ASAYİŞ - 18 Kasım 2024 Pazartesi 11:00

Kilis’te araç bagajında 6 bin 500 saka kuşu ele geçirildi

A
A
A
Kilis’te araç bagajında 6 bin 500 saka kuşu ele geçirildi

Kilis’te yapılan operasyonda aracın bagajında sandık içerisinde 6 bin 500 canlı saka kuşu ele geçirildi.


Ticaret Bakanlığına bağlı Çobanbey Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Bölge Amirliği ekiplerince yapılan kontrollerde Türkiye’den çıkış yapmak üzere Çobanbey Gümrük Sahasına gelen araçta canlı hayvan bulunduğu tespit edildi. Yapılan detaylı aramada aracın bagajında 13 adet kafesli sandık içerisinde 6 bin 500 canlı saka kuşu belirlendi. 4915 sayılı kara avcılığı kanununa göre satılması, avlanması ve ihracı yasak olan saka kuşları, Kilis Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Şube Müdürlüğü’ne teslim edildi. Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde olayla ilgili soruşturmaya devam ediliyor.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun ‘Bazı antibiyotiklerin ciddi yan etkileri olabilir’ Antibiyotiklerin pek çok yan etkilerinin görülebildiğini belirten Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Bunların sık görülenleri bulantı, kusma, ishal, ciltte döküntü gibi genellikle hafif yan etkilerdir. Ancak bazen nadir olarak alerjik şok, kemik iliğinin baskılanması gibi ciddi yan etkilerde görülebilir. Bazı antibiyotikler karaciğere veya böbreğe zarar verebilir” dedi. Liv Hospital Samsun Enfeksiyon Hastalıkları Kliniği’nden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, 18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü dolayısıyla bilgilendirmede bulundu. Antibiyotiğin kısaca tanımını yapan Prof. Dr. Sünbül, “Antibiyotikler yaklaşık bir asırdan bu yana enfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlar sayesinde milyonlarca kişinin hayatına mal olan hastalıklar tedavi edilebilir hale gelmiştir. Bunun sonucunda yaşam süresi uzamış ve hayat kalitesi artmıştır. Antibiyotikler bakteri diye tanımlanan mikrop türlerini insan vücudunda öldüren veya üremelerini engelleyerek hastalıkları tedavi eden maddelerdir” diye konuştu. “Uygunsuz antibiyotik kullanımında OECD birincisiyiz” Bakterilere karşı etkili olan antibiyotiklerin virüslerin neden olduğu hastalıklarda etkileri olmadığına değinen Prof. Dr. Sünbül, “Başlıca soğuk algınlığı ve grip gibi etkeni virüsler olan hastalıklarda alınan antibiyotiğin hastaya hiçbir faydası yoktur. Hatta bu tür enfeksiyonlarda antibiyotik almak dirençli bakteri gelişme riskini artırır. Son yıllarda dünyada milyonlarca ölüme neden olan Covid-19 hastalığı da bir virüs hastalığıdır ve üzerine ikincil bakteriyel enfeksiyon eklenmemişse, tedavide antibiyotik verilmemelidir. Maalesef ülkemiz antibiyotiklerin uygunsuz kullanımında OECD ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır” şeklinde konuştu. “Doktorun tavsiyesi doğrultusunda kullanılmalı” Antibiyotiklerin ne kadar süre kullanılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Sünbül, “Antibiyotik, tedavide başarıya ulaşmak için doğru zamanda, doğru dozda ve yeterli sürede alınmalıdır. Hastalıklara göre tedavi süreleri değişmektedir. Hastalık belirtileri kaybolunca antibiyotiği