KÜLTÜR SANAT - 06 Ekim 2024 Pazar 20:46

Altın Portakal Film Festivali’nde "Ayşe" filminin prömiyeri yapıldı

A
A
A
Altın Portakal Film Festivali’nde "Ayşe" filminin prömiyeri yapıldı

Bu yıl 61’incisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde "Ayşe" filminin prömiyeri yapıldı. Down sendromlu kardeşi Rıdvan ile birlikte yaşayan Ayşe’nin hayatını konu alan filmin başrol oyuncusu ve senaryo yazarlarından Binnur Kaya, “O kadar farklı yorumla çekilebilecek bir filmdi ki; Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı. Başka bir şey anlaşılmasın diye görmek zorunda olduğu yerlerde görmeye çalıştı. Ben bu ahlakı sevdim” dedi.


Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, film gösterimi, söyleşi ve oturumlarla devam ediyor. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kapsamında gösterimi yapılan "Ayşe" filminin yönetmeni, yapım ekibi ve oyuncuları, filmin ilk kez seyirciyle buluştuğu Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda izleyicilerin sorularını cevapladı. Down sendromlu kardeşi Rıdvan ile birlikte yaşayan Ayşe’nin hayatını konu alan film, çalıştığı benzin istasyonuna uğrayan uluslararası bir kamyon şoföründen evlenme teklifi alan Ayşe’nin kaderiyle hayalleri arasında seçim yapmak zorunda kalışını aktarıyor.



“Rıdvan’a ablası Fatma evlilik teklifi alsaydı ne olurdu gibi sorular sorarak, senaryoyu ortaya çıkardık”


Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Necmi Sancak, filmin hikayesini kuzeni Rıdvan’dan etkilenerek yazdıklarını aktardı. Senaryoyu oluşturabilmek için Rıdvan’a çeşitli sorular yönelttiklerine değinen Sancak, film sürecini şu şekilde aktardı:


“Rıdvan’a ablası Fatma evlilik teklifi alsaydı ne olurdu gibi sorular sorarak, senaryoyu ortaya çıkardık, hayata geçirmek için mücadele ettik. Sonra Binnur Kaya Hanımefendi’ye senaryomuz ulaştı ve çok beğendi. Binnur Hanım projeye dahil olunca her şey Arap söküğü gibi çözülmeye başladı. Ben, Ahmet Sancak ve Binnur senaryoyu geliştirmeye başladık, yaklaşık 3-4 ay sürdü. Binnur Hanım gerçekten bir ekol, hem senaryo bilgisi hem yenilikçi yanıyla bana çok şey öğretti. Sonra Menderes Samancılar ağabeye gittik, o da bizi kırmadı. Karaktere de kendisi ekstra özellikler ekleyerek, çok güzel bir karakter oluşturdu. Ardından Ali Seçkiner Alıcı ağabeye gittik, Binnur Hanım’a ’Aşık olmak ister misin?’ dedik, o da ’Seve seve’ dedi. Uzun bir sürecin sonunda izleyiciyle buluşmasını sağladık.”



“Bu film Ayşe’nin hikayesi”


Necmi Sancak, bir seyircinin “Filmin adı Neden Rıdvan değil de Ayşe?” sorusu üzerine “Çünkü bu film Ayşe’nin hikayesi” cevabını verdi.



“Rıdvan harika bir partnerdi”


Filmin oyuncusu ve senaryo yazarlarından Binnur Kaya ise filmi ilk kez seyrettiğini kaydetti. Filmin seyrinin zor olduğunu dile getiren Kaya, riskli işlerde yer almayı sevdiğini ifade etti. Kaya, “Seyretmesi zor bir film. Çünkü içinde filmi satan hiçbir şey yok, müzik yok, estetik bir oyuncu yok. Bir gişe filmi değil, nereye gider ne olur bilmiyorum. İyi bir senaryo okudum, Necmi ve Ahmet yüce gönüllü davrandı. Senaryo hakkında fikir alışverişlerini yok saymadılar. Riskli işlerin içinde olmayı seviyorum, daha öncekilerinin denemediği bir şeyi denediler. Görüntü yönetmeni Meryem’in sırtından kamera hiç inmedi. Her şeyi bana sevdirdiler. Rıdvan harika bir partnerdi, herkes benim kadar şanslı olmaz. Disiplinli, her denileni yapan, yapmadığı zaman işi hiç aksatmayan bir partnerdi. Rıdvan’ın ablası Fatma benim oynamaya çalıştığım Ayşe karakterinin gerçek hali. Hayatını büyük bir sevgiyle ve kendi rızasıyla feda etmiş. Çok büyük bir fedakarlık, harika bir insan olduğu için Fatma Sancak’a çok teşekkür ederim. Onun anlatacak çok şeyi var, biz onun yüzde 1, yüzde 2’sini gösterebildik” dedi.



“Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı”


Ünlü oyuncu Binnur Kaya, ayrıca filmin çok farklı yorumlarla çekilebilme ihtimaline rağmen filmin yönetmeni ve senaryo yazarı Necmi Sancak’ın etik davrandığına dikkat çekerek, “O kadar farklı yorumla çekilebilecek bir filmdi ki; Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı. Başka bir şey anlaşılmasın diye görmek zorunda olduğu yerlerde görmeye çalıştı. Ben bu ahlakı da çok sevdim. Filmde hiç müzik olmaması gibi, insanlar akan jeneriği bile müziksiz okumak zorunda kalıyor. İnsan her zaman böyle şeylerle karşılaşmıyor” dedi.



“Abla seni seviyorum”


Down sendromlu oyuncu Rıdvan Sancak ise film hakkında, “Bence iyi, devam. Abla seni seviyorum” dedi.



“Önemli olan senaryonun neye hizmet ettiği”


Usta sanatçı Menderes Samancılar, kendisi için senaryonun öneminin altını çizerek, “Senaryoyu okuduğumda tamam dedim. Bu meslekte benim bakış açım; rolün küçüğü büyüğü yok, önemli olan senaryonun neye hizmet ettiği. Senaryonun derdi var, sıkıntısı var, çözüm istiyor. Sıkıntı çözmek için bu tür projelerde yer almak bizim de boynumuzun borcu” ifadelerini kullandı.



“Binnur’u ve Menderes ağabeyi duyunca kayıtsız şartsız tamam dedim”


Filmin oyuncularından Ali Seçkiner Alıcı, Binnur Kaya ve Menderes Samancılar’ın filmde rol aldığını duyunca kayıtsız şartsız kabul ettiğini belirterek, “Benim için senaryonun gerçek yaşamdan alınması önemli bir etken. Binnur’u ve Menderes ağabeyi duyunca kayıtsız şartsız tamam dedim. İki tane çok değerli oyuncu. Onları konuşmamıza gerek yok, hatta konuşmayalım eskir. Bu iki etken ve ilk film olması çok önemli” diye konuştu.



