EKONOMİ - 02 Nisan 2023 Pazar 14:51

Gıda enflasyonunu engelleyen Tahıl Koridoru’nun faydası en çok az gelişmiş ülkelerde görüldü

A
A
A
Gıda enflasyonunu engelleyen Tahıl Koridoru’nun faydası en çok az gelişmiş ülkelerde görüldü

Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali, Tahıl Koridoru’nun üçüncü kez uzatılmasının hem Türkiye’deki hem de dünyada tahıl fiyatlarında aşağı yönlü baskı oluşturduğunu ve gıda enflasyonunu ciddi şekilde önleyici etkisi olduğunu ifade ederek, “Arz güvenliği, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde çok ciddi gıda sorunu oluşturabilecek bir noktaya gelmişti.

Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali, Tahıl Koridoru’nun üçüncü kez uzatılmasının hem Türkiye’deki hem de dünyada tahıl fiyatlarında aşağı yönlü baskı oluşturduğunu ve gıda enflasyonunu ciddi şekilde önleyici etkisi olduğunu ifade ederek, “Arz güvenliği, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde çok ciddi gıda sorunu oluşturabilecek bir noktaya gelmişti. Bu nedenle Birleşmiş Milletlerin de Türkiye’nin arabuluculuğu ile bu anlaşmaya varıldı. En büyük faydayı da az gelişmiş ülkeler gördü” dedi.


Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) Genel Müdürü Ali Kırali, üçüncü kez uzatılan Tahıl Koridoru’nun buğday, arpa, çavdar, yulaf, pirinç ve mısırı kapsayan tahıl fiyatlarını nasıl etkileyeceğini, global kuraklığın sürdüğü bu dönemde arz güvenliği sağlamak için atılacak adımları, bu dönemde lisanslı depoların nasıl bir rol oynayacağını İHA muhabirine değerlendirdi.


“(Tahıl Koridoru’nun) Hem Türkiye’deki hem de globaldeki ürün fiyatlarında aşağı yönlü baskısı var”


TÜRİB Genel Müdürü Ali Kırali, tahıl fiyatlarında meydana gelen bütün sorunların, ‘dünyanın tahıl ambarı’ olarak adlandırılan Ukrayna’da çıkan savaş ile meydana geldiğini belirterek, “Tahıl koridoru anlaşmasının bu üçüncü uzatımı. 8 aydır devam ediyor anlaşma. Biz etkisini ilk olarak savaştan sonra çok ciddi şekilde yükselen ürün fiyatlarında geçen sene Temmuz ayından sonra yapılan anlaşma ile ciddi bir şekilde geri gelişle yaşadık. Şu anda hemen hemen savaş öncesi seviyelere dönmüş durumda. Her anlaşmanın sonuna doğru bir spekülasyon oluyordu, ‘acaba uzatılmayacak mı?’ diye. Bu sefer de aynı şey oldu. İlk savaş çıktığındaki gibi vahim bir durum olmasa da yukarı yönlü bir baskı vardı fiyatlarda. Anlaşmanın açıklanması ile beraber ciddi bir gevşeme görüyoruz özellikle tahıl, buğday, mısır, arpa, ayçiçeği fiyatlarında. Hem Türkiye’deki hem de globaldeki ürün fiyatlarında aşağı yönlü baskısı var” dedi.


“Savaş öncesi dönemde 4 lira civarında işlem ekmeklik buğday şu anda 7 liralara varmış durumda”


Tahıl koridoru anlaşmasının hangi konularda fayda sağladığını ele alan Kırali, “Ukrayna ve Rusya hem bölgemizin hem de dünyanın tahıl ambarı. Ciddi şekilde ihracatçı ülkeler bunlar. Kapasitenin çok üzerinde üretim yapıyorlar. O nedenle savaş ilk patladığında aslında çok bereketli bir sezon geçiriyor olmamıza rağmen -hem ülkemizde hem dünyada iyi bir arka plan olmasına rağmen- bir süre ambargolar nedeniyle ürün çıkmayacağı belli olduktan sonra ürün fiyatlarında çok ciddi yukarı yönlü baskı oldu. Kıyaslayacak olursak, o dönemde ekmeklik buğday bizim borsamızda 4 lira civarında işlem görüyordu. Şu anda ise 7 liralara varmış durumda bu anlaşmalara rağmen” diye konuştu.


