ÇEVRE - 31 Ekim 2024 Perşembe 16:36

AKSİAD Başkanı Karakaş: “Akyurt’taki fabrika sayısı 900’e ulaşacak”

A
A
A
AKSİAD Başkanı Karakaş: “Akyurt’taki fabrika sayısı 900’e ulaşacak”

Akyurt İş İnsanları Derneği (AKSİAD) Başkanı Murat Karakaş, ilçedeki fabrika sayısındaki artışa dikkat çekti. İlçede 340 fabrikanın faaliyet gösterdiğini ve 600 fabrikanın daha ruhsat alma veya inşaat sürecinde olduğunu dile getiren Karakaş, “Gelecek nesil, teknolojiyi kullanarak mesleklerimizi farklı bakış açıları ile yeni bir noktaya taşıyabilir, gençlerin vizyonuna ihtiyacımız var” dedi.



Akyurt İş İnsanları Derneği (AKSİAD) Başkanı Murat Karakaş, dernekte düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada ilçede 340 fabrikanın faaliyet gösterdiğini ve 600 fabrikanın daha ruhsat alma veya inşaat sürecinde olduğunu aktardı.



İlçedeki fabrika sayısının artışı ile ortaya çıkan personel ihtiyacından bahseden AKSİAD Başkanı Murat Karakaş, meslek sahibi olmanın önemine değindi. “Padişahlar ve peygamberlerimiz de birer meslek sahibiydi” diyen Karakaş, “Hangi iş ile uğraşırsanız uğraşın, o işin ustası olmanız gerekir. Ustası olmadığınız bir işi yapamazsınız. Şu anda maalesef meslekler yok oluyor. Bunun önüne geçmek zorundayız, ekonomik gelişimi sürdürmek adına bu önemli bir gereklilik haline geldi. Gelecek nesil, teknolojiyi kullanarak mesleklerimizi farklı bakış açılarıyla yeni bir noktaya taşıyabilir, gençlerin vizyonuna ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.



AKSİAD Başkanı Karakaş, bir meslek sahibinin yeni mezun bir mühendisten daha fazla ücret aldığını belirterek, “Biz personel aramıyoruz, meslek sahibi yapmak istiyoruz. Gençlerimizin de yeni açılacak fabrikaların sahibi olabilmesi için meslek öğrenmeleri gerekiyor. Bizim tek çaremiz üretmek, bu milli bir mesele. ‘Ağaç yaşken eğilir’ diye bir atasözümüz var. Gençlerimiz diğer ifadeyle ‘eğilsin’ istemiyoruz, gençlerimiz eğilmesin; birer meslekleri, kollarında altın bilezikleri olsun. Mesleği olan insan refah içinde yaşar, huzurlu olur” ifadelerini kullandı.



“Akyurt’taki fabrika sayısı 900’e ulaşacak”


Sanayi bölgesi olarak hızla gelişen Akyurt’taki fabrika yatırımları da artış gösteriyor. AKSİAD Başkanı Karakaş, ilçede şu anda 340 fabrikanın faaliyet gösterdiğini ve 600 fabrikanın daha ruhsat alma veya inşaat sürecinde olduğunu belirtti. Karakaş, “Kısa süre içinde Akyurt’taki fabrika sayısı 900’e ulaşacak. Sanayi bölgesindeki büyüme, gençlere daha fazla istihdam fırsatı sağlayacak. Bu durum sadece Akyurt’un değil, çevre ilçelerin ekonomisini de olumlu yönde etkileyecek” diye konuştu.




