SPOR - 11 Eylül 2024 Çarşamba 17:13

Ziraat Türkiye Kupası: Çankırı FK: 1 - Kırıkkale FK: 2

A
A
A
Ziraat Türkiye Kupası: Çankırı FK: 1 - Kırıkkale FK: 2

Ziraat Türkiye Kupası 1. Tur maçında Çankırı FK, konuk ettiği Kırıkkale FK’ya 2-1 mağlup oldu.



Hakemler: Buğrahan Dilkan İnanır, Emrah Kul, Mert Altan Çakır


Çankırı FK: Cihan Bal, Ahmet Üner, Yusuf Bulundu, Rıfat Merzifonluoğlu, İsa Fuat Dayı, Anıl Kılıç, Barış Dede, Mustafa Değirmenci, Nejdet Diker, Canberk Özçakır, İsmail Çetin


Kırıkkale FK: Furkan Yardım, Nuri Melih Mursal, Adem Ercan, Seyit Mehmet Söğüt, Yusuf Ensar Poyrazlı, Buğra Şahiner, Emir Açıkgöz, Berkay Göçmen, Burak Başkaya, Osman Arslantaş, Mehmet Tolun


Goller: Canberk Özçakır (dk. 45+2) (Çankırı FK), Osman Arslantaş (dk. 7 ve 90+4) (Kırıkkale FK)


Kırmızı Kart: İsmail Çetin (dk. 29) (Çankırı FK)



Ziraat Türkiye Kupası: Çankırı FK: 1 - Kırıkkale FK: 2

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Sedef kakma ustası 40 yıldır meleğini aşkla yapıyor Gaziantep’te yaşayan Nazım Şengil, köklü bir süsleme sanatı olan sedef kakma sanatını yaklaşık 40 yıldır severek yapıyor. Şengil, mesleğinin unutulmaması ve yeni nesillere ulaştırılması için de Halk Eğitim Merkezlerinde de eğitimler veriyor. Osmanlı Dönemi’nde Fatih Sultan Mehmet ve II. Abdülhamid Han başta olmak üzere birçok padişahın uğraş verdiği sedef kakma sanatı, günümüzde sadece Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Kahramanmaraş, Batman, Hatay ve Mardin’de yaşatılmaya çalışılıyor. Gaziantep’te yaşayan Nazım Şengil, Osmanlı döneminde Fatih Sultan Mehmet ve II. Abdülhamid Han başta olmak üzere birçok padişahın ilgi gösterdiği köklü bir süsleme sanatı olan sedef kakma sanatını yaklaşık 40 yıldır severek yapıyor. 12 yaşında iken ustasından öğrendiği sedef kakma sanatını Gaziantep’te halen sürdürmeye çalışan 50 yaşındaki Nazım Şengil, bastondan rahleye, takı kutularından sehpa ve abajur gövdelerine kadar çok sayıda ürünü alıcısıyla buluşturuyor. Türkiye’de sayılı kişilerin icra ettiği ve padişah mesleği olarak da bilinen sedef kakma sanatını yıllardır tarihi Yeni Han içerisindeki 500 yıllık Kaleoğlu Mağarası’nda bulunan atölyesinde severek sürdüren Şengil, sanatı yeni nesillere ulaştırmayı hedefleyerek, Halk Eğitim Merkezlerinde de eğitimler veriyor. Atölyesinde uzun saatler çalışan Şengil, bin bir emek ve zahmetle gün boyu sedef parçalarını ahşap üzerine açılan çukur veya oymalara yerleştiriyor. Sedef kakma sanatı ustası Şengil, atölyesinde rahle, çeyiz sandığı, aynalık, zigon sehpa ve takı mücevher kutularından sehpa ve abajur gövdelerine kadar çok sayıda ürünü alıcısıyla buluşturuyor. “Mesleğimi çok seviyorum” Çocukluğundan beri sedef kakma sanatına ilgi duyduğunu söyleyen Şengil, yaklaşık 40 yıldır sedefkar olduğunu dile getirdi. Sedef kakma sanatını yıllarca yanında çalıştığı ustalarından öğrendiğini belirten Şengil, “Sedef kakma sanatını, sağ olsunlar ustalarım sayesinde öğrendim. Mesleğimi çok seviyorum. Herkese hitap ediyoruz ama daha çok bayanlara hitap ediyoruz. Ürünlerimizi dekor olarak kullananlarda var. Baston başta olmak üzere sandıklarımız, çerçevelerimiz, aynalarımız, takı kutularımız ve kalpli kutularımız var. Ceviz ağacı