“En büyük faydayı az gelişmiş ülkeler gördü”


Türkiye’nin kendi kendine yetebilen bir ülke olduğunu savunan Kırali, “Sadece fiyatlardaki yukarı yönlü baskı ile atlatabilirdik bunu ama tamamen ürünü ithal eden, Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde çok ciddi gıda sorunu oluşturabilecek bir noktaya gelmişti. Bu nedenle Birleşmiş Milletlerin de Türkiye’nin arabuluculuğu ile bu anlaşmaya varıldı. En büyük faydayı da az gelişmiş ülkeler gördü. Bu koridordan geçen ürünler, daha çok gelişmiş veya orta gelir seviyesine sahip ülkeler tarafından alınmış gibi çok yanlış bir algı var. Yüzde olarak az gelişmiş ülkelerin yüzdesi bu ürünlerde daha az olduğu doğru. Ama o ülkeler için tüketimini buradan karşıladığını göz önünde bulundurursak onlar için marjinal faydası çok daha fazla oldu. Ülkemizde de Avrupa’da da gelişmiş ülkelerde de fiyatların yukarı gitmesini, gıda enflasyonunu ciddi şekilde önleyici bir etkisi oldu tahıl koridoru anlaşmasının” ifadelerini kullandı.


“Sadece Türkiye’de yok kuraklık ama bu bölgelerde çok fazla var kuraklık, ayrıca savaş nedeniyle üretim kaybı var”


Koridor olmasına rağmen savaşın çıktığı dönemin tam tersine geri planda şiddetli global kuraklık olduğunu hatırlatan TÜRİB Genel Müdürü Kırali, “Sadece Türkiye’de yok kuraklık ama bu bölgelerde çok fazla var kuraklık. Ayrıca savaş nedeniyle üretim kaybı var. Alanlar ekilemiyor. Ayrıca gübrenin Rusya’dan çıkması nedeniyle gübreleme yapılamaması nedeniyle verim kaybı var. Koridor nedeniyle satış ve ihracat açık bölgeden dışarıya ama savaş senesine göre daha kötü bir arka planla hasada giriyoruz” diye konuştu.


“Buğdayda ve mısırda şiddetli rekolte kaybı öngörüyoruz”


2023 hasadında buğday ve mısırda şiddetli rekolte kaybı olma ihtimalinin yüksek olabileceğini dile getiren Kırali, “Nisan yağışlarına çok bağlı ama ekiliş döneminde çok az yağış oldu. Son 60 yılın en kurak yılını geçiriyoruz. Geçen seneye göre yüzde 35 daha az yağış aldı toprak. Maalesef bu nedenle ciddi şekilde risk öngörüyoruz. Tahıl grubunda, buğdayda ve mısırda özellikle” ifadelerini kullandı.


“Depolarımızın dolu olması fiyatları dizginliyor”


Kırali, gıda güvenliğinin sağlanması için yapılabilecekleri ve Türkiye’nin bu duruma karşı aldığı aksiyonu şu şekilde anlattı:


“Geçen seneki o verimli hasattan sonra Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) de ciddi şekilde alımları ile depolar dolu giriyoruz. Bu birinci avantajımız. TMO gibi güçlü bir regülatör var piyasada. Geçen sene ciddi alımlar yapıldı iyi bir destekleme fiyatı ile çiftçiye. Dolayısıyla depoların dolu olması fiyatları dizginliyor. En büyük güvencemiz yine bu olacak. İkinci olarak ürünlerin lisanlı depolarda depolanması bence çok önemli. Üretmesi bu kadar zorlaşan ürünleri gözümüzün önünde gıda güvenliği sağlayan, son teknoloji, firenin çok az olduğu depolarda depolanması bence çok önemli. Bu nedenle bütün çiftçilerimizi, tüccarlarımızı, sanayicilerimizi, ürünleri lisanslı depolarda tutmaya davet ediyoruz. Bu zorlukta üretilen ürünlerde bir de fire derdi ile uğraşmayalım.”


