GÜNDEM - 26 Mart 2025 Çarşamba 13:52

Su ürünleri av yasağı 1 Nisan’da başlıyor

A
A
A
Su ürünleri av yasağı 1 Nisan’da başlıyor

Adıyaman İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, 1 Nisan-30 Haziran tarihleri arasında su ürünlerinin üreme dönemi olması nedeniyle avlanma yasağı olacağını açıkladı.


Adıyaman İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yaptığı yazılı açıklamada, her yıl balıkların ve diğer su ürünlerinin üreme dönemi olan 1 Nisan-30 Haziran 2025 tarihleri arasında iç sularda olan baraj, göl, gölet ve akarsularda her türlü su ürünlerinin avlanmasının yasaklandığını duyurdu.


İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yaptığı açıklamada, "Bu yıl da 1380 sayılı Su Ürünleri kanunu, yönetmeliği ve su ürünleri avcılığını düzenleyen 4/1 ve 4/2 numaralı tebliğler gereğince ilimizde 1 Nisan-30 Haziran 2020 tarihleri arasında su ürünleri avlanma yasağı uygulanacaktır. Bu dönemde, balıkçı teknelerinin karaya çekilmesi zorunludur. Ayrıca avlanma yasağı süresince gemilerde ve istihsal yerleri civarında istihsal vasıtası bulundurulmaz. Avlanma yasağı süresince istihsali yasaklanan su ürünlerinin her ne suretle olursa olsun satışı, nakli ve imalatta kullanılması yasaktır. Yasak başlamadan önce avlanan, satışa sunulacak ürünler ile işleme, değerlendirme ve muhafaza tesislerine konan ürünler için, yasağın başlamasından itibaren en geç 24 saat içerisinde ürünün ya da tesisin bulunduğu yerdeki il, ilçe müdürlüğüne başvuru yapılarak stok tespiti yaptırılması zorunludur. Stok tespiti yaptırılan su ürünleri, il, ilçe müdürlüğünden izin alınmadan kullanılamaz, satılamaz, nakledilemez ve ihraç edilemez. Av yasağından önce avlanılan ve stok tespiti yaptırılan iç su balıklarının, yasağın başlamasından itibaren en geç 7 gün içerisinde satışı, nakli, pazarlanması ve işlenmesi zorunludur. Avlanma yasağı süresince bu hükümlere uymayanlar hakkında 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanununun ilgili maddeleri gereği cezai işlem uygulanacaktır" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Prof. Dr. Yücel Namal, "Macaristan’da Osmanlı Döneminde dini hoşgörü hüküm sürmüştür" Türk-Macar ilişkileri üzerine çalışmalar yapan Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yücel Namal, Macaristan’da İslam’ın resmi din olarak kabul edilmesinin 109. yılı dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Osmanlı Devleti’nin 150 yıl süren Macaristan hakimiyeti döneminde dini hoşgörünün hâkim olduğunu belirten Prof. Dr. Yücel Namal, Macaristan’daki en önemli İslam eserlerinden birinin Gül Baba Türbesi olduğunu ifade etti. Namal, "Gül Baba, Osmanlı ordusuyla birlikte Macaristan’a gelmiş ve Budin’in fethi sırasında hayatını kaybetmiştir. Bu süreçten sonra türbesi, Macaristan’daki ve çevre bölgelerdeki Müslümanlar için önemli bir merkez haline gelmiştir" ifadelerine yer verdi. Berlin Antlaşması ile Müslüman nüfusun Bosna-Hersek, Avusturya-Macaristan tarafından işgal edildiğini ifade eden Namal, "93 Harbi dediğimiz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında imzalanan Berlin Antlaşmasıyla (13 Temmuz 1878) Müslüman nüfusun yoğun olduğu Bosna-Hersek’in, Avusturya-Macaristan tarafından işgal edilmiştir. Böylece birçok Müslüman geçici ya da sürekli olarak Macaristan’a yerleşmiştir. Macaristan’daki ve Bosna-Hersek’teki Müslümanlar dini bayramlar vesilesiyle Budapeşte’de bulunan Müslümanların tek kutsal yeri olan Gül Baba türbesinde buluşuyorlardı" dedi. 1909 yılında Osmanlı Hükümeti tarafından Macaristan’a gönderilen imam Abdüllatif Tanrısever’in Türk öğrenciler için öğretmen olarak görevlendirildiğini belirten Prof. Dr. Yücel Namal, Abdüllatif Efendi’nin Gül Baba Türbesi’nde cuma ve bayram namazları kıldırarak hutbeler verdiğini söyledi. Namal, "Birinci Dünya Savaşında yapılan müttefiklik ve bunun sonucunda doğan dostluğun neticesi olarak 5 maddelik İslamiyetin Macaristan da resmi din olarak kabulünü içeren yasa 30 Mart 1916 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu yasa Avrupa kıtasında müstesna bir örnek olarak tarihteki yerini almıştır. Bu yasanın çıkmasında başta Macaristan’daki Başşehbender Ahmet Hikmet Müftüoğlu ve Bosna-Hersekli Müslümanların önemli katkısı olmuştur. Bu yasa Avrupa kıtasında çoğunluğu Müslüman olmayan bir ülkede kabul edilmesi açısından da önemlidir" diye konuştu.