EKONOMİ - 27 Kasım 2024 Çarşamba 14:10

İstanbul’da ’10. Turkchem Fuarı’ ziyarete açıldı: Kimya sektörü bir araya geldi

A
A
A

İstanbul Fuar Merkezi’nde kimya sektörünün Avrasya’daki en büyük buluşması olan ’10. Turkchem Fuarı’ ziyarete açıldı. Kimya sektörünü bir araya getiren fuar, 29 Kasım tarihine kadar ziyaretçilerini ağırlayacak.

İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen ‘10. Turkchem Fuarı’ başladı. "Kimya ile ilgili her şey" sloganı ile düzenlenen fuar, sürdürülebilir doğa dostu çözümler ve yenilikçi uygulamaları ve sektörün profesyonellerini bir araya getirdi. Fuar, Türkiye’nin kimya sanayisinde önemli bir dönüm noktasına ev sahipliği yaparak ilk ve tek etil asetat (C4H8O2) üretimini sektöre tanıttı. Tatlı bir kokuya sahip, renksiz bir sıvı olan etil asetat, hızlı buharlaşma özelliği ve çok yönlü kullanımıyla kimya endüstrisinin vazgeçilmez bileşenlerinden olma özelliği taşıyor. Çözücü olarak geniş bir kullanım alanına sahip olan etil asetat, boya, vernik, yapıştırıcı, mürekkep ve plastik üretiminde tercih edilmesi ile biliniyor. Ayrıca etil asetat düşük toksite ve hızlı buharlaşma özellikleri sayesinde çevre dostu bir alternatif sunuyor.

İstanbul’da ’10. Turkchem Fuarı’ ziyarete açıldı: Kimya sektörü bir araya geldi

Öte yandan, Turkchem Fuarı Türkiye’de bir ilke ev sahipliği yaparak yerli üretimle gerçekleştirilen sitrik asit üretimini sektörle buluşturdu. Gıda sanayisi başta olmak üzere birçok alanda büyük öneme sahip olan sitrik asit gıdalarda bozulmayı ve mikroorganizma üremesini önleyerek ürünlerin raf ömrünü uzatmak için etkin bir çözüm üretiyor. Kimya sektörünün Avrasya’daki en büyük buluşması olan fuar, 29 Kasım tarihine kadar ziyaretçilerini ağırlayacak.

İstanbul’da ’10. Turkchem Fuarı’ ziyarete açıldı: Kimya sektörü bir araya geldi

“Kimya sektörü Türkiye’de büyüyor ve gelişiyor”

Turkchem’ın kimya sektöründe çok önemli bir fuar olduğunu ifade eden Artkim Group Kurucu CEO Cengiz Yaman, “Fuarımız bir önceki düzenlediğimiz fuara göre yüzde 40 oranında bir artış gösterdi. Çünkü kimya sektörü olmadan hiçbir şey olmuyor. Kimya sektörü 30 tane ana sektöre ham madde veren bir sektördür. Gelişmiş güçlü ülkelerin hepsi kimya sektörüne yatırım yapan ülkelerdir. Dünya genelindeki ilk 10 ülkeye baktığımız zaman hepsinin kimya sektörü güçlenmiştir. 434 firma ile katılımcımız mevcut. 434 katılıcıdan 243 tanesi yabancıdır buda Türkiye’de kimya sektörüne verilen önemin göstergesidir. Kimya sektörü Türkiye’de büyüyor ve gelişiyor. Bizde bu sektöre katkı sağlıyoruz” diye konuştu.

İstanbul’da ’10. Turkchem Fuarı’ ziyarete açıldı: Kimya sektörü bir araya geldi

“Su tüketimini azaltan bir pompadır”

Ürettikleri özel pompa cihazının su tüketimini azalttığını ifade eden Caner Mesuh Beyoğlu, “Kimya sektöründe bazı ürünlerin çalkalanması istenmiyor. Bu hareket ürünlerin yapısını bozar. Bu yüzden bizde geliştirdiğimiz cihaz ile ürünü pipetten su çeker gibi alıp götürülmesi gereken yere ulaştırıyoruz. Diğer pompalardan farklı olarak yüksek emiş gücüne sahiptir. Özellikle maden sektöründe çamurun transferinde çok su harcanır. Bu pompalarla daha koyu kıvamlı çamuru kolay transfer edebilirsiniz. Su tüketimini azaltan bir pompadır. Ayrıca çevre dostu diyelim” dedi.