“Ürünlerin lisanlı depolarda tutulması ve borsamızda işlem görmesi böyle zor bir senede bence çok önemli”


Lisanslı depoların önemini ele alan Kırali, “Arzın düşük olduğu dönemlerde piyasa bozucu eylemler ciddi şekilde görülebiliyor. Bunu da ancak bizim borsamız gibi bunu sürekli gözetim altında tutulduğu, şeffaf bir şekilde ürün ticaretinin yürütülmesi de çok önemli. Ürünlerin lisanlı depolarda tutulması ve borsamızda işlem görmesi böyle zor bir senede bence çok önemli” diye konuştu.


“Bu diplomatik çabanın devam etmesi çok önemli”


Tahıl koridorunun açık kalmaya devam etmesinin önemli olduğuna vurgu yapan Kırali,”Bu diplomatik çabanın devam etmesi çok önemli. Umuyorum bu şekilde devam eder. Dünyada, özellikle az gelişmiş ülkelerdeki insanların gıdaya erişimi risk altına girmeden 2023 sezonunu çıkarır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Rahim ağzı kanserinin erken teşhis yöntemleri Medicana Bursa Hastanesi, rahim ağzı kanseri (serviks) farkındalık ayı etkinlikleri çerçevesinde hastaneye gelenleri bir bir bilendirdi. Standı ziyaret edenlere rahim ağzı kanseri, erken teşhis yöntemleri, HPV virüsü ve koruyucu tedbirler hakkında detaylı bilgiler sunuldu. Medicana Bursa Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Müzeyyen Uyanik, Human Papilloma Virus (HPV), dünya genelinde en sık rastlanan cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan biri olup, özellikle kadınlarda rahim ağzı kanserine yol açabildiğini söyledi. Prof. Dr. Müzeyyen Uyanık, “HPV, erken teşhis ve korunma yöntemleriyle önlenebilir bir sağlık sorunudur. HPV tarama testleri ve aşıları, bu enfeksiyona karşı etkili bir koruma sağlamaktadır. HPV’nin cilt ve mukoza yoluyla bulaşan bir virüs grubudur. Bugüne kadar 200’den fazla HPV tipi tespit edilmiştir. Bu tiplerden bazıları, özellikle tip 16 ve 18, rahim ağzı kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarına sebep olabilir. Bazı türler ise genital siğillere yol açabilir. HPV enfeksiyonu, hem kadınlar hem de erkekler için ciddi bir risk oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. HPV aşısının rahim ağzı kanseri riskini büyük ölçüde azalttığını ve genital siğiller dahil olmak üzere HPV’nin sebep olabileceği diğer kanser türlerine karşı da etkili bir koruma sağladığını ifade eden Dr.Müzeyyen Uyanık, “HPV aşısı, en sık görülen 9 HPV tipine (6, 11, 16, 18, 31, 33, 45, 52, 58) karşı etkili olup, 10 yıllık verilere göre genital siğil oranında yüzde 90’lık bir azalma sağlanmıştır. Aşı 9-14 yaş arası bireylerde iki doz (0. ve 6. aylar), 15 yaş ve üzerindeki bireylerde ise üç doz (0., 2. ve 6. aylar) şeklinde uygulanır. Ayrıca aşı öncesi HPV testi yapılmasının gerekli değildir. HPV aşısının rahim ağzı kanserine karşı yüzde 90, genital siğillere karşı yüzde 90, vulva kanserine karşı yüzde 85-90, vajina kanserine karşı yüzde 80-85 ve anal kansere karşı yüzde 90-95 oranında koruma sağlamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından aşının güvenli olduğu onaylanmıştır. Toplumun HPV aşısı konusunda bilinçlenmesi gerekiyor. HPV aşısı ve düzenli tarama testleri, özellikle rahim ağzı kanseri başta olmak üzere HPV kaynaklı sağlık sorunlarının önlenmesinde kilit bir rol oynamaktadır" dedi. Hastane yönetimi, etkinliğin amacının rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir sağlık sorunu olduğunu topluma anlatmak ve bireyleri erken teşhis için düzenli kontrol alışkanlığı kazanmaya teşvik etmek olduğunu açıkladı. Standı ziyaret eden katılımcılara bilgilendirici materyaller dağıtıldı ve uzmanlar soruları yanıtladı.
