ÇEVRE - 10 Ocak 2025 Cuma 13:14

Marmara Denizi’nde müsilajın nedeni belli oldu

A
A
A
Marmara Denizi’nde müsilajın nedeni belli oldu

Uludağ’ın güneyinden akan ve Bursa ovasını tek başına besleyen Nilüfer Çayı’nın Marmara Denizi’ndeki müsilajı tetiklediği ortaya çıktı. Prof. Dr. Mustafa Sarı yaptığı açıklamada, “Nilüfer Çayı Marmara’ya zehir taşıyarak müsilajı tetikliyor” dedi.


Son dönemde Marmara Denizi’nin 5 ila 25 metre derinliklerinde yeniden görülen müsilajın neden oluştuğu hakkında çalışmalar yapan uzmanlar 3 ana neden üzerinde durdu. İklim değişimine bağlı su sıcaklığındaki artış, dip sularının sıcaklıklarında gözlenen homojenlikle karakterize olan kararlı durağanlık ve Marmara Denizi’ne noktasal ve yayılı kaynaklardan ulaşan kirlilik yani azot ve fosfor yükünün yüksekliği nedenlerinin müsilaj oluşumunun ana temelleri olarak görüldü. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, Bursa’nın önemli su ihtiyacını karşılayan Nilüfer Çayı’nda araştırmalarda bulundu. Nilüfer Çayı’nın 3 stratejik noktasında çalışmalar yapan Prof. Dr. Sarı, oksijen miktarı 0,14-1,12 mg/l olarak ölçü. Nilüfer Çayı’nın şu an itibarıyla 4. sınıf su kalitesine sahip olduğunu ve acil eylem planı oluşturulması gerektiğini vurguladı. Sarı, ayrıca tarımsal sulama yapılmasının da önlenmesi gerektiğini ifade etti.



Nilüfer Çayı’na akan atıklar yüzde 95 oranında filtreleniyor


Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı yaptığı açıklamada, “Nilüfer Çayı, Uludağ’ın eteklerinden doğan çok sayıda küçük akarsuyun bir araya gelmesiyle oluşmuş yan kollarla birlikte ise 200 kilometre uzunluğa sahip, Susurluk Havzası’nın alt havzası niteliğinde bir akarsudur. Uludağ’ın eteklerinde içme suyu olarak kullanılan Nilüfer Çayı’nın Çapraz Çay’a karıştığı yerde esasında suyla ilgisi olmayan bir atık karışımı haline geldiği görülmektedir. 20’den fazla lisansüstü teze ve 100’den fazla bilimsel makaleye konu olan Nilüfer Çayı ülkemizde en kirli akarsulardan birisi olarak kabul edilmektedir. Resmi veriler dikkate alındığında evsel ve endüstriyel atıkların yüzde 95 oranında arıtıldığı görülmektedir. Bu verilere göre Nilüfer Çayı’nın tertemiz akıyor olması beklenilen bir durumdur. Ancak Nilüfer Çayı’nın kent merkezi içindeki kolları veya doğrudan kendisi üzerindeki köprülerden geçerken görülen simsiyah sıvı (su denilemez) ve korkunç koku nereden gelmektedir? Nilüfer Çayı ile ilgili çözüm yaklaşımlarında bu çelişkilere cevap verilmeden yapılacak her uygulama sonuçsuz kalacaktır. Bu soruya cevap bulmak amacıyla, 15 Temmuz 2024 tarihinde su kalitesinin en önemli parametrelerinden olan çözünmüş oksijen miktarını Marmara Denizi’ne ulaşmadan hemen önce Çapraz Çay’a karıştığı yerden Uludağ eteklerine kadar Nilüfer Çayı boyunca ölçtüm. Çapraz Çay’a karıştığı nokta ile Bursa kent merkezine girişi temsil eden Hayırlar Köprüsü ile Balat Köprüsü arasındaki istasyonlarda ölçülen çözünmüş oksijen miktarı 0,14-1,12 mg/l arasındadır” ifadelerini kullandı.



