ASAYİŞ - 15 Ocak 2025 Çarşamba 17:23

Kesikbaş cinayetinde 9 sanığa beraat

A
A
A
Kesikbaş cinayetinde 9 sanığa beraat

Zonguldak’ta 70 yaşındaki emekli maden işçisi Mustafa Keleş’in başının kesilerek vücudundan ayrı bir yere gömülmesiyle ilgili tutuksuz yargılanan 9 sanıktan 2’si duruşmada hazır bulundu. Mahkeme heyeti; kararını açıkladığı duruşmada sanıklar hakkında suçla ilgili şüpheden uzak somut bir delil bulunmadığını belirterek ayrı ayrı beraatlerine karar verdi.


Çaycuma ilçesine bağlı Dursunlar köyünde 21 Kasım 2021 günü emekli madenci 70 yaşındaki Mustafa Keleş’ın cesedi başından ayrılmış şekilde ormanda bulundu. Jandarma ekiplerinin yaptığı titiz çalışma sonucu Keleş’in baltayla kesildiği düşünülen başı, vücudundan yaklaşık 300 metre uzaktaki bir kuyuda bulundu.


Köye giriş çıkışların sınırlandırıldığı ve olayla ilgili tüm şüphelilerin ifadelerinin yanı sıra parmak izlerinin de alınarak DNA örnekleriyle eşleştirildiği olayda bazı şüpheliler gözaltına alındı. 8,5 ay tutuklu kalan İbrahim K., 18 Mayıs 2023 günü görülen duruşmada somut delil bulunmaması ve sağlık durumu göz önüne alarak tahliye edildi.


"Ağaç keserken, balta savururken görüntüleri var"


Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılamada "nitelikli şekilde kasten öldürme" suçlamasıyla yargılanan 9 tutuksuz sanıktan 2’si hakim karşısına çıktı. Diğer tutuksuz sanıklar Fatma K., İbrahim K., Ender T., Serkan T., Cihan T., Soner T. ve Sedat A. ise duruşmaya katılmadı.


Duruşmada tutuksuz sanıklar Mevlüt T. ile İlyas A.’nın yanı sıra başı kesilmiş halde bulunan Mustafa Keleş’in beş çocuğu ile taraf avukatları katıldı. Babasının katilinin bulunmasını isteyen oğlu Metin Keleş, "Bende tutuksuz sanıklar İbrahim K. ile Fatma K.’nin ağaç keserken, güçlü kuvvetli balta savururken görüntüleri var. Dolayısıyla babamın katili İbrahim K., azmettirenin ise Fatma K. olduğunu düşünüyorum. Cezalandırılmalarını talep ederim" dedi.


"Tüm sanıkların canice hisle kasten öldürme suçundan cezalandırılmalarını talep ederiz"


Mustafa Keleş’in diğer çocukları da katil yada katillerin bulunup ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Katılan avukatı sanıkların çelişkili ifadeler verdiğini söyleyerek "Adalete inancımızdan ve toplum vicdanı açısından tüm sanıkların canice hisle kasten öldürme suçundan cezalandırılmasını ve tutuklanmalarını talep ederiz" şeklinde konuştu.


Son sözleri sorulan tutuksuz sanıklar Mevlüt T. ile İlyas A. beraatlerini talep etti. İlyas A.’nın avukatı ise cinayetin oluş şekli ve müvekkilinin eylem birliğiyle hareket etmesinin söz konusu olmadığını ifade ederek "Panik halindeki durumu çarpıtılarak birşeyler sakladığı şeklinde dosyaya dahil edilmiştir. Müvekkilimin bu durumdan ciddi bir mağduriyeti söz konusudur. Müvekkilim hayvanlarını alarak geri dönmüştür. Maktülü fark edip 4-5 metreden bakıp, köye giderek yakınlarına haber vermiştir. Müvekkilim duyduğu şüpheden dolayı yakınlarına haber vermiş gelip beraber baktıklarında ölmüş olduğunu görmüşlerdir. Somut hiçbir delil bulunmadığı göz önüne alınarak beraatini talep ederiz" şeklinde konuştu.