üzerine ne olursa yapıyorum” dedi. “Mesleğimiz çok büyük bir ilgi görüyor” Sedef kakma sanatının unutulmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer aldığını belirten Şengil, “Ben sanatımın devam etmesi için çabalıyorum. Merveşehir Halk Eğitim Merkezinde usta öğreticilik yapıyorum. Merkezde kurs veriyorum. Mesleğimi yeni kişilere aktarmaya çalışıyorum. Bundan dolayı da çok mutluyum. Mesleğimi seviyorum. Mesleğimiz çok büyük bir ilgi görüyor” diye konuştu. “Tüm müşterilerimize hitap etmeye çalışıyoruz” Yaptığı ürünleri İstanbul ve İzmir’deki müşterilerinin yanı sıra Türkiye’nin birçok ilinde müşterilerine gönderdiğini belirten Şengil, “Dükkanımda da ürünlerimi satmaya çalışıyorum. Mağaramız tarihi bir mağara olduğu için müşteri potansiyelimiz de çok. Bölgemiz de turistik bölge olduğu için ürünlerimi de daha çok burada satmaya çalışıyorum. Müşterilerimiz de ürünlerime çok büyük ilgi gösteriyorlar. Ürünlerimizin 14-15 versiyonu var. Bunlar sırasıyla yapıldığı için biraz uzun sürüyor. Tabii hafif işçilik, orta işçilik ve çok ağır işçilikler var. Bu müşterinin isteğine göre değişiyor. Tüm müşterilerimize hitap etmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
İstanbul Arnavutköy’de Kahramanmaraş rüzgarı esti Arnavutköy Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen Kahramanmaraş Tanıtım Günleri, yöresel lezzetler ve coşkulu konserlerle vatandaşlara unutulmaz anlar yaşattı. Arnavutköy Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Memleket Günleri etkinlikleri, Kahramanmaraş buluşmasıyla devam etti. Kahramanmaraş’ın kültürel zenginliklerini, eşsiz lezzetlerini ve tarihi mirasını tanıtmak amacıyla gerçekleştirilen etkinlik, vatandaşlardan büyük ilgi gördü. Arnavutköy Şehir Parkı’nda gerçekleşen programa, Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, Kaymakam Mahmut Ersanlıoğlu, AK Parti Arnavutköy İlçe Başkanı Gökhan Gürek ve çok sayıda vatandaş katıldı. Kadim kültüre yolculuk Programda konuşma yapan Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu, Kahramanmaraş’ın Türkiye’nin kültürel mozaiğindeki eşsiz yerine vurgu yaptı. Candaroğlu, “Bugün Kahramanmaraş’ın eşsiz gastronomisi, zengin kültürü ve sıcakkanlı insanlarıyla kadim kültürümüze bir yolculuk yapıyoruz. Anadolu’nun tam kalbinde, İstiklal Mücadelesi’ne öncülük eden ve bu mücadelenin sonunda kadim değerlerimizi bugüne taşıyan Kahramanmaraşlı hemşehrilerimize teşekkür ediyorum. İstiklal Madalyası ile onurlandırılan ilk şehir olarak bu değerli mirası yaşatmaya devam ediyorsunuz” ifadelerini kullandı. Kahrmanmaraş’a özgü ürünler tanıtıldı Etkinlik alanında Kahramanmaraş’ın birbirinden değerli yöresel ürünleri sergilendi. Bakır işçiliğiyle ünlü mutfak gereçleri ve süs eşyaları büyük ilgi gördü. Ayrıca, bölgenin dünyaca tanınan baharat çeşitleri, özellikle pul biber ve tarhana gibi ürünler ziyaretçilere tanıtıldı. Maraş işi oyalar, el emeği göz nuru dokumalar ve ahşap işlemeler de etkinlikte yer alan dikkat çekici ürünler arasındaydı. Vatandaşlar, bu zengin kültürel mirası yakından tanıma fırsatı bulurken, stantlarda hem sergilenen ürünleri inceledi hem de yöresel lezzetleri tatma imkanı buldu. Kahramanmaraş’a özgü ekşili köfte ise etkinliğin yıldızı oldu. Belediye Başkanı Mustafa Candaroğlu’nun kendi elleriyle ikram ettiği bu yöresel lezzet, katılımcılardan tam not aldı. “Memleketimizi burada görmek çok güzel” Etkinliğe katılan Kahramanmaraşlı Mehpare Hanım, “Ben Kahramanmaraşlıyım. 