ASAYİŞ - 06 Temmuz 2024 Cumartesi 17:07

Bursa’da zincirleme kaza: 3 yaralı

A
A
A
Bursa’da zincirleme kaza: 3 yaralı

Bursa’nın Karacabey ilçesinde 5 otomobilin karıştığı zincirleme kazada 3 kişi yaralandı.


Kaza, Karacabey ilçesi Karacabey Terminali önünde meydana geldi. 5 aracın karıştığı zincirleme kazada 3 kişi hafif yaralandı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralılar, olay yerinde yapılan ilk müdahalelerinin ardından tedbir amaçlı hastaneye kaldırıldı.


Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.



Bursa’da zincirleme kaza: 3 yaralı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir 1 asırdır İzmir’de işletiliyor, bu bakkalı görenler tarihe yolculuk yapıyor İzmir’de yaşayan Ali Haydar Ayla, yaklaşık 600 yıl önce imarethane olarak inşa edilen kubbeli yapı içerisinde, 100 yıldır bakkal olarak hizmet veren dükkanını işletmeye devam ediyor. İzmir’in Menemen ilçesinde adını, içinde bulunduğu ve 600 yıl önce türbeye imarethane olarak yapılan kubbeli yapıdan alan ‘Kubbeli Bakkal’, 1 asırdır bulunduğu yerde hizmet veriyor. Türbenin yanında bulunan, kapı ve çerçeveleri ahşap ile çevrili olan yapı, ilk olarak Ermeni bir eczacı tarafından kullanıldı. İlerleyen süreçte aş evi ve şekerci olarak işletilen bina, daha sonra Hüseyin Ayla tarafından satın alınarak bakkala dönüştürüldü. Günümüzde ise Ayla ailesinin 3. kuşak temsilcisi 67 yaşındaki Ali Haydar Ayla, geçimini bu bakkaldan sağlamaya devam ediyor. Dükkandaki her şey orijinal: Makas 153, terazi 90 yıllık Dükkanın yapısı dışında içerisinde kullanılan bazı malzemeler de antika niteliğinde yer alıyor. Üzerinde 1871 yılında üretildiği yazan makas hala kullanılırken, müşterilerin satın aldığı ürünler ise üzerinde 34 mührü yer alan terazi ile tartılıyor. Günümüzde üretilmeyen ürünler ve reklamları da hem raflarda hem de duvarlarda sergileniyor. “Dedem, dükkanı bin 750 sarı liraya aldığını söylerdi” Bakkalın sahibi Ali Haydar Ayla, evin tek oğlu olduğu için babası yaşlandıktan sonra dükkanı işletmeye başladığını söyledi. Asıl mesleğinin Endüstri Mühendisi olduğunu anlatan Ayla, “Dedem, dükkanı bin 750 sarı liraya aldığını söylerdi. Buradaki nostaljik ortamı korumaya çalıştık. Müşterilerimiz bu dükkanı böyle sevdiklerini söylediler. Bir yenilik yapmış olsaydım, sıradan bir marketten farkım kalmazdı” diye konuştu. “Benden sonra dükkanı işletecek yok” Buraya ilk defa gelen müşterilerin, kendi çocukluklarını hatırladıklarını ve torunlarına bakkalı gösterdiklerini ifade eden Ayla, kendisinden sonra bu dükkanı sürdürecek birisinin olmadığının altını çizdi. “Talebe göre ürün getiriyorum” Kendi çeşitlerinin müşterinin talebine göre şekillendiğini vurgulayan Ali Haydar Ayla, şunları kaydetti: “Bende o ürün yoksa bile not alır ve o ürünü getirtirim. O ihtiyaç devam ettiği sürece, artık marketin bir çeşidi olmuş olur. Daha önceden urgan çeşitlerimiz vardı. Artık talep ve urgan yapan usta olmayınca bu ürünümüzün satışını yapamıyoruz. Ayakkabı tamirat levhası satılıyordu. Onlara da talep kalkınca o ürünü de kaldırdık. Malı değiştiriyorum ama rafı değiştirmiyorum. İşimi severek yapıyorum.” “Eski insan olduğumuz için buradan alışveriş yapıyoruz” Başka ilçeden gelerek sürekli tarihi bakkaldan alışveriş yaptıklarını belirten 80 yaşındaki müşteri Ali Yeşilçimen, “Türkiye’de eşi yok. Başka marketlerde bizim ihtiyacımıza göre eski ürünler yok ama burada her şey var. Biz de eski insan olduğumuz için buradan alışveriş yapıyoruz” şeklinde konuştu. 