ASAYİŞ - 06 Eylül 2024 Cuma 09:41

Çanakkale’de otomobil mısır tarlasına uçtu: Anne ve kızı hayatını kaybetti

A
A
A
Çanakkale’de otomobil mısır tarlasına uçtu: Anne ve kızı hayatını kaybetti

Çanakkale’nin Ezine ilçesinde meydana gelen trafik kazasında otomobil mısır tarlasına uçtu. Kazada otomobil sürücüsü Ünzile Alacaoğlu (35) olay yerinde, annesi Gülten Yalçıntepe (60) ise ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.


Kaza, dün saat 21.30 sıralarında Bayramiç-Ezine Karayolu üzerinde meydana geldi. Bayramiç’ten Ezine’ye seyir halinde olan Ünzile Alacaoğlu (35) idaresindeki 17 HJ 701 plakalı otomobil Kızılköy mevkiinde nedeni belli olmayan bir şekilde direksiyon hakimiyetini kaybetti. Sulama kanalı üzerinden geçen otomobil mısır tarlasına uçtu. Kazayı gören diğer sürücüler durumu jandarma ve sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin müdahale ettiği otomobil sürücüsü Ünzile Alacaoğlu’nun hayatını kaybettiği belirlendi. Otomobilde yolcu olarak bulunan sürücünün annesi Gülten Yalçıntepe ise ağır yaralı olarak ambulansla Ezine Devlet Hastanesine kaldırıldı. Gülten Yalçıntepe hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.


Jandarma kazayla ilgili inceleme başlattı.



Çanakkale’de otomobil mısır tarlasına uçtu: Anne ve kızı hayatını kaybetti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ağrı Filistinli genç, Ağrı Dağı zirvesinde gözyaşlarına boğuldu Türkiye’nin çatısı olarak nitelendirilen ve 5 bin 137 metre yüksekliğiyle yurdun en yüksek noktası olan Ağrı Dağı’na tırmanışa gelen Filistinli genç, Filistin’de şehit olan arkadaşı ve çocukları için zirve tırmanışını tamamlayarak gözyaşları içinde Filistin bayrağını dalgalandırdı. Fırtına, tipi dinlemeden gelip Ağrı Dağı’na çıkmak isteyen dağcılar arasına bu defa Filistinli genç dağcı da katıldı. Ağrı Dağı’nda yerel rehberlik yapan Resul Civaş eşliğinde başarılı bir zirve tırmanışı yapan Filistinli genç, gözyaşları içinde tırmanışı, Filistin’e, Gazze’ye adadığını söyledi. Yaptığı açıklama ile herkesi duygulandıran genci, yerel rehber Resul Civaş sarılarak teselli etti. Zirvede Filistin bayrağını dalgalandıran ve zirve tırmanışını Filistin’de şehit olan arkadaşlarına adadığını söyleyen Filistinli genç, “Bu zirve çocuklarını görmek için yıllardır mücadele eden arkadaşımız için. Ağrı Dağı’nın zirvesine yaptığımız bu tırmanış ona adandı. Umarım çocukların bir gün bunu görür ve ne kadar harika bir babaları olduklarını anlarlar. Babaları en yazık ki artık aramızda değil. Ebeveynsiz bırakılmak suçtur, çocuk istismarıdır. Huzur içinde uyu sevgili arkadaşım, yine görüşeceğiz” şeklinde konuştu. Yerel rehber Resul Civaş ise, Filistinli gencin Filistin halkı için kendileriyle birlikte başarılı bir zirve tırmanışı yaptığını ve bu durumdan çok memnun olduğunu dile getirdi.
