POLİTİKA - 06 Şubat 2019 Çarşamba 15:47

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz”

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ve araştırmaların ürüne dönüşmesi, ticarileşmesi elbette önemlidir. Ancak bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz” dedi.


ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojik gelişmelere ve ODTÜ’nün başarılarına değindi. Türkiye’nin hedeflerine ulaşabilmesi için bu tarz merkezlerin olması ve bunların çoğaltılmasının çok gerekli olduğunu söyleyen Erdoğan, “İnsanımızın zekasını ve pratikliğini bilimsel ve teknolojik disiplin ile fikre, araştırma, geliştirmeye, ürüne, üretime dönüştürdüğümüzde ülkemizin herkesi şaşırtacak bir hızla yükselişe geçeceğine inanıyorum. Bundan 20 yıl önce ülkemizde yaşayan birisine şuanda bulunduğumuz yeri anlatsaydık herhalde bizi hayal kurmakla suçlarlardı. Ama işte hayalleri artık gerçeğe dönüştürdük. Şimdi gençlerimizle birlikte daha büyük hayaller kurmamızı ve bunları gerçeğe dönüştürmek için çalışmamız gereken bir dönemdeyiz. Ülkemizin sınırlarını aşıp tüm dünyaya hitap eden başarılara imza atmadan bunu gerçekleştiremeyiz” diye konuştu.


ODTÜ tarihine ilişkin bilgi veren Erdoğan, ODTÜ’nün ilk yıllarının sıkıntılı geçtiğini, bugünkü yerine taşındıktan sonra hızla gelişmeye başladığını söyledi. Erdoğan, “Bugün eğitimde ve öğretimde, bilim teknolojide ODTÜ markası hala ilk sıralarda yer almaya devam ediyorsa bunu kurulduğu toprakların mayasının sağlamlığına borçludur” şeklinde konuştu.


ODTÜ’nün kuruluş amacının kendilerinin 16 yıldır inşa etmeye çalıştıkları politikanın ifadesi gibi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Üniversitemizin kuruluş kanununda aynen şöyle diyor, bunu çok önemsiyorum, ‘Türkiye ve Ortadoğu’nun kaynaklarının inkişafına ve iktisadi meselelerinin halline bilhassa ehemmiyet verilmek üzere Türk milletine ve diğer milletlere fayda sağlayacak araştırmalar yapar.’ Biz bu amacı her alanda gerçekleştirmenin mücadelesini verdik, veriyoruz” ifadelerini kullandı.



“Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder”


“Biz insanlık tarihinin en eski eğitim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada yaşıyoruz” diyen Erdoğan, Türkiye’nin her köşesinin kadim eğitim kurumlarının izleri ile dolu olduğunu belirtti. Erdoğan, “Tarihimiz boyunca diğer kurumlarımız gibi yükseköğretimimizde de değişen şartlara, ihtiyaçlara, taleplere göre sürekli yenilenmiş, sürekli gelişmiştir. Cumhuriyet döneminde de bu değişim sürmüştür. Üniversitelerimizi küresel yarışta en büyük güç kaynağımız olarak görüyoruz. Bilim eğer ahlaki değerlere yaslanıyorsa o nispette insana ve topluma hizmet eder. Bilimsel faaliyetlerin ve araştırmaların ürüne dönüşmesi, ticarileşmesi elbette önemlidir. Ancak bilimin kendisinin ticari meta haline gelmesine izin vermemeliyiz” dedi.


Almanya ziyaretinde Şansölye Merkel ile arasında geçen diyaloğu anlatan Erdoğan, “Sayın Merkel’e sordum sizde öğrenci sayısı ne kadar diye, verdiği rakam 3 milyon. Nüfus bizden fazla. ‘Sizde ne kadar’ dedi. Bizde 8 milyon dedim. Orada bir şaşkınlık geçirdi. Bir nitelik nicelik meselesi var. Biz bunu önümüzdeki yıllarda da aşacağımıza inanıyorum. Biz sıçramamızı yaptığımız zaman farklı yapacağımıza inanıyorum. Yeni dönemde artık niteliğe, kaliteye yoğunlaşmamız gerekiyor. Beşeri sermayemiz bizim en büyük gücümüzdür” diye konuştu.



“Daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlıyız”


Türkiye’nin halihazırda çok ideal bir yükseköğrenim sistemine sahip olmadığının bir gerçek olduğunu belirten Erdoğan, “Türkiye geliştikçe, güçlendikçe, ileriye gittikçe bu alanda daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlıyız. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yükseköğretim alanındaki reformlarımız için de bize büyük imkanlar sağlıyor. Son dönemde YÖK’ün attığı adımları bu reformların bir öncüsü, habercisi olarak kabul ediyorum” şeklinde konuştu.



“Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor”


Vakıf üniversitelerinin kendilerine sağlanan ayrıcalıklara rağmen eğitim öğretimde kalitenin yükseltilmesi beklentisine yeteri kadar katkıda bulunamadıklarını belirten Erdoğan, “Hatta bazı vakıf üniversitelerimizin vakıf mantığı ile asla uyuşmayacak şekilde sadece kazanç odaklı faaliyet gösterdiklerini de üzüntü ile müşahede ediyoruz. Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor. Denklik konusunun da bu kalite anlayışı çerçevesinde geliştirilecek objektif kriterlere bağlanarak hızla çözülmesine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Tüm bu meseleleri önümüzdeki dönem hal yoluna koyacak, Türkiye’yi yükseköğrenimde parmakla gösterilen ülkeler arasına sokacağız” ifadelerini kullandı.