AKSİAD Başkanı Karakaş: “Akyurt’taki fabrika sayısı 900’e ulaşacak”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Türkiye’nin yeni döneme ilişkin beklentilerini, halkın beklentilerini karşılayacak anayasanın yapılması Meclis’in vazifesi hem de ödevidir" TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Anayasanın ilk dört maddesini tartışmayı gündeme getirmeden ülkenin, devletin, milletin bağımsızlığı bütünlüğünü ve kurucu ilkeleri göz önüne alarak Türkiye’nin yeni döneme ilişkin beklentilerini, halkın beklentilerini karşılayacak Anayasa’nın yapılması Meclisin vazifesi hem de ödevidir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir kez daha seçilmesini sağlamak gibi meclisin böyle bir görevi olmadığı gibi Anayasa çalışmalarında bugüne kadar tek bir kişiden bile böyle bir sözü duymadım” dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2025 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun ve 2023 Kesin Hesap Kanun teklifine ilişkin milletvekillerinin sorularını cevapladı. Kurtulmuş, anayasa konusunda, “İkinci yüzyıla 28. Dönem Parlamenterleri olarak yapabileceğimiz en önemi katkılardan, en önemli tarihi sorumluluklardan bir tanesi yeni bir anayasa yapımı için gayret sarf etmektir. Eğer başarabilirsek, olumlu bir sonuç almaktır. Demokratik, katılımcı, kuşatıcı, kapsayıcı, güçler ayrılığı prensiplerini tam anlamıyla tahkim etmiş, Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili eksiklikleri de tamamlayan, yetki ve denetim mekanizmalarını iyi kurulduğu özgürlükçü bir anayasa yapımı bu Meclis’in görevidir. Meclis Başkanının elinde bir madde hazırlanmış bir anayasa metni yoktur. Bugüne kadar sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi için hiçbir yerde, hiçbir şekilde Anayasa’nın maddeleriyle ilgili tartışmanın, konuşmanın içinde olmadım. Meclis Başkanı olarak sürecin şeffaf, açık, siyasi partilerin bütün müktesebatın ortaya koyabildikleri, hem sivil hem üniversitelerin akademik çevrelerin müktesebatın ortaya koyabilmeleri için süreci yürütmekte kendimi sorumlu hissettim” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş şöyle konuştu: “Anayasanın ilk dört maddesini tartışmayı gündeme getirmeden ülkenin, devletin, milletin bağımsızlığı bütünlüğünü ve kurucu ilkeleri göz önüne alarak Türkiye’nin yeni döneme ilişkin beklentilerini, halkın beklentilerini karşılayacak anayasanın yapılması Meclis’in vazifesi hem de ödevidir. Bu çerçevede Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir kez daha seçilmesini sağlamak gibi meclisin böyle bir görevi olmadığı gibi Anayasa çalışmalarında bugüne kadar tek bir kişiden bile böyle bir sözü duymadım.” Kurtulmuş, Anayasa’nın üçüncü maddesinin değiştirilmesi teklifi yaptığının çarpıtma olduğunu söyleyerek, “Gazi Üniversitesi açılış töreninde Anayasa ile ilgili genel konular konuştuktan sonra hiçbir şekilde madde içeriklerini konuşmadığım bir konuşmanın en sonunda anayasaların nasıl olduğu, içeriğindeki maddelerin ne olduğu kadar önemli iki konuya dikkat çekerek sözlerimi tamamlamak istiyorum diyorum. Bu Anayasa Parlamento yapacağına göre bu ilk dört madde tartışması nereden çıktı? Benim söylediğim, iki konu Anayasaların ruhu, çok kere değiştirilmesine rağmen 1980 ruhu hala metinlerin içinde. Anayasaların ideolojisinin olmaması gerekiyor” şeklinde konuştu. Kurtulmuş, bölgedeki gelişmelerden bahsederek, "TUSAŞ’ta yaşanan saldırı hem zamanlaması hem yerin seçimi nedeniyle Türkiye’nin yeni bir dönem başlangıcında Cumhuriyetin ikinci asrında yeniden terör sarmal içine girmesinin planlı saldırıdır. Önümüzdeki dönemde siyonizmin anladığı bir zaman. Bu terör karşısında hem milletimiz birlik beraberlik içerisinde bütünleşmiş hem de gerekli tepkiyi ortaya koymuştur. Özellikle siyonizmin arz-ı mevud planlarının adım adım gerçekleştirilmeye çalışıldığı, bunun sonuçlarının da alınmaya başlandığı bu dönemde, Türk milleti olarak hep beraber güçlü bir şekilde birlik beraberlik tablosunu ortaya koymak zorundayız. Terörün olmadığı, terörün tamamıyla Türkiye’nin gündeminden kalktığı bir Türkiye’yi kurmak da TBMM’nin vazifesidir. Bunun için siyasi farklılıklarımızı bir tarafa bırakarak, bu konudaki ortak zemini tahkim etmek mecburiyetindeyiz" diye konuştu.
