EKONOMİ - 25 Eylül 2024 Çarşamba 11:08

Limon bahçede 8, market ve pazarda 25 lira

A
A
A
Limon bahçede 8, market ve pazarda 25 lira

Adana’da hasadı devam eden mayer cinsi limon, bahçede 8-10 liradan alıcı bulurken, market ve pazarlarda 15-25 liradan satılıyor.


Türkiye’nin en önemli tarım merkezlerinden Adana’da Ağustos ayında başlayan mayer cinsi limonun hasadı sürüyor. Kent genelinde 230 bin dönüm alanda üretimi yapılan limondan 641 bin ton rekolte hedefleniyor.


Dönüm başına ise bahçelerden 3-4 ton arasında mayer cinsi limon hasat ediliyor. Binbir emekle toplanan limonlar, önce iç piyasada ardından da Rusya başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Mayer cinsi limonun fiyatı bahçede 8-10 lira arasında, market ve pazarlarda ise 15-25 lira arasında alıcı buluyor.



“Sıcak hava verimi etkiledi”


Hasat sırasında İhlas Haber Ajansı’na konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Ağustos ayının başında limon fiyatları çok yükseldiği için hasat yapıldı ve 24 Eylül itibarıyla limonun ihracatı da resmi olarak serbest hale geldi. Bu sene sıcak hava nedeniyle limonun verimi de etkilendi. Geçen sene 951 bin ton limon rekoltesi alırken bu sene 641 bin ton rekolte bekliyoruz” dedi.



“Aralık ayına kadar hasat sürecek”


Fiyatların çok memnun edici olmadığını aktaran Doğan, “Fiyatlar şu anda bahçede 8-10 lira arasında, market ve pazarlarda ise 15-25 lira arasında alıcı buluyor. Bundan sonra enterdonat cinsi limon çıkacak ve onun da fiyatının 13-16 lira arasında olması bekleniyor. Mayer cinsi limonun hasadı Aralık ayına kadar devam edecek” ifadelerini kulandı.



“Hasat 1 ay erken yapıldı”


Limon fiyatlarının geçtiğimiz aylarda çok yükseldiğini anlatan Mehmet Akın Doğan, “Geçen sezon yatak limonlar depolarda çürüdü ve depoya limon az girdi. Bu sebepten dolayı fiyatlar çok yükseldi ama şu anda normale döndü. Fiyatları normale döndürmek için hasat 1 ay erken başladı” diye konuştu.



Limon bahçede 8, market ve pazarda 25 lira

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Başkan Ceritoğlu Sengel’den turizm için markalama vurgusu İzmir Ticaret Borsası Eylül Ayı Meclis Toplantısı İzmir’in kadın belediye başkanlarının katılımıyla İZQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleşti. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Efes Selçuk sadece İzmir’in değil sadece Ege Bölgesi’nin değil Türkiye’nin gözbebeğidir” dedi. İzmir Ticaret Borsası Eylül Ayı Meclis Toplantısı’nda İzmir’in kadın belediye başkanlarını çalışmalarını ve projelerini anlattı. İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer ve İzmir’in kadın belediye başkanlarının katıldığı toplantıda konuşan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, İzmir’in kent olarak bir lobisi olması gerektiğinin altını çizdi. Sengel; “İzmir ihracat anlamında ürünlerin üretildiği yerlerden bir tanesidir. Bir meyve sepetinin içinde yaşıyoruz değil mi? İzmir’in gerçekten siyaset ile kamuoyu ile odalarla, kamu kurumlarıyla bir lobisi var mı? Hep beraber bir yerlerle kontak kuruyor muyuz?” dedi. İzmir’in tarihi, tarımsal ve turistik zenginliklerinin ortaya çıkarılması için bir kompozisyona ihtiyaç duyduğunun altını çizen Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel; “Efes Selçuk Belediye Başkanı olarak şunu söylemek isterim ki; ’Efes Selçuk’ ibaresini kullanmaya başladığım 2019 yılından bu yana bir şeyin mücadelesini veriyoruz. Biz bir markalama çalışması yapıyoruz, değerlerimize sahip çıkıyoruz. Efes’i Aydın’da zannediyorlar. Agroturizm dediğimiz tarımı ve turizmi bir araya getiren bir kavram var. Bunun için özel sektör ve belediyeler olarak neler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İzmir için, ilçelerimiz için bu kompozisyonu oluşturmalıyız. Biz bütün belediye başkanlarımız ile beraber bunu yapmaya çalışıyoruz. Geçen dönem de bunun için çalıştık ama bence bir lobi oluşturup bir kompozisyon yazmak zorundayız” dedi. Tüm belediye başkanlarının İzmir için birlik içinde çalışması gerektiğine dikkat çeken Başkan Ceritoğlu Sengel; “Hepimiz yan yana mücadele etmeye çalışıyoruz. Hem üzülüyorum hem de gurur duyuyorum. Üzülüyorum çünkü 30 yıldan bu yana İzmir’de Cumhuriyet Halk Partisi varken, en yüksek kadın belediye başkanı sayısı 8 oldu. Gurur duyuyorum, bugüne kadar en yüksek sayıya ulaştık, 9 tane kadın adayımız vardı. Ne kadının erkekten ne erkeğin kadından farkı yok. Yönetişim gönülle oluyor, akılla oluyor. Hepimizde de eşit var” dedi.
İstanbul Güvenli Ödeme Sistemi ile araç satışında dolandırıcılık ortadan kalkacak Araç satışında alıcıyı ve satıcıyı koruma amacıyla uygulanacak ‘Güvenli Ödeme Sistemi’ 27 Eylül itibariyle zorunlu hale geliyor. İkinci el araç alım satımı sırasında nakit olarak ödenecek araç satış bedelini güvence altına alan ‘Güvenli Ödeme Sistemi’ 27 Eylül’de zorunlu hale geliyor. Yeni sistem ile dolandırıcılıkların önüne geçilmesi, alıcıyı ve satıcıyı korumak hedefleniyor. Araç satışında sahte para ve satış bedelinin ödenmemesi gibi riskler ortadan kalkıyor Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Noterler Birliği işbirliğiyle uygulamaya alınan Güvenli Ödeme Sistemi ile nakit taşıma, sahte para ve satış bedelinin ödenmemesi gibi risklerin ortadan kaldırılması hedefleniyor. Uygulamada, önce satıcı güvenli ödeme sürecini başlatacak, sonra alıcı notere gitmeden önce referans numarası ile parayı aracı kuruluşa yatıracak. Yeni ruhsatın çıkması yani satışın onaylanmasının ardından güvenli hesapta bekleyen para anında satıcının hesabına geçecek. Güvenli Ödeme Sistemi’nin 27 Ağustos’ta yetki belgesi bulunan işletmelerde zorunlu olarak uygulanmaya başladığını, 27 Eylül’de ise tüm araç satışları için zorunlu hale geleceğini belirten Galerici Gökhan Ardeşen, ‘‘Güvenli Ödeme Sistemi çok basit uygulanacak bir sistem. Bu yöntem ile araç alım satımı çok daha güvenli oluyor. Sisteme dahil olan bankalarda araç bedeli ortak havuzda tutuluyor. Araç satışı gerçekleştiğinde siteme dahil bankaya bildirim gidiyor ve banka havuzda bekleyen satış bedelini anında satan kişinin hesabına aktarıyor’’ dedi. Uygulama güvenli bir sistem olduğunu ifade eden Ardeşen, ‘‘Biz yetki belgesi bulunan işletmeler olarak güvenli ödeme sistemini şuanda kullanıyoruz. Araç satışında banka, satış bedelinden 105 lira mahsup edecek. Bu bedelin 52,5 lirası işlem katılım payı olarak Türkiye Noterler Birliği’ne aktarılacak. Sistemi Ticaret Bakanlığı denetleyecek’’ şeklinde konuştu.
