EĞİTİM - 13 Aralık 2024 Cuma 12:53

Kahta’da Muhammet Umut Parlak adına kütüphane açıldı

A
A
A
Kahta’da Muhammet Umut Parlak adına kütüphane açıldı

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde geçtiğimiz aylarda meydana gelen elim bir trafik kazasında bir okulun duvarına çarparak vefat eden Muhammet Umut Parlak’ın hatırasını yaşatmak adına bir kütüphane açıldı.


Kazada hayatını kaybeden Muhammed Umut Parlak’ın babası Fethi Parlak, oğlunun hayratına ve geleceğe umut olmak için Şehit Aydın Köse İlkokulu’nda bir kütüphane oluşturdu. Kütüphanenin açılışı, Şehit Aydın Köse İlkokulu’nda düzenlenen bir programla gerçekleşti. Açılışı törenine Kahta Kaymakamı Muhammed Üsame Sosyal, Kahta Belediye Başkanı Mehmet Can Hallaç, İlçe Milli Eğitim Müdürü Lütfü Başlı, AK Parti Kahta İlçe Başkanı Av. Gaffar Çelebi, kurum amirleri ve vatandaşlar katıldı.


Program, duaların ardından kurdelesinin kesilmesiyle başladı. Açılış sonrası Kaymakam Sosyal ve protokol üyeleri, öğrencilerle sohbet ederek kütüphaneyi inceledi. Kaymakam Sosyal, öğretmenler odasında okulun genel durumu ve öğrencilerin ihtiyaçları hakkında bilgi aldı.


Kaymakam Sosyal, kütüphanenin hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek, kütüphanenin çocukların geleceğine ışık tutacağına inandığını ifade etti. Soysal, Muhammet Umut Parlak’ın hatırasını yaşatacak olan anlamlı girişimin, öğrencilere ilham kaynağı olacağını sözlerine ekledi.



Kahta’da Muhammet Umut Parlak adına kütüphane açıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Başkan Çavuşoğlu, ALKÜ’de Alanyaspor’u anlattı Corendon Alanyaspor Kulüp Başkanı Hasan Çavuşoğlu, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nde (ALKÜ) düzenlenen "Alanyaspor’un Dünü, Bugünü, Geleceği" isimli söyleşide Alanyaspor’un tarihi sürecini ve geleceğini anlattı. Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ), öğrencilerinin geleceğine daha kaliteli yön vermek için sektörün önemli isimlerini öğrencileriyle buluşturmaya devam ediyor. ALKÜ Spor Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından "Sporda Kariyer Söyleşileri" kapsamında düzenlenen "Alanyaspor’un Dünü, Bugünü, Geleceği" isimli söyleşinin konuğu Corendon Alanyaspor Kulüp Başkanı Hasan Çavuşoğlu oldu. ALKÜ Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamdi Alper Güngörmüş moderatörlüğünde Alev Alatlı Konferans Salonu’nda Alanyaspor’un tarihi sürecinin anlatıldığı söyleşiye ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, Prof. Dr. Oğuz Karahan, ALKÜ Genel Sekreteri Onur Ocakdan, Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamdi Alper Güngörmüş, Spor Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Işık Bayraktar, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Başkan Çavuşoğlu: "Alanyaspor’u başarılara taşıdık" Corendon Alanyaspor Kulüp Başkanı Hasan Çavuşoğlu, söyleşiden önce ALKÜ Rektörü Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan’ı makamında ziyaret etti. Ziyaret sonrasında söyleşide katılımcılarla buluşan Başkan Çavuşoğlu’nun özgeçmişi sunuldu ve yaklaşık 5 dakikalık futbol yeteneklerinin yer aldığı video izletildi. Başkan Çavuşoğlu, kendisinin küçük yaştan itibaren spora olan ilgisini anlattı. Futbol ve Alanyaspor sevgisiyle Alanyaspor’a futbolcu olmaktan da büyük bir gurur duyduğunu söyleyen Başkan Çavuşoğlu, "Futbol oynamak çok güzel ama futbolu yönetmek dünyanın en zor işidir. 2000’li yılların başında yöneticiliğe başladığımda Alanyaspor’u 7 puan farkla 3. Lig’den 2. Lig’e çıkarmayı başardık. Kısa bir aranın ardından yöneticiliğe geri döndüm. Bu dönemde Alanyaspor, borç batağı ve transfer yasağı dönemi yaşıyordu. Alanyalı gazeteciler bir yönetim kurarak kulübe kayyum atanmasının önüne geçtiler ve yeni başkan seçilmesi için zaman kazandırdılar. Bu olayların ardından kimsenin başkan adayı olmaya cesaret edemediği kulübümüze başkan olmaya karar verdim. Amatör kümeye kadar düşecek bir kulübü, şehir ile ayağa kaldırdık. Bir günde 18 futbolcuya imza attırdım. Güzel transferler yaptık ve iki senede Alanyaspor’un borcunu bitirdik. Süper Lig’e çıktığımızda Alanyaspor’un gücüne inanmadılar ve sezon sonunda düşeceğini düşündüler. Ama her geçen gün başarımız yükseldi ve Süper Lig’in 9 yıldır başarılı takımlarından olmayı başardık. UEFA Avrupa Ligi’ne katılma başarısı göstererek Türkiye Kupası’nda final oynadık. Bundan sonraki süreçte de şehrimizle birlikte takımımızı daha çok başarılara ulaştırmaya çalışacağız" dedi. Başkan Çavuşoğlu, söyleşinin sonunda ALKÜ Spor Bilimleri Fakültesi öğrencileriyle staj ve çeşitli ölçümler gibi alanda destek verilecek bir anlaşma yapılacağını da söyledi. Başkan Çavuşoğlu, hayatıyla ilgili özel anılar da paylaşarak tarım ve çiftçiliği de çok sevdiğini, fırsat buldukça bu işlere de zaman ayırdığını belirtti. Söyleşinin ardından Başkan Çavuşoğlu, Rektör Türkdoğan, Rektör Yardımcısı Karahan ve Dekan Prof. Dr. Güngörmüş’e Alanyaspor forması hediye ederken, Rektör Türkdoğan da Başkan Çavuşoğlu’na hediye takdim etti. Rektör Türkdoğan, daha sonra Başkan Çavuşoğlu’na, Dekan Prof. Dr. Güngörmüş’e, Müdür Bayraktar’a teşekkür belgesi takdim etti. Söyleşi hatıra fotoğrafı ile sona erdi.
Siirt Siirt’te çiftçilere üzüm sıkma makinesi dağıtıldı Siirt’te "Bağcılığın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi" kapsamında, çiftçilere yüzde 70 hibe ile 95 adet üzüm sıkma makinesi, 30 adet sırt pulverizatör ve 30 adet budama makası dağıtıldı. Tören, il protokolü ve çiftçilerin katılımıyla Siirt Tarım ve Ağaç Müzesinde düzenlendi. Programda konuşan Siirt Valisi Dr. Kemal Kızılkaya; Siirt’in, Türkiye’nin önemli üzüm üretim merkezlerinden biri olma yolunda hızla ilerlediğini belirtti. Vali Kızılkaya; "İlimizde tespit edilen 27 farklı üzüm çeşidiyle 22 bin 355 dekar alanda 14 bin 895 ton üzüm üretilmekte olup bu rakamla biz Türkiye genelinde 28. sıradayız. Ancak hedefimiz bağ alanlarımızı 28 bin dekara ve sofralık üzüm üretimimizi ise 50 bin tona çıkararak, Türkiye’de ilk 15’e girmektir’’ dedi. Üzüm sıkma makinesi alan çiftçi Mehmet Nuri Sevgin; "100 dönüm civarında hem Eruh’ta hem Siirt’te üzüm bağım var. Bu üzümleri sıkarken çok büyük zahmetler yaşıyorduk. Valiliğimizin düzenlemiş olduğu proje kapsamında sıkma makinesi aldım ve bu sıkma makinesiyle iş gücümü 8’de 1’ine düşüreceğim. Geçen sene böyle bir deneyim yaşadım. Bir çiftçiden almış olduğum makineyi kullandım ve çok memnun kaldım’’ şeklinde konuştu. Yüzde 70 hibe ile 50 adet arı kovanı alan Ramazan Gündüz ise; ‘’Arıcılıkla uğraşıyorum. Devletimizin verdiği arı kovalarıyla beraber arılarımızı geliştirdik. Çok şükür çok sayıda güzel bir arı seviyesine getirdik. Arılarımız üçe katlandı. Vermiş oldukları katkılarından dolayı valimiz, il tarım müdürüz ve ilçe tarım müdürlerimize teşekkür ederiz. Devletin desteğiyle aracılığımızı baya geliştirdik’’ ifadelerini kullandı. (STK-AKK-Y)
Denizli Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Denizli il kongresine katılacak AK Parti Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleşen genişletilmiş ve daraltılmış il başkanları toplantısına katılan AK Parti Denizli İl Başkanı Yücel Güngör, ülke gündemi ve yerel siyaset hakkında açıklamalarda bulundu. Hedef 2028 ve 2029 olduğunu belirten Başkan Yücel Güngör, "Makamımız ne olursa olsun, görevimiz ne olursa olsun, çalışmaya devam edeceğiz. Biz asla ve asla umutsuz değiliz. Bu şarkı burada bitmeyecek diyen bir teşkilatız" dedi. Toplantının başında kongre sürecine ilişkin konuşan Başkan Güngör, “Kongre sürecimize 12 Ekim’de Sarayköy’den başladık ve 17 Kasım’da Pamukkale ilçesiyle finalimizi yaptık. 2028-2029 seçimlerine birlik ve beraberlik içinde devam edeceğiz. İki gün önce, genişletilmiş ve daraltılmış il başkanları toplantılarına Ankara’da katıldık. Kongremizi Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleştireceğiz. Kendilerinin il kongremize katılacak olması, bizim için onurların en büyüğüdür. Ocak ayı içerisinde geleceğini biliyoruz, ancak kesin tarihi netleştiğinde sizinle paylaşacağım. Önümüzdeki ana hedefimiz, 2028-2029 seçimleridir. Biz, vatandaşımıza hizmetkar olabilme bakış açısıyla yolumuza devam ediyoruz” dedi. AK Parti Genel Merkezi’nde Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında gerçekleşen genişletilmiş ve daraltılmış il başkanları toplantısına, AK Parti Denizli İl Başkanı Yücel Güngör, Pamukkale İlçe Başkanı Osman Özpek, teşkilat üyeleri ve protokol katılım sağladı. “Herkes gerçek diktatörü gördü” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı diktatör olarak eleştirenlere de seslenen Güngör, “Suriyelilerin 13 yıllık bir serüveni vardı. Diktatör neymiş, tüm dünyanın gördüğü görüntüleri hep birlikte izledik. Cumhurbaşkanımıza diktatör diyenler, gerçek diktatörün nasıl olduğunu görmüştür. Bu görüntüler, başta CHP olmak üzere, diktatörün ne olduğunu oradan çıkan görüntülerle ortaya koymuştur” diye konuştu. “Nerede mazlum varsa orada Türkiye var” Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her zaman mazlum milletler yanında yer aldığına da değinen Güngör, “Afrika’da, Somali ve Etiyopya’da iki ülkenin arasını bularak, dünya lideri olduğunu tekrar kanıtlamıştır. Sadece Türkiye’nin değil, mazlum milletlerin de imdadına koşmuştur. Nerede bir mazlum varsa, onun yanında olan bir Türkiye ve Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan vardır” dedi. “Bu şarkı burada bitmeyecek diyen bir teşkilatız” Bundan sonraki süreçte topyekün 2028 genel, 2029 yerel seçimlerine yönelik çalışmalarını sürdüreceklerine de değinen Güngör, bu şarkının burada bitmeyeceğini kaydetti. Başkan Güngör, “Yerel seçimlerin üzerinden 9 ay geçti. Milletimizin verdiği karar başımızın üzerindedir. Milletimiz, 2028’de genel olarak, 2029’da ise yerel olarak yeniden karar verecektir. Teşkilatlarımızla birlikte kendimizi gözden geçirip, milletimizin gönlüne girebilmek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Biz, Liderimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olacağız. Biz milletimizi çok seviyoruz. Biz bu şehre vefa borçluyuz. Makamımız ne olursa olsun, görevimiz ne olursa olsun, çalışmaya devam edeceğiz. Biz asla ve asla umutsuz değiliz. Bu şarkı burada bitmeyecek diyen bir teşkilatız. Bize ayar verecek olan varsa, o da milletimizdir. Hiçbir siyasi parti bize ayar veremez” dedi. “Benim siyasette 2 hedefim var” Siyasette 2 hedefinin olduğunu da vurgulayan Güngör, “Cenabı Allah’ın rızasını kazanmak, ikincisi ise milletimizin hayır duasını almaktır. Siyasete, ben gençlik kollarında başladım. Siyasete girdiğimizde ve şu anda il başkanı olarak önümüze iki hedef koydum. Bunlardan birincisi, Cenabı Allah’ın rızasını kazanmak, ikincisi ise milletimizin hayır duasını almaktır. Bunun dışında başka bir hedefimiz yok. Makam ve mevkilerin bir gün biteceğini, her makam sahibinin bir gün ‘önceki’ diye hitap edileceğini de biliyoruz. Biz de karar verilecekse, Recep Tayyip Erdoğan karar verir. Racon kesilecekse, Recep Tayyip Erdoğan keser. Recep Tayyip Erdoğan, benim gençliğimin kahramanıdır. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı tanıdığımda belediye başkanıydı, 16 yaşındaydım. Şu an 46 yaşındayım. Böylesine kahraman bir lider ile birlikte olmaktan dolayı şükrediyorum” diye konuştu.
Bursa Osmangazi’de gündem yerli malları Osmangazi Belediyesi’nin düzenlediği söyleşide “Yerli Mallarının Neden Satıldığı” usta gazeteci ve yazarlar tarafından konuşuldu. Osmangazi Gösteri Merkezi’nde düzenlenen “Yerli Malları Neden Satıldı?” söyleşisinde Ekonomist, Gazeteci-Yazar Cem Seymen ve Ekonomist Yazar Prof. Dr. Kenan Mortan, Gazeteci Mustafa Özdal moderatörlüğünde Türkiye ekonomisi ve yerli mallarının neden satıldığını konuştu. Düzenlenen söyleşiye Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, Bursa Büyükşehir Başkan Vekili Sinan Nergiz ve çok sayıda yurttaş katıldı. “Özelleştirmeleri alkışladığımızı utanarak söylüyorum” Düzenlenen söyleşide konuşan Ekonomist Gazeteci Yazar Cem Seymen, “Kamu iktisadi şirketleri dediğimiz aslında devletin şirketleri, devlete yük olduğu, ekonomiye herhangi bir katkı sağlamasını gerekçesiyle özelleştirme adı altında satmış. Benim Cumhuriyetçilik anlayışım böyle bir şey değil. Ben devletin şirketlerinin sadece iktisadi olmadığını düşünüyorum. Herhangi bir şeker ve tekel fabrikasına gitseniz, içinde kütüphane, yurt, kreş, çocuklar için oyun alanları var. Kadınlar için dikiş kurslarından tutun da el işlerine kadar kendi yetenek ve becerilerini hayatta onları bir birey yapacak her türlü donatıyı, bu kurslar eğitimler vererek ortaya çıkartan bir birey yetiştirmek üzere kurulmuş yapılanmalar yer alıyor. Lojman dediğimiz şey, işçilerin işten çıktıktan sonra basketbol oynadıkları, kütüphaneye beraber giderek okuyup geliştirdikleri bir alan. Biz bunları satarak toplumsal olarak bir bilgi, beraber olma, dayanışma, ortak sorunlara ortak çözümler bulabilme imkanını darmadağın etmiş olduk. Sadece devletin üzerinde yük olarak bize lanse edilen biz gazetecilerin özellikle o dönemde özelleştirmeleri alkışladığımızı utanarak söylüyorum. Özelleştirmelerin lanse edilmesi neydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomisi ve bütçesi o kadar kötü ve yardıma muhtaçtı ki bizim buradan gelecek milyar dolarlara ihtiyacımız vardı” şeklinde konuştu. “Eğitim, sağlık, enerji ve tarımda özel sektör olmaz olamaz” Yıllar önce kurulan bunca şirketin teker teker satılmasının üzüntü verici olduğuna dikkat çeken Seymen, “Evine çay girmeyen var mı? Çaykur nasıl zarar eder. Çaykur’un olduğu bir ülkede Karadeniz’de üzerine kar yağan bir ürün yetişmiş çay. Çay sıcak memleket ürünü üzerine kar yağmış bu ne demek ilaçsız üretebilirsin demek. Gübre atmana da gerek yok demek, dünyanın en organik çayı bende demek, Hindistan ve Srilanka’dan farkın bu Çaykur’da bunun üstüne kurulmuş, Çaykur zarar ediyor. Mümkün mü böyle bir şey? Dünya Ticaret Örgütü, dünyadaki hasılata bakar, IMF ve Dünya Bankası’yla görüşür dünyadaki hasılatın ne kadar olduğuna bakar ona göre Türkiye’ye bildirir, sen bu fiyatı açıkla diye.” diye konuştu. “193 ayrı ülkeden 268 ayrı ürünü ithal ediyoruz” Türkiye’nin 193 ayrı ülkeden 268 ayrı ürün ithal ettiğini söyleyen Cem Seymen, “Türkiye’nin modeli neydi, üretim üssü olacak ve ihracat yaparak büyüyecek ti böylece işsizlik azalacak kişi başına gelen milli gelirimiz artacaktı. Şimdi tamamen tersine döndü. Gıda ile sınanır onunla ayakta kalırız. Özellikle tarım özel sektörün insafıma asla terk edilemez tarım devletin işidir. Eğitim, sağlık, enerji ve tarımda özel sektör olmaz, insafına terk edilemez. Devletin mutlaka en azından düzenleyici, yönlendirici ve denetleyici olması gerekir. Bugün 1 milyon lira verdiğiniz okullarda çocuklarınız doğru düzgün eğitim almıyor. Enerjide de Trabzon’da 51, Giresun’da 45, Kahramanmaraş’ta 40, Artvin’de 34, Adana’da 31, Antalya’da 27, Sivas’ta 26, Mersin’de 23, Rize’de hidroelektrik santrali var, neden var bunlar Türkiye’nin enerji açığı var. Karadeniz’deki doğalgaz rezervini çıkartmanın Türkiye’de teknolojik karşılığı yok, biz çıkartamayız. Bizim öyle bir teknolojimiz yok, iddia edilen rezervin çıkartma hakkını Amerikan şirketine verilmesi yüzde 50 hissesinin de devredilmesi böyle bir şey olabilir mi” dedi. “Cumhuriyet Türkiye’si ikinci dünya savaşını aç olmadan açlık yaşamadan geçirmiştir” Yerli malları haftasının sadece yerli mallar olmadığını bir Cumhuriyet felsefesine dayandığını ifade eden Ekonomist Yazar Prof. Dr. Kenan Mortan da, “İlkokulda yerli malları haftası yaptığımızı bu yerli malları haftasında yurt ürünlerini getirerek bir masada toplandığımızı üstüne şiirler okuduğumuzu sonra öğretmenimizin bizden bir kompozisyon istediğini hatırlıyorum. Fakat işin sadece yerli mallar olmadığını bir Cumhuriyet felsefesine dayandığını bu vesile ile hazırlık yaparken öğrendim. Gördüm ki Şubat 1923 Türkiye’si, Cumhuriyet istikametini tayin etmek için İzmir İktisat Kongresini yapıyor. Bu kongrede ürünlerin yerlileşmesinden bahsediyor. Bizatihi oturum başkanlığı yapan Mahmut Esat Bey’in sözleridir. Sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çıkar ve der ki, ekonominin Türkleştirilmesi lazım. Nedir ekonominin Türkleştirilmesi? Ürün bizi cezbedecek. Atatürk, hiçbir felsefi ifadesini bir oluşumla tamamlamadan çekilmezdi. Dil devrimi gibi, kayıtlara baktığımda görüyorum ki 1923’de İzmir İktisat Kongresi, ekonominin bir anlamda Türkleşmesinden Türkiyeleştirilmesinden söz ediyor. Ama hemen sonra 1926’da çok ciddi olarak bir yerli mallar haftasını baz alacak Yerli Mallar Koruma Cemiyeti, kuruluyor. Büyük Millet Meclisi’nin bütün milletvekilleri aynı zamanda kurucu üyelerdir. Bu felsefe Yerli Mallar Koruma Cemiyeti’yle hayata geçiyor ama hemen ardından 1929’da bir yerli mallar tutum haftasının oluştuğunu ve bu hafta kapsamında yerli mallarının özendirilmesi için insanlara bu felsefi olayı anlatacak oluşumların baz olmasını istendiğini görüyoruz. Yerli malları olayı 1930’da bir felsefi ifade daha kazanıyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bu defa Rusya’dan uzmanlar getirilerek Türkiye’ye bir sanayi planı hazırlatılıyor. Plan 1933 yılında hazırlatılıyor, savaş 1939 yılında başlıyor. Savaştan 6 yıl önce Rus iktisatçısı oturur Türkiye’nin birinci sanayi planını yazar Atatürk’ün manevi kızı Afet İnan da bunun ön sözünü yazar, o önsözde Türkiye’nin 3 beyazları üretmesi hedefi konur, yaklaşan savaş pamuk, şeker ve unun üretilmesini öngören bir milli plan olarak girer, Kazım Taşkent, öncülüğünde Türkiye 5 yıl içinde 6 tane fabrika yaparak biri hala açıktır Eskişehir, şeker fabrikasını kurarak Türkiye savaşa girdiğinde şekersiz kalmasını önler Türkiye ikinci dünya savaşını çok çektik diyen çok insana rastlamışınızdır. Cumhuriyet Türkiye’si ikinci dünya savaşını 1939-1945 yılları dönemini aç olmadan açlık yaşamadan geçirmiştir. Kıtlık yaşamıştır ama bu anlamda mübrem madde dediğimiz zorunlu maddeleri açığını açlığını hissetmeden o dönemi geçirmeyi bilmiştir. Yerli malları haftası oluşumunun Türkiye’de yeniden ayağa kalkmaya çalışan bir ulusun kurduğu Cumhuriyet kendi felsefesi ve iradesini dile getirmeye çalıştığı bir olaydır” ifadelerini kullandı. “40 yılda yaklaşık 200 kamu mülkiyetine ait mal satılmış” Yerli mallarının satılma sürecinden bahseden Mortan, “1983 Stanley raporu, Türkiye’de kamu kesiminin küçülmesini öngörür buna hiç birimizin itirazı olamaz. Kamu şişmesini önleyin der. Morgan Stanley, raporunu 1983’de irade bir anlamda özelleştirme yasasıyla buluşturur, ilk özelleştirme yasası 1983 yılıdır. Çok basit anlamda Türkiye’de iki nedenle özelleştirilmeye gidileceği söyler, bir kamu ekonomisinin şişkinliğini önleyelim, iki kamuda etkinliği sağlayalım. 1984’den sonra 40 yılda 200 kamu mülkiyetine ait mal satılmış, bu fabrika, arsa ve duran bir tesis olabilir. 19 milyar küsur dolar hasılat alınmış 20 milyar harcama olmuş. Özelleştirme için siz bir aracı kuruluşa gidip diyorsunuz ki, sen bu ürünü parlat ve uluslararası satışı mümkün kıl diyorsunuz. Kamu mülkiyetine gelir bölümünde herhangi bir gelişim olmamış kamudaki etkinlik anlamında verimlilik dediğimiz karlılık anlamında bir gelişim olmuş mu ? Aselsan haricinde yok. Peki biz bunu niye yaptık diye sorma hakkına sahipsiniz, temelinde 40 yıl sonra daha daralmış bir kamu mülkiyetinin daha etkin çalışması ve daha az istihdamla bunu yürütmesi beklenirken kamu o güne kadar 1,5 milyon daha fazla insan istihdam ediyor. Kamu mülkiyetinde istihdamda hiçbir şekilde azalma yok” dedi. Söyleşinin sonunda Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir, konuklara günün anısına hediye takdim etti.