GÜNDEM - 14 Aralık 2024 Cumartesi 09:32

Ağrılı öğrenciler sınıf duvarlarını şehit resimleriyle süsledi

A
A
A
Ağrılı öğrenciler sınıf duvarlarını şehit resimleriyle süsledi

Ağrı İl Jandarma Komutanlığı ekiplerince köy okulunda yapılan etkinlikte, şehitlerin anısına sınıf duvarları şehitlerin fotoğrafları ve Türk bayraklarıyla süslendi.


Ağrı İl Jandarma Komutanlığı personelleri, “Kardeş Köy Okulu” projesi adı altında yapılan etkinlikle Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde bulunan Garnizon Telçeker Ortaokuluna gitti. Burada bulunan anasınıfını ziyaret eden ekipler, çocuklarla beraber şehitlerin fotoğraflarının bulunduğu çerçeveleri onların adını yaşatmak için sınıfın duvarlarına astı. Türk bayraklarıyla süslenmiş sınıflarında şehitlerin fotoğraflarını öpen çocuklar, unutamayacakları bir gün geçirerek, hayranlıkla baktıkları jandarma personelleriyle bir arada olmanın tadını çıkardı.



Ağrılı öğrenciler sınıf duvarlarını şehit resimleriyle süsledi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ASO’dan "İkinci Yüzyılda Yazılım Geleceği Zirvesi" Ankara Sanayi Odası (ASO), yazılım sektörünün tüm paydaşlarını “ASO İkinci Yüzyılda Yazılımın Geleceği Zirvesi”nde buluşturacak. Ankara Sanayi Odası, yazılım sektörünün bugünü ve geleceğini "İkinci Yüzyılda Yazılımın Geleceği Zirvesi"nde masaya yatıracak. ASO 35’inci Bilgisayar Yazılımları Sanayi Meslek Komitesi’nin koordinasyonunda düzenlenecek zirve, “Sağlıkta Bilişim” ve “Veri Merkezleri” konularıyla sektörün tüm paydaşlarını bir araya getirecek. Zirve, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Konferans Salonu’nda 18 Aralık Çarşamba günü yapılacak. Bilişim profesyonellerinin yazılımın geleceğini değerlendireceği zirvede; kamu ve özel sektör profesyonelleriyle sanayici, akademisyen, girişimciler ve öğrencilerin de olduğu binin üzerinde katılımcının buluşması bekleniyor. Zirvenin açılış konuşmalarını; Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kasım Gönüllü, Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, BTK Başkanı Abdullah Karagözoğlu ile ASO Bilgisayar Yazılım Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Nuray Başar yapacak. Ardından alanında uzman konukların katılımıyla “İkinci Yüzyılda Sağlık ve Teknoloji” ile “İkinci Yüzyılda Veri Merkezleri” başlıklı iki ayrı oturum gerçekleştirilecek. Paralel salonda ise “İkinci Yüzyılda Gençlik” oturumu düzenlenecek. Ankara Sanayi Odası Başkanı Seyit Ardıç, zirveye ilişkin yaptığı açıklamada, sanayinin dijital dönüşümü odaklı çalışmaları hızlandırdıklarını belirterek, şunları kaydetti: “Günümüzde küresel ekonominin dijitalleşme, sürdürebilirlik ve yenilikçilik ekseninde hızla dönüştüğü bir dönemden geçiyoruz. Bu süreçte, sadece üretimi, ihracatı yükseltmek artık tek başına yeterli değil. Verimliliği ve onunla birlikte yüksek teknolojili ihracatımızı da artırmalıyız. Uluslararası pazarlarda rekabetçiliğimizi güçlendirmek için yeni teknolojilere, dijital dönüşüme uyum sağlamak zorundayız, fırsatları iyi değerlendirmeliyiz. ‘İkinci Yüzyılda Yazılımın Geleceği’ zirvesi ile ülkemizin dijital dönüşüm sürecine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.” Ankara Sanayi Odası “İkinci Yüzyılda Yazılımın Geleceği Zirvesi", Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Ankara Kalkınma Ajansı ve KOSGEB’in destekleriyle düzenleniyor.
