EKONOMİ - 03 Ekim 2024 Perşembe 08:56

Denizli OSB’de ‘Asırlık Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Sırları’ konuşuldu

A
A
A
Denizli OSB’de ‘Asırlık Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Sırları’ konuşuldu

Denizli Organize Sanayi Bölge Müdürlüğünde sanayicilere yönelik, GROWX Yönetim Danışmanlığı Kurucusu ve CEO’su Dr. Savaş Tavşancı’nın sunumuyla “Asırlık Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Sırları” konulu seminer gerçekleştirildi.



Denizli OSB ve GROWX Yönetim Danışmanlığı Ltd. Şti. işbirliğinde sanayicilere yönelik önemli bir seminere imza atıldı. Denizli OSB Konferans Salonu’nda Denizli OSB Teknopark Koordinatörü Prof. Dr. Ersan Öz’ün moderatörlüğünde, GROWX Yönetim Danışmanlığı Kurucusu ve CEO’su Dr. Savaş Tavşancı’nın sunumuyla “Asırlık Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Sırları” konulu seminer gerçekleştirildi.



“Denizli’nin ilk 500’e giren iyi markaları ve aile şirketleri VAR”


Etkinliğe dair bilgiler veren Dr. Savaş Tavşancı; “Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu aile şirketlerinden oluşmakta. Aile şirketlerinin daha çok yaşamaları gerektiğini düşünüyorum. Nesiller boyu büyüyerek ilerlemeli. Dünyadaki asırlık aile şirketlerinin ortak özelliklerini anlatıp, deneyimlerimizi paylaşmak için buradayız. Denizli’nin ilk 500’e giren iyi markaları ve aile şirketleri var. Birçoğu bir sonraki kuşağa şirketi devretme evresindeler. Türkiye ortalamasına baktığımızda aile şirketlerindeki geçişlerde kopuşlar büyük oranda yaşanıyor. Ya şirketler kapanıyor ya tartışmalar yaşanıyor ya da yabancı bir şirket veya yatırımcı gelip şirketi satın alıp aile şirketi statüsünü yitirmesine neden oluyor. Bu anlamda Denizli’de başarılı geçişler sağlamış güzel örnekler var. Sayılarının daha da artmasını hedefliyorum” dedi.


Seminer soru-cevap bölümü devam ederken, katılımcılar merak ettikleri soruları sorma imkanı buldular.



Denizli OSB’de ‘Asırlık Aile Şirketlerinin Kurumsallaşma Sırları’ konuşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Muğla su ürünleri Ege ihracatının zirve ortağı Türkiye’nin su ürünleri ve hayvansal mamüller ihracatında ile sırada yer alan Muğla, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Eylül ayı ihracat rakamlarında demir sektörü ile ilk sırayı paylaştı. Ege İhracatçı Birlikleri Eylül ayında 1 milyar 542 milyon dolarlık ihracata imza atarken, EİB, 2023 yılı eylül ayındaki 1 milyar 511 milyon dolarlık ihracatını yüzde 2 ileri taşımış oldu. Su ürünlerinden 149 milyon dolar ihracat Eylül ayında, Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki 12 ihracatçı birliğinin 8’i ihracatını artırmayı başarırken, 4’ü 2023 yılı Eylül ayı ihracat rakamının gerisinde kaldı. Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği, Eylül ayında 213,5 milyon dolarlık ihracatla EİB çatısı altındaki 12 ihracatçı birliği arasında zirvedeki yerini korudu. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği ihracatını yüzde 16’lık artışla 128 milyon dolardan 149 milyon dolara taşıdı ve zirve ortaklığını sürdürdü. Narenciye ve örtü altı ürünlerinin de önemli bir yer tuttuğu Muğla’da Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Eylül ayında 113 milyon dolarlık ihracat yapma başarısı gösterirken, son 1 yıllık ihracatı 1 milyar 350 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Yeni sezona hazırlanan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği eylül ayını 44 milyon 102 bin dolarlık ihracatla geride bıraktı. Eskinazi; “İhracatçı kredi taahhütlerini yerine getirmek için zorunlu ihracat yapıyor” İhracatçıların kredi taahhütlerini yerine getirmek için ihracat yapmak zorunda oldukları bir süreci yaşadıklarını dillendiren Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, rekabetçiliklerini kaybettiklerini, zaman zaman zararına ihracat yapmak durumunda kaldıklarını paylaştı. 2024 yılına girerken son çeyrekten daha umutlu olduklarını hatırlatan Eskinazi, “Mevcut konjonktürde ayakta kalmaya çalışıyoruz. 2025 yılında da benzer bir tablo öngörüyoruz. Orta Vadeli Programa göre döviz kurlarındaki artış 2025 yılında da enflasyon rakamlarının altında kalacak görünüyor. TCMB’nın ihracatçıdan aldığı döviz kurundaki yüzde 2’lik farkın yüzde 5’e çıkarılması durumunda ihracatçı bir nebze rahatlayabilir” diye konuştu.