20 yıldır İstanbul’da yaşıyorum ama memleketimi çok seviyorum. Bugün burada memleketimizin birçok değerini görmek beni çok mutlu etti. Bakır işçiliği, yöresel baharatlarımız ve birçok kültürel ürünümüz burada sergilenmiş. Ayrıca hemşehrilerimle bir araya gelmek, onları görmek çok güzel bir duygu. Bu etkinlikler biz gurbetçiler için gerçekten çok kıymetli. Arnavutköy Belediye Başkanımıza böyle imkanlar sunduğu için teşekkür ediyorum. Memleketimizi tanımak ve tanıtmak için herkesin bu güzel etkinliklere katılmasını bekliyorum.” dedi. Hakkı Bulut’tan unutulmaz konser Programda sahne alan ünlü sanatçı Hakkı Bulut, sevilen şarkılarıyla katılımcılara unutulmaz bir akşam yaşattı. Bulut’un performansı sırasında vatandaşlar hep bir ağızdan şarkılara eşlik etti.
Bursa Yüksek kalorili besinler daha çabuk acıktırıyor Diyetisyen Hande Güngör, “Her öğünde protein içeren besinler bulundurulmalı. Yağsız et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, kuru baklagiller, yağlı balıklar, ceviz, badem, fındık, keten tohumu, susam, tahin, chia tohumu gibi yiyecekler tüketilmeli” dedi. Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, yavaş yemek yemenin dengeli leptin salınımını destekleyeceği için iştahı kontrol etmeyi ve daha sağlıklı beslenmeyi sağladığına dikkat çekti. Günlük hayatın hızlı temposunun özellikle büyük şehirlerde birçok insanın öğünlerini atlamasına, düzenli ve sağlıklı beslenememesine yol açtığını belirten Güngör, "Bu sebeple de çabuk ulaşılan, yağlı, yüksek kalorili ve doyurmak bir yana, daha çabuk acıktıran besinler tercih ediliyor. Oysa bazı yiyecekler var ki, yenildikten sonra uzun süre midede tokluk hissi oluşturuyor" açıklamasında bulundu. Tokluk için yüksek kalorili besilerin tüketilmesine gerek kalmayacağını belirten Hande Güngör, "Her öğünde protein içeren besinler bulundurulmalı. Proteinler hem leptin duyarlılığını artırırken, sindirim süresi daha uzun sürdüğü için ghrelin seviyelerini düşürmede ve kilo vermede etkilidir. Yağsız et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, ayran ve kuru baklagillere öğünlerde yer verilmeli. Yağlı balıklar, zeytinyağı, avokado, ceviz, badem, fındık, keten tohumu, susam, tahin, chia tohumu gibi sağlıklı yağlar tüketilmeli. Böylece omega 3 - omega 6 sağlıklı yağ asitlerinden faydalanarak, mide boşalımı ve tokluk süresini uzatılmış olur. Su tüketimi, kalorisiz, şeker ilavesiz sıvılar tercih edilmeli" diye konuştu. Sürekli atıştırmak yanlış Öğün saatlerinin planlanmasının da çok önemli olduğuna değinen Hande Güngör, "Tüm besin öğelerini içeren dengeli ve düzenli bir beslenme planı uygulanmalı. Sık sık atıştırma alışkanlığı ve tıkınırcasına yeme davranışlarından uzak durulmalı. Yemek yeme sürenizi uzatarak, daha yavaş yeme alışkanlığı edinilmeli. Yavaş yemek yemek dengeli leptin salınımını destekleyerek iştahı kontrol etmenizi sağlar. Bunun için yeme sürenizi etkileyen faktörleri fark edip, değiştirmeyi ya da iyileştirmeyi hedefleyin" dedi.
