SPOR - 17 Aralık 2024 Salı 09:27

Çorum FK, Ziraat Türkiyesi Kupası maçı hazırlıklarına başladı

A
A
A
Çorum FK, Ziraat Türkiyesi Kupası maçı hazırlıklarına başladı

Çorum FK, Ziraat Türkiye Kupası 5. Turu’nda perşembe günü Anagold 24 Erzincanspor ile karşılaşacağı maçın hazırlıklarına başladı.


Çorum FK, Ziraat Türkiye Kupası 5. Turu’nda, TFF 2. Lig Beyaz Grup ekiplerinden Anagold 24 Erzincanspor ile 19 Aralık Perşembe günü saat 17.00’de karşı karşıya gelecek. Çorum FK, dün itibarıyla Erzincan’da oynanacak karşılaşma için hazırlıklara başladı. 15 Aralık’ta Trendyol 1. Lig’de Amed Sportif Faliyetler ile 1-1 berabere kaldığı karşılaşmanın ardından hemen Ziraat Türkiye Kupası maçı hazırlıklarına başlayan Çorum FK, idmanlarına bugün de devam edecek.



Çorum FK, Ziraat Türkiyesi Kupası maçı hazırlıklarına başladı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Dijital Çağda Hakikat Mücadelesi” başlıklı makalesinde, teknolojinin hızla ilerlediği bu yepyeni ve zorlayıcı dönemde günlük hayatların da birer unsuru haline gelen yapay zekâ ve algoritmaların artık sadece birer araç değil, aynı zamanda güç dengelerini de yeniden belirleyen aktör haline geldiğini kaydetti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun’un Uluslararası Stratejik İletişim Forumu dolayısıyla kaleme aldığı makale, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, İsveç, İsviçre, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna Hersek, Macaristan, Avusturya, Rusya, Filistin, Suudi Arabistan, Çin, Güney Kore, Malezya, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, KKTC, Özbekistan gibi 24 ülkenin haber ajansları, önde gelen gazeteleri ve dijital portallarında yer buldu. Makalede, içinde bulunulan çağın insanlığa yeni fırsatlar sunmakla kalmayıp, ciddi zorlukları da beraberinde getirdiğine işaret eden Altun, bilgi üretimi ve dolaşımının hızına yetişilmesinin güçleştiği bu çağda iletişim ekosisteminin köklü bir dönüşüm sürecinden geçtiğini ifade etti. Ancak bu dönüşüm süreci pozitif ilerlemeyi kapsadığı kadar, ahlaki, kültürel ve insani sınavları da beraberinde getirdiğini belirten Altun, teknolojinin hızla ilerlediği bu yepyeni ve zorlayıcı dönemde günlük hayatların da birer unsuru haline gelen yapay zekâ ve algoritmaların artık sadece birer araç değil, aynı zamanda güç dengelerini de yeniden belirleyen aktör haline geldiğini kaydetti. Hakikat ve yalan arasındaki çizginin günbegün daha da bulanıklaştığı ve insanlığın “hakikat krizi” olarak da adlandırılabilecek bir belirsizlikler yumağıyla boğuşmaya başladığı günümüzde, büyük sınamalarla yüzleşildiğini dile getiren Altun, bu sorunlar yumağını aşmanın yegâne yolunun etkili iletişim stratejileri geliştirmek olduğunu belirtti. Altun, şu değerlendirmelerde bulundu: “Teknoloji ile dönüşen iletişim ekosisteminin fırsat ve tehditlerini toplum yararı için etkili şekilde analiz etmek ve bunları yönetmenin önceliğimiz olmalıdır. Yaşanan gelişmeler, toplumların iletişim alanındaki alışkanlıklarını değiştirmekte, dijital medya hayatımızın önemli bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Bu değişimin en çarpıcı yönü ise, yapay zekânın iletişim süreçlerindeki etkisiyle kendini göstermektedir. Yapay zekâ araçları dünyamızı ve bütün sektörleri hızla