GENEL - 21 Mart 2012 Çarşamba 13:37

DÜNYA ORMANCILIK, SU VE METEOROLOJİ GÜNLERİ

A
A
A
DÜNYA ORMANCILIK, SU VE METEOROLOJİ GÜNLERİ

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Türkiye`de 2011 yılı sonunda ağaçlandırmada 500 bin hektarlık sınırı aştıklarını belirterek, "Avrupa`da küçük bir devletin yüzölçümü kadar ağaçlandırma yaptık" dedi.
21 Mart Dünya Ormancılık, 22 Mart Dünya Su ve 23 Mart Dünya Meteoroloji Günleri dolayısıyla Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi`nde düzenlenen kutlama programına Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Orman Genel Müdürü Mustafa Kurtulmuşlu, milletvekilleri ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı yetkilileri katıldı.
Bakan Eroğlu, yaptığı konuşmada, "3 önemli gün arka arkaya tesadüf etti. Nevruz Bayramı`nı atalarımız Orta Asya`dan beri kutluyor. Nevruz Bayramı bütün milletimizin birlik beraberliğinin gelişmesine vesile olsun. Ormanların faydasını söylemeye gerek yok. Ormanlar bizim ciğerimiz. Orman Genel Müdürlüğü en köklü teşkilatlardan biri. Bu sene 173. kuruluş yıldönümü. Kanun hükmünde kararnameyle Orman Genel Müdürlüğü güçlü bir hale getirildi. Orman Genel Müdürlüğü, havzaların ağaçlandırılması, erozyon kontrolü
ve çölleşmenin engellenmesi konusunda söz sahibidir" dedi.
Başbakan Erdoğan`ın 2008 yılında `Türkiye`de kaç yılda ne kadar ağaçlandırma yapıldığı konusunda eylem planı yapılması talimatı verdiğini belirten Bakan Eroğlu, eylem planının sonucunda 2011`in sonunda 500 bin hektarlık sınırı aştıklarını belirlediklerini söyledi. Bu alanın Avrupa`da küçük bir devletin yüzölçümü kadar olduğunu kaydeden Eroğlu, 2007 yılında 420 bin hektarlık alanda çalışmayı hedef koyduklarını ve yılsonunda hedef büyülterek çalışma alanını 463 bin hektara çıkardıklarını belirtti.
Bakan Eroğlu, GAP ve P`u bitireceklerini ve 2023 yılında Türkiye`yi dünya ekonomileri sıralamasında ilk 10`a sokacaklarını ifade ederek, yavru vatan Kıbrıs`a da su götüreceklerini belirtti. Eroğlu, meteoroloji tahminlerinde isabet oranını yakaladıklarını bunun için en iyi bilgisayar sistemini kurduklarını ve altyapıyı hazırladıklarını da sözlerine ekledi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Belediye temizliyor, duyarsızlar kirletiyor Nazilli Belediyesi tarafından başlatılan temizlik seferberliği kapsamında rutin olarak temizlenen alanlara duyarsız vatandaşlar tarafından bırakılan çöp yığınları halk sağlığını tehdit ediyor. Kent merkezinde vatandaşların yoğun olarak kullandığı meydan, cadde ve sokaklar başta olmak üzere park ile sosyal etkinlik alanlarına gelişigüzel bırakılan çöp ve molozlar nedeniyle Nazilli Belediyesi vatandaşlara duyarlılık çağrısında bulundu. Her gün sabah erken saatlerde temizlik faaliyetlerine başlayan ekipler, temizlenen noktalarda öğle saatlerine kadar yeniden çöp yığınları oluştuğunu ifade ederek bu görüntülerin Nazilli halkına yakışmadığını dile getirdi. Kahvehanelerin bulunduğu alanlar başta olmak üzere hemen hemen tüm sokaklarda izmaritlerin yere atılması, okul bölgelerinde öğrencilerin içecek kutuları, gıda paketleri gibi atıkları yollara bırakması, esnafların dükkan önlerinde çöplerini sokaklara atması, mesire alanlarından her hafta kamyon dolusu atık toplanması, çöp konteynerlerinin yanına moloz yığınlarının bırakılması, çocuk parklarına alkol şişelerinin atılması ise durumun önemini gözler önüne seriyor. Nazilli halkına duyarlılık çağrısında bulunan Belediye Başkanı Dr. Ertuğrul Tetik; “Ekiplerimiz insanüstü bir gayretle 7 ay önce başlattığımız temizlik seferberliği kapsamında Nazillimizin 82 mahallesinin tamamına hizmet veriyor. Ancak bugün geldiğimiz noktada bir kez daha gördük ki halkımızın desteği olmadan bunu başaramayız. Halkımızdan rica ediyoruz; çocuklarımızın bizlere emaneti olan bu dünyaya iyi bakalım. Sokaklar çöp atma alanları değil. Nasıl ki evlerimizde çöplerimizi halının üstüne atmıyorsak caddelere sokaklara da atamayız. Nazilli’de bu manzaraları gördükçe şehrim adına üzülüyorum. Gelin, sizler de başlattığımız temizlik seferberliğine destek verin” dedi.