“Teknolojik bağımsızlığımız bu sebeple de çok önemlidir”


Teknolojik bağımsızlık konusunda konuşan ve veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekaya kadar Türkiye’nin kendi ayakları üzerinde durmak mecburiyetinde olduğunun altını çizen Erdoğan, “Şayet biz bunu beceremezsek zorunlu olarak ipin ucu başkalarının eline geçecektir. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak, teknolojiye hakim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz. Üstelik bizim kendimizle birlikte kalbini ve umudunu bize yöneltmiş kardeşlerimize karşı sorumluluk var. Teknolojik bağımsızlığımız bu sebeple de çok önemlidir” dedi.


Gelişen teknolojiden daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, “Madem çocuklarımız artık doğdukları andan itibaren dijital bir dünyaya gözlerini açıyorlar, öyleyse biz de tüm hazırlığımızı buna göre yapacağız. Bilgiye erişimi sınırlandırmanın değil, tam tersine çeşitlendirmenin ve bilinçli kullanmanın yollarını arayacağız. Bu noktada en büyük görev üniversitelerimize, hocalarımıza düşüyor” diye konuştu.


Dünyanın yapay zeka çalışmaları ile yeni bir teknoloji seciyesine doğru gittiğini ve her ülkenin teknolojide bu yeni döneme kendi hedeflerine göre isimler verdiğini kaydeden Erdoğan, Endüstri 4.0’a da değindi. Erdoğan, Japonların "Toplum 5.0" üzerinde çalıştığını, Amerika’da "Yaşam 3.0", "Dördüncü Devrim" gibi tartışmaların olduğunu anımsattı. "Biz ise ‘Milli Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye’ diyerek bu süreçte yerimizi alıyoruz" diyen Erdoğan, bu süreçte yetişmiş insan kaynağını geliştirmekle sorumlu üniversitelere çok büyük görevler düştüğünü aktardı. Üniversite-sanayi işbirliğinin çok daha ileri seviyelere taşınması gerektiğini ifade eden Erdoğan, bu konuda Çin Halk Cumhuriyeti’ni çok başarılı gördüğünü kaydetti.


Üniversiteler ile sanayileri yenilikçi fikirlerin ürüne dönüştürülmesi ortak gayesi etrafında buluşturan teknoparkların desteklenmesinin önemini anlatan Erdoğan, “ODTÜ şuanda bu adımı atmış durumda, bir an önce bunun neticesini de almamız lazım. Teknoparkların kuruluş amaçlarının dışına çıkartılmasına engel olmak için buralarda faaliyet yürütecek firmaların seçimine hassasiyet gösterilmelidir. Bu noktada kendini ispatlamış olanlarla bu işi yürütüp, biz neticeyi nerelerde daha çabuk alacağız, buna odaklanmamız lazım. Özellikle doktora programlarına aynı doğrultuda ağırlık verilmesine de ihtiyaç var. Gerek yurt içi gerek yurt dışı programlarıyla doktoralı yetişmiş insan sayımızı ne kadar yükseltebilirsek bu yarıştaki yerimizi o kadar sağlam tutabiliriz. Araştırma programlarının hem koordinasyonlarını hem etkinliğini hem verimliliğini yükseltmek için ilgili kurumlarımız arasında daha sıkı bir işbirliğine gitmemiz lazım" şeklinde konuştu.


Daha yapılacak çok işin olduğunun altını çizen Erdoğan, "Türkiye, üniversite yönetimlerinin özerkliği ve kendilerine tahsis edilen kaynaklar bakımından dünyada gerçekten iyi bir yerdedir. Bugün bizim artık 81 ilimizde üniversitemiz var. Öğrenciyi ayağına çeken üniversiteler değil, artık öğrencinin ayağına giden üniversitelerimiz var ve bu bizim için tabii ki çok çok önemli bir adımdı ve bunu gerçekleştirdik. Üniversitelerimiz ellerindeki kaynakları, imkanları, yetkileri en doğru şekilde kullanarak Türkiye’nin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine katkı verdikleri oranda değerlenecek, güçlenecektir. Kendini bilim ve teknolojinin gelişmesine adamış yönetimler elinde üniversitelerimizin yakın gelecekte arzu ettiğimiz kalite seviyesine ulaşacaklarına ben canı gönülden inanıyorum. Hocalarımızın da aynı inançta olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda bulunacağımdan asla şüpheniz olmasın. Türkiye’yi hep birlikte hedeflerine ulaştıracağız, bu benimle olacak bir iş değil. Ben siyaset olarak ülkemin başındaki bir yönetici olarak varım. Sizler ise ilim ve irfanın temsilcileri olarak varsınız. Eğer bizler de bütünleşirsek o zaman gerçekten milliyetperver, vatansever bir nesli yetiştirir ve ülkemizi uçururuz" dedi.