Hakkari 35 yıldır acısı dinmeyen katliam: Kundaktaki bebeği de öldürdüler Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 35 yıl önce PKK’lı teröristlerce kundaktaki bebek dahil 28 kişinin katledildiği katliamın acısı hala ilk günkü gibi tazeliğini koruyor. Terör örgütü PKK, 24 Kasım 1989’da Yüksekova ilçe merkezine yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki İkiyaka köyünde en büyük ve acımasız sivil katliamlarından birini yaptı. PKK’lı teröristlerce 35 yıl önce katledilen 28 kişinin acısı tazeliğini korurken, olayın tanıkları yaşanan o katliamı anlattı. Havanın karanlığa bürünmesiyle köye gelen PKK’lı teröristler evlere girerek; bebek, çocuk, kadın ve yaşlıların da aralarında bulunduğu masum insanları kurşuna dizip evleri ateşe verdi. Terör örgütünün gerçek yüzüne en acı şekilde tanıklık eden İkiyaka köyü sakinleri, katliamın acısını ilk günkü gibi yüreklerinde hissettiklerini belirtti. “70 yaşındaki annemi vahşice katlettiler” Vahşice yapılan o katliamı asla unutmayacağını belirten Halil Aykut, "Bizler İkiyaka köyümüzde güvenlik korucusuyduk. Devletimizi, vatanımızı ve bayrağımızı bilirdik. Kanlı terör örgütü PKK, 1989’da bizlerden yardım ve adam istedi. Vermedik ve biz sizlerden değiliz dedik. O dönemlerde kendilerine yardım vermeyen Kürt kökenli vatanseverlere katliam yapıp devletimizi lekelemeye kalkışan bu hainler, köyümüze saldırıp katliam gerçekleştirdiler ve Aykut ailemizden 13’ü çocuk, 6’sı kadın olmak üzere 28 vatandaşımızı haince şehit ettiler. Kundakta duran 1 yaşındaki bebekten tutun 70 yaşındaki annemize kadar acımadılar alçaklar. Hain terör örgütü, akşam saatlerinde köye baskın yaparak evlere ateş açmaya başladı. Bizim aileden 16 kişi şehit oldu. Annem, ağabeyim, 3 yengem ve 11 yeğenim şehit edildi. Diğerleri de bizim akrabamızdı. Kaç yıldır bu acıyı çekiyoruz. Teröre hep lanet ediyoruz. Annem 70 yaşındaydı. Kundaktaki bebeği de öldürdüler. Bunu nasıl yaptılar? Kim yapar böyle bir zulmü? Onları Allah’a havale ediyoruz. Lanet ediyoruz onlara. Devletimiz bizi hiç yalnız bırakmadı. Cumhurbaşkanımıza, Milli Savunma Bakanımıza, İçişleri Bakanımıza, valimize, paşamıza ve emniyet teşkilatımıza çok teşekkür ederim. Allah razı olsun. Bizleri hiç yalnız bırakmadılar, şehitlerimizi unutmadılar. Allah devletimize zeval getirmesin inşallah. Biz yaşadıkça devletimizin yanında olduk, hep öyle olacak. Devletimiz bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmadı, bizlerde şanlı bayrağımızın gölgesinden ayrılmadık. Hiçbir şehidimizin kanı yerde kalmadı. Allah razı olsun devletimiz ve şanlı ordumuzdan. Bizler üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen acımızı her günümüzde yaşıyoruz ve o hain terör örgütü PKK’yı lanetliyoruz’’ dedi. "Bebeğimin boğazına emzik yerine kurşunlar sıkarak susturdular” PKK katliamına tanık olan Mehmet Salih Aykut ise "Benim bebeğimin sesini kısmak için emzik yerine ağzına tüfekle kurşunlar sıkıp vahşice şehit ettiler. Ben yaşadıkça bu gözlerde gözyaşı dinmeyecek, çünkü o caniler bebeğimin ağzına kurşunlar boşaltarak katlettiler. 