İstanbul Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Üniversitelerin kapısı ardına kadar açık olmak zorundadır" İstanbul Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yıl Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Üniversite evrensel şehir, evrensel bir alan demektir. Üniversitelerde ön yargılara, zihinsel kalıplara ve normlara yer yok. Üniversiteler zihni açık insanların yeridir. Her türlü farklılığa, değişik görüşe açık olan bir alandır. İstanbul Üniversitesi ilimin kapısıdır. Bu kapı ardına kadar açık olmak zorundadır" dedi. İstanbul Üniversitesi 2024-2025 Akademik Yılı düzenlenen açılış töreniyle başladı. İstanbul Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen açılış töreni, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül, Bahçelievler Belediye Başkanı Hakan Bahadır, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar ve çok sayıda öğretim üyesi ile öğrencinin katılımıyla gerçekleşti. Saygı duruşu ile başlayan törende İstiklal Marşı okundu. Ardından İstanbul Üniversitesi’nin gelecek vizyonunun anlatıldığı ’Perspektif 2053’ kısa filmi izleyicilere sunuldu. Filmin izlenmesinden sonra ise açılış konuşmaları yapıldı. "’Tek tip’ üniversite istemiyoruz" Törende bir konuşma gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Bulundukları şehre değer katan üniversiteler, toplumsal sorumluluk projeleri ve yerel kalkınma programları ile bölgesel eşitsizlikleri azaltır. Aynı zamanda sosyal bütünleşmeye katkıda bulunur. Ayrıca, uluslararası işbirlikleri sayesinde küresel bir bilgi ağı kurarak, geleceğin bilim insanlarını ve liderlerini yetiştiren stratejik bir öneme sahiptirler. Bugün bizleri bir araya getiren İstanbul Üniversitesi, bu misyonların ülkemizde en güçlü şekilde yerine getiren yükseköğretim kurumlardan biridir. Az önce ekranlarda da olduğu gördük. Biz üniversitelerin açık sistemler olmasını istiyoruz. Etrafında fiziki duvarlar olur olmaz bir şey diyemem ama zihinlerde bu duvarlar olmamalıdır. Bu çok önemli. Üniversite evrensel şehir demektir, evrensel bir alan demektir. Üniversitelerde ön yargılara, ön kabullere yer yok. Üniversite de zihinsel kalıplara, normlara yer yok. Üniversiteler zihni açık insanların yeridir. Her türlü farklılığa, değişik görüşe açık olan bir alandır. İstanbul Üniversitesi ilimin kapısıdır. Bu kapı ardına kadar açık olmak zorunda. Az önce de açık olduğunu gördük. Bütün üniversitelerimizin böyle olmasını istiyoruz. Sonuçta toplum üniversite için bir fedakarlık yapıyor. Tarlada çalışan, inşaatta ter döken vatandaşımızın, fabrikada gün boyu mesai harcayan birçok insanın emeğiyle ortaya çıkan değer ve vergilerimizle üniversitelerimizi destekliyoruz. Bunun da karşılığını toplum olarak üniversitelerimizden bekliyoruz. Bu karşılığı alabilmemizin yolu da toplum ve üniversitenin etkileşimidir. ‘Tek tip’ üniversite istemiyoruz. Üniversitelerimiz farklılaşsın içinde bulundukları bölgelere, şartlara göre mutlaka farklı işlevleri olan üniversiteler olsun. Birbirinin kopyası olan üniversitelerimizin ülkemize bir yere kadar değer katabilirler. Ama farklılaşan üniversiteler, belli alanlara yoğunlaşan o alanlarda dünya ölçeğinde işler yapan üniversiteler, ülkemize çok daha büyük değerler katar" ifadelerini kullandı. "Kadınların okullaşma oranını yüzde 14’ten yüzde 51’e çıkardık" Cumhuriyetin en kıymetli özelliğinin fırsat eşitliği olduğunu belirten Yılmaz, "Bazen sloganlar, ideolojik tartışmalar oluyor. Bence en kıymetli şeylerden biri budur. Hangi yörede doğarsanız doğun, hangi sosyoekonomik gruptan olursanız olun, devlet - ülke size bir fırsat sunuyorsa işte bu çok kıymetlidir. Bu açıdan şunun altını çizmek isterim: Fırsat eşitliği herkesin çaba göstererek daha iyi yerlere gelebileceği ortamı ifade eder. Ama o fırsatı değerlendirip, değerlendirmemek herkesin bireysel çabasına kalmıştır. Genç kızlarımızın, kadınlarımızın eğitime erişimi son 22 yılda iktidarımız döneminde en fazla önem verdiğimiz şeylerden biri bu oldu. Okul öncesinden yükseköğretime kadar kadınların okuma ve okullaşma oranlarında ciddi bir gelişme sağladık. Kadınların okullaşma oranını yüzde 14’ten yüzde 51’e çıkardık. Eğitimdeki bu dönüşümün toplumsal etkilerini önümüzdeki dönemlerde çok daha rahat göreceğiz. Bundan 20 yıl önce 182 bin olan yurt yatak kapasitemizi bugün 993 bine ulaştırdık; dünyada en fazla örgün öğrenci başına yurt, oda sayısı olan ülkelerden biri biziz. TBMM’de görüşmelerine başladığımız 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifimizde eğitime öncelik verdik ve yüzde 14,8 ile en yüksek payı ayırdık. Bunların yanı sıra, göreve geldiğimizde 64 bin civarında olan öğretim elemanı sayısını bugün 185 bine çıkararak ülkemizi OECD ülkeleri arasında 8. sıraya taşıdık. Bu sayısal artış, bilimsel çalışmalara ve üretime de yansıdı; ülkemizi bilimsel yayınlar açısından dünya sıralamasında 29. sıradan 17. sıraya yükselttik. Ülkemizin yükseköğretimdeki başarısı, uluslararası raporlarla da tescilleniyor. İstanbul Üniversitesi, ARWU (Academic Ranking of World Universities) Sıralaması’nda ilk 500 üniversite arasında yer alıyor" şeklinde konuştu.
