KÜLTÜR SANAT - 09 Kasım 2024 Cumartesi 11:01

Emine Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin resepsiyon yemeğine katıldı:

A
A
A
Emine Erdoğan, 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin resepsiyon yemeğine katıldı:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Kadınlar sadece bir cinsiyetin değil insanlığın yarısıdır. Nasıl ki bir kuşun tek kanatla uçması mümkün değilse kadının geri plana itildiği bir sistemin doğru işlemesi de mümkün değildir" dedi.


Emine Erdoğan Kadın ve Demokrasi Vakfı (KADEM) tarafından "Yapay Zeka ve Kadın" temasıyla düzenlenen 6. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin dün akşamki resepsiyon yemeğine katıldı.


Yemekte davetlilere hitap eden Erdoğan, zirvenin dünyanın tüm kadınları için hayırlara vesile olmasını ve insanlık için yeni umut kapıları aralamasını temenni etti.


Emine Erdoğan, KADEM’in bu zirvelerle kadın meselelerine adalet çerçevesinden yaklaşmasını kıymetli bulduğunu ifade ederek, adaletin, huzurun, barışın ve medeniyetin ana zemini olduğunu söyledi.


Adaleti merkeze alan bir bakış açısının öneminin her geçen gün daha iyi idrak edildiğini kaydeden Erdoğan, "21. yüzyıl değişimin süreklilik ve hız kazandığı, eşi benzeri olmayan bir dönem. Eskiden on yıllar hatta yüzyıllar süren değişimler artık birkaç yıl hatta bazen birkaç ay içinde gerçekleşiyor. Bu baş döndüren hızlı değişimin itici gücünü ise ’yapay zeka ve dijitalleşme’ oluşturuyor" diye konuştu.



"Teknoloji adaletle harmanlanmadıkça insanlık için aydınlık bir gelecek sunamaz"


Erdoğan, yapay zekanın dönüştürücü etkilerinin iş dünyasından sağlığa, eğitimden ulaşıma kadar pek çok alanda gözlemlenebildiğine dikkati çekerek, "Büyük veriyi işleme gücü sayesinde, daha önce elde edemediğimiz türden bilgiler ediniyor, öngörülerde bulunuyor ve bu sayede daha akıllıca kararlar alabiliyoruz. Ancak unutulan bir gerçek var ki teknoloji ne kadar ileri ve güçlü olursa olsun adaletle harmanlanmadıkça insanlık için aydınlık bir gelecek sunamaz" ifadelerini kullandı.


Araştırmaların denetimden ve etik kaygılardan yoksun şekilde geliştirilmiş yapay zekanın toplumsal adaletsizlikleri derinleştirebileceğini ortaya koyduğunu dile getiren Erdoğan, bilhassa kadınların yapay zekanın olumsuz sonuçlarından doğrudan etkilendiğini vurguladı.


Emine Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) raporlarına göre, yapay zeka sistemlerinin tasarım ve uygulama süreçlerinde kadınların temsil oranının yüzde 20’lerde kaldığının altını çizerek, "Halbuki kadınlar sadece bir cinsiyetin değil insanlığın yarısıdır. Nasıl ki bir kuşun tek kanatla uçması mümkün değilse kadının geri plana itildiği bir sistemin doğru işlemesi de mümkün değildir" değerlendirmesini yaptı.


Erkek ve kadının "varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet" ekseninde adil ve yaşanabilir bir dünya için birlikte çalışması gerektiğine işaret eden Erdoğan, tarihin insanlığa yön veren fikirlerin cinsiyetinin olmadığını gösteren birçok örnekle dolu olduğunu belirtti.



