ASAYİŞ - 04 Mayıs 2024 Cumartesi 11:38

Boğazından bıçaklanan kadının saldırıya uğradığı anlar güvenlik kameralarına yansıdı

A
A
A
Boğazından bıçaklanan kadının saldırıya uğradığı anlar güvenlik kameralarına yansıdı

Ankara’nın Sincan ilçesinde bir kadının ölümüne sebep olan bıçaklı saldırı an be an güvenlik kamerasına yansıdı.


Sincan’da dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda S.K. (34) isimli şahıs, bilinmeyen bir nedenden dolayı kavga ettiği Edanur K.’yi (28) boğazından ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Ağır yaralanan Edanur K., hastanedeki tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Saldırgan S.K. ise polis ekiplerince kısa sürede yakalanarak gözaltına alındı. Dün yaşanan olay ise çevredeki güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde S.K.’nin Edanur K.’ye saldırdığı anlar an be an kaydedildi.


“Sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kızdı”


Öte yandan, Edanur K.’nin arkadaşı olan Kader Düzgün, olayın ardından açıklamalarda bulundu. Düzgün, Edanur’un psikolojik sıkıntıları olabilir fakat hiçbir insan bu şekilde öldürülmeyi hak etmiyor. Cinayete kurban giden birçok kadınlarımız, çocuklarımız var. lütfen kadınlarımıza ve çocuklarımıza sahip çıkalım. Edanur daha 27 yalındaydı. Arkadaşları tarafından sevilen, sayılan bir kızdı. Ailesi paramparça durumda, eşi de aynı şekilde. Tabii ki hepimiz hata yapabiliyoruz. Hepimizin psikolojik olarak sorunlarımız var. Kendisi de aynı şekilde psikolojik destek de alıyordu. Sadece sevgiye ihtiyacı olan bir kızdı” açıklamasında bulundu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.