EKONOMİ - 16 Eylül 2024 Pazartesi 15:36

Tarımda planlı üretim başlıyor

A
A
A
Tarımda planlı üretim başlıyor

Bartın’da yapımı tamamlanan Kozcağız Barajı’nın su tutma merasimine katılan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, törende yaptığı konuşmada, Türkiye’nin tarımda planlı üretim sistemine geçmesi için hazırlıkların tamamlandığını belirterek, yeni modelin bu yıl içerisinde uygulamaya başlanacağını ifade etti. Bakan Yardımcısı Gizligider, yeni uygulama ile birlikte 165 parça olan desteklerin 12’ye düşürüleceğini ve çiftçinin ürün ile ilgili "para etmiyor" yönündeki yakınmalarına ebediyen son bulacağını ifade etti.


Bartın’ın Kozcağız beldesi’nde 2014 yılında yapımına başlanan ve 1 milyar 821 milyon TL maliyetle yapımı tamamlanan Kozcağız Barajı’nda, su tutulma işlemi düzenlenen törenle yapıldı. 21 milyon metrekare arazinin sulanması ve bölgede sık sık meydana gelen sel ve taşkınlara da set olması planlanan Kozcağız Barajı’nın su tutma törenine Tarım ve Orman Bakan yardımcısı Ebubekir Gizligider, DSİ Genel Müdürü Mehmet Akif Balta’nın yanı sıra, Ak Parti Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Bartın Valisi Nurtaç Arslan, daire müdürleri, çiftçiler ve vatandaşlar katıldı.



Ülkeyi 2030 da bekleyen acı tablo


Konuşmasında suyun önemine dikkat çeken Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, su ihtiyacına yönelik yürütülen çalışmalar hakkında, "2030 yılı itibariyle öngörüler şu ki Türkiye’nin nüfusu yaklaşık yüzde 10 artarken mevcut su potansiyelleri ise yüzde 20 azalış gösterecek. Teknolojiyle, bilimle, istişareyle bir araya gelerek tedbirlerimizi alacağız. İşte bu barajlar öncelikle bu tedbirlerin en somut halleri" dedi.



Destekler düşecek, çiftçinin yakınmaları bitecek


Gizligider, konuşmasının devamında ise uzun süredir üzerinde çalışılan ve tarımdaki yeni üretim modeli hakkında da bilgiler verdi. Yeni üretim modelinin iklim değişikliği gibi tüm etkenlerin de göz önünde bulundurarak hazırlandığını anlatan Ebubekir Gizligider, hazırlıkların bittiğini çok kısa sürede ise yeni sistemin uygulamaya başlayacağını ifade etti. Çiftçiye verilen destek sayılarının düşeceğini kaydeden Bakan Yardımcısı Gizligider, "Devlet aklıyla en az yirmi yıldır çalışılan bir sistemde de çalışmalarda sona gelmiş bulunuyoruz. Ve bugün burada da yeni üretim modelimizi, yeni tarım politikamızı ve 20 yıldır çalışılan sistemin elbette başta iklim değişikliği olmak üzere diğer etkenleri de göz önünde bulundurarak, hazırlıklarımızı bir an önce bitirdik. Artık kollarımızı sıvadığımızı ifade etmek istiyorum. Yeni üretim modeli dediğimiz üretim planlaması ya da planlı üretime de artık Türkiye 2024 yılı itibariyle geçiyor. Temele suyu koyarak üretimi planlamak. Yani kimin nerede, neyi, ne kadar ekeceğine, dikeceğine hep birlikte o illerdeki kurullar vasıtasıyla karar vermek ve bütün destek sistemimizi de buna göre tahsis etmek. Ve mevcut modele göre, mevcut uygulamamıza göre desteklerin en az üç, yer yer, dört kat arttığı bir yeni sistem. Bununla 165 parça olan destekleri hem temelde 12’ye indirerek, hem sadeleşmeyi hem de diğer taraftan çiftçimiz, köylümüz açısından cebine giren paranın değer atfetmesini sağlamaya çalışıyoruz. Yani Bartınlı çiftçimiz ekimine, dikimine başlamadan önce neyin desteklendiğini, ne kadar desteklendiğini ve devletle birlikte kol kola yürürse ne kadar çok fayda edileceğini bilmiş olacak. Bu eğitim modeliyle ihracatı, ithalatı ve tohumdan adeta çatala kadar tüm sistemini planlamış ülkemizde, bir yıl çok para eden malın, ürünün öbür yıl çiftçinin ’biz bununla ne yapacağız, yani acaba para etmeyecekse nasıl bir yol bulacağız’ gibi yakınmalarına da ebediyen son vermiş olacağız" ifadelerini kullandı.



