POLİTİKA - 28 Şubat 2012 Salı 16:07

BDP GRUP TOPLANTISI

A
A
A
BDP GRUP TOPLANTISI

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Siz, 28 Şubat’ın hem destekçisi hem ürünü olarak iktidara geldiniz" dedi.
BDP Genel Başkanı Demirtaş, partisinin TBMM’deki grup toplantısında ’28 Şubat postmodern darbesinin’ yıldönümü olduğunu hatırlatarak başladığı konuşmasında 28 Şubat’ın sivil siyasete yapılmış haksız ve hukuksuz bir müdahale olduğunu kaydetti. 28 Şubat’ın toplumu dizayn etme, muhalefeti sindirme, Türkiye’yi yeni dünya düzeniyle içli-dışlı hale getirme, sinmiş, biat eden bir toplum oluşturmak istediğini dikkat çeken Demirtaş, "Yoksa sadece bir başbakanı indirip yerine başka bir başbakan getirmek gibi basit
bir amacı olamazdı. Esas hedefleri açısından incelendiğinde; 28 Şubat’ı gerçekleştirenler başarılı olmuşlardır. ’Bin yıl sürecekti 10 yıl bile sürmedi’ diyenlere şaşırıp kalıyorum. Madem darbe milli görüşe karşı yapılmış, o çizgiyi öncelikle inkar eden sizsiniz. ’Milli görüş gömleğini çıkardık’ diyenler sizsiniz. Siz zaten ’gömleği çıkardık’ diyerek bu tasfiyeye çanak tuttunuz, alkışladınız. 28 Şubat’ın milli görüşü tasfiye etme amacına hizmet ettiniz. 28 Şubat’ın çocuğu, bebeği olarak 2002’de iktidara
geldiniz. Siz 28 Şubat’ın hem destekçisi hem ürünü olarak iktidara geldiniz" dedi.
Bir kaç generali içeri atmanın, soruşturma açmanın darbeyle mücadele etmek olmadığını vurgulayan Demirtaş, "12 Eylül de 28 Şubat da etkileri itibariyle hala yaşıyor. Ortada bir darbeci zihniyet varsa sizin zihniyetinizdir" diye konuştu.
Demirtaş, özel yetkili mahkemelere dikkat çekerek, ’’Özel yetkili mahkemeler kaldırılmadığı müddetçe demokratikleşme konusunda şeffaflaşıldığını kimse anlatmasın. Özel yetkili mahkemeler tümüyle kaldırılmalıdır’’ ifadesini kullandı.
12 yıllık zorunlu eğitim tartışmalarına değinen Demirtaş, Milli Eğitim Bakanı’nın ’MGK’ya bilgi verdiğini’ öne sürerek, ’’Bakan MGK’yı ikna etmeye çalışıyor, ikna olup çıkıyor. Milli Eğitim Bakanı, daha parlamentonun bilgisi olmadan, Meclis’te komisyonlarda tartışılmadan gidip askere brifing veriyor, onları ikna etmeye çalışıyor" dedi.
Yaşanan tartışmaları ’sığ tartışmalar’ olarak nitelendiren Demirtaş, ’’AKP’ye anahtar teslimi, sıfır kilometre gerçek İslam devleti verseniz kabul etmez. Böyle bir amacı yok. Sadece bu amacı varmış gibi konuyu bunun üzerinden tartıştırıyor ve gerçek amacını gerçekleştiriyor. Mesele dindar gençlik yetiştirme değil uysal gençlik yetiştirme meselesidir. Gerçek anlamda dindar gençlik sorgulayan gençliktir. Allah’tan başkasına kulluk etmez. Zalim kim olursa olsun ezilenin yanında olur" şeklinde konuştu.
MGK’daki "doğu ve güneydoğuda öğretmen açığının kapatılmasına karar verildiği" yönündeki açıklamaya da değinen Demirtaş, şunları söyledi:
’’Nerede, MGK’da. Parlamentoda mı, Milli Eğitim Bakanlığında mı? Hayır, MGK’da. Onun için 4+4 mü 4x4 mü olacak, orada karar verilir. Bu topraklara İslam’ın kendisi tehlike değildir, İslam’ın köhnemiş uluslararası düzene hizmet eder hale getirilmesi tehlikedir."