İstanbul Gözlerde ‘Kuruluk’ tehdidi: “Çocuklarda bile salgınlar gibi görmekteyiz” Ekran bağımlılığının önemli ölçüde etkilediği göz kuruluğunun son zamanlarda görülme sıklığıyla ilgili konuşan Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, “Oldukça yoğun, eskiden sadece belli bir yaştan sonra kişilerde görülebilirken artık çocuklarda bile salgınlar gibi görülen bir göz kuruluğu görmekteyiz. Şu an hastaların yüzde 60-70’inde göz kuruluğu bulgularını görüyoruz, yaşlanmayla zaten hepimiz bir kuru göz hastası adayıyız. İklimle de ilgisi var, daha çok ekran, telefon gibi şeylerle ilgili olduğunu düşünmekteyim” dedi. Son yıllarda teknolojik cihazların iş ya da çeşitli nedenlerle yoğunlukla kullanılması, küçük yaşlardan itibaren ekran bağımlılığının oluşması gibi durumların etkisiyle gözler kurulukla ilgili sıkıntılar meydana geliyor. Gözlerde kuruluk; yanma, batma hissi, kaşıntı, kızarıklık gibi yaşam kalitesini düşüren problemlere neden olurken uzmanlar uyarıyor. İstanbul Üniversitesi- Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Arıcı, Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez da gözlerde kuruluk ve etkilerine yönelik konuştu. Prof. Dr. Arıcı ve Prof. Dr. Çömez, uzun süre bilgisayar ekranına bakarken göz kırpmayı aksatmanın gözyaşının buharlaşmasını artırarak, ‘gözlerde kuruluk’ problemine neden olduğunu belirterek vatandaşlara tavsiyelerde bulundu. “En önemli grup; ağır kuru gözler” Göz kuruluğunun birçok kişiyi etkileyen bir durum olduğunu aktaran Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ceyhun Arıcı, “Göz kuruluğu aslında uzun zamandır olan ama teknoloji çağında yaşadığımız için artık çocuklarımızın ne yazık ki tabletler, telefonlar, bilgisayarlara maruziyetiyle beraber temelde 2 tipe ayırabiliriz. 1 üretim azlığı, gözyaşının yeterli üretilememesi, 2 üretilenin yeterli korunamaması. Göz kuruluğu niye önemli; gözyaşı içerisinde 150’nin üzerinde protein olan, insan bedenindeki en önemli sıvılardan bir tanesi. Dolayısıyla belli bir miktarın altına indiği zaman değerliliği o zaman anlaşılıyor. Hem bakteriye, virüse karşı koruma hem oradaki savunma, beslemeyi sağlayan bir materyal. Göz kuruluğu da kendi içinde temelde ağır, orta ve hafif diye ayırabiliriz. Burada en önemli grup; ağır kuru gözler. Kişide ağrı yanma, batma, kumlanma, görüş konforunda azalma oluşturuyor. Işık ışınları ilk başta gözyaşı bezimize sonra korneamızdan görme merkezimize doğru gidiyor. Yağmurlu bir havada sileceksiz bir araba kullandığımızı düşünelim, nasıl ışık yansır, saçılır dolayısıyla görüş konforu etkilenir. Batmalar, yanmalar, bütün uyku konforu da etkilenir, kişiyi gece uykusundan uyandırır, bütün yaşam kalitesini ne yazık ki etkileyebilir. Konsantre işlerle uğraştığımız zaman göz kırpma reflekslerimiz azalır, göz ne kadar açık kalırsa o kadar var olan buharlaşmayla kaybolabilir. 