“Müsilajın felaket boyutuna çıkmasını önlemenin tek yolu Marmara Denizi’nin kirlilik yükünün azaltılmasıdır”


Marmara Denizi’nde müsilaj tehlikesinin önüne geçmek için öncelikli olarak Nilüfer Çayı’nın temizlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Tüm istasyonlar birlikte değerlendirildiğinde Uludağ eteğinde, kentin girişinde temiz su bölgesinde ölçülen 16,2 mg/l çözünmüş oksijenin, kentin içinde yaklaşık 30 km yol aldıktan ve irili ufaklı atık kanalına dönüşmüş akarsuları bünyesinde toplayarak kenti terk ederken Balat Köprüsü istasyonunda neredeyse tamamen tükendiği, 0,14 mg/l değerine düştüğü görülmektedir. Müsilajın yeniden ortaya çıktığı ve bütün Marmara Denizi’nin 5-25 m derinliklerini örümcek ağı gibi sardığı şu günlerde müsilajın neden kaynaklandığına ilişkin soru tüm kamuoyunu meşgul etmektedir. Müsilaj oluşumuna onlarca faktör katkı sağlasa da üç tetikleyici bir araya geldiğinde felaket boyutunda müsilaj ortaya çıktığı artık bilinen bir durumdur. Bu üçlü tetikleyicinin birincisi kuşkusuz iklim değişimine bağlı su sıcaklığındaki artış, ikincisi deniz şartlarında özellikle yüzeyle dip sularının sıcaklıklarında gözlenen homojenlikle karakterize olan kararlı durağanlık, üçüncüsü ise Marmara Denizi’ne noktasal ve yayılı kaynaklardan ulaşan kirlilik yani azot ve fosfor yükünün yüksekliğidir. Deniz suyu sıcaklıklarını ve deniz şartlarındaki kararlı durağanlığı kontrol etmek mümkün olmadığına göre esasında müsilajın felaket boyutunda ortaya çıkmasını önlemenin tek yolunun Marmara Denizi’nin kirlilik yükünün azaltılmasından kaynaklandığı açıktır. Bu günlerde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan denetimler ile belediyelere yönelik yapılan uyarılar geç de olsa yerindedir ve önemlidir. Ancak yapılan ölçümlere göre Nilüfer Çayı kirlenmiş 4. sınıf sulara sahip bir atık kanalı fonksiyonu üstlenmiştir. Bu durum kabul edilemez. Her ne kadar zaman zaman yapılan toplantılar ve eylem planlarında Nilüfer Çayı’nın 2. sınıf su kalitesine kavuşturulması hedeflenmiş olsa da şimdiye kadar kayda değer bir iyileşme sağlanamadığı açıktır” dedi.



“Nilüfer Çayını’nda tarımsal sulamanın önüne geçilmeli”


