ÇEVRE - 02 Temmuz 2024 Salı 10:39

Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. Neyişçi’den yangına karşı rüzgar perdesi önerisi

A
A
A
Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. Neyişçi’den yangına karşı rüzgar perdesi önerisi

Yaz mevsiminin gelmesi, iklim değişikliği etkisiyle sıcak hava dalgalarının artmasıyla ülke genelinde ve Antalya’da artan yangınlar hakkında konuşan Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, muhtemel yangınları önlemek amacıyla, ormanlık alanlarda ağaçlardan rüzgar perdesi yapılması ve yeşil alanda bulunan ince yanıcıları, yangın mevsiminden önce değişik teknolojilerle ortamdan kaldırılması hakkında öneride bulundu.



"Stratejimizi, senaryolara göre planlamak zorundayız"


Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, önemli olanın verilere göre tedbir alınması olduğuna işaret ederek şu ifadelere yer verdi:


"İklim krizi yani küresel ısınma sonucunda orman yangınları hem şiddet olarak hem sayısal olarak artacak gibi bağlantı kuruyoruz. Bu aslına temelden yanlış bir yaklaşım, çünkü iklim değişikliği senaryoları kapsamında sıcaklık 2040 senesine kadar şu kadar artacak iyi senaryo bu kötü senaryo bu şeklinde veriler verildiyse, bize düşen görev ormanlarımızı belirtilen tahminlerden en az etkilenecek şekilde korumak olur. Küresel iklim değişikliği var, orman yangınları artacak demek mühendisçe bir yaklaşım değil, bunun altını çizmek istiyorum. Depremde Anadolu için önemli sorunlardan bir tanesi, nasıl ki depremlerde 7 şiddetinde bir depreme dayanabilecek binalar yapmamız gerekiyorsa, yapılması gereken şey buna benzerdir. Japonya’da 8-9 şiddetinde deprem oluyor ama kimsenin burnu kanamıyor, binaların depreme dayanıklı şekilde yapılmasından dolayı bir sorun olmuyor. Orman yangınlarıyla iklim krizi arasında da böyle bir ilişkiyi tesis etmemiz lazım. Rüzgar şiddeti artacak, sıcaklıklar yükselecek, eğer iklim krizi senaryoları bunu söylüyorsa; bütün orman yangını stratejilerimizi bunun üzerinden almak zorundayız."



“İnsana yönelik yatırımı artırmamız gerekiyor”


Antalya’da orman yangınlarının büyük ölçüde kuzeyden gelen kurutucu rüzgarlar zamanında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, doğal afetleri önleme konusunda insana yapılacak yatırımın da önemli olduğunun altını çizdi.


Tuncay Neyişçi, "İklim değişikliği olsun ya da olmasın, bizim bu yangınları engelleyici tedbirler almamız lazım. Ağaçlardan rüzgar perdeleri yapılır, bu rüzgarın ormanımıza girmesini engellediğiniz zaman, iklim değişse de ormanlarımızı yangınlara karşı korumuş oluruz. İşin özü mühendislikse eğer veriler üzerinden stratejiler, politikalar ve uygulamalar geliştirmek zorundayız. İklim krizine karşı bütün yaşantımızı değiştirmemiz gerekiyor, iklim krizini çözecek olan insanlardır. Yüzde 90’ı insan kaynaklı olan doğal afette yine insan davranışlarını değiştirerek iklim krizi ile mücadele etmemiz gerekiyor, çünkü belirleyici olan biziz. Yangınlarda uçakların, helikopterlerin söndüreceğini söylüyoruz, büyük bir sebebi insan kaynaklı olan bir yangında insanlara yatırım yapmıyoruz. Antalya son günlerde önemli bir karar aldı, ormanlar içerisinde yangınların yoğun görülmeye başladığı zaman devriye hizmetlerini artırdı. Bu insanları caydırıcı bir kavramdır ve insanlara yöneliktir. Küresel iklim değişikliğiyle daha etkin mücadele için, insana yönelik yatırımı artırmamız gerekiyor" diye konuştu.