35 yıldır gözlerimden yaş dinmedi. Onlar vahşice katliam yaparak, kardeşimin 5 çocuğunu, annemi, 3 çocuğumu ve eşimi şehit ettiler. Benim kızım daha 1 yaşındaydı. Hiç korkmadan bebeğimi susturmak için emzik yerine ağzına kurşunlar boşaltarak katlettiler. Bu acıya hangi yürek dayanır. Ben 35 yıldır ağlıyorum, gözlerimden yaş hiç dinmedi. Masum bir bebeği öldürdüler. Allah kabul eder mi? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın topu, tüfeği onların başlarında eksik olmayacaktır inşallah. Çünkü Erdoğan bizi bu terörden kurtardı. Allah devletimizden razı olsun, biz ölene kadar devletimizin yanındayız. Çünkü devletimiz bizi bu beladan kurtardı. Allah razı olsun devletimizden. Bebeğimin kanını yerde bırakmadılar. Şu an İkiyaka köyünün dağlarında şanlı bayrağımız dalgalanıyor" ifadelerini kullandı. “Biz yaşadıkça bu acıyı asla unutmayacağız” Acıyı hala ilk günkü gibi yüreklerinde yaşadıklarını dile getiren Faris Aykut ise “1989 yılında köyümüzde acımasızca bir katliam gerçekleştirdiler. Evlerimize gelerek kim varsa yoksa öldürdüler. 35 yıl oldu onların acısı asla yüreğimizden çıkmadı ve çıkamazda. Allah kabul etmesin, bize bu acıyı yaşatanlara. Allah devletimizin silahını, uçağını onların üzerinde eksik etmesin inşallah. Allah devletimize zeval vermesin. İkiyaka köyünde şimdi devletimizin şanlı bayrağı dalgalanıyor. Biz yaşadıkça o bayrağı koruyacağız. Allah tüm şehitlerimize rahmet, mekanlarını cennetle müjdelesin” şeklinde konuştu.
Gümüşhane Necmettin Öğretmensiz 8. Öğretmenler Günü Ömrünün baharında 8 aylık öğretmenken bölücü terör örgütü mensupları tarafından kaçırılarak şehit edilen Gümüşhaneli sınıf öğretmeni Necmettin Yılmaz, onsuz 8. Öğretmenler Gününde anılıyor. Henüz mesleğinin başında karanlığı aydınlatmak ve cehaletle savaşmak için zorluklarla okuyarak aldığı yüksek puanla atandığı öğretmenliğe doyamadan 24 yaşında şehit edilen Necmettin Yılmaz, Türk eğitim tarihinin kanla yazılmış bir sayfası olarak hafızalara kazındı. Şehit öğretmensiz 8.Öğretmenler Gününde konuşan babası Hamit Yılmaz, ismini yön gösteren yıldız olması için Necmettin koyduğu evladının yolundan giden öğretmenlerden Selçuk Bayraktar’lar gibi evlatlar yetiştirip vatanına, milletine faydalı, müreffeh bir devlet var etmelerini isterken, okul arkadaşı Serkan Eryılmaz ise Necm-i Sakıp mahlasını kullanan Necmettin öğretmenin aynı zamanda iyi bir şair olduğunu söyledi. Torul ilçesine bağlı Demirkapı köyündeki kabrine her fırsatta giderek dua eden Necmettin Yılmaz öğretmenin babası Hamit, annesi Gülay ve kardeşi Yahya, onsuz 8.