SAĞLIK - 21 Şubat 2024 Çarşamba 19:35

Fizik tedavide yapay zeka desteğine Japon patenti

A
A
A
Fizik tedavide yapay zeka desteğine Japon patenti

Bartın Üniversitesi (BARÜ) ile Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ortaklığında geliştirilen fizik tedavi ve rehabilitasyonda teşhisten tedaviye tüm süreçleri yapay zekâ ile gerçekleştiren sistem, Japonya Patent Ofisi tarafından tescillendi.


Bartın Üniversitesi (BARÜ) ve Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) ortaklığında sağlık alanında akıllı teknolojilerin kullanılmasına imkan sağlayan “Teşhis ve Tedavi Amaçlı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Robotları için Yapay Zekâ Tabanlı Algoritma” başlıklı buluş geliştirildi. BARÜ Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mekatronik Mühendisliği Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Aktan ile YTÜ Makine Fakültesi Mekatronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Akdoğan’ın geliştirdiği sistem, Japonya Patent Ofisi tarafından tescillenmeye hak kazandı.


“Sağlık alanında yeni ve etkili bir sistem oldu”


Patent alan sistem hakkında bilgiler veren Dr. Aktan, “Sağlıkta yapay zekâ kullanımının bir örneği olan ve patent alan bu uygulama ile fizik tedavi ve rehabilitasyonda teşhisten tedaviye tüm süreçler yapay zekâ ile otomatik olarak gerçekleştiriliyor. Hastaların eklem hareket açıklığı, eklem kuvveti, sıkma kuvveti gibi biyomekanik ölçümleri ile fiziksel özellikleri değerlendirilerek hekimlere hastaların mevcut durumları ve tedavi önerileri çıktı olarak sunuluyor” dedi.


“Yapay zekâ teknolojisi ile teşhis ve tedavi yapılabiliyor”


Dr. Aktan, geliştirilen sistemin yeni nesil bir ürün olarak ortaya konulduğunu da ifade ederek “Fizik tedavi ve rehabilitasyon robotları için yapay zekâ tabanlı algoritma ile hastaların eklem hareket açıklığı ve kuvvet değerlerindeki eksiklikler tespit edilerek tedavi için gerekli olan egzersiz türü ve parametreleri hekimlere otomatik olarak önerilmektedir. Hekim onayının ardından gerekli kontrolcüler aktif hale getirilerek robotik sistem üzerinden egzersizler uygulanmakta ve sonuçlar kaydedilmektedir. Böylece buluşa konu akıllı kontrolcü ile fizik tedavi ve rehabilitasyonda teşhisten tedaviye tüm süreçler, otomatik olarak gerçekleştirilebilmektedir” diye konuştu.


“Güncel teknolojik gelişmeleri, bilimsel bilgi birikimimiz ile birleştiriyoruz”


Üniversite olarak insanlık yararına teknolojiler geliştirmeye devam ettiklerini belirten BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun ise “Paydaşlarımızla iş birliği içerisinde yürüttüğümüz proje ve çalışmalarda güncel teknolojik gelişmeleri, bilimsel bilgi birikimimiz ile birleştirerek yeni buluşlara imza atıyoruz. Robotik, yapay zeka gibi yeni nesil teknolojilerin, fizik tedavi ve rehabilitasyon başta olmak üzere sağlık sektöründeki çeşitli alanlara uygulanmasına yönelik bu buluşun patent almasının gururunu yaşıyoruz. Bu düşüncelerle projede emeği geçen Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Aktan ile YTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Akdoğan’ı tebrik ediyor, çalışmalarının sağlık sektörüne önemli bir katkı sunacağına yürekten inanıyorum. Ayrıca katma değeri yüksek stratejiler ortaya koyma ve bunu geleceğe taşıma noktasındaki destekleri için YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Erol Özvar’a ve YÖK üyelerimize teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı.