İstanbul Göğsünden boynuna kadar uzanan 7 kiloluk tümörü temizlendi Göğsünden boynuna kadar olan bölgede 7 kiloluk tümör taşıyan 63 yaşındaki Berika Rabia Özcan, geçirdiği detaylı operasyonla hem tümörden hem de yaşam riskinden kurtuldu. Yıllar önce oluşan minicik kitleyi korktuğu için takip etmediğini belirten Özcan, “Kurban Bayramı’ndan sonra inanılmaz şekilde aniden büyüdü. Çektirdiği acı tarif edilemez. Dünyanın bütün yükünü aldım, o kitlenin içine koydum. 5-7 kilo yaptım orayı. Şimdi ise yeniden doğdum” dedi. 2021’de göğsünde sivilce boyutunda kitle saptanan eski radyo program sunucusu Berika Rabia Özcan, bir taraftan vertigo hastası olduğu için çeşitli ilaçlar kullanmak zorundaydı. ‘Tedavi olursam ilaç kullanamam ya da ölürüm’ endişesiyle senelerce doktora başvurmayan hastanın kitlesi son 3 ayda inanılmaz seviyede büyüdü. Meme dokusunun üzeri hizasında, göğüsün üst tarafında, omuza doğru uzanan ve çeneye kadar denk gelen 7 kiloluk tümörü taşımak zorunda kalan Özcan, acilen Medicana International İstanbul Hastanesi’ne başvurdu. Dışarıya doğru 20-25 santimlik bir uzantısı olan tümörü inceleyen hekimler hastayı acilen operasyona aldı. Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar ve Prof. Dr. Necmettin Kutlu’nun gerçekleştirdiği operasyonla tümör başarılı şekilde temizlendi. “Artık hayatım bitiyor, ölüyorum dedim” Berika Rabia Özcan, “2021’de bu kitle henüz minicik sivilce kadarken tespit edilmişti. Zaman içinde yavaş yavaş büyüdü. O zamanlar hiçbir etkisi olmamıştı. Ama Kurban Bayramı’ndan sonra bir anda çok büyüdü. İnanamadım. Vücudumda kavun gibi kitle oluştu. Damarlarım çıktı. Kitleyi taşımam çok zordu. O süreç boyunca iştahsızlık, kilo kaybı, yürüyememe, kokulara karşı aşırı derecede reaksiyon gösterme, kitlenin içinde büyük acı hissi gibi zorluklar yaşadım. Ama nasıl bir acı Sanki etinizden et kopartıyorlar. Öyle bir acı Herhalde artık hayatım bitiyor, ölüyorum dedim. Ardından hastaneye geldim. Canım doktorlarımdan Allah razı olsun. Çok yardımcı oldular bana” dedi. “Dünyanın bütün yükünü aldım, o kitlenin içine koydum” Vertigo hastası olduğunu da söyleyen Özcan, “Kullandığım çeşitli ilaçlar var. Hastaneye gidip operasyon olursam ilaç kullanamam, ölürüm diye korktum açıkçası. Bir de dünyevi meselelere kapıldım, hastalığımı unuttum senelerce. Dünyanın bütün yükünü aldım, o kitlenin içine koydum. 5-7 kilo yaptım orayı. Sonra dedim ki sen gidiyorsun. Türk doktorlarına güven, kendini onlara bırak. Başta doktora gitmemekle hata yaptığımı biliyorum. Öyle olsaydı küçücükken alınırdı. Ama şimdi çok iyiyim. Dünyaya yeniden geldim, yeniden doğdum. Bu süreçte yanımda ailem vardı ve hayatta en önemli şeyin sağlık ve aile olduğunu öğrendim” şeklinde konuştu. “Kitleyi temizlemeden önce detaylı inceleme yaptık” Tedavi sürecini anlatan Medicana International İstanbul Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar, “Hastamız bize geldiğinde morali çok bozuktu çünkü üstünde büyük bir kitlesel yük vardı. Bu tür hastalıklar; yaşam kalitesi ne kadar iyi olursa olsun, kötü alışkanlıklarınız olmasa da bir yerden farklı şekilde ortaya çıkabiliyor. Hastamızın kitlesi de son zamanlarda çok fazla büyümüş. Artık bir şey yapılması lazımdı. İncelemelerimizi en ince ayrıntısına kadar yaptık. Kitlenin göğüs duvarı ile damarlarla ilişkisi var mı? Başka yerlere sıçramış mı? Meme dokusuyla bir ilişkisi var mı? Tek tek baktık. Kitlenin