ÇEVRE - 12 Ekim 2024 Cumartesi 12:15

Yemyeşil ormanı, dik yamaçları, masmavi suları ve tarihi yapılarıyla saklı cennet ’Karanlıkdere Kanyonu’

A
A
A
Yemyeşil ormanı, dik yamaçları, masmavi suları ve tarihi yapılarıyla saklı cennet ’Karanlıkdere Kanyonu’

Burdur’un Altınyayla ilçesinde bulunan ve 6 kilometrelik uzunluğu, içinde bulunan bitki örtüsü, doğal kaynak suyu ve tarihi yapılarıyla saklı bir cenneti andıran Karanlıkdere Kanyonu turizme kazandırılmayı bekliyor. 17 bin dönümlük doğal tabiat parkı olan bu bölge birçok anıt ağaca ve vaşak, karakulak gibi Türkiye’de ender görülen hayvanlara da ev sahipliği yapıyor.


Burdur’un Altınyayla ilçesi Ballık köyünde başlayan ve dünyaca ünlü Patara Plajı yakınlarından denize dökülen Eşen Çayı’nı içinde barındıran Karanlıkdere Kanyonu adeta keşfedilmeyi bekleyen saklı bir cenneti andırıyor. Altınyayla’ya 50, Fethiye’ye 52 kilometre uzaklıkta bulunan ve 6 kilometre uzunluğa 800 metre derinliğe sahip 17 bin 750 dönümlük doğal tabiat parkı, içinde barındırdığı onlarca çeşit ağaç türü, doğal kaynaktan çıkan ve vadi boyunca akan tertemiz suları ile Erken Dönem Bizans Dönemi’ne ait tarihi yapılarıyla tam bir keşfedilmemiş turizm rotası. Ekstrem sporlar ve dağcılığa bağlı spor türlerine de oldukça elverişli olan bu bölge hem spor turizmi hem de kültür turizmi için doğaseverleri bekliyor.



Endemik türlere ev sahipliği yapıyor


Karanlıkdere Kanyonu onlarca tür canlıya ev sahipliği yaparken bunlardan en önemlisi endemik olan Dirmil Müşkürümü (Leopoldia mira (Speta) Eker), karakulak, vaşak ve Türkiye’nin tescilli en uzun sedir ağacı olan 52 metrelik ağacı da içinde barındırıyor. Ayrıca Kanyon içerisinde birçok anıt ağaç da bulunuyor.



Kanyonu turizme kazandırmak isteyen 20 kişilik heyet incelemelerde bulundu


Karanlıkdere Kanyonu’nu turizme kazandırarak bölgenin potansiyelini arttırmak isteyen Altınyayla Kaymakamı Mustafa Tokel, Gölhisar Kaymakamı Emre Çiftçi, Altınyayla Belediye Başkanı Selen Kınalı, Gölhisar Orman İşletme Müdürü Ramazan Başaran, Fethiye Müze Müdürlüğü ekipleri, Doğa Koruma ve Milli Parklar 6. Bölge Müdürlüğü ekipleri, Ballık Köyü Muhtarı ve bölgeyi çok iyi bilen köylülerin de aralarında bulunduğu 20 kişilik, heyet kanyonu gezerek incelemelerde bulundu. Kanyon içerisinde gezen ve turizm potansiyelinin oldukça yüksek olabileceğini belirleyen ekip bu bölgeyi canlandırmak için gerekli yerlere başvuracaklarını belirttiler.



Keşfedilmeyi bekleyen gizli bir cennet


İncelemeler sonrasında Karanlıkdere Kanyonu’nun adeta gizli bir cennet olduğunu dile getiren Altınyayla Kaymakamı Mustafa Tokel, “Uzun zamandır tanıtımını yapmayı planladığımız Karanlıkdere Kanyonu için buraya geldik. Karanlıkdere Kanyonu Burdur’un Altınyayla ilçesi Ballık Köyü’nde bulunuyor ve onlarca çeşit endemik bitkisiyle, yaklaşık 6 kilometrelik uzunluğu, 1 kilometreye varan derinliği ile adeta keşfedilmeyi bekleyen gizli bir cennet. İnşallah turizme kazandırmayı, turistlere burayı göstermeyi, ülkemize, ilçemize, ilimize değerli bir turizm alanı kazandırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.