Demirtaş, Uludere olayıyla ilgili görüntülerin hala izlenemediğini ve soruşturmanın sonuçlandırılamadığını kaydederek konuyu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne götürdüklerini ve usul açısından başvurunun kabul edildiğine dair yazının kendilerine geldiğini belirtti.
Taksim’de gerçekleştirilen Hocalı katliamı protestosu ile ilgili görüşlerini de açıklayan Demirtaş, gösteride ırkçı, nefret söylemlerin yer aldığı iddia ederek, "Organizasyonu bizzat bakanlık yapıyor. Çıkıp Taksim’de titreye titreye ırkçılık yapan aynı kişi. Irkçılığın manifestosunu yazıyor. Aynı Bakan, Hrant Dink’in katleden örgütü ortaya çıkarmakla sorumlu. Örgütün niye ortaya çıkmadığını anladınız mı? Taksim’e çıkın, örgüt orada. Örgütün kimler tarafından kollandığı ortada. Böyle bir Bakan’ın bu
ülkenin iç barışından sorumlu olması vahimdir " dedi.
İçişleri Bakanı’nın Taksim’de söylediklerinin onda birini kendisinin söylemesi durumunda ırkçılıktan, bölücülükten savcıların soruşturma açacağını iddia eden Demirtaş, "Aynı kişi bizi etnik milliyetçi olmakla suçluyor. Biz ırkçı milliyetçi oluyoruz bu beyefendi demokrat oluyor. ’İstifa et’ falan demiyoruz, çok yakıştı, devam. Hocalı’daki katliamı yapanlar, Taksim’de ırkçılık yapanların Ermeni olanlarıydı sadece. Aralarında sadece etnik kimlik farkı var" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Nauru için tasarlanan program ile birçok ülkeye vizesiz seyahat imkanı Bu yıl Bakü’de düzenlenen 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda, yatırım yoluyla vatandaşlık alanında yenilikçi bir program tanıtıldı. Dünyanın en küçük ada ülkelerinden Nauru için tasarlanan program, ikinci vatandaşlık alarak 89 ülkeye vizesiz seyahat etmek isteyenlere sürdürülebilir ve çevre dostu kalkınma projelerine yatırım yapmaya çağırıyor. Dünya ekonomisi ve global şirketlerin gündemindeki ‘sürdürülebilirlik’ konusu, şimdi de devletlerin göç ve yatırım yoluyla vatandaşlık programlarına taşındı. Bakü’de gerçekleştirilen 2024 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP29), bu kapsamda önemli bir yeniliğe sahne oldu. Yatırım yoluyla vatandaşlık ve göç konusunda hizmet veren Henley & Partners tarafından tasarlanan ‘Nauru Ekonomi ve İklim Dayanıklılığı Vatandaşlık Programı’ kapsamında, ikinci pasaport sahibi olmak isteyen yatırımcılara “Gelin, çevre dostu projelere yatırım yapın” çağrısında bulunuldu. Programla ilgili bilgi veren Henley & Partners Türkiye Direktörü Burak Demirel, dünyanın en küçük bağımsız cumhuriyeti ve üçüncü en küçük ülkesi olarak bilinen Nauru’nun ekonomik büyümeyi çevre dostu yönetim anlayışıyla birleştiren benzersiz bir vatandaşlık programına öncülük ettiğini söyledi. Bu yaklaşımın ülkenin dayanıklılık ve inovasyon gücünü ortaya koyduğunu belirten Demirel, “Yatırımcıya üç ila dört aylık