Nilüfer Çayı’nın kurtarılması için yapılması gerekenleri sıralayan Prof. Dr. Sarı, “Bölgede her gün yenisi faaliyete başlayan OSB’ler, kaçak evsel ve endüstriyel deşarjlar, bireysel sanayi tesisleri, yoğun hayvansal ve bitkisel üretim işletmeleri ile gıda endüstrisinin mevcudiyeti dikkate alındığında Nilüfer Çayı için önlemlerin acilen alınması bir zorunluluktur. Çayın uzun yıllar kurak mevsim ortalama debisi dikkate alınarak, çaya deşarj edilecek toplam maksimum yükler yeniden belirlenmelidir. Sorun tek başına organik kirlilikten kaynaklamadığı için sadece azot-fosfor sınırlaması yeterli olmayacaktır. Azot-fosforun yanında mutlaka ağır metal, tuzluluk ve renk parametrelerini de kapsayan yeni bir deşarj kısıtlamasına gidilmesi şarttır. Nilüfer Çayı halihazırda 4. sınıf su kalitesine sahiptir. Yani aşırı kirlenmiş bir sudur. Böyle sular tarımsal sulamaya uygun değildir. Oysa gözlemler esnasında sayısız su motoruyla su çekilerek sulama yapıldığı görülmüştür. Nilüfer Çayı’nın tarımsal sulama amacıyla kullanımı, su kalite sınıfı iyileşinceye kadar derhal önlenmelidir. Halihazırda Nilüfer Çayı’na atık deşarj eden bütün işletmeler bellidir. Nilüfer Çayı’nın mevcut durumu debiden bağımsız olarak ruhsat şartlarındaki taahhütlere uyulmadığını göstermektedir. Denetimlerle bu işletmelerin vakit geçmeden Nilüfer Çayı’nı kirletmeleri önlenmelidir. Nilüfer Çayı için tüm tarafların katılımıyla yeni bir Acil Eylem Planı hazırlanmalı, uygulama süresi belirtilmeli ve uygulamalar herkes tarafından şeffaf olarak izlenebilmelidir. Nilüfer Çayı’nın kirlilikten kurtarılması için merkezi yönetim, yerel yönetim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların topyekûn iş birliği yapması şarttır” ifadelerine yer verdi.



