendi. Denetimlerde 250 kuyumcuya IBAN üzerinde yaptıkları işlemleri faturalandırmadıkları gerekçesiyle 2 ila 20 milyon arasında para cezası uygulandı. Oda başkanı, bütün kentlerde kuyumculara yönelik bu cezaların kesildiğini belirtti. Diyarbakır Kuyumcular ve Sarraflar Odası Başkanı Mehmet Yüksel, IBAN üzerinde güvene dair aşırı derecede hiç ticaretle alakası olmayan paranın esnafın hesabına geldiğini söyledi. Devletin bunu bir boşluk olarak gördüğünü belirten Yüksel, “Bu, bir kararla incelenmeye alınmış, neden fatura kesilmemiş diye cezalar alınmış. Başka bir ilin maliyesi Diyarbakır’a, Diyarbakır’ın da başka bir ili incelemeye başlamış. Her esnafın 2022-2023 hesabı incelenmiş. Bizlerde bunu bir boşluk olarak kabul ediyoruz. Zamanında bu IBAN‘lar incelenmeye alınsaydı esnafımızda kendine çeki düzen verirdi” dedi. Bundan sonra esnafın bu konuda hassas olması gerektiğini ifade eden Yüksel, “250’ye yakın esnafımız ceza yemiş. Bunlar mali müşavirlerle görüşüyorlar. Devletimizden af anlamında bir çözüm noktası bekliyoruz. Bazı esnafımıza 9, 10, 15 milyon, 2 milyondan başlayıp 20 milyona kadar ceza gelmiş. Bu esnafımız bu cezayı ödeseler mağazada gram altını kalmaz, o mağaza kapanacak. Maliye Bakanlığımızdan talebimiz çözüm noktası oluşturulması. Esnafımız da, bundan sonra vergisini de ödesin, faturasını da kessin” diye konuştu. Boşluklar olduğunu, boşlukları düzeltmek için öneri olarak taslaklar hazırladıklarını aktaran Yüksel, “Bunu Maliye Bakanlığımızla paylaşmak için geçen yıl ve bu yıl randevu talep ettik. Kuyumcular odası olarak bu girişimde bulunduk. İnşallah bakanımız buradan sesimizi duyar. Buna benzer çok sorunlarımız var. Bakanımız randevumuzu kabul etseydi bu cezalarda gelmezdi” ifadelerini kullandı.
Büyükşehirin tohumları toprakla buluştu
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:47 Büyükşehirin tohumları toprakla buluştu Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 75 hibe desteği ile çiftçilere verdiği tohumlar toprakla buluştu. Bereketli bir hasat için tohumları eken Salihli ilçesi Çökelek Mahallesi’nden Niyazi Kaçar, “Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği tohumları ektik. İlk defa böyle bir destek aldık, çok memnunuz. Ferdi Başkanımıza teşekkür ederiz” dedi. Manisa Büyükşehir Belediyesi, kırsal kalkınmayı sağlamak ve üreticinin maliyetlerini düşürmek için desteğini sürdürüyor. Çiftçilere, yüzde 75 hibeli tohum desteğinde bulunan Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin tohumlarını üreticiler, bereketli bir hasat beklentisiyle toprakla buluşturdu. “Desteklerin devamını bekliyoruz” Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin çiftçilere sağladığı tohum desteğinden memnun olduğunu belirten Salihli ilçesi Çökelek Mahallesi Muhtarı Kamil Uysal, “Ferdi Başkanımızın destek sağladığı tohumlarımızı toprakla buluşturduk. Çiftçilerimizin tepkileri çok olumlu. Vatandaşlarımız, bu desteklerin devamını bekliyor. Büyükşehir Belediyesi’nin bize sağladığı tohum desteği, gübre desteği, sepet ve sergi bezi desteği için başkanımıza çok teşekkür ederiz” derken, yapılan tohum desteğinden faydalanan Salihli ilçesi Çökelek Mahallesi’nden üretici Niyazi Kaçar, 20 yıldır çiftçilikle uğraştığını söyledi. Kaçar, “Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 75 hibe ile verdiği Andino cinsi buğday tohumlarını ektik. İlk defa böyle bir destek aldık, çok memnunuz. Eğer bu tohumun verimi de güzel olursa, daha da memnun olacağız. Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek başkanımıza teşekkür ederiz, her zaman arkasındayız" diye konuştu. Çökelek Mahallesi üreticilerinden Ergün Ersoy ise şunları söyledi: “Ferdi Başkanımızın verdiği 5’li karışım tohum ile ekime başladım. Bu projeye, muhtarlığımızın bilgilendirmesiyle başvuru yaparak onayımızı aldık. Doğduğumdan beri çiftçilik yapıyorum ve daha önce böyle bir destek almamıştım. Ferdi Başkanımıza teşekkür ederim.”
