EKONOMİ - 14 Kasım 2019 Perşembe 11:17

Beyaz ette tercih balık yerine tavuk

A
A
A
Beyaz ette tercih balık yerine tavuk

Balık sezonunda beklenen rekoltenin olmaması ve kırmızı et fiyatlarının yüksek olması vatandaşları tavuğa yöneltti.

Balık sezonunda beklenen rekoltenin olmaması ve kırmızı et fiyatlarının yüksek olması vatandaşları tavuğa yöneltti. Has Tavuk Genel Müdürü Şahin Aydemir, “Hayvanî protein ihtiyacını şu anda Türkiye’de tavuk karşılıyor. Bu yıl tüketimde bir miktar artış söz konusu” dedi.


Balık sezonunda beklenen rekolteye şuana kadar ulaşılamadı. Durum böyle olunca da pahalılıktan yakınan vatandaşlar beyaz et tercihini tavuktan yana kullanıyor. Has Tavuk Genel Müdürü Şahin Aydemir, “Has Tavuk olarak üretimlerimizin yüzde 70’ini yurt içi pazarında üreticilerimizin hizmetine sunarken, yüzde 30’unu ise ihraç ediyoruz. Üretimimizde teknolojimiz en üst seviyede. Tamamen doğal, vejeteryan besleme tekniğiyle gezen tavuk üretiyoruz. Özellikle dünya pazarında ciddi teveccüh gösteriyoruz. Dünyada 28 ülkeye ihracat ediyoruz. En önemli pazarlarımızdan bir tanesi Japonya. Japonya ürün seçiciliğinde dünyadaki en önemli pazarlardan bir tanesidir. Ülkemizden Japonya pazarına ihracat yapan tek, Avrupa’da ise iki firmadan bir tanesiyiz. Japonlar, dünyada 100 yaşının üzerindeki nüfus sayısının olduğu ülkelerden bir tanesidir. Beslenmelerinin başında tavuk ve balık vardır. Bazı gıda teröristlerinin tavukla ilgili ülkemiz tüketicilerine korku yayarken, Japonya’da ise en fazla tüketilen gıdalardan bir tanedir. Japonların hassasiyeti, kalıntı, antibiyotik, GDO ve bakteriye çok dikkat ediyorlar. Sık sık işletmemizi denetliyorlar. Bütün analizleri ve tahlilleri AB standartlarının 10 kat üzerinde katı bir denetim sistemiyle sağlıyorlar. Türkiye’de pek çok firmayı gezdiler, ama bunu sağladığımız için bizi tercih ettiler” diye konuştu.



“Tavuk halkın hayvansal protein ihtiyacını karşılıyor”


Sağlıklı nesillerin yetişmesi için hayvansal proteine ihtiyaç olduğunu dile getiren Aydemir, “Bunu kırmızı, et, tavuk ve balıktan alabiliriz. Biz, 3 tarafımız denizle çevrili. Bu yıl balık üretiminde gerekli rekolte tam olmadığı için, bu açığı, kırmızı et fiyatlarını da göz önüne alırsak, tavuk karşılıyor. Bu anlamda baktığımızda çocukların beyin ve sinir hücrelerinin gelişmesi, yaşlıların sindirim özelliği, insanların diyabetik ve sağlıklı beslenmesi için tavuğu sofralarımızdan eksik etmemeye çalışıyoruz. Bu anlamda halkımıza, değerli gıda üretmenin şerefini taşıyoruz” açıklamasında bulunu.



“Dünyanın en sağlıklı beyaz eti Türkiye’de üretiliyor”