Sanıklardan Ender T.’nin avukatı da "Müvekkilimin samimi beyanları alınmıştır. Kendi içinde çelişkiye düşmemiştir. Mahkum edecek kesin ve inandırıcı deliller bulunmamıştır. Beraatini talep ederiz" dedi.


"Kesimin cerrah hassasiyetiyle yapıldığı da söyleniyor"


Sanıklar İbrahim K. ile eşi Fatma K.’nin avukatı müvekkillerinin suçla alakalarının olmadığını, şüpheden arındırılmış en küçük bir delil bile bulunmadığını öne sürerek şöyle dedi:


"Müvekkilim İbrahim K. 66 yaşındadır. Madende çalıştığı dönemde maden kazası geçirmiş. Kafatasının 4’te 2’sine yakını yok. Engelli. Olayın olduğu yer daha önce birçok kez define aranılan yer. Kesimin cerrah hasassiyetiyle yapıldığı da söyleniyor. Aşırı profesyonel ekip olması lazım ki geride hiçbir delil bırakmaması lazım. Bu kişilerin bu potansiyelinin olmadığını düşünüyorum. Müvekilleri şüpheden arındırılmış bir delil bulunmamaktadır. Beraatlerine karar verilmesini talep ediyorum."


Mahkeme heyeti tüm sanıkların savunmalarının inkara yönelik olduğunu, suçlandıkları suçla ilgili şüpheden uzak somut bir delil bulunmadığını belirterek ayrı ayrı beraatlerine karar verdi. Ayrıca kararın kesinleşmesinin ardından olayın gerçek faillerinin bulunması için suç duyurusunda bulunulacağı kaydedildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de kumpirden zehirlenme iddiasına tutuklama İzmir’in Buca ilçesinde kumpir yedikten sonra hastaneye kaldırılan ve hayatını kaybeden kişinin ölümüne ilişkin gözaltına alınan işletme sahibi tutuklandı. Olay, 28 Aralık günü Buca ilçesi Forbes Caddesi’nde bulunan bir kumpircide meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, işletmeden kumpir yedikten sonra fenalaşan Bahar Zeyrek, annesi Servet Polat ve 11 yaşındaki oğlu Gökhan Zeyrek, aynı gün kusma ve ishal şikayetiyle gittikleri Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki tedavilerinin ardından evlerine döndü. Olayıdan 2 gün sonra anne Servet Polat evin tuvaletinde ölü bulundu. Aile ise işletmeden şikayetçi oldu. Salmonella virüsü bulundu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, Servet Polat’ın ailesinin şikayeti üzerine soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında yürütülen çalışmalarda, işletme sahibi N.D’nin iş yerinde kumpir yiyen başka kişilerin de zehirlenme belirtileri göstererek hastanelere başvuruda bulundukları belirlendi. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve olay yeri inceleme ekiplerince, işletmede yiyecek hazırlanmasında kullanılan malzemelerden alınan numune örneklerindeki ilk incelemede salmonella virüsü bulunduğu öğrenildi. Tutuklandı Olayla ilgili soruşturma kapsamında iş yeri sahibi N. D., emniyetteki işlemlerinin ardından sevk edildiği mahkemece, taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan tutuklandı.
Ankara Bakan Fidan: "İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var" Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye’deki silahlı terör örgütleri ile mücadelede iş birliğine dikkati çekerek, “İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriye’deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile bakanlıkta düzenledikleri ortak basın toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. 