GENEL - 12 Mayıs 2017 Cuma 23:26

Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yanbaz: “İnsana dokunmanın en iyi yolu sivil toplum kuruluşlarıdır”

A
A
A
Büro Memur-Sen Genel Başkanı Yanbaz: “İnsana dokunmanın en iyi yolu sivil toplum kuruluşlarıdır”

Büro Memur-Sen Genel Başkanı Vecdi Yanbaz, “Dünyaya açılmanın, özgürlükleri genişletmenin, topluma ve insana dokunmanın en etkili ve hatta tek yolu, sivil toplum kuruluşlarına alan açmaktır” dedi.

Büro Memur-Sen Genel Başkanı Vecdi Yanbaz, “Dünyaya açılmanın, özgürlükleri genişletmenin, topluma ve insana dokunmanın en etkili ve hatta tek yolu, sivil toplum kuruluşlarına alan açmaktır” dedi.


Büro Memur-Sen Genel Başkanı Vecdi Yanbaz, Server Vakfının düzenlediği “Türkiye’de Sendikal Hareketler” konulu konferansa katıldı. Server Vakfının Ankara Sincan’daki genel merkezinde düzenlenen konferansa Yanbaz’ın yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. Yanbaz, yaptığı konuşmada Türkiye tarihinde sivil toplum kuruluşlarının yeri ve önemini anlattı. Sivil toplum kuruluşlarının sadece Türkiye için değil dünyada da önemli bir misyona sahip olduğunu belirten Yanbaz, “Bazı dönemler oldu ki sivil toplum kuruluşları ülkenin gidişatına yön verdi. Bunların en açık, en bariz örneği kuşkusuz ki 28 Şubat’ta yaşandı. Rahmetli Erbakan ve hükümetinin düşürülmesine yönelik beşli çete merkezli destek oluşumlarını hatırlayalım. Eğer o gün bu girişimlere cevap verecek nicelik ve nitelikte sivil toplum zemini olabilseydi bugün Türkiye’nin durumu da, gelecek hikayesi de çok farklı olurdu. Demokrasinin, sivilleşmenin, özgürleşmenin kesintisiz ve sorunsuz bir içerikle hayat bulması, devlet karşısında sivil toplumun güçlendirilmesiyle mümkün” diye konuştu.



“Türkiye’nin önü her 10 yılda bir yapılan darbelerle kesildi”


Türkiye’de her 10 yılda bir yapılan darbelerle devlet-millet kaynaşmasının ötelendiği gibi, aynı zamanda darbelerle mühendislikler yapıldığını ifade eden Yanbaz, şöyle konuştu:


“28 Şubat sürecine ‘bin yıl sürecek’ denildi. İmam hatip binalarının bir kısmına el konuldu. İmam hatiplilere katsayı engeli getirildi. Orta kısımları kapatıldı. 8 yıllık kesintisiz eğitim MGK kararıyla dayatıldı. Üniversitelerin önü nizamiye kapılarına çevrildi. Üniversiteler kışlalaştırıldı. 12 yaş altına Kur’an-ı Kerim eğitimi yasaklandı. Almanya’da yüzyılın pedagojik yanlışı denilmesine ve dayatmadan uzaklaşılmasına rağmen Türkiye’de ‘karma eğitim’ dayatıldı. Özellikle İslam ülkelerinde eğitim gören öğrencilerin aldıkları üniversite diplomalarının denkliği kaldırıldı. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği eğitimi ilköğretim için eğitim fakültelerinin içerisine kaydırıldı. Birçok vakfın mal varlıklarına el konuldu. Başörtülü avı başlatıldı. YAŞ kararlarıyla gümüş yüzük takanlar ordudan atıldı. Bunların hepsi aslında bir toplum mühendisliğiydi. İşte sivil toplum kuruluşlarının önemi burada ortaya çıkıyor. Büro Memur-Sen ve Memur-Sen’in önemi tam da bu noktada anlaşılıyor. Çünkü biz milli iradenin yılmaz savunucuları olarak ortaya çıktık. Her zaman yasakların karşısında durduk, hak ve özgürlük mücadelelerinin yanında olduk.”



