SAĞLIK - 21 Kasım 2024 Perşembe 11:06

Sancılı tedavi sanılan kanal tedavisiyle hastalar ağrılarından kurtuluyor

A
A
A
Sancılı tedavi sanılan kanal tedavisiyle hastalar ağrılarından kurtuluyor

Kanal tedavisinin ekseriyanın ağrılı bir uygulama olarak görülmesi sebebiyle hastalar tarafından tedavinin ertelendiğini belirten Endodonti Uz. Dt. Meltem Yılgör sanılanın aksine hastaların kanal tedavisi sırasında ağrı hissetmediğini, kanal tedavisinin amacının hastaları rahatsız eden ağrıları ortadan kaldırmak olduğunu söyledi.



Denizli Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi Endodonti Uz. Dt. Meltem Yılgör, kanal tedavisine ilişkin önemli bilgiler verdi. Dişte kendiliğinden görülen yada geceleri artan ve ağrı kesicilerle bile geçmeyen ağrı, soğuk, sıcak veya dişe temas gibi bir dış etkenle tetiklenen ağrının uzun süre devam etmesi, dişin etrafında ve diş etinde görülen şişlik gibi şikayetlerle hastaların Endodonti polikliniğine başvurduğunu açıklayan Uz. Dt. Meltem Yılgör, “Derin çürükler, daha önceden yapılmış olan dolgular veya kaplamalar altında tekrar eden çürükler,dişlere dolgu veya kaplama yapılması sonrasında hastanın şikâyetlerinin geçmemesi, darbe sonucunda dişlerde oluşan kaplama/kök kırıkları, hastanın çiğneme alışkanlıkları veya diş gıcırdatma gibi fonksiyon dışı hareketler sonucunda diş pulpalarının hasar görmesi, ilerlemiş dişeti hastalıkları veya dişeti operasyonları sonrasında pulpa hasarı, o pulpanın canlılığını kaybettiğinin belirlenmesi, çapraşık dişlerin protetik restorasyonunda kanal tedavisi yapılması gerekebilir” dedi.



“Tedavi sırasında hasta ağrı hissetmez”


Kanal tedavisinin ortalama bir saat süren bir işlem olduğunu ve kanal tedavisinin ağrıya neden olmadığını aksine ağrının giderilmesi için uygulandığının bilinmesi gerektiğini söyleyen Uz. Dt. Meltem Yılgör, “Kanal tedavisi yapılacak diş ve çevre dokular lokal anestezi ile uyuşturulur. Tedavi sırasında hasta ağrı hissetmez. Bununla birlikte bazı vakalarda hasta az da olsa rahatsızlık duyabilir. Bu problem yardımcı anesteziler yapılarak kolaylıkla aşılır. Pulpası canlı bir dişte yapılan kanal tedavisinin tek seansta bitirilmesi esastır. Ancak dişin canlılığını yitirdiği, kök ucunda enfeksiyonun olduğu ve kanal tedavisinin tekrar edildiği durumlarda; seans sayısı iki veya daha fazla olabilmektedir. Yine Kanal tedavisi yapılan bir dişin pulpası çıkartılmış olduğundan; soğuk-sıcak gibi dış uyaranlara karşı dişte ağrı oluşması söz konusu değildir. Eğer tedavi öncesinde ilgili dişte ağrı veya iltihap varsa tedaviyi takip eden ilk birkaç günde özellikle çiğneme gibi dişin üzerine baskı gelen durumlarda hafif ağrı hissedilmesi normaldir” ifadelerini kullandı.



“Tedavi sonrası hastanın ilk 2-3 gün dişinde rahatsızlık hissetmesi normaldir”


Kanal tedavisi sonrasında hastanın dikkat etmesi gereken konulara değinen Meltem Yılgör, “Kanal tedavisi dişte görülen probleme göre, sıklıkla 1-2 seansta tamamlanır. Tedavi sonrası hastanın ilk 2-3 gün dişinde rahatsızlık hissetmesi normaldir. Hasta diş hekimin tavsiyeleri ışığında ağrı kesici kullanabilir. Bazı vakalarda tedaviye destek olarak hastanın antibiyotik kullanması gerekebilir. Hasta tedavi sonrası normal hayatına dönebilir, bununla birlikte dişteki ve bölgedeki uyuşukluk geçmeden herhangi bir yiyecek yememelidir. Buna ek olarak, dişin üst restorasyonu tamamlanmadan sert besinleri çiğnemekten kaçınmalıdır” şeklinde konuştu.



