SPOR - 05 Ocak 2024 Cuma 21:35

Kadınlar Türkiye Kupası Fenerbahçe’nin

A
A
A

Basketbol ING Kadınlar Türkiye Kupası Finali’nde Fenerbahçe, normal süresi 71-71 sona eren maçın uzatmalarında ÇBK Mersin’i 79-76 yenerek kupanın sahibi oldu.

ING Kadınlar Türkiye Kupası Finali’nde Fenerbahçe Alagöz Holding ile ÇBK Mersin, Şehit Turgut Solak Salonu’nda karşı karşıya geldi.

İlk çeyrekte Mcbride ve Howard ile set hücumlarından sayılar bulan Fenerbahçe ilk molaya 13-11 önde girdi. Sarı-lacivertli ekip, etkili savunmasına karşı skor üretmekte zorluk çeken ÇBK Mersin karşısında kalan dakikalarda iyi oyununu sürdürüp, ilk periyodu 19-15 önde bitirdi.

İkinci periyotta Holingsvorth ile üst üste sayılar bulan ÇBK Mersin’in ataklarına Fenerbahçe, Anderson ve Meesseman’ın etkili performansıyla karşılık verince, soyunma odasına sarı-lacivertlilerin 37-28 üstünlüğüyle gidildi.

Üçüncü çeyreğe iyi başlayan Kanarya, maçın başlangıcından bu dakikalara kadar oyun disiplinini bozmadı ve pota altında etkili olmaya devam etti. Üç sayı çizgisinin gerisinden Meesseman ile sayılar bulan sarı-lacivertliler, pota altından da Anderson iyi kullanıp, farkı korumayı başardı. Mabrey’in asist ve Holingsvorth’nin sayılarıyla Fenerbahçe’nin baskısını kıran ÇBK Mersin, bitime 1 dakika kala farkı 8 sayıya (56-48) indirse de sarı-lacivertliler final periyoduna 56-50 skor avantajıyla girdi. Son çeyreğe iyi başlayamayan Fenerbahçe, ÇBK Mersin sert savunmasını geçmekte zorlandığı anlarda sahneye çıkan kaptan Şerife Alperi Onar bulduğu sayılarla hem takımını hem tribünleri ayakta tuttu. Son dakikaları kıran kırana geçen maçta Fenerbahçe, rakibinin skorda geri dönüşüne karşılık veremeyince son 39 saniyeye 71-71 beraberlikle girildi.

Kadınlar Türkiye Kupası Fenerbahçe’nin

Son saniyelerdeki karşılıklı birer atağı

değerlendiremeyen iki takım karşılaşması 71-71 sona ererek maç uzatmaya gitti. Uzatma bölümünde Selin Rachel Gül ve Meesseman’ın pota altındaki oyununa ÇBK Mersin Cornelius’u ile karşılık verdi. Son dakikaya 76-74 önde giren Fenerbahçe Alagöz Holding karşılaşmanın bitimine 17 saniye kala yaptığı faul sonrası ÇBK Mersin’li Holingsvorth iki atıştan birini kaçırınca Meesseman’ın son saniye üçlüğü ile takımını parkeden 79-76 galip ayrılmasını sağladı. Bu sonuçla Fenerbahçe Alagöz Holding, kupayı müzesine götürdü.

Şampiyonluk kupasını TBF Başkan Vekili Ömer Onan takdim etti

ING Kadınlar Türkiye Kupası’nda şampiyonluğa ulaşan Fenerbahçe’ye şampiyonluk kupasını TBF Başkan Vekili Ömer Onan, madalyalarını ise Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz sundu.

Kupa mücadelesinde final oynama başarısı gösteren ÇBK Mersin’e ikincilik madalyaları ile şiltini TBF Yönetim Kurulu Üyeleri Mustafa Sarımermer ve Resul Kerse verdi. Final maçının en değerli oyuncusu olan Emma Meesseman (Fenerbahçe Alagöz Holding) ödülünü, TBF Yönetim Kurulu Üyesi TBF Genel Sekreteri Dr. Serhan Antalyalı takdim etti.

Mücadelenin hakemleri Fatih Arslanoğlu, Halil Erkoç ve Alper Gökçeben’e plaketlerini TBF Yönetim Kurulu Üyesi TBF Kadın Ligleri Direktörü Nilay Kartaltepe verdi.