Yozgat Yozgat’ta Halk Pazarı’nda farkındalık çalışması Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından kadına yönelik şiddette farkındalık oluşturmak amacıyla Yozgat İl Merkezinde her hafta Çarşamba günleri kurulan Halk Pazarı ziyaret edilerek Pazar tezgahlarına çeşitli sloganların yazılı olduğu dövizler asıldı. Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından ‘Kadına yönelik şiddete hayır!’ kampanyasına yönelik farkındalık çalışmalarına pazarcı esnafı da dahil edildi. Daha önce Salı Pazarında farkındalık çalışması yapan kurum personeli, bugün de Çarşamba Pazarında esnaf ve alışveriş yapanlarla bir araya geldi. Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü personeli, Çarşamba Pazarı’nın kurulduğu kapalı Pazar yerine ellerinde dövizlerle geldi. Personel, pazarcı esnafını kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda bilgilendirme yaptı, broşür dağıttı. Üzerinde, "Lahanadan turşu olur, kadına şiddet son bulur, Domatese dikkat, kadına saygı şart, Çilek tatlı; şiddet olmaz haklı, Kabakla yap mücver, kadına birer mücevher, Bu tezgahta şiddete yer yok, Domates biber patlıcan kadından geliyor her can, Bir kadını ağlatan tek varlık soğan olsun; kadına şiddet son bulsun" gibi slogan yazılı dövizleri ise, pazarcı tezgahlarına astı. ‘Şiddetsiz Halk Pazarı’ sloganı ile yapılan çalışmalar kapsamında kadınların cep telefonlarına KADES uygulaması yüklenirken, pazarcı esnafına ve müşterilerine Kadına El Kalkamaz projesi hakkında bilgi verildi. Çarşamba Pazarı’nda gerçekleşen etkinlik sonrası konuşan Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Arif Topal, kadına şiddete hayır sloganı ile daha önce salı pazarında yaptıkları farkındalık çalışmasını Çarşamba Pazarı’nda da gerçekleştirdiklerini söyledi. İl Müdür Yardımcısı Sevda Şahin ise kadına yönelik şiddet bir insanlık suçu olduğunu, insanlığa ihanet olduğunu belirtti. Bu ihaneti sona erdirmek için, toplumda farkındalık oluşturmak için, kadınların telefonlarına KADES uygulamalarını indirmelerini, halk pazarına geldiklerini ve farkındalık çalışması yaptıklarını kaydetti. Çeşitli sloganlarla çalışma yaptıklarını dile getiren Şahin, ‘’Esnafımız bu konuda çok duyarlı. Bizlere destek oluyorlar, sloganlar hoşlarına gitti, bunu pazar tezgahlarında görmeleri onları da bizleri de mutlu etti. Oradan alışveriş yapan vatandaşın da bir nebze olsun dikkatini çekti’’ dedi. Etkinliğe Yozgat Vali Yardımcısı Türker Çağatay Halim ile Yozgat Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Arif Topal da katıldı.
Erzurum Matbaalar dijitalleşme mağduru Erzurum Matbaa, Kırtasiye, Tabela ve Fotoğrafçılar Esnaf Odası Başkanı Hikmet Karaca, esnafa e fatura ve e-arşiv mecburiyeti getirildikten sonra ülke genelinde yaklaşık 40 bin matbaanın iş yerini kapatmak zorunda kaldığını söyledi. Dijital çağın hızla ilerlediği bir dönemde, matbaa sektörünün kendi evrimini yaşamak durumunda olduğunu ifade eden Karaca, “Ancak bu evrim beraberinde çeşitli zorlukları da getiriyor. Teknolojik gelişmelerin hızına ayak uydurmak, değişen taleplere cevap vermek ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek matbaa sektörünün önündeki en büyük zorluklar arasında yer almaktadır” dedi. Karaca, bir dönem her tür materyalin basılmasında ve çoğaltılmasında anahtar bir rol oynayan matbaaların günümüzde farklı bir gerçeklikle karşı karşıya kaldığını anlatan Başkan karaca açıklamasını şöyle sürdürdü; “Dijitalleşme ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte, belgelerin ve yayınların çoğu dijital ortamda paylaşılır hale geldi. Elektronik medya, basılı yayınları gölgede bırakırken, matbaa sektörü de buna ayak uydurmak zorunda kaldı. Hazine ve Maliye Bakanlığının büyük, küçük demeden bütün esnafı E Fatura veya E Arşiv sistemine geçirmesi ile birlikte yaklaşık 35-40 bin matbaa işinin %60’ını kaybetti, birçok matbaa da kapısına kilit vurmak mecburiyetinde kaldı.’’ Matbaa sektörünün kullandığı malzemelerin yüzde 85’i dövize endeksli ve ithal ‘’Matbaa sektöründe başta kâğıt olmak üzere boya ve diğer kimyasalların %90’ına yakını ithal. Fotokopi kâğıdının bile %16’sı Türkiye’de üretiliyor, geriye kalan %84’ü ise ithal ediliyor. Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra devlet tarafından açılan 13 tane kâğıt, karton ve selülozik üretebilen kâğıt fabrikalarımız vardı. SEKA fabrikaları kâğıt ihtiyacımızın yüzde 65’ini karşılıyordu. Yazık ki bu fabrikalarımızın tümü özelleştirme adı altında kapatıldı. O fabrikaların birçoğunun yerinde ya TOKİ siteleri yapıldı ya da özel şirketler tarafından satın alınarak başka amaçlarda kullanıldı. Kâğıt, karton ve selüloziğe ulaşma hususunda büyük sıkıntılar yaşayan sektörümüzün az da olsa rahatlayabilmesi için devlet desteğinde ya da devletin kendisi yurdun değişik bölgelerinde, değişik kâğıt türleri üretebilen en az 10-15 tane kâğıt fabrikasını açıp acilen üretime geçirmesi gerekiyor. Ayrıca Resmi Dairelere yapılan işlerde kesilen tevkifat uygulamasından vazgeçilmeli. Öte yandan birçok kâğıt cinsinde KDV oranı yüzde %10, kâğıda baskı yapıldıktan sonra ise KDV oranı %20’ye çıkıyor. Matbaacıyı zor durumda bırakan bu yanlış uygulamadan da bir an önce vaz geçilmesi gerekiyor.’’