3+3 formatında gerçekleşen görüşmede uzun bir çalışma toplantısı gerçekleştirdiklerini aktaran Bakan Fidan, Suriye’de savunmadan, güvenlikten, terörle mücadeleden, tarım, sağlık, enerji, ulaştırma gibi birçok alanda atılması gereken adımların olduğunun altını çizdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın direktifleriyle oluşturan bir koordinasyon mekanizmasının olduğunu hatırlatan Fidan, iç hazırlıkların yapıldığını belirterek, şöyle devam etti: "Hem uluslararası aktörlerle görüşüyoruz hem değerli meslektaşım ve ekibiyle. Tabii kendilerinin daha şurada bir aydan biraz fazla oldu Suriye’nin yeni devletinin kendisini yeniden inşa etmesi, özellikle bürokratik organları ve uluslararası muhataplık düzeyine çıkması biraz zaman alacak. Biz bu sürede aşamalı olarak yani en basitinden en karmaşığına kadar yapılabilecek konuları uygun zaman diliminde yapmak konusunda irade beyanında bulunduk, kendileri de bu konuyu memnuniyetle kabul ettiler. Şu anda Türkiye’nin gerek kamu kurumlarıyla gerek özel kurumlarıyla STK’larla hem dayanışma hem yardım hem de ticaret konuları neyi gerektiriyorsa bu konudaki iş birliği devam edecek. Tabii ki her şey mükemmel olmayacak. İlk etapta dediğim gibi büyük bir yıkımla karşı baş başa kalmış bir devlet var. Milyonlarca insan yerinden edilmiş durumda, onların geri dönmesiyle başlayacak bir ekonomik hayat, bir sosyal hayat var. Bunların zaman içerisinde inşallah hayata geçmesini umuyoruz. Önemli olan tekrar altını çiziyorum, bizim bıkmadan usanmadan bu hedefe doğru sistemli bir şekilde, profesyonel bir şekilde çalışmamız. Terörle mücadele konusunu da güvenlik konusunu da tabiatıyla konuştuk. DEAŞ konusu, PKK konusu, YPG konusu. Özellikle DEAŞ ile mücadele konusunda neler yapılması gerekiyor, o konuda kendileriyle görüş alışverişinde bulunduk. İstihbarat paylaşımına, operasyonel işbirliğiyle muhakkak ihtiyaç var. YPG konusu özellikle kendilerinin çok yakından ilgilendiği bir husus, o konuda da görüşlerimizi karşılıklı paylaştık." "Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik" İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlandığına dair haberlere ilişkin, Türkiye olarak ateşkes sürecine destek verildiğini dile getiren Bakan Fidan, "Türkiye olarak ateşkes sürecine olabildiğince destek verdik. Çünkü oradaki soykırımın, zulmün, açlığın, sefaletin, imkansızlığın, yıkımın bir an önce durması gerekiyor. Bu sadece bir insanlık dramı suçu değil, aynı zamanda bölgemizin tamamını ateşe atan bir olay. Bunun durması tabii ki önemli bir adım ve bundan sonra yaraların sarılması gerekiyor. İnsani yardımların bir an önce başlaması, yerinden edilmiş ve şu anda köşelere sıkıştırılmış 2 milyona yakın insanın yıkılmış da olsa evlerine, arazilerine dönmesi gerekiyor. Bunların gece gündüz devam eden hava saldırılarından artık emin olması gerekiyor. Katliamın durması gerekiyor. Bu konuda atılacak her türlü adımı, Türkiye olarak biz destekliyoruz" dedi. “Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başından beri özellikle olayın insani boyutunun altını çizdiğini hatırlatan Fidan, "Bu, tabii ki belli güçler tarafından sürekli ertelendi, ötelendi. Çünkü anlı şanlı birçok uluslararası aktörün esas itibarıyla yaptığı birçok diplomatik faaliyetin gerçekte İsrail’in operasyonlarına zaman kazandırmak olduğunu bütün uluslararası toplum gördü. Ne oldu? 50 bine yakın insan çoğunluğu kadın ve çocuk katledildi. İnsanlığın onuru çiğnendi, uluslararası sistem öldüğünü ve defnedildiğini ilan etti. Batılıların yıllardır biriktirdikleri ne kadar meşruluk, ahlaki üstünlük, erdem gibi alanlar varsa hepsi yerle bir oldu. Dünya daha belirsiz, daha güce dayalı, daha kuralsız bir hale döndü. Sadece İsrail askeri hedeflerine ulaşabilsin diye" ifadelerine yer verdi. “Bu denklemden çıkmanın tek yolu iki devletli çözüm” İsrail’in Suriye’nin toprak bütünlüğünü de tehdit ettiğini aktaran Fidan, "İsrail yayılmacılığı bu haliyle herkese tehdit teşkil etmekte. Kendi güvenliