ASAYİŞ - 22 Mart 2025 Cumartesi 11:08

Topuk kanı alınmadığı için kayyum atanan bebek davasında karar çıktı

A
A
A
00:00
00:00
HD

Adana’da dünyaya gelen bebeklerinden topuk kanı aldırmadıkları için dava açılan ve 2.5 aylık bebeklerine kayyum atanan ailenin itirazı kabul edildi. Yürütülen soruşturmada neticesinde takipsizliğine karar verildi.

Murat (40) ve Seda (35) Çakmak çiftinin 4.5 ay önce özel bir hastanede M.T., adını verdikleri evlatları dünyaya geldi. Ancak aile, evlatlarından topuk kanı aldırmadı ve aşı olmasını istemeyerek evrakları imzalayıp daha sonra taburcu olup evlerine gitti.Ancak topuk kanı alınmayıp aşı yapılmadığı için özel hastane durumu çiftin ikamet ettiği mahallenin sağlık ocağına, onlarda Sağlık Bakanlığı’na bildirdi. Topuk kanı aldırmayan aile hakkında Sağlık Bakanlığı şikayetçi oldu ve Adana 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı. Açılan davada mahkeme, ailenin ifadesine başvurdu, 2.5 aylık M.T. için kayyum atanmasına karar verdi. Aile, mahkeme sürecinde Murat Çakmak’ın kardeşi F.Ç.’yi evlatlarının vasisi olarak mahkemeye bildirdi.

Aile karara itiraz etti

Baba Murat Çakmak, verilen karara avukatlarıyla birlikte itiraz etti. Yürütülen soruşturma kapsamında karar açıklandı. Kararda, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğü maddesi nedeniyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Ayrıca karar evrakı, aileye idari yaptırım kararı için İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderildi.

Topuk kanı alınmadığı için kayyum atanan bebek davasında karar çıktı

"Evladım demek ki belediye değilmiş"

İhlas Haber Ajansı’na konuşan baba Murat Çakmak, "Benim evladım demek ki belediye değilmiş. Karara itiraz ettik ve bu sonuç çıktı. Ben tıbba asla karşı bir insan değilim sadece topuk kanı alınmasını istemiyordum. Karara saygılıyız, adalet yerini buldu" dedi.

Umutcan İşledici

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: "Güzel ahlak, gencin süsüdür" Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Güzel ahlak, gencin süsüdür. Güzel ahlak, Peygamber Efendimizin ahlakıyla ahlaklanmak, bizim asla ihmal etmememiz gereken bir konudur. Buna dikkat edelim" dedi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde öğrencilere ‘İslam’ın Rehberliğinde Bilgiden Bilince’ başlıklı konferans verdi. Namık Kemal Üniversitesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, öğrencilere Müslüman bilim adamlarının bilime büyük katkıları olduğunu dile getirerek, "Bizim önce kendimizi bilmemiz lazım. İbn-i Sina’nın uğraşısı bu. İnsanı tanımaya çalışmış İbn-i Sina, oradan hastalıkları, ilaçları keşfetmiş. 11. yüzyılın bilim adamlarından Biruni, dünya onun adını o asra vermiş, 11. asra Biruni asrı diyorlar. İşte Farabi’yi alınız, Batının da önünde eğildiği büyük alimlerimizden İbn-i Rüşd’ü alınız" açıklamasında bulundu "Bilgi üreten üniversiteler olalım" Başkan Erbaş, Batının, Müslüman ilim adamlarının isimlerini tahrif edip değiştirerek intihal yaptıklarını ve kendilerine mal ettiklerini söyleyen Başkan Erbaş, "Bizim üniversitelerimizde fen bilimlerine çok önem vermemiz, kendi icatlarımızın, kendi buluşlarımızın olması gerekiyor. Batıdan geldikleri noktadan istifade edelim, alalım ama sadece tercümeyle kalmayalım. Sadece üretilen bilgiyi kullanmakla kalmayalım. Bilgi üreten üniversiteler olalım. Fen bilimlerinde de böyle, sosyal bilimlerde de böyle. Bizim kendimize ait çalışmalarımızın olması lazım" diye konuştu. Dini ilimler, din dışı ilimler diye bir tasnifin olmadığını kaydeden Başkan Erbaş, "İbn-i Sina tıpta, matematikte, fen bilimlerinde ne kadar uzmansa İslami ilimlerde de o kadar uzman bir alim. Biruni öyle, Farabi öyle. Hatta daha sonraki dönemlerde, böyle farklı farklı alanlarda uzman alimlerimiz var. İstanbul’un fatihinin hocası Akşemsettin öyle. Hep Fatih’in Arapça, Kur’an-ı Kerim hocası zannedilir. Halbuki Akşemsettin o dönemin en ünlü matematikçilerinden birisidir" ifadelerini kullandı. "İyilik öncüleriyiz" "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten meneden bir topluluk bulunsun, işte onlar kurtuluşa erenlerdir." ayet-i kerimesini hatırlatan Başkan Erbaş, "İlim insanları, alimler olarak, branşımız, eğitimimiz ne olursa olsun, hepimiz bu görev tanımı içerisinde yer alan iyilik öncüleriyiz. Kendimizi böyle konumlandıralım. İyiliği emretmek, kötülükten men etmek. İşte ilmin, hikmetin amacı budur" değerlendirmesinde bulundu. Başkan Erbaş, "İlim, bilgi sahibi olmak, bir eğitimi tamamlamak bitirmek, Allah’a şükretmemizi gerektiren bir durum. Şükrümüzü nasıl eda edeceğiz? İlmi, eğitimi kendimizde saklayarak değil, aldığımız ilmi, öğrendiğimiz bilgiyi başkalarına anlatarak, daha çok kalbe, gönle, zihne girerek, yardımcı olarak bilgimizi paylaşmamız lazım" diye konuştu. "Her ne işi yapıyor olursanız olun, o işinizin iş ahlakını göz ardı etmeyin" Hz. Peygamberin (s.a.s.) "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurduğuna işaret eden Başkan Erbaş, şunları söyledi: "Sizler mezun olduktan sonra yapacağınız iş ne olursa olsun, her ne işi yapıyor olursanız olun, o işinizin iş ahlakını göz ardı etmeyin. Ahlak, bizim kıyamete kadar insanların dikkat etmesi gereken bir husus. Son nefesimize kadar hep İslam ahlakı sınırlarını dikkate alarak yaşamamız lazım. Güzel ahlak, gencin süsüdür. Güzel ahlak, Peygamber Efendimizin ahlakıyla ahlaklanmak, bizim asla ihmal etmememiz gereken bir konudur. Buna dikkat edelim." Başkan Erbaş, öğrencilere başarılar diledi, katılımcıların Ramazan ayını ve Kadir Gecesini tebrik etti. Programa, Namık Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mümin Şahin, İl Müftüsü Mustafa Soykök ve il protokolü katıldı. (KML-