rezeksiyonunun dışında tabii o alanın rekonstrükte edilmesi gerekiyordu. Bu anlamda da burada büyük bir ekibiz. Plastik cerrahi hocamızla tek seansta kitlenin tamamen düzgün, sınırları temiz bir şekilde çıkarılmasını sağladık. Hastamız zaten bunu ‘yeniden doğdum’ diyerek çok güzel ifade etti” açıklamasını yaptı. “Bunlar masum kitleler değil” “Vücudunuzda sıra dışı bir şey olduğunu gördüğünüzde ya da fark ettiğinizde hemen doktora başvurun” uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar, “Üstüne gidin, çünkü altından çıkacak bambaşka şeyler olabilir. Hastamızda da olduğu gibi kitlenin büyümesi durumunda birçok riske maruz kalabiliyorsunuz. Neticede bunlar masum kitleler değil. Bir anda meme dokusu, göğüs duvarı, damarlar, sinirler, aklınıza ne geliyorsa hepsine sirayet edip içinden çıkılmaz, tedavi edilemez hale gelebilirler. Dolayısıyla tedavinin ilk aşaması, her şeyi önemseyip doğru hareket etmek” şeklinde konuştu. “Rabia Hanım’daki şansımız tümörün içe değil, dışa doğru büyümesiydi” Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar sözlerine şunları ekledi: “Bu kitlelerin büyüme patolojisi ve seyirleri biraz farklı. Hepsi birbirinden farklı hareket eder. Rabia Hanım’daki şansımız kitlenin içe doğru değil, dışa doğru büyümesiydi. Ameliyat ne kadar zor olsa da hastamız şanslıydı. Başka yere sıçrama olmamıştı. Başka dokuları tutmamıştı.” “Hastamızla son derece yakın ilişki kurduk” Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Kutlu ise “Biz hep estetikle gündeme geliriz ancak plastik cerrahinin tam açılımı plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahidir. Dolayısıyla böyle bir hastaya yardımcı olabilmenin onuru ve mutluluğu mesleki açıdan bize inanılmaz doyumsuz anlar ve duygular yaşatıyor. Hastamızla son derece yakın ilişki kurduk” dedi. “Göğüs duvarının yan tarafından aldığımız damarlı bir doku ile deriyi kapattık” Prof. Dr. Necmettin Kutlu, “Göğüs cerrahi hekimimiz çok iyi bir iş çıkardı. Çok geniş bir alana yayılan bir tümörü, geride hiçbir şey bırakmayacak şekilde sağlıklı bir cerrahiyle çıkardı. Bize de düşen tabii ki bu geniş alanı sağlıklı bir deriyle kapatmak oldu. Onu da göğüs duvarının yan tarafından aldığımız damarlı bir doku aktarımıyla gerçekleştirdik. Ve sağlıklı bir sonuca ulaştık. Hastamızı mutlu ettik. Vücudunun 4’te birini açıkta bırakan bir doku eksikliğini giderebilmek bizim için çok büyük bir mutluluk” açıklaması yaptı. “Türkiye’de hatta dünyada bu kadar büyük bir tümörü, göğüs ön duvarında taşıyan başka bir hasta olduğunu sanmıyorum” Prof. Dr. Necmettin Kutlu sözlerine son olarak şunları ekledi: “İlk etapta bu kadar geniş alanı açıkta bırakan doku eksikliğini görünce hastaya göğsünü de alabileceğimizi söyledik. Sağ olsun o konuda zorluk çıkartmadı. Ama bunların hiçbirine gerek kalmadan göğsünü de memesini de koruyarak operasyonu gerçekleştirdik. Bu tür vakalar çok sık görülmez. Türkiye’de hatta dünyada bile bu kadar büyük bir tümörü, göğüs ön duvarında taşıyan bir başka hasta olduğunu zannetmiyorum.” (NŞ-