"Güçlü kadınların sinerjisine tanık olmaktan memnuniyet duyuyorum"


Erdoğan, teknoloji alanında ilklere imza atmış başarılı kadınlardan örnekler vererek, "Bugün aramızda bulunan, yapay zeka alanındaki başarılarıyla öne çıkmış iş kadınlarını, akademisyenleri ve siyasetçileri bu köklü başarı hikayesinin bugünkü temsilcileri olarak görüyorum. Geleceğe yön veren, güçlü kadınların sinerjisine tanık olmaktan memnuniyet duyuyor, zirve vesilesiyle uzun soluklu işbirlikleri ve dostluklar kurulmasını diliyorum" dedi.


"Teknoloji, onu kullanan ellerin, yönlendiren zihinlerin aynasıdır" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:


"İnsana düşen, geliştirdiği teknolojiyi adalet temelli, doğru bir amaç için kullanma sorumluluğunu üstlenmektir. İyilik amacıyla kullanılan yapay zeka, imkanları kısıtlı bir genç kıza dünyanın en iyi üniversitelerinden derslere erişim sağlayarak hayal ettiği eğitimi sunabilir. Aynı zamanda bir kadının sağlığı, bedeni ve özel ihtiyaçları konusunda rehberlik eden güvenilir bir dost haline gelebilir. Oluşturduğu uzaktan ve esnek çalışma modelleriyle çalışan annelere iş-yaşam dengesini kurmada güçlü bir destek sağlayabilir."



Toplumsal sorunlar karşısında aldığı aktif tutumlar sebebiyle KADEM’e tebrik


Emine Erdoğan, kadınların bilim ve teknoloji alanlarında aktif olarak üretim yapan hatta bu alanlarda liderlik eden bir konuma taşınması gerektiğini söyledi.


Yapay zeka geliştirme ve uygulama süreçlerinde evrensel etik standartların oluşturulmasının kadınlar ve diğer kırılgan grupların haklarının korunması açısından büyük bir önem taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, "Tüm bunlar için küresel bir iş birliğine mecburuz. Yaşadığımız dünya belki insan eliyle her şeyin bozulup yozlaştığı bir dünya fakat her şeyi düzeltebilecek olan yine insandır. Bütün mesele, içimizdeki adalet duygusunu ve özümüzde var olan faziletleri açığa çıkarabilmektir. Adalet öyle bir anahtardır ki, insanlığa nefes aldıracak tüm kapıları açar. Üzerine adaletin ışığının düştüğü her şey, özüne kavuşur ve parlar. KADEM’i, bu kilit kavramı, sorunların çözümü olarak gördüğü ve hepimizi üzerinde düşünmeye sevk ettiği için kutluyorum. Öte yandan toplumsal sorunlar karşısında aldığı aktif tutumlar sebebiyle ayrıca tebrik ediyorum" diye konuştu.


Erdoğan, savaşın zorlu koşulları ve sınırlı imkanlara rağmen üretkenlikleriyle çevresine hayat veren Filistinli kadınların bilim ve teknoloji alanında çalışan herkese ilham olmasını dileyerek konuşmasını tamamladı.