Marmara Denizi’nde müsilajın nedeni belli oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Rize Valisi Baydaş’tan PTT saldırısı sonrası açıklama Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, PTT saldırısı ile ilgili yaptığı açıklamada “Anlaşamadığımız şeyler oluyor, bu işin doğasında var ama tutup kavgaya ve hele hele silah çekip vurmaya gidemez” dedi. 7 Ocak 2025 tarihinde Rize’de meydana gelen ve PTT Müdür Vekili Selim Okumuş ve Temizlik Görevlisi Ömer Beyazıt’ın hayatını kaybettiği olayda zanlı Hakan Kocaman tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olayın ardından konu ile ilgili konuşan Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, olayın meşrulaştırılamayacağının altını çizerek “2 gün şehrimizde menfur bir hadise meydana geldi. PTT Baş Müdürlüğü’nün altındaki kargo bölümünde maalesef istemeyeceğimiz, kimsenin istemeyeceği, her görenin rahatsız olacağı bir hadise meydana geldi. 2 mesai arkadaşımız katledildi. Onlara Allah’tan rahmet diliyorum. İnsanın olduğu her yerde münakaşa olabilir. Müzakere olabilir, bu münakaşaya da dönüşebilir. Bunun bir karşılığı asla ve katta ölüm olamaz. O gün o personelimiz akşam evine gitmek üzere hazırlık yapıyordu. Eşleri, çocukları babalarını beklemek üzere hazırlık yapıyorlardı. Cenazeleri o evlere gitti. Bu hiçbir şey de izah edebilecek bir şey, hiçbir şey de tevil edilebilecek bir şey değil. Elbette orada itirazlar olabilir, elbette orada farklı değerlendirmeler olabilir ama bunun insani sınırlarında kabul etmek lazım. Anlaşamadığımız şeyler olmuyor mu? Anlaşamadığımız şeyler oluyor, bu işin doğasında var ama tutup kavgaya ve hele hele silah çekip vurmaya gidemez. Bunu da hiçbir şey meşrulaştıramaz Elbette bu süreçte adli süreç var, orada mutlaka her şey değerlendirilecektir” ifadelerini kullandı.
Tekirdağ Tekirdağ’da 500 meyve fidanı toprakla buluşuyor Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde belediyeye ait seralarda çekirdekten yetiştirilen kiraz, elma, armut, erik ve kayısıdan oluşan 500 meyve fidanı toprakla buluşturuluyor. Süleymanpaşa Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekipleri, yerli üretimi teşvik etmek, seracılık ve iyi tarım uygulamalarına örnek olmak, tarımda çeşitliliği özendirmek ve arttırmak amaçlarıyla yürüttüğü çalışmalar çerçevesinde, belediyeye ait seralarda çekirdekten yetiştirilen meyve fidanları, seraların çevresinde bulunan arazilere ekilmeye başlandı. Beş farklı meyve fidanı dikiliyor Belediye ekipleri, elma, armut, erik ve kayısının yanı sıra kiraz fidanlarını toprakla buluşturuyor. Daha önce 200 kök kiraz ile başlayan çalışmaların ilk etabı tamamlandığında 500’ün üzerinde meyve ağacı fidanı dikilmiş olacağı bildirildi. “Yerli meyvelerimizi halkımızla paylaşacağız” Modern teknikler kullanılarak yetiştirilecek ağaçların meyvelerinin Süleymanpaşalılar ile buluşacağını belirten Belediye Başkan Yardımcısı Tamer Zeybek, yerli üretimi desteklemek ve özendirmek amacıyla yürüttükleri çalışmalarda önemli bir eşiği aştıklarını ifade etti. Zeybek, “Birkaç yıl içinde Süleymanpaşa’nın toprağı ve suyu ile yetiştirdiğimiz tamamen yerli meyvelerimizi halkımızla paylaşacak olmanın mutluluk ve gururunu yaşayacağız” dedi.
Muğla Reis 48, dualarla denize indirildi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçelendirerek Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü bünyesinde hizmet vermek üzere yapımını tamamladığı tam donanımlı Reis 48 Su Ürünleri Kontrol ve Denetim Teknesi, Bodrum Türkbükü Balıkçı Barınağı’nda düzenlenen görkemli bir törenle denize indirildi. Muğla’nın denizlerinde deniz kirliliği, kaçak yapılaşma ve doğal habitatın korunmasına yönelik tespit faaliyetleri için 7/24 görev yapacak olan tam donanımlı ve modern Su Ürünleri Kontrol ve Denetim teknesi Reis 48 bugün dualarla denize indirildi. Bodrum Türkbükü Balıkçı Barınağı’nda, Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak’ın ev sahipliğinde düzenlenen törene; Muğla Vali Vekili Mehmet Eriş, Bodrum Kaymakamı Mustafa Çit, Bodrum Belediye Başkan Vekili Hüseyin Cem Köylü, Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay Türkyılmaz, Bodrum Jandarma Karakol Komutanı Raşit Gödelek, Bodrum DTO Başkanı Orhan Dinç, Denizciler Derneği Başkanı Erol Erdoğan, İlçe Tarım ve Orman Müdürü Durmuş Çakır, balıkçı kooperatiflerinin temsilcileri, balıkçılar ve vatandaşlar katıldı. Tören, saygı duruşu, İstiklal Marşı’nın okunması ve ardından Milas Yörük Obaları Kültür Derneği halk oyunları gösterisiyle başladı. Açış konuşmasını yapan İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, konuşmasına gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü ve Ziraat Mühendisleri Günü’nü kutlayarak başladı. Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık başta olmak üzere Muğla’da ve Türkiye’de kamu görevini icra eden idarecilerin 10 Ocak İdareciler Günü’nü de kutlayan Saylak, Muğla’da daha önceki yıllarda da hizmet veren vali ve kamu yöneticilerini saygıyla andıklarını ifade etti. Saylak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu mübarek Cuma gününde Reis 48’i hep birlikte denize indireceğiz. Biz bin 500 km’ye yakın sahil şeridi, su ürünlerinin başkenti, sürdürülebilir su ürünleri avcılığının çok önemli değer üreten bir ili, turizm ve imar baskısıyla tehdit altındaki denizlerimiz hayalet ağların baskısı, karasal kirleticiler ve hatta Kızıldeniz’den gelen istilacı türlerle tehlikede. Reis 48 işte bunun için önemli! Bu tekneyi üç yılda tamamladık. Verdiğimiz mücadelelere tanıksınız. Bizim teknemiz, kaçak avcıların hızına maalesef yetişemiyordu. Onlardaki sistem, bizdeki kontrol teknelerinde yoktu. Bakanımızdan Allah razı olsun, Valilik YİKOB’dan Allah razı olsun. Şimdi 3D sonarı, gece görüşlü termal kamerası, sualtı ve hava dronu ile denetim yapabilecek etkin bir denetim kontrol botuna kavuştuk. Sadece bir tek amacı var. Mavi Vatan’ın ve Muğla kıyılarının sürdürülebilir su ürünleri avcılığını gelecek kuşaklara ulaştırmak.” Barış Saylak, “Gelecek kuşaklara buraları tertemiz bırakma sorumluluğumuz var. Bugün bizim için gurur verici bir gün.” diyerek, Reis 48’in yapımına katkı veren tüm kurumlara tek tek teşekkür etti. Saylak’ın konuşmasının ardından Bodrum Belediye Başkan Vekili Hüseyin Cem Köylü kürsüye çıktı. Köylü, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılarak Muğla’ya hediye edilen Reis 48’in denizlerin korunmasında, ekosistemin sürdürülebilirliğine önemli katkılar sağlayacağını belirterek, “Bu yönde atılan her adımı desteklemek, bizim için büyük bir sorumluluk ve gurur kaynağı” diye konuştu. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Ürünleri Genel Müdürü Turgay Türkyılmaz da konuşmasında, “Üretim faaliyetlerinin devamlılığının sağlanabilmesi için Reis 48 gibi teknelere ihtiyaç var. Bakanlık olarak bu yöndeki çalışmalarımızı etkili bir şekilde sürdürüyoruz. Bugün, 111 olan kontrol tekne sayımızı Reis 48 ile birlikte 112’ye çıkarmış bulunuyoruz. Tekne, operasyonel gücü oldukça fazla bir tekne. Sadece Muğla ve çevresinde değil, uluslararası sularda da, Mavi Vatan’da Sahil Güvenlik Komutanlığımızın yaptığı çalışmalara destek verecek. Kontrol faaliyetlerini yapmakla görevli olan Bakanlığımıza bağlı tüm illerimizde bulunan 1.700 su ürünleri mühendisi arkadaşımız var. Kendileri zor şartlar altında denetim faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar. Kimi zaman taciz ve tehdit altında çalışan bu arkadaşlarımıza, teşekkürlerimi göndermek istiyorum. Yaptıkları iş çok kıymetli.” dedi. Türkyılmaz, Bakanlık olarak tüm Türkiye genelinde 2 bin 400 adet denetim faaliyeti yaptıklarını, 8 bin 300 adet idari işlem gerçekleştirildiğini ve 78 balıkçı teknesine yasadışı avcılık sebebiyle el konduğunu açıkladı. Daha sonra kürsüye gelen Muğla Vali Yardımcısı Mehmet Eriş de teknenin, su ürünlerinde lider kent olan Muğla’ya hayırlı uğurlu olmasını dileyerek, “Bu tekneyi, çevreye duyduğumuz saygının bir sembolü olarak görüyoruz. Denizlerimizdeki bereketi koruma mücadelemiz artık daha etkin bir hale gelecek” dedi. Eriş, bu projede emeği geçenlere teşekkür etti. Konuşmaların ardından Muğla İl Müftüsü Yaşar Çapçı’nın okuduğu dualarla Reis 48 teknesinin kurdelesi kesilerek denize indirildi. Protokol ile birlikte denize açılan tekne, ilk hayalet ağ temizliği operasyonunu da bu vesileyle gerçekleştirdi. Türkbükü açıklarındaki Tavşan Adası yakınlarında daha önceden tespit edilen hayalet ağlar, Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün dalış ekibi tarafından Reis 48 gözetiminde denizden çıkarıldı. Alkışlarla görevi tamamlayan dalış ekibinin dipte gerçekleştirdiği çalışma, su altı dronu ile Reis 48’in ekranından canlı olarak izlendi. Vatandaşların ve balıkçıların katılımıyla renklenen tören, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün konuklara balık ekmek ikramı ile sona erdi.