İstanbul İTO’dan çalışma hayatına ilişkin ‘1 düzine’ talep ve beklenti İTO Başkanı Avdagiç, “Kısa çalışma ödeneğinin ekonomik şartlardan dolayı istihdamını koruması gereken firmalar için etkin olarak kullanılması konusunda daha esnek bir yaklaşım beklentisi içinde olduğumuzu belirtmek isterim” dedi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın konuk olduğu İTO Eylül ayı meclis toplantısında, İstanbul iş dünyasının iş ve çalışma hayatına ilişkin talep ve beklentilerini dile getirdi. Bakan Vedat Işıkhan’ı İTO’nun 800 bin üyesi adına Oda’da konuk ettiklerini belirten Avdagiç, “Bu, şu anlama geliyor. İTO olarak Türk çalışma hayatının odağında olan bir meslek örgütüyüz. En büyük işveren temsilcisi biziz. En çok çalışan sayısı, bizim üye firmalarımızda bulunuyor. Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla çok sıkı çalışıyor, sürekli iletişim içinde bulunuyoruz” şeklinde konuştu. Avdagiç, “Kısa çalışma ödeneğinin ekonomik şartlardan dolayı istihdamını koruması gereken firmalar için etkin olarak kullanılması konusunda daha esnek bir yaklaşım beklentisi içinde olduğumuzu belirtmek isterim” dedi. “İş Kanunu ‘ekonomi dostu’ olacak şekilde güncellenmeli” Avdagiç, konuşmasında iş dünyasının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan beklentilerini açıkladı. İTO Başkanı Şekib Avdagiç, 12 talep ve beklentiyi şöyle açıkladı: “İş Kanunu’nun ‘ekonomi dostu’ olacak şekilde güncellenmesi, iş dünyasının temel önceliklerinden biri. Ülkemizde kıdem tazminatı, işsizlik sigortası, işe iade tazminatı, sendikal tazminat gibi iş hayatına ilişkin pek çok katı düzenleme, işverenin ilave istihdama yönelmesini zorlaştırıyor. İşveren ve işçiyi hukuki olarak karşı karşıya getiren düzenlemelerin gözden geçirilmesi fayda getirecektir. Kısa çalışma ödeneğinin ekonomik şartlardan dolayı istihdamını koruması gereken firmalar için etkin olarak kullanılması konusunda daha esnek bir yaklaşımın beklentisi içindeyiz. Gelir vergisi dilimleri ve SGK üst limiti gözden geçirilmeli. Gelir vergisi ve SGK priminden muaf tutulan yemek bedeli istisnasının, güncel koşullara göre revize edilmesi ve günlük asgari ücretin yüzde 50’sinin altına düşmemesi yarar getirecektir. İş mahkemelerinde açılan alacak ve tazminat davalarına ilişkin zamanaşımı sürelerinin 1 yıl ile sınırlandırılması önem taşıyor. İşverenden kaynaklanmayan herhangi bir sebeple sigortalının işten ayrılması gibi istisnai hallerde, sağlanan istihdam teşvik ve desteklerinin geri alınmaması iş dünyasının beklentileri arasında. Olağan iş akışının bozulmaması için rutin sosyal güvenlik denetimlerinin istisnai durumlar dışında randevulu yapılması yararlı olacaktır. Yabancıların istihdamında, çalışma ve izinlerinde ‘bir yabancı için 5 Türk işçi istihdamı’ gibi kriterlerin kolaylaştırılması, iş dünyasının önemli beklentileri arasındadır. Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan sigortalıların, diğer sigortalılara kıyasla yaşlılık aylığına hak kazanmak için gereken prim ödeme gün sayısındaki farklılıkların giderilmesi bir diğer beklenti. 2025 yılı ile birlikte emekli aylıklarında yüzde 34’e varan bir kayba sebebiyet vereceği öngörülen aylık bağlanma sisteminin söz konusu mağduriyeti giderecek şekilde revize edilmesi, istihdam piyasasında oluşabilecek ani dengesizliklerin önüne geçecektir. Haftada bir gün okulda eğitim, dört gün iş yerlerinde çalışmaya imkan veren Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) sistemine ağırlık verilmeli. İşbaşı Eğitim Programı’nda ödenen cep harçlığı tutarının daha yüksek düzeylerde belirlenmesi teşvik edici bir rol üstlenebilir. Bağımsız (freelance) yani bağımsız çalışanların kayıtlı çalışmasının sağlanması ve sosyal güvenlik haklarından yararlanma olanaklarının kolaylaştırılması önem arz etmektedir. ”