Zirvenin geleneksel resepsiyon yemeğine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Kuzey Makedonya Sosyal Politika, Demografi ve Gençlik Bakanı Fatmir Limani, Senegal Aile ve Dayanışma Bakanı Maimouna Dieye, Sırbistan Kadın Erkek Eşitliği, Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi ve Kadınların Ekonomik ve Siyasi Olarak Güçlendirilmesinden Sorumlu Devlet Bakanı Tatjana Macura, Gürcistan İşgal Altındaki Topraklarda Yerlerinden Edilmiş Kişiler, Çalışma, Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı Mikheil Sarjveladze, Mısır Sosyal Dayanışma Bakanı Maya Morsy, KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, KADEM Mütevelli Heyet Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, zirvedeki konuşmacılar, STK ve medya temsilcileri katıldı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İsrail Konsolosluğu önünde hareketli dakikalar: Pompalı tüfekle havaya ateş ederek eylem yaptı Beşiktaş’ta bulunan İsrail Konsolosluğu önünde kimliği belirlenemeyen bir kişi, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek için pompalı tüfekle havaya ateş açtı. Uzun süre direnen eylemci, özel harekat polislerinin uyarı ateşi sonrası teslim oldu. Gözaltına alınan eylemci, Beşiktaş Güvenlik Büro Amirliği’ne götürüldü. Olay, saat 00.20 sıralarında Beşiktaş Levent Mahallesi Talatpaşa Caddesi İsrail Konsolosluğu’nun bulunduğu binanın önünde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek isteyen ismi belirlenemeyen bir kişi, konsolosluk binasının önünde pompalı tüfekle havaya 5-6 el ateş açarak silahlı eylem yaptı. İhbar üzerine olay yerine polis ekipleri sevk edildi. Polis ekipleri çevrede geniş güvenlik önlemi aldı. Direnen şahsa özel harekat polisi operasyon düzenledi Polis ekiplerine uzun süre direnen şahıs, teslim olmayınca özel harekat polisleri, eylemciyi yakalamak için operasyon düzenledi. Özel harekat polisinin havaya ateş etmesiyle şahıs, silahını bırakarak polislere teslim oldu. Polislere teslim olan eylemci gözaltına alınarak Beşiktaş Güvenlik Büro Amirliği’ne götürüldü. Olay yeri inceleme ekipleri, olay sonrası çevrede incelemelerde bulundu. Yaşanan olayda ölü ve yaralının olmadığı öğrenildi.
İzmir İzmir’de ilaçlama yapılan binada 1 bebek hayatını kaybetti İzmir’in Konak ilçesinde haşere ilaçlaması yapılan binada yaşayan 1 yaşındaki bebek hayatını kaybetti. Meydana gelen acı olayda bebeğin anne ve babası ile birlikte bir apartman sakini de hastaneye kaldırılırken, ilaçlama firması çalışanı 3 kişi gözaltına alındı; olayın yaşandığı apartman ve yandaki 2 apartman da tahliye edildi. 12 Kasım Salı günü ilçeye bağlı Kahramanlar Mahallesi 1413 Sokak’ta bulunan bir apartmanda ilaçlama çalışması yapıldı. Binanın ilaçlanmasının ardından bazı apartman sakinleri dün öğle saatlerinde rahatsızlanarak durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Sağlık ekipleri tarafından yapılan araştırmada apartman sakinlerinden 1 yaşındaki erkek bebek T.A.K.’nin zehirlenerek hayatını kaybettiği tespit edildi. Bebeğin annesi R.K., babası R.K. ve apartman sakinlerinden G.U. da sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. İlaçlamadan etkilenen apartman sakini G.U.’nun tedavisine Alsancak Devlet Hastanesinde devam edildiği, vefat eden bebeğin babası R.K. ve annesi R.K.’nin de tedavilerinin ardından taburcu olduğu öğrenildi. Çevre binalar tahliye edildi İzmir Valiliği tarafından olayla ilgili yapılan açıklamada, söz konusu apartman ile yandaki 2 apartman tahliye edilerek, tahliye edilen vatandaşlara valilik tarafından geçici barınma imkanı sunulduğu, ayrıca AFAD Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) ekiplerince ilaçlama yapılan bölgede havalandırma çalışmalarına başlandığı bildirildi. Olayın yaşandığı apartmanı ilaçlayan firmanın 3 personelinin gözaltına alındığı öğrenilirken olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.