Fizik tedavide yapay zeka desteğine Japon patenti

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da uzmanından tavsiye: Buzlanan camı zarar vermeden nasıl çözeriz! Uzmanından, buz tutan araç camlarındaki buzu cama zarar vermeden çözmek için tuzlu su tavsiyesi. Erzincan’da havaların soğumasıyla birlikte araç sahiplerinin buzlu camlarla mücadelesi başladı. Kimi araç sahipleri buzlu camı çözmek için erken uyanıp aracını ısıtmak zorunda kalırken, kimileri de camdaki buzu kazıyıcı veya kredi kartı gibi malzemelerle temizlemeye çalışıyor. Hal böyle olunca buzlu camı hızlı çözmek isteyen sürücüler cam kazıyıcılarını aşırı bastırdıkları için camlarını çizebiliyor. Oto tamircisi Kenan Gürler, buzlu camları çözmek için en etkili yöntemleri paylaştı. Gürler, buz kazıyıcıların camlarda çizik oluşturabileceğini belirterek, daha güvenli bir yöntem olarak tuzlu su ya da alkollü yüksek antifrizli cam sularını kullanmayı tavsiye etti. “Buzlu camı çözmede en güzel etken, alkollü yüksek antifrizli cam suyu ya da tuzlu su” Oto tamirci Kenan Gürler, buzlu camı çözmede en etkili yöntemin alkollü yüksek antifrizli cam suları yada tuzlu su olduğunu ifade ederek, “Kış öncesi yoğunluk başladı. Buzlu camı çözmede en güzel etken alkollü su ya da tuzlu su. Ben kendi aracımda sprey kullanıyorum, tuzlu su yaptım. Çok kolay ve rahat bir şekilde buzu açıyor. Buz kazıcı ister istemez çok sert basıldığında camı çiziyor. Buna karşı kullanılacak en güzel etken sprey kullanmak. Bazı marketlerde satılıyor. Özel açıcılar var. Bu tür malzemeleri kullanabilirler. Bir arkadaşımız sıcak suyla alakalı bir sorun yaşadı. Camda çatlama oldu. Şahsen tavsiye etmiyorum. Yapan çok insan var ama ne kadar sağlıklı bilmiyorum. Ama dediğim gibi sprey yada tuzlu su en iyisi” dedi. Sönmez, buzlu cama tuz dökmenin sileceklere zarar verebileceğini söyleyerek, “Erzincan’da akşamları eksiyi görüyor gündüzleri de soğuk. Artık bu saatten sonra antifrizli cam suyu kullanmak lazım. Piyasada cam suyu çok ama bunun için önemli olan içindeki alkol oranı ve kaliteli cam suyu kullanmamız lazım. Alkol oranı yüksek olmazsa bir faydası olmaz. Ben sprey kutusuna tuzlu su doldurdum. Tuz oranı yüksek olacak, camdaki buzu çözmesi için. Buzlu cama direk tuz dökerlerse faydası olur ama bu sefer sileceğe zarar verebilir. Buda silecekte aşınmaya neden olur. En etkilisi tuzlu su” diye konuştu.
Erzincan Her yıl 3 milyon kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından bilgilendirme yapılarak her yıl 3 milyon kişinin KOAH nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bilgilendirmede şu ifadelere yer verildi: “KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), akciğer dokusunun uzun süreli hasarının yol açtığı hava yolu daralması neticesinde gelişen; öksürük, balgam ve ilerleyici nefes darlığı ile karakterize; yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. Hastalık hakkında yapılan büyük çaplı araştırmalara göre, dünyada KOAH sıklığı yüzde 10,3 olup her yıl yaklaşık 3 milyon kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde, 2017 yılında yapılan “Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı” çalışmasında 15 yaş ve üstü yetişkinlerin yüzde 3,6’sının şimdiye kadar bir doktor tarafından KOAH tanısı aldığı tespit edilmiştir. TÜİK tarafından yayımlanan 2022 yılı verileri ise solunum sistemi hastalıklarının, yüzde 13,5 ile ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer aldığını, bu ölümlerinin yüzde 4’ünün KOAH nedeniyle gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Tüm dünyada KOAH gelişimine neden olan en önemli risk faktörü tütün kullanımı ve her türlü tütün dumanına (sigara, nargile, puro, elektronik sigara, ısıtılmış tütün ürünleri gibi) maruz kalmadır. Hastaların yüzde 90’ndan fazlasında tütün ve tütün ürünleri temel nedendir. Bunun yanında; odun, kömür, petrol, gaz gibi fosil yakıtlarla tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanına maruz kalma ve hava kirliliği gibi solunum yolu irritanları da önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır. KOAH’ın tanısı, sağlık kurumlarında basit ağrısız bir test olan “nefes ölçüm testi” ile kolayca konulabilir. Teşhis, solunum fonksiyon testleri kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklığın belirlenmesi yoluyla doğrulanabilir. Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki KOAH’ta akciğer fonksiyonlarındaki hızlı bozulmayı yavaşlattığı ispatlanan tek girişim sigaranın bırakılmasıdır. Hastalığı tedavi etmenin temel amaçları arasında hastalığın bulgularını hafifletmek, solunum yollarındaki hasarı azaltmak ve akciğerlerin oksijenlenmesini düzeltmek yer almaktadır. Bu meyanda, hastanın; Hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve tedaviye katılım sağlaması için cesaretlendirilmesi, hastalığın seyrini kötüleştiren alevlenmelerden ve zatürreden korunması için grip ve zatürre aşılarını yaptırması, aktif yaşam biçimini benimsemesi, tütün ve tütün ürünlerini bırakması için desteklenmesi, nefes açıcı etkisi olan, “inhaler” olarak adlandırılan ve solunum yolu ile uygulanan ilaçları düzgün ve düzenli kullanması, oldukça önemlidir. Bu noktada Bakanlığımız; “Türkiye Kronik Hava Yolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı” ve birinci basamakta çalışan hekimlere yönelik “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığını Değerlendirme ve İzlem Kılavuzunu” hazırlayarak kronik hava yolu hastalıklarının önlenmesi ve kontrolüne yönelik önemli adımlar atmıştır. Yaygınlığı ve etkisi nedeniyle bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen hastalıkla mücadelede toplum farkındalığının artırılması kritik bir aşama olup “15 Kasım Dünya KOAH Günü” bu misyona hizmet etmektedir. Biz de akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için; tütün ve tütün ürünlerini kullanmamanızı, soluduğunuz ortamın havasını temiz tutmanızı, düzenli ve dengeli beslenmenizi, düzenli egzersiz yapmanızı, yaş grubunuza uygun aşılarınızı yaptırmanızı, sağlığınız için geç kalmadan doktorunuza başvurmanızı, tavsiye ediyoruz."
Bayburt Kış ayları öncesinde saç dökülmesine dikkat Soğuk kış aylarında takılan bere ve şapkalar ile saçlar daha fazla yıpranırken, uzmanlar saç dökülmelerine karşı saç kökünü havalandırmanın ve bakımın önemine dikkat çekiyor. Doğu Karadeniz’de gece ve sabah saatlerinde soğuk hava etkisini gösterirken uzmanlar az bir süre kalan kış ayları öncesinde saç bakımına dikkat çekti. Özellikle şapka ve bere gibi aksesuarlar soğuktan korumak için önem taşırken, kafada uzun süre bulundurulması durumunda saç köklerine ve saçlara zarar verebiliyor. Bu nedenlerle saç dökülmeleri kış aylarında ciddi oranlara ulaşırken, uzmanlar soğuk havalarda saç bakımının önemine dikkat çekiyor. “Mevsim geçişlerinde daha çok artıyor” Saçların kuruyup nemsiz kaldığını ifade eden uzmanlar şu bilgilere yer verdi: “Saç dökülmesi genetik olan, hormon bozukluğundan ve vitamin eksikliğinden olan bir şey. Tabi ki mevsim geçişlerinde bunlar daha çok artıyor. Bunun sebeplerin arasında; bere takılması, saçların kuruması, yıpranması ve insanların saçlarına bakım yaptırmaması yer alıyor. Normalde bir insanın saçı yüzde 50 dökülecekse, mevsim geçişlerinde bu oran yüzde 80’e ulaşabiliyor. Bu da özellikle saçların kuru ve nemsiz olmasından kaynaklanıyor. Saçın bir ‘ph’ oranı var. Bu saçın asitlik oranı. Burada ph cetveline göre rakamın 4,5 ila 5,5 arası olması lazım. Bu oran 7,5 ila 8,5 oranlarına çıktığında saçlar, yıpranmalara ve kopmalara maruz kalıyor. Bu oranın bu kadar yükselmemesi için saçlara keratin bakımı, keratin botoks bakımı, nem bakımı uygulanabilir ve bu sorunlar engellenebilir. Vatandaşlar, mevsim geçişlerinde bere kullandıkları için de saçlarının yıpranmasına ve kopmasına sebep olabiliyorlar. İnsanlarımız saç kestirmeyi, saçı yıkatmayı saç bakımı sanıyorlar. Aslında böyle bir şey yok. Gün içinde 3 öğün nasıl karnımız acıkıyorsa saçımızın da karnı acıkıyor. Bunun protein bakımı, nem bakımı, yıkaması gibi birçok kısmı var. Genellikle vatandaşlar evlerinde sülfatlı, silikonlu, parabenli şampuanlar kullandıkları için bu konuda sorun yaşayabiliyorlar. Genellikle her şampuanın içinde sülfat ve paraben var. Bu da saçın kurumasına sebep oluyor. Vatandaşlarımız sülfatsız ve parabensiz şampuanlar kullandıklarında saçlarının daha az kurumasını sağlarlar dökülmesini azaltabilirler.”