“Türkiye’deki beyaz et üretim sistemleri ülkemizin ihtiyacını karşıladıktan sonra daha fazla ihracat yapabilecek tesislerimiz var” diyen Aydemir, “Dünyanın en sağlıklı beyaz eti Türkiye’de üretiliyor. Hayvanî protein açığını şu anda tamamen tavuk karşılıyor. Çünkü en ucuz, sağlıklı ve kolay ulaşabileceğiz gıda. Balığı, yeterli rekolte olmadığı için fiyatlar belli seviyenin altına düşmedi. Hemde, Anadolu ve sahil kesimleri dışındaki insanların balığa ulaşması et yeme kültürüne göre daha düşük. Kırmızı et ile karşılanmaması durumunda tek nokta tavuk. Tavuk şuanda ihtiyacı karşılıyor. Şu zamandaki geçmiş yıllar ile bu yıl arasındaki tüketimde bir miktar artış söz konusu” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Tarihi serenderler otel odası oldu Rize’de geçmiş dönemlerde daha çok yiyeceklerin saklanması için kullanılan serenderler otel odası oldu. Genelde üst kısmında yiyeceklerini kemirgenlerden korumak için sakladığı, alt kısmını da çoğunlukta ahırda yetiştirdikleri hayvanlar için yazdan hazırladıkları otları koymak için kullandığı ahşap serenderler artık tarih olmaya başladı. Genel itibariyle 4 direk üzerine kurulan oda şeklinde olan ve oturtulduğu direklere kemirgenlerin tırmanmaması için tekerleğe benzer yuvarlak bir ahşap ile kesişen serenderler aynı zamanda bir zenginlik göstergesiydi. Birçok evin yakınına kurulan bu serenderlerin alt kısımları da ahırda bakılan büyükbaş veya küçükbaş hayvanların yemesi için saklanan otlarla doldurulurdu. Unutulmaya yüz tutmuş bu yerel mimari Rizeli aile için fikir kaynağı oldu. Rize’nin Ardeşen ilçesi Fırtına Vadisinde yaşayan Recep Kurtoğlu ve oğulları, çürümeye yüz tutan ve Doğu Karadeniz’in geçmiş dönemde vazgeçilmezi olan bir serenderi satın alarak köylerinde ki araziye yerleştiremeyince farklı bir alana yerleştirdiler. Aile genellikle yakın akrabaları ve arkadaşları ile çay içmek için serenderi kullanmaya başladı. Sonrasında talep artınca serenderi otel odasına çevirdi. Alt kısmını lavabo, salon ve mutfağa çeviren aile üst katını ise yatak odasına ayırdı. Talep arttıkça harekete geçen Kurtoğlu ailesi, tamamen doğallığı bozmadan yaptıkları serenderlerin sayısını 5’e kadar çıkarttı. “Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık” Orjinalliğini bozmadan serenderleri otel odası olarak kullanmaya başladıklarını ifade eden Recep Kurtoğlu, “Aslında ilk önce evimin önüne koymak için almıştım. Tarihi eserleri seviyorum. Sığmayınca buraya getirmek zorunda kaldık. Çocuklar özellikle burayı istediler. Başta ticari amaçlı değildi. Sırf kendimiz için yapmıştık. Tamamen doğaldan yanayız. Her şeyi otantik yapmaya çalıştık. Bunlar en az 150-200 yıllık yapılar. Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık. Orijinalliğini bozmadan eskiyi canlandırmak istedik” dedi. “Rize hayatını burada yaşatıyoruz” Gelen misafirleri şehir hayatından uzaklaştırarak Rize hayatını yaşattıklarını belirten Burak Kurtoğlu, “Buranın en büyük özelliği tamamen doğal olması. 150-200 yıllık yapılarımız var burada. 5 ayrı serender evimiz mevcut. Hiçbirinde çivi bile yok. Eskilerimiz tahtaların birbirine geçirerek yapmışlar. Zamanında bunlar kiler olarak kullanılmaktaydı. Eskiler mısır gibi ürünler öğüttükleri zaman fare gibi haşereler ulaşamaması için serenderlerde saklanırdı. Asıl kullanım amacaı oydu. Yöremizde çokça mevcuttu. Sahipleri bir kısmını kırıp odun yapmaya başladılar. Bir kısmı çürütmeye başladı. Değeri kalmadı. Bu olay zaten karambole gelişti. Öncelikle bu işe girmemize sebep olan arkadaş serenderi çürütüyordu. Eski sahibi bakamadığı için bize sattı. Köyümüze büyük geldiği için orada kullanamadık. Düz bir alana kurup arkadaşlarımız gelip çay içeriz amacıyla buraya kurduk. Sonrasında neden konaklamaya çevirmiyorsunuz gibilerinden çok talep olunca neden olmasın dedik. Bir tane ile başlamıştık. Şu anda 5 adet farklı serender evimiz mevcut. Rize’nin farklı köylerinden serender evleri aldık buraya taşıdık. Doğallığını bozmadan buraya dizdik. İçini de otel hizmeti verebilecek şekilde dizayn ettik. Buranın en büyük özelliği doğal olması. Buraya gelen insan 2-3 gün olsa bile şehir hayatından uzaklaşıyor. Rize hayatını burada yaşatıyoruz” ifadelerini kullandı. “Burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu” Kaan Kurtoğlu ise serenderlerin tarihine dikkat çekerek “Serender yaklaşık 150 yıllık. İçine girdiğin andan itibaren ahşabın kokusunu alıyorsunuz. Özellikle yağmurlu havalarda burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu. Gelen insanlarda bu şekilde düşünüyor. Bu serenderler eskiden kiler olarak kullanılıyordu. Buzdolabı olmadığı için insanlar gıda ürünlerini burada saklarlardı. Bunlar yerden yüksek olduğu için fare gibi hayvanlar gıdalara ulaşamıyordu. Bu şekilde kullanılıyordu” şeklinde konuştu.