23 yılda tarih yazıldı


Türkiye’nin son 23 yılında tarihe geçecek proje, hizmet ve çalışmaların yürütüldüğü kaydeden Gizligider, "23 yılda gerçekten tarih yazıldı. Sadece iki rakamla bunu paylaşmak isterim ki, su ve sulama alanında 10 bini aşkın proje bitti. Yani hizmete sunulmuş. Yapımı inşası tamamlandı ve bundan faydalanılıyor. Sadece baraj ve gölet anlamında bir rakam söyleyeyim, 1744 adet baraj ve gölet tamamladık. Gerçekten bu bir tarih. Öbür taraftan sadece yerin üstünde değil, çok ileri bir mühendislikle, civar ülkelere de adeta örnek olacak düzeyde, 127 adet yer altı barajı inşa edildi. Sadece yerin üstünden bahsetmiyorum. Yerin altında da bir depolama sisteminden bahsediyorum" şeklinde konuştu.



46 milyon metreküp su hapsedilecek


Ebubekir Gizligider, 46 milyon metre küp su tutulması planlanan Koscağız Barajı ile 16 köy ve çevresindeki toplam 21 milyon metrekarelik tarım arazisinin suyla buluşacağını da ifade ederek, "Biz bu barajımızda 21 bin dekar, yani 21 bin dönüm, yani 21 milyon metrekare alanı suya kavuşturacağız. Düzenli bir şekilde kapalı devre sulama sistemleriyle, inşallah çiftçimize bereketine bereket katacağız. Ve bizim hesaplamalarımız o ki, aynı topraktan, sulama öncesi alınan verim ile sulama sonrası alınan verim arasında en az 4 kat fark var. Yani 16 köyümüz ve çevresindeki çiftçilerimizin cebine, şu anki girenin paranın en az dört katı daha fazla girecek. Ama ürün değişikliğine göre, çiftçimizin cebine yer yer 10 katı daha fazla para koymuş olacağız. Burada 46 milyon metreküp su tutacağız. 46 milyon metreküp suyu burada hapsedeceğiz. Yani bir şekilde afete dönmemesi adına ne kadar büyük bir fayda sağladığını hep birlikte yaşamış olacağız" ifade etti



Son 22 yılda 2.4 trilyon TL’lik yatırım yapıldı


Devlet Su İşleri Genel Müdürü Mehmet Akif Balta ise konuşmasında, DSİ’nin kurulduğu günden yaptığı yatırımlar hakkında bilgi vererek, "DSİ kurulduğu günden bu yana 5.4 trilyon TL yatırım yaparak, 17 bin 591 adet su ve sulama tesisini vatandaşımızın hizmetine sunmuş bulunmaktadır. Bu yatırımların yaklaşık 2.4 trilyon TL’si, son 22 yılda Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemize kazandırılmıştır" dedi.


