ASAYİŞ - 06 Eylül 2024 Cuma 09:50

Bursa’da tavuk alma eğlencesi sonrası sokak ringe döndü

A
A
A
Bursa’da tavuk alma eğlencesi sonrası sokak ringe döndü

Bursa’nın Yıldırım ilçesinde tavuk alma eğlencesinde çıkan seslerden rahatsız olan mahalle sakinleri ile düğün sahipleri arasında tartışma çıktı. Çıkan tartışmada sokak adeta ringe döndü.


Merkez Yıldırım ilçesi Millet Mahallesi’nde düğün sonrası yapılan tavuk alma eğlencesinde çıkan seslerden rahatsız olan mahalle sakinleri, düğün sahiplerini uyardı. Çıkan tartışma ise bir süre sonra kavgaya döndü. Mahalle sakinleri ile düğün sahipleri arasındaki kavgada sokak adeta ringe döndü. O anlar saniye saniye amatör kamera ile kaydedildi.



Bursa’da tavuk alma eğlencesi sonrası sokak ringe döndü

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Osmanlı döneminden kalan tarihi yapı: Çay Camii Konya’nın merkez Selçuklu ilçesinde, 5 bin yıllık tarihe sahip Sille Mahallesi’ni ikiye ayıran çay yanında bulunan Osmanlı döneminden kalma Çay Camii’nde vatandaşlar ibadet etmeye devam ediyor. Şehir merkezinin kuzeybatısında yer alan tarihi Sille Mahallesi’nde birçok medeniyete ait izler bulunuyor. Osmanlı döneminde 19. yüzyılda yapıldığı yapılan araştırmalar sonrası ortaya çıkan Çay Camii, restore edilmesinin ardından hizmet vermeye devam ediyor. "Alt katta mektep binası, üst kattaki alan caminin asıl kullanılan kısmıdır" Tarihi cami hakkında bilgi veren Selçuklu Belediyesi Sille Müze Sorumlusu Uzman Arkeolog Sercan Yayla, "Çay Camii’miz ismini tarihi Sille Mahallemizi ikiye ayıran çaydan almaktadır. Eğimli bir arazi üzerine inşa edilmiş ve eğimli araziden dolayı camimiz 2 katlı olarak planlanmıştır. Alt katta mektep binası ve depolar bulunmaktadır. Üst kattaki alan caminin asıl kullanılan kısmıdır. Camimizin üst kısmı ve harem son cemaat mahallinden oluşmaktadır. Harem bölümünde 2 sütun sırası yer alırken, her sütun sırasında da 5 adet sütunumuz toplamda 10 sütun ise üst örtüyü taşımaktadır. Sütunların üzerine ana kirişler, kuzey güney doğrultusunda yerleştirilmiştir ve kuzey güney doğrultusundaki ana kirişlerin üzerine de doğu batı doğrultusunda uzatılan tali kirişler yerleştirilerek üst orta örtülmüştür. Camimiz kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen bir plana sahiptir. Yine camimizin kuzey duvarında bayanlar mahfili yer almaktadır. Bayanlar mahfiline kapıdan girdiğinizde sağ taraftaki merdivenlerle ulaşmaktasınız. Caminin mihrabı, minberi ve vaaz kürsüsü ahşaptan olup, ahşap oyma sanatıyla süslenmiştir. Süsleme sanatında genellikle bitkisel motiflerle geometrik desenler ön plandadır" dedi. "19. yüzyıla yani 1800 yıllara ait olabileceği tespit edilmiştir" Caminin Sille’nin içerisinde önemli bir yapı olduğuna dikkat çeken Arkeolog Sercan Yayla, "Cami ahşap direkli Osmanlı dönemine ait bir camidir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Stil kritik yoluyla 19. yüzyıla yani 1800’lü yıllara ait olabileceği tespit edilmiştir hocalarımız tarafından. Camimiz cumhuriyet döneminden sonra 1976 yılında Konyalı iş adamı hayırsever Halil İbrahim Sayar tarafından restore edilmiştir. Daha sonraki yapılan en önemli geniş çalışma ise Selçuklu Belediyemiz tarafından gerçekleştirilmiştir. 