GENEL - 04 Nisan 2012 Çarşamba 11:41

ALPASLAN TÜRKEŞ`İN VEFATININ 15. YILDÖNÜMÜ

A
A
A
ALPASLAN TÜRKEŞ`İN VEFATININ 15. YILDÖNÜMÜ

Alpaslan Türkeş Vakfı Başkanı ve Alpaslan Türkeş`in eşi Seval Türkeş, "Daimi milli birliği, vatan bütünlüğünü her türlü davanın üstünde tutmuş ve uğruna titizlikle çalışmak, her fedakarlığı yapmak gereken dava olarak görmüştür" dedi.
Alpaslan Türkeş`in vefatının 15. yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada Seval Türkeş, Alpaslan Türkeş`in hayatını Türk milletine hizmet ederek tamamladığını söyleyerek, Türk siyasi hayatında görev alarak başlatmış ve tamamlamış olduğunu ifade etti. Alpaslan Türkeş`in göreve geldiği günden beri bazı gayeleri kendine görev edindiğini kaydeden Türkeş, "En başta insana değer vermek ve insanı Cenab-ı Hakk`ın yarattığı en mukaddes varlık sayıp, bu varlığı insan sevgi ve haysiyetine hürmet zihniyeti ile
kucaklamak. İnsanların manevi kalkınma, iman ve ahlak seferberliği ile donatılmadan bir toplumun güçlüklerinin çözümlenmesini mümkün olmayacağı inancı ile milletimizi uyarmaya, manen donatmaya gayret etmek. İnsan sevgisi, karşılıklı saygı, kardeşlik zihniyetine dayanan; iç barışı korumak, kollamak ve iç barışın teminini hedef alan bir gönül seferberliği açmaktır" ifadelerini kullandı.
Türkeş`in memleket insanları arasında hiçbir ayırım gözetmediğini kaydeden Seval Türkeş, "Daimi milli birliği, vatan bütünlüğünü her türlü davanın üstünde tutmuş ve uğruna titizlikle çalışmak, her fedakarlığı yapmak gereken dava olarak görmüştür. İnsanın mutluluğunu, insanın insan olarak yaşayabilmesini her şeyden önce hür olabilmesine bağlı saymıştır. Vatandaşlarımızın kanun önünde eşitliği ilkesi ile lekesiz, gölgesiz bir adalet düzeni kurulmasına önem vermiş ve bütün insanlarımızı içine alan sosyal
güvenlik, sosyal adalet teşkilatının; fırsat eşitliği düzeninin kurulması davasını savunmuştur. Mukaddes gayeler ile çıktığı yolda, Türkiye`yi sarsan ve gittikçe artan ciddi tehlikenin bölücülük, anarşi ve iç savaş kışkırtıcılığı tehlikesi olduğuna daima işaret etmiştir" dedi.
Alpaslan Türkeş`in görev yaptığı süresince Türk milletinin bekası için gerekli ve doğru teşhisleri koyarak, gerekli ve doğru tedbirleri alma ve aldırma konusunda büyük başarılar sağladığını belirten Türkeş, "Ömrünü, son nefesine kadar milletine hizmet ederek tamamlamak nasip olmuş, mutlu ve huzurlu gitmiştir. Son zamanlarda Peygamber Efendimiz`in `Birlikten kuvvet doğar, ayrılıkta azap vardır` hadis-i şeriflerini ve Mevlana Celaleddin Rumi`nin `edep insanın dış görünüşüdür` sözünü sıkça tekrar erden
Türkeş, ayrıca bugün için İslam`ın altıncı şartı konsa muhakkak `haddini bilmek` olurdu diye serzenişti bulunurdu" şeklinde konuştu.
Seval Türkeş, Alpaslan Türkeş hayattayken, vefatı sırasında ve vefatı sırasında destekleyen, yolunda yürüyen, imanlı, çilekeş, vefakar dava arkadaşlarına selam gönderdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Prof. Dr. Yücel Namal, "Macaristan’da Osmanlı Döneminde dini hoşgörü hüküm sürmüştür" Türk-Macar ilişkileri üzerine çalışmalar yapan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yücel Namal, Macaristan’da İslam’ın resmi din olarak kabul edilmesinin 109. yılı dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Osmanlı Devleti’nin 150 yıl süren Macaristan hakimiyeti döneminde dini hoşgörünün hâkim olduğunu belirten Prof. Dr. Yücel Namal, Macaristan’daki en önemli İslam eserlerinden birinin Gül Baba Türbesi olduğunu ifade etti. Namal, "Gül Baba, Osmanlı ordusuyla birlikte Macaristan’a gelmiş ve Budin’in fethi sırasında hayatını kaybetmiştir. Bu süreçten sonra türbesi, Macaristan’daki ve çevre bölgelerdeki Müslümanlar için önemli bir merkez haline gelmiştir" ifadelerine yer verdi. Berlin Antlaşması ile Müslüman nüfusun Bosna-Hersek, Avusturya-Macaristan tarafından işgal edildiğini ifade eden Namal, "93 Harbi dediğimiz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan Berlin Antlaşmasıyla (13 Temmuz 1878) Müslüman nüfusun yoğun olduğu Bosna-Hersek’in, Avusturya-Macaristan tarafından işgal edilmiştir. Böylece birçok Müslüman geçici ya da sürekli olarak Macaristan’a yerleşmiştir. Macaristan’daki ve Bosna-Hersek’teki Müslümanlar dini bayramlar vesilesiyle Budapeşte’de bulunan Müslümanların tek kutsal yeri olan Gül Baba türbesinde buluşuyorlardı" dedi. 1909 yılında Osmanlı Hükümeti tarafından Macaristan’a gönderilen imam Abdüllatif Tanrısever’in Türk öğrenciler için öğretmen olarak görevlendirildiğini belirten Prof. Dr. Yücel Namal, Abdüllatif Efendi’nin Gül Baba Türbesi’nde cuma ve bayram namazları kıldırarak hutbeler verdiğini söyledi. Namal, "Birinci Dünya Savaşında yapılan müttefiklik ve bunun sonucunda doğan dostluğun neticesi olarak 5 maddelik İslamiyetin Macaristan da resmi din olarak kabulünü içeren yasa 30 Mart 1916 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasa Avrupa kıtasında müstesna bir örnek olarak tarihteki yerini almıştır. Bu yasanın çıkmasında başta Macaristan’daki Başşehbender Ahmet Hikmet Müftüoğlu ve Bosna-Hersekli Müslümanların önemli katkısı olmuştur. Bu yasa Avrupa kıtasında çoğunluğu Müslüman olmayan bir ülkede kabul edilmesi açısından da önemlidir" diye konuştu.