Ağrı AİÇÜ, GreenMetric’te başarı sıralamasını 118 sıra yükselterek 599’uncu sırada yer aldı Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ), GreenMetric (Yeşil Ölçüm) 2024 dünya üniversiteler genel sıralamasında 6 bin 350 puanla 599’uncu sırada yer aldı. AİÇÜ, 2024 yılında yükseköğretim kurumları arasında yapılan değerlendirmede başarı sıralamasını 118 sıra yükseltti. AİÇÜ sürdürülebilir, enerji verimli, doğayla uyumlu ve çevre dostu kampüsüyle dünya yeşil üniversiteler sıralamalarında üst sıralara yükselmeye devam ediyor. GreenMetric tarafından Türkiye’den ve 95 yabancı ülkeden toplam bin 477 üniversitenin sıralamaya dahil edildiği listede AİÇÜ, Ortam ve Altyapı kategorisinde bin 150, Enerji ve İklim Değişikliğinde bin 15, Atıkta 975, Su kategorisinde 710, Toplu Taşımada bin 250, Eğitim ve Araştırma kategorisinde ise bin 250 puan alarak toplam 6 bin 350 puanla dünyada 599’uncu, Türkiye’de ise 60’ıncı sıraya yükseldi. AİÇÜ Rektörü Prof. Dr. Abdulhalik Karabulut yaptığı değerlendirmede, AİÇÜ’nün sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynakları ve yeşil kampüsü ile dünyadaki yeşil kampüse sahip ilk 500 üniversite arasında olma hedefine çok yaklaştığını söyledi. Her mevsimde AİÇÜ kampüsünün farklı bir güzelliğe sahip olduğunu dile getiren Prof. Dr. Karabulut, AİÇÜ kampüsünün Türkiye ve dünyadaki en güzel kampüslerden biri olduğunu belirtti. AİÇÜ’nün ilk kez 2022 yılında GreenMetric değerlendirme listesinde 771’inci sırada yer aldığını anımsatan Prof. Dr. Karabulut, “Güneş enerjisi sistemi ile kendi enerjisini üreten, çevre kirliliğine neden olan atıkların düzenli bir şekilde toplanıp depolanmasını ve dönüştürülerek ekonomiye katkı sağlanmasını hedefleyen geri dönüşüm ve sıfır atık politikasını kararlılıkla uygulayan Üniversitemiz, fiziki yapılaşmasının yanı sıra akademik başarısı da her geçen gün artmaktadır. Bugün geldiğimiz noktada ulusal ve uluslararası anlamda Üniversitemizin görünürlüğü daha iyi durumdadır. Elde ettiğimiz başarılar ile yetinmeyip daha iyisini nasıl yaparız diye tüm çalışma arkadaşlarımızla büyük bir çaba sarf ediyoruz. Üniversitemizin GreenMetric platformunda başarılı bir şekilde yer almasında emeği bulunan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. AİÇÜ’nün görülmeye değer örnek bir kampüse sahip olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karabulut, Arif Nihat Asya’nın “Bir âbide istersen eğer, Ağrı’ya git! / Yükseklerden gelen büyük çağrıya git! / Çıkmışken yolcu, Ağrı’nın zirvesine / Dönmek ne demek? Kanatlanıp Tanrı’ya git!” dizeleriyle tüm vatandaşları Ağrı’ya davet etti.