Sancılı tedavi sanılan kanal tedavisiyle hastalar ağrılarından kurtuluyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Adalet Bakanı Tunç: "Şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Kadına karşı şiddeti meşru göstermeye çalışan hiçbir bahaneyi kabul etmiyor, bu tür temelsiz savunmaları reddediyoruz. Bundan sonra da şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da Dikmen Hakimevi’nde düzenlenen "Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi Paneli"ne katıldı. Panelde konuşan Bakan Tunç, kadına karşı şiddette hiçbir bahanenin meşru olarak kabul edilemeyeceğini ve kadına karşı şiddetle mücadele edeceklerini ifade ederek, "Bugün gerçekleştireceğimiz panelde ’Ulusal ve Uluslararası Hukukta Kadının İnsan Hakları’, ’Ceza Hukukunda Kadına Yönelik Şiddet Eylemleri’, ’6284 Sayılı Kanun’un Uygulanmasıyla İlgili Sorunların Ele Alınması’ bunlar oturumlarda dile getirilecek fikir ve öneriler. Özellikle önümüzde Yargı Reformu Strateji Belgesi var. Orada da yine kadınlarla ilgili, kadına şiddetin önlenmesi ile ilgili önemli hedefler, faaliyetler olacak. Hem onlara ışık tutacak hem de önümüzdeki mevzuatın geliştirilmesi ve uygulamaya yönelik çok önemli fikirlerin burada ortaya döküleceğine yürekten inanıyoruz" diye konuştu. "Şiddetin hiçbir türünü kabul etmediğimiz gibi, özellikle kadına yönelik olanını tartışmasız biçimde reddediyoruz" Şiddetin her türlü çeşidinin karşısında olduklarını vurgulayan Bakan Tunç, "İnsan onuru, her bireyin doğuştan sahip olduğu haklardan biridir ve tüm insan haklarının temeli olarak kabul edilir. Bizim inancımızda insan eşrefi mahlukattır, yani yaratılmışların en şereflisidir. Bizim için insan onurundan öte bir değer, insan onurundan üstün bir kimlik yoktur. İnsan, sadece insan olduğu için yücedir ve bu yüceliği gölgeleyen her türlü ayrımcılık, bizim ne dini anlayışımızda ne de kültürümüzde vardır. Kadın hakları, insan onurunun korunması açısından son derece önemlidir. Kadına yönelik şiddet ise, bu insanlık onuruna yöneltilmiş en karanlık, en çirkin, en aşağılık saldırıdır. Şiddetin hiçbir türünü kabul etmediğimiz gibi, özellikle kadına yönelik olanını tartışmasız biçimde reddediyoruz. Kadına yönelik şiddeti insanlık ailesinin tamamına yöneltilmiş bir ihanet olarak görüyoruz. Çünkü kadına şiddet, yalnızca bir kadını değil; bir aileyi, bir toplumu, nesilleri yaralayan, kökleri derine inen bir kötülüğün yansımasıdır" ifadelerini kullandı. "Şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" Şiddette hiçbir bahanenin kabul edilebilir olmadığını belirten Bakan Tunç, "Annelere yöneltilen bir el, evlatların geleceğini çalmakta; bir eşin susturulan sesi, toplumun vicdanında kapanmaz yaralar açmaktadır. Bu yüzden kadınların haysiyetine dokunan her türlü şiddet karşısında dimdik durmak, hem kişisel hem kurumsal sorumluluğumuzdur. Bu bakımdan kadına karşı şiddeti meşru göstermeye çalışan hiçbir bahaneyi kabul etmiyor, bu tür temelsiz savunmaları reddediyoruz. Bundan sonra da şiddeti meşru göstermeye çalışan her söylemin ve davranışın karşısında en güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. Bakanlık olarak kadınların adalet ve yargı hizmetlerine katılmasını çok önemsediklerine dikkati çeken Bakan Tunç, şöyle devam etti: "Bu kapsamda 2002 yılında kadın hâkim ve savcı sayısı bin 847 iken, bugün bu sayı yüzde 406 oranında artarak 9 bin 355’e yükseldi. Yani kadın hakim ve savcı sayımız şu andaki toplam hakim ve savcı sayımızın neredeyse yüzde 40’ına ulaşmış durumda. Hatta şu an hakim, savcı yardımcısı olarak sınavı kazananlara baktığımız zaman yüzde 60’ı kadınlardan oluşuyor. Dolayısıyla yargıya kadın elinin değmesi, özellikle onların vicdanlı verecekleri kararlar ve güvenilir adalet sisteminin tesisi konusunda adalete güvenin yükseğe taşınması konusunda onlara güveniyoruz. Sadece hakim ve savcılarımız değil, personelimizin yüzde 50’den fazlası kadınlardan oluşuyor. Adalet teşkilatımızda görev alan 95 bin 870 personelden 46 bin 21’i kadın personelden oluşuyor" dedi.
Burdur Kaza sonrası beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşındaki Fatma’nın organları 4 hastaya umut oldu Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan ve 8 gün sonra beyin ölümü gerçekleşen 19 yaşında Fatma Sude Uran’ın organları Konya ve Antalya’daki dört hastaya umut oldu. Burdur’un Gölhisar ilçesinde 12 Kasım’da saat 03.00 sıralarında Burdur’un Gölhisar ilçesi Yamadı köyü Gölhisar-Çavdır kara yolunda meydana gelen kazada, Mustafa K. (21) idaresindeki 07 DB 099 plakalı hafif ticari araç, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak takla atmış, kazada araç sürücüsü Mustafa K. ve araçta yolcu olarak bulunan İrem M. (18) yaralanırken Hasret Akbaş (21) olay yerinde hayatını kaybetmiş, Fatma Sude Uran ağır yaralı olarak Burdur Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Yoğun bakımda tedavisi süren Fatma Sude Uran’ın beyin ölümü gerçekleşti. Burdur Devlet Hastanesi Organ Nakil Birimi tarafından aile ile yapılan görüşme sonrasında Fatma Sude Uran’ın organları bağışlandı. Yapılan tetkikler sonrasında genç kızın kalbi, karaciğeri ve 2 böbreğinin alınması kararlaştırıldı. Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Doku ve Organ Nakil Merkezi ve Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Doku ve Organ Merkezi’nden özel ekipler nakil için Burdur’a geldi. Burdur Devlet Hastanesi’nde sabah saatlerinde başlayan ve başarılı bir şekilde gerçekleşen ameliyat sonrasında alınan kalp, Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde nakil bekleyen hastaya, karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sağ böbrek Antalya Medical Park Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya, sol böbrek ise Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde organ bekleyen bir hastaya nakledilmek üzere gönderildi. Operasyon sonunda konuşan Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Biriminde görevli Genel Cerrahi Opr. Dr. Sami Kolsuz, “Hastamızdan alınan karaciğer Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidiyor, böbreğin biri Konya Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’nde bir hastamıza nakledilecek diğer böbrek Antalya Medikal Park Hastanesi’ndeki hastaya gidecek. Bizden bir süre önce çıkarılan kalp ise Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne doğru yola çıktı. Allah ailesine sabır versin. Kızımızın da mekanı cennet olsun” dedi. Burdur Belediyesi Başkanı Ali Orkun Ercengiz de acılı aileye başsağlığı diledi. "Kızımın organları inşallah birilerine umut olur" Organları 4 hastaya umut olan Fatma Sude Uran’ın babası Muhammet Uran ise, "İnşallah kızımızın organları birilerine faydalı olur. Allah mekanını cennet eylesin. Hocamız organ bağışı yapmak ister misiniz diye sordu. Biz de yapalım dedik. Antalya’dan bir ekibin geleceğini ve gerekli işlemleri onların yapacağını söyledi. Kalp, karaciğer ve böbreğin biri Antalya’ya diğer böbrek ise Konya’ya gitti. İnşallah birilerine umut olur, faydalı olur. İnşallah kızım birilerine örnek olur. Bizden sonraki vatandaşlarımız da organları böyle bağışlarsa daha faydalı olur” şeklinde konuştu. "Burdur organ bağışında bilinçlenmeye başladı" Organ bağışının önemi hakkında da konuşan Burdur Devlet Hastanesi Başhekimi Murat Yüksel, "Burdur Devlet Hastanesi yeni binasında geçtikten sonra bu son bir ay içindeki ikinci organ bağışını vermiş bulunuyoruz şu an. Ailemize öncelikle başsağlığı diliyoruz. Burdur bu konuda daha da bilinçlenmeye başladı. O yüzden ben tüm halkımızı bağış konusunda duyarlı olmaya ve organlarını bağışlamasını talep ediyoruz. Şu an vefat eden kızımızın organları dört hastaya umut oldu. Olaya tek taraflı değil diğer taraftan da bakmak lazım. O kişilerin vücudunda bu organlar can bulacak, insanlara