76 yaşındaki Günay Şengönül ise “Doğduğumdan beri bu bakkal var. Bu civarda herkes bu bakkalı biliyor. Burada bir sürü ürün var ve hepsi eski yapıda. Benim çocukluğumda da bakkallar böyleydi şimdi de o yapı bozulmamış” ifadelerine yer verdi.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “Tabela yönetmeliğine kesinlikle riayet edilmeli” Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Palandöken, Türkiye’de yabancı tabela kullanımının arttığını belirterek, “Tabela yönetmeliğinde yer alan kurallara sıkı sıkıya riayet edilerek kamu denetimleri artırılmalı” dedi. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye’de bulunan yabancı tabelalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Palandöken, yabancı tabela sayısının arttığını belirterek, tabela yönetmeliğine uygun hareket edilmesi gerektiğini kaydetti. Palandöken, Türkçe’nin zengin ve köklü bir dil olduğunu vurgulayarak, “Türk dilinin kullanıldığı tabelalar her geçen gün biraz daha azalıyor. Çok renkli, boyutları birbirinden farklı ve yabancı kelimelerin sıklıkla yer aldığı tabelalar cadde ve sokaklarda görüntü kirliliğine sebep olarak şehrin kültürüne zarar veriyor. Ayrıca o karışık tabelaların olduğu yerlerde neler satıldığı bilinmediği için kendi vatandaşlarımız bile girmekte zorlanıyor. Son yıllarda özellikle Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerine artan göçlerle birlikte yabancı tabela kullanımı haddinden fazla arttı. Bu da doğrudan milli kimliğimize zarar veriyor. Bunun için yapılması gereken şey bir kere tabela birliğinin olması ve yabancı tabela kullanımının sınırlandırılması. Tabela yönetmeliğinde yer alan kurallara sıkı sıkıya riayet edilerek kamu denetimleri artırılmalı. Ayrıca turistlerin yoğun olduğu bölgelerde yabancı dillerin yer alması zorunluysa dahi Türkçe karşılıklarıyla birlikte kullanılmalı. Çünkü o müessesenin kim olduğunun, ne sattığının bilinmesi lazım” açıklamasında bulundu. Tabelaların işletmeler için sadece bir tanıtım aracı olmanın ötesine geçerek profesyonel ve saygın bir imaj oluşturmada kritik bir rol oynadığını vurgulayan Palandöken, “Tabelaların bir özelliği de kurumsal kimliğini ön plana çıkaran bir vasıta olmasıdır. İşletmelerin tabelaları müşterilerin dikkatini çeken ilk unsurdur. Bu sebeple tabela tasarımlarında kullanılan renkler, yazılar ve görsel unsurlar son derecede önemlidir. Tabelaların belirli standartlara göre hazırlanması güven duygusu oluşturur ve uzun vadede işletmenin kurumsal kimliğini güçlendirir. Tabelalara getirilecek olan standartlar ayrıca işletmenin tanınırlığını artırır ve bulunduğu yerin kolayca fark edilmesini sağlar. Bu sayede işletmeler daha düzenli ve profesyonel bir görünüme kavuşurken, sokakların estetiği korunur ve şehirler daha düzenli bir görünüm kazanır. Bundan dolayı yabancı ve görsel unsuru bozan tabelaların kontrol altına alınması, dilimize ve kültürümüze sahip çıkma konusunda atılacak önemli adımlardan biridir” şeklinde konuştu.