Ankara Emine Erdoğan, Senegal Cumhurbaşkanının eşi Marie Khone Fay ile bir araya geldi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, resmi ziyarette bulunmak üzere Türkiye’ye gelen Senegal Cumhurbaşkanı Beşir Cuma Fay’ın eşi Marie Khone Fay ile Afrika Kültür Evi ve Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ni ziyaret etti. Emine Erdoğan, ilk olarak Afrika Kültür Evi’ne gelerek, kendisini karşılayan Yönetim Kurulu Başkanı Zeliha Sağlam ve Türkiye’de üniversite öğrenimi gören Afrikalı öğrencilerle sohbet etti. Daha sonra Senegal Cumhurbaşkanı Fay’ın eşi Marie Khone Fay’ı karşılayan Emine Erdoğan, birlikte kültür evini gezdi. Lider eşleri, burada sergilenen Senegal ve Afrika’nın diğer ülkelerinden gelen el sanatları ürünlerini inceleyerek, Sağlam’dan Afrika Kültür Evi’nin kuruluşu ve ürünlere ilişkin bilgi aldı. Fay, Emine Erdoğan’ın himayesinde yayımlanan "Afrika Seyahatlerim", "Afrika Atasözleri Seçkisi" ve "Afrika Yemek Kültürü" kitaplarını da inceledi. Lider eşlerine daha sonra Afrikalı müzisyenler tarafından dinleti sunuldu. Nasrettin Hoca Çocuk Kütüphanesi’nde çocuklarla bir araya geldiler Emine Erdoğan ve Marie Khone Fay, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ne de ziyaret etti. Emine Erdoğan ve Fay, Cihannüma Salonu’na geçerek, Senegal kitaplarının yer aldığı bölümü gezdi. Ardından Nasrettin Hoca Çocuk Kütüphanesi’ne ziyaret eden Emine Erdoğan ve Marie Khone Fay, buradaki atölye çalışmalarına katılan çocuklarla sohbet ederek, fotoğraf çektirdi. Emine Erdoğan Fay’a Mevlana’nın Mesnevi eserinin Fransızca baskısını hediye etti. Fay’ın Emine Erdoğan’a, Afrika Kültür Evi ve Millet Kütüphanesi’ne dair hayranlığını dile getirdiği öğrenildi. Emine Erdoğan’dan ziyaretlere ilişkin paylaşım Emine Erdoğan, ziyaretlere ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Senegal Cumhurbaşkanının eşi Fay’ı ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirten Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Birlikte Afrikalı kadınların el emeği ile hayat bulan ürünleri inceledik. Afrikalı kadınların ustalıkla şekillendirdiği her bir eserin, adil bir pazar anlayışıyla yine Afrikalı kadınlar ve çocuklara umut olması ortak mutluluğumuz. Bu çatı altında bir araya gelen her emek, dayanışmanın ve kardeşliğin güçlü bir ifadesi olarak yarınlara taşınıyor. Bu bakışla Sayın Fay ile bilhassa kültürel ilişkilerimizi geliştirmek adına işbirliği alanlarımızı değerlendirdik. Ülkelerimiz arasındaki dostluğun daimi olmasını temenni ediyorum." Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi ziyaretine ilişkin de paylaşım yapan Emine Erdoğan, "Kütüphanemizi ve ortak dünya mirası için muhafaza ettiğimiz eserleri tanıtmaktan mutluluk duydum. Senegal kitaplığında kültürün ve tarihin eşsiz izlerini taşıyan kitapları yakından inceledik. Bu dostane buluşmanın, ülkelerimiz arasındaki gönül köprüsünü güçlendirmesini temenni ediyorum" ifadelerini kullandı
Çankırı Yerin 150 metre altındaki mağara KOAH ve astım hastalarına umut oldu Çankırı’da hayata geçirilen ’Daha Güçlü Bir Nefes Projesi’, KOAH ve astım hastalarına umut oldu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen KOAH ve astım hastaları, Hititler’den kalan ve yerin 150 metre altında bulunan tuz mağarasında sağlıklarına kavuştu. Hastaların hastalık oranlarında ciddi düşüşler olduğu yapılan testlerle görüldü. Çankırı’da, Çankırı Valiliği ile çeşitli kurumların işbirliği ile gerçekleştirilen ’Daha Güçlü Bir Nefes Projesi’, KOAH ve astım hastalarına umut oldu. Hititler döneminden kalan ve "Yer Altı Tuz Şehri" olarak adlandırılan tuz mağarasında, KOAH ve astım hastalarına yönelik farklı sosyal, kültürel ve sağlık etkinlikleri gerçekleştirildi. Yerin 150 metre altındaki mağara içerisinde, hastaların 15 gün boyunca günde 6 saat tuz ortamındaki havaya maruz kalmaları sağlandı. Tamamlanan