EKONOMİ - 27 Kasım 2024 Çarşamba 11:22

Endüstriyel yemek sektöründen teknolojik dönüşüm için destek çağrısı

A
A
A
Endüstriyel yemek sektöründen teknolojik dönüşüm için destek çağrısı

Bursa Yemek Sanayicileri Derneği (BUYSAD) Başkanı Coşkun Dönmez, endüstriyel yemek sektöründe sürdürülebilir büyüme ve rekabet gücü elde edebilmesi için teknolojik dönüşümün zorunlu olduğunu ifade etti. Dönmez, maliyetlerin düşürülmesi ve üretim süreçlerinin daha verimli hale getirilmesi için yeni nesil teknolojilere geçişin kritik öneme sahip olduğunu vurgularken, bu dönüşümün gerçekleştirilmesi için uygun finansman imkanlarına erişimin sektördeki firmalar için hayati önem taşıdığını, teknolojinin kaliteyi ve standartlaşmayı da beraberinde getireceğini belirtti.


Başkan Coşkun Dönmez, sektörde buhar kazanları ve otomatik pişirme cihazları gibi yenilikçi ekipmanların giderek daha fazla tercih edildiğini belirtti. Ancak, bu teknolojilerin yüksek maliyetli olduğunu ve birçok firmanın finansman konusunda zorlandığını dile getirdi. Dönmez, "Bu yenilikçi teknolojiler, hem kaliteyi artırıyor hem de üretim süreçlerini daha verimli hale getiriyor. Ancak, bu yatırımlar için ciddi finansman gerekiyor. Firmalarımızın bu dönüşümü gerçekleştirebilmesi için devletin uzun vadeli, faizsiz ya da düşük faizli kredi imkânlarıyla sektöre destek olması şart. Devletin tasarrufta olduğu bir süreçteyiz ancak toplum sağlığını ilgilendiren konularda tasarruf olmaz" dedi.


Başkan Dönmez, finansal desteklerin yalnızca firmaların yükünü hafifletmekle kalmayacağını, aynı zamanda Türkiye’nin endüstriyel yemek sektöründe ihracat potansiyelini artıracağını da söyledi. Bunun ülke ekonomisine önemli katkılar sunacağına vurgu yapan Başkan Dönmez, "Doğru yatırımlarla sektörümüz uluslararası arenada güçlü bir oyuncu haline gelebilir. Bu, hem yerli üreticilere hem de Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlar" diye konuştu.


Başkan Dönmez, verilecek desteklerle sektördeki firmaların global pazarlarda daha etkin bir konuma gelebileceğini de ifade etti. Öte yandan, sektördeki teknolojik dönüşümün hızlanması, hizmet verilen kuruluşlara daha kaliteli ve ekonomik çözümler sunulmasını da mümkün kılacak. BUYSAD Başkanı Dönmez, bu sürecin yalnızca firmalar için değil, ülke ekonomisi için de stratejik önem taşıdığını belirterek şunları kaydetti:


"Devlet tarafından verilecek olan teknolojik yatırımları kolaylaştıracak destekler sayesinde sektördeki firmalarımız hem iç pazarda hem de uluslararası arenada rekabet güçlerini artırabilir. Türkiye, yemek sanayisi alanında dünya çapında örnek bir model olabilir."