Altın Portakal Film Festivali’nde "Ayşe" filminin prömiyeri yapıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Bitlis’te yüzlerce vatandaş İsrail’in zulmünü kınamak için yürüdü Bitlis’te yüzlerce vatandaş, Filistin’e destek ve İsrail’in zulmünü kınamak için yürüyüş gerçekleştirdi. Bitlis Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde düzenlenen yürüyüş için Kasımpaşa İlkokulu önünde toplanan kalabalık, ellerindeki Filistin ve Türk bayrakları, Kelime-i Tevhid flamaları ile sloganlar atarak Ulu Cami önüne kadar yürüdü. Burada Kur’an-ı Kerim okunmasının ardından Memur Sen İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Şube Başkanı Cabir Durak grup adına basın açıklamasını okundu. Onlarca hastaneyi bombalayarak binlerce masum Filistinliyi şehit eden İsrail’in dünyanın suskunluğundan cesaret aldığını belirten Durak, ”Siyonist İsrail, Gazze’de tam 365 gündür soykırım yapıyor. Dünya kör, dünya sağır, dünya suskun. Dünyanın bu suskunluğu çoluk çocuk ve kadın 42 binden fazla insanı katleden, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri dahi bombalayan soykırımcıyı, kandan beslenen katil sürüsünü cesaretlendiriyor. Çocukları öldürmeyi itikatlarının gereği sayan devlet görünümlü sapkın terör örgütü emperyalist sistemin koruması altında bölgeyi kan gölüne çeviriyor ve soykırım siyasetini bütün bölgeye yayıyor. Batılı emperyalist güçler, İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarını İsrail denen siyonist katil çete eliyle gerçekleştiriyor. Söz konusu Müslümanlar olunca bugüne kadar iddia ettikleri demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi bütün değerlerini çiğnemeleri bundan. Bir düşünün, kendilerinin dışındakilere ’insanımsı’ diyebilecek kadar insanlıktan çıkmış ırkçı bir rejim ve inançla karşı karşıyayız. Aklın, idrakin ve vicdanın rafa kalktığı bu kör inanç, emperyalizmin desteği ile dünyayı bir cehennem çukuruna sürüklüyor” dedi.
Düzce Bal arısı zehri üretim kursu düzenlendi Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM), Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği iş birliği ile düzenlenen “Bal Arısı Zehri Üretim Kursu-5” gerçekleştirildi. Kursun teorik eğitiminin gerçekleştirildiği ilk günde etkinliğe; Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Silici, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Figen Çalışkan, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Naşit İğci, akademisyenler, araştırmacılar, arıcılar ve öğrenciler katılım sağladı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren DAGEM Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, DAGEM’in kuruluşu, faaliyetleri, araştırma projeleri, mobil arıcılık eğitimleri, arı farkındalığı oluşturmak için düzenlenen girişimcilik faaliyetleri, verilen eğitim ve kurslar, çalıştaylar ve resim yarışmalarından bahsetti. Üniversitemizin ilk markalı üretimi DAGEM Propolisi hakkında bilgi veren Doç. Dr. Kekeçoğlu, yapılan her türlü faaliyet ve projede desteklerini esirgemeyen Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir’e teşekkür etti. Eğitimin ilk günü, Meral Kekeçoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Münir Uçak ve Öğr. Gör. Tuğçe Çarprazlı’nın anlatımıyla, “Bal Arısı Zehri Üretiminde Arı Anatomisi ve Fizyolojisi”, “Bal Arısı Zehri İçeriği”, “Bal Arısı Zehrinin Apiterapötik Etkisi”, “Bal Arısı Zehrinin Kullanım Alanları, “Doğru Bal Arısı Zehri Üretim Teknikleri”, “Bal Arısı Zehrinin Kalitesini Etkileyen Üretim Faktörleri” ve “Üniversitelerin Bal Arısı Zehrinin Ticarileşmesindeki Rolü” başlıkları altında gerçekleştirildi. İki gün boyunca düzenlenen kursun uygulamalı eğitimi ise; DAGEM’in Yığılca’daki uygulama merkezinde verildi. Eğitime, Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi personeli, farklı üniversitelerden gelen akademisyenler, bölge arıcıları ve öğrenciler katıldı. Düzce Üniversitesinin bölgesel kalkınma çalışmalarının en önemli örneklerinden biri olan bu eğitim ile bölge arıcılığının geliştirilmesi ve üretimden pazarlamaya kadar süreçte yaşanan sorunların çözümüne katkı sağlandı. Gerçekleşen uygulamalı eğitim ve yazılı sınav sonrasında başarılı arıcılara “Bal Arısı Zehri Üretim Sertifikası” verildi.
Düzce Düzce Üniversitesi’ne TEKNOFEST’te yoğun ilgi Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürütücülüğünde 10. kez düzenlenen ve Türkiye’nin ilk ve tek havacılık, uzay ve teknoloji festivali olarak bilinen TEKNOFEST’te paydaş kurum olarak yerini alan Düzce Üniversitesi, başarılı tanıtım organizasyonuyla göz doldurdu. Bu yıl Adana Şakirpaşa Havalimanı’nda milyonlarca teknoloji tutkununu bir araya getiren ve Türkiye’de milli teknolojinin geliştirilmesi konusunda önemli rol oynayan Teknofest, 49 ana kategori, 127 alt kategoride Türkiye tarihinin en büyük ödüllü teknoloji yarışmalarına sahne oldu. "TEKNOFEST ile Gelecek Sensin” temalı, ayakları yere basmayan festivalde girişimcilik, yenilik ve teknolojiyle özdeşleşen Düzce Üniversitesi standını TEKNOFEST Yönetim Kurulu ve T3 Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar başta olmak üzere binlerce katılımcı ziyaret etti. Düzce Üniversitesi’nin nitelikli eğitim-öğretim faaliyetleri, bilimsel projeleri, başarıları, katma değerli bölgesel kalkınma çalışmaları ile fark oluşturan girişimcilik, inovasyon projeleri ziyaretçiler tarafından ilgi ve beğeniyle takip edildi. Bilimsel çalışmaları ve projeleri takdir topladı Tescilli arıya sahip tek üniversite olan Düzce Üniversitesi’nin Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi’nin (DAGEM) ulusal ve uluslararası çapta kabul görmüş arı ürünleri ilgi odağı oldu. MEKATEK Öğrenci Topluluğu’nun otonom aracı, Azak Hava Savunma Takımı’nın hava savunma sistemi ve orta irtifa roket konusundaki çalışmaları, Roket ve Uydu Teknolojileri Topluluğu’nun model uydu alanında geliştirdikleri ürünleri ve IEEE Topluluğu’nun kablosuz haberleşme projeleri çok takdir topladı. Düzce Üniversitesi ve paydaş kurumların tanıtım stantlarını ziyaret eden Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, TEKNOFEST’i, teknoloji ve bilime yönelik toplumda farkındalık oluşturan, gençleri buluş yapmaya teşvik eden ve cesaretlendiren, dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olarak gördüklerini ifade etti. Rektör Nedim Sözbir, “TEKNOFEST’i; Türkiye’nin bilim ve mühendislik alanlarında yetişmiş insan kaynağını artırmaya büyük katkı sağlayan, milli teknoloji hamlesinin en önemli ayaklarından biri olan ve Türkiye Yüzyılı’nın inşasında gençlere ilham, cesaret ve milli şuur kazandıran bir organizasyon olarak çok önemsiyoruz. Üniversitemiz, ülkemizin teknoloji alanındaki gelişmesine destek vermek amacıyla TEKNOFEST’e katılım sağlamakta ve bu paydaşlığı gururla sürdürmektedir” ifadelerini kullandı.