Erdoğan, konuşmasının ardından kendisine çiçek veren öğrencilerle bir müddet sohbet etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sörf tutkunları lodosu fırsata çevirdi İstanbul’da etkili olan lodosu eğlenceye çeviren sörf tutkunları, Yeşilköy Sahili’nde uçurtma sörfünün tadını çıkardı. Hareketleriyle dev dalgalara meydan okuyan sporcuların o anları havadan görüntülendi. İstanbul’da dün akşam saatlerinden itibaren etkisini gösteren lodosu sörf tutkunları fırsata çevirdi. Bakırköy Yeşilköy sahilinde adrenalin tutkunu sporcular, bir araya gelerek dev dalgalara meydan okudu. Ayaklarında sörf tahtaları, ellerinde uçurtma ipleriyle sporcular adeta denizde dans edip kendilerini metrelerce yukarı fırlattı. Sörfçülerin dev dalgalar arasındaki anları havadan görüntülendi. "Tam bir özgürlük hissi" Sörf yapan Barış Eroğlu, "Bu havaları kolluyoruz. Bu havalarda çok heyecanlanıyoruz. Fırtına alarmı verildiğinde bizim whatsapp gruplarımız var, oradan haberleşiyoruz. Aslında bu havalar en idealleri. Fazlasında ileri seviye olmak gerekiyor. Ben mesela yüksek havada çıkamam. Uçurtma küçüldükçe daha hızlı hareket ediyor. Spor araba gibi oluyor. Çok güçlü, atak ve seri hale geliyor. Bizim için daha sportif bir sürüş oluyor. Düşük havada da kayıyoruz ama yüksek havaları daha çok tercih ediyoruz. Tam bir özgürlük. Doğanın içerisindeyiz. Rüzgar, deniz, gökyüzü ve martılarla beraber tam bir özgürlük hissi" dedi. "Hastalarımı rüzgara göre ayarlamaya çalışıyorum" Hastalarını rüzgara göre ayarladığını belirten sörf tutkunu diş hekimi Gözde Memişoğlu, "Henüz çıkma fırsatı bulamadım. Rüzgarın şiddeti git gide artıyor. Biraz bekleyeceğim. Ben diş hekimiyim. Hastalarımı rüzgara göre ayarlamaya çalışıyorum. Rüzgar olduğu zaman ya buraya ya da Kilyos’a gidiyoruz. 2 yıldır yapıyorum. Daha başlangıç seviyesi sayılırım. Bugün de biraz çıkmaya çekiniyorum. Kilyos’ta okul var orada yaklaşık 9 saatlik bir eğitim veriliyor. Daha sonra suya çıkıyorsunuz. Kendiniz ekipmanınızı aldığınız zaman özgür bir şekilde kayabiliyorsunuz. Bireysel bir spor olduğu için inanılmaz keyifli" ifadelerini kullandı.
Ankara Dışişleri Bakanı Fidan: “İsrail’e silah ambargosu için Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattık” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’e silah ambargosu uygulanması için Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattıklarını belirterek, "İsrail’i uluslararası toplum içinde tecrit etmek ve uluslararası toplumu harekete geçirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz” dedi. Fidan, yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlar doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedeflediklerini de söyledi. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin sunum yapan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 360 derece dış politika anlayışıyla her kıtada ayak izi bulundurduklarını belirtti. Tehditlere karşı dururken fırsatları da değerlendirdiklerini ifade eden Bakan Fidan, “Barışta kararlı, bölgesinde güçlü ve dünyada saygın bir dış politika yürütmekteyiz. Kazandığımız tecrübeler, meselelere daha iyi mukabele etmemizi ve hedeflerimizi hayata geçirmemizi sağlamaktadır. Günümüz dünyasında artık uluslararası ilişkilerin çok boyutlu, çok katmanlı ve çok paydaşlı niteliği öne çıkmaktadır. Biz de dış ilişkilerimize bu perspektiften yaklaşmaktayız. Ülkemizin güvenlik, savunma, istihbarat, teknoloji, ekonomi, ticaret, enerji, ulaştırma, sağlık, kültür, turizm dahil birçok alandaki hedeflerini bütüncül olarak ele almaktayız. İlgili kurum ve kuruluşlarımızla yakın ve etkin bir eşgüdüm içinde çalışmaktayız. Bu yolda yüce Meclisimizin desteği bizim için son derece değerlidir” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kuzeyde Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın, sınırda Suriye ve Irak’taki terör belasının ve güneyde İsrail’in İran’ı da içine alan bölgesel bir savaş çıkarma girişimlerinin istikrarsızlaştırıcı etkileri altında olduğunu aktaran Bakan Fidan, “Kara, hava, deniz ve uzayın yanısıra, siber alan beşinci savaş cephesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medya ve siber ortam, mevcut tehditleri daha da derinleştirmektedir. Tüm bunların bilinciyle politika önerilerimizi oluşturmakta; devletimizin izleyeceği hareket tarzı ve ön alıcı