İstanbul’da ’10. Turkchem Fuarı’ ziyarete açıldı: Kimya sektörü bir araya geldi

Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da gerçeği aratmayan tatbikat Bursa’nın Gemlik ilçesinde Bursa Valiliği koordinesinde deprem tatbikatı gerçekleştirildi. Senaryoya göre 6.0 büyüklüğünde meydana gelen deprem sonrası binin üzerinde personel ve 200’ün üzerinde araç bölgeye sevk edilerek arama kurtarma çalışması yürüttü. Bursa Valiliği İl Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu ile birlikte Gemlik’te binin üzerinde personel, 200’ü aşkın araç ve 23 arama kurtarma ekibiyle gerçeğini aratmayan deprem tatbikatı gerçekleştirdi. Bursa Vali Yardımcısı Salih Altun, 6.0’lık bir deprem senaryosunun canlandırıldığını ifade ederek 23 çalışma grubunun koordineli bir şekilde çalışarak senaryoyu hayata geçirdiğini kaydetti. Senaryo gereği enkaz altında kalan bir vatandaş, ekiplerin Enkaz Altı Canlı Arama Dedektörü ve arama kurtarma köpekleriyle yaptığı çalışma sonucu yeri tespit edildi. Koordineli bir çalışma yürüten ekipler enkaz altında kalan vatandaşı bulunduğu yerden çıkararak en yakın sağlık kuruluşuna sevk etti. “Hazır ve dinç olduğumuzu kamuoyuna göstermiş olduk” Gemlik’te muhtemel bir deprem riskine karşı tüm birimlerle birlikte hazır olduklarını söyleyen Bursa Vali Yardımcısı Salih Altun, “Bursa Valisi Erol Ayyıldız’ın talimatıyla Gemlik’te muhtemel bir depreme karşı nasıl müdahale edileceği ile ilgili bir tatbikat gerçekleştiriyoruz. Gemlik Kaymakamlığı ve AFAD Bursa İl Müdürlüğü ile 23 çalışma grubuyla birlikte sanki bir deprem olmuş gibi saat 13.30 itibariyle hızlı bir şekilde harekete geçtiği ve müdahale ettiği senaryoyu şu an canlandırıyoruz. Bu tatbikata binin üzerinde personel ve 200’ün üzerinde araçla katılım gösterdik. Tamamıyla senaryo gerçekmiş gibi hayata geçiriliyor. AFAD tarafından akredite edilen arama kurtarma derneklerimiz var, bunlardan hafif, orta ve ağır akreditasyona sahip bulunuyor. Bunların da burada koordinasyon içerisinde çalıştığını gözlemliyoruz. Tabi tüm gerçekliği ile beraber arkamızda bulunan yıkıntılar da bu depremde bir enkaz olmuş gibi çalışmalarda kullanılıyor. Tüm birimlerimizle birlikte burada depreme hazırlık çalışmalarını yürütüyoruz. Şu saate kadar büyük bir mutlulukla gözlemliyorum ki gerek 23 çalışma grubumuz gerek kaymakamlığımız, gerek AFAD İl Müdürlüğümüz depreme uyanık durumdalar ve çok yüksek bir tatbikat olsa dahi hızlı bir şekilde müdahale ettiklerini ve koordine edildiklerini gördük. Ayrıca yine arama kurtarma köpeklerimizin başarılarını gördük. Bizim görevimiz hazırlık yapmak. Türkiye deprem bölgesinde yer alıyor, bu deprem olacağı anlamına gelmiyor ama tüm çalışma gruplarının görevi her an afete hazır olmak. Hazır ve dinç olduğumuzu aynı zamanda kamuoyuna burada göstermiş olduk” şeklinde konuştu. Kamu ve özel arama kurtarma ekiplerinin tatbikatta gün boyu eğitim faaliyetleri başarıyla tamamlandı.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam ediliyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Şeyhmus Çelik, “Serdarova, Birinci Hastanesi’nde bebek kardiyolojisi olmadığı bilinmesine rağmen sevk edilmiş. Bebek Türkmenistanlıydı. Hakan Doğukan aileden para almış. İşte bunlarda böyle vicdan yok. Ameliyat olması lazımdı bebeğin. Ailenin durumu yoktu. Bebek orada uzun süre kaldı, kimse almadı. Aile de almadı, parası yoktu nereye götürecek? Çocuğa ilaç veriliyordu ameliyat oluncaya kadar. Bu ilacı biri kestirmiş. Soralım ilacı kimin kestiğini” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada Kaya ve Serdarova bebeklerin ölmesinde ihmali bulunan, kendi kaşesi ile başka hekimlerin tedavi ve evrak düzenlemesini sağlayarak resmi belgede sahtecilik suçunu işleyen, çalıştığı hastanede 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynama yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyerek SGK’ya fatura ettirip nitelikli dolandırıcılık yaptığı iddia edilen doktor Şeyhmus Çelik savunma yaptı. “Bunlarda böyle vicdan yok” Birinci Hastanesi’nde doktor olarak çalışan Çelik, “Bu olayın ortaya çıkması için emek veren herkesten Allah razı olsun. Ben yıllardır doktorluk yapıyorum. Fırat Sarı bana düzenli ödeme yaptığını söylemiştir. Bana bu şekilde bir ödeme yapılmamıştır. Ben hiçbir çıkar sağlamış değilim. Hayatımda hiçbir örgüte üye olmadım. Ben ne SGK’yı ne başka bir kurumu dolandırmak için hiçbir belge düzenlemedim. Hiçbir hastanede gerçeğe aykırı belge düzenlemedim. Bebek Kaya ölmeden önce muhasebeci beni aradı, istifa etmemi istedi. İstifa dilekçemi hazırladım elden gelip aldılar. Aynı tarihte başka bir doktor ile sözleşme yapmışlardır. 1 gün sonra bebek Kaya eks olmuştur. Benim bu olayda bir hatam yoktur. Benim üzerimde sistemde kayıt devam etmiş. Niye kaydın devam ettiğini bilmiyorum. Bebek Serdarova, Birinci Hastanesi’nde bebek kardiyolojisi olmadığı bilinmesine rağmen sevk edilmiş. Bebek Türkmenistanlıydı. Ailenin durumu yoktu. Hakan Doğukan aileden para almış. İşte bunlarda böyle vicdan yok. Ameliyat olması lazımdı bebeğin. Ailenin durumu yoktu. Bu nedenle 112’ye haber verdik. 112 araştırdı geri döndü, ‘hocam kimse almıyor’ dedi. Konsolosluğa yönlendirdik. Oradan da bir geri dönüş olmadı. Bir süre sonra Birinci Hastanesi’ne denetime geldiler. Orada yetkili birine durumu anlattım. ‘Türkmenistanlı, kalp hastası, ameliyat olmazsa ölecek’ dedim. Tamam dediler bana. Oradan da geri dönüş olmadı. Bebek orada uzun süre kaldı, kimse almadı. Aile de almadı, parası yoktu nereye götürecek? Çocuğa ilaç veriliyordu ameliyat oluncaya kadar. Bu ilacı biri kestirmiş. Soralım ilacı kimin kestiğini” dedi. Mahkeme başkanı bunun üzerine sanığa “Hasta senin hastan değil miydi? İlacı kimin kestiğini nasıl bilmiyorsun?” dedi. Sanık “Hasta benim değildi. Arada vizite çıktığımda durumu nasıl diye bakıyordum. Bebek kardiyolojisinin hastasıydı. Ailenin ameliyat ettirecek parası yoktu. Başka yere de götüremiyordu. Kimse ücretsiz ameliyat yapmadı. Ben mi 100 bin TL versem diye düşündüm o arada bebeği kaybettik” şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanı: “Herkes başka bir şey söylüyor” Sanık savunmasının devamında “Biz gündüz çalışıyorduk. Geceleri hastaneye gitmiyorduk. Gece bebeklere acil müdahale edilmesi gerektiğinde kim müdahale ediyordu bilmiyorum. Hastanenin gece nöbetçi doktoru olması gerektiğini düşünüyorum. Gece doktor olması ile ilgili bir görüş bildirmedim hastaneye. Hastane sahibi de doktor kendisi bilmiyor mu ?” dedi. Mahkeme başkanı da bu savunma üzerine “Bilmiyorum herkes başka bir şey söylüyor” dedi. Sanık Çelik’in “Hakan Doğukan basit bir lise mezunu hemşireydi, sevmezdim kendisini” demesi üzerine mahkeme başkanı “Koskoca doktorsunuz. Hakan Doğukan’ı gönderemediniz mi hastaneden?” dedi. Sanık bu soruyu “özel hastanelerde bu geçerli değil” diye yanıtladı. Duruşma tutuksuz sanıkların savunması ile devam ediyor.