Kozcağız Barajı’nın maliyeti ve teknik özellikleri hakkında da bilgi veren Genel Müdür Balta, "Kozcağız Barajı’nın yatırım maliyeti 1 milyar 821 milyon TL olan Kozcağız barajının temelden yüksekliği 54 metredir. Baraj taşkın ve sulama maksatlıdır. Barajda depolanacak 46 milyon metreküp su ile 21 bin dekar tarım arazisinin sulanması ayrıca Bartın ili ve Kozcağız beldesinin taşkınlardan korunması hedeflenmiştir. Sulama projesinin de tamamlanması neticesinde ekonomiye yıllık 178 milyon TL katkı sağlanacak" diye konuştu.


Konuşmaların ardından gerçekleştirilen butona basma töreni ile Kozcağız Barajı’nda su tutulmaya başlandı. Törenin ardından Bakan Yardımcısı Gizligider ve beraberindekiler, DSİ’nin bölgede yaptığı proje, yatırım ve çalışmaları yerinde inceledi. Gizligider ve yanındakilere çalışmaların son durumları ile ilgili detaylı bilgiler verildi.


Bakan Yardımcısı Ebubekir Gizligider, son olarak ise bartın’da gerçekleştirilen Üretim Planlaması toplantısına katılarak, yeni üretim modelini, çiftçilere ve kamu çalışanlarına anlattı.