Trabzon Kar suyu denize indi, fırtına çıktı, balık fiyatları arttı Doğu Karadeniz Bölgesi’nde hava sıcaklığının düşmesiyle kar yağışı etkili oldu. Denizlerde çıkan fırtına nedeniyle balıkçıların denize açılamaması tezgaha yansıdı. Geçtiğimiz günlerde 100 TL’ye kadar fiyatı düşen hamsi 200 TL’den satışa sunuldu. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde etkili olan kuvvetli fırtına nedeniyle balıkçılar denize açılamadı. Fırtınanın balıkçı tezgahlarına yansımasıyla av sezonunda hem vatandaşın hem de balıkçının yüzünü güldüren hamsinin fiyatı arttı. Geçtiğimiz günlerde 100 TL’den satılan hamsinin fiyatı 200 TL’ye çıktı. Kar suyuyla yağlanarak lezzetini arttıran hamsiye vatandaşlar ilgi gösterirken, balıkçı tezgahlarında istavrit 100 TL, mezgit 250 TL, sargan 250 TL, çinekop 250 TL, palamut 125 TL’den tezgahlardaki yerini aldı. Trabzon’un Ortahisar ilçesindeki Moloz mevkiindeki balıkçılık yapan Kadir Pınar, fırtına nedeniyle hamsinin fiyatının arttığını belirterek “Hamsi bugün az geldi. Kar yağması ve balıkçı teknelerinin denize açılamaması nedeniyle hamsi az oldu. Ama daha irileşti. Çinekop, mezgit, istavrit ve sargan gibi çeşitlerimizde var ama biraz kısıtlı. Az çıkınca hamsinin fiyatı da arttı. Denizde hava şartlarının düzelmesinin ardından hamsinin bol çıkacağını düşünüyorum. Şuana kadar güzel ve verimli bir sezon geçirdik. Vatandaş bol bol balığını tüketiyor. Onlarda bu durumdan memnun. Dün hamsinin kilosu 150 TL idi bugün ise 200 TL’ye çıktı” dedi. Balıkçı esnaflarından Gökmen Sevim ise kar suyunun hamsiye yaradığını kaydederek, “Bugün 300 kasa hamsi geldi. Bu fırtınada denize açılıp tutup getiriyorlar. Normalde bugün hamsinin kilosuna 250 TL dememiz gerekiyordu ama 200 TL’den satıyoruz. İnşallah havalar düzelir vatandaş yine hamsiyi 100 TL’den alır. Kar suyu hamsiye yaradı. İnşallah bundan sonra da bol olacak. İstavrit 100 TL, mezgit 250 TL, çinekop ve sargan 250 TL’den satılıyor. Bu sene balık yemedim diyen yalan konuşuyordur. Hamsi ve palamut bu sene iyi gitti. Palamut bu sene bol olduğu için hamsi az olur dedik ama fena olmadı. Geçen seneye göre bu sene iyi geçti. Kar yağdı, deniz kendini çalkaladı. İnşallah bundan sonra da bol olur” ifadelerini kullandı.
Bursa Dağdaki yüzlerce terk edilmiş sokak hayvanı her gün onun yolunu gözlüyor Bursa’da off-road tutkusu sayesinde kırsal alanlarda yüzlerce terk edilmiş sokak hayvanı olduğunu fark eden Ali Eren Soluk, her gün kilometrelerce yol kat ederek 500’e yakın köpekle ilgileniyor. 5 yıldır aynı araçla yanlarına giden Soluk’un off-road aracını gören köpekler büyük bir sevinçle peşinden koşuyor. Bursa’da yaşayan iş insanı Ali Eren Soluk, yıllar önce bir off-road topluluğuna katıldı. Zamanla kendi başına araziye çıkan Soluk, kamp yaptığı bir akşam kırsal alanda terk edilmiş köpekleri fark etti. Sonrasında araziye her çıkışında yanında kuru mama götürmeyi ihmal etmeyerek yüzlerce hayvanın sevgisini kazandı. İşi dışındaki vaktinin çoğunu kırsaldaki köpeklerine ayıran Soluk, 5 yıldır kilometrelerce yol giderek terk edilmiş sokak hayvanlarıyla ilgileniyor. Beslemenin yanı sıra tedavilerini ve aşılarını da üstlenirken, zorlu kış şartlarına karşı onlara yuva yapmayı da ihmal etmiyor. Yıllardır aynı off-road aracıyla köpekleriyle ilgilenmeye gitmesi sebebiyle, Soluk’un aracını tanıyan köpekler, büyük bir sevinçle aracın peşine takılıyor. “İnsan olduğumun farkına vardım” İnsanlığın temelinde merhametin yattığını söyleyen Ali Eren Soluk, “Eskiden off-road grubumuz vardı. Daha sonra araziye yalnız çıkmaya başladım ve bu mazlumları fark