KÜLTÜR SANAT - 02 Aralık 2024 Pazartesi 18:09

HAK-İŞ 13. Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu

A
A
A
HAK-İŞ 13. Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu

Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) tarafından bu sene 13’üncüsü düzenlenen ‘HAK-İŞ 13. Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda ödüller törenle sahiplerini buldu.


HAK-İŞ 13. Uluslararası Kısa Film Yarışması ödül töreni, Ankara’da bir otelde gerçekleştirildi. Türkiye’den 257 filmle başvuruda bulunulan yarışmaya İran’dan 525, Hindistan’dan 251, Çin’den 149, Rusya’dan 148, Amerika’dan 136, Fransa’dan 124 ve İtalya’dan 113 kısa filmle başvuruda bulunuldu. Uluslararası ve ulusal kategoride 4 dalda 8 ödül verilen törende, bazı sanatçılara "Emeğe Saygı" plaketi takdim edildi.


HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan yaptığı konuşmada, "Katil Netenyahu’nun 400 küsür gündür Gazze’ye yağdırdığı bombalar, tanklardan, uçaklardan, helikopterlerden yapılan her türlü saldırıya karşı Filistin halkının, Gazze halkının direnişini buradan bir kez daha selamlıyoruz. Uluslararası sendikal hareketin gündemine taşınmasını sağladığımız için gurur duyuyorum. Ne yazık ki 7 Ekim’den sonra dünyanın sustuğu, görmezden geldiği, kulaklarını tıkadığı katliamlara karşı HAK-İŞ olarak dünya sendikal hareketinin liderliğini yaptık ve olup bitenlerin bütün dünya sendikal hareketinin gündemine soktuk. Bugün çok şükür üye olduğumuz konfederasyon İsrail’in soykırım yaptığı noktasına geldi. HAK-İŞ bundan sonra da bu tür zulümlerin, haksızlıkların, işgallerin, katliamların karşısında yer almaya devam edecek" dedi.


Bu seneki değerlendirmelerinde Filistin odaklı filmlere öncelik vermeye çalıştıklarını belirten Arslan, "Biz sanatın ve kültürün ne kadar etkili olduğunun farkındayız ve onun için de sanatı sendikal hareketle, emek hareketiyle buluşturmak istiyoruz. Sendikalarımızı bütün çabalarımıza rağmen, bütün desteklerimize rağmen ne yazık ki büyük bir aile olan HAK-İŞ ailesinden daha fazla film bekliyorduk. Geçmişle kıyaslanamayacak kadar önemli adımlar attık. Sendikalarımızdan, üyelerimizden pek çok arkadaşımız bu konuda kısa film çekerek bizimle paylaşıyorlar ama daha fazlasını istiyoruz. Emekçilerin alın teri akıtan, ülkemizin geleceği için canla başla çalışan 200’den fazla ülkeye ihracat yaptığımız malları üreten emekçilerin daha fazla söyleyecek sözü olduğunu biliyorum. Daha fazla konuşacaklarını ve bunu da sanatla, kültürle taçlandıracaklarının farkındayız ama bunu hayata geçirmekte hala zorlanıyoruz" diye konuştu.



"Yaşadığımız toplumsal sorunları beyaz perde aracılığıyla bir kez daha gördük"