erken kesmek, tekrarlayan enfeksiyonlara neden olabileceği gibi tedavi süresini uzatmak ise dirence yol açar ve organlara zara verebilir. Doktorun görüşü doğrultusunda tedavi sürdürülmelidir” ifadelerini kullandı. “Ateş düşürücü olarak tercih edilmemeli” Ateş düşürücü hedeflenerek antibiyotik kullanılmaması gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Sünbül, “Sonbahar ve kış aylarında görülen ve mevsimsel viral üst solunum yolu hastalıklarında antibiyotikler gereksiz olarak sık kullanılmakta, bazen ise tek doz olarak alınmaktadır. Ateş düşürücü amaçla antibiyotikler asla kullanılmamalıdır. Bazı özel durumlar dışında ise tek doz antibiyotik kullanmanın hiçbir yararı yoktur. Antibiyotiklerin bu şekilde alınmaları, hastalık yapan bakterilere karşı savaşan vücudun doğal koruyucu florasının ölmesine neden olmakta, ayrıca daha dirençli bakterilerin yerleşmesine yol açmaktadır. Sık yapılan bir diğer yanlış ise ‘bir antibiyotik alalım, şikâyetler geçmezse doktora muayene oluruz’ düşüncesidir. Bu yaklaşım ise hastalığın ilerlemesine neden olabilir. Antibiyotikler doktor muayenesi ve reçetesiyle alınmalıdır” açıklamasında bulundu. “Bazı antibiyotikler karaciğere ve böbreklere zarar verebilir” Antibiyotiklerin yan etkilerinden bahseden Prof. Dr. Sünbül, şöyle devam etti: “Antibiyotikler hayat kurtaran ilaçlar olmakla beraber pek çok yan etkileri de vardır. Bunların sık görülenleri bulantı, kusma, ishal, ciltte döküntü gibi genellikle hafif yan etkilerdir. Ancak bazen nadir olarak alerjik şok, kemik iliğinin baskılanması gibi ciddi yan etkilerde görülebilir. Bazı antibiyotikler karaciğere veya böbreğe zarar verebilir. Kimi zaman ise antibiyotikler tansiyon ve kalp ilaçları, psikiyatride kullanılan ilaçlarla uyumsuzluk gösterebilir, tedavide dikkat edilmelidir. Antibiyotikler asla arkadaş veya komşu tavsiyesiyle kullanılmamalıdır.” “Antibiyotik direnci nedeniyle yılda 1 milyon kişi hayatını kaybediyor” Antibiyotiklere karşı direnç gelişmesi hakkında bilgiler paylaşan Prof. Dr. Sünbül, açıklamasını şöyle tamamladı: “Zamanla bakteriler pek çok antibiyotiğe karşı direnç geliştirmiştir. Bu sorun genellikle antibiyotiklerin gereksiz kullanımı ve aşırı antibiyotik tüketimine bağlıdır. Dirençli bakterilerin neden olduğu hastalıklar daha ölümcül seyretmektedir. Her yıl dünyada dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlardan 1 milyona yakın kişi hayatını kaybetmektedir. Eğer direnç oranı bu hızla devam ederse 2050 yılında ölümlerin 10 milyonu bulacağı tahmin edilmektedir. Bir diğer sorun ise son yıllarda piyasaya verilen yeni antibiyotik sayısındaki azalmadır. Çünkü antibiyotiklerin geliştirilmesi, uzun bir süreç gerektirmekte ve yüksek maliyetlere neden olmaktadır. Ek olarak, gelişen direnç nedeniyle bu tür ilaçlar endüstri için tercih edilebilir olmaktan çıkmaktadır. Bu nedenle mevcut antibiyotikleri yerinde ve akılcı kullanmak çok daha önemli hale gelmiştir. Mevcut antibiyotiklerin tedavide etkisiz kalması ve yeni antibiyotiklerin klinik kullanıma girmemesi tıp otoritelerini endişelendirmektir. Böyle bir durumda basit enfeksiyon hastalıkları bile tedavi edilemeyecek ve ölümle sonlanacaktır.”