adımları tespit etme, fırsatları ortaya koyma ve dış ilişkilerimizi güçlendirme yönünde azimle çalışmaktayız. Bu itibarla bu yılki bütçe kitapçığımızın başlığını ’Belirsizlikler Çağında Kararlı ve Güçlü Türk Dış Politikası’ olarak belirledik” dedi. Türkiye’nin Filistin halkının yanında olduğunu ve soykırıma sessiz kalmadığını aktaran Fidan, “İsrail’in amacının savaşı bölgeye yaymak olduğuna başından beri dikkati çekmekteyiz. Yürüttüğümüz yoğun temaslarla bu gerçekliği her platformda dile getirdik. İki devletli çözüm haricinde bir yol olmadığını vurguladık ve bunu hayata geçirmek için daha ilk aylarda ‘garantörlük mekanizması’ önerisinde bulunduk. İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Filistin Temas Grubu, ülkemizin yönlendirmesi ve katkısıyla hayata geçirildi. Grup üyeleriyle birlikte ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve Filistin’in devlet olarak tanınması için 18 başkent ve uluslararası kuruluşta girişimde bulunduk. İsrail üzerinde baskı uygulamak üzere diplomatik çabalarımıza da hız kesmeden devam ediyoruz. Bu girişimler sayesinde bir yıl önce ateşkesten bahsetmekten çekinen ülkelerin bugün ateşkes ve ‘iki devletli çözüm’ savunucusu olduğunu görmek memnuniyet verici. Nitekim son dönemde İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya dahil 9 ülke daha Filistin’i tanımıştır. Girişimlerimiz neticesinde Filistin, ilk kez BM Genel Kurulu’nda üye ülkeler arasında masada yer almıştır” diye konuştu. “İsrail’e silah ambargosu için Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattık” Temas Grubu olarak Ankara dahil çeşitli başkentlerde iki devletli çözümün uygulanması için toplantılar başlattıklarının altını çizen Bakan Fidan, şu ifadeleri kullandı: “Uluslararası toplumu harekete geçirdik. Mayıs ayında İsrail’le ihracat ve ithalat işlemlerini hatırlayacağınız gibi durdurmuştuk. Ayrıca İsrail’e silah ambargosu uygulanmasının BM Güvenlik Konseyi tarafından gündeme alınmasını teminen Birleşmiş Milletler’de bir girişim başlattık. Bu çerçevede hazırlanan ortak mektup, 52 ülkenin ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi’nin imzasıyla 1 Kasım’da BM Genel Sekreterliğine tevdi edilmiştir. İsrail’e silah satışının durdurulması için çabalarımızı sürdüreceğiz. İsrail’in uluslararası hukuk önünde hesap vermesini teminen, tüm uluslararası mekanizmaların işletilmesi için de gayret göstermekteyiz. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı davaya müdahillik başvurumuzu 7 Ağustos’ta sunduk. Ekonomik bir platform olan D-8’in ilk kez siyasi bir gündemle Filistin için İstanbul’da toplanmasını sağladık. İsrail’in bazı ülkelerden temin ettiği diplomatik, ekonomik ve askeri yardımı da açıklıkla ortaya koyarak, bu ülkelere İsrail’e yardımlarını kesme çağrısında bulunuyoruz. İsrail’i uluslararası toplum içinde tecrit etmek ve uluslararası toplumu harekete geçirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz.” “Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyeti sağlanmasına dönük çalışmalara ağırlık verdik” Türkiye’yi doğrudan etkileyen bir diğer çatışma alanının üç yıldır süregelen Rusya-Ukrayna savaşı olduğunu dile getiren Fidan, “Savaşın bölgesel ve küresel etkilerinin azaltılmasına ve ülkemize yönelik risklerini bertaraf etmeye yönelik çabalarımızı 2024 yılında da hız kesmeden sürdürdük. Küresel bir gıda krizinin önlenmesini sağlayan Karadeniz Girişimi ile yaklaşık 33 milyon ton tahıl ürününün dünyaya ulaştırılmasına vesile olmuştuk. 2024’te de gıda piyasalarının istikrarsızlığa sürüklenmemesi ve savaşın Karadeniz’e sıçramaması için Karadeniz’de ticari seyrüsefer emniyeti sağlanmasına dönük çalışmalara ağırlık verdik. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın sona erdirilmesi konusunda tüm barış girişimlerine destek verirken, her iki tarafın da yer aldığı kalıcı çözümün gerekliliğini dile getirdik. Taraflarla sürdürdüğümüz düzenli siyasi diyaloğumuz ve adil aracı rolümüzle, barışın sağlanması için yoğun çalışan bir ülkeyiz. Kırım Tatarları başta olmak üzere siyasi tutukluların, savaş esirlerinin ve sivillerin ailelerine kavuşturulması için girişimlerimizi sürdürdük” dedi. Suriye’ye yönelik politikalarının ana unsurlarının terör unsurlarının temizlenmesi, ülkenin birlik ve toprak bütünlüğünün korunması, siyasi süreçte ilerleme sağlanması, ayrıca