İstanbul Sömestr tatili çocuklar için; keşif, eğlence ve üretkenlik fırsatı sunuyor Sömestr tatilinin yalnızca dinlenme dönemi olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Akgündüz, bu dönemin aynı zamanda çocukların üretkenliklerini, bilimsel meraklarını ve sosyal becerilerini geliştirebilecekleri bir süreç olarak değerlendirilmesinin önemine dikkat çekti. İstanbul Aydın Üniversitesi STEM Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Devrim Akgündüz, tatillerin, akademik yoğunluktan uzaklaşılan bir yenilenme dönemi olduğunu ifade etti. Akgündüz, “Çocukların tatilde yalnızca dinlenmeleri değil, aynı zamanda öğrenmeleri, keşfetmeleri ve eğlenmeleri için fırsatlar oluşturulmalıdır. Bu süreç, onları hem zihinsel hem de duygusal olarak geliştirir” dedi. STEM temalı etkinliklerin önemi Prof. Dr. Akgündüz, klasik ödevlerin çocukları sıkabileceğini belirterek, bunun yerine bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) temalı etkinliklerin teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Örneğin, çocukların basit bir robot yapmayı, bir su roketi tasarlamayı ya da bir köprü modeli inşa etmeyi deneyebileceğini belirten Akgündüz, bu tür projelerin çocukların problem çözme ve analitik düşünme becerilerini geliştirmenin yanı sıra eğlenceli bir öğrenme ortamı sunduğunu ifade etti. Süreç odaklı aktiviteler önemli Tatilde yapılacak etkinliklerin bir seferlik aktiviteler yerine süreç odaklı olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Akgündüz, şu önerilerde bulundu: “Doğa Projeleri: Çocukların bir bitki yetiştirme projesine başlaması veya bir doğa rehberi hazırlaması, onların çevre bilincini artırır. Sanat Etkinlikleri: Günlük tutmak, bir hikâye yazmak ya da ailece bir resim veya heykel yapmak, üretken düşünmeyi teşvik eder. STEM Projeleri: Çocukların bir mühendis gibi rüzgâr türbini tasarlayıp çalıştırmayı denemesi, onların hem bilimsel hem de pratik becerilerini geliştirir.” Ailece yapılabilecek etkinlikler Prof. Dr. Akgündüz, tatilin aile bağlarını güçlendirmek için de önemli bir fırsat sunduğunu vurguladı. Ailece düzenlenecek doğa yürüyüşleri, açık hava piknikleri veya geri dönüşüm malzemeleriyle tasarımlar yapmak hem eğlenceli hem de öğretici etkinlikler arasında yer alıyor. Mutfakta çocuklarla birlikte zaman geçirmenin de faydalı olduğunu ifade eden Akgündüz, "Birlikte yemek yapmak, ölçümlerle temel matematiği öğretirken, çocukların el becerilerini ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını destekler," dedi. Tatil süresince çocukların doğada zaman geçirmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Akgündüz, parkta piknik yapmanın, ormanda yürüyüşe çıkmanın veya bir göl kenarında vakit geçirmenin çocukların fiziksel ve duygusal olarak yenilenmelerine yardımcı olacağını ifade etti. Velilere ve öğretmenlere öneriler Prof. Dr. Akgündüz, tatilin çocukların kişisel ve sosyal gelişimleri için bir fırsat olduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: "Veliler ve öğretmenler, çocukları hem dinlenmeye hem de öğrenmeye teşvik etmelidir. Tatil, onların keşfetme duygusunu geliştirebilecek aktivitelerle zenginleştirilmelidir."
