TEKNOLOJİ - 09 Temmuz 2024 Salı 02:23

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Türkiye, kendi haberleşme uydusunu yapıp uzaya gönderebilen 11 ülke arasındaki yerini alacaktır"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Türkiye, kendi haberleşme uydusunu yapıp uzaya gönderebilen 11 ülke arasındaki yerini alacaktır"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "TÜRKSAT 6A ile Türkiye, kendi haberleşme uydusunu yapıp uzaya gönderebilen 11 ülke arasındaki yerini alacaktır" dedi.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TÜRKSAT 6A uydusunun fırlatılma hazırlıkları kapsamında Türksat Gölbaşı Kampüsü’nde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Yılmaz, “Teknolojide Tam Bağımsız Türkiye” hedefleri yönünde, tarihi bir güne daha şahitlik ettiklerini belirterek, "Türk mühendisleri tarafında yerli ve milli imkanlar ile üretilen TÜRKSAT 6A uydumuz, az sonra yörüngesine doğru yola çıkacak. Ülkemizin ilk yerli uydusunun üretim ve test aşamalarında emeği olan ASELSAN’dan TUSAŞ’a, TÜBİTAK’tan TÜRKSAT’a tüm paydaşlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.


Uydu teknolojilerinin günümüzde stratejik öneme sahip alanlardan biri haline geldiğine dikkati çeken Yılmaz, "Haberleşme, savunma, hava durumu tahminleri, afet yönetimi gibi pek çok alanda kullanılan bu teknolojiler, ülkelerin güvenliği ve kalkınması açısından da hayati rol oynuyor. Dünya genelindeki televizyon yayınları, internet erişimi ve telefon görüşmeleri, büyük ölçüde uydular aracılığıyla sağlanıyor. Yüksek çözünürlüklü görüntüleme uyduları, dünya üzerindeki her noktayı izleyebilme kapasitesine sahiptir. Bu özellik, askeri harekatların planlanması, sınır güvenliği ve terörle mücadele gibi alanlarda büyük bir avantaj oluşturur. Bununla birlikte afet yönetimi açısından afet bölgelerinde karasal iletişim altyapısının zarar görmesi durumunda bile iletişimin kesintisiz devam etmesini sağlar. Bu durum, arama kurtarma operasyonlarının koordinasyonu ve yardım faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi açısından kritiktir. Böyle stratejik bir alanda yerli milli teknolojilerle bağımsız olmayı son derece önemli görüyoruz." ifadelerini kullandı.


Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde savunma sanayinde sağladıkları başarıların uzay çalışmalarından haberleşme teknolojilerine kadar pek çok alana sirayet ettiğini vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti:


"TÜRKSAT 6A projesi de bu vizyonun önemli bir parçasıdır. Türkiye’nin uzay araştırmaları, uydu teknolojileri ve uzay sanayisi konusundaki hedeflerini belirleyen kapsamlı yol haritamız, ’Milli Uzay Programımız’ı adım adım hayata geçiriyoruz. Programın ana hedefleri arasında, yerli ve milli uyduların geliştirilmesi, Ay misyonu, uzay ekosisteminin oluşturulması ve uzay teknolojilerinde insan kaynağının yetiştirilmesi gibi önemli projeler yer alıyor. Bildiğiniz gibi ilk insanlı uzay misyonu ile uzay hedeflerimizde boyut atladık. Uluslararası uzay ajansları ve kuruluşları ile ortak projeler ve araştırmalar yaparak, bilgi ve teknoloji transferini sağlıyor bir taraftan da insan kaynağımızı bu alanda geliştiriyoruz. TEKNOFEST gibi etkinlikler, insanımızın uzay teknolojilerine olan ilgisini artırmakta ve onları bu alanda kariyer yapmaya teşvik etmektedir. Önümüzdeki dönemde ülkemizin ve vatandaşlarımızın başarılarının gök vatandan daha çok yankılanacağına inanıyorum."


"5 milyar nüfusa haberleşme servislerine erişim sunulacaktır"


TÜRKSAT 3A, 4A, 4B, TÜRKSAT 5A ve 5B haberleşme uyduları ile uydu hizmetlerini sürdürdüklerini hatırlatan Yılmaz, "Tüm bu uydu projelerimizde, teknoloji transfer programı kapsamında kendi mühendislerimizin bulunmasına hassasiyet göstermiştik. En son TÜRKSAT 5B ile uydu filomuzu güçlendirmiş, uydu veri iletişim kapasitemizi artırmıştık. Bir taraftan da frekans ve yörünge haklarımızı sağlamlaştırmak için yerli ve milli uydu projemiz TÜRKSAT 6A’nın üretimine başlamıştık" dedi.


Yılmaz, TÜRKSAT 6A’nın Milli Teknoloji Hamlesi’nin, Türk mühendislerinin ve savunma sanayinin edindiği know-how’ın bir ürünü olduğunu belirterek, "Bugüne kadar ülkemizin ürettiği en yüksek değere sahip teknoloji projesidir. Uzayda ulaştığımız en uzak nokta olan 35 bin 786 kilometrede faaliyet gösterecek, çıtayı gök vatanda yükseklere taşıyacaktır. Haberleşme uydularımızın hizmet verdiği alan Hindistan, Tayland, Malezya ve Endonezya’yı kapsayacak şekilde genişleyecek ve 5 milyar nüfusa haberleşme servislerine erişim sunulacaktır" diye konuştu.


Hizmet ömrünün yaklaşık 15 yıl olan uydunun, 16 yıldan uzun yakıt ömrüne sahip olduğunu aktaran Yılmaz, "TÜRKSAT 6A ile Türkiye, kendi haberleşme uydusunu yapıp uzaya gönderebilen 11 ülke arasındaki yerini alacaktır. Üretimde geldiğimiz bu seviye, uydu ve uydu kapsamında geliştirilen birçok ekipman ve alt sistemin ihracatını da mümkün kılacaktır. Dost ve kardeş ülkelere uydu teknoloji transferi yapabilecek şekilde bilgi birikimi de oluşturulmuştur" ifadelerini kullandı.


Yılmaz, teknolojik dönüşümleri Türkiye’ye kazandırmaya devam edeceklerini söyleyerek, şunları kaydetti:


"TÜRKSAT 6A için uzay alanında çalışan birçok kurum bir araya geldi ve yerli firmalar da projede sorumluluklar üstlendi. Tam bir takım çalışması ürünü olan TÜRKSAT 6A’da katkısı olan tüm kurumlarımıza ve tüm proje ekibine şükranlarımı sunuyorum. Her birini yürekten tebrik ediyorum. Kendi imkanlarımızla ürettiğimiz TÜRKSAT 6A’nın başarıyla yörüngesine ulaşmasını diliyor, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum."



Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Türkiye, kendi haberleşme uydusunu yapıp uzaya gönderebilen 11 ülke arasındaki yerini alacaktır"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde "Ayşe" filminin prömiyeri yapıldı Bu yıl 61’incisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde "Ayşe" filminin prömiyeri yapıldı. Down sendromlu kardeşi Rıdvan ile birlikte yaşayan Ayşe’nin hayatını konu alan filmin başrol oyuncusu ve senaryo yazarlarından Binnur Kaya, “O kadar farklı yorumla çekilebilecek bir filmdi ki; Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı. Başka bir şey anlaşılmasın diye görmek zorunda olduğu yerlerde görmeye çalıştı. Ben bu ahlakı sevdim” dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, film gösterimi, söyleşi ve oturumlarla devam ediyor. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kapsamında gösterimi yapılan "Ayşe" filminin yönetmeni, yapım ekibi ve oyuncuları, filmin ilk kez seyirciyle buluştuğu Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda izleyicilerin sorularını cevapladı. Down sendromlu kardeşi Rıdvan ile birlikte yaşayan Ayşe’nin hayatını konu alan film, çalıştığı benzin istasyonuna uğrayan uluslararası bir kamyon şoföründen evlenme teklifi alan Ayşe’nin kaderiyle hayalleri arasında seçim yapmak zorunda kalışını aktarıyor. “Rıdvan’a ablası Fatma evlilik teklifi alsaydı ne olurdu gibi sorular sorarak, senaryoyu ortaya çıkardık” Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Necmi Sancak, filmin hikayesini kuzeni Rıdvan’dan etkilenerek yazdıklarını aktardı. Senaryoyu oluşturabilmek için Rıdvan’a çeşitli sorular yönelttiklerine değinen Sancak, film sürecini şu şekilde aktardı: “Rıdvan’a ablası Fatma evlilik teklifi alsaydı ne olurdu gibi sorular sorarak, senaryoyu ortaya çıkardık, hayata geçirmek için mücadele ettik. Sonra Binnur Kaya Hanımefendi’ye senaryomuz ulaştı ve çok beğendi. Binnur Hanım projeye dahil olunca her şey Arap söküğü gibi çözülmeye başladı. Ben, Ahmet Sancak ve Binnur senaryoyu geliştirmeye başladık, yaklaşık 3-4 ay sürdü. Binnur Hanım gerçekten bir ekol, hem senaryo bilgisi hem yenilikçi yanıyla bana çok şey öğretti. Sonra Menderes Samancılar ağabeye gittik, o da bizi kırmadı. Karaktere de kendisi ekstra özellikler ekleyerek, çok güzel bir karakter oluşturdu. Ardından Ali Seçkiner Alıcı ağabeye gittik, Binnur Hanım’a ’Aşık olmak ister misin?’ dedik, o da ’Seve seve’ dedi. Uzun bir sürecin sonunda izleyiciyle buluşmasını sağladık.” “Bu film Ayşe’nin hikayesi” Necmi Sancak, bir seyircinin “Filmin adı Neden Rıdvan değil de Ayşe?” sorusu üzerine “Çünkü bu film Ayşe’nin hikayesi” cevabını verdi. “Rıdvan harika bir partnerdi” Filmin oyuncusu ve senaryo yazarlarından Binnur Kaya ise filmi ilk kez seyrettiğini kaydetti. Filmin seyrinin zor olduğunu dile getiren Kaya, riskli işlerde yer almayı sevdiğini ifade etti. Kaya, “Seyretmesi zor bir film. Çünkü içinde filmi satan hiçbir şey yok, müzik yok, estetik bir oyuncu yok. Bir gişe filmi değil, nereye gider ne olur bilmiyorum. İyi bir senaryo okudum, Necmi ve Ahmet yüce gönüllü davrandı. Senaryo hakkında fikir alışverişlerini yok saymadılar. Riskli işlerin içinde olmayı seviyorum, daha öncekilerinin denemediği bir şeyi denediler. Görüntü yönetmeni Meryem’in sırtından kamera hiç inmedi. Her şeyi bana sevdirdiler. Rıdvan harika bir partnerdi, herkes benim kadar şanslı olmaz. Disiplinli, her denileni yapan, yapmadığı zaman işi hiç aksatmayan bir partnerdi. Rıdvan’ın ablası Fatma benim oynamaya çalıştığım Ayşe karakterinin gerçek hali. Hayatını büyük bir sevgiyle ve kendi rızasıyla feda etmiş. Çok büyük bir fedakarlık, harika bir insan olduğu için Fatma Sancak’a çok teşekkür ederim. Onun anlatacak çok şeyi var, biz onun yüzde 1, yüzde 2’sini gösterebildik” dedi. “Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı” Ünlü oyuncu Binnur Kaya, ayrıca filmin çok farklı yorumlarla çekilebilme ihtimaline rağmen filmin yönetmeni ve senaryo yazarı Necmi Sancak’ın etik davrandığına dikkat çekerek, “O kadar farklı yorumla çekilebilecek bir filmdi ki; Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı. Başka bir şey anlaşılmasın diye görmek zorunda olduğu yerlerde görmeye çalıştı. Ben bu ahlakı da çok sevdim. Filmde hiç müzik olmaması gibi, insanlar akan jeneriği bile müziksiz okumak zorunda kalıyor. İnsan her zaman böyle şeylerle karşılaşmıyor” dedi. “Abla seni seviyorum” Down sendromlu oyuncu Rıdvan Sancak ise film hakkında, “Bence iyi, devam. Abla seni seviyorum” dedi. “Önemli olan senaryonun neye hizmet ettiği” Usta sanatçı Menderes Samancılar, kendisi için senaryonun öneminin altını çizerek, “Senaryoyu okuduğumda tamam dedim. Bu meslekte benim bakış açım; rolün küçüğü büyüğü yok, önemli olan senaryonun neye hizmet ettiği. Senaryonun derdi var, sıkıntısı var, çözüm istiyor. Sıkıntı çözmek için bu tür projelerde yer almak bizim de boynumuzun borcu” ifadelerini kullandı. “Binnur’u ve Menderes ağabeyi duyunca kayıtsız şartsız tamam dedim” Filmin oyuncularından Ali Seçkiner Alıcı, Binnur Kaya ve Menderes Samancılar’ın filmde rol aldığını duyunca kayıtsız şartsız kabul ettiğini belirterek, “Benim için senaryonun gerçek yaşamdan alınması önemli bir etken. Binnur’u ve Menderes ağabeyi duyunca kayıtsız şartsız tamam dedim. İki tane çok değerli oyuncu. Onları konuşmamıza gerek yok, hatta konuşmayalım eskir. Bu iki etken ve ilk film olması çok önemli” diye konuştu.
Bingöl Karlıova’da at yarışları renkli görüntüler oluşturdu Bingöl’ün Karlıova ilçesinde düzenlenen at yarışları renkli görüntüler oluşturdu. Karlıova ilçesi Toklular köyünde gelenek haline gelen at yarışlarının 2’ncisi düzenlendi. Programa Vali Ahmet Hamdi Usta, Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Bilgihan Yeşilyurt, İl Emniyet Müdürü Şükrü Orhan, Karlıova Kaymakamı Tufan Bağır Gilan, Genç Kaymakamı Muhammet Güzel, Çat Kaymakamı İrem Baha Yağan, sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcileri ile kurum müdürleri katıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda yarışlardan önce çeşitli etkinlikler yapıldı. Yarışlara çevre illerden toplam 30 yarışmacı katıldı. Nefes kesen ve 4 grup halinde düzenlenen yarışlarda birinci gelenlere 30 bin, ikinciye 20 bin ve üçüncüye ise 10 bin TL ödül ve kupa verildi. Yarışı dereceyle bitirenlere ödüllerini Vali Ahmet Hamdi Usta, Kaymakam Tufan Bağır Gilan, Bingöl Belediye Başkanı Erdal Arıkan ve Karlıova Belediye Başkanı Veysi Bingöl verdi. Etkinlik sonrası misafirlere ve vatandaşlara Karlıova’nın yöresel yemekleri ikram edildi. Karlıova’nın bir huzur, güven ve güvenlik şehri olduğunu gösterdiklerini dile getiren Vali Ahmet Hamdi Usta, ”Burada önemli olan at yarışı değil, biz buradan Türkiye’ye ve dünyaya bir mesaj veriyoruz. ’Biz Karlıova’da biriz, beraberiz, diriyiz, el eleyiz, geçmişe bir sünger çektik’ diye bir mesaj veriyoruz. Burada kim olduğunuzun, ne olduğunuzun bir önemi yok. Aynı fikirde değiliz, aynı düşüncede değiliz ama ortak bir paydada, Karlıova paydasında buluştuk. Türkiye’de yeni sistemde bir cumhurbaşkanı yardımcısına sahipsiniz. Sizin aranızda yetişmiş birisi şu anda bu ülkenin ikinci adamı. Böyle bir şans, böyle bir fırsat başka hiçbir yere nasip olmaz. Dolayısıyla bunun kıymetini bilelim diye düşünüyorum” dedi.
İstanbul Türk Hava Yolları’nın düzenlediği Turkish Airlines World Golf Cup Turnuvası’nın kazananları belli oldu Türk Hava Yolları’nın (THY) kendi adıyla düzenlediği golf turnuvalarından Turkish Airlines World Golf Cup’ın İstanbul ayağı, 5-6 Ekim tarihlerinde Türkiye Golf Federasyonu (TGF) Silivri Golf Kulübü’nde gerçekleştirildi. Müsabakalar sonrası kadınlarda Joelle Benjenk, erkeklerde ise Selim Berkol birinci olarak Antalya’daki büyük finale gitmeye kazandı. 2013 yılından bu yana amatör golfçülere yönelik düzenlenen Turkish Airlines World Golf Cup ile THY kurumsal müşterilerine etkin bir biçimde ulaşıyor. Bu yıl içerisinde 118’den fazla turnuvada 10 bini aşkın oyuncu bir araya geldi. Turnuvaya THY’nin kurumsal ve sadık müşterilerinin yanı sıra, iş dünyasından önemli isimlerin de aralarında bulunduğu 160 kişi katıldı. Büyük final Antalya’da Turnuva bu yıl, 67 ülkede toplamda 118 şehirde yapıldı. Turnuvada 24 ve altı handikap seviyesinde bayanlarda mücadele eden Joelle Benjenk oldukça iyi bir performans göstererek 39 puan aldı ve şampiyon oldu. Erkeklerde ise 46 puanla Selim Berkol birinci sıraya yerleşti ve her iki finalist de turnuvanın final oyunlarının oynanacağı Antalya’ya, büyük finale gitmeye hak kazandı. Düzenlenen turnuvaya ilişkin değerlendirmede bulunan Türk Hava Yolları Genel Müdür (Ticari) Yardımcısı Ahmet Olmuştur, “Turkish Airlines World Golf Cup Turnuvamızın İstanbul ayağında oynayan tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. İzlemesi keyifli bir turnuva oldu. Bu seride kazanan Joelle Benjenk ve Selim Berkol’u tebrik ediyor ve Antalya’da başarılar diliyoruz” dedi.
Burdur Burdurlular Filistin’e destek için yürüdü Burdur’da İsrail’in Gazze’yi işgalinin 1’inci yıl dönümünde protesto yürüyüşü düzenlendi. Burdur’da sivil toplum kuruluşları tarafından Filistin’e destek amacıyla yürüyüş gerçekleştirildi. Köprübaşı mevkiinde toplanan kalabalık, Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüyerek İsrail aleyhine sloganlar attı. Yürüyüş ve Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından STK’lar adına konuşan Burdur Kudüs Platformu Sözcüsü Oktay Akgün, “Siyonist İsrail, Gazze’de tam 365 gündür soykırım yapıyor. Dünyanın bu suskunluğu çoğu çocuk ve kadın 42 binden fazla insanı katleden, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri dahi bombalayan soykırımcıyı, kandan beslenen katil sürüsünü cesaretlendiriyor" dedi. Akgün, “Uluslararası sistem ahlaken, fikren, fiilen çökmüştür. Uluslararası kurumlar çökmüştür. Daha da kötüsü, insanlık bütün değerleriyle birlikte bu katil rejim ve onu koşulsuz destekleyen emperyal güçler karşısında savunmasız bir şekilde beklemektedir. Katil Netanyahu yönetimindeki siyonist İsrail, 7 Ekim tarihinden bu yana 17 bini çocuk, 11 bin 500’ü kadın olmak üzere 42 bin Filistinli masum insanı katletti. 97 binden fazla yaralı, on binlerce kayıp var. Bugün Burdur Cumhuriyet Meydanı’ndan sesimizi yükseltiyoruz. Diyoruz ki Filistin özgür oluncaya dek bizler buradayız” diye konuştu. Basın açıklaması sonrası yapılan duaların ardından kalabalık dağıldı.
Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Ayşe filminin söyleşisi yapıldı Bu yıl 61’incisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gösterimi gerçekleştirilen "Ayşe" filminin söyleşisi yapıldı. Down sendromlu kardeşi Rıdvan ile birlikte yaşayan Ayşe’nin hayatını konu alan filmin başrol oyuncusu ve senaryo yazarlarından Binnur Kaya, “O kadar farklı yorumla çekilebilecek bir filmdi ki; Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı. Başka bir şey anlaşılmasın diye görmek zorunda olduğu yerlerde görmeye çalıştı. Ben bu ahlakı sevdim” dedi. Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, film gösterimi, söyleşi ve oturumlarla devam ediyor. Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması kapsamında gösterimi yapılan "Ayşe" filminin yönetmeni, yapım ekibi ve oyuncuları, filmin ilk kez seyirciyle buluştuğu Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aspendos Salonu’nda izleyicilerin sorularını cevapladı. Down sendromlu kardeşi Rıdvan ile birlikte yaşayan Ayşe’nin hayatını konu alan film, çalıştığı benzin istasyonuna uğrayan uluslararası bir kamyon şoföründen evlenme teklifi alan Ayşe’nin, kaderiyle hayalleri arasında seçim yapmak zorunda kalışını aktarıyor. “Rıdvan’a ablası Fatma evlilik teklifi alsaydı ne olurdu gibi sorular sorarak, senaryoyu ortaya çıkardık” Filmin senaryo yazarı ve yönetmeni Necmi Sancak, filmin hikayesini kuzeni Rıdvan’dan etkilenerek yazdıklarını aktardı. Senaryoyu oluşturabilmek için Rıdvan’a çeşitli sorular yönelttiklerine değinen Sancak, film sürecini şu şekilde aktardı: “Rıdvan’a ablası Fatma evlilik teklifi alsaydı ne olurdu gibi sorular sorarak, senaryoyu ortaya çıkardık, hayata geçirmek için mücadele ettik. Sonra Binnur Kaya hanımefendiye senaryomuz ulaştı ve çok beğendi. Binnur hanım projeye dahil olunca, her şey Arap söküğü gibi çözülmeye başladı. Ben, Ahmet Sancak ve Binnur senaryoyu geliştirmeye başladık, yaklaşık 3-4 ay sürdü. Binnur hanım gerçekten bir ekol, hem senaryo bilgisi hem yenilikçi yanıyla bana çok şey öğretti. Sonra Menderes Samancılar abiye gittik, o da bizi kırmadı. Karaktere de kendisi ekstra özellikler ekleyerek, çok güzel bir karakter oluşturdu. Ardından Ali Seçkiner Alıcı abiye gittik, Binnur hanıma “Aşık olmak ister misin?” dedik, o da “Seve seve” dedi. Uzun bir sürecin sonunda izleyiciyle buluşmasını sağladık.” “Bu film Ayşe’nin hikayesi” Necmi Sancak, bir seyirci tarafından yöneltilen, “Filmin adı Neden Rıdvan değil de Ayşe” sorusuna “Çünkü bu film Ayşe’nin hikayesi” cevabını verdi. “Rıdvan harika bir partnerdi” Filmin oyuncusu ve senaryo yazarlarından Binnur Kaya ise filmi ilk kez seyrettiğini kaydetti. Filmin seyrinin zor olduğunu dile getiren Kaya, riskli işlerde yer almayı sevdiğini ifade etti. Kaya, “Seyretmesi zor bir film, çünkü içinde filmi satan hiçbir şey yok, müzik yok, estetik bir oyuncu yok. Bir gişe filmi değil, nereye gider ne olur bilmiyorum. İyi bir senaryo okudum, Necmi ve Ahmet yüce gönüllü davrandı. Senaryo hakkında fikir alışverişlerini yok saymadılar. Riskli işlerin içinde olmayı seviyorum, daha öncekilerinin denemediği bir şeyi denediler. Görüntü yönetmeni Meryem’in sırtından kamera hiç inmedi. Her şeyi bana sevdirdiler. Rıdvan harika bir partnerdi, herkes benim kadar şanslı olmaz. Disiplinli, her denileni yapan, yapmadığı zaman işi hiç aksatmayan bir partnerdi. Rıdvan’ın ablası Fatma benim oynamaya çalıştığım Ayşe karakterinin gerçek hali. Hayatını büyük bir sevgiyle ve kendi rızasıyla feda etmiş. Çok büyük bir fedakarlık, harika bir insan olduğu için Fatma Sancak’a çok teşekkür ederim. Onun anlatacak çok şeyi var, biz onun yüzde 1 yüzde 2’sini gösterebildik” dedi. “Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı” Ünlü oyuncu Binnur Kaya ayrıca filmin çok farklı yorumlarla çekilebilme ihtimaline rağmen filmin yönetmeni ve senaryo yazarı Necmi Sancak’ın etik davrandığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “O kadar farklı yorumla çekilebilecek bir filmdi ki; Necmi Rıdvan’ı mümkün olduğunca az görmeye çalıştı. Başka bir şey anlaşılmasın diye görmek zorunda olduğu yerlerde görmeye çalıştı. Ben bu ahlakı da çok sevdim. Filmde hiç müzik olmaması gibi, insanlar akan jeneriği bile müziksiz okumak zorunda kalıyor. İnsan her zaman böyle şeylerle karşılaşmıyor.” “Abla seni seviyorum” Down sendromlu oyuncu Rıdvan Sancak ise film hakkında yorumunu şu şekilde ifade etti: “Bence iyi, devam. Abla seni seviyorum.” “Önemli olan senaryonun neye hizmet ettiği” Usta sanatçı Menderes Samancılar, kendisi için senaryonun öneminin altını çizerek; “Senaryoyu okuduğumda tamam dedim, bu meslekte benim bakış açım; rolün küçüğü büyüğü yok, önemli olan senaryonun neye hizmet ettiği. Senaryonun derdi var, sıkıntısı var, çözüm istiyor. Sıkıntı çözmek için bu tür projelerde yer almak bizim de boynumuzun borcu” ifadelerini kullandı. “Binnur’u ve Menderes abiyi duyunca kayıtsız şartsız tamam dedim” Filmin bir diğer oyuncusu Ali Seçkiner Alıcı, Binnur Kaya ve Menderes Samancılar’ın filmde rol aldığını duyunca kayıtsız şartsız kabul ettiğini belirterek; “Benim için senaryonun gerçek yaşamdan alınması önemli bir etken. Binnur’u ve Menderes abiyi duyunca kayıtsız şartsız tamam dedim, iki tane çok değerli oyuncu. Onları konuşmamıza gerek yok, hatta konuşmayalım eskir. Bu iki etken ve ilk film olması çok önemli” diye konuştu.
Düzce Filistin’e destek için çocuklar 1 kilometrelik resim yaptı Düzce’de İsrail’in Gazze’ye saldırılarının 1. yılı ve Lübnan’a saldırıları, düzenlenen sessiz yürüyüşle protesto edildi. Eylemde çocukların çizdiği "Filistin’e özgürlük" temalı 1 kilometre uzunluğundaki resim de sergilendi. İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim 2023 tarihinde başlattığı saldırıların üzerinden 1 yıl geçti. İsrail, başta Gazze olmak üzere Filistinlilerin yaşadığı mülteci kamplarını, ibadethaneleri, hastane ve okulları bombalayarak her gün yüzlerce Filistinliyi katletmeye devam ediyor. Son olarak Lübnan’a hava ve kara harekâtı başlatan İsrail’in saldırılarını protesto etmek için Düzce’deki sivil toplum örgütlerinin bir araya gelerek kurdukları Filistin’e Destek Platformu, sessiz yürüyüş düzenledi. Cedidiye Meydanı’nda platform adına konuşan Memur-Sen Düzce İl Başkanı İsmail Atay, Türkiye’nin ve Orta Doğu’nun da tehdit altında olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kirli bir oyunla karşı karşıyayız. Onun için tekrar altını çizmek gerekir ki Türkiye’nin savunması Gazze’den başlar. Lübnan’a saldırı ise savaşın yeni bir evreye geçtiğini gösteriyor. Batılı başkentlerde ise aynı kalıp açıklamalar devam ediyor. Dün komplo denilerek küçümsenen stratejilerin bugün gerçekleştiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Onun için kimse olayları bizden uzak zannetmesin. Gaflet sonumuz olur. Vakit teyakkuz vakti, vakit Gazze hattına sahip ve destek çıkma vakti. Vakit insanlık haysiyetini sahiplenme, vicdanın sesi olma vakti. Vakit kardeşlerimize sahip çıkma vakti. İnsanlık şerefinin bu katil sürüsüne karşı mutlak galip geleceğine inanıyoruz. Ancak önce direniş hatlarını güçlü bir şekilde takip etmek zorundayız. Soykırım destekçisi markaları, boykotu derinleştirerek ve yaygınlaştırarak siyonizme kan pompalayan damarları kesmeliyiz. İsrail malı almazsan ölmezsin, alırsan çocukları öldürürler. Buradan açıkça bir kez daha deklare ediyoruz; İsrail 100 yıldır Filistin topraklarında katliam yapan bir terör örgütüdür. Yerleşimci adlı terör ve kan şebekesi eliyle tedrici olarak sürdürdüğü işgal yeni bir aşamaya geldi. 7 Ekim’den bu yana yaşananlar siyonist İsrail’in, siyonist işgalin yeni bir evresini göstermektedir. Emperyalizmin sınırsız desteği, siyonist şirketlerin sponsorluğu ile Gazze’de Müslüman kıyımı yapan ırkçı rejimin hedefinde bütün bölgemiz, coğrafyamız var.” Çocukların yaptığı 1 kilometrelik resim açıldı İsrail’i protesto gösterisinde, çocukların Filistin’e destek için yaptığı 1 kilometre uzunluğundaki resim de gösteriye katılanlar tarafından açıldı. Uzunluğu nedeniyle meydana sığmayan resim bir kısmı açılarak sergilendi. Gösteriye katılanlar, daha sonra Cedidiye Meydanı’ndan Anıtpark Meydanı’na kadar ellerindeki Türk ve Filistin bayrakları, pankartlarla sessizce yürüdüler. Anıtpark Meydanı’nda toplanan kalabalık daha sonra olaysız şekilde dağıldı.