Öğretmenler Gününü kutluyor. Babası Hamit Yılmaz, başta şehit öğretmen Necmettin Yılmaz ve tüm şehitler için dua ederken, tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler gününü kutlayarak hepsine üstün başarılar diledi. “Öğretmenlerimiz Selçuk Bayraktar’lar gibi evlatlar yetiştirip vatanına, milletine faydalı, müreffeh bir devlet var etsinler” Cehaletle ve cahillikle savaşarak şehit olan Necmettin Yılmaz ve tüm vefat etmiş öğretmenleri rahmet ve minnetle yad ettiklerini kaydeden baba Yılmaz, “Cehaletle savaşan ve şu anda görev yapan öğretmenlerimize Allah’tan üstün başarılar diliyoruz. Bu kolay bir yol değil. İlelebet cahillikle ve cehaletle savaşmak için ilim yolunda mücadele edeceğiz ve etmek zorundayız. Memleketimizin ihtiyacı var yetişmiş evlatlarımıza. Bunları da öğretmenlerimiz yetiştirecek inşallah. Onların sayesinde müreffeh yarınları tamamlayacağız. Benim onlardan tek isteğim Selçuk Bayraktar’lar gibi evlatlar yetiştirip vatanına, milletine faydalı, müreffeh bir devlet var etmeleri” ifadelerini kullandı. “İsmi, yön gösteren yıldızdı zaten” Necmettin öğretmenin öğretmenlik mesleğini niye seçtiğini cevaplandıran baba Hamit Yılmaz, “Necmettin öğretmen seçilmiş. İsmi de ışık demek zaten. Necm, Kur’an-ı Kerim’de ayet-i kerime olduğundan dolayı bir baba olarak biz onu öyle yönlendirdik. Yıldız, yön gösteren yıldız olarak tarif ediyoruz Necmettin’i. Necmettin bir insana dokunabilmesi için elinden gelen çabayı göstermek için öğretmen olmayı çok istedi ve Allah da ona o kutlu davayı nasip etti ve en sonunda da Hz. Hamza Efendimiz gibi şehadet şerbetiyle taçlandırdı. Ruhları şad olsun Necmettin öğretmenimizin ve tüm öğretmenlerimizin” diye konuştu. Necmettin öğretmenin Ali Fuat Kadirbeyoğlu Anadolu Lisesinden okul arkadaşı Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinden Öğretim Görevlisi Serkan Eryılmaz ise şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın aynı zamanda şair olduğunu ve Necm-i Sakıp mahlasını kullandığını söyledi. “Ders çalışırdı, şiirle haşır neşir olurdu” Necmettin öğretmenin çok mazlum, çok ağırbaşlı birisi olduğunu kaydeden Eryılmaz, “Onunla kavga etse birisi, bir tanesi gelse Necmettin’e böyle itse, belki bir tokat atsa kesinlikle onun karşılığını vermezdi. Öyle biriydi. Mazlum biriydi, işindeydi, gücündeydi. Ders çalışırdı, şiirle haşır neşir olurdu. Çok şiir yazardı. Sürekli hocaların yanına giderdi bunu yazdım diye” sözleriyle anlattı. “Necmettin kadar merhametlisine henüz denk gelmedim” Dostluğu, arkadaşlığı, arkadaşlığa vermiş olduğu değeri, kıymeti, merhametiyle hayatı boyunca öyle birini henüz tanımadığını ifade eden Eryılmaz, “Necmettin kadar merhametlisine henüz denk gelmedim. O kadar güzel bir arkadaştı. Rahmet olsun. Ben sözel sınıftaydım o eşit ağırlıktaydı. Aynı zamanda biz yurt arkadaşıydık onunla. Yurtta beraber kalırdık. Onunla çok sohbetimiz olmuştur. Herkes yattıktan sonra Necmettin, ben bir de Düzceli Aykut Akça diye bir dostumuz vardı. Üçümüz ayrılmazdık asla. Herkes yatardı, biz giderdik kuytu köşelerde, yurtta, kimseyi rahatsız etmemek adına sohbet ederdik. Sabaha kadar belki sohbet etmişliğimiz vardır. Hep bir şeyler üzerine konuşurduk, bir şeyleri tartışırdık. Okuduğumuz kitaplar vardı, onun üzerine konuşurduk. Ya da hiçbir