20 dakika boyunca konsantre bakıyorsak 20 saniye boyunca kafamızı kaldırıp uzağa doğru ya da gözleri kapatma yapmalı. Bulunduğumuz ortam ideali oda ısısı, nem yüzde 40’ın üzerinde olmalı. Kuru havada alışveriş merkezleri gibi merkezi sistemlerde özellikle orta ağır kuru gözü olanlar bunu direkt hisseder. Ağır, orta ağır dediğimiz tablolar daha özellikli durumlar. En sık gördüğümüz bulgusal kuru gözler orada da şu; gözün özellikle saydam dokusu korneada yaralar gelişebilir, bu açık yaralar enfeksiyon için zemin oluşturur. Erken dönemde gerekli tedaviyi ve önerilerimizi yapmamız lazım. Önce yaşam şekli olarak kişiye yapması gerekenlerin önerisinde bulunuyoruz. Sonrasında tıbbi tablolaya bağlı damlasal tedaviler, ağır durumlarda bazen sistemik, ağızdan tedavilerle gözyaşını üretmeye çalışmak” dedi. “Çocuklarda bile salgınlar gibi bir göz kuruluğu görmekteyiz” Geçmişe nazaran çok daha fazla kuru göz şikayetiyle gelen kişi olduğunu söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arzu Taşkıran Çömez, “Göz kuruluğu dediğimiz hastalık oldukça yoğun. Eskiden sadece belli bir yaştan sonra kişilerde görülebilirken artık çocuklarda bile salgınlar gibi görülen bir göz kuruluğu görmekteyiz. Burada en önemli şey; süre, süreyi azaltmak, ara vermek ya da suni gözyaşı kullandıktan sonra ekrana bakmak, ekranın ışığını kesen gözlük camları da var. O tip yardımcı araçlarla bu sorunları azaltabiliriz. Şu an hastaların neredeyse yüzde 60-70’inde göz kuruluğu bulgularını görüyoruz. Tabi iklimle de ilgisi var, daha çok ekran, telefon gibi şeylerle ilgili olduğunu düşünmekteyim. Çok uzun süreler çalışmamak lazım, ekranın kendi göz seviyemizde olması lazım. Göz kuruluğu, sıklıkla çevresel etmenlerle oluşur. Olduğunuz ortam, mesleğiniz, bunların hepsi bir etken olabilir. Yaş en önemli etkenlerden, kadın olmak, menopoz sonrası kadınlarda daha sık görülebilir. Bir takım sistemik hastalıkların da ilk bulgularından bir tanesi olabilir. Örneğin; romatolojik hastalıklar, kolajen doku hastalıkları dediğimiz hastalıkların bir bulgusu olarak da ortaya çıkabilir ama yaşlanmayla zaten hepimizi bir kuru göz hastası adayıyız. Bunun yanı sıra çeşitli meslekler, ısıya maruz kalınan ortamlar, klimalı ortamlarda çalışmak etki edebiliyor. Hiçbir şikayet olmasa bile kişilerin senede bir kez göz muayenesinden geçmesi gerekir, bu çocuklarda biraz daha sık olabilir. Ekran maruziyeti sonrasında yani yakına bakmayla hepimizde özellikle çocuklarda miyopinin çok fazla arttığını gözlemliyoruz. Dünyada 2050 yılında dünya nüfusunun neredeyse yarısının miyop olacağıyla ilgili oran da veriliyor. Çocuklarda yakın çalışmanın süresinin azaltmak lazım. Örneğin; maksimum 20 dakikadan sonra yakın çalışmayı bırakıp uzağa bakarak gözlerini dinlendirmesi gerekli” şeklinde konuştu.