Ankara Bakan Tekin: “(Mülakat puanları) Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere ilişkin “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifleri ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifleri, 2023 Yılı Sayıştay Raporu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Tekin, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin şahsına yönelik kullandıkları ‘kepazelik, ikiyüzlülük, sefalet, otoriter rejim, talimatla hareket eden Bakan’ gibi ifadeleri tek tek not aldığını ifade eden Tekin, “Bizler de burada bu tür ifadelerden etkileniyoruz ve doğal olarak tepki koymuş olabiliriz. O yüzden biz de orantısız cevap verdiğimiz arkadaşlar varsa ben de onlardan özür diliyorum ama bu ifadeler normal ifadeler değil” ifadelerini kullandı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce CHP’liler değerlendirsin” Tekin, yine bütçe görüşmeleri sırasında mülakatla ilgili eleştiriler geldiğini kaydederek, “Kabul ediyorum, ‘Mülakatla ilgili ben öğretmenliği çok önemsiyorum ve vatandaşlarımızın çocuklarını emanet edecekleri öğretmenleri mülakatla almak istiyorum’ dedim. Kamuoyuna da şu açıklamayı yaptım; bu mülakat komisyonlarında alacağımız tedbirleri sıralıyorum. Kamera kaydından tutanağa kadar bir sürü başlıkta tedbir aldık. CHP’liler itiraz ediyorlar, bir taraftan mülakata karşıyız diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce siz bir değerlendirin. Eğer, ‘İtfaiye memurluğu, öğretmenlikten daha önemlidir’ diyorsanız, bir şey demeyeceğim. Benim öğretmenlik mülakatı ile ilgili yaptığım budur” ifadelerini kullandı. CHP’lilerin mülakat konusunda geçmişlerinden dolayı endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Ben 1994 yılı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz girdiğim ilk iş sınavı, Adalet Bakanlığı’nın açtığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılısıydı. İstanbul’da bir kongrede CHP’nin Adalet Bakanı ‘Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçileri mi verseydim? Yaptığım suçsa suç işlemeye devam edeceğiz’ dedi” şeklinde konuştu. “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere de değinerek, şu cevabı verdi: “Benim elimde bütün komisyonların raporları var. Benim elimdeki rakamlar, 3-5 arkadaşın bir araya getirdiği toplam rakam içerisinde istatistiksel anlamı olmayan veya doğru analiz sağlayacak rakamlar değiller. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ile ilgili konuşuldu. Mesela bir komisyonda 193 kişi mülakata girmiş, 3 kişinin yeri değişmiş. Bir başka ilimizde 682 kişi girmiş, 11 kişinin yeri değişmiş. Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş.” Bakan Tekin, muhalefet vekillerinden 5 bin kişinin yerinin değişti iddiasının dile getirilmesi üzerine “Yanlış, benim elimde il bazlı rakam” diye karşılık verdi. “KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” Milli Eğitim Bakanlığının geçen yıl gerçekleştirilen TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısını hatırlatan Bakan Tekin, “KPSS puanı ile değil mülakatla öğretmen ataması yapacağız. Bunun kavgasını verdik, tartışmasını yaptık. Geçen yıl burada adaletsizlik ve torpilin olmayacağı bir mülakat taahhüt etmiştim. Şimdi size ‘Bu ülkede hiç kimsenin verdiği herhangi bir isimle ilgili mülakatta torpilin olmadığı bir sistem kuruldu’ dedim. Söylediğiniz doğru şeyler var. Bir ildeki öğretmenimiz yüksek not almış, mülakata girmiş. Başka bir öğretmenimiz ‘Ben yüksek aldım ama bir başkası benden daha yüksek aldı. Dolayısıyla, ben sıralamanın dışında kaldım’ diyor ama ben zaten KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” dedi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mülakatlarına değinen Tekin, “Bursa’da 197 kişi, İstanbul’da 688 kişi girmiş. Bursa’da mülakata girip sıralamanın dışında