İzmir ‘Kubbeli Bakkal’ 100 yıldır değişmeyen yapısıyla tarih yaşatıyor İzmir’de yaşayan Ali Haydar Ayla, yaklaşık 600 yıl önce imarethane olarak inşa edilen kubbeli yapı içerisinde, 100 yıldır bakkal olarak hizmet veren dükkanını işletmeye devam ediyor. İzmir’in Menemen ilçesinde adını, içinde bulunduğu ve 600 yıl önce türbeye imarethane olarak yapılan kubbeli yapıdan alan ‘Kubbeli Bakkal’, 1 asırdır bulunduğu yerde hizmet veriyor. Türbenin yanında bulunan, kapı ve çerçeveleri ahşap ile çevrili olan yapı, ilk olarak Ermeni bir eczacı tarafından kullanıldı. İlerleyen süreçte aş evi ve şekerci olarak işletilen bina, daha sonra Hüseyin Ayla tarafından satın alınarak bakkala dönüştürüldü. Günümüzde ise Ayla ailesinin 3. kuşak temsilcisi 67 yaşındaki Ali Haydar Ayla, geçimini bu bakkaldan sağlamaya devam ediyor. Dükkandaki her şey orijinal: Makas 153, terazi 90 yıllık Dükkanın yapısı dışında içerisinde kullanılan bazı malzemeler de antika niteliğinde yer alıyor. Üzerinde 1871 yılında üretildiği yazan makas hala kullanılırken, müşterilerin satın aldığı ürünler ise üzerinde 34 mührü yer alan terazi ile tartılıyor. Günümüzde üretilmeyen ürünler ve reklamları da hem raflarda hem de duvarlarda sergileniyor. “Dedem, dükkanı bin 750 sarı liraya aldığını söylerdi” Bakkalın sahibi Ali Haydar Ayla, evin tek oğlu olduğu için babası yaşlandıktan sonra dükkanı işletmeye başladığını söyledi. Asıl mesleğinin Endüstri Mühendisi olduğunu anlatan Ayla, “Dedem, dükkanı bin 750 sarı liraya aldığını söylerdi. Buradaki nostaljik ortamı korumaya çalıştık. Müşterilerimiz bu dükkanı böyle sevdiklerini söylediler. Bir yenilik yapmış olsaydım, sıradan bir marketten farkım kalmazdı” diye konuştu. “Benden sonra dükkanı işletecek yok” Buraya ilk defa gelen müşterilerin, kendi çocukluklarını hatırladıklarını ve torunlarına bakkalı gösterdiklerini ifade eden Ayla, kendisinden sonra bu dükkanı sürdürecek birisinin olmadığının altını çizdi. “Talebe göre ürün getiriyorum” Kendi çeşitlerinin müşterinin talebine göre şekillendiğini vurgulayan Ali Haydar Ayla, şunları kaydetti: “Bende o ürün yoksa bile not alır ve o ürünü getirtirim. O ihtiyaç devam ettiği sürece, artık marketin bir çeşidi olmuş olur. Daha önceden urgan çeşitlerimiz vardı. Artık talep ve urgan yapan usta olmayınca bu ürünümüzün satışını yapamıyoruz. Ayakkabı tamirat levhası satılıyordu. Onlara da talep kalkınca o ürünü de kaldırdık. Malı değiştiriyorum ama rafı değiştirmiyorum. İşimi severek yapıyorum.” “Eski insan olduğumuz için buradan alışveriş yapıyoruz” Başka ilçeden gelerek sürekli tarihi bakkaldan alışveriş yaptıklarını belirten 80 yaşındaki müşteri Ali Yeşilçimen, “Türkiye’de eşi yok. Başka marketlerde bizim ihtiyacımıza göre eski ürünler yok ama burada her şey var. Biz de eski insan olduğumuz için buradan alışveriş yapıyoruz” şeklinde konuştu. 76 yaşındaki Günay Şengönül ise “Doğduğumdan beri bu bakkal var. Bu civarda herkes bu bakkalı biliyor. Burada bir sürü ürün var ve hepsi eski yapıda. Benim çocukluğumda da bakkallar böyleydi şimdi de o yapı bozulmamış” ifadelerine yer verdi.