Sinop’a 76.5 milyon TL hibe ve 7 milyon TL kredi desteği
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:45 Sinop’a 76.5 milyon TL hibe ve 7 milyon TL kredi desteği Sinop heyeti, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u ziyaret etti. Görüşmelerde, Sinop’a 76.5 milyon TL hibe ve 7 milyon TL kredi desteği sağlanacağı açıklandı. Sinop Valisi Dr. Mustafa Özarslan, AK Parti Sinop Milletvekili Dr. Nazım Maviş, CHP İstanbul Milletvekili Engin Altay, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, AK Parti Sinop İl Başkanı Uğur Giresun ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Salih Livaoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u makamında ziyaret etti. Ziyarette, Sinop Kent Meydanı Projesi başta olmak üzere, il genelindeki kentsel altyapı ihtiyaçları ve yatırımlar ele alındı. Görüşmelerin ardından AK Parti Sinop Milletvekili Dr. Nazım Maviş, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımda, Bakan Kurum’un Sinop’a yönelik sağladığı destekleri duyurdu. Sinop’a yatırım müjdesi Bakanlık tarafından Sinop ve ilçelerine çeşitli alanlarda sağlanan destekler şu şekilde açıklandı: Türkeli: İlaçlama makinesi için 1,5 milyon TL hibe, semi treyler için 8,5 milyon TL hibe, sokak aydınlatma ve kaldırımlar için 6 milyon TL hibe, mesire alanı için 3 milyon TL hibe. Erfelek: 1 adet çöp kamyonu, sokak ve kaldırımlar için 3 milyon TL hibe, afet için 6 milyon TL hibe, 7 milyon TL kredi desteği. Durağan: Beko loder için 4,5 milyon TL hibe, şehir içi parke çalışması için 9 milyon TL hibe, küçük sanayi sitesi için 5 milyon TL hibe. Dikmen: 1 adet kepçe, sokak ve kaldırımlar için 2 milyon TL hibe, sosyal tesis için 2 milyon TL hibe, 50 adet çöp konteyneri. Sinop İl Özel İdaresi: Nisi Göleti için 10 milyon TL hibe, kalekonduların kamulaştırılması için 16 milyon TL hibe, 2 adet çöp kamyonu, 1 adet greyder, 1 adet vidanjör ve 400 çöp konteyneri. AK Parti Sinop Milletvekili Dr. Nazım Maviş, yaptığı paylaşımda, Sinop’a verilen desteklerden dolayı Bakan Kurum’a teşekkür ederek, “Sinop’umuza hayırlı olsun” ifadelerini kullandı. Yapılan ziyaretin Sinop’un kentsel gelişimi açısından önemli bir adım olduğu ve projelerin hayata geçirilmesiyle bölgeye büyük katkılar sağlayacağı belirtildi.
