KÜLTÜR SANAT - 21 Mart 2025 Cuma 16:27

Kahraman hekimlerin hayatını meslektaşları teatral oyunla anlattı

A
A
A
Kahraman hekimlerin hayatını meslektaşları teatral oyunla anlattı

Cumhuriyet dönemine damgasını vurmuş ve çok önemli katkılar yapmış tıp adamlarının hikâyelerinin anlatıldığı "Zaman Tünelinde Türk Hekimleri" teatral konferansı vatandaşlarla buluştu.


Osmangazi Belediyesi, 14 Mart Tıp Bayramı çerçevesinde Birleşik Uluslararası Sağlık ve Eğitim Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu ve Osmangazi Kent Konseyi ile birlikte, önemli izler bırakmış Türk hekimlerinin hayatını anlatan teatral gösteri düzenledi. Araştırmacı yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın yazıp sahneye koyduğu, Birleşik Uluslararası Sağlık ve Eğitim Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu (BUSEDER) üyesi hekimler tarafından Osmangazi Gösteri Merkezi’nde sahnelenen "Zaman Tünelinde Türk Hekimleri" teatral konferansı büyük ilgi gördü. Cumhuriyet dönemine damgasını vurmuş Dr. Salih Dörtbudak, Dr. Rasim Ferit Talay, Dr. Refik Saydam, Dr. Sabiha Süleyman, Prof. Dr. Müfide Küley, Dr. Semiramis Tezer, Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, Dr. Mahmure Birsen Sakaoğlu ve Dr. Şükrü Şenozan’ın hayatını (BUSEDER) üyesi hekimler canlandırdı. Oyunun sonunda İlknur Güntürkün Kalıpçı ile ülkemiz tarihine önemli izler bırakmış 9 Türk hekiminin hayatını canlandıran (BUSEDER) üyesi hekimler uzun süre ayakta alkışlandı.


"Çanakkale sadece bir askeri değil aynı zamanda bir sağlık hizmetleri zaferi"


Arşiv araştırmaları yaptığını ifade eden Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı, "Pek bilinmeyen arşivde tozlu raflarda kalmış belgeleri ortaya çıkartarak aktarmaya çalışarak bazı programlar hazırlıyorum. 14 Mart Tıp Bayramı ve 18 Mart ise Çanakkale Zaferi, ikisi bir araya gelince çok iyi bir uyum oldu. Çanakkale sadece bir askeri zafer değil aynı zamanda bir sağlık hizmetleri zaferi dünyada ilk defa oluyor böyle bir zafer, savaş ortamında bu kadar zor ve imkansız görünen şartlarda sağlık hizmetlerinin nasıl olup da nasıl başarı ve zafere ulaşıldığı yani bir sağlık zaferinin de oluştuğunu hangi doktorların nasıl çözüm bulduğunu o gün ki doktorların hayat hikayelerine yazdıkları reçeteleri vermeye çalışacağım. Ünlü uyumuna hiç biri takılmamış, göze girmekle göze almak arasındaki farkı irdelemişler fark edilmek için değil fark oluşturmak için yola çıkmışlar. Bir birinin düğümü olmak yerine çözümü olmuşlar. Bir birlerinin yoluna çıkmak yerine birlikte yola çıktıkları için bölmeden bölüşmenin pay etmeden paydan etmenin zaferini hayat hikayelerine nasıl yazdıklarını şuanda hangi ülkede hangi birimde 2024-2025-2028’de bu reçeteleri uygulayan her mücadelede zafere ulaşılabileceğinin izlerini vermiş doktorlarımızla birlikte olduk" dedi.


"Hekimlerimiz Cumhuriyet dönemine damgasını vurmuş tıp adamlarını canlandırdılar"


BUSEDER üyesi hekimlerin güzel bir geceye imza attığını belirten Birleşik Uluslararası Sağlık ve Eğitim Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu (BUSEDER) Başkanı Zerrin Özgüle, "Hekimlerimizin kıymeti ve önemini her geçen gün daha çok anladığımız bu dönemde onlar için güzel bir teatral etkinlik sergilerdik. Dernekteki doktorlarımızdan oluşan bir gurupla Cumhuriyet dönemine damgasını vurmuş çok önemli katkılar yapmış tıp adamlarını canlandırdılar. Biz bu sayede hekimlerimizin bu önemli gününü kutlayacak aynı zamanda Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizde hekimlerimizi minnet ve saygıyla anarak takdirlerimizi tekrar etmiş olacağız" şeklinde konuştu.


Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz ise, "BUSEDER, Osmangazi Kent Konseyi ve Osmangazi Belediyesi’nin katkılarıyla 14 Mart Tıp Bayramını kutlamak için bir aradayız. Araştırmacı Yazar İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın yönetiminde "Zaman Tünelinde Türk Hekimleri" isimli bir oyunu sergilendi. Oyunda Türk hekimlerinin meslekteki sorunlarını ve fedakarlıkla geçen yıllarını bizlere aktararak tarihe ışık tutmuş oldular. Bu sadece 14 Mart bir kutlama anma değil aynı zamanda Türk hekimlerine duyduğumuz derin saygı minnettarlığın bir ifadesidir" diye konuştu.



Kahraman hekimlerin hayatını meslektaşları teatral oyunla anlattı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Engelli depremzede el emeği yaptığı çantalarla geçimini sağlıyor Küçük yaşta geçirdiği menenjit hastalığı sonrası engelli durumuna düşen 58 yaşındaki Nusret Ramazanoğlu 6 Şubatta Hatay’da yaşanan deprem sonrası sakatlanması ve her şeyini kaybetmensin ardından Erzincan’a yerleşti. Hatay’da engelli olmasına rağmen 30 yıl ayakkabıcılık mesleği ile uğraşan Nusret Ramazanoğlu 6 Şubatta yaşanan depreme Hatay’da evinde yakalandı. Kendi imkanlarıyla evden çıkan Ramazanoğlu bahçede iken çatıdan düşen parçaların ayağını sakatlamasının ardından uzun süre tedavi gördü. Evini ve eşyalarını kaybettikten sonra Erzincanlı olan eşinin memleketine gelen Ramazanoğlu baldızının evinde küçük bir miktar kira ile kaldığını 1 çocuğunu olduğunu geçimini ve eşya alabilmek için mesleği olan çantacılığı sürdürdüğünü söyledi. Yaptığı çantaların çizimini ve modelini kendisinin belirlediğini belirten Nusret Ramazanoğlu; "Eşim Erzincanlı. Eşimde 1992 depremini Erzincan’da yaşamış. Hatay’da tanıştık. Hatay depremini de yaşadı. Burada kayınvalidemin evinin bahçesinde odunluk olarak geçen yere işlerimi yapabileceğim bir atölye kurdum. Yaptığım ürünlerin tamamı el emeğim. Fakat sadece yazları çalışabiliyorum. Kışın soğuk olduğu için burada da soba olmadığından çalışamıyorum. Yaptığım ürünleri gören komşular ve komşularımın tavsiye ettiği vatandaşlar alıyor. Depremden dolayı zaten eşyam da kalmamıştı. Hem ailemi geçindirmek hem de eşya ihtiyaçlarımı gidermem lazım. Sesim olursanız çok sevinirim." dedi. "El emeği ile yapılan çantaları herkes görmeli" Mahalleden komşusu olan Yaşar Şahin, "Komşum depremden sonra Antakya’dan geldi. Geldiğinden beri engelli olmasına rağmen gördüğünüz bu çantaları el emeğiyle dikiyor. Gördüğüm kadarıyla elinden geldiğince satmaya çalışıyor. Vatandaşlar bu çantaları değil mağazalarda satılan çantaları tercih ediyor. Komşumun el emeği ile yaptığı bu çantaları herkesin görmesi ve alması lazım ki komşumda nasiplensin ailesini geçindirebilsin." diye konuştu.
Şırnak Geçirdiği kaza sonrası okullarda çizdiği resimlerle hayata tutundu Şırnaklı genç kız, evinde silahın kazara ateşlenmesi sonucu yüzünden aldığı yara nedeniyle kendini avutmak ve hayata tutunmak için 2 yıldır okul ve iş yerlerinde resim çiziyor. Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Gülyazı köyünde yaşayan 19 yaşındaki Rojin Encü, 2 yıl önce evde talihsiz bir kaza geçirdi. Geçirdiği kaza sonrası yüzünde ve çene kısmında hasar meydana geldi. Doktorların tedavisi sonrası az da olsa hayata tutunan genç kız tekrar eski sağlığına kavuşmak için yardımseverlerden destek bekliyor. Genç kızın eski sağlığına kavuşabilmesi için ameliyat olması ve bunun da yaklaşık 1 milyon lira tuttuğu belirtildi. Bu güne kadar 20 ameliyat geçiren kızın acı hikayesi yürek burktu. Şırnak Güzel Sanatlar Lisesi 3. sınıfına kadar okuduğunu dile getiren Encü, "Geçirdiğim kaza sonucu okulumu değiştirmek zorunda kaldım. Düz liseden mezunum, okullarda ve iş yerlerinde gönüllü çizimler yapıyorum. Üniversite sınavına hazırlanıyorum. Üniversiteyi kazanıp yetenek sınavından bitirmek istiyorum. Hastayım. Tedavimi tamamlamadığım için çok zorlanıyorum. 