işlem süreleriyle vatandaşlığa erişim sunan kolaylaştırılmış bir seçenek sunuluyor. Yatırımcılar, ulusal hazine fonuna her bir başvuru sahibi için 105 bin dolardan başlayan bir katkı yaparak Nauru vatandaşlığı elde edebilir. Program, uluslararası yatırımcılara 89 ülkeye vizesiz erişimin yanı sıra sınırsız çifte vatandaşlık ve aile üyelerini de vatandaşlık programına dahil etme olanağı gibi avantajları da kapsıyor. Nauru, geleceğini şekillendirecek projelerin finansmanını yalnızca en yüksek kalibredeki yatırımcıların katılımıyla gerçekleştirmek üzere titizlikle hazırlanan sağlam bir yönetim modeli oluşturdu. Bu program sadece ikinci bir vatandaşlık almayı değil aynı zamanda küresel iklim sorunlarının çözümüne doğrudan katkı sunma imkânı sağlıyor” şeklinde konuştu. “Sadece ülkeye değil, gezegenin geleceğine yatırım” Programa ilişkin bir açıklama yapan Nauru İklim Değişikliği ve Ulusal Dayanıklılık Bakanı Asterio Appi ise Nauru’nun, birçok Güney Pasifik ülkesi gibi, küresel boyutta biyolojik çeşitliliği koruma konusunda önemli bir rol üstlendiğini ifade etti. Appi şöyle devam etti: “Yükselen deniz seviyeleri, yoğunlaşan fırtına dalgaları ve hızlanan biyolojik çeşitlilik kaybıyla karşı karşıyayız. Küresel ısınmanın sonuçları, Pasifik Ada devletlerini giderek daha yaşanmaz hale getiriyor. Yatırımcılar, Nauru’nun vatandaşlık programını seçerek yalnızca kendi geleceklerini güvence altına almakla kalmıyor; gezegenimizin geleceğine yatırım da yapmış oluyor.” Yapılan açıklamaya göre, Birleşmiş Milletler ’in çeşitli platformlarda dikkat çektiği kolaylaştırıcı finansman modeli ihtiyacına uygun şekilde dizayn edilen program, Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletlerinin (Small Island Developing States - SIDS) sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmeleri için bir model oluşturuyor. Şirket bugüne dek Afrika, Asya, Karayipler, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Okyanusya’daki 20’den fazla ülkeye oturum ve vatandaşlık program tasarlama, kurma, işletme ve tanıtma konularında destek oldu ve 15 milyar doların üzerinde doğrudan yabancı yatırım topladı. Yatırım yoluyla ikamet ve vatandaşlık programlarını borç odaklı finansman yaklaşımlarından farkına dikkat çeken Burak Demirel, “Bu programlar ev sahibi ülkelerin egemenlik haklarını ve ekonomisini de güçlendiriyor. Bir stratejik hedefe ulaşmak için bir başka stratejik hedeften ödün vermek veya onu feda etmek gerekmiyor. Yatırım göçü gerek yatırımcı gerekse devletler ve vatandaşları için, gerçek bir kazan-kazan modeli sunan, uzun vadeli, sürdürülebilir çözüm. Her geçen gün daha fazla hükümet, oturum ve vatandaşlık programlarının faydalarını, kalkınma girişimlerini finanse ederek sürdürülebilirlik risklerini azaltma mekanizması olarak değerlendiriyor" dedi.