Tarım girdi maliyetleri son dört yılın en düşük seviyesinde
20 Kasım 2024 Çarşamba - 14:37 Tarım girdi maliyetleri son dört yılın en düşük seviyesinde Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, eylül ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’nin (Tarım-GFE) aylık ve yıllık olarak 2020 yılından bu yana en düşük seviyesinde olduğunu söyledi. Ali Çandır, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı eylül ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’ni değerlendirdi. Çandır, eylül ayı Tarım-GFE’nin alt kalemlerine bakıldığında tarımda kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylıkta yüzde 1.58 ve yıllıkta ise yüzde 29.71’lik artış olduğunu belirtti. Çandır, tohumda aylık yüzde 6.10, enerjide yüzde eksi 1.84, gübrede yüzde 2.14, ilaçta yüzde 0.94, veteriner hizmetlerinde yüzde 2.70, yemde yüzde 2.22 ve diğer kalemlerde ise yüzde 1.96’lık değişimlere dikkat çekerken, yıllıkta ise tohumda yüzde 58.03, enerjide yüzde 19.80, gübrede yüzde 8.64, ilaçta yüzde 22.89, veteriner hizmetlerinde yüzde 74.12, yemde yüzde 28.10 ve diğer kalemlerde ise yüzde 66.23’lük artış olduğunu kaydetti. Tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmetlerin fiyatlarında aylık yüzde 2.87, yıllık yüzde 45.28’lik artış ilan edildiğini belirten Çandır, şu değerlendirmede bulundu: “Eylül ayında Tarım-GFE alt kalemlerindeki değişimler, yılbaşından bu yana derece derece düşüş eğilimi gösterirken, eylül ayında bu düşüş hız kazanmıştır. Bu düşüşte en ciddi olan, enerji kalemindeki aylık yüzde eksi 1.84’lük düşüş olmuştur. Yıllıkta ise uzun bir aradan sonra ilk defa tek haneye düşen gübre kalemi dikkat çekmiştir. Yıllık yüzde 8.64’lük enflasyonla ilk tek haneli kalem olma özelliği ortaya çıkmıştır. Çoğu kalemde manşet enflasyonun altında rakamlar ilan edilirken, veterinerlik kaleminin yüzde 74.12’lik ve diğer kaleminin yüzde 66.23’lük enflasyonları yüksek seyredişleri ile dikkat çekmiştir.” “Üreticinin tek maliyeti girdi kalemleri değil” TÜİK’in açıkladığı eylül ayı tarımsal üretici fiyat endeksi Tarım-ÜFE’nin aylık yüzde 2 ile 10 yıllık eylül ortalamasının 1.72 üzerinde ilan edildiğini kaydeden Çandır, yıllıkta yüzde 31.09 ile 10 yıllık ortalamanın 25.07 üzerinde açıklandığına dikkat çekti. Çandır, “Tarımsal faaliyetlerde bulunanlar açısından son bir yıllık eğilim, genel olarak üretici aleyhine seyretmiştir. Ancak mayıs, haziran ve eylül aylarında bu aleyhte eğilim yerini üretici lehine çevirmiştir. Yıllık girdi maliyetleri artışı ise nispi olarak üretici fiyatları artışının yüzde 30 altında seyretmiştir. Üretici, eylül ayında aylıkta lehte bir durum yaşarken yıllıkta ciddi zarar etmeye devam etmiştir. Esasen hem aylıkta hem de yıllıkta üretici fiyatlarının nispi olarak tarımsal girdi fiyatlarından ciddi bir yükseklikte seyretmesi sürdürülebilirlik bakımından önem taşımaktadır. Çünkü üreticinin tek maliyet grubu girdi kalemleri değil en az onun kadar da diğer maliyetleri söz konusudur” değerlendirmesinde bulundu. Yurtiçi ve yurtdışı üretici enflasyonlarının tarım sektörünü dolaylı olarak etkilediğini vurgulayan Ali Çandır, yurtdışı üretici enflasyonu YD-ÜFE’nin eylülde aylık yüzde 2.25 ve yıllıkta yüzde 32.35 arttığını, yurtiçi üretici enflasyonu Yİ-FE’nin de aylık yüzde 1.37, yıllık yüzde 33.09 ilan edildiğini kaydetti. Çandır, üretici düzeyindeki gıda kaleminin aylık yüzde 1.76, yıllık ise yüzde 43.96 arttığını belirterek, “Bu durum, eylül ayında tarıma dayalı imalat sanayiindeki enflasyonun tarımdan daha yüksek seyrettiğini göstermektedir” dedi. Eylül ayında üretici kesimdeki bu enflasyonlara karşılık tüketici enflasyonu TÜFE’nin aylık yüzde 2.97, yıllık yüzde 49.38 arttığını kaydeden Ali Çandır, “Son 10 yıllık eylül ayı ortalamalarının aylıkta yüzde 1.43 ve yıllıkta ise yüzde 16.84 olduğu hatırlanırsa manşet enflasyonların hala ne kadar yüksek seyrettiği daha iyi anlaşılır” dedi. Çandır, tüketici tarafındaki gıda enflasyonunun eylül ayında aylık yüzde 2.48, yıllık yüzde 43.72 ilan edildiğini belirterek, “İşlenmemiş gıda enflasyonu eylülde aylık yüzde 3.54 ve yıllık yüzde 43.34 düzeyinde ilan edilmişti. Yaş meyve sebze enflasyonu ise aylık yüzde 3.17 ve yıllık 32.79 artış olarak ilan edilmişti. Tüketici taraftaki bu rakamlar, üreticilerin maruz kaldığı enflasyonun üzerinde bir tüketici enflasyonu olduğunu göstermeye devam etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.