hayat olacak" dedi. "Organ bağışlarına çok ihtiyacımız var" Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakil Birimi sorumlusu Doç. Dr. Kemal Eyvaz ameliyat sonrası yaptığı açıklamada, "Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden geliyoruz. Organ nakli birimi genel cerrahi ekibi olarak bir çağrı üzerine geldik. Bir hastamız vefat etmişti ve karaciğer, böbrek ve kalp ile alakalı kalp ekibi de gelmiş oldu. Hastamıza Allah’tan rağmen yakınlarına da başsağlığı dilemekle birlikte birçok hastamıza da şifa olduğu için bu anlamda da biz de buna vesile olduğumuz için bunun üzerimizde tebessümü de var. Organ nakli konusunda kadavra sayıları da çok az olduğu için bu bağışlara gerçekten çok fazla ihtiyacımız var özellikle şu dönemlerde. Biz bağışçı aileye bu anlamda çok teşekkür ediyoruz. Şimdi nakil yapmak üzere de Antalya’ya gideceğiz. Nakil yapılacak kişi bakanlığın gönderdiği belli kriterlerle listede uygun ve en aciliyeti olan hastaya takılıyor. Özellikle karaciğer için bunu söyleyebiliyorum" ifadesinde bulundu.
Kayseri Erciyes Üniversitesi THE 2025 Yılı Disiplinler Arası Bilim Sıralamasında en iyi üniversiteler arasında yer aldı Dünyanın en saygın üniversite derecelendirme organizasyonlarından birisi olan Times Higher Education (THE) tarafından bu yıl ilk defa gerçekleştirilen 2025 Yılı Disiplinler arası Bilim Sıralaması (Interdisciplinary Science Rankings, ISR) sonuçları açıklandı. Schmidt Science Fellows ile birlikte başlatılan ve üniversitelerin disiplinler arası bilime katkılarını ölçmek için oluşturulan ilk sıralama sistemi özelliği taşıyan THE Disiplinler Arası Bilim Sıralamasında Erciyes Üniversitesi (ERÜ) önemli bir başarı gösterdi. Dünyada 92 ülkeden 749 üniversitenin katıldığı bu uluslararası sıralamada ERÜ dünya üniversiteleri arasında 120. sırada yer alırken, ulusal sıralamada devlet üniversiteleri arasında 3. sırada yer aldı. ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Altun; konu ile ilgili yaptığı açıklamada üniversite olarak, THE Disiplinler Arası Bilim Sıralamasında devlet üniversiteleri arasında ilk 3 üniversite arasında yer alarak yeni bir başarıya imza atmaktan gurur duyduğunu belirtti. Rektör Prof. Dr. Fatih Altun “Dünyanın en prestijli derecelendirme kuruluşlarından biri olan Times Higher Education kurumunun bu yıl ilk defa disiplinler arası faaliyetlere göre üniversiteleri sıraladığı THE 2025 Yılı Disiplinler Arası Bilim Sıralamasında Erciyes Üniversitesi oldukça önemli bir başarıya imza atmış ve dünya üniversiteleri arasında 120. sırada yer almıştır. Üniversitemiz, araştırma odaklı yönetim anlayışı içinde Sağlık ve Yaşam Bilimleri, Fen ve Mühendislik Bilimleri ile Sosyal ve Beşeri Bilimler alanlarındaki disiplinlerde farklı yaklaşım ve yöntemlerin bir araya getirilerek yapıldığı disiplinler arası çalışmalara son derece önem vermektedir. Bu kapsamda disiplinler arası çalışmalara katkı sağlayabilecek birçok faaliyeti yürütmektedir. Üniversitemizin bu başarısında emeği geçen tüm araştırmacılarımıza katkılarından dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. Disiplinler Arası Bilim Sıralaması metodolojisi, her biri araştırma projelerinin oluşturulma döngüsünü temsil eden girdiler, süreçler ve çıktılar olmak üzere üç bölümü kapsayan toplamda 11 göstergeden oluşmaktadır. Girdiler bölümü (%19) disiplinler arası bilimsel araştırma fonu (%8) ve sanayi fonu (%11) göstergeleri ile temsile edilmektedir. Süreçler bölümü (%16) başarı ölçüsü (%4), fiziksel tesisler (%4), yönetim desteği (%4) ve terfi süreci (%4) göstergelerine ait verilerden oluşmaktadır. Çıktılar bölümü (%65) ise disiplinler arası bilimsel araştırma yayınlarının sayısı (%10), disiplinler arası bilimsel araştırma yayınlarının oranı (%5), disiplin dışındaki fayda (%5), disiplinler arası bilimsel araştırmanın kalitesi (%20) ve itibar göstergelerine göre puanlandırılmaktadır (%25).