Diyarbakır Kanser hastası anne, ağlayarak evladını PKK’dan istedi Diyarbakır annelerinin oturma eylemine 2 ailenin katılımıyla sayı 379’a yükseldi. Kanser hastası anne, ağlayarak evladını PKK ve HDP’den istedi. 3 Eylül 2019 yılında eski HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemi başlatan ailelerin evlat nöbeti 1891’inci gününde devam ediyor. Diyarbakır ve Ankara’dan gelen 2 ailenin katılımıyla sayı 379’a çıktı. 2023 yılında Hollanda’ya gidip bir daha haber alınamayan Vural Işıklı’nın (21) annesi Nülifer Polat, Ankara’dan geldiğini, oğlunun yurt dışında olup haber alamadığını söyledi. Çocuğunun PKK’nın elinde olduğunu ileri süren Polat, “Çocuğumu bana versinler. Çocuğuma yalvarıyorum, sesimi duysun, beni görsün. 4’üncü evre kanser hastasıyım. Son nefesimde çocuğumu görmek istiyorum. Hollanda’ya gitmişti. 4 Ekim 2023’ten beri haber alamıyorum. PKK, çocuğumu götürdü. Benim canım yandı, onların da yansın. Belki 1,1,5 ay yaşayacağım. Hiçbir şekilde haber alamadım, sesini duyamadım. Kız kardeşin çok kötü, ne olur geri gel. Bütün bilgiler o tarafta, çocuğum PKK’nın elinde, başka yerde değil. Çocuğuma eğitim verdiklerini duydum” dedi. 2013 yılından beri kız kardeşi R.N.’den (28) haber alamayan abla A.A. da, Diyarbakır’dan gelip oturma eylemine katıldı. Öte yandan, şimdiye kadar oturma eylemine dahil olan ailelerden 56’sı evladına kavuştu.
İstanbul Cher Ndour: “Şimdi iyi bir reaksiyon verme zamanı” Beşiktaş’ın genç futbolcusu Cher Ndour, Süper Lig’de üst üste aldıkları Galatasaray ve Kasımpaşa mağlubiyetlerinin ardından yarın Malmö karşısında reaksiyon vererek maçı kazanmak istediklerini söyledi. Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi dördüncü maçında yarın saat 18.30’da evinde İsveç ekibi Malmö ile mücadele edecek. Karşılaşma öncesi siyah-beyazlıların 20 yaşındaki futbolcusu Cher Ndour, Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısında konuştu. “3 puan almak istiyoruz” Zor bir maç olacağından bahsederek sözlerine başlayan Ndour, “Fiziksel olarak iyi bir takıma karşı oynayacağız. Oyun temposu yüksek bir takım. Bizim onlardan daha kaliteli bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Tempomuz ve taraftarın desteğiyle 3 puan almak istiyoruz” ifadelerini kullandı. “Büyük bir takımda oynuyorum” Genç futbolcu, Beşiktaş’ta çok mutlu olduğunu söyleyerek, “Büyük bir takımda oynuyorum. Böyle bir taraftarı olan bir takımda oynadığım için çok gururluyum. Hocama teşekkür etmek istiyorum, bana şans verdi. Ben de şansı iyi kullandığımı düşünüyorum. Çalışarak daha iyiye gitmeye çalışacağım” cümlelerine yer verdi. “İyi bir reaksiyon verme zamanı” Süper Lig’de oynadıkları Galatasaray ve Kasımpaşa müsabakalarını kaybettiklerinin hatırlatılması üzerine siyah-beyazlı oyuncu, “Son 2 maçımızı kaybettik ligde. Ama yarın farklı bir kulvarda mücadele edeceğiz. Avrupa Ligi’nde deplasmanda Lyon’a karşı 3 puanla bitirdik. Bu son 2 mağlubiyette Galatasaray maçında iyi oynadık, Kasımpaşa maçında kötüydük. Şimdi iyi bir reaksiyon verme zamanı” şeklinde konuştu.