kalan kişi 23 kişi, İstanbul’da ise 51 kişi sıralamanın dışında kalmış” ifadelerini kullandı. “Tüzel kişiliği olmayan cemaat ve tarikatlarla hukuken protokol imzalama şansımız yok” Cemaat ve tarikatlarla protokol yapıldığı eleştirilerine de cevap veren Bakan Tekin, “Hukuki olarak cemaat ya da tarikat diye bir tüzel kişilik var mı? Tüzel kişilik olmayınca bakanlık olarak ya gerçek kişiyle ya da tüzel kişilikle protokol imzalayabilirim. Hukuken başka kimseyle protokol imzalama şansımız yok. Bizim 5 bin civarında bu türden protokolümüz var. Burada isimlerini saymak istemediğim çok farklı sivil toplum örgütleri ile protokolümüz var. Bunların hiçbirisiyle de protokol imzalarken siyasi ya da ideolojik hiçbir şeye bakmıyoruz. Bir tek İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından legal olarak kabul edilmiş bir sivil toplum kuruluşu mudur? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mıdır, diye bakıyoruz. Onun dışındaki konular beni ilgilendirmez. Herhangi bir sivil toplum örgütüyle, dernek, vakıf ya da meslek örgütü olmak üzere imzaladığımız protokolde tüzel kişiliğe ödenmiş tek bir kuruş kamu kaynağı yoktur” açıklamasında bulundu. “Protokollerin tek taraflı fesih hakkı bakanlıkta” Protokollerin tek taraflı fesih hakkının bakanlıkta olduğunun altını çizen Bakan Tekin, “Protokolde yazılan ilkelere aykırı davranan sivil toplum örgütü varsa protokolümüzü hemen iptal ederiz. Protokol kapsamında protokol yaptığımız kuruluşlar eğer okullarımıza bir eğitim verecekse, bu eğitim kimin vereceği, hangi diplomaya sahip kişilerin vereceği ve hangi içerikte eğitim verecekleri bizim protokolümüzde tanımlanmıştır” dedi. “ABB 2 bin 300 okuldan 13’ünü sadece bir kere temizliyor sonra bütün okulları temizledim diyor, bu olmaz” Türkiye’de 65 bin civarında okul olduğunu ve 55 bin civarında kadrolu temizlik elemanının olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Kadrolu temizlik elemanlarımız, bu okullardaki temizlik açısından yeterli olmadığından biz her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Toplum Yararına Programlar (TYP) diye tanımladığı istihdam türü ile bakanlığımızda temizlik ve güvenlik personeli istihdam ediyorduk. Yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TYP kapsamındaki istihdam türü ile ilgili dünyada özellikle kovidden sonra gelişen istihdam türleri açısından farklı bir model deneyeceklerini ifade etti. Biz de bu konuda kendisiyle konuştuk ve bize ‘kısmi zamanlı çalışma usulü getireceğiz ve bu çalışmayla da size 120 bin kadro vereceğiz, haftada 3 gün çalışacaklar’ dedi. Biz de kendileriyle uzlaştık. Biz hangi belediye olursa olsun kaç okul temizleyeceğini, kimlerle yapacağını ve hangi tür malzeme kullanacağını öğrenmek ve bilmek zorundayız. Bunun yolu şudur; gidersiniz valiliklere biz böyle bir protokol yapmak istiyoruz dersiniz. Nobran bir tavırla, ‘Ben geldim, okulu temizleyeceğim beni içeri alın’ derse ve benim görevlilerim de alırsa bunun karşılığı olur. Bir büyükşehir belediye başkanı çıkıyor. Yaklaşık 2 bin 300 tane okulumuz var. Bu okullardan 13 tanesini sadece bir gün temizliyor. Sonra çıkıyor ekrana ve ‘Ben Ankara’daki bütün okulları temizledim’ diyor. Bu olmaz, bu iyi niyetli değil” değerlendirmesinde bulundu. “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe” Bazı muhalefet vekillerinin çocukların anadil öğrenmesiyle ilgili beyanlarına katıldığını söyleyen Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe, çocuklarımız Türkçe’nin dışında bir dil öğrenmek istiyorsa bizim devlet olarak üstümüze düşen vazife çocuklara bu alanın sağlanmasıdır. Bu AK Parti iktidarıyla sağlandı. 2003 yılında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın aldığı bir kararla, özel anlamda kursların açılmasının önü açıldı. Biz MEB olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”