Rüzgar perdeleri ile rüzgarın hızı kırılabilir


Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, yangınları önlemek için yapılması gerekenleri ise şu şekilde özetledi:


"Orman yangınlarını önlemek için; ilk olarak ormanlarımızı özellikle kurutucu rüzgarlara karşı rüzgar perdeleri ile ihata etmemiz, orman içerisine girecek rüzgarın hızını kırmamız gerekiyor. İkincisi orman içindeki ince kuru yanıcı dediğimiz, küçük bir sigara izmaritinin büyük bir yangına neden olabileceği ince yanıcıları yangın mevsiminden önce değişik teknolojilerle ortamdan kaldırmamız gerekiyor. Eğer rüzgar gücü yok ise orman içinde ince yanıcı yok ise orman yangını görülme ihtimali yüzde 80 azalır. Bunlar yapıldıktan sonra helikopter veya uçak etkili olur. İklim değişikliği dediğimiz zaman sadece sıcaklık akla gelmesin, iklim birçok parametrenin ortak adıdır, rüzgar, nem, yanıcı miktarı vb. bunların hepsi yangının çıkmasına etkin olan ögelerdir. Bu durumda çok yönlü tedbirler almamız gerekiyor. Analitik olarak kafa yormamız gerekiyor. Orman Genel Müdürlüğü’nün değişik kurumlardaki uzman insanları bir araya getirerek sorunun üstüne gitmemiz gerekiyor. Japonya’da deprem sırasında depremden önce ve sonra insanlar ne yapmaları gerektiğini çok iyi bilir, eğitimini almışlardır. Orman yangınları için de aynı şey, öncesinde ya da sonrasında orman içinde yaşayan insanlardan başlayarak, nasıl davranacakları konusunda iyi eğitilmiş ve bilgilendirilmiş olmaları gerekiyor. Bu yangınla birlikte yaşamayı becerebilen, uyumlu toplumların oluşturulması anlamını sağlar. Bu da yangının etkilerinin düşürülmesini sağlayacak etkenlerden bir tanesidir."



Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. Neyişçi’den yangına karşı rüzgar perdesi önerisi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da yarım litrelik pet şişe suyun fiyatı 10 lira oldu İstanbul’da son iki ayda 0.5 litrelik pet şişe suyun fiyatı yüzde 100 artarak 10 liraya ulaştı. Birçok zincir markette farklı markalara ait sular 10 TL’den satılmaya başlandı. Bazı markaların fiyatları ise 10,70 TL’yi buluyor. Yaz aylarının gelmesi ve sıcaklıkların artmasıyla birlikte suya olan talep de yükseldi. İstanbul genelinde 0.5 litrelik pet şişe suyun fiyatının 10 TL’ye çıkması, vatandaşlar arasında tepkiye neden oldu. İstanbul’da marketlerde, akaryakıt istasyonlarında, büfeler ve simit tezgahlarındaki en ucuz 0.5 litrelik pet şişe suyun fiyatı 10 lirayı buldu. Trafikteki sokak satıcılarında ise pet şişe sular 15 ila 20 lira arasında değişen fiyatlarla satılıyor. Bazı marketler 10 TL’nin altındaki su markalarını raflarda bulundurmuyor İstanbul’daki bazı zincir marketler 10 TL’nin altındaki su markalarını raflarda bulundurmazken bazı marketler ise ucuz su markalarını raflara koyarak dolaplara yerleştirmediği dikkat çekti. Su fiyatlarındaki bu artış, özellikle yaz aylarında su tüketiminin arttığı dönemde, halkın tepkisini çekti. Vatandaşların bazıları artık gıdadaki fiyat artışlarına alıştıklarını ifade ederken bazıları ise Türkiye’de gıda enflasyonunun açıklanamayacak derecede olduğunu belirtti. İstanbul’da bir öğrenci ise gün içerisinde suya 30 TL verdiğini belirterek bu duruma artık alıştığını söyledi. “Gün içerisinde suya 30 TL veriyorum” Elindeki suyu 10 TL’ye aldığını belirten üniversite öğrencisi Kaan Çubuk, “Artık 20 TL’de olsa benim için fark etmiyor, her geçen gün suyun fiyatı artıyor. 10 TL, 20 TL artık benim için önemli bir para değil. Susayınca mecbur almak zorundayız. Bazı yerlerde daha pahalı satılıyor. Havanın sıcak olması da etkiliyor. Gün içerisinde suya 30 TL veriyorum” dedi. “Normalde yarım litrelik pet şişe sular 1-2 TL arasındaydı” Yarım litrelik pet şişe suya 10 TL verdiğini ifade eden Mustafa Uçak, “Normalde bu sular 1-2 TL arasındaydı. Normalde evde içiyoruz suyu. Hava sıcak olunca dışarıdan mecbur su alıyorum” diye konuştu. “Yarım litrelik pet şişe suyu 10 TL’ye aldım” Su fiyatlarının yüksek olduğuna değinen Kaan Özdemir, “Enflasyonu en çok etkileyen sektörlerden biri gıda sektörü. O yüzden bu içtiğimiz suya da yansıdı. Yarım litrelik pet şişe suyu 10 TL’ye aldım. Dışarda olunca mecbur alıyoruz” ifadelerini kullandı. “Günde yarım litrelik 4-5 tane su içiyorum” Su fiyatlarına tepki gösteren Rıza Mamak ise “Suyu 10 TL’ye aldım. Normalde 4-5 TL arasında olması lazım. Devletin bunu araştırması lazım. Bu zamları ben benzine, mazota gelen zamlara bağlıyorum. Normalde 2-3 TL olması lazım. Mecbur kalıyoruz içiyoruz. Günde 4-5 tane su içiyorum” şeklinde konuştu.
Bursa Osmangazi’nin köylerinde şenlik başlıyor Osmangazi Belediyesi, hayata geçirdiği ‘Köyümüzde Şenlik Var’ projesi ile Osmangazi’nin kırsal mahallelerinde yaşayan vatandaşları eğlenceli ve eğitici etkinliklerle bir araya getirmeyi hedefliyor. Osmangazi Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Köyümüzde Şenlik Var’ etkinlikleri, 7 Temmuz Pazar günü saat 15.00’da Gökçeören Mahallesi’nde başlıyor. Hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik birbirinden renkli ve eğlenceli etkinliklerin yer alacağı Köyümüzde Şenlik Var’ programı, Osmangazi’nin 32 kırsal mahallesinde düzenlenecek. Şenliklere ev sahipliği yapacak mahallelerdeki çocuklar, sokak oyunları, şişme oyun parkurları, zıp zıp, yüz boyama, bouble şov gibi eğitici ve eğlenceli aktiviteler ile unutulmaz bir gün yaşayacak. Yetişkinlere yönelik düzenlenecek olan tavla turnuvası, yemek yarışması, sahne oyunları, canlı müzik ve folklor gösterileri ile köylerde adeta festival havası esecek. ‘Köyümüzde Şenlik Var’ projesinin merakla beklenen etkinliklerinden biri olan yemek yarışması, mahallerdeki kadınlara özel olarak düzenlenecek. Kadınlar tarafından yapılan yöresel yemeklerin