Suriyelilerin güvenli ve gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmesinden oluştuğunu aktaran Fidan, “Terör örgütü PKK/YPG/SDG’nin hiçbir meşruiyeti olmayan sözde ‘yerel seçim’ tertipleme gayretlerini kararlı duruşumuz sayesinde akim bıraktık. Bu tür girişimlere önümüzdeki dönemde de izin vermeyecek, bölücü terör örgütüne karşı mücadelemizi tavizsiz devam ettireceğiz. Nitekim, 23 Ekim’de TUSAŞ’a gerçekleştirilen hain saldırının ardından Suriye’nin kuzeyindeki terör hedeflerine yönelik hava harekatımız bu kararlılığımızın göstergesidir. Sahada sükunetin devamı amacıyla Rusya ve İran ile Astana Platformu çerçevesindeki çabalarımız önemlidir. Bir yandan da ABD ile Suriye konusunda başlattığımız istişareleri sürdürmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın stratejik bir yaklaşımla önerdiği diyaloğun rejim tarafından Suriye halkının yararını önceleyecek bir yaklaşımla değerlendirilmesi temel beklentimizdir” diye konuştu. “Türkmen soydaşlarımızın hak ve menfaatlerini koruma yönündeki girişimlerimizi de sürdüreceğiz” Irak’ın Ortadoğu’daki şiddet sarmalının içine çekilmemesi gerektiğini vurgulayan Bakan Fidan, “Irak’ın güçlendirilmesi ve yeniden inşa çabalarına en önemli desteği ülkemiz vermektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın nisan ayında Irak’a gerçekleştirdikleri ziyaret, ilişkilerimizde kritik bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Ziyarette ilişkilerimizin kurumsal çerçevesinin güçlendirilmesi için 27 hukukî belge imzalanmıştır. Doğal ortağı olduğumuz Kalkınma Yolu Projesi’ne tam destek veriyoruz. 2024 yılında Irak’la güvenlik ve terörle mücadele odaklı temaslarımızı yoğunlaştırdık. PKK’nın Irak tarafınca ’yasaklı örgüt’ ilan edilmesi kritik bir adımdır. Irak’ın PKK’yı resmen ’terör örgütü’ olarak tanıması ve topraklarından tamamen tasfiye etmesi yönündeki beklentimiz bakidir. Meşru güvenlik endişelerimiz karşılanmadıkça, uluslararası hukuka uygun olarak icra ettiğimiz terörle mücadele operasyonlarımız hız kesmeden devam edecektir. Diğer yandan, Türkmen soydaşlarımızın hak ve menfaatlerini koruma yönündeki girişimlerimizi de sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi. “Yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlarımız doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz” Türk savunma sanayiinin kaydettiği gelişimin birçok uluslararası aktörle tesis edilen savunma işbirliğinin de itici gücünü oluşturduğunu belirten Bakan Fidan, şöyle devam etti: “Müttefiklik ilişkileriyle bağdaşmayan ülkemize yönelik yaptırım ve kısıtlamaların kaldırılmasıyla ilgili taleplerimizi, temaslarımızda güçlü ve ısrarlı biçimde gündemde tutmaktayız. Çalışmalarımızın neticelerini almaya başlamaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu kapsamda, yıl içinde Kanada ve Norveç ülkemize yönelik kısıtlamaları kaldırma kararı almıştır. Almanya’yla yürüttüğümüz süreç de olumlu istikamette ilerlemektedir. ABD yönetimiyle yıl boyunca temaslarımızda PKK/YPG/SDG ile işbirliği, FETÖ’ye yönelik tutum ve tek taraflı yaptırımların ilişkilerimize zarar verdiğini her fırsatta vurguladık. Ekonomi, ticaret, enerji, iklim, savunma, terörle mücadele, bölgesel konuları kapsayan Stratejik Mekanizma çerçevesinde gerçekleştirdiğimiz istişarelerle diyaloğumuzu güçlendirdik. F-16 tedarik talebimizi sözleşme ile sonuçlandırdık. Yeni ABD yönetimiyle milli çıkarlarımız doğrultusunda yapıcı bir diyalog kurmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Yurt dışında yaşayan vatandaşların, soydaşların Türkiye ile bağlarını ve çıkarlarını koruma yönündeki çalışmaların kararlılıkla ve titizlikle yürütüldüğünün altını çizen Fidan, “70’in üzerinde farklı konuda konsolosluk hizmetiyle vatandaşlarına en fazla sayı ve çeşitlilikte konsolosluk hizmeti sunan ülkelerden biriyiz. 