GÜNDEM - 05 Ekim 2024 Cumartesi 10:07

1 asırdır İzmir’de işletiliyor, bu bakkalı görenler tarihe yolculuk yapıyor

A
A
A

İzmir’de yaşayan Ali Haydar Ayla, yaklaşık 600 yıl önce imarethane olarak inşa edilen kubbeli yapı içerisinde, 100 yıldır bakkal olarak hizmet veren dükkanını işletmeye devam ediyor.

İzmir’in Menemen ilçesinde adını, içinde bulunduğu ve 600 yıl önce türbeye imarethane olarak yapılan kubbeli yapıdan alan ‘Kubbeli Bakkal’, 1 asırdır bulunduğu yerde hizmet veriyor. Türbenin yanında bulunan, kapı ve çerçeveleri ahşap ile çevrili olan yapı, ilk olarak Ermeni bir eczacı tarafından kullanıldı. İlerleyen süreçte aş evi ve şekerci olarak işletilen bina, daha sonra Hüseyin Ayla tarafından satın alınarak bakkala dönüştürüldü. Günümüzde ise Ayla ailesinin 3. kuşak temsilcisi 67 yaşındaki Ali Haydar Ayla, geçimini bu bakkaldan sağlamaya devam ediyor.

1 asırdır İzmir’de işletiliyor, bu bakkalı görenler tarihe yolculuk yapıyor

Dükkandaki her şey orijinal: Makas 153, terazi 90 yıllık

Dükkanın yapısı dışında içerisinde kullanılan bazı malzemeler de antika niteliğinde yer alıyor. Üzerinde 1871 yılında üretildiği yazan makas hala kullanılırken, müşterilerin satın aldığı ürünler ise üzerinde 34 mührü yer alan terazi ile tartılıyor. Günümüzde üretilmeyen ürünler ve reklamları da hem raflarda hem de duvarlarda sergileniyor.

“Dedem, dükkanı bin 750 sarı liraya aldığını söylerdi”

Bakkalın sahibi Ali Haydar Ayla, evin tek oğlu olduğu için babası yaşlandıktan sonra dükkanı işletmeye başladığını söyledi. Asıl mesleğinin Endüstri Mühendisi olduğunu anlatan Ayla, “Dedem, dükkanı bin 750 sarı liraya aldığını söylerdi. Buradaki nostaljik ortamı korumaya çalıştık. Müşterilerimiz bu dükkanı böyle sevdiklerini söylediler. Bir yenilik yapmış olsaydım, sıradan bir marketten farkım kalmazdı” diye konuştu.

1 asırdır İzmir’de işletiliyor, bu bakkalı görenler tarihe yolculuk yapıyor

“Benden sonra dükkanı işletecek yok”

Buraya ilk defa gelen müşterilerin, kendi çocukluklarını hatırladıklarını ve torunlarına bakkalı gösterdiklerini ifade eden Ayla, kendisinden sonra bu dükkanı sürdürecek birisinin olmadığının altını çizdi.

“Talebe göre ürün getiriyorum”

Kendi çeşitlerinin müşterinin talebine göre şekillendiğini vurgulayan Ali Haydar Ayla, şunları kaydetti:

“Bende o ürün yoksa bile not alır ve o ürünü getirtirim. O ihtiyaç devam ettiği sürece, artık marketin bir çeşidi olmuş olur. Daha önceden urgan çeşitlerimiz vardı. Artık talep ve urgan yapan usta olmayınca bu ürünümüzün satışını yapamıyoruz. Ayakkabı tamirat levhası satılıyordu. Onlara da talep kalkınca o ürünü de kaldırdık. Malı değiştiriyorum ama rafı değiştirmiyorum. İşimi severek yapıyorum.”

1 asırdır İzmir’de işletiliyor, bu bakkalı görenler tarihe yolculuk yapıyor

“Eski insan olduğumuz için buradan alışveriş yapıyoruz”

Başka ilçeden gelerek sürekli tarihi bakkaldan alışveriş yaptıklarını belirten 80 yaşındaki müşteri Ali Yeşilçimen, “Türkiye’de eşi yok. Başka marketlerde bizim ihtiyacımıza göre eski ürünler yok ama burada her şey var. Biz de eski insan olduğumuz için buradan alışveriş yapıyoruz” şeklinde konuştu.