"Yetkililerin bu konuda harekete geçmesini istiyoruz"


Bölgenin turizme kazandırılması için yetkililerin harekete geçmesini isteyen Altınyayla Belediye Başkanı Selen Kınalı, “Yıllardır tanıtımını beklediğimiz ama şu ana kadara gerçekleştiremediğimiz bir olayın şu an derinliğine inmek için tüm ekipler ve kurumlarımız ile beraber bu vadiye geldik. Buradaki doğal güzelliklerin görülmesini, Burdur’un ve Muğla’nın Valilikleri, Kaymakamlıkları ve tüm kurumlarıyla beraber bu güzelliğin turizme kazandırılmasını, Altınyayla ilçemizden Ballık köyüne kadar olan 25 kilometrelik alandaki ormanlık güzellikleri, tabiat güzelliklerini, su kaynaklarımızı ve doğal güzelliklerimizin görülmesini canı gönülden istiyoruz. Herkesi bu bölgeye davet ediyoruz. Yetkili kurumlarımızın bu olaya parmak basmasını ve resmiyetteki görüşmeleri yapmalarını talep ediyoruz. Muğla zaten bir turizm bölgesi ama bunu Burdur’a ve Altınyayla’ya da kazandırırsak bu güzelliklerin sonucunda da Gölhisar’da Kibyra, Altınyayla’da Balboura, Krıkpınar, Gavur Beşiği, Taş konaklar gibi gezilmeye değer çok güzel yerlerimiz var. Tüm gezginleri ve turizmcileri bu bölgeye davet ediyoruz” dedi.



"Burası 17 bin 750 dönümlük bir tabiat parkı"


Karanlıkdere Kanyonu’nun büyük bir tabiat parkı olduğunu ve birçok bitkiye ev sahipliği yaptığını söyleyen Gölhisar Orman İşletme Müdürü Ramazan Başaran, “Karanlıkdere Kanyonu Fethiye’ye 52 kilometre, Altınyayla’ya ise 50 kilometre olan derenin karşısı Muğla’ya bu tarafı Burdur’un Altınyayla ilçesine bağlı 2018 yılında ilan edilmiş bin 775 hektar yani 17 bin 750 dönümlük bir tabiat parkı. Bu kanyonun uzunluğu 6 kilometre derinliği ise ortalama 800 metre. Burada asli ağaç türleri olarak kızılçam, karaçam, sedir, orman kavağı, çınar, menengiç, incir, zakkum gibi çok değişik türleri barındırıyor. Bunun dışında Dirmil Müşkürümü diye endemik bir türe de ev sahipliği yapıyor. Görülmesi gereken tabiat harikası bir yer. Hem Fethiye’ye çok yakın hem de Altınyayla’ya çok yakın bir nokta. Biz burayı geçen sene çok profesyonel olmayan bir ekiple en uç noktası olan bin 200 rakımlı Ballık köyü noktasından buraya kadar yaklaşık 7 saatlik bir zaman diliminde yürüdük. Bu kanyonun üçte birlik kısmında su var geri kalan kısımda su bulunmuyor. Buradaki su tamamen doğal olarak vadi tabanından çıkıyor” ifadelerini kullandı.



Türkiye’nin tescilli en uzun sedir ağacı burada


Kanyon’un tam bir doğal yaşam alanı olduğunu ve tescilli en uzun sedir ağacının da burada olduğunu belirten Ramazan Başaran, “Burada yıllar evvel yabani olarak doğal tür yaban keçisi yaşıyordu ama zamanla bitti. Geçen yıl Burdur Valiliği öncülüğünde Doğa Koruma ve Milli Parklar tarafından buraya yaban keçisi salımı yapıldı. Bunlar da üreyerek çoğaldı bu bölgede. Bunun dışında bu bölgede karakulak, vaşak, kurt ve domuz gibi yabani türler yaşamakta. Buranın çok özel bir özelliği var. Türkiye’nin tescilli en uzun sedir ağacına ev sahipliği yapıyor bu bölge. Bu ağaç yaklaşık 600 yaşında ve 52 metreydi. Şu anda kırılmış haliyle 49 metre uzunluğunda ve hala Türkiye’nin en uzun sedir ağacı özelliğini taşıyor. Bunun dışında çok fazla anıt Sedir ağacı da bulunuyor” dedi



Kanyon içinde birçok tarihi yapı bulunuyor


Hayatının büyük bir bölümünü kanyon içinde çobanlık yaparak geçiren ve kanyondaki en önemli yapılardan biri olan ve Sümela Manastırı’nı andıran manastırın depremlerle birlikte yok oluşunu yakından gören Ballık köyü sakinlerinden çoban Mustafa Özçelik (64), “Bu kilise 40 sene önce tamamen ayaktaydı. Ancak yaşanan her depremde kırıla kırıla bu hale geldi. Karanlıkdere Kanyonu’nun içinde tarihi işaretler, kilise, tapınak, kaya mezarı ve aşağı yukarı 7-8 tane eski değirmen ve 2 tane köprü var. Kanyon içinde kayalara işlenmiş çok fazla eski resimler de bulunuyor. Hayvan otlatmaya geldiğim zamanlarda kanyon içinde kare, dikdörtgen, haç işareti, papaz resimleri, gibi birçok kaya resimleri ile karşılaştım. Bunların dışında oyma taşlar, dibekler gibi emareler de bulunuyor. Ben doğma büyüme buralıyım. 1960 ile 1993 yılları arasında hayatım bu kanyonda geçti. Benim dedem ve babam çobandı o yüzden bu kanyonda adım atmadığımız yer kalmadı” şeklinde konuştu.