Mersin KKTC’nin kuruluşunun 41. yıl dönümü Mersin’de törenle kutlandı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşunun 41. yıl dönümü, Mersin’de törenle kutlandı. KKTC’nin kuruluşunun 41. yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde Cumhuriyet Meydanı’nda KKTC Mersin Başkonsolosluğu tarafından tören düzenlendi. İl protokolü ile gazilerin katıldığı törende Atatürk heykeline çelenk sunuldu. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması sonrası Mersin Büyükşehir Belediyesi halk oyunları ekipleri de gösterilerini sergiledi. Törende konuşan KKTC Mersin Konsolosu Özgür Ezel, "Destansı varoluş mücadelesi ve eşsiz fedakarlıklarla 15 Kasım 1983’de kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 41. yılını şanla, şerefle, gururla ve büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti özden gelen siyasi ve hukuki haklarımızın ve temel insan haklarımızın teşhisi yönünde atılmış en büyük adım ve gelecek nesillere bırakılacak en değerli mirastır. Bizler Kıbrıs Türk halkı olarak eğer bugün başı dik ve onurlu bir biçimde kendi vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak, bunu her türlü bedeli gözünü kırpmadan ödeyen kahraman halkımıza, aziz şehitlerimize, gazilerimize, ulusal kahramanlarımıza, liderlerimize ve ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’ne borçluyuz" diye konuştu. "Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Adası’nı çevreleyen denizlerdeki haklarına sahip çıkma kararlılığı içerisindedir" Kıbrıs Türk halkının ada toprakları üzerindeki varlığını korumak için yıllar boyunca verdiği şanlı direnişin ve milli mücadele kavgasının sembolü olan bayrağını Türk bayrağı yanında göndere çektiğini belirten Ezel, "Tam 60 yıldır kendi kendini yöneten bir halkız. Bağımsızlığımızdan, egemenliğimizden, devletimizden ve ana vatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden asla vazgeçmeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkı, Kıbrıs Adası’nı çevreleyen denizlerdeki haklarına sahip çıkma kararlılığı içerisindedir. Ana vatan Türkiye ile bu yönde yapılan anlaşmalar yaşamsal öneme sahiptir. Mavi vatan, ana vatan ile aramızdaki bağları perçinleyen Doğu Akdeniz’deki ulusal çıkarların korunmasında hak ve hukukumuzun savunmasında çok önemli stratejik bir hamledir" ifadelerini kullandı. "Uluslararası kabul ve görünürlük bağlamındaki çabalarımız sonuç vermektedir" Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türklerine empoze ettiği izolasyon zulmünün kabul edilebilir olmadığını söyleyen Ezel, şöyle devam etti: "Kıbrıs Türk halkının, gençlerimizin, çocuklarımızın istediği yere özgürce seyahat edememesi, ticaret yapamaması, spor yapamaması ve daha birçok engel, gerek Birleşmiş Milletler, gerekse Avrupa Birliği’nin savunageldiği değerlere terstir. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletleri’n 77-78 ve 79. genel kurul toplantılarındaki konuşmalarında dünya liderlerine çok güçlü bir biçimde ’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıyın’ mesajı vermesi, Kıbrıs Türk halkının yıllardır izolasyon zulmü altında tutulduğunu ve bu zulmün sona ermesi gerektiğini dile getirmesi bizim için yaşamsal öneme sahiptir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyeliğe kabul edilmesi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’ndaki gözlemci üyeliklerimiz ile geçtiğimiz hafta Türk Devletleri Teşkilatı’nın zirvesinde de ifade edildiği gibi Kıbrıs Türk halkı, Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Anayasamızda da bir belirtildiği üzere kederde, tasada, kıvançta ayrılmaz bir parçası olmakla gurur duyduğumuz büyük Türk ulusuna, her zaman yanımızda olan ana vatan Türkiye’ye, şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bu en mutlu günümüzde Kıbrıs Türk halkı adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum."