2024 yılının başından beri 2,5 milyonu aşkın konsolosluk işlemi gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde 45 farklı şehirde 35 gezici konsolosluk hizmeti verilmiştir. Bakanlığımızın konsolosluk çağrı merkezi, yurt dışındaki vatandaşlarımızın ana başvuru merkezi haline gelmiştir. Bu merkez, 2024 yılı başından beri 660 bini aşkın çağrı yanıtlamıştır. Merkez, vatandaşlarımızın Lübnan ve Filistin’den tahliyesi sürecinde de etkin şekilde çalışmıştır. Lübnan’daki olaylar akabinde iki gemimiz ivedilikle tahliye çalışmalarına yönlendirilmiş, havayoluyla da seferler organize edilmiştir. Bakanlığımız, ikili ilişkilerimizin gelişmesine sekte vurmayan, ancak milli güvenliğimizi de gözeten akılcı bir vize politikası uygulamaktadır. Öte yandan, vatandaşlarımızın vize konusunda yaşadığı zorluklar Bakanlığımızca yakından takip edilmekte ve ilgili ülkelerin somut adımlar atmaları için çözüm önerileri getirilmektedir” dedi. Türkiye’nin dünyada toplam 261 misyon ile en geniş dış temsilcilik ağına sahip ilk üç ülke arasında yer aldığını belirten Bakan Fidan, dünya ölçeğinde bir Dışişleri Bakanlığı olma anlayışıyla 2024’te bakanlık bünyesinde fiziki, organizasyonel, hukuki, teknik ve personel alanlarında düzenlemeler gerçekleştirdiklerini kaydetti. Dışişleri Bakanlığı çerçevesinde ikili ekonomik ilişkilere ve savunma sanayii ilişkilerine odaklı ayrı birimler oluşturduklarını dile getiren Fidan, birçok ülkenin Dışişleri Bakanlığı yapısında olduğu üzere bakanlıkta da “diplomatik güvenlik” konusuna odaklanacak ve bilgi güvenliği, personel güvenliği, fiziki güvenlik alanlarının güçlendirilmesine çalışacak ayrı bir yapıyı da hayata geçirdiklerini söyledi. 2024 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a refakaten 10’u çok taraflı toplantı olmak üzere toplam 16 yurt dışı ziyareti, 27’si çok taraflı toplantıya katılım olmak üzere toplam 58 yurt dışı ziyaret gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Fidan, “Yurt içinde ise 142 görüşme ve kabul düzenledik, 103 telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Çeşitli kurum ve kuruluşlarımızla 308 eşgüdüm faaliyeti düzenledik” dedi. “Tasarruf tedbirlerine uyarak etkin şekilde kullandığımız bütçemizin gerçekleşme oranı yüzde 97’dir” Dışişleri Bakanlığı’na tahsis edilen bütçeyi etkili ve verimli bir şekilde kullandıklarını belirten Fidan, “2023 yılı kesin hesabına göre, Bakanlığımıza toplam 17,8 milyar TL ödenek tahsis edilmiştir. Yılsonu harcamamız 17,3 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, tasarruf tedbirlerine uyarak etkin şekilde kullandığımız bütçemizin gerçekleşme oranı yüzde 97’dir. Bakanlığımızın 2023 yılına ait kesin hesabı mali mevzuatta belirlenen şekilde hazırlanarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’na iletilmiştir. Kesin hesap cetvelleri bir kitapçık olarak da Komisyonumuzun bilgisine sunulmuştur” dedi. 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’ni açıklayan Bakan Fidan, “Bakanlığımıza 2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin 39 milyar 35 milyon 706 bin ödenek tahsis edilmesi öngörülmektedir. Ayrıca 6,1 milyar TL’si Ulusal Ajans ve AB programlarına katılım olmak üzere AB Başkanlığı için 6,8 milyar TL, Türk Akreditasyon Kurumu için 394 milyon TL tutarında ödenek de Komisyonumuzun onayına sunulmuş durumdadır” diye konuştu.
Samsun ’Boyun fıtığını ameliyatsız tedavi etmek mümkün’ Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ali Kemal Ulaş, boyun fıtığının cerrahi müdahale olmadan da düzelebileceğini söyledi. Çağın hastalıklarından biri olan fıtık, sağlığı olduğu kadar günlük hayatı da olumsuz etkiliyor. Liv Hospital Samsun Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Ali Kemal Ulaş, boyun fıtığı ve tedavisi hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Boyun fıtığının ne olduğundan bahseden Opr. Dr. Ulaş, “Omurlar birbirine, bir disk ve ‘faset’ eklemleri denilen iki küçük eklemle bağlıdır. Bir omuru diğerine bağlayan sağlam bağlantılı dokulardan oluşan disk, omurların arasındaki bir yastık ya da amortisör gibi görev yapar. Disk ve faset eklemleri hareketlerinize, eğilmenize, boynunuzu ve sırtınızı döndürebilmenize imkan sağlar. Disk, ‘anulusfibrosus’ adı verilen sert dış tabaka ve ‘nükleuspulposus’ adı verilen jel kıvamında merkez yapıdan oluşur. Yaşlanmayla beraber diskin merkez yapısı su içeriğini kaybetmeye başlayabilir ve diskin fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir. Disk merkez tabakasında bozulmalar olabileceği gibi, dış tabakada da zedelenme ve yırtılmalar meydana gelebilir. Bu durumda, diskin merkez yapısı(nuckleus pulposusun), dış tabakadaki yırtıktan, sinirler ve omuriliğin geçtiği kanala doğru taşması fıtığa neden olabilir. Bu olay boyunda meydana geldiği zaman buna boyun fıtığı adı verilir. Boyun fıtığı sinirlere baskı yapabilir ve kollara doğru yansıyan ağrıya, sızlamaya, his kaybına veya kuvvet kaybına yol açabilir. Nadiren boyun fıtığı omurilik üzerinde baskıya neden olabilir ve bu durum da bacaklarda problemlere neden olabilir" diye konuştu. “Hekim önerileri göz ardı edilmemeli” Boyun fıtığının cerrahi müdahale olmadan da düzelebileceğini söyleyen Opr. Dr. Ulaş, "Bu yüzden öncellikle boyun fıtığından kaynaklanan ağrıyı azaltmak için cerrahi dışı seçenekler uygulanır. Doktorunuz kısa periyotlarla dinlenme, boyun hareketlerini kısıtlama, ödemi azaltan antiinflamatuvar ve ağrıyı kontrol eden analjezik ilaçlar, fizik tedavi, egzersiz veya epidural steroid enjeksiyonu tedavisi içeren cerrahi olmayan tedavileri uygulamanızı önerebilir. Cerrahi olmayan tedavilerde amaç, boyun fıtığı materyalinin oluşturduğu sinirlerdeki irritasyonu azaltmak, ağrıyı hafifletmek ve hastalığın fiziksel sonuçlarını iyileştirmektir. Bu, boyun fıtığı hastalarına uygulanan sıklıkla bir seri tedavi metodundan oluşan organize bakım programı ile başarılı olabilir” şeklinde konuştu. Tedavi seçenekleri Dr. Ali Kemal Ulaş, diğer tedavi seçenekleriyle ilgili, "Epidural enjeksiyonlar veya çeşitli blok enjeksiyonları, yoğun kol ağrılarınız varsa önerilebilir. Doktorunuz tarafından, epidural (omurilik zarı dışına) veya sinir kökleri çevresine özel bir müdahale ile kortikosteroid ve lokalanestezik madde uygulanması sonucu gerçekleştirilir. Başlangıç enjeksiyonundan sonra bir veya iki enjeksiyon daha ileri bir tarihte yapılabilir. Bu kapsamlı bir rehabilitasyon ve tedavi programının bir parçası olarak yapılmalıdır. Enjeksiyonun amacı sinir ve diskteki inflamasyonu azaltmaktır. Tetik nokta enjeksiyonları, omurga boyunca ağrılı yumuşak dokulara ve kaslara direkt uygulanan lokalanestezik madde (bazen kortikosteroidlerle birlikte) enjeksiyonlarıdır. Ara sıra ağrı kontrolü için kullanılsalar da, tetik nokta enjeksiyonları, boyun fıtığının iyileşmesine yardımcı olmazlar" ifadelerini kullandı. “Güç kaybı varsa ameliyat yapılabilir” Dr. Ali Kemal Ulaş şunları söyledi: "Cerrahi tedavi, ağrısı tıbbi tedavi yöntemleriyle geçmeyen, belirgin güç kaybı olan, belirgin omurilik basısı olan hastalar için gerekli olabilir. Cerrahinin amacı diskin omuriliğe ve sinire baskı yapan kısmının ortadan kaldırılmasıdır. Ameliyatın, boynun ön tarafından veya boynun arka tarafından mı gerçekleştirileceği teknik karara, boyun fıtığının tam yerine, cerrahın tecrübesi ve seçeneklerini içeren birçok faktöre bağlıdır. Her iki yaklaşımda da boyun fıtığının sinir yapılara baskısı ortadan kaldırılır."
İstanbul Dursun Özbek: "Eğer Türk futbolunda yapı varsa zaten Galatasaray’a karşı yapı var" Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Türk futbolundaki yapı konusuyla ilgili sorulan soruya, "Bunu yapı yapı diye konuşanlara sormak lazım. Eğer Türk futbolunda yapı varsa zaten Galatasaray’a karşı yapı var" dedi. Galatasaray Spor Kulübü ile Pasifik Holding arasında yapılan 2024-2025 sezonu için Futbol A Takımı forma sırt sponsorluğu anlaşmasının imza töreni, Ali Sami Yen Spor Kompleksi RAMS Park’ta gerçekleştirildi. Törene Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, Galatasaray Sportif AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Kavukçu, Pasifik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan, CEO Fatih Nusret Dur ve basın mensupları katıldı. Toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Dursun Özbek, Nijeryalı futbolcu Victor Osimhen için, "Osimhen, Galatasaray Spor Kulübü’nün sporcusu. Çok da başarılı bir futbolcu. Türk futbolseverlere böyle bir futbolcuyu izlettirmekten de gurur duyuyoruz. Galatasaray’ın misyonlarından biri de bu. Geçmişe bakın Galatasaray’a kimler gelmiş; Drogba, Sneijder, Hagi, Icardi, Osimhen. Galatasaray’ın bu manada bir öncülüğü, dünya yıldızlarını seyrettirme gibi görevi olduğunu da düşünüyorum. Osimhen bu sezon bizim futbolcumuz. Sezon bitiminde transfer döneminde bütün kulüpler Osimhen gibi bir futbolcuyu transfer etmek ister. Burada en önemli faktörlerden biri, harcama limitlerinizin oluşması. Onun için daha erken. Sezonun sonuna kadar Galatasaray ligdeki 5. yıldızın peşinde koşacaktır. En önemli hedeflerinden biri o. Galatasaray’ın hem taraftarlar hem Türk futbolseverlere her zaman dünya yıldızlarını seyrettirmek isteyen bir kulüptür" diye