şey olmasın Necmettin gelirdi yazdığı şiirleri okurdu biz de dinler onun üzerine konuşurduk” dedi. “O aslında karanlığa meydan okuyan pirüpak bir ışıktı” Necmettin öğretmenin “Necm-i Sakıp” mahlasıyla şiir yazdığını ve mahlasının manasının da karanlığı delip geçen yıldız olduğunu dile getiren Eryılmaz, “O aslında karanlığa meydan okuyan pirüpak bir ışıktı. Öyle bir yıldızdı hakikaten. O karanlığı deldi mi bence deldi. Ama bu dünyadan da göçtü. Göçtüğü yer herkesin gitmek istediği yer bir gün hepimizin göçeceği yer. Ama o böyle mertebelerin en büyüğüyle belki yükseğiyle en değerlisiyle bu dünyadan göçmüş oldu” diye konuştu. “Yüzlerce şiirini Allah’a dair bir şey yok diye yaktı” Şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın çok güzel şiirler yazdığını belirten Eryılmaz, bir anısını şu sözlerle anlattı: “Hep aşk üzerine yazıyordu o zamanlar. Belki yüz küsür, kitap olabilecek derecede şiiri vardı. Koşarak geldi bizim sınıfa ve dedi ki yaktım bütün şiirleri. Biz şok olduk. Nasıl yaktın? Yaktım dedi. Sebep? Bunların hiçbirinin içerisinde Allah’a dair bir emare, bir iz yok dedi. Bunların hepsi beşeri aşk üzerine. Hiç Allah’a dair bir şey yok dedi. Ondan sonra zaten hep ilahi aşk üzerine şiirler yazmaya başladı. Ki o şiirleri de kesinlikle çok çok güzeldi.” “Merhametliydi ama doğru bildiği şeyin peşinden sonuna kadar giden biriydi” Lise hayatı boyunca da Necmettin Yılmaz’ın öğretmenlik hayali olduğunu aktaran Eryılmaz, “3 yıl boyunca çok çay içtik beraber. Onun öğretmenlik gibi bir hayali vardı. Kendisini doldurmaya başlamış olan birisi bir yerden sonra taşmak durumunda kalacak, mecburen anlatmak durumunda kalacak bunu. O dolu bir adamdı. Mecburen bir yere akmak durumundaydı. Zaten bu sebeple de öğretmenlik okudu. Biz tabii artık üniversite başladı, iş hayatı başladı vesaire derken birbirimizden kopmadık. Ama biraz o sohbetlerimize ara verilmiş gibi oldu. Doğuya gitmek istiyordu zaten. Herkes oraya gitmek isterken gitme denir belki. Yani evlattır, korkar, çekinir vs. Onun öyle korkuları yoktu. Sen gitmezsen, ben gitmezsem, biz gitmezsek ne olacak orası? Gibi. Oraya gidişi de öyledir zaten. Ben oraya gideceğim, öğretmenliğimi yapacağım, o çocuklara artık yani bu vatanın değerli birer evladı kılacağım gibi. O misyonla oraya gitmiş, gözü kara bir arkadaşımızdı. Merhametliydi ama doğru bildiği şeyin peşinden sonuna kadar giden biriydi” ifadelerini kullandı. Yaz tatilini geçirmek için 16 Haziran 2017 günü görev yeri Şanlıurfa’nın Siverek ilçesi Çiftçibaşı İlkokulundan memleketi Gümüşhane’nin Torul ilçesine dönerken PKK terör örgütü mensupları tarafından Tunceli-Erzincan karayolunun Pülümür ilçesi civarında aracı yakıldıktan sonra kaçırılarak şehit edilen ve bölgede 27 gün süren arama çalışmalarının ardından cansız bedeni 12 Temmuz 2017’de Pülümür çayında bulunan 8 aylık sınıf öğretmeni 24 yaşındaki Necmettin Yılmaz, 16 Temmuz 2017 tarihinde ilçeye bağlı Demirkapı köyünde son yolculuğuna uğurlanmıştı.