Kadınlar Türkiye Kupası Fenerbahçe’nin

Salon: Şehit Turgut Solak

Hakemler: Fatih Arslanoğlu, Halil Erkoç, Alper Gökçebel

Fenerbahçe Alagöz Holding: Mcbride 15, Howard 15, Şerife Alperi Onar 14, Meesseman 8, Anderson 15, Sevgi Uzun 11, Tilbe Şenyürek 1, İdil Saçalır

Başantrenör: Valerie Garnier

ÇBK Mersin: Asena Yalçın 3, Williams 15, Sinem Ataş 3, Hollingsworth 20, Mabrey 23, Melis Gülcan 6, Cornelius 6, Derin Yaya, Kiss

Başantrenör: Ceyhun Yıldızoğlu

1. Periyot: 19-15 (Fenerbahçe lehine)

Devre: 37-28 (Fenerbahçe lehine)

3. Periyot: 56-50 (Fenerbahçe lehine)

Bahadır Demirçeviren

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin MESKİ’den kış uyarısı: Su sayaçları donma riskine karşı korunmalı Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi (MESKİ) Genel Müdürlüğü, hava sıcaklıklarının eksi derecelere düştüğü bölgelerde yaşayan vatandaşları su sayaçlarının donma, patlama veya kırılma riski konusunda uyardı. Özellikle yaylalarda, müstakil evlerde ve kırsal alanlarda yaşayanların bu duruma dikkat etmesi gerektiği vurgulandı. MESKİ Genel Müdürlüğü, açıkta bulunan su boruları ve sayaçlarının korunması için vatandaşlara önerilerde bulunarak, donma tehlikesine karşı uygun yöntemler hakkında bilgilendirme yaptı. Mersin’in yüksek kesimlerinde yaşayan vatandaşların kış aylarına hazırlıklı girmesi için gerekli adımları atmalarını tavsiye eden MESKİ’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Kış aylarında açıkta bulunan su sayaçları ve borularının uygun yöntemlerle soğuğa karşı korunması gerekmektedir. Sayaçların donmaması için alınan önlemler arasında; su borularının bez, boru kılıfı, izocam veya yün ile kaplanması, sayaçların bulunduğu yerlerde demir, ahşap veya beton malzemeden muhafaza sandıkları yapılması, vana koruyucu ceketleri kullanılması yer almaktadır." "Donan sayaca kesinlikle ateş veya sıcak su ile müdahale edilmemeli" Soğuk hava şartlarında sayaçların donması durumunda, donan sayaca kesinlikle ateş veya sıcak su ile müdahale edilmemesi gerektiği vurgulanan açıklamada "Bu tür müdahalelerin, su borularında patlamalara ve su kaybına yol açabileceği unutulmamalıdır. Sayaçların donması veya patlaması halinde Alo 185 Çağrı Merkezi ya da şubelerimize başvuru yapan vatandaşlarımızın sayaç değişim işlemleri kısa sürede gerçekleştirilmektedir. Kurumumuz, sorunları kısa süre içinde çözerek, vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermeyi hedeflemektedir. Özellikle sıcaklığı sıfır derecenin altına düşen yaylalarda, müstakil evlerde ve kırsal bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızı, bu önemli konuda hassas davranmaya ve gerekli önlemleri dikkate almaya davet ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Van 21 yılda 350’ye yakın glomus tümörü ameliyatı yaptı Yaptığı başarılı glomus tümörü ameliyatlarıyla Türkiye ve dünyada adından söz ettiren Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, “Glomus tümöründe erken tanı hayat kurtarır” dedi. Glomus tümörünün, glomus cisimciklerinde kaynaklanan iyi huylu bir tümör olduğunu ifade eden Lokman Hekim Van Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halil Başel, bu cisimciklerin vücudun birçok yerinde bulunduğunu söyledi. Glomus cisimciklerinin özellikle kandaki oksijen seviyesini ayarlamaya yarayan cisimcikler olduğunu belirten Başel, bunların hastalanıp tümörle büyümesine glomus tümörü denildiğini söyledi. Glomus tümörünün en çok karotis damarının çatal noktasında