76 yaşındaki Günay Şengönül ise “Doğduğumdan beri bu bakkal var. Bu civarda herkes bu bakkalı biliyor. Burada bir sürü ürün var ve hepsi eski yapıda. Benim çocukluğumda da bakkallar böyleydi şimdi de o yapı bozulmamış” ifadelerine yer verdi.

Mehmet Pamuk - Sinan Yeniçeri

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Bandırma Ticaret Odası Başkanı Adem Yılmaz, iki yıllık görev sürecini anlattı Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, Bandırma Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz, görevde bulunduğu iki yıl boyunca hayata geçirilen projeler ve yürütülen çalışmalar ile ilgili bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Bandırma Ticaret Odası’nda 2 yıllık görev süresi dolan Yönetim Kurulu Başkanı Adem Yılmaz, basın mensupları ile bir araya gelerek görev süresinde yapılan faaliyetler ve projeler hakkında bilgi verdi. Görev süresinin dolu dolu geçtiğini belirten Yılmaz, “Bandırma Ticaret Odası organ seçimleri 10 Ekim 2022 tarihinde yapılmıştı. O tarihte aldığımız bir karar doğrultusunda yönetim kurulu başkanlık görevini Bahadır Çolak ile dönüşümlü olarak yapacağımızı açıklamıştık. Benim 2 yıllık görev sürem sona eriyor. Dolu dolu bir dönem geçirdik.” dedi. Yılmaz, göreve geldiği günden itibaren Bandırma’nın ticaret potansiyelini artırmak ve yerel ekonomiye katkı sağlamak amacıyla birçok önemli projeyi hayata geçirdiklerini belirtti. İki yıl boyunca ticari faaliyetlerin iyileştirilmesi, bölgesel kalkınmanın hızlandırılması ve üye işletmelerin desteklenmesi için yoğun bir çalışma yürüttüklerini ifade eden Yılmaz, bu süreçte özellikle dijitalleşme, ihracat odaklı çalışmalar ve mesleki eğitim projelerine öncelik verdiklerini söyledi. Başkan Yılmaz, görevi süresince gerçekleştirilen faaliyetlerin sadece Bandırma’nın değil, aynı zamanda çevre ilçelerin de ekonomik yapısını güçlendirdiğini vurguladı. 2 yıllık süreçte dolu dolu bir dönem geçirdiklerini belirten Adem Yılmaz, “Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren Güney Marmara Kalkınma Ajansı ile iletişimimizi iyi tutarak, gerçekleştirebileceğimiz projeler için çeşitli toplantılar düzenledik. Kadın Girişimciler Kurulumuz tarafından kadınların hayatına dokunacak projeler ve toplantılar düzenledik. Bandırma Ticaret Odası olarak kadınların erkek egemen mesleklerde yer alabilmesi için projeler ve seminerler düzenledik. Kadınlarımızı erkek işgücüne sahip çıkmaya davet ettik. Bandırma Ticaret Odası olarak kadın işgücüne verdiğimiz değeri her fırsatta vurguladık. Marmara OSB ile düzenlediğimiz toplantılarda bölgedeki işbirliklerini değerlendirdik. Çelebi Limanı ile yaptığımız görüşmelerde üyelerimizin sorunlarına yönelik hızlı çözümler üretmeye çalıştık. İlgili bakanlıklar nezdinde girişimlerde bulunarak Çelebi Limanı’nda bir Gıda Kontrol Odası oluşturup personel atayarak hem maliyet hem de zamandan tasarruf sağladık. İhracat ön izin belgesiyle ilgili bitkisel gıda ve yem ihracatı yapan firmalarımızın Balıkesir’e gitme zorunluluğunu ortadan kaldırdık.” dedi. Bandırma’nın tüm sektörlerine yön vermek ve sorunlara çözüm üretmek için çalıştıklarını söyleyen Başkan Yılmaz, “Hastane yolu taleplerimizi Karayolları Genel Müdürlüğü’ne ilettik ve taleplerimizin karşılık bulmasıyla Külefli yolunda yapılan düzenleme sayesinde bölge trafiğinin yüzde 40 oranında rahatlamasına vesile olduk. Bandırma’nın il olması için ’Tek Ses Tek Yürek’ sloganımızla tüm paydaşlarla toplantılar gerçekleştirdik. Erdek Ticaret Odası, Bandırma Ticaret Borsası ve Bandırma Ticaret