Sivas SBTÜ’den çağ atlatacak keşif Türkiye’nin önde gelen devlet üniversitelerinden birisi olan Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), önemli bir teknolojik buluşa imza attı. Işığa hükmederek medikal, savunma sanayi gibi birçok alanda kullanılabilecek Bragg Izgara geliştiren SBTÜ, ürünün patentini aldı. 2018 yılında imzalanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (SBTÜ), yaptığı Ar-Ge çalışmaları ve buluşlar ile dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Üniversite-Sanayi işbirliğini ileri bir seviyeye taşıyan ve Savunma Sanayii’ne çok önemli hizmetler veren SBTÜ, bir teknolojik buluşa daha imza attı. Veri iletimi, savunma sanayiinde yer belirleme ve lazer gibi sistemlerde kullanılan ışığa hükmetmeyi başaran SBTÜ akademisyenleri, ışığın sonsuz gücünden faydalanmanın yollarını buldu. Bilkent Üniversitesi ile ortak yürütülen çalışma sonucu ortaya çıkarılan Bragg Izgara ile sağlık sektörünün yanı sıra veri aktarımında ve savunma sanayiinde yeni bir çağa geçiş yapılacak. Alzheimer hastalığının erken teşhisinde de kullanılabilecek Bragg Izgara teknolojisinin lansman toplantısı yapıldı. Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversite Senato Salonu’da düzenlenen toplantıya SBTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Kul, akademisyenler ve basın mensupları katıldı. Sisteme ilişkin bilgiler veren Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kurul Üyesi ve Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi yönetim kurulu üyesi Doç. Dr. Timuçin Emre Tabaru, yapmış olduğu çalışmadan bahsetti. ‘Bir Dalga Kılavuzu, Bir Bragg Izgara Üretim Yöntemi ve yöntem ile elde edilen bir Bragg Izgara’ adlı çalışmanın kullanım alanlarından bahseden Tabaru, katılımcılara sunum yaptı. “İnsanlık yararına bir buluş” Yaptığı çalışmalardan ötürü Doç. Dr. Timuçin Emre Tabaru’ya teşekkür belgesi veren Rektör Prof. Dr. Mehmet Kul, “Hocamızın yaptığı çalışmaların nihai sonucu bu patenti almaktı. Bu araştırmanın dünya çapında çok özgün olduğu, ilk defa yapıldığının kanıtı da bu patenttir. Timuçin hocam ve diğer arkadaşlarımız Bilkent Üniversitesi Ulusal Nonoteknoloji Araştırma Merkezi’ndeki (UNAM) bilim insanları ile birlikte yaptıkları çalışmaları sonucunda patent başvurusunda bulundular. Bu patent onaylandı. Timuçin hocamıza ve katkı sağlayan bütün akademisyenlerimize teşekkür ediyoruz. İnsanlık yararına bir buluş. Alzheimer hastalığının erken teşhisinin yanı sıra diğer medikal alanlarda da kullanılabilecek önemli bir buluş. Yeni buluşların da önünü açacak bir çalışma” dedi. “Alzheimer hastalığının erken teşhisinde kullanılabilecek” Işığı kontrol ederek hükmetmeyi keşfettiklerini ifade eden Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Kurul Üyesi Doç. Dr. Timuçin Emre Tabaru, “Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversite ve Bilkent Üniversite UNAM ile birlikte ortak yapılan çalışmanın ardından patent başvurumuzun sonucu için buradayız. Bu patent ile biz aslında ışığın farklı alanlarda kontrolünü sağlayarak yani ışığa hükmederek; medikal alanlara, lazer sistemlerine, onlar dışında kuantum teknolojilerine doğru yönelecek, her biri insanlık yararına olan farklı sektörlerde kullanılabilecek bir parça ürettik. Yeni çağın fotonik entegre devrelere doğru yöneldiği bir durumda fotonik aygıtları geliştirebileceğiz. Bu da bizi yüksek hızlı haberleşme, kuantum teknolojilerine doğru yönelecek bir kapıyı açacağını düşünüyoruz. Buradan elde edilecek verilerle birlikte hem üniversitemize hem de insanlık yararına katkı sunacağız. Aynı zamanda Alzheimer hastalığının erken tespitine yönelik fiber optik sensörlerin üretimine başlamış bulunmaktayız. Sağlık Enstitüleri Kurumu tarafından bizim projemiz desteklendi. Burada ürettiğimiz malzemeleri orada biyoalgılama için de kullanacağız” ifadelerine yer verdi.