“15 Temmuz milat oldu”


Büro Memur-Sen ve Memur-Sen’in öneminin 15 Temmuz darbe girişiminde anlaşıldığını dile getiren Yanbaz, “28 Şubat sürecinde Büro Memur-Sen ve Memur-Sen güçlü değildi, kısık seslerdi. Ama aradan geçen 15 yılda idealleri uğruna canından geçen, ülkesi için gözlerini kırpmadan vatan nöbeti tutan, 15 Temmuz hain darbe girişimi duyulduğu andan itibaren sokağa çıkıp tankların üzerine yürüyen bir sivil toplum hareketi haline geldi. İşte, 15 Temmuz kanlı FETÖ darbe kalkışması da aslında küresel bir işgal girişimiydi. İşte bunu gören millet Çanakkale ruhuyla ayağa kalktı, Çanakkale destanını 12 saatte yeniden yazdı. Bizler alanlarda tarih yazarken, ümmet dualarıyla ayaktaydı. Çanakkale’de olduğu gibi yürekler birlikteydi. Biz her daim millet iradesinin yanında olduğumuzu söyledik ve uyguladık. Milli iradenin üzerinden tankların, uçakların geçmesine fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.



“15 Temmuz’da Türkiye’nin makus tarihi değişti”


15 Temmuz’da Türkiye’nin siyasi tarih içeriğinde ilk defa terörist bir darbeye, uzun erimli planlar içeren bir ihanet teşebbüsüne maruz kaldığını ifade eden Yanbaz, “Darbe, cunta ve işgal teşebbüsünün, faillerinin sosyolojik kulvarda taraftar edinememesi, meydanlarda büyük bir dirençle karşılaşması, darbecilerin kışlalardan çıkamaması toplumsal bilince ve dirence yön veren, bu süreci yöneten sivil toplum kuruluşlarının büyük katkısıyla gerçekleşti. 15 Temmuz akşamı bütün teşkilatımıza, teşkilat mensuplarımıza ve milletimize darbeye direniyoruz, meydanları boş bırakmıyoruz çağrısı yaptık. Bu çağrıyı bizzat hayata geçirirken ‘darbenin ancak böyle bertaraf edileceğine ilişkin donanım’ ve ‘bu donanımda ortaklaştığımız örgütümüze olan güven’ etkili oldu. Sivil toplum zemininde bugün sahip olduğumuz güven, çeşitliliğe, etkinliğe, imkân ve fırsatlara 1960’da, 71’de, 80’de ve 28 Şubat’ta sahip olabilseydik Menderes’i idamdan, gençlerimizi ve çocuklarımızı darbeler tarihi okumaktan kurtarabilirdik. Şunu da belirtmekte fayda var. 28 Şubat’ta sadece bir avuçtuk, sesimiz yeterince duyulmuyordu. Ama bugün 1 milyon üye sayımızla Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olduk. Bu büyümenin altında yatan sebep işte milletin teveccühüne mazhar olmaktır. Sivil toplum örgütlerinin önemini konuştuğumuz toplantıda unutulmamalıdır; dünyaya açılmanın, özgürlükleri genişletmenin, topluma ve insana dokunmanın en etkili ve hatta tek yolu sivil toplum kuruluşlarına alan açmaktır” ifadelerini kullandı.