yer aldığına dikkat çeken Dr. Başel, “Glomus tümörü; parmak ucunda karında, karaciğerde, kulak zarında çıkabiliyor. Beynin tabanında yer alabiliyor ama bunlar çok daha ender. Yoğunlukla şahdamarının çatal noktasında görülür. Tabi glomus tümörü iyi huylu bir tümör ama yerleşim yeri çok kötü. Şahdamarının çatal noktasında yer aldığı ve burada damardan direk beslendiği için çok fazla kanlanıyor. Vücutta en kanlanan yer beyindir. Vücuttaki kanın dörtte birini alıyor ama glomus tümörü beynin 4 katı daha fazla kanlanıyor. Filmde baktığımız zaman tümör, damar gibi gözüküyor. Çok fazla kanlandığı için hızlı büyüyor” dedi. “Tanı konur konmaz tedavi yoluna gitmek lazım” Glomus tümörünün iyi huylu bir tümör olmasına rağmen yerleşim yerinden dolayı çabuk tedavi edilmesi gerektiğine vurgu yapan Başel, “Erken tanı koyup, erken tedavi etmek lazım. Tümör yeni fark edildiği zaman bir santim civarındayken ameliyatın riski neredeyse sıfıra yakındır. Sadece narkoz riski var ama tümör 8-10 santim olduğu zaman bunu çıkarmak çoğu zaman imkansız hale geliyor. Bunun yanında çıkarmanın birçok komplikasyonu oluşuyor. İyi huylu bir tümör ama yerleşim yeri kötü olduğundan dolayı tanı konur konmaz hemen tedavi yoluna gitmek lazım. Bazı hekimler 2-3 santimlik tümörleri bile ışın tedavisine gönderiyorlar. Bu yanlış bir şey. Çünkü ışın tedavisi, oradaki bütün dokulara etki ettiği için hem yan etkileri yüksek hem de hasta ameliyat şansını kaybediyor. Bu nedenle tanı konur konmaz ameliyatı düşünmek lazım. Ameliyatla çıkarılmayacak kadar büyük veya beyne ilerlediyse tümör, o zaman ışın tedavisi düşünülebilir. Işın tedavisine rağmen tümörü büyüyen birkaç hastamız var. Daha önceden tanı konmuş, ışın tedavisi almış bize ulaşan hastalar var. Fakat bizim direk ışın tedavisi önerdiğimiz hastamız şu ana kadar olmadı. Çünkü bana ulaşan bütün hastaların ameliyatını yaptık. Ama beyne ulaştıysa zaten ameliyat şansını kaybetmiş oluyor. Onları biz ışın tedavisine yönlendiriyoruz. Işın tedavisi ameliyatın bir alternatifi değil ama ameliyat şansını kaybeden hastalarda yapılacak bir tedavi yöntemidir” ifadelerini kullandı. “Glomus tümöründe beklemek yapılabilecek en hatalı şey” Glomus tümörünün ender görülen bir tümör olduğunu belirten Prof. Dr. Başel, “Ben 33 yıllık hekimim. Hayatımın aşağı yukarı 7-8 yılında bu tümörü hiç görmedim. Normalde yetiştiğimiz yerde de ben bu ameliyatı hiç hatırlamıyorum. 6 yıllık ihtisas süreci ve 5 yıllık uzmanlık döneminde de hatırlamıyorum. Çok ender görüldüğü için birçok hekim de aynı durumda. Hasta hekime geliyor. Hekim önceden görmediği için ne yapacağını bilmiyor. Çoğu zaman iyi huylu olduğu için de takip edelim diyor. Aslında bu yanlış bir şey. Bir hastamızda 3 ay içerisinde tümör 1,5 santim büyümüş. 7 santimden 8,5 santime gelmiş. Beklemek aslında yapılabilecek en hatalı şey. Zaten glomus tümöründe tedavisinde üç hatalı şey var. Birincisi beklemek, ikincisi biyopsi almak ve üçüncüsü ise hastayı direk ışın tedavisine göndermek. Bunlar çok rastladığımız yanlışlardır” diye konuştu. “10 santimlik tümörü çıkardık” Şu ana kadar 350’ye yakın glomus tümörü ameliyatı gerçekleştirdiğine dikkat çeken Dr. Başel, sözlerine şöyle devam etti: “Rahmetli Cevat hocamız, 45 yıllık meslek hayatında sadece 9 tane görmüş. Benim şu anda 350’e yakın vakam oldu. Bunların büyük bir kısmı Van dışından ve yurt dışından gelen hastalar ki; bunların büyük bir kısmı da başka yerde ameliyatla çıkarılamaz denilen hastalar. 