HAK-İŞ Kültür Sanat Komitesi Başkanı Birsen Çiçek Odabaşı ise, "Bugüne kadar yarışmamıza 40 bine kadar filmle başvuruda bulunuldu. Yapımcısı, yönetmeni ve oyuncusuyla binlerce, on binlerce sinema sanatçısı ’Emeğe Saygı’ teması altında HAK-İŞ Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda bulundu. Her geçen yıl emek temalı daha çok filmin yarışmamıza katılmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Komitemiz ve yarışma ekibimizin yoğun çalışması sayesinde bu yıl da 117 ülkeden 4 bin 410 film yapımcısı ve yönetmeni ’Emeğe Saygı’ teması altında yarışmamızda buluştu. Türkiye’den 257 filmle başvuruda bulunulan yarışmaya İran’dan 525, Hindistan’dan 251, Çin’den 149, Rusya’dan 148, Amerika’dan 136, Fransa’dan 124 ve İtalya’dan 113 kısa filmle başvuruda bulunuldu. Kültür sanat komitesi olarak binbir emekle yapılan filmleri izlerken ne kadar doğru yolda olduğumuzu bir kez daha gördük. Dünyanın dört bir yanında var olan, her gün hepimizin şahit olduğu emeği ve yaşadığımız toplumsal sorunları beyaz perde aracılığıyla bir kez daha gördük" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Jose Mourinho’dan Gaziantep FK maçında 5 değişiklik Fenerbahçe, Süper Lig’de Gaziantep FK’yı konuk ederken, Teknik Direktör Jose Mourinho son oynanan Slavia Prag müsabakası 11’ine göre 5 değişiklik ile sahaya çıktı. Trendyol Süper Lig’in 14. haftasında Fenerbahçe, sahasında Gaziantep FK ile karşılaşıyor. Teknik Direktör Jose Mourinho, UEFA Avrupa Ligi’nde son oynanan Slavia Prag maçı 11’inden 5 değişikliğe gitti. Tecrübeli çalıştırıcı, savunmada Alexander Djiku ve Mert Müldür’ün yerine Rodrigo Becao ile Filip Kostic’e görev verdi. Hücum hattında İrfan Can Kahveci ve Oğuz Aydın şans bulurken, Sebastian Szymanski ile Allan Saint-Maximin yedek başladı. Mourinho, en uçta ise Edin Dzeko’nun yerine Youssef En-Nesyri ile başladı. İrfan Can Kahveci 3. kez 11’de Sarı-lacivertlilerde İrfan Can Kahveci, 3. kez Süper Lig’de 11’de maça başladı. 29 yaşındaki futbolcu ligde 9. maçına çıkarken, Adana Demirspor ve Bodrum FK karşısında 11’de yer almıştı. İrfan, UEFA Avrupa Ligi’nde ise bu sezon Union Saint-Gilloise ve Twente maçlarında 11’de şans buldu. Oğuz Aydın üst üste 2. defa 11’de Avrupa Ligi kadrosu listesinde bulunmayan Oğuz Aydın, üst üste 2. kez 11’de görev aldı. Geçtiğimiz hafta Kayserispor karşısında 2 gol, 1 asistle başarılı performans gösteren Oğuz, bugün de Mourinho tarafından 11’e yazıldı. Oğuz, bu sezon Süper Lig’de 4. kez forma giydi. Fenerbahçe sahaya şu 11 ile çıktı: "Dominik Livakovic, Bright Osayi-Samuel, Rodrigo Becao, Samet Akaydin, Filip Kostic, İsmail Yüksek, Fred, İrfan Can Kahveci, Dusan Tadic, Oğuz Aydın ve Youssef En Nesyri." Sarı-lacivertlilerde İrfan Can Eğribayat, Alexander Djiku, Edin Dzeko, Mert Müldür, Levent Mercan, Cenk Tosun, Sofyan Amrabat, Sebastian Szymanski, Yusuf Akçiçek ve Allan Saint-Maximin ise yedek başladı.
Manisa Eğitim-Bir-Sen’den Engelliler Gününe farklı bakış açısı Memur-Sen Manisa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Manisa 1 Nolu Şube Başkanı Ahmet Yasav, her yıl Engelliler Gününde ’Her birey engelli adayıdır’ söyleminin artık bırakılıp yerine engelli bireylerin anayasal haklarının insanlık onuruna yakışır şekilde düzenlenmesi gerektiğini anlama ve anlatma tarihi olarak benimsenmesi gerektiğini söyledi. Yasav yaptığı açıklamada, "3 Aralık, ’Her birey engelli adayıdır’ söyleminden öte, engellilerin anayasal haklarının insanlık onuruna yakışır şekilde düzenlenmesi gerektiğini anlama ve anlatma tarihidir. Bu gün, insan olmanın temel ilkesi olan eşitlik ve onurlu yaşam hakkını hatırlatır. Birleşmiş Milletler tarafından 1992 yılında Dünya Engelliler Günü olarak ilan edilen bugün, bir kutlama veya sembolik bir çiçek sunma günü değil; farkındalık oluşturma ve engellilikten ziyade, engellenmişlikten kaynaklanan sorunlarla yüzleşme günüdür." dedi. "Sağlık, eğitim, özel ve kamu sektörlerinde istihdam, evde bakım hizmetleri, ayrımcılıkla mücadele, adil çalışma koşulları, rehabilitasyon hizmetleri ve sosyal hayata tam katılım gibi konular, toplumun en dezavantajlı grubu olan engelliler için birer lüks değil, temel haklardır." diyen Yasav, "Engelli bireylerin insan onuruna yakışır hizmet almasını sağlamak, onların yapamadıklarına değil, yapabildikleri becerilere odaklanmak ve sosyal yaşama uyum sağlamaları için destek olmak, tüm kurumların ve bireylerin sorumluluğudur." şeklinde konuştu. Memur-Sen Engelliler Komisyonu olarak engelli politikalarını belirlemekte, bu konuda kamuoyu oluşturmakta ve geniş bir etki alanı oluşturmak için kararlılıkla mücadele ettiklerini vurgulayan Yasav, “Engelsiz bir hayat için herkes sorumluluk almalıdır ilkesiyle hareket eden sendikamız, üstlendiği görevleri yerine getirmekten hiçbir zaman geri durmamış, çözümün bir parçası olmaktan gurur duymuştur. 