Yozgat Akdağmadeni’nde yoğun kar mesaisi devam ediyor Yozgat’ta etkili olan kar yağışıyla birlikte karla mücadele çalışmalarını aralıksız olarak sürdüren Akdağmadeni Belediyesi karla mücadele ekipleri ilçenin birden fazla noktasında aynı anda çalışmalarına devam ediyor. Yozgat’ın en fazla kar yağışı alan ilçesi; kar kalınlığının 50 santimetreyi bulduğu Akdağmadeni oldu. İlçede üç gün aralıksız süren kar yağışı sonrasında çalışmalarını ara vermeden sürdüren belediye ekipleri 7/ 24 esasına ana arterler ve mahallelerin ara yollarında çalışmalarını sürdürüyor. Akdağmadeni Belediye Başkanı Nezih Yalçın, ‘’Araç ve yaya trafiğinin olumsuz etkilenmemesi için yoğun çaba sarf eden ekiplerimizin bir kısmı ilçemizin en işlek caddesi olan çarşı merkezinde bulunan kaldırımlarda kar küreme çalışması yaparken, bir diğer ekipte yoğun kar yağışının oluşturduğu kar birikintilerini iş makinalarıyla belirlenen bölgelere sevk ettik’’ şeklinde konuştu. “Çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz” Tüm ekipleri seferber ettiklerini belirten Yalçın, “Şehrimizde 3 gün boyunca etkili olan yoğun kar yağışı dolayısıyla tüm ekiplerimizi seferber ettik. Çalışma temposunu her geçen saat yükselttik. Önceliğimiz olan ana arterleri sürekli olarak açık tutarak vatandaşlarımızı ulaşım noktasında mağdur etmedik. Mahalle ara yollarında da açılmadık girilmedik bir yolumuz bulunmamaktadır. İlçemizin dört bir yanında gece demeden gündüz demeden bizlerle iş birliği yapan gerek araçları gerek personelleriyle Akdağmadeni’nin de güzel bir birliktelik gösteren tüm kurumlarımıza ve personellerine teşekkür ediyorum. Her yıl kış mevsiminde olduğu gibi büyük bir fedakârlık göstererek çalışmalarını sürdüren belediye personelimize de ayrıca teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımızın zorluk yaşamaması için çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz” dedi.
Burdur Burdur’da taksiciye dehşeti yaşatmıştı, tutuklandı Burdur’da çağrı üzerine giden taksiye binen kız arkadaşını araçtan indirmeye çalışan şahıs, taksinin aynasını kırınca tepki gösteren taksiciye bıçakla saldırmıştı. Taksiciye yönelik eyleminden adli kontrol uygulanan şüpheli, kız arkadaşına yönelik eylemlerinden ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, 24 Kasım Pazar günü saat 22.00 sıralarında Burdur merkez Yeni Mahalle Süzek Sokak üzerinde meydana gelmişti. Edinilen bilgilere göre, devamlı müşterisi olan T.A. tarafından aranarak kızı Ş.A.’nın Süzek Sokak üzerinde bulunduğunu ve onu alıp kendi evine getirmesini istediği ticari taksi sürücüsü Mustafa M. (30), belirtilen sokağa gitti. Burada müşterisi Ş.A. (26) araca bindiği esnada arkasından gelen erkek arkadaşı M.T. (30), aracın bagaj kapağına üç defa vurarak açık olan camından içeri uzanıp Ş.A.’yı indirmeye çalıştı. Taksinin aynasının kırıldığını gören taksi sürücüsü Mustafa M. araçtan inip M.T.’ye tepki gösterince Mustafa M.’ye bıçakla ve cop ile saldıran M.T. tekme ile kendini savunan Mustafa M.’den yediği darbeler sonucu saldırıyı sonlandırmıştı. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri tarafından M.T. gözaltına alındı. Aracında zarar oluşan taksicinin şikayeti üzerine adliyeye sevk edilen M.T. hakkında adli kontrol hükümleri uygulanırken kız arkadaşı Ş.A.’ya yönelik eylemlerinden ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Burdur Başsavcılığınca M.T. hakkında iddianame düzenlendi. Saldırı anı ise araç içerisinde bulunan güvenlik kamerasına anbean yansımıştı.