10 santimlik tümör çıkardık. İzmir’de, Ankara’da ameliyata alınmış çıkarılamamış, Almanya’ya götürülmüş orada da çıkarılamamış. Biz dördüncü ameliyatı yaptık ve tümörü çıkardık ve hastamızda hiçbir komplikasyon gelişmedi. Bu bizim için iyi. Bunun gibi birçok hastamız var. İki taraflı tümörü olanlar, beynin çok yukarı kısmına yerleşen tümörler, damarı tamamen saran tümörler var. Bunlar mortalitesi yüksek vakalar ama Allah’a şükür sonuçlarımız oldukça iyi.” Türkiye’nin farklı illerinin yanı sıra yurt dışından da hasta kabul ettiklerini ifade eden Başel, “En son Bosna Hersekli bir hastamızı ameliyat ettik. İngiltere’den 3 tane hasta geldi. Almanya’dan, Kuzey Irak’tan, Endonezya’dan, Etiyopya’dan hasta geldi. Özellikle Avrupa ülkeleri Türkiye’ye karşı biraz ön yargılılar. Hatta İngiltereli doktor, tümörün çıkarılıp çıkarılmadığını hastaya sormuş. Doktorla görüşelim dedim. Ben video görüntülerini gönderdim ondan sonra bize bir hasta daha gönderdi. Yurt dışından doktorlar Ankara, İstanbul’u biliyoruz ama Van nasıl bir yer. Yani Van deyince biraz düşünüyorlar. Hatta hastalar bile düşünüyor. Bunu Ankara’da, İstanbul’da yapan insanlar bile çok az. ’Madem bu kadar iyi hekimseniz, Van’da ne işiniz var’ diyenler var. Ama neticede biz kararımızı Van’da kıldık. Yaklaşık 25 yıldır Van’dayız ve oldukça başarılı ameliyatlar yapıyoruz. Tabii bu sadece bir hekimle olan bir şey değil. Buradaki anestezi uzmanımız, yoğun bakımın katkısı büyük. Onlara da teşekkür ediyorum” dedi. "Son dönemlerde batıdan gelen hastaların sayısı arttı" Glomus tümörünün yüksek rakımlı yerlerde daha çok görüldüğü yönünde iddiaların olduğunu belirten Başel, “Bir hekim hayatında ortalama 2-3 tane gördüğü bir hastalık. Fakat bu hastalığın yüksek rakımla bir alakası olduğu iddia ediliyor. Bir de genetik yatkınlık olan hastalarda çok görülüyor. O yüzden Van, Ağrı, Hakkari ve Bitlis rakımı yüksek olan yerler. Ondan dolayı daha fazla gözüküyor. Bu kadar vakayı yapma şansımız bulunduğumuz yerden kaynaklanıyor. Tabi batıdaki hastaların mağduriyetini gördükçe, bu konuda haberlere ve sosyal medyaya ağırlık verdik. Hastalar daha kolay ulaşır hale geldi. Hastalar benim opere ettiğim hastaları bulabiliyor. onlarla görüşüyorlar, telefonlaşıyorlar. O yüzden son dönemlerde batıdan ve diğer şehirlerden gelen hastalarımızın sayıları arttı” ifadelerine yer verdi. “Van bizim rahat yaşadığımız, insanlarına alıştığımız bir yer” Türkiye’nin her yerinde istedikleri zaman çalışabileceklerini de sözlerine ekleyen Başel, “Bu anlamda teklifler de geliyor. Ama belli bir yaştan sonra insanlar artık kazancı çok fazla düşünmüyor. Ben şu anda biraz daha rahat edebileceğim bir şehir istiyorum. Van, bizim rahat yaşadığımız, adapte olduğumuz ve insanlarına alıştığımız bir yer. Depremde İstanbul’a gittim ancak orada insanlarla iletişimim buradaki kadar iyi olamadı. Bunun yanında cerrahların sık yer değiştirmesi doğru değil. Bu nedenle tercihimizi Van’da yaptık. Lokman Hekim Üniversitesi’nde de öğretim görevlisiyim. Bu kadar tecrübeyi birine aktarmak lazım. Özellikle glomus tümörü ile ilgili şu anda bir asistan talebimiz olmadı ama birkaç yıl içinde bir asistan yetiştirmeyi çok istiyorum. Yetişmiş bir uzmana bu tecrübeleri aktarmayı çok isterim. Çünkü neticede hepimiz belli bir yaşa geldik. Yaptığımız işler zor işler. Belli bir yaşın üzerinde bu işi yapmak çok zor. Birini yetiştirip ona el vermek en doğrusu diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.