2012 yılında başlatılan çalışmalar 2013 yılında sonlanmıştır ve kültürel hazinemize kazandırılmıştır" şeklinde konuştu. "Restorasyonda müştemilatta bir Kabe örtüsüyle karşılaştık" Konya’daki diğer camilerden farkının restore sırasında çıktığını anlatan Yayla, "Bu camiyi diğer camilerden ayıran en önemli özelliği ise caminin restorasyonunda müştemilatta bir Kabe örtüsüyle karşılaştık. Kabe örtüsünün büyük ihtimal Sille Medresesi’nin kurucusu olan Mehmet Efendi’ye ait olduğunu düşünüyoruz. Büyük ihtimal Mehmet Efendi’nin oğlu Musa Kazım Efendi’yle birlikte buraya gelmiş olabileceğini düşünmekteyiz. Biz de Konya’ya ve Sille’ye gelecek ziyaretçilerimizi Çay Camimize bekliyoruz" diye konuştu. Camide namaz kılanlar ve ziyarete gelenler ise camiyi çok bakımlı bulduklarını belirterek, hizmet edenlere ve yetkililere teşekkür etti.
Bitlis Van Gölü’nde şu ana kadarki en büyük mikrobiyalit tespit edildi Türkiye’nin en büyük gölü olma özelliğini taşıyan Van Gölü’nde şu ana kadarki en büyük mikrobiyalit keşfedildi. Daha önce 18 metre civarında dünyanın en büyük mikrobiyalitinin tespit edildiği Van Gölü’nün Bitlis’in Adilcevaz kısmında yeni bir keşfe imza atılarak, 34 metre 60 santimetre boyunda mikrobiyalit bulundu. Van Gölü Havzası’nda, sportif dalışlar neticesinde yapı ve şekil bakımından farklı yeni mikrobiyalitler tespit edildi. Adilcevaz Yukarı Deniz Derneği Başkanı Cumali Birol, sportif dalışlar neticesinde üst çapı 15 metre olan ve palmiye ağacına benzeyen mikrobiyaliti keşfettiklerini belirtti. Birol, “Van Gölü Havzası’nda bugüne kadar bulduğumuz en büyük mikrobiyaliti görüntüledik. 1993 yılında ağ parçasının takılmasıyla başlayan bu serüven Adilcevaz açıklarında yaklaşık 34 metre 6 santimetre bir mikrobiyalite denk geldik. Üst çapı yaklaşık 15 metre çapında olan bu mikrobiyalit bugüne kadar bulduğumuz en yükseğidir. Bu mikrobiyalitlerin turizme açılması, jeosit alanı ile ilgili yapmış olduğumuz çalışmalar devam etmektedir. Mikrobiyalitlerin jeosit alanı ile ilgili çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığından beklemekteyiz. Dolayısıyla Adilcevaz’daki Van Gölü Havzası’nda mikrobiyalitlerin turizme kazandırılması noktasındaki çalışmalarımız devam etmektedir. Dalış okulumuz şu anda bu konudaki çalışmalarına devam ediyor. Netice itibari ile sportif dalışta bulmuş olduğumuz mikrobiyalitler, Van Gölü Havzası’na bir nebzede olsa ışık tutacağına inanıyorum” diye konuştu. Buldukları mikrobiyalitleri palmiye ve sedir ağacına benzettiklerini sözlerine ekleyen Birol, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu bulduğumuz mikrobiyalit cinsi asıl mikrobiyalit tufa değil. Mikrobiyalitler bazen palmiye, bazen sedir ağacına, bazen de ejderha kafasına benzer. Eşsiz güzelliğiyle dalış severleri Van Gölü’ne bekliyoruz. Bu noktada yapmış olduğumuz çalışmaların tümü ilçemiz ve ilimiz içindir. Van Gölü Havzası’nda yapmış olduğumuz çalışmalar ortada zaten. Bununla ilgili çalışmalarımız ileri ki dönemlerde sürecek. Bulduğumuz bu en büyük mikrobiyaliti kayıt altına aldık. İleriki günlerde daha farklı mikrobiyalit cinsine rastlayacağımıza eminim.”