lezzet mücadelesi vereceği yarışmasının jürisinde, Bursa mutfağının marka isimlerinden Bülent Barış da (Şef Bülent) yer alacak. ‘Köyümüzde Şenlik Var’ projesi, düzenlenen toplantı ile Osmangazi’nin kırsal mahallelerinde görev yapan muhtarlara tanıtıldı. Projenin içeriği ve detayları hakkında bilgilendirilen muhtarlar, ‘Köyümüzde Şenlik Var’ projesine ev sahipliği yapmak için heyecanlandıklarını ifade etti. Köyümüzde Şenlik Var projesi ilgi ilgili bilgi veren Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “Başlattığımız etkinlikler kapsamında ilçemizin dört bir tarafındaki köylerimizde yaşayan vatandaşlarımızla buluşacağız. Düzenlediğimiz oyunlar ve ikramlar ile hem çocuklarımız keyifli vakit geçirecekler, hem de aileler yarışma, gösteri ve konserler ile eğlenme fırsatı bulacaklar” dedi.
Antalya ATSO’dan berber ve kuaförler için muafiyet talebi ATSO Başkanı Ali Bahar, berber, kuaför ve güzellik salonlarının Bakanlık kararıyla haftanın bir günü kapatılmasının uygun olmadığını kaydetti. Bahar, “Üyelerimizin, vatandaşlarımızın ve turistlerin mağduriyetinin önlenmesi için Antalya’nın bu uygulamadan muaf tutulmasını ya da uygulama tarihinin ertelenmesini istiyoruz” dedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bahar, Ticaret Bakanlığı’nın berber, kuaför ve güzellik salonlarının haftanın bir günü kapalı olması kararının işletmelerin kendi istekleri doğrultusunda yapılması gerektiğini belirterek, Antalya’nın bu karardan muaf tutulmasını istedi. Ticaret Bakanlığı tarafından 18 Ağustos 2022 tarihinde alınarak tüm Valiliklere gönderilen kararla; berber, kuaför ve güzellik salonlarının haftanın bir günü kapalı olması kararlaştırılmış, ancak sektörden gelen tepki ve talepler doğrultusunda kararın uygulanması 1 Temmuz 2024 tarihine ertelenmişti, Bakanlık tarafından 1 Temmuz 2024 tarihinde yapılan duyuruda berber, kuaför ve güzellik salonlarının ülke genelinde haftanın bir günü kapalı olması uygulamasının 01 Temmuz 2024 itibarıyla yürürlüğe gireceği belirtildi. Kararın uygulanması durumunda, merdiven altı olarak tabir edilen, yasal olmayan berber, kuaför ve güzellik salonlarının ortaya çıkma ihtimalinin olduğunu kaydeden Başkan Ali Bahar, “Kararda, işletmelerin, valiliklerce belirlenen günlerde kapalı olmadığının tespiti halinde Bakanlık tarafından idari yaptırım uygulanacağı ifade edilmiştir. Bu karar ciddi bir ciro kaybına, gelir-gider dengesinin bozulmasına ve mağduriyete yol açacaktır” diye konuştu. “Vatandaş ve turist mağdur olacak” Antalya’nın bir turizm kenti olduğunu vurgulayan Başkan Bahar, “Özellikle kentimizde haftanın her günü aktif olan bu işletmelere duyulan ihtiyaç göz önüne alındığında, işletmelerin kapalı olması hem işletme sahiplerini ekonomik açıdan zor durumda bırakacak hem de vatandaşlar ile turistleri mağdur edecektir” ifadelerini kullandı. Çalışanların Pazar günlerini kendilerine ayırması ve çalışan kadınların sadece Pazar günleri kuaföre gidebileceğini ifade eden Başkan Bahar, “Bu durum dikkate alındığında, işletmelerin Pazar günleri kapalı olması çalışan insanlar için de olumsuz bir durum oluşturacak. Diğer taraftan, işletmelerin kendi istekleri doğrultusunda haftanın herhangi bir günü kapalı olma özgürlüğüne sahip olması gerekirken, bu durumun zorunlu hale getirilmesi ve tek bir gün belirlenmesi çalışma özgürlüğüne aykırı bir durum oluşturmaktadır” dedi. “Turizm olumsuz etkilenmesin” Antalya’nın bir turizm kenti olması, işletme mağduriyetlerinin giderilmesi ve çalışanların durumu göz önüne alındığında işletmelerin valiliklerce belirlenen günlerde kapatılmaması gerektiğine işaret eden Başkan Ali Bahar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üyelerimizin, vatandaşlarımızın ve ülkemize gelen turistlerin mağduriyetinin önlenmesi, turizmin olumsuz etkilenmemesi amacıyla, Bakanlık tarafından alınan kararın öncelikle tamamen kaldırılmasını; bunun mümkün olmaması halinde turizmin başkenti olan Antalya’nın bu uygulamadan muaf tutulmasını ya da uygulama tarihinin ertelenmesini talep etmekteyiz ”dedi.