ASAYİŞ - 16 Mart 2012 Cuma 13:57

İNTİHAR EDEN GENÇ KADININ AİLESİNE DEVLET SAHİP ÇIKTI

A
A
A
İNTİHAR EDEN GENÇ KADININ AİLESİNE DEVLET SAHİP ÇIKTI

Adana’da yoksulluk yüzünden intihar ettiği ileri sürülen 26 yaşındaki Emine Akçay’ın geride bıraktığı 2 çocuğa devlet sahip çıktı.
Babaannelerinin yanında kalmaya başlayan 6 aylık Kardelen ile 6 yaşındaki İsa’yı ziyaret eden Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü İpek Kobaner, çocukların eğitim başta olmak üzere birçok ihtiyacını karşılayacaklarını açıkladı. Eşinin yoksulluk yüzünden intihar ettiği iddialarını yalanlayan koca Hüseyin Akçay ise, "Zengin değildik ama yoksul da değildik" dedi.
Merkez Seyhan ilçesi, Aydınlar Mahallesi’ndeki evinde maddi imkansızlık nedeniyle bunalıma girerek intihar ettiği ileri sürülen Emine Akçay’ın geride kalan 2 çocuğu babaanne Şerife Akçay’a (69) teslim edildi.
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü İpek Kobaner, babaannelerinin sıvasız, çatısı çinkolu evinde barınmaya başlayan İsa ve Kardelen’i ziyaret ederek çeşitli hediyeler verdi. Çocukların sağlık durumları hakkında bilgi alan Kobaner, "Bu çocuklar artık hepimizin çocukları. Devlet olarak her türlü yardımı yapacağız. Şu anda acil ihtiyaçlarını belirleyip bunları gidereceğiz. Babaannesi ve halasının yanında mutlular. Onları çocuk yuvasına almamıza gerek yok. Babaya da iş bulmaya çalışacağız" dedi.
İntihar eden eşinin ardından, çocuklarıyla birlikte annesinin evine gelen Hüseyin Akçay, eşinin intiharıyla ilgili çok değişik ve gerçek olmayan iddiaların yazılıp çizildiğini ifade ederek, "Sürekli bir işim olmadı. 3 ay çalışıyorsam 10 gün evdeydim. Zengin değildik ama yoksul da değildik. Orta halli bir aileydik. Şu anda devletten tek isteğim sigortalı bir iş. Eğer iş imkanı sağlanırsa çocuklarıma daha iyi bakabilirim. Çocuklarımın fön makinesiyle ısındığı da doğru değil. Dediğim gibi zengin değiliz ama
kendi ihtiyaçlarımızı gideriyorduk. Eşimle bir sorunum yoktu. Neden intihar ettiğini bilmiyorum" diye konuştu.
Dede Heseyin Akçay da oğlunun yaşadığı ortamın çok iyi olmadığını ancak eşinin açlık ve yoksulluk nedeniyle intihar etmediğini kaydetti.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERÜ Hastaneleri’nde, akciğer kanseri cerrahi tedavisinde son gelişmeler anlatıldı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri’nde, ‘Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı’ kapsamında, akciğer kanseri cerrahi tedavisindeki son gelişmeler anlatıldı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Önal tarafından Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonu’nda düzenlenen seminere, öğretim üyeleri, hekimler ve diğer sağlık çalışanları katıldı. Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Önal, seminerde yaptığı konuşmada; Akciğer kanseri cerrahisinde rezeksiyon şekilleri, cerrahi tedavide uygulanan insizyonlar, minimal invazif cerrahi yöntemleri, minimal invazif cerrahide kullanılan görüntüleme yöntemleri ve cerrahi malzemeler hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Ömer Önal, “Hastanemizde yaklaşık 10 yıldır kapalı akciğer ameliyatlarını tek bir kesiden başarılı bir şekilde yapmaktayız. Akciğer kanseri cerrahisinde temel amacımız; Geride makroskopik veya mikroskobik düzeyde tümör bırakmadan, cerrahi sınırlar temiz olacak şekilde akciğer rezeksiyonu yapmak, ilgili hemitoraksta bulunan lenf notlarının örneklenmesi veya diseksiyonun tamamlanmasını sağlamaktır.” şeklinde konuştu. Akciğer kanseri cerrahisinde uygulanan cerrahi yöntemlere ve şekillerine değinen Doç. Dr. Ömer Önal, meta analizlerle yapılan bilimsel çalışmalar hakkında bilgiler vererek, uygulanan cerrahi yöntemlerin avantajları ve dezavantajlarını anlattı.