Kayseri Erciyes 38 FK Sportif Direktörü Gökhan Gündüz: "Daha iyi olacağız" Kayseri Erciyes 38 Futbol Kulübü Sportif Direktörü Gökhan Gündüz; "Kısa zamanda iyi işler yaptık ve bir kaç hafta sonra daha iyi olacağız" dedi. 3. Lig 4. Grup’ta mücadele eden Kayseri Erciyes 38 Futbol Kulübü gelecek adına umutlu. Ligde geride kalan 4.hafta sonunda 1 mağlubiyet, 2 beraberlik ve 1 galibiyet alarak 5 puan toplayan mavi-siyahlılarda her geçen hafta daha iyiye gittiklerini belirten Kayseri Erciyes 38 Futbol Kulübü Sportif Direktörü Gökhan Gündüz; "Kısa zamanda çok işler yaptık.Kısa zaman içerisinde oluşturduğumuz kadro ile ilk 4 haftayı 5 puanla geçtik. Genç ve gelecek vaat eden oyuncular ile yola çıktık. Bu oyuncu grubu ile inanıyoruz ki her geçen hafta daha iyi olacağız. Kayseri Erciyes 38 Futbol Kulübü olarak bu şehrin önemli bir parçası olacağız. Başkanımız ve yönetimimiz ellerinden gelenin fazlasını yapıyorlar. Birçok bütçeli takımlara göre iyi durumdayız ve daha iyi olacağız. 2-3 hafta içerisinde bu takım bu ligde çok iş yapıp, çok can yakacak” diye konuştu. Hafta sonu önemli bir maça çıkacaklarını belirten Gündüz, “Hafta sonu deplasmanda zorlu bir maç oynayacağız. Bizim hedefimiz sahada iyi futbol oynayan oyunu çirkinleştirmeyen bir takım olmak. Her puan bizim için çok önemli. Her puana talibiz.Mardin’den puan veya puanlarla döneceğimize inanıyorum. Teknik heyetimize ve oyuncularımıza güvenimiz tam” dedi.
Burdur Burdurlu Gazeteciler kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü’nü kurtarmak için fidan dikti Yaşanan iklim değişikliği ve yanlış tarım uygulamaları sonucu kuraklıkla boğuşan ve dörtte birini kaybeden Türkiye’nin 7. büyük gölü olan Burdur Gölü’ne dikkat çekmek isteyen Burdurlu gazeteciler, Yeşil Kuşak Proje alanında fidan dikim etkinliği gerçekleştirdi. Türkiye’nin 7. büyük gölü olan ve kuraklıkla boğuşan Burdur Gölü gün geçtikçe farklı etkenlerden dolayı su kaybediyor. İklim değişikliği nedeniyle eskisi kadar yağışın olmaması, bölgede gerçekleştirilen tarımsal faaliyetlerde kaçak sondajların kullanılması, gölü besleyen derelerin üzerine barajların yapılması bunların başında geliyor. Özellikle son 3 yıldır bölgede yağış miktarının çok düşük olması nedeniyle beslenemeyen göl, çevresinde yerli halk tarafından yapılan büyükbaş hayvancılık ve vahşi sulama nedeniyle de günden güne yok oluyor. Burdur Gölü’nün can çekiştiğini ve gölü kurtarmak için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini her fırsatta dile getiren Burdurlu gazeteciler göle dikkat çekmek için fidan dikim etkinliği gerçekleştirdi. 