Konya Meram’da rötar fıskiye sistemi kışa hazır Konya’nın merkez Meram İlçe Belediyesi tarafından kış aylarının zorlu hava şartlarında ulaşımı sık sık kapanan ve zaman zaman da tehlike arz eden Gödene Hanedan Caddesi ile Köyceğiz Kampüsü’nde trafik güvenliğini artırmak amacıyla hayata geçirilen ‘Rötar fıskiye ile solüsyon sistemi’ kışa hazır hale getirildi. Meram Belediyesinin kendi bünyesinde gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmaları sonucu hayata geçirdiği sistem ile buzlanmanın hızlı bir şekilde önüne geçiliyor. Yol kenarlarına ve refüjlere yerleştirilen fıskiyeler aracılığıyla püskürtülen özel solüsyon ile yolda buzlanmayı önleyen sistem, Gödene Mahallesi Hanedan Caddesi ile Köyceğiz Mahallesi Necmettin Erbakan Üniversitesi Köyceğiz Kampüsü’nün girişinde uygulanıyor. 2025 kış hazırlıklarını erken tamamlayan belediye ekipleri, buradaki sistemin kontrollerini ve denemelerini yaparak iki caddenin kış boyunca açık kalmasını sağlayacak miktarda solüsyon üretimini de gerçekleştirdi. “Sistem, sağladığı büyük fayda ile Türkiye’ye örnek oldu” Belediyenin uygulamaya koyduğu yeni fıskiye sistemi ile yollara özel bir solüsyon püskürterek buzlanma ve yolda kar birikmesini önlemeyi amaçladıklarını ifade eden Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş, bu sayede kış aylarında ulaşımı olumsuz etkileyen zaman zaman kapanan ve tehlike arz eden Hanedan Caddesi ve Köyceğiz Kampüsü girişinde ulaşımın büyük ölçüde rahatladığına dikkat çekti. Rötar fiskiye sistemiyle bu iki caddenin sürekli açık tutulduğunu belirten Başkan Mustafa Kavuş, “Meram’da kış aylarında oluşan buzlanma ile birlikte vatandaşların herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmaması adına tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Ancak özellikle rampa olan bu iki caddede yoğun kar yağışlarında tüm çabalar yetersiz kalıyordu. Ar-Ge çalışmalarımız neticesinde uygulamaya başladığımız bu sistem ile burada oluşacak ulaşım aksaklıklarını ve tehlikeleri minimuma indirirken, araç sürücüleri başta olmak üzere tüm hemşehrilerimizin daha güvenli bir şekilde yolculuk etmelerini sağladık. Türkiye’de pek çok yerel yönetime örnek teşkil eden bu sistemin kış boyunca rahat bir şekilde çalışması adına şimdiden tüm kontrollerimizi ve sistemin testini yaptık. Solüsyon üretimimizi gerçekleştirerek, depolarımıza yerleştirdik. Bu yolları kullanan vatandaşlarımızın gönlü rahat olsun, kış aylarında rahat bir ulaşım gerçekleştirecekler” diye konuştu.
Gaziantep Gaziantep’in meşhur içeceği atom Dubai çikolatası ile harmanlandı Gaziantep’in zengin mutfağından çıkan ve sağlıklı içeriğiyle bilinen atom içeceği, Dubai çikolatasıyla bir araya gelerek eşsiz bir tat oluşturdu. Son dönemde popülerliği hızla artan Dubai çikolatasına Gaziantep’in ünlü yöresel içeceği atomdan güçlü bir rakip geldi. İçeriğinde bol miktarda vitamin barındıran, meyveler ve enerji veren malzemelerle hazırlanan atom içeceği, Dubai çikolatasının yumuşak dokusuyla harmanlandı. Vatandaşlar tarafından büyük beğeni toplayan bu yeni lezzet, hem sağlıklı oluşuyla hem de tatlı severlere hitap etmesiyle dikkat çekiyor. Gaziantep’te bu lezzeti ilk yapan atomcu Çetin Bayır, vatandaşların Dubai çikolatalı atomu beğendiğini söyledi. “Müşteriler Dubai çikolatalı atomu tercih etmeye başladı” Dubai çikolatalı atoma talebin yoğun olduğunu söyleyen atomcu Çetin Bayır, “Bir trend yakalandı. Biz de bu yeniliğe ayak uydurmak istedik. Atom zaten vatandaşlara enerji veren bir içecekti. Dubai çikolatasıyla birleşince daha da enerji veren bir içecek oldu. Gelen vatandaşlar klasik atom yerine Dubai çikolatalı atomu tercih etmeye başladı. Atom sağlıklı bir içecek. Vatandaşlarımıza tatlı krizlerini önlemek için güzel bir alternatif oldu. Dubai çikolatalı atomun içerisine çeşitli meyveler, badem, ceviz, fıstık, süt, bal, kadayıf ve çikolata koyuyoruz” dedi. “Herkesin bu lezzeti tatmasını öneririm” Dubai çikolatalı atomu çok beğendiğini ifade eden müşteri Arda Kaya, “Çok güzel bir lezzet. Dubai çikolatalı atomu çok beğendim. Gaziantep’in eşsiz lezzeti fıstık ayrı bir lezzet katmış. Herkesin bu lezzeti tatmasını öneririm” diye konuştu.