Eskişehir Fibromiyalji tedavisiyle ilgili dikkat edilmesi gerekenler Özel Ümit Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Semiha Ülkü Gül, fibromiyalji hastalığı ve tedavisi hakkında bilgilendirmede bulundu. Fibromiyalji diğer, adı ile yumuşak doku romatizmasının 3 aydan daha uzun bir süre devam eden, yaygın vücut ağrısı ile seyreden kronik hastalık olduğunu aktaran Dr. Semiha Ülkü Gül, bu hastalığım toplumda yüzde 1 ile 4 oranında görüldüğünü söyledi. Hastalığın daha çok 30 ila 50 yaş aralığındaki kadınlarda görüldüğünü ifade eden Dr. Gül, hastaların genellikle vücudun değişik bölgelerinde yaygın ağrı, uyuşma ve elektriklenme şikayetlerinin olduğunu anlattı. Ayrıca hastaların sabah uyandıklarında eklemlerinde katılık hissi, vücutta aşırı yorgunluk ve halsizlik hissettiklerini belirten Dr. Gül, fibromiyalji olanların yoğun bir şekilde uyku sorunu yaşadıklarını dile getirdi. Fibromiyaljinin uykuya dalmada güçlük veya gece sık sık uyanmaya da neden olabildiğinden bahseden Dr. Gül, bilişsel fonksiyonlarda kayıp, unutkanlık, bir olaya konsantre olamama, baş ağrısı ve bağırsak problemlerinin de bu duruma sıklıkla eşlik ettiğine dikkat çekti. "Nedeni tam olarak bilinmiyor" Fibromiyaljinin nedeninin tam olarak bilinmediğini ifade eden Dr. Gül, yapılan çalışmalarda beyin ve omurilikteki ağrı algılayan alanlarda kimyasal bir bozukluğun olduğu görüldüğünü söyledi. Bu kimyasal bozukluğa etken olarak, genetik faktörlerin yanı sıra stres, travma, bazı enfeksiyonların ve hormonal dengesizliklerin de sebep olabildiğini dile getiren Dr. Gül, “Fibromilyalji teşhisinde herhangi bir laboratuvar veya görüntüleme yöntemi bulunmamakta, teşhis ve diğer hastalıklardan ayırma için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır” şeklinde konuştu. "Non medikal olarak beslenme desteği çok önemlidir." Hastalığın tedavisinde medikal ve non medikal tedavilerin birlikte kullanıldığını aktaran Dr. Gül, tedavilere ilişkin olarak ise şunları kaydetti: “Medikal tedavide ağrıyı düzene sokacak antidepresan ve ağrı kesiciler kullanılmakta, vitamin ve mineral eksikliklerinin giderilmesi de ağrıların azalmasında faydalı olabilmektedir. Non medikal olarak beslenme desteği çok önemlidir. Paketli, işlenmiş gıdalardan uzak durulması ve glutenden eksik beslenilmesinin hastalığın tedavisinde yararlı olduğu gözlenmiştir. Tedaviye destek olması bakımından mutlaka egzersiz programı hazırlanmalıdır. Büyük kas grupların çalıştıran pilates, yoga, yürüyüş, yüzme ve aerobik gibi egzersizlerin ağrıyı azalttığı görülmüştür. Eğer ağrılar fiziksel olarak tek bir bölgede toplandıysa fizik tedavi yöntemi de kullanılabilmektedir. Kuru iğneleme ile kas spazmları çözülebilmekte ve nöral terapi de yine ağrıların azaltılması konusunda fayda sağlamaktadır. Medikal ve non medikal tedavi yöntemleri bir arada kullanılarak hastanın günlük yaşam konforunun daha iyi seviyelere çıkarılması konusunda başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.”