Yanbaz, konuşmasının sonunda Server Vakfının yöneticilerine ve konferansa katılanlara teşekkür etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Narin Güran cinayetinde ek bilirkişi raporu dava dosyasında Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin dava dosyasında bulunan daraltılmış baz raporunun hangi teknikler ve hangi baz verileri kullanılarak hazırlandığına ilişkin ek bilirkişi raporu tamamlandı. Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu amca Salim, anne Yüksel ve ağabey Enes Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar "iştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesince alınan ara kararda, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak dosyada bulunan daraltılmış baz raporunu hazırlayanlardan hangi yöntem ile hangi baz verilerini kullanarak, hangi cihazlar ve hangi kriterlere uyularak, bilimsel tekniklerin neler olduğunu gösterir ve sapma payının olup olmama ihtimalini de belirtip ayrıntılı ek rapor aldırılması talep edildi. Ara karar doğrultusunda yeminli bilirkişiler tarafından hazırlanan ek bilirkişi raporu tamamlanarak Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesine sunuldu. Raporda, cep telefonlarının, baz istasyonları aracılığıyla mobil şebekeye bağlandığı, telefonlar ve baz istasyonları arasında radyo frekansları üzerinden veri iletildiği, kullanıcı bir arama yaptığında, mesaj gönderdiğinde veya internete bağlandığında, bu bilgilerin radyo sinyalleri yoluyla baz istasyonuna ulaştığı ve oradan operatörün ana iletişim ağına iletildiği kaydedildi. Bazlar ile coğrafi yer tespit etme yöntemlerinden birinin de "Triangulation (Üçgenleme)" yöntemi olduğu ifade edilen raporda, şu bilgilere yer aldı: "Cep telefonu, en az üç farklı baz istasyonuyla bağlantıda olduğunda, operatör bu baz istasyonlarına olan uzaklık bilgilerini kullanarak telefonun bulunduğu yeri yaklaşık olarak belirleyebilir. Her baz istasyonundan gelen sinyalin gücüne ve yayılma süresine göre bir mesafe hesaplanır, ardından bu bilgiler kullanılarak telefonun hangi bölgede olduğu belirlenebilir. GSM hatları ile yapılan görüşmeler sinyal aldığı baz istasyonunun yoğun olması halinde görüşme yapılan yere en yakın baz istasyonundan sinyal aldığı, yer değişikliği olduğunda bulunduğunuz kapsama alanından çıkıp başka bir baz istasyonunun kapsama alanına girdiği, cep telefonlarının çekmeme nedeni dış etkenlere bağlı olsa da bazen cihazın içerisindeki donanım ya da yazılım kaynaklı bir sorun da neden olabileceği, cep telefonunun içerisindeki antenlerde arıza ya da yazılım kaynaklı sorunların telefonun çekim gücünü etkileyebileceği gibi hususlar dikkate alınmaktadır. Dar alan baz tespit çalışması yapılırken Tavşantepe Mahallesi ve tüm dünyadaki bazlar ’Open Signal’, ’Netwok Cell Info Lite’, ’Netmonsters’ gibi programlar başta olmak üzere HTS analizi üzerine yazılımı yapılmış çeşitli lisanslı programlar üzerinden alınan veriler ışığında köyde bulunan bütün bazların tek tek tespiti yapılıp, sinyal gücü değerleri, görsellerde göründüğü gibi sinyal hücre bilgileri tek tek değerlendirilerek, alınan hücre bilgileri Microsoft Excel de oluşturulan çalışma sayfası ve programında sistemsel çakıştırma ve ayrıştırma algoritması kullanılarak tek tek analizi yapılmış olup, olayda adı geçen şahısların kullandıkları telefonların bulunabilecekleri yerlerin değerlendirilmesi yapılmıştır." Tavşantepe Mahallesi’ne 29-30 Ağustos’ta ve Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu tarih olan 8 Eylül ile 9 Eylül’de gidildiği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: "Bütün şüpheliler, Salim Güran’ın ikameti, Arif Güran’ın ve Nevzat Bahtiyar’ın ikameti, ara yerler, sokaklar üzerinde gündüz ve gece farklı gün ve saatlerde daraltılmış baz çalışması yapılmış, özellikle Arif ve Salim Güran’ın evi ve civarında çalışma yapılırken, bölgede bulunan görevlilerin cep telefonları kapattırılarak bazda yoğunluk olmaması gibi hususlar dikkate alınarak, farklı programlarla, en az iki hat kullanılarak, Arif ve Salim Güran ile Nevzat Bahtiyar’ın evi ve müştemilatında, ara yollarda adım adım çalışma yapılarak ana baz, yan baz GPRS bazları hataya yer verilmeden yüzlerce işlem yapıldıktan sonra titizlikle ve net bir şekilde tespiti yapılmıştır." Mahallenin tepede kalması, şehir merkezi ve civarda bulunan birçok bazdan sinyal alması, bazların sayısının oldukça fazla olmasının, gösterilen yerlerde dar alan baz çalışması imkanını kolaylaştırdığı, aksi takdirde baz sayısının az olması durumunda bu çalışmaların bu kadar detaylandırılamayacağı ifade edilen raporda, ayrıca Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu bölgenin söz konusu mahallenin aşağısında kalması nedeni ile bazların biraz daha geniş alanda verebileceği ve cesedin bulunduğu yer ve tarla gibi kısımlarda baz çalışmasının bölgelerin geniş olmasından dolayı çok detaylı çalışılamadığı belirtildi. Raporda, çalışmalar yapılırken bütün bazlar, bazların sinyal gücü, sinyal hücre değerlerinin tek tek tespit edilerek analiz yapıldığı aktarıldı. 