EĞİTİM - 23 Aralık 2024 Pazartesi 16:29

YÖK Başkanı Özvar: "Vakıf üniversitelerin sorunu akademik personel sayısındaki yetersizlik"

A
A
A
YÖK Başkanı Özvar: "Vakıf üniversitelerin sorunu akademik personel sayısındaki yetersizlik"

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, "Akademik personel sayısındaki yetersizlik, vakıf yükseköğretim kurumlarının karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır" dedi.


TOBB Türkiye Yükseköğretim Meclisi İstişare Toplantısı, YÖK Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıda YÖK ile üniversiteler arasındaki işbirliğe dikkat çekildi. Vakıf üniversitelerindeki teknik, fiziki ve akademik problemler de toplantı da masaya yatırıldı.



"Vakıf üniversitelerin sorunu akademik personel sayısındaki yetersizlik"


Toplantıya katılan YÖK Başkanı Erol Özvar, konuşmasında, “Elimizdeki verilere göre akademik personel sayısındaki yetersizlik, vakıf yükseköğretim kurumlarının karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadesini kullandı.


YÖK’ün her bir program için gerekli asgari akademik personel sayısını itinayla belirlediğini ifade eden Özvar, “Eğitim öğretim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi, ilgili programın yetkinlik ve kazanımlarının alanından hocalar tarafından öğrencilere verilmesi, eğitim süreçlerinin kalitesi ve sürdürülebilirliği bakımından önem arz etmektedir” diye konuştu.



"Öğretim elemanlarının başkaca kurumlarda SGK kaydının bulunduğu dikkat çekici verilerdir"


Özvar, akademik programlardaki öğretim elamanı sayısının ve uzmanlık alanının önemini vurgulayarak, “Kurulumuz tarafından belirlenen asgari öğretim elemanı sayısının bazı programlarda sağlanmadığı, öğretim elemanlarının verdikleri derslerle uzmanlık alanlarının uyumlu olmadığı veya vakıf yükseköğretim kurumlarında tam zamanlı çalışan öğretim elemanlarının aynı zamanda başkaca kurumlarda SGK kaydının bulunduğu gibi tespitler kayıtlara geçmiş dikkat çekici verilerdir” şeklinde konuştu.


Özvar, vakıf yükseköğretim kurumlarının akademik personel eksikliğini muhakkak doldurması gerektiğinin de altını çizerek, bu konuda gerekli tedbirlerin ivedilikle alınması gerektiğini de söyledi.



"Vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin devlet üniversitelerindeki akademisyenlerin maaşlarından az olmamalı"


YÖK Başkanı Özvar, vakıf üniversitelerinde akademisyenlerin aldığı ücretlere işaret ederek, şunları kaydetti:


“Bilindiği üzere, vakıf üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin ücretlerinin, 2547 sayılı Kanun’un ek 8. maddesi uyarınca, devlet üniversitelerinde aynı unvanda çalışan akademisyenlerin maaşlarından az olmaması gerekmektedir. Akademik personelin maaşları ve diğer haklarının zamanında ve eksiksiz bir şekilde ödenmesi hem kurumsal itibar hem de eğitimin kalitesi açısından hayati önemi haizdir. Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesini beklediğimizi ve konuyu dikkatle takip etmeye devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek isterim.”



"Karşılaştığımız sorunlardan biri öğrenim ücretlerine yapılan yüksek oranlı zamlar"


Özvar, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Başkanlığımıza yapılan başvurular ve gerçekleştirilen denetimlerde, sıklıkla karşılaştığımız sorunlardan birini de öğrenim ücretlerine yapılan yüksek oranlı zamlar oluşturmaktadır.


Zaman içinde maliyet artışları yaşandığı ve bunun vakıf yükseköğretim kurumları üzerinde bir baskı oluşturduğu bizlerin de malumudur. Fakat, vakıf yükseköğretim kurumlarının kar amacı güdemeyeceklerine ilişkin mevzuat düzenlenmesi de dikkate alındığında, bu maliyetlerin üniversite yönetimlerince verilen taahhütlere güvenerek tercihte bulunan öğrencilere yüklenmesi eğitim-öğretimin sürdürülebilirliği ve kurumlarının güvenirliliği gibi ilkeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Her şartta, öğrencilerin mağdur edilmemesi hepimizin birinci önceliği olmak zorundadır.”