İstanbul Enerjisa Enerji, Retail-X ile elektrik perakende sektörünün genç yeteneklerini yetiştiriyor Sürdürülebilirliği stratejisinin merkezine koyarak, insan ve teknoloji odağıyla projeler üreten ve yatırımlarını gerçekleştiren Enerjisa Enerji, genç yeteneklerin kariyer gelişimine destek olmak amacıyla Retail-X Programı’nı yürütüyor. Elektrik Perakende sektörüne yeni yetenekler kazandırılmasına ve sektör ile ülke istihdamına katkı sağlayan Retail-X Programı ile genç yetenekler kariyer ve eğitim fırsatları ile destekleniyor. Enerjisa Enerji, potansiyeli yüksek genç yetenekleri desteklemek ve elektrik perakende sektöründe iş hayatına kazandırmak amacıyla hayata geçirdiği Retail-X Programı’nı sürdürüyor. Program, yeni mezunlara iş dünyasında deneyim kazandırırken, yetkinlik, teknik ve mesleki eğitimleri, mentörlük ve koçluk gibi imkanlarla potansiyellerini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyor. Fırsat eşitliği sağlamak adına şirket, programa üniversite ayırt etmeksizin bütün üniversitelerden başvuru alıyor ve kadın – erkek dengesini gözetiyor. İlk kez 2022 yılında düzenlenen ve 3 yılda 11 bin başvuru alarak Türkiye’deki genç mezunlardan büyük ilgi gören Retail-X, kapsamında şimdiye kadar 21’i kadın olmak üzere 50 kişi işe alındı. Retail-X Programı; memnuniyet, yetenek kazanımı, genç yetenekleri elde tutma, bağlılık ve iş performansı gibi birçok kriterin değerlendirildiği uluslararası platformlarda 12 ödülün de sahibi olma özelliğiyle dikkat çekiyor. Geleceğin liderleri bu programla yetişiyor Programda, birçok MT programının aksine katılımcılar süresi programla sınırlandırılmış bir sözleşme değil, şirketin diğer çalışanları gibi tam zamanlı iş sözleşmesi imzalıyor. Programda, genç yetenekler iş hayatını yakından deneyimlerken kapsamlı bir eğitim süreci ile kişisel ve profesyonel yetkinliklerini de geliştiriyor. Program, mentörlük ve koçluk desteği sağlarken, yenilikçi eğitim modülleri ve özellikle Metaverse üzerinden verilen oryantasyon eğitimleriyle teknolojiye adaptasyonu hızlandırarak uzun soluklu bir kariyer yolculuğuna kapı açıyor. Genç yeteneklere çalışmaya başladıkları ilgili departmanda bir senelik sürenin ardından rotasyon yapma fırsatı sunuyor. Bu şekilde katılımcıların farklı birim ve iş alanlarında kendilerini geliştirerek kariyerlerine yön vermelerine imkân veriliyor. “Sektörde fark oluşturacak genç yetenekleri yetiştirme konusunda kararlılığımızı ortaya koyuyoruz” Enerjisa Enerji Perakende Satış Şirketleri Genel Müdürü Ersin Esentürk, “Enerjisa’nın daha iyi bir gelecek hayali ile çıktığı yolda, bizi bu geleceğe ulaştıracak genç liderleri keşfetmek üzere Retail-X’in her bir detayını özenle tasarladık. Genç yeteneklerin kariyer yolculuklarını desteklemek, potansiyellerini en üst düzeye çıkarmak ve geleceğin liderlerini yetiştirmek amacıyla hayata geçirdiğimiz stratejik bir program oldu. Enerjisa olarak, gençlerin yenilikçi fikirlerine, enerjilerine ve üretici çözümlerine büyük önem veriyoruz. Bu programla sadece Enerjisa’ya değil, Türkiye’nin enerji sektörüne de değer katacaklarına yürekten inanıyoruz. Katılımcıların katkılarıyla, sektördeki öncü rolümüzü güçlendirirken, onların enerjisi ve vizyonu, sektöre kalıcı bir ivme kazandıracak. Sürdürülebilir bir gelecek inşa etme misyonuyla, Retail-X Programı’nı geçici bir deneyim olmaktan öteye taşıyor, katılımcılarımıza çeşitli departmanlarda kariyer fırsatları sunuyoruz. Bu program sayesinde, genç yetenekler hem kapsamlı eğitim ve gelişim süreçlerinden geçerek profesyonel becerilerini en üst seviyeye taşıyor hem de sektörümüzün geleceğini şekillendirecek profesyoneller olarak yetişiyorlar. Retail-X, sadece bireysel kariyerleri değil, Enerjisa’nın ve Türkiye enerji sektörünün geleceğini sağlam temeller üzerine inşa etmeye yönelik kararlı bir adım. Bu kapsamlı yaklaşım sayesinde sadece bugünün değil, yarının enerji sektöründe fark oluşturacak genç yetenekleri yetiştirme konusunda kararlılığımızı ortaya koyuyoruz" dedi.