dönüştürüyor. Bugün yapay zekâ stratejik iletişimde ezber bozan bir güç olarak karşımızda durmaktadır. Veri analizi, içerik üretimi ve kriz yönetimi gibi alanlarda sunduğu imkânlar çok değil bundan birkaç yıl kadar önce hayal dahi edilemeyen bir hız ve etkinlik sağlıyor. Kısa süre önce yalnızca bilim kurgu filmlerinde hayal edilebilen fikirler, bugün herkesin kolaylıkla erişebileceği bir noktaya geldi ancak ne yazık ki teknolojinin bu pozitif yönlü ilerleyişi doğru amaçlarla kullanılmadığında bir dijital silaha dönüşme potansiyeli taşıyor.” Deep-fake üretebilen yapay zekânın, orijinal içerikleri sahte içeriklerden ayırt edilemez hale getirdiğine dikkati çeken Altun, bunun, toplumların güvenini zedelediğini, hakikat krizini derinleştirdiğini dezenformasyon, manipülasyon ve etik ihlallerin yıkıcı sonuçlarını büyük ölçüde artırdığını ifade etti. Altun, “Algoritmaların kontrol ettiği bir dünyada, bireylerin sadece yankı odalarına hapsolması, toplumsal kutuplaşmayı körüklemekte ve hakikatin yerini manipülasyon almaktadır. Bu durum, yapay zekânın etik ilkelerle yönetilmesi gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yapay zekânın dijital alanda kullanımı hesap verilebilirlik, şeffaflık ve etik gibi birçok hususu da gündeme getirmektedir” dedi. Yakın zamanda Gazze’de yaşanan trajediler sırasında yapay zekâ destekli dezenformasyonun uluslararası kamuoyunu yanıltmak için nasıl kullanıldığına hep beraber şahitlik edildiğine dikkati çeken Altun, sosyal medyadaki dezenformasyonun, algoritmalar tarafından hızla yayılarak, doğru bilgiye erişimin engellendiğini, bunun sonucunda, yaşanan gelişmeler ve insan hakları ihlallerine ilişkin gerçek bilginin kamuoyuna ulaşmasının zorlaştığını kaydetti. “Dijital alandaki çok kapsamlı dönüşümü yönetmek için küresel iş birliği önemli” Teknolojik ve dijital imkânların insanlığa sağladığı büyük faydaların göz ardı ve, reddedilemeyeceğine işaret eden Altun, şöyle devam etti: “Tıpkı, bu imkânları kötücül amaçlar için kullananların varlığının da küresel güvenlik ve istikrar ortamına tehdit oluşturduğu gerçeğinin göz ardı edilemeyeceği gibi. Bu tür yıkıcı etkiler karşısında, Türkiye olarak stratejik iletişim mekanizmalarımızla yanlış bilgilendirmeleri engellemek, hakikati savunmak ve uluslararası kamuoyunun doğru bilgiye ulaşmasını sağlamak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Dijital tehditlere yönelik farkındalık oluşturulması ve medya okuryazarlığının artırılması günümüzün çok çeşitli riskleri ile mücadelede önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Dijital alandaki çok kapsamlı dönüşümü yönetmek için küresel iş birliğinin önemi her geçen gün daha fazla hissedilmektedir. Türkiye olarak hakikat mücadelesinde uluslararası iş birliğini destekleyen faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı Vizyonu çerçevesinde, bu dönüşüm çağında Türkiye olarak stratejik bir duruş sergiliyoruz. Teknolojiyi insanlığın hizmetine sunmayı, toplumsal faydayı öncelemeyi ve hakikati merkeze alan bir iletişim anlayışını esas almış bulunmaktayız. Bu yeni çağda stratejik iletişimi ise belirsizlikleri yönetmenin ve güven tesis etmenin anahtarı olarak görüyoruz. Türkiye olarak, ulusal ve uluslararası düzeyde bu alanda etkin bir rol üstleniyoruz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak yürüttüğümüz dezenformasyonla mücadele çabamız, uzun süredir hakikat krizine karşı kararlılıkla çalışmakta ve bu çerçevede etkili çözümler geliştirmektedir. Kriz iletişimini, yapay zekâ destekli stratejik iletişim süreçlerinin en hayati uygulama alanlarından biri olarak değerlendiriyoruz. Doğru bilgiye hızla ulaşmak ve kamuoyunu etkili bir şekilde bilgilendirmek, kriz anlarında hayat kurtarıcı bir rol oynamaktadır.” “Türkiye, sadece kendi bölgesinde değil küresel düzeyde de bir model olmayı sürdürecektir” Altun, dijital çağın dönüşüm rüzgârlarının yakından hissedildiği bu dönemde, 13-14 Aralık 2024 tarihinde düzenlenen “Uluslararası Stratejik İletişim Forumu Stratcom”un tüm bu fırsat ve risklerin küresel ölçekte derinlemesine tartışıldığı öncü bir platform olduğunu belirterek, dünyanın dört bir yanından kamu sektörü, medya, akademi, sivil toplum ve özel sektör temsilcilerini bir araya getiren forumun, stratejik iletişim ekosisteminin geleceğine yön veren fikirlerin harmanlandığı bir merkez konumunda olduğunu bildirdi. Forumun aynı zamanda dijital çağın zorluklarına ve hakikat krizine karşı ortak bir iradenin inşasına imkan sağlayan küresel bir çağrı olduğuna da dikkati çeken Altun, “Bu küresel çağrının önemini, yapay zekâ ve stratejik iletişimde yaşanan bu devrimlerin büyük sorumlulukları da beraberinde getirmesiyle görmekteyiz. Bizler insanlığın ortak geleceği için hakikat, vicdan ve adalet ilkelerinden ödün vermeyen bir anlayışla hareket etmemiz gerektiği bilincindeyiz. Türkiye, bu anlayışın rehberliğinde sadece kendi bölgesinde değil küresel düzeyde de bir model olmayı sürdürecektir.” ifadelerine yer verdi.
Elazığ Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yalnız: ’Laktoz tolerans bozukluğu bizim ülkemizde daha sık görülüyor’’ Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Yalnız, “Avrupa’da sık görülmeyen Laktoz tolerans bozukluğu bizim ülkemizde, özellikle Asya ve Asya’nın doğusuna gidildikçe çok sık görülüyor" dedi. Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yalnız, laktoz tolerans bozukluğu hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Yalnız, şu değerlendirmeyi yaptı: ’’Laktoz toleransı; süt ve süt ürünlerindeki laktozun laktaz enzimi ile ilgi kuramaması neticesinde, insanların laktozlu ürünleri yani süt ve süt ürünleri tükettiğinde gaz, şişkinlik, ishal, bulantı gibi şikâyetlerinin olması bu nedenle çok besleyici bir ürün olan süt ve süt ürünlerinde uzak kalması anlamına geliyor. Avrupa’da sık görülmeyen Laktoz tolerans bozukluğu bizim ülkemizde, özellikle Asya ve Asya’nın doğusuna gidildikçe çok sık görülüyor. Doğumdan itibaren doğal olarak laktaz enzimi eksikliği yaşlandıkça giderek azalıyor, bu nedenden dolayı vücudumuz ilerleyen yaşlarda laktozlu ürünlere karşı olumsuz tepki veriyor ancak yoğurt sindiriminin kolay olması nedeniyle bunun dışında kalıyor. Teknolojinin gelişmesi ile laktaz enziminin katıldığı gıda takviyeleri ya da laktozsuz süt ürünleri üretiliyor. Bunlara dikkat ederek süt ürünleri az da olsa tüketilmeli. Her sütte aynı oranda laktoz yok. Kişideki laktaz eksikliği aynı oranda olmamasından dolayı kullanılan süt değiştirilebilir. En temel besleyici ürün olan sütten uzak durulmaması gerekir.’’