Bursa Payitaht Çarşı’da dijital dönüşüm başlıyor Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) iş dünyasına rehberlik eden çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Bursa’da ticaretin kalbini oluşturan ’Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin dijital dönüşümü için çalışmalarına hız veren BTSO, bölge esnafını küresel vitrine taşımak amacıyla e-ticaret eğitim programları hazırladı. Oda Hizmet Binası’nda ’Payitaht Çarşı Dijital Dönüşüm Merkezi E-Ticaret Eğitim Programı’nın tanıtım toplantısı gerçekleştirildi. Söz konusu toplantıyla birlikte ayrıca Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında hayata geçirilen ve BTSO’nun paydaşları arasında yer aldığı “Genç Dijital Girişimcilik Akademisi” 5’inci dönem sertifika töreni düzenlendi. Programın açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Abidin Şakir Özen, hem geçmişin birikimini hem de geleceğin vizyonunu bir araya getiren iki önemli proje kapsamında bir araya geldiklerini söyledi. Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’nin, yalnızca Bursa’nın değil, Anadolu’nun ticaret tarihinde özel bir yere sahip olduğunu söyleyen Özen, “Bu bölge, yüzyıllar boyunca hem ekonomik hareketliliğin hem de sosyal dayanışmanın merkezi olmuştur. Ancak zaman değişiyor. Ticaretin kuralları yeniden yazılıyor. E-ticaretin küresel hacmi geçtiğimiz yıl 6,3 trilyon doları aştı. Ülkemizde de e-ticaret sektöründe her yıl yüzde 40’ın üzerinde bir büyüme gerçekleşiyor. Bu dönüşüm, ticaretin sınırlarını kaldırırken, internete erişimin olduğu her noktayı bir pazar yerine dönüştürüyor. Bu nedenle, odamızın da filizlendiği yer olan Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ndeki işletmelerimizin yeni dünyaya uyum yeteneklerini hızla geliştirmek durumundayız” dedi. 12 haftalık kapsamlı eğitim programı Kentteki ticaretin kalbini oluşturan bölgedeki işletmelerin vitrinlerinin, sadece kapıların önüyle sınırlanmaması gerektiğini belirten Özen, “Bugün, bir cep telefonunun ekranı sizin vitrininiz, e-ticaret platformu ise dünyanın dört bir yanına açılan kapınızdır. İşte, Payitaht Çarşı Dijital Dönüşüm Merkezi E-Ticaret Eğitim Programı’nı tam da bu vizyonla hayata geçiriyoruz. Proje çerçevesinde Trendyol, Hepsiburada, Amazon ve Ozon gibi e-ticaret ve e-ihracat alanında sadece ülkemizde değil, dünyada da öncü firmalarla önemli iş birlikleri oluşturduk. İhracat yapmayı hedefleyen, e-ticaret veya e-ihracat hacmini artırmak isteyen bölge esnafımız, yaklaşık 12 haftalık uygulamalı ve kapsamlı bir eğitim programından faydalanacak. Ahilik geleneğimizi bu eğitimlerin de katkısıyla yeni nesil teknolojilerle ve dijital araçlarla buluşturmuş olacağız. Bu güçlü dönüşüm, sadece ticaretin değil, aynı zamanda kadim değerlerimizin de geleceğe taşınmasına imkân sağlayacaktır” diye konuştu. "Dijital dünyanın kapıları açıldı" BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Abidin Şakir Özen, “Bugün ayrıca, Genç Dijital Girişimcilik Akademisi Projesi’nin 5. Dönem Sertifika Törenini gerçekleştiriyoruz. 