Odası olarak ortak çalışmalarla bölgemizi güçlendirmek için gayret gösterdik. Bölgemizin değerlerini ön plana çıkarmak adına 2 yıllık dönemde 4 coğrafi işaret tescili aldık. Bandırma Ticaret Odamız önünde kurulmasını sağladığımız Yüksek Hızlı Araç Şarj İstasyonu, aylık yaklaşık 900 araç tarafından kullanılıyor. TOBB tarafından yaptırılan 12 derslikli Anaokulu projesi sürüyor. Bu proje ile bölgede 300 öğrenciye eğitim sağlanacak.” diye konuştu. Başkan Âdem Yılmaz, görev süresinin sona ermesiyle birlikte yeni dönemde bayrağı devralacak olan Bahadır Çolak’ın aynı vizyonla çalışmalarını sürdüreceğine inandığını ifade ederek, Bandırma Ticaret Odası’nın bölge ticaretindeki rolünü daha da ileriye taşımak için gerekli tüm desteği vereceğini ve Yönetim Kurulu’nda göreve devam edeceğini belirtti.
Balıkesir Bandırma’daki kanalizasyondan yağ fışkırdı Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, tıkanan kanalizasyondan yemek firmalarının döktüğü kullanılmış yağ çıktı. Yağın kanalizasyonu tıkaması sonucu da bazı ev ve iş yerlerine pis su bastı. Bandırma Dere Mahallesi’nde yaşanan olay da, yemek sektörleri tarafından gidere dökülen atık yağların kanalizasyon sistemine verdiği zararı bir kez daha gözler önüne serdi. Yoğurthane Sokağı ile Dere Mahallesi kesişim noktasında sık sık yaşanan kanalizasyon tıkanması sonucu mahalle de bazı ev ve işyerlerini pis su bastı.Edinilen bilgiye göre, tıkanıklığın nedeni zamanla biriken atık yağların olduğu öğrenildi. Mahalle sakinleri kanalizasyon kapağından çıkan karamel kıvamındaki yağın lokantaların atık yağlarından kaynaklandığını ifade etti. Balıkesir Su ve Kanalizasyon İdaresi (BASKİ) ekipleri sık sık bölgeye gelerek tıkanıklığı gidermek için çalışıyor. Ancak her seferinde tıkanıklığın nedeninin yemek atıkları ve yağlar olduğu görülüyor. BASKİ çalışanları, son tıkanıklıkta da vidanjör yardımıyla kanalizasyondan büyük miktarda yemek yağı çektiğini belirtti. Mahalle sakinleri, yemekçilik firmalarının atık yağlarını kanalizasyon sistemine boşaltmaması gerektiğini ve bunun çevreye ve altyapıya büyük zarar verdiğini dile getiriyor. Bandırma Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü ekipleri, kaldırım ve yola bulaşan yağı temizlemek için deterjanlı su ile yıkama işlemi gerçekleştirerek çevreye yayılan kokuyu önledi. Bu olay, atık yağların çevreye ve altyapıya verdiği zararlar konusunda toplumsal duyarlılığın artırılması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Mahalle sakinleri lokantaların atık yağlar konusunda daha duyarlı davranması gerektiğini ve bu yağların uygun şekilde bertaraf edilebilmesi için de yetki birimlerden sorunun biran önce çözülmesini istediklerini ifade etti.
İstanbul Çocukların şiddete şahit olması nesiller arası travmaya sebep oluyor Çocukların, doğrudan şiddete uğramadıkları halde şehit olmaları da, uyku bozuklukları, gelişimsel bozukluklar, saldırganlık ve kaygılı bir yapıya zemin oluşturuyor. Kadına yönelik şiddetin en sık yaşanan insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Klinik Psikolog Aleyna Damla Özcan, “Kadına yönelik şiddetin failleri, yaşadığımız sosyal çevrede, iş hayatımızda veya her gün geçtiğimiz yollarda yani kısaca, hayatımızın bir tarafında varlığını sürdürüyor. Tam da bu nedenle, şiddet sadece şiddete maruz kalan kadınları değil; beraberinde çocuklarını, ailelerini ve içerisinde var olduğu toplumu da aynı çark içerisine almış oluyor” dedi. Şiddete tanık olmanın çocuklar için hem kısa hem uzun vadede sıkıntılı sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Özcan, “Kadına yönelik şiddet, her zaman ve her şartta çocuğa yönelik şiddetin de ta kendisidir. Çocuklar doğrudan şiddete uğramadıkları halde şiddete tanık olmak da çocuklarda; uyku bozuklukları, gelişimsel bozukluklar, saldırganlık ve kaygılı bir yapıya zemin oluşturuyor. Bunun yanında şiddeti ve şiddetin sonuçlarını gözlemleyen bazı çocuklar, çatışmaları çözmenin yolunu şiddet olarak kodlayabiliyor. Bu durum ve kodlama hem toplumda şiddet çarkının devamını hem de şiddete maruz kalan kadınlar ile beraber çocuklarına bilinçaltında ‘nesiller arası travma’ olarak aktarılıyor” dedi. Özcan, “Şiddetin türü her ne olursa olsun; korku, kafa karışıklığı, öfke, uyuşma ve daha birçok duygu karmaşası sürece eşlik eder. Hatta kadınların bazıları, şiddete uğradığı için suçluluk ve utanç duygularını hissedebilir. Sosyal izolasyon, keyif alınan şeylere yönelik ilgi kaybı, düşük benlik algısı ise kadına yönelik şiddet sonucunda sıklıkla karşımıza çıkan semptomlar arasında yer alıyor. Travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, kaygı bozuklukları ile alkol ve madde kullanım bozukluğu, şiddetin ardından kadınların yaşantısına dahil olabilen diğer ruhsal bozukluklardır. Korkutucu ve şok edici bir olayın ardından; travma sonrası stres bozukluğunda kişi kolayca irkilebilir, ani öfke patlamaları yaşayabilir ve uyumakta güçlük çekebilir. Hatta zaman zaman kişilerin, olay ile ilişkili ya da olaydan bağımsız bazı sahneleri hatırlamakta güçlük çektiğine de rastlayabiliriz” dedi.
Ankara Limak Filarmoni Orkestrası başkentlilerle buluştu Limak Filarmoni Orkestrası, Türk halk müziğinin zengin repertuvarını senfonik düzenlemelerle başkent izleyicisiyle buluşturdu. Ankara Congresium Kongre ve Sergi Merkezi’nde dün akşam gerçekleşen ’Murat Karahan ile Anadolu’nun Eşsiz Hazineleri’ konserinde binlerce izleyici, Anadolu’nun farklı yörelerinden seçilmiş türküleri dinledi. Konserden elde edilen gelir, Türkiye’nin Mühendis Kızları programı kapsamında kadın mühendislik öğrencilerinin eğitiminde kullanılacak. Limak Vakfı tarafından sanata destek amacıyla kurulan Limak Filarmoni Orkestrası, Anadolu’nun eşsiz türkülerini senfonik yorumla Ankara için çaldı. Her bölgeden seçilmiş eserlerden oluşan konserde Limak Filarmoni Orkestrası Sanat Yönetmeni ünlü tenor Murat Karahan solist olarak sahne alırken, orkestrayı dünyanın prestijli opera evlerinde orkestra şefi olarak görev alan İbrahim Yazıcı yönetti. Anadolu’nun kültürel derinliğini yansıtan ve halk müziğinin nadide örneklerinin yer aldığı konseri, 3 binin üzerinde seyircinin yanı sıra iş, bürokrasi, sanat ve medya dünyasından pek çok davetli izledi. Anadolu’nun kültür mirasına senfonik dokunuş Anadolu’nun zengin kültürel mirasını müzikseverlerle buluşturmayı amaçlayan konserde; Doğu Anadolu’dan Ege’ye, Karadeniz’den İç Anadolu’ya Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinin sembolleşmiş türküleri sanatseverlerle buluştu. Aşık Veysel, Neşet Ertaş gibi halk ozanlarının miras bıraktığı eserleri yeni bir yorumla binlerce izleyiciyle buluşturan Limak Filarmoni Orkestrası ve Murat Karahan, Uzun İnce Bir Yoldayım, Evlerinin Önü Mersin, Bahçada Yeşil Çınar, Neredesin Sen, Çayelinden Öteye gibi türkülerle, izleyicilerden alkış aldı. Halk müziği eserlerinin modern orkestrasyon eşliğinde senfonik tarzda yorumlandığı konserin tüm geliri mühendislik alanında kariyer yapmayı hedefleyen genç kadınlara burs, mentorluk ve eğitim destekleri sağlayan Türkiye’nin Mühendis Kızları programına aktarılacak.