Sektör temsilcileri, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve teknolojik dönüşüm sürecinin hızlandırılmasının sektörde sürdürülebilir büyüme ve global rekabet için temel adımlar olduğunu vurguluyor. Bu adımların yalnızca firmaların değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin uzun vadeli stratejik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacağı ifade ediliyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tekin: “(İmamoğlu’na) Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü bir arkadaş. Ona iyi bir Türkçe kursu almasını tavsiye ederim” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, siyasetteki ‘kreş’ tartışmalarına ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, “Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü bir arkadaş. Ona iyi bir Türkçe kursu almasını tavsiye ederim. Birlikte hareket ettiği terör gruplarının dilinden esinlenecek olacak ki hukuk devletinin kurallarına meydan okuyor. Bu anladığım kadarıyla Ekrem İmamoğlu’nun yönetim tarzı” dedi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM’de AK Parti Grup Toplantısı öncesi gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Siyasetteki ‘kreş’ tartışmalarının sorulması üzerine Bakan Tekin, “Sayın İmamoğlu’nun Türkçe okuduğunu anlayabilme yetisi olsaydı iyi bir üniversite kazanırdı, hiç böyle katakulliye gerek kalmadan doğru dürüst bir üniversite kazanırdı. Demek ki okuduğunu anlama problemi var, bu net. Zaten üniversite tercihiyle ilgili süreçte de yaşananlar bunu gösteriyor. Türkçe okuduğunu anlama konusunda özürlü bir arkadaş. Ona iyi bir Türkçe kursu almasını tavsiye ederim. Birlikte hareket ettiği terör gruplarının dilinden esinlenecek olacak ki hukuk devletinin kurallarına meydan okuyor. Bu anladığım kadarıyla Ekrem İmamoğlu’nun yönetim tarzı. Takdir kendisinindir. Biz hukuk devletinin prensiplerine göre yaşıyoruz, hukuk devletinin gerektirdiği şeyleri yapıyoruz. Şimdi Özgür Özel’in tartışmaya girme biçimi de çok tuhaf. Ben daha önce de söyledim, Özgür Özel’e gerçekten acıyorum. Diyor ki ‘Şuursuz laiklik tartışmasını yeniden başlattı.’ Bir kere ’şuursuz’ kavramını kendisine iade ediyorum. Eğer şuurlu olsaydı, partisinde ne olup bittiğini bilebilseydi laiklik tartışmasını benim başlatmadığımı görürdü. Laiklik tartışmasını kimin başlattığını görmek istiyorsa Bakanlığımızın 14 Kasım Plan ve Bütçe Komisyonu’nda CHP’li milletvekillerinin şov yaparcasına ellerinde cep telefonlarıyla laiklik açıklamaları üzerinden benim cevap verme hakkımın doğduğunu ve bu hakkı benim cumartesi günü verdiğimi görürdü. Partisinin tarihini bilmiyor, partisinde olan bitenden haberdar değil. Bundan dolayı ben kendisini şuursuzlukla itham ediyorum” dedi. “Kreşlerle ilgili bizim gönderdiğimiz yazı çok açık” CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e de ilişkin konuşan Bakan Tekin, “Benim yorumum da Özgür Özel, parti içerisindeki genel başkanlık mücadelesinde içine düştüğü zor durumun farkında değil. Ona tavsiyem sakin bir kafayla kendisine yönelik tartışmaları göz önüne alsın. Kendi partisindeki isimlerin kendisine yaptığı bu manipülasyonları ve operasyonları görsün, ondan sonra karar versin. Kreşlerle ilgili bizim gönderdiğimiz yazı çok açık. Biz belediye kanununda belediyelerin kreş açma hakkının olduğunu, ama kreş ismi altında anaokulu sınıfı açma yetkilerinin olmadığını söylüyoruz. Bizim yazımız belediyelerin anaokulu ve ana sınıfı açmalarına dair yetkilerinin olmadığını, Anayasa Mahkemesi’nde CHP’nin açtığı dava neticesinde AYM’nin verdiği kararın bizim tarafımızdan uygulandığını ve kendilerine hatırlatıldığını söylüyoruz. Tartışma bundan ibaret. Benim LGBT hakkında açıklamam olmadı. Sadece, anaokulları ve ana sınıfları MEB’in iznine tabi olarak kurulur. Bu okulların kuruluş standartları, kriterleri, bu okullarda ders verecek kişiler, uygulanacak programlar MEB’in denetimine tabidir. Biz anaokulu ve ana sınıfı eğitimi veren yerleri denetleyemediğimiz için orada ne tür eğitim olduğunu bilmediğimizi söyledik” ifadelerini kullandı.