Tıp fakültelerinde denetim


Tıp fakültelerindeki fiziki ve teknik gereksinimlerin tartışma konusu olduğunu söyleyen Özvar, şu ifadelere yer verdi:


“Tıp fakülteleri yükseköğretim sistemimizin en önemli bileşenlerinden biridir. Hali hazırda 32 vakıf üniversitemiz bünyesinde aktif tıp programı bulunmaktadır. Tıp fakültelerinde tıp eğitimi, dönemlere göre teorik ve uygulamalı eğitimlerden oluşmaktadır. Verilen eğitimle tıp fakültesi öğrencilerinin asgari bilgi, beceri ve yetkinliklerle donanımlı olarak mezun olmalarını sağlamak esastır. Bu çerçevede, tıp fakültesi kontenjan sayılarına göre ihtiyaç duyulan derslik, laboratuvar, kütüphane gibi eğitim alanlarının fiziki imkanları ile anabilim dalları bazında gerekli öğretim üyesi sayısı ve dağılımına ilişkin asgari kriterler kesin bir şekilde belirlenmiştir. Tıp fakültelerine yönelik bütün denetimler bu kriterler kapsamında takip edilmektedir.”



"Tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerinin kendi hastanelerinin olması şartı getirilmiştir"


YÖK Başkanı Erol Özvar, konuşmasına şöyle devam etti:


“Ayrıca tıp eğitiminin önemli bir parçası olan uygulama eğitiminin de en iyi şekilde verilmesi ve takip edilmesi önem arz etmektedir. Malumunuz olduğu üzere, kanun düzenlemesi ile tıp fakültesi bulunan vakıf üniversitelerinin kendi hastanelerinin olması şartı getirilmiştir. Eğitim hastanelerinin veya sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin -hasta potansiyeli, vaka sayısı ve çeşitliliği, ilgili branştaki hastaya gözlem altında tıbbi müdahale yetkinliklerinin kazandırılması dahil bir tıp fakültesi öğrencisinin mezun olması için gereken şartları ve asgari yeterlilikleri karşılaması gerekmektedir.”



Vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerindeki şikayetler


Özvar, “Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki yapılan yerinde inceleme ve denetimlerde, özellikle iş birliği yapılan özel hastanelerde vaka sayısı ve çeşitliliğinin yetersiz olduğu, öğrencilerin hasta başı eğitimlerini yeterince aktif gerçekleştiremediği ve hastanelerdeki mevcut eğitim alanlarının fiziksel şartlarının öğrenciler için uygun olmadığı, hastane yönetimleri ile üniversite yönetimlerinin uyum içerisinde çalışamadığı yönünde fevkalade şikayetler gitmektedir” diye konuştu.


Vakıf yükseköğretim kurumlarının uluslararası öğrenci sayılarını artırma yönündeki çabalarını devam ettirmesi gerektiğini ifade eden Özvar, başta uluslararası fuarlar çeşitli etkinliklerin düzenlenmesi gerektiğini aktardı. Özvar, vakıf üniversitelerin ulaşılabilir olması gerektiğini belirterek, internet sitelerini ve sosyal medya adreslerini uluslararası öğrencilere hitap edecek şekilde her zaman güncel ve aktif tutulması gerektiğini de vurguladı.


Özvar, uluslararası öğrencilerin Türkiye’ye gelmesi kadar bunun sürdürülebilir olması gerektiğini de söyleyerek, uluslararası öğrencilerin öğrenim ücretlerine de dikkat edilmesi gerektiğini aktardı.



"Yapay zeka hayatımıza daha fazla entegre oluyor"


TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise açıklamasında, “Teknoloji, dijitalleşme, yapay zeka ve inovasyon her geçen gün hayatımıza daha fazla entegre oluyor. Ancak bu entegrasyon, yalnızca teknolojik araç ve altyapının sağlanmasından ibaret değildir. Eğitim sistemimizin de insan odaklı şekilde yeniden şekillenmesini mecbur kılmaktadır” ifadelerini kullandı.



"Üniversitelerimiz uluslararası alanda da adından söz ettiren kurumlar haline gelmiştir"


Amaçlarının teknolojik gelişmelere hızla ayak uydurabilmek olduğunu ve bunu katma değere dönüştürecek donanımlı insanlar yetiştirmeyi hedeflediklerini aktaran Hisarcıklıoğlu, “Bu rekabette biz de varız diyorsak, bunu ancak; donanımlı insan gücüyle ve bu insanları yetiştirecek kurumsal ve kaliteli hizmet verebilecek yükseköğretim sektörüyle yapabiliriz. Yükseköğretim sistemimizin en dinamik ve yenilikçi unsurlarını oluşturan üniversitelerimiz, yalnızca ülkemizde değil, uluslararası alanda da adından söz ettiren kurumlar haline gelmiştir” şeklinde konuştu.


Araştırma ve inovasyon alanında önemli atılımlar gerçekleştirildiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, “Eğitimde sürdürülebilir bir gelişim sağlamak için, üniversitelerimizin ekonomik açıdan, hem de toplumsal sorumluluk bakımından güçlü bir yapıya kavuşması gerekmektedir. Vakıf üniversitelerimiz bu sistemin önemli bir paydaşı olarak, kamusal maliyetin önemli bir kısmını üstlenmekte, devletin taşıdığı sorumluluğu da paylaşmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.



"TOBB olarak, vakıf üniversitelerinin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi için yanındayız"


Hisarcıklıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Biz de TOBB olarak, vakıf üniversitelerinin bu potansiyelini en iyi şekilde değerlendirebilmesi için onların her zaman yanındayız. 2006 yılında kurulan Türkiye Yükseköğretim Meclisimiz, vakıf üniversitelerimiz ile kamu sektörü arasında köprü vazifesi görmektedir. Dolayısıyla Meclisimiz, özel sektörün taleplerini, kamu ile birlikte değerlendirdiği ortak bir zemindir. Sektörün gelişmesini teşvik edecek proje ve faaliyet önerilerinin geliştirildiği bir platformdur. Bu açıdan, YÖK ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bu toplantıları çok kıymetli buluyorum.”


YÖK’ün sektör ile işbirliğine verdiği öneme vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla konuşmaların ardından Vakıf Üniversitelerimizin Mütevelli Heyet Başkanları ve Rektörlerimiz, sektörümüzü ileriye taşıyacak konuları YÖK Başkanımıza sunacaklar. Bu vesileyle işbirliğimizin gelişerek süreceğine inanıyorum ve bu güzel çalışma kültürünü bizlere sunan Prof. Erol Özvar hocamıza teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.



YÖK Başkanı Özvar: "Vakıf üniversitelerin sorunu akademik personel sayısındaki yetersizlik"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Özel bireyler DÜSTİBAM’ı gezdi Düzce Engelsiz Yaşam Bakım Rehabilitasyon ve Aile Danışma Merkezi’nde yürütülen “Engelleri Birlikte Aşalım” projesi kapsamında, kurumda yatılı olarak kalan 28-65 yaş arası 12 özel birey, Düzce Üniversitesi Süs ve Tıbbi Bitkiler Üretim Uygulama ve Araştırma Merkezi Botanik Bahçesi’ni (DÜSTİBAM) inceledi. Proje ekibinde görev alan Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü öğrencisi Melisa Bıçakçı’nın “Horti Kültürel Terapi” uygulamalarını içeren grup çalışması kapsamında düzenlenen ziyaret; Düzce Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ülkü Akça Üşenti’nin koordinatörlüğünde ve kurum psikoloğu Alican Tanrıverdioğlu ile Beden Eğitimi Öğretmeni Nizamettin Arslan’ın rehberliğinde gerçekleştirildi. Özel bireylere merkezi tanıtan bir sunum yaparak katılımcılara faaliyetler hakkında bilgi veren DÜSTİBAM Müdürü Prof. Dr. Necmi Aksoy, sunumun ardından katılımcılara Botanik Bahçesi gezisinde eşlik ederek ağaçlar ve bitkiler ile ilgili detaylı bilgiler sundu. Doğa ile ilgili merak edilen pek çok konuda açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Necmi Aksoy, özel bireylerin çevreye olan ilgilerini arttırarak meraklarını gidermeleri için faydalı bir ortam sundu. Özel bireylerin öğrenme süreçlerini desteklemek ve doğayla olan bağlarını güçlendirmek amacıyla düzenlenen gezide etkinliğin, bireylerin sosyal becerilerini ve doğayla yakın ilişki kurmak adına önemli olduğu vurgulandı.
Antalya Vali Hulusi Şahin: "Taşımalı eğitime yarın tüm Antalya genelinde bir gün ara veriyoruz" Meteoroloji Bölge Müdürlüğü tarafından turuncu ve sarı kod uyarısı yapılan Antalya ve ilçelerinde taşımalı eğitime 1 gün ara verildi. Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün Antalya için yarın öğlen saatlerinden itibaren çok kuvvetli ve şiddetli (51-100 kg/m2) yağış uyarısı üzerine İl Koordinasyon Kurulu, AFAD İl Müdürlüğü Afet Yönetim Merkezinde Antalya Valisi Hulusi Şahin başkanlığında toplandı. Toplantının ardından Antalya ve ilçelerinde taşımalı eğitime salı günü itibarıyla 1 gün ara verildiği açıklandı. Toplantıda konuşan Vali Şahin, Meteoroloji Bölge Müdürlüğü’nün Antalya için turuncu ve sarı kod uyarısı geçtiğini hatırlatarak, Antalyalıları tedbirli olmaları konusunda uyardı. Yağmurla beraber gelecek olan şiddetli rüzgarın hayatı zorlaştıracağını belirten Şahin, “Ekiplerimiz yarın sabah saatlerinden itibaren sahada belirlemiş olduğumuz alanlarda konuşlanacak ve tüm süreci takip edeceğiz. Konya-Antalya karayolu Alacabel Geçidi’nde yoğun kar yağışı bekleniyor. Bu yolu kullanacak olan vatandaşlarımızın hazırlıklı olmaları önem arz ediyor” dedi. Taşımalı eğitime 1 gün ara Antalya’da yarın taşımalı eğitime 1 gün ara verilmesi kararı alındığını belirten Vali Şahin, “Ortaya çıkacak olan olumsuzluklara karşı, özellikle okullarımızın yaşayacağı olumsuzluklara karşı taşımalı eğitime yarın tüm Antalya genelinde bir gün ara veriyoruz. Taşımalı eğitim yapmayan okullarımızda eğitim öğretim devam edecek” ifadelerini kullandı. Cumartesi günü Manavgat’ta ve çevresinde yaşanan sel felaketine de değinen Vali Şahin, “Manavgat’ta 106 kilogram kadar bir yağış alındı ve 400’ün üzerinde su baskını ihbarı aldık. Yapmış olduğumuz zarar tespitlerinde sadece ev ve iş yeri su basmalarından kaynaklanan 13 milyon TL’nin üzerinde bir zarar tespiti yaptık. Bunun içerisinde tarım zararları yoktu. Buradan vatandaşlarımızı uyarıyorum. Risk taşıyan konutlarda, iş yerlerinde gerekli tedbirlerini özellikle almalarını istirham ediyoruz. Biz tüm ekiplerimizle sahada olacağız ve bu süreci hasarsız, sıkıntısız atlatmanın arayışı içinde olacağız” dedi.
Çanakkale Yunanlılara kafa tutan balıkçı Gökçeada açıklarında 1 tonluk ay balığı yakaladı Çanakkale’nin Gökçeada ilçesinde geçtiğimiz yıllarda Yunanistan Sahil Güvenlik unsurlarına kafa tutan balıkçı İlker Özdemir kılıç balığı avlarken oltasına yaklaşık 1 ton ağırlığında ve 2,5 metre boyunda bir ay balığı takıldı. Kuzey Ege Denizi’nde Gökçeada ilçesi açıklarında balıkçılık yapan İlker Özdemir ve arkadaşı, önceki gün balık avlamak için tekneyle denize açıldı. Parakete takımlarını denize bırakan Özdemir ve arkadaşı, bir süre sonra takımları toplamaya başladı. Parakete takımını çeken Özdemir, bir süre sonra denizin içinde dev bir balık olduğunu fark etti. Yüzeye yaklaşan balığın dev bir ay balığı olduğunu fark eden balıkçılar şaşırdı. Yüzeye yaklaştıktan sonra oltadan kurtulan yaklaşık 1 ton ağırlığında ve 2,5 metre boyundaki ay balığı doğal ortamına geri döndü. Yaklaşık 1 ton ağırlığındaki balığı yakaladığı anları anlatan İlker Özdemir, “Kızılelma isimli teknemizle kılıç balığı avına gittiğimiz sırada takımımıza devasa bir hayvan takıldı. Uzun süre uğraştıktan sonra denizin içinde görünen balığın inanılmaz büyüklükte bir ay balığı olduğunu fark ettik. Bu hayvanlar plankton yiyor. Dolayısıyla parakete takımlarına gelmesi muhtemelen binde 1’den daha az diye düşünüyorum. Bu hayvan 2-3 metreye kadar büyüyebiliyor. Bizde takılmış olan balığın boyu bu kadardı. Bu büyük av denizlerimizin ne kadar zengin olduğunu bir kez daha gösterdi. Ancak bu zenginliğin de sürdürülebilir olması için korunması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Türk balıkçılar olarak bizim görevimiz sadece avlanmak değil, denizlerimizi korumak ve gelecek nesillere aktarmaktır” dedi.