22 farklı bazdan sinyal alındı "Tavşantepe Mahallesi sadece 1 bazdan sinyal almayıp en az 20 farklı bazdan sinyal almaktadır" ifadesine yer verilen raporda, sinyal alınan 22 baz istasyonuna ilişkin bilgiler paylaşıldı. Raporda, şüphelilerin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan (BTK) alınan HTS kayıtlarında bazların kayıtlı olarak bulunduğu ve listelendiği de belirtildi. Olay günü Arif Güran’ın ikameti ve müştemilatındaki baz kayıtları Raporda Arif Güran’ın ikameti ve müştemilatından alınan sinyallere ilişkin şu bilgiler yer aldı: "Salim Güran’ın olay günü saat 15.20 sıralarında Arif Güran’ın ikametine geldiği, 15.22 sıralarında ahır kısmına geçtiği, 15.22 ile 15.26 arasında evin içerisinde olduğu, 15.36 sıralarında Arif Güran’ın ikametine girdiği, 15.52 sıralarında Mehmet Selim Atasoy ile görüştüğünde Arif Güran’ın ikametinde olduğu ve 16.08 sıralarında Arif Güran’ın ikametinin arka tarafında bulunduğu, 16.35 sıralarında Uzunbahçe tarafından bulunan mısır tarlasında olduğu, Nevzat Bahtiyar’ın ise olay günü saat 15.10 sıralarında Arif ve Salim Güran’ın ikametleri arasında bulunan yol ile Arif’in evinin yakınlarında olduğu, 15.18 sıralarında Arif’in ikametine yakın olduğu, 15.27 sıralarında Arif Güran’ın ikametinde ve müştemilatında olduğu, 16.00 sıralarında Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu bölgede olduğu tespit edildi." Raporda, "Tek başına baz numaralarına bakılarak karşılaştırma yapılması hataya düşüreceğinden, söz konusu tespitler yapılırken, bölgede yaptığımız ölçümler sonucu elde ettiğimiz sinyal gücüne ilişkin veriler, kişinin HTS raporunda yer alan baz geçiş sıralaması, bölgeye hizmet sağlayan bazlardaki ara baz, ana baz ve yan baz ayrımının yapılması ve diğer hususlar değerlendirilmektedir" bilgisi de paylaşıldı. "Dar alan baz çalışmalarında yoruma dair en ufacık bir husus olamayacağı, yapılan çalışma sonuçlarının HTS’deki görüşmelere ve bazın yoğunluğuna ya da bazların değişkenliğine göre yön aldığı, bazların çok olmasının olayların ve şahısların bulundukları yerin tespitine avantaj ve kolaylık sağladığının bilinmesinin önemli olduğu ve bu çalışmalar yapılırken yaklaşık 2 metre ve 1 dakika bazlar arası geçişten ve hareketlilikten kaynaklı yanılma olabileceği hususunu vurgulamak isteriz" ifadelerine yer verilen raporda, ilk raporda yer verilen "Salim Güran’ın kullandığı telefonun, 21 Ağustos’ta saat 22.47 ile 22.55 arasında Narin Güran’ın cesedinin bulunduğu yerdeki mısır tarlasından baz verdiği" bilgisinde mısır tarlası olarak belirtilen alanın Narin’in cesedinin bulunduğu yerin yakınındaki tarla olduğu kaydedildi. Raporda, "Narin Güran cinayeti ile ilgili olarak dosyada bulunan HTS kayıtları ve Salim Güran’ın ilk ifadesi dışında herhangi bir delile temas edilmemiş, ifadelerden örnek alınmamış ya da kamera kayıtları ile ilgili tutanak, rapor alınmamış olup sadece sahada yapmış olduğumuz çalışmalar sonucu elde edilen veriler raporlanmıştır" denildi.
Ankara Fatih Çintimar: "Hukuk üzerinden hesabını soracağım" Eski Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, Dünya Atletizm Birliği’nin Türkiye’yi manipülasyon listesinin dışına çıkarmasının ardından yaptığı açıklamada, "Bu süreçte yapılan karalamaların hukuk üzerinden hesabını soracağım" dedi. Eski Atletizm Federasyonu Başkanı Fatih Çintimar, Dünya Atletizm Birliği’nin Türkiye’yi manipülasyon listesinden çıkarmasıyla ilgili detaylı açıklamalarda bulundu. Çintimar, "23 Eylül 2022 tarihinde gerçekleştirilen bayrak yarışmalarında manipülasyon yapıldığı iddiası ile ülkemizi Dünya Atletizm Federasyonu’na şikayet eden Necati Çeteci’nin iftirası üzerine bu listeye alınmıştı. Daha sonra da çeşitli yarışlardan çeşitli bahanelerle şikayetlerini devam ettirerek şahsımı, yönetimimizi ve sporcularımızı karalayarak bu süreci devam ettirebilmek için ellerinden geleni yaptılar. Son yapılan toplantı sonrası Dünya Federasyonu Başkanı Sebastian Coe ve Avrupa Federasyonu Başkanı Dobromir Karamarinov ile bizzat görüşerek bu işin kasıtlı olarak uzatıldığını ifade ettim. Bu ifadelerimizden sonra da gerekli son itirazlarımızı gerçekleştirdik ve bunun karşılığında da son yapılan toplantıda bugüne kadar herhangi bir bulguya rastlanmadığı için Türkiye’ye herhangi bir ceza verilmeden listeden çıkarılmıştır. Bunun için biz de bundan sonraki süreç içerisinde bu konuyla alakalı yasal haklarımız saklı kalmak üzere hukuk önünde gerekli tazminat haklarımızı kullanacağız" diye konuştu.