3 Aralık, yalnızca bir farkındalık günü değil; eşit, adil ve onurlu bir yaşamın inşası için bir dönüm noktasıdır. Engellilik, toplumsal yaşamdan dışlanması gereken bir durum değil, aksine, insanlık değerlerini zenginleştiren bir çeşitlilik olarak görülmelidir. İnsan olmanın temel ilkesi, her bireyin onuruna yakışır bir yaşam sürmesini sağlamaktır. Eksikliklere odaklanmak yerine, güçlü yönlere ve becerilere yapılan yatırımlar, yalnızca bireylerin değil, tüm toplumun kazanımıdır. Sosyal yaşamda eşitlik sağlanması, bir lütuf değil, insanlık onuruna dayalı bir haktır. Memur-Sen olarak, bu hakların savunucusu olmayı ve engelli politikalarının geliştirilmesinde öncü rol üstlenmeyi kararlılıkla sürdürüyoruz Hayata tam katılımın önündeki en büyük engeller, erişilebilirlik eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Kaldırımların, yolların, toplu taşıma araçlarının, spor ve açık alanların, binaların ve bilgi iletişim araçlarının engellilere uygun hale getirilmesi bir tercih değil, evrensel bir zorunluluktur. Erişilebilirlik sağlandığında, engellilik bir sınırlama olmaktan çıkar ve bireylerin yaşamın her alanına aktif katılımı mümkün hale gelir. Bu değişim, yalnızca bireylerin yaşam kalitesini artırmakla kalmaz; aynı zamanda toplumu daha adil, daha kapsayıcı ve daha güçlü bir yapıya dönüştürür." dedi. Huzurlu ve güvenli bir toplum inşa etmenin yolu, engelli vatandaşların herkes gibi toplumun ayrılmaz bir parçası haline getirilmesiyle mümkün olabileceğini söyleyen Yasav, "Engelli bireylerin, hayatın her alanında kimseye muhtaç olmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri en temel insan haklarından biridir. Son yıllarda devletimiz, engelli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmak ve iyileştirmek adına önemli yasal düzenlemeler yapmıştır. 2002 yılında kamuda çalışan engelli sayısı sadece 5 bin kişi iken, bu sayı son onbeş yılda 70 bine ulaşmıştır. Ancak, bu sayısal artış kadar, engellilerin kariyerlerinde ilerleyebilmeleri de aynı derecede önemlidir. Bugün ülkemizde bürokraside üst düzey yönetici pozisyonundaki engelli sayısının yok denecek kadar az olduğunu görmekteyiz. Artık engelliliğin bir engel olarak algılanmasından vazgeçilmeli ve kariyer engeline son verilmelidir. Biz, hak ve adaletin uygulandığı, engelli bireylerin karşısına bir kısıtlama olarak çıkarılmadığı bir çalışma hayatı talep ediyoruz. Özellikle engelli çalışanların atamaları yapılırken, engellilik durumlarının ve yeteneklerinin işe uygunluğu dikkate alınmalıdır. Aksi takdirde, bu çalışanlar işe başladıktan sonra, yöneticileriyle sıkıntılar yaşayarak eğitimlerine ve yeteneklerine uygun olmayan görevlerle karşı karşıya kalmaktadır. Çalışma hayatında engelli bireylerin doğru anlaşılarak uygun işlere yerleştirilmesi, geliştirilmesi ve yönetici pozisyonlarına ulaşmaları için fırsatlar sunulması son derece önemlidir. Engelli bireyler iletişime açık insanlardır, ancak onlarla kurulan iletişimde aşağılayıcı ifadelerden ve acıma duygusuyla yaklaşmaktan kaçınılmalıdır. Küçümseyici ifadeler veya farklı yaklaşımlar, onların birey olarak değer görmediğini hissettirebilir. Bunun yerine, engelli bireylerin yaşamını zorlaştıran sorunlar en aza indirilmeye çalışılmalı, hoşgörü, sevgi ve saygı temel alınmalıdır. Diğer insanlara nasıl davranılıyorsa, engelli bireylere de aynı şekilde davranılmalıdır. Çünkü engelli bireyler, sadece farklı ihtiyaçları olan insanlardır. Aşırı veya yetersiz ilgi göstermek, engelli bireyler üzerinde olumsuz etkiler oluşturabilir. Unutulmamalıdır ki, engelleri aşmak önce zihinde başlar. Her fırsatta onları kucaklayarak, eşit ve değerli vatandaşlar olduklarını göstermeliyiz. Bu yalnızca bir insanlık borcu değil, aynı zamanda çağdaş toplum ve sosyal devlet olmanın gereğidir. Engelli bireyler, hayatın zorluklarına karşı kararlılıkla mücadele eden, toplum için ilham kaynağı olan örneklerdir. Bu mücadeleye destek olmak, farkındalık oluşturmanın ötesinde somut adımlar atmayı gerektirir. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü, insanlık değerlerini hatırlamak ve harekete geçmek için bir fırsattır. İnsan onuruna yakışır bir yaşam için, engellerin kaldırılmasının önemini bir kez daha vurguluyor ve bu yolda her bireyin sorumluluk almasını bekliyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm engelli vatandaşlarımızın ve ailelerinin sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam sürmelerini diliyor, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nün engelli bireylerin azim ve kararlılığını tüm topluma ilham veren bir gün olmasını temenni ediyorum." diyerek açıklamasını tamamladı.