"Buradaki yapıların Erken ve Geç Dönem Bizans’a ait olduğunu düşünüyoruz"


Karanlıkdere Kanyonu’nun 2006 yılında Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescillendiğini belirten ve kanyon içindeki manastırın Erken ve Geç Dönem Bizans mimarisi olduğunu düşündüklerini söyleyen Fethiye Müze Müdürlüğü’nde görevli Arkeolog Ahmet Meke, “Bölgede bulunan manastırın kayaların üzerine inşa edilmiş manastır yapısı olduğunu görüyoruz. Doğal kayaya oyulmuş, tam merkezinde ise kareye yakın dikdörtgen planlı bir şemaya ait şapel var. Şapelin batı tarafında ise manastırı besleyen su sarnıcı var. Planına baktığımız zaman Geç Dönem Bizans Dönemi’ne ait bir yapı olduğunu görüyoruz ancak duvar resimleri ve fresklerden Erken Dönem Bizans’a ait bir yapı olduğunu düşünüyoruz. Bu alan 2006 yılında Muğla Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescillenmiş bir alan. Kanyon çevresinde ve bölgede Likya tipi kaya mezarlarına da rastladık. Kanyon boyunca devam eden mezarlar, anıt mezar, kilise kalıntısı, şapel ve manastır yapısı gibi tarihi kalıntılar bulunuyor” dedi.



Yemyeşil ormanı, dik yamaçları, masmavi suları ve tarihi yapılarıyla saklı cennet ’Karanlıkdere Kanyonu’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: “Dini bilgi hayatla iç içe olmak zorundadır” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Dini bilgi hayatla iç içe olmak zorundadır. Yaşanan hayatın sorunları, sosyal gerçeklikleri insanlığın gündemini, ihtiyaç ve beklentilerini dikkate almayan bir din anlayışı ve hizmeti daima eksiktir ve verimsiz kalır” dedi. Ankara’da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen “Türkiye’de Üretilen Dini Bilginin Din Hizmetlerine Katkısı ve Diyanet Akademisi” sempozyumu başladı. Sempozyumda “İlahiyat Programlarının Din Hizmetleri Formasyonuna Katkısı” ve “Türkiye’de üretilen dini bilginin topluma sunumu” gibi konu başlıkları tartışılacak. Sempozyumun açılışında ise Kocatepe Camii Müezzini Furkan Tıraşçı, Kur’an-ı Kerim tilaveti ile dinleyicilerin kulaklarının pasını sildi. Ardından Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş yaptığı açılış konuşmasında, “2011 yılından itibaren Diyanet Akademisi’ni kuralım ve bütün eğitim merkezlerimizi Diyanet Akademisi’nin bünyesi içerisine alalım düşüncesiyle çalışmaya başladık. Elhamdülillah 2022 yılına geldiğimizde Diyanet Akademisi’ni kurduk. Bünyesinde Dini Yüksek İhtisas, Dini İhtisas isimleriyle bugün 36 ilim irfan bilgi hikmet merkezini gerçekleştirmiş olduk” ifadelerini kullandı. Erbaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Dini bilgi üretilirken ve eğitim müfredatı hazırlanırken dikkate alınması önemli bir husus da yaklaşık bir asırdır ülkemizde ve yarım asırdır yurt dışında milletimize, soydaşlarımıza ve dindaşlarımıza hizmet sunan başkanlığımızın insan kaynağı ihtiyacıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı dünyanın her yerinde toplumun her alanında din hizmeti sunan bir teşkilattır. Farklı toplumsal katmanlara ulaşmak adına din hizmetleri ve eğitim hizmetleri biriminde hizmet çeşitliliğimiz her geçen gün artmaktadır. Başkanlık bünyesinde bir taraftan imam hatiplik, vaizlik, müftülük, hapishane ve hastanede manevi bakım ile rehberlik hizmetleri, aile ve dini rehberlik büroları, başka kurumlarda örneğin KYK yurtlarında, 4 ila 6 yaş arası Kur’an kurslarında eğitim faaliyetleri sürdürülmektedir.” Prof. Dr. Erbaş, “Personel temin edebileceğimiz en önemli kaynak ise ilahiyat ve İslami ilimler fakülteleridir. Hem dini bilginin üretilmesinde hem de üretilen bilgiyi hizmete dönüştürecek insanların yetiştirilmesinde belirleyici bir rolü bulunan ilahiyat ve İslami ilimler müfredatının başkanlığımızın güncel insan kaynağı ihtiyacı ve istihdam alanlarının belirleyiciliği yeterlik ölçütlerini dikkate alan bir çerçevede düşünülmesi önem arz etmektedir” diye konuştu. Erbaş: “Dini bilgi hayatla iç içe olmak zorundadır” Dini bilginin hayatla iç içe olmak zorunda olduğunu belirten Erbaş, sözlerini şöyle tamamladı: “Yaşanan hayatın sorunları, sosyal gerçeklikleri, insanlığın gündemini, ihtiyaç ve beklentilerini dikkate almayan bir din anlayışı ve hizmeti daima eksiktir ve verimsiz kalır. Salt bilgi sahibi olmayı merkeze alan, onu değere dönüştüremeyen toplumun hizmetine sunamayan insanda bir şuur ve farkındalık oluşturamayan bir yaklaşımın İslam’ın bilgi anlayışı ve ahlakından uzak olduğu malumunuzdur.” Sempozyum 13 Ekim Pazar günü değerlendirme oturumunun ardından sona erecek.
Düzce Saray mutfağı pirinci hasat edildi Tarımın hayatın kaynağı ve çeltiğin bereketin simgesi olduğu bilinciyle Osmanlı saray mutfağının pirinci olarak bilinen coğrafi işaret tescilli Konuralp Pirinci için Düzce’de Çeltik Hasat Şenliği düzenlendi. Düzce Valiliği himayelerinde Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile İl Özel İdaresi iş birliğiyle organize edilen çeltik hasat şenliğine Vali Selçuk Aslan, il protokolü ve çiftçiler katıldı. Çeltik Hasat Şenliği’nde çeltik hasadının önemine vurgu yapılarak, yerel tarımın desteklenmesi gerektiği ifade edildi. Vali Aslan yaptığı konuşmada, "Çeltik, sadece bir tarım ürünü değil, aynı zamanda çiftçilerimizin emeğinin, bereketin ve doğanın sunduğu zenginliklerin bir simgesidir" dedi. Tarihi 1800’lü yıllara dayanan ve 2019 yılında coğrafi işaret tescili alarak Düzce’nin önemli bir markası haline gelen Konuralp pirincinin, tarım potansiyeline önemli katkılar sağladığını ifade eden Selçuk Aslan, Tarım ve Orman Müdürlüğü ve paydaş kurumların öncülüğünde, 70 üreticinin 2 bin 100 dekarlık alanda çeltik ekimi gerçekleştirdiğini belirterek, çalışmalara emek veren tüm üreticilere ve kurumlara teşekkür ederek Düzce’nin tarımsal potansiyelinin daha da artırılacağına dair güvencelerde bulundu. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi (TAKE) Projesi kapsamında Nisan ayında Düzce’de sertifikalı çeltik tohumu dağıtımı gerçekleştirdiklerini belirten Tarım ve Orman Müdürü Esra Uzun “İlimiz için stratejik ürünlerden biri olan çeltiğin desteklenmesine yönelik atıl tarım arazilerinin etkinleştirilmesi projesi kapsamında toplam bütçesi bir milyon 780 bin TL olan Düzce’de Çeltik Yetiştiriciliğinin Arttırılması ve Coğrafi İşaretli Konuralp Pirincine Katkı Projesini hayata geçirdik. Bakanlığımız maliyetinin yarısını karşıladığı 42 ton sertifikalı çeltik tohumu üreticilere dağıtarak bugün burada üretilen çeltiğin üretim kapasitesinin arttırılması hedeflemiştir. 2024 üretim sezonunda dekara yaklaşık 900 kg verim elde ederek toplam bin 890 ton rekolte beklenmektedir. Yapılan ve yapılacak olan desteklerle Devletimiz üreticimizin her zaman yanındadır" dedi. Çeşitli aktivitelerin yer aldığı Çeltik Hasat Şenliği’nde yerel üreticiler, ürünlerini sergileyerek ziyaretçilere tanıttı. Ayrıca, şenlikte çeşitli tarımsal ürünlerin ve yerel lezzetlerin tadımı yapıldı. Çiftçilerin ve halkın yoğun ilgi gösterdiği etkinlik, tarımın önemine dikkat çekmek ve çiftçilerin bir araya gelerek dayanışma içinde olmalarını sağlamak amacıyla düzenlendi.