Tarımda planlı üretim başlıyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ÖSYM’nin 50’nci yılında, bin 500 fidan toprakla buluştu ÖSYM Başkanlığı, 50’nci kuruluş yılı dolayısıyla Atatürk Orman Çiftliği’nde 50’nci Yıl Hatıra Ormanı için ağaç dikim etkinliği düzenledi. Bu çerçevede bin 500 fidan dikileceğini belirten ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy, doğaya katkı sağlamanın ve gelecek nesillere yeşil bir dünya bırakmanın önemini de vurguladı. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı’nın kuruluşunun 50’nci yılı nedeniyle, ÖSYM Başkanlığı 50. Yıl Hatıra Ormanı oluşturmak için ağaç dikim etkinliği düzenledi. Atatürk Orman Çiftliği’nde düzenlenen etkinlikte konuşan ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy, “Bugün burada ÖSYM’nin ellinci yılını kutluyoruz. 50’nci etkinlikleri kapsamında ÖSYM 50. Yıl Hatıra Ormanına Ağaç dikimine bin 500 ağacın dikimi için burada bulunuyoruz. Cumhurbaşkanımızın önderliğinde başlatılan ‘Geleceğe Nefes, Dünyaya Nefes’ kapsamında bizler inşallah yeşil bir dünya çalışması için ÖSYM olarak böyle bir sorumluluk almaktan mutluluk, onur ve gurur duyuyoruz" dedi. "‘Kıyametin yarın kopacağını bilseniz dahi elinizde bir fidan olsa o fidanı dikin’" Dikilen her ağacın bir nefes olarak dünyaya yayıldığını kaydeden Ersoy, "İnşallah buradaki nefes tüm dünyaya yayılır ve özellikle Gazze’de nefes bulur ve Gazze’deki zulmün ortadan kalkmasına sebep olur. Biliyorsunuz iklim krizinin yaygınlaştığı bu günlerde bizler de bir fidan dikerek bir nebze de olsun bu krizin geriye gitmesi için çalışma yapıyoruz, sorumluluk alıyoruz. Hazreti Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi vesellem) belirttiği gibi ‘kıyametin yarın kopacağını bilseniz dahi elinizde bir fidan olsa o fidanı dikin’ diyen medeniyetin temsilcileriyiz bizler. Dolayısıyla bizler için biliyorsunuz toprak kutsaldır, anadır, yardır, su azizdir. Atalarımızdan gelen bu öğreti doğrultusunda bizler de inşallah onların bize vermiş olduğu bir öğretiyi bizden sonraki nesillere taşımanın derdindeyiz. Bizden sonraki gençlere daha yaşanılabilir bir dünya yeşil bir dünya bırakmanın derdindeyiz” diye konuştu.
Eskişehir Bakan Tunç: "Yassıada yargısını özlüyorlar" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeler hakkında başlatılan soruşturma hakkında “Burada denetimden çekinmeye gerek yok. Bir eksiğiniz, kusurunuz var ise telaşlanırsınız. Bir eksiğiniz yoksa, müfettişin özellikle araştırmak istediği konularla ilgili cevaplarınızı verirseniz zaten bir telaşınıza gerek yok” dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bir dizi programa katılım sağlamak üzere Eskişehir’e geldi. İlk olarak Eskişehir Valiliğine ziyarette bulunan Bakan Tunç, Vali Hüseyin Aksoy ile makamında görüştü. Ardından açıklamalarda bulunan Bakan Tunç, gündeme dair önemli konulara değindi. “Bir kusurunuz yoksa telaşlanmaya gerek yok” Bakan Tunç, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerine yönelik başlatılan soruşturma ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adalet sistemin yönelik söylemlerine cevap verdi. Tunç, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerine yönelik incelemelerin başlatıldığını hatırlatarak, konuşmasına şöyle devam etti: “Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinde bir takım organizasyonlarıyla ilgili bir inceleme başlatıldı. İçişleri Bakanlığı tarafından müfettişler gönderildi. Onlar incelemelerini yapıyorlar. Belediyelerin, kamu iradelerin denetimi söz konusu burada. Hem Sayıştay denetimine tabidirler, hem de İçişleri Bakanlığının denetimine tabidirler. Burada denetimden çekinmeye gerek yok. Bir eksiğiniz, kusurunuz var ise telaşlanırsınız. Bir eksiğiniz yoksa, müfettişin özellikle araştırmak istediği konularla ilgili cevaplarınızı verirseniz zaten bir telaşınıza gerek yok. Burada bir suçluluk telaşında bulunmamak gerekir. Özellikle yargı ile cümle kurarken, haddi aşmamak gerekir. Yargı tacizi ne demek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti. Anayasamızın 138’inci maddesi ‘Yargı tarafsız ve bağımsızdır. Yargı hiç kimseden talimat almaz ve hiçbir talimatı da dikkate almaz’ dolayısıyla bağımsız ve tarafsız yargının başlatmış olduğu soruşturmaları yargı tacizi şeklinde değerlendirmek şuursuz bir harekettir. Özellikle belli sorumluluk makamında olan kişilerin komu yöneticilerin, belediye başkanlarının yargı ile ilgili cümleleri sarf ederken, dikkatli olmaları lazım. 25 bin hakim ve savcımız var. Yargının yapmış olduğu işlemler noktasında siz eğer yargı tacizi burada haksızca üzerimize geliyorlar şeklindeki cümleler, sarf ederseniz, demek ki gizlediğiniz bir şey mi var? der kamuoyu. Burada hukukun üstünlüğü endeksiyle değerlendirme yapmak Türkiye ile ilgili böyle bir değerlendirme yapmak bir belediye başkanının haddi de değil, hakkı da değil.” “Yassıada yargısını özlüyorlar” İmamoğlu’nun "Yargı sistemi hiç bu kadar dibe düşmemişti" söylemlerine cevap veren Bakan Tunç, şunları söyledi: “Masa başında hazırlanmış bir değeri olmayan, sırf Türkiye’yi karalamaya yönelik bu tür endeksleri öne alarak, adeta onların Türkiye’de sözcülüğünü yaparak Türk yargısını bağımsız olmamakla, Türkiye’de hukuka güven olmamakla suçlamak, Türkiye Cumhuriyeti Devletine büyük bir haksızlıktır. İhtilal dönemlerinde bile böyle bir yargı yoktu. Yargı o zaman ki kadar ki dibe düşmemişti gibi söylemlerde bulunmak haddi tamamen aşmaktır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. 27 Mayıs yargısı 28 Şubat yargısı 12 Eylül yargısı ile kıyaslıyor ve o kadar dibe düşmemişti diyor. Bu Yassıada yargısını özlemektir. Yargı kimsenin arka bahçesi değildir.”