1996 yılında dönemin Valisi Erhan Tanju tarafından Şeker Plajı’nda başlatılan ancak devam ettirilemeyen Yeşil Kuşak Proje alanına 6 adet ağaç diken Burdur Gazeteciler Cemiyeti üyeleri gölün çekildiği alanlarda yaşanan tozlaşmanın ancak yeşillendirmeyle ortadan kaldırılabileceğine değindi. "Burdur Gölü ve çevresinde yeşil kuşak oluşturulmalı" Ağaç dikim etkinliği sonunda açıklama yapan Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Küşat Tuncel, "Burdur Gazeteciler Derneği olarak biz bir meslek örgütüyüz. Ana görevimiz haber hazırlamak, kamuoyunu bilgilendirmek, aydınlatmak olsa da bir misyonumuz da kamuoyunu yönlendirmek, kamuoyunu oluşturmak. Bugün cemiyet yönetimi olarak uzun süredir hazırlığını yaptığımız bir projeyi hayata geçiriyoruz. Burdur Gölü, Burdur’un çok önemli bir doğal varlığı, hemen hemen her şeyi. İklimden tutun pek çok konuda Burdur Gölü ile bağlantılı bir gündemi yaşıyoruz. Maalesef Burdur Gölü’müz yaklaşık 30-40 yıldır büyük bir kısır döngünün içinde su varlığını kaybediyor, giderek küçülüyor. Bu noktada bir çok çarelerin arandığı bir süreçte Burdur Gazeteciler Cemiyeti olarak diyoruz ki ’Burdur Gölü ve çevresi ağaçlandırılmalı, Burdur Gölü ve çevresinde yeşil kuşak oluşturulmalı. Bunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Buradan basın aracılığı ile bir çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin bütün Burdur Yeşil Kuşak Projesi’ne dahil olalım, Burdur Gölü’nün çevresini ağaçlandıralım. Uzmanlar Burdur Gölü’nün çevresinin ağaçlandırıldığı takdirde ile gerek görünüm, gerekse buharlaşmanın önüne geçilmesi noktasında pek çok fayda sağlayacak. MAKÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Genç hocamız da ’Burdur Gölü’nün çevresi ağaçlandırılmalı’ çağrısında bulunmuştu. Biz hocamın bu çağrısının fikri takibini yapıyoruz. Bugün Burdur Gölü kenarından vereceğimiz ses inanıyoruz ki tüm Burdur’da yankı bulacak. Burdur Gölü Şeker Plajı mevkii el verdiği sürece her yeri yemyeşil bir hale bürünecek" dedi. "Göl kimsenin değil tüm Burdur ve tüm Türkiye’nin" Burdur Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Serkan Şimşek ise uzun süredir sosyal medya hesaplarından Burdur Gölü’nün kuruyan alanlarının ağaçlandırılması projesinin paylaştığını dile getirerek, "Bu proje şunun için önemli, Burdur iklim özelliğini kaybetti. Artık yazlar ve kışlar var. Biz şuna inanıyoruz; Burdur Gölü’nün çekilen alanları yeniden ağaçlandırılırsa Burdur yeniden bol yağış alır, mevsimler yerine oturur. Belki gölü büyütemeyiz ama şu anki haliyle korumaya devam ederiz. Şu anda bulunduğumuz alan dönemin Valisi Erhan Tanju’nun Yeşil Kuşak Projesi adı altında ayırdığı bir alan. Ama ne yazık ki daha sonra takibi yapılmadı. Takibi yapılmadığı hiçbir şey verimli olmuyor. Bugün Gazeteciler Cemiyeti olarak bir eylem planladık ve ağaçlarımızı diktik. Tüm Burdur’u bu konunun takipçisi olamaya davet ediyoruz. Göl kimsenin değil, tüm Burdur’un ve Tüm Türkiye’nindir" ifadesinde bulundu. Gölün hızla çekildiği alanlar dron kamera ile açık bir şekilde görüldü.