2 yıldır maske kullanıyorum. Yüzümdeki izlerden dolayı maske kullanıyorum. Bu anlamda çok zorluk çektim. Ailem dışında hiçbir yerden destek alamadım. Yüzüm çok kötü, bu yüzden ameliyatlarla düzeltilebilir ama maddi anlamda bütçemiz yetmiyor. Sesimi duyurmak istiyorum birileri bana destek çıkarsa çok mutlu olurum" dedi. 20 ameliyat geçirdi destek bekliyor 19 yaşındaki genç öğrenci tatil için geldiği evinde silahın ateşlemesi sonucu yüz kısmında ciddi hasar meydana gelmiş yıllarca maske kullanarak hayatına devam etmeye çalışmış. Encü’nün yaklaşık 1 milyon liralık ameliyatla eski sağlığına kavuşacağı belirtiliyor. Bu anlamda destek beklediğini belirten Encü, yaşadığı bu zorluğu atlatmak ve kendini avutmak için gönüllü olarak resim çizdiğini ve böylelikle hayata tutunmaya çalıştığını kaydetti.
Aydın Kuşadası’ndaki turist rehberleri Latmos’u gezdi Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki profesyonel turist rehberleri Latmos’un doğal güzelliklerini keşfe çıktı. Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği tarafından düzenlenen etkinlikte, Kuşadası’nda görev yapan profesyonel turist ve Likya Yolu rehberleri ve fotoğrafçılar Latmos bölgesinde düzenlenen geziye katıldı. Etkinlikte Batı Anadolu’daki Hititlere ait Karabel ve Akpınar’dan sonra Alman arkeolog Dr. Anneliese Peschlow tarafından Latmos (Beşparmak) Dağları’nda bulunan Hitit hiyeroglif kitabesinin bulunduğu Suratkaya’ya gidilerek, bölgenin doğal ve kültürel kaynak değerleri gezilip, ekoturizm açısından önemi değerlendirildi. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, düzenlenen gezi etkinliği ile ilgili yaptığı açıklamada, "Bütün dünyayı dolaşan ve ülkemize farklı ülkelerden gelen ziyaretçileri gezdiren rehberler; Latmos Dağları’nın barındırdığı doğal ve kültürel zenginliklerin dünyada çok az yerde bulunduğunu, bu özellikleri nedeniyle bölgenin Türkiye’de önemli bir turizm destinasyonu olabileceğini, doğru planlamalar yapıldığında ülkemizin tanıtımına büyük katkı yapacağını ve yöre insanlarının da bundan kazanımları olacağını belirttiler. Ancak böylesine zengin bir alanda bölgeyi delik deşik eden maden ocaklarının görüntüleri yürekleri sızlattı ve herkesi üzdü. Latmos Dağları’yla bütünleşen Ulusal Azap Gölü Sulak Alanında sazlıkların içindeki kuşlar izlendi. Etkinliğe katılanların ortak değerlendirmesi; bölgenin zenginliklerinin eşsiz olduğu, ancak bu değerlerin madencilik faaliyetleriyle yok edildiği, bu zenginliklerin farkına varılarak bir an önce yetkili kurumların dağın bütüncül korunması için gerekli tedbirleri almaları ve bölgeyi tanıtacak projeler geliştirmeleri istendi" diye konuştu.
Ağrı Ağrı’dan nükleer santrallere güvenlik sağlayacak önemli buluş: Yeni paslanmaz çelik Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nde geliştirilen "Radyasyon Koruma Özelliği Olan Yüksek Performanslı Yeni Paslanmaz Çelik", Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescillenerek patent almaya hak kazandı. Bu yenilikçi malzeme, nükleer santrallerde güvenliği artırmaya yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut ve Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Doç. Dr. Bünyamin Aygün tarafından geliştirilen "Radyasyon Koruma Özelliği Olan Yüksek Performanslı Yeni Paslanmaz Çelik" adlı buluş, nükleer santrallerde güvenliği artırmaya yönelik önemli bir teknoloji olarak dikkat çekiyor. Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından patent almaya hak kazanan bu buluş, Akkuyu Nükleer Santrali’nde kullanılabilecek potansiyeliyle büyük bir öneme sahip. Yüksek dayanıklılığı ve radyasyon koruma özellikleriyle dikkat çeken bu çelik, santrallerin güvenliğini artırarak, çevreye zarar veren radyasyon sızıntılarını engellemeye yardımcı olacak. Bu yenilikçi malzeme, nükleer santrallerin inşası ve işletmesi sırasında kullanılabilecek kritik yapısal bileşenlerde yer alarak, güvenlik ve çevre koruma konusunda önemli bir katkı sağlayacak. "Türkiye’nin teknoloji üretme gücünü gösteriyoruz" Konuyla ilgili açıklama yapan Rektör Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut, bu önemli gelişmenin Türkiye’nin bilimsel ve teknolojik ilerlemesine büyük katkı sağlayacağını belirterek, "Üniversite olarak uzun yıllardır bilim ve teknolojiye katkı sunmak için çalışıyoruz. Bu patent, Türkiye’nin kendi teknolojisini üretebileceğini ve dünyayla rekabet edebileceğini gösteren önemli bir adım. Ülkemizin nükleer enerji alanındaki güvenliğini artıracak bu çalışma, uluslararası düzeyde de büyük ilgi görecektir" dedi. "Sanayiye ve ekonomiye katkı" Patent sürecinin başarıyla tamamlandığını belirten Karabulut, bu teknolojiyi sanayiye kazandırmak için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. "Amacımız sadece akademik başarı değil, aynı zamanda ülkemize ekonomik katkı sağlayacak projeler üretmek. Bu çelik, nükleer santrallerin güvenliğinde kritik rol oynayacak ve ülkemizin bu alandaki dışa bağımlılığını azaltacaktır." ifadelerini kullandı. "Akkuyu ve Uluslararası iş birliği" Rektör Karabulut, Akkuyu Nükleer Santrali başta olmak üzere nükleer enerji projelerinde bu yeniliğin kullanılabileceğini vurguladı: "Bu malzeme, Türkiye’nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu’da kullanılmaya uygun bir yapıya sahip. Ayrıca uluslararası iş birlikleriyle bu teknolojiyi dünyaya tanıtmayı hedefliyoruz. Ülkemizin teknoloji ihracatına katkı sunmak istiyoruz." "Sağlık ve Savunma Sanayinde kullanılabilir" Yenilikçi paslanmaz çeliğin sadece enerji sektöründe değil, aynı zamanda sağlık ve savunma sanayinde de önemli bir kullanım alanı bulunduğunu belirten Karabulut, "Radyasyon soğurma özelliği sayesinde bu çelik, askeri tesisler, uzay araştırmaları ve sağlık alanında da kullanılabilir. Özellikle kanser araştırma merkezlerinde ve radyasyonla çalışan tıbbi tesislerde büyük bir koruma sağlayacaktır. 2012 yılından beri süren bu araştırmaların sonucunda ortaya çıkan bu yenilik, ülkemizin teknoloji üretme kapasitesini gösteren önemli bir projedir. Bilim insanlarımızın özverili çalışmalarıyla, Türkiye’yi teknoloji üreten bir ülke konumuna getirmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Bünyamin Aygün ise projenin önemine vurgu yaparak, "Bu çalışma uzun yılların emeğiyle ortaya çıktı. Nötron soğurma ve gama radyasyonu engelleme konusunda üstün özelliklere sahip bir malzeme geliştirdik. Bu malzemenin, nükleer santrallerin güvenliğinde, savunma sanayiinde, uzay araştırmalarında ve tıbbi radyasyon uygulamalarında yaygın olarak kullanılmasını hedefliyoruz" şeklinde konuştu. Türkiye’nin teknolojik gelişimine büyük katkı sunacak olan bu buluşun, önümüzdeki dönemde sanayiye kazandırılması ve uluslararası pazara sunulması hedefleniyor.