Kastamonu Taksici cinayetinde sanığın akli dengesi ile ilgili rapor istenmiş Kastamonu’nun Araç ilçesinde kayıp olarak aranan ve ormanlık alanda aracından 500 metre uzaklıkta silahla vurulmuş halde ölü bulunan taksiciyi öldüren sanığın yargılanmasına devam edildi. Mahkeme heyeti sanığın akıl sağlığıyla ilgili talep edilen raporun ulaşmaması sebebiyle duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Olay, 23 Nisan’da Kastamonu’nun Araç ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, kendisinden haber alınamayan taksi şoförü Akif Eymür, taksisi ile birlikte ormanlık alanda silahla vurulmuş vaziyette ölü bulundu. Olayla ilgili yürütülen soruşturma çerçevesinde Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, Araç ilçesinden son olarak ticari taksiye binen ve cinayet şüphelisi olarak yakalanan M.B.’yi gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen şahıs tutuklandı. Cinayet zanlısı M.B. hakkında Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde “kasten öldürme", "kişinin ölmesinden yararlanarak hırsızlık", "ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma” suçlarından dava açıldı. Dava Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam etti. Sanık SEHBİS’teki sorun sebebiyle duruşmaya katılmadı. Mahkeme heyeti, sanığın akli dengesinin yerinde olup olmadığı ile ilgili istenen raporun kendilerine ulaşmaması sebebiyle duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık M.B.’nin tutukluluğunun devamına karar verdi.
İzmir İzmir’deki ilaçlama faciasının ardından inceleme sürüyor: Değerler hala yüksek İzmir’in Konak ilçesinde, tahtakurusu nedeniyle bir binada yapılan haşere ilaçlaması 1 yaşındaki bebeğin ölümüne, bazı vatandaşlarında rahatsızlanmasına yol açarken, AFAD tahliye edilen binada incelemesini sürdürüyor. Çevre esnafı ve vatandaşlar olayın şokunu yaşarken, Hüseyin Omay, "Çok ağır bir kokuydu ve bizi de çok etkiledi" dedi.Konak ilçesi Kahramanlar Mahallesi’nde, 12 Kasım Salı günü bir binanın 3. katında tahta kuruları nedeniyle ilaçlama yapıldı. Binanın ilaçlanmasının ardından bazı apartman sakinleri rahatsızlandı ve durum hemen sağlık ekiplerine bildirildi. Apartman sakinlerinden 1 yaşındaki erkek bebek T.A.K.’ın zehirlenerek hayatını kaybettiği tespit edildi. Hastaneye kaldırılan bebeğin annesi R.K. ve babası R.K. tedavilerinin ardından taburcu edilirken, yine aynı apartmanda yaşayan G.U. ise hastanede tedavi altına alındı. Çevredeki bazı binalarsa hemen tahliye edildi ve vatandaşlar İzmir Valiliği tarafından geçici barınma evine alındı.Sabah yapılan ölçümler yüksek çıktıAFAD Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) ekipleri, sabaha kadar binayı havalandırarak çalışmalar yaptı. Ekipler, sabahın erken saatlerinden itibaren de özel kıyafetlerle tekrar binaya girerek ölçümler yaptı. Ölçümlerde, binadaki insan sağlığına zararlı değerlerin yüksek olduğu saptandı. Binada havalandırma çalışmaları devam ederken, tahliye edilen diğer binalara ise vatandaşlar yavaş yavaş tekrar alındı.İlaçlama faciasının ardından firmadan 3 görevli gözaltına alınırken, bölgede esnaf olan Hüseyin Omay, olayın şokunu yaşadıklarını söyledi. Omay, “Bende olay anında buradaydım. Karşıda esnafım. Ambulans geldi ve bebeği çıkarttıklarını gördük. Kalp masajı falan yaptılar. Tahtakurusu varmış binada. Binadakilerin hepsi zehirlenmiş. Burada bizinde gözümüz yandı, baya etkiledi. Ağır koku her yeri sarmıştı” dedi.Bir başka esnaf Hakan Omay da, “İlaç firması binada böcek çıkınca ilaçlama yapmış. Binadaki diğer apartman sakinlerinin bilgisi yokmuş. Biz esnafız, koku bizi de etkiledi. Binalar tahliye edildi” ifadelerine yer verdi.