2023 yılının Temmuz ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın destekleri ve BEBKA koordinasyonunda Gürsu Belediyesi tarafından başlatılan bu proje, Odamızın katkılarıyla daha da güçlendi. Projeden faydalanan gençlerimiz, ihracat destek ve teşvik eğitimlerinden e-ticaret komitemizin tecrübe paylaşımlarına kadar son derece faydalı bilgiler edindi. Kendilerine dijital dünyanın kapılarını açan, onları dijital ekonominin gereklerine hazırlayan bu projeden faydalanan gençlerimiz, girişimcilik ruhunu inovasyonla buluşturdular. Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ndeki işletmelerimizle de eşleşerek, Bursa’mızın dijital dönüşümünde ilk ve en önemli adımı da atmış oldular. Eğitimlerini başarıyla tamamlayan, sertifika almaya hak kazanan ve dönüşüm sürecinde aktif rol üstlenen gençlerimizi tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. "Projelerimiz Bursa’nın geleceğine katkı sağlayacak" Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, “Genç Dijital Girişimcilik Akademisi” Projesi 5. Dönem Finali’nden muhteşem kazanımlar elde ettiklerini söyledi. Projeye destek veren BEBKA ve BTSO’ya teşekkür eden Işık, “5 yıl önce kurduğumuz Kollektif Kariyer Merkezi’nin meyvelerini bugün toplamaya başladık. Sahadan aldığımız talepler karşısında şehrimizdeki 2 üniversite ile sanayi ve ticaret odalarıyla görüşecek bizim de artık bu projelerin içinde olmamız gerektiğinin kararını verdik. BTSO’nun mottosu ‘Bursa Büyürse Türkiye Büyür’. Bu doğrultuda hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeliyiz. Kurumlarımızın işbirlikleriyle bu projelerimizi daha da büyüterek sürdüreceğimize ve Bursa’nın büyümesine katkı sağlayacağımıza inanıyorum” diye konuştu. "BTSO’nun öncülüğü fark oluşturuyor" Tarihi Çarşı ve Hanlar Birliği Başkanı İsa Altıkardeş, Payitaht Çarşı Projesi’ni Türkiye’nin en vizyoner projelerinden biri olarak değerlendirerek, “Bu projede BTSO’nun öncülüğü büyük bir fark oluşturuyor. Ticaret olmadan sanayiden söz etmek mümkün değil. Payitaht çarşılar ticaret ve sanayinin başlangıç noktalarıdır. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın, bu bölgeden çıkmış bir isim olarak tarihi çarşılara gösterdiği önem bizleri gururlandırıyor. Bugüne kadar yaptığımız tüm çalışmalarda ‘Bursa Büyürse Türkiye Büyür’ anlayışını benimsedim. İbrahim Burkay Başkanımıza bu vizyonu ve tarihi çarşılara olan katkıları için yürekten teşekkür ediyorum” dedi. 120 saat teorik ve 80 saatlik saha eğitimi BTSO E-Ticaret ve Dijitalleşme Konseyi Başkanı İlker Özgüven, dönüşüm merkezinin çalışmaları doğrultusunda yapılan eğitim faaliyetlerine ilişkin sunum gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarının ve sunumların ardından Gürsu Belediyesi tarafından, Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında hayata geçirilen ve BTSO’nun paydaşları arasında yer aldığı “Genç Dijital Girişimcilik Akademisi” 5’inci dönem sertifika töreni düzenlendi. Programa katılan gençler, 120 saatlik teorik eğitim ve 80 saatlik saha deneyimiyle donanımlı bir girişimcilik süreci geçirdi.