konuştu. "Icardi, belli bir jenerasyonu Galatasaraylı yapmıştır" Sakatlığından dolayı uzun bir süre sahalardan uzak kalacak Arjantinli futbolcu Mauro Icardi ile ilgili gelen soruya ise Başkan Özbek, şu cevabı verdi: "Icardi, Galatasaray için önemli bir oyuncu. Geçtiğimiz dönemdeki katkıları herkesin gözü önünde. Icardi, Galatasaraylı olarak belli bir jenerasyonu Galatasaraylı yapmıştır. Sempatisiyle, futbolda gösterdiği başarısıyla belli jenerasyonu Galatasaraylı yaptı. Bu manada Galatasaray için çok önemli bir futbolcu. Talihsiz bir sakatlık yaşadı. Şu dönemde çapraz bağlarından ameliyat geçirecek. En kısa sürede dönmesini bekleyeceğiz. Icardi, Galatasaray’ı çok seviyor. Galatasaray’ı bu kadar seven, bu kadar başarılar yaşatan bir futbolcumuza, Galatasaray yönetimi ve başkanı da gereken ilgiyi gösteriyor. İlk aşamada yanına gittim. Üzülmemesini, Galatasaray’ın onun yuvası olduğunu, kendisine ’Mart ayında bekliyorum’ diye de söyledim. Sıcakkanlı bir insan. Ben onun babası yaşındayım. Başkan olarak da bu sevgi ve şefkati zaten devamlı gösteriyorum. En kötü zamanında da gösterdiğimi düşünüyorum." "Eğer Türk futbolunda yapı varsa zaten Galatasaray’a karşı yapı var" Türk futbolundaki yapı konusunun sorulması üzerinde de Özbek, "Bunu yapı yapı diye konuşanlara sormak lazım. Herkesin gözü önünde bir tespit var. Eğer Türk futbolunda yapı varsa zaten Galatasaray’a karşı yapı var. İnsanlar bunu evirip, çevirip başka formata sokmak istiyorlar" dedi. Dursun Özbek ayrıca yabancı VAR hakeminin geçmişte uygulandığının, Türkiye Futbol Federasyonu’nun bu konuda alacağı karara da karşı çıkmayacaklarını ifade etti. "Bankalar Birliği’nden çıkma çalışmalarımız devam ediyor" Bankalar Birliği’nden çıkma hedefini seçildikleri dönemden koyduklarını hatırlatan sarı-kırmızılıların başkanı, "Galatasaray’ın, Bankalar Birliği yapılandırmasından çıkma hedefini seçildiğimizden beri zaten koymuştuk. Bunu nasıl yapabileceğimizi defalarca izah ettik. Florya’daki sürecinin tamamlamasını bekliyoruz. Süreç biraz gecikti ama sonuna geldik. Florya projesinin ihalesinin yapılmasıyla beraber Bankalar Birliği’nden çıkmamız mümkün olacaktır. Şu andaki çalışmalarımız, yapılandırmadan çıkma arzumuza bağlı olarak A,B,C planlarımızı da geliştirdik. Yapılandırma anlaşmasından çıkma hedefi bütün kulüplerin var. Biz çok evvelden başlamıştık. Çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah yılbaşından evvel de çıkmaya gayret ediyoruz. Nazar değiyor. Tarih veriyorum, tutmadığı zaman taraftara izah verme durumunda kalıyoruz" şeklinde konuştu. "Çok önemli iki sponsorluk için kendisi ile görüştük" Geçtiğimiz günlerde Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile yapılan görüşmede, Çin ile yapılabilecek sponsorlukların görüşüldüğünü belirten Dursun Özbek, "Doğu Perinçek iyi bir Galatasaraylı. Bizi ziyaret etmek istedi. Biz de kendisini davet ettik, görüşme yaptık. Galatasaray’ın Uzak Doğu’da Çin ile yapacağı sponsorluk anlaşmalarında destek verebileceğini söyledi. Bu konuda birkaç öneri getirdi. Bunların Galatasaray’a gelmesi son drece normal. Galatasaray, Türk futbolunun önemli bir markası. Dünyada bilinirliği de en yüksek olan spor kulübü. Doğu Bey bunu bize getirdiği zaman, gittiği yerlerde Galatasaray’a ilgiyi görüyor ayrıca Galatasaraylı olmasından dolayı geldi. Çok önemli iki sponsorluk için kendisi ile görüştük. Çin ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Çok kısa süre sonuçlandırmaya çalışıyorum. Belki Çin’e de bir ziyaretimiz olacak. Doğu Bey’e teşekkür ediyorum. Bize gösterdiği ilgi çok önemliydi" açıklamasında bulundu. Abdullah Kavukçu: "Transferde Galatasaray bir futbolcuyu isterse o masada oluruz" Transferin sadece transfer döneminde olmadığını aktaran Abdullah Kavukçu ise, "Bizim vizyoner bir başkanımız var. Başkanım liderliğinde İbrahim Hatipoğlu, Maruf Güneş ile beraberiz. Sadece transfere bakmıyoruz. Kulüpler ilgili her şeye yönetim kuruluyla beraber bakıyoruz. Transferde Galatasaray bir futbolcuyu isterse o masada oluruz. Bu da başkanımın vizyonuyla. Galatasaray, hocamızın belirlediği noktalarda doğru transferleri yapabilecek güçte. Yeter ki beraber olalım. Tüm Galatasaray ailesi birlikte olursa daha çok Osimhenler geleceğine inanıyorum" diye konuştu. İmza töreni toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.