ettim. İnsanlık görevimden dolayı onlara bakmaya özen gösterdim. Bir gün yine arazideyken yanıma geldiler ve onlara verebilecek hiçbir şeyim yoktu. Bizlere muhtaç olduğunu orada fark ettim. Hiçbirisinin orada olması gerekmiyor. Daha sonraki gidişlerimde yanımda yiyecek götürmeye başladım. Ben yiyecek götürdükçe onlar daha çok çoğaldı. Bana güvendiler, diğerleri de gelmeye başladı. İnsan olduğumun farkına vardım, Allah beni yiyip, içip, gezip ya da mal edineyim diye yaratmadı” şeklinde konuştu. “Sadece mama desteği kabul ediyorum” Uzun bir süre hiçbir destek almadan kendi imkanları dahilinde ilgilense de iyiliğin paylaştıkça büyüyebileceğini kaydeden Soluk, “Yaptıklarımı daha sonra sosyal medyada yayınlamaya başladım. Bana destek vermek isteyenler oldu. Başta kabul etmedim. İnsanlar güvendiği insanlara destek vermek isteyebilirler, çünkü ben kötü bir şey paylaşmadım. Buradaki huzura ve mutluluğa ortak olmak isteyebilirler. Düşündükçe iyiliğin paylaşıldıkça büyüyebileceğini anladım. Maddi yardım kabul etmiyorum. Sadece mama gönderirlerse buradaki mutluluğa ortak etmek anlamında mama desteği almaya başladım. Yeterli mi derseniz, maalesef yetmiyor. Fırınlardan günlük kalan ürünleri topluyorum. Günde 4-5 saat hazırlığımız sürüyor. Hepsini küçük parçalara bölüyorum. Bazı firmaların, öğlen kalan yemeklerini buradaki mazlumlara getirmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı. Beslemenin yanı sıra tedavi ve yuva ihtiyaçları karşılanıyor Yaptığı şeyin beslemekten öte, sağlık, yuva ve sevgi ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak her biriyle tek tek ilgilendiğini belirten Soluk, “Yaklaşık 5 yıldır doğada terk edilmiş köpeklerle ilgileniyorum. Eskiden her gün geliyordum. Şimdilerde gün aşırı geliyorum. Artık yaşım da geçiyor, bedenen de eskisi gibi müsait değilim. Gelmediğim günler için de kuru mamalarını yedekliyorum. Bu şekilde 26 tane noktam var. Sayısını tam olarak bilememekle beraber yaklaşık 500 köpekle ilgileniyoruz. Bunların sadece beslenmesi değil, aynı zamanda düzenli olarak parazit ilaçlarının da verilmesi gerekiyor. Burada daha özgürler. İnsan şiddetinden uzaklar. Ama kesinlikle böyle bir yerde olmalarını tasvip etmiyorum. Burada veteriner kliniğindeki arkadaşlarımızın desteğiyle tedavi de yapıyoruz. Sonrasında ben de öğrendim uyuz hastalığına hangi ilaç verilir, yaranın tedavisinin nasıl yapıldığını kendim de öğrendim. Veteriner destekli kendim de tedavi ediyorum” diye konuştu. Her birinin ismi var Yüzlercesine isim verdiğini ve hepsinin de ismini aklında tutabildiğini söyleyen Soluk, “İsim vermek bir değerdir. Kızarken de severken de ismiyle hitap ediyorum. Hepsinin bir ismi var. Hafızamda da tutuyorum. İnsan ismini aklımda tutamayabilirim. Ama onların ismini unutmuyorum. Hepsi de kendi ismini biliyor” dedi. “Barınakların durumu içler acısı” Belediyelerin sorumluluktan kaçması sebebiyle faturanın hayvanlara kesildiğini kaydeden Soluk, “Ülkemizde barınakların durumu içler acısı. O mazlumlar aç, susuz bırakılarak hayatta kalmak için birbirlerini parçalamak zorunda kalıyor. 5199 sayılı yasa 20 yıl önce çıktı, birçok belediye görevini yerine getirmedi ve bu mazlumlar ürediler. Maalesef görevini yapmayanlar bunun faturasını mazlumlara kesiyorlar. Bu mazlumların yeri barınaklar, cezaevleri değil. Orada da güçlüler var, bir kap yemek konuluyor güçlü olan yiyor. Zayıf olan aç kalıyor. Kesinlikle barınaklara karşıyız. Doğal yaşam alanları yapılmasını destekliyoruz. Orada gönüllüler çalışmalı. Üremenin de önüne geçilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.