projenin ardından değerlendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıda tuz mağarasındaki terapilere katılan 12 KOAH ve 2 astım hastasında 15 gün içerisinde yüzde 50 civarında iyileşme tespit edildiği belirtildi. Hastaların hastalık oranlarında büyük bir düşüş görüldüğünü ifade eden Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Barış Değer, “Birinci gruptaki hastalarımızda 12 KOAH ve 2 astım hastamızı tedavi seansına almadan önce onlara dispne skalası adı verilen ve hastaların nefes darlığı derecesini ölçen bir gösterge çizelgesi uyguladık. Bu çizelgede, seansa başlamadan öne olan puan ortalamamız 3.2’ken 15’inci günün sonunda 1.7’ye düştü. Hastalarımız neredeyse iki katı daha fazla rahat nefes aldı. KOAH hastaları değerlendirme skalasında ise hastanın öksürüğünden, balgamından, rahat uyuyup, uyuyamamasından ve merdivenleri çıkarken nefes darlığı yaşayıp, yaşamamasına kadar değerlendiren bir testti. Bu testte, hastalar ilk geldiğinde ortalama 22’yken 15 günün adından 13’e düştü. Bu da KOAH hastalarımızın daha iyi nefes aldığı sonucuna geliyor. Hastaların hem fiziksel hem de ruhsal yaşam kalitelerini de ölçmek istedik. İki boyutta da son 15 gün içerisinde çok ciddi bir şekilde artış tespit ettik. Hastalara 6 dakika yürüme testi yapıldı. 347 metreden 402 metreye kadar çıktı. Son olarak bode skalası uygulandı. Bode indeksi derecesi 4.4’ken 2.5’e düştü” dedi. "Tuz odalarında haloterapi seansları uygulandı" Hastaların tedavisinin olum sonuçlandığını söyleyen Dr. Tuba Öztürk Haliloğlu ise, “Tedavinin iki ayağı bulunmakta. Hastalara önce günde 6 saat mağarada tedavi uygulandı. Daha sonra tuz odalarında haloterapi seansları uygulandı. 15 günün sonunda hastalarda belirgin bir şekilde nefes darlığında azalma efor kapasitesinde artma, daha rahat yürüyebilme, merdiven çıkabilme ve mukusu rahatça çıkartabilmeyi sağladığımızı gördük” diye konuştu. "Yaşam kalitelerine yönelikte destek veriyoruz” Proje çerçevesinde hastaların yaşam kalitelerinin artmasına da yardımcı olunduğunu dile getiren Yeşilay Cemiyeti Çankırı Şube Başkanı İsmail Özcan ise “Amacımız, burada tedavi olan hastaların aktif bir şekilde mağara içerisinde zaman geçirebilmeleri. Orada etkin bir şekilde hem sosyal hem de kültürel anlamda tuz atölyeleri, ebru sanatları, drama faaliyetleri gibi çeşitli etkinlikler yaparak aynı zamanda hastaların yaşam kalitelerine yönelikte destek veriyoruz” şeklinde konuştu. ’İkinci grubun tedavisine başlanacak’ Yaklaşık 22 ilden hastaların tedavi görmek için geldiğini söyleyen Başhekim Erhan Buru, “Özellikle Çankırı ve ülkemiz için çok faydalı olacağını düşündüğümüz bir proje başlatmış bulunduk. Bugüne kadar yaklaşık 22 ilden hastalarımız tedavi olmak için Çankırı’ya geldi. İkinci grubumuz da gelmeye başladı. Çok yakın bir tarihte onların da tedavisi başlamış olacak” ifadelerini kullandı.
Ankara Binali Yıldırım: “(TUSAŞ’a saldırı) Devlet Bahçeli’nin kucaklaşma çağrısını sabote etmeye yönelik bir faaliyettir” Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, “TUSAŞ’a yapılan saldırı Türkiye’nin bağımsızlığına yapılmış bir saldırıdır. Aynı zamanda son günlerde Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanımızın, Devlet Bahçeli’nin kucaklaşma çağrısını sabote etmeye yönelik bir faaliyettir” dedi. Türk Devletlerinde Çalışma Hayatı ve Sosyal Koruma Uluslararası Konferansı (TDÇHSK 2024) açılış programı Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Programa ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Azerbaycan Çalışma ve Halkın Sosyal Koruması Bakanı Sahil Babayev, Türk-İş genel Başkanı Ergün Atalay, TİKA Başkanı Serkan Kayalar, yabancı misyon temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı. Ankara Devlet Türk Halk Müziği korosu ses ve saz sanatçılarının müzik dinletisi ile başlayan programın açılışında konuşan Bakan Işıkhan, “Son yılların devletler arası ilişkilerimiz açısından en sevindirici gelişmesi; kuşkusuz Türk Devletleri Teşkilatının kuruluşu olmuştur. Uzun yıllara dayanan, üye ve gözlemci ülkelerin maddî ve manevî gayreti ile kurulan teşkilat, üyeler arasında otuzun üzerinde iş birliği alanı belirlemiştir. Tüm bu gelişmeler doğrultusunda ülkeler arası iş birliği ve dayanışmayı daha da kuvvetlendirecek önemli fırsatlar elde etmiş durumdayız. Hepimizin ortak amacı, halklarımızın refahı, güvenliği ve huzurudur. Bu amaca giden en önemli yol ise, iş gücü piyasalarında çalışma barışını sağlamaktan ve sosyal güvenlik sistemlerini güçlü bir şekilde yapılandırmaktan geçmektedir” dedi. “Sosyal güvenlik anlaşmalarının sayısının önümüzdeki yıllarda artmasını arzu etmekteyiz” Çalışma bakanlıklarına önemli görevler düştüğünü dile getiren Işıkhan, “Bilhassa sosyal devlet anlayışının bir gereği olan sosyal güvenliğin, bireyleri yaşam boyu karşılaşabileceği risklere karşı koruyan anayasal bir hak olduğu unutulmamalıdır. Emeklilik, sağlık, iş kazası, hastalık ve diğer sosyal risklere karşı vatandaşlarımızı güvence altına almak, devletlerin en önemli sorumluluk alanlarından biridir. Bu noktada, ülkelerimiz arasında sosyal güvenlik sistemlerinin karşılıklı tanınması, bilgi ve tecrübe paylaşımı büyük önem arz etmektedir. Karşılıklı sosyal güvenlik anlaşmaları ile bu alanda ilk adımlar atılmış, muhtelif heyet ziyaretleri ile eğitim programları düzenlenmiş, sistemlerin taraflarca tanınması sağlanmıştır. Anlaşmalar, her iki tarafın çalışanlarının, hangi ülkede bulunurlarsa bulunsunlar, sosyal güvenlik haklarından tam olarak faydalanabilmelerini sağlamaya yöneliktir. Aynı zamanda, bu anlaşmalar sayesinde iş gücü hareketliliği kolaylaştırılmış, işçi ve işveren arasındaki ilişkiler daha sağlam temellere dayandırılmıştır. Şimdilik üç Türk devleti ile imzalanan sosyal güvenlik anlaşmalarının sayısının önümüzdeki yıllarda artmasını arzu etmekteyiz. Özellikle günümüzün küreselleşen dünyasında, iş gücü hareketliliği artmakta ve bireylerin farklı ülkelerde çalışma ve yaşam koşulları her geçen gün daha karmaşık hale gelmektedir. Bu nedenle, Türk dünyası olarak bizler de birbirimizin tecrübelerinden yararlanmalı, sosyal güvenlik ve çalışma barışı konularında ortak projeler geliştirmeliyiz. Bu kongre de işte bu noktada, ülkelerimiz arasında güçlü işbirliği bağları kurmak için önemli bir platform sunmaktadır” diye konuştu. “Devlet Bahçeli’nin kucaklaşma çağrısına karşı bu çağrıyı sabote etmeye yönelik bir faaliyettir” Binali Yıldırım ise yaptığı konuşmada, “Birliğin 5 asil 3 tane de gözlemcisi var. Geçen sene Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Semerkant Zirvesi’nde gözlemci üye olarak aramıza katıldı. Bu önemli bir adımdır. Kıbrıs Barış Harekatı’ndan beri Kuzey Kıbrıs’a uygulanan izolasyon ve küresel ambargoyu bir anlamda delen, önemli bir karardır. Bugün artık bize düşen, bundan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önce Türk devletleri teşkilatında daha sonra da bütün dünyada gasp edilen bu hakkının verilmesi yönünde mücadelemizi ortaya koymaktır. Ancak bunu yaparsak şehitlerimizin ruhunu şad etmiş oluruz. 40 yıldır terörle terörün her türlüsüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Terörle mücadelede bizim uzmanlığımız dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur. Biri bitiyor biri başlıyor. FETÖ’cü terör örgütü, bölücü terör örgütü efendimiz DAEŞ terör örgütü sayabilirsen say. Amaç Türkiye’nin enerjisini azaltmaktır ve Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç olmasını engellemektir ama başaramayacaklar. TUSAŞ’a yapılan saldırı Türkiye’nin bağımsızlığına yapılmış bir saldırıdır. Aynı zamanda son günlerde Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanımızın, Devlet Bahçeli’nin kucaklaşma çağrısına karşı bu çağrıyı sabote etmeye yönelik bir faaliyettir. Bunun iyi bilinmesi lazım. Ama bunlar hiç ama hiç etkili olmayacak ve inşallah vatandaşlarımız arasındaki nifak tohumlarını saçanlar başarısız olmaya mahkum olacaklar” dedi. Programa hediye takdiminin ardından katılımcıların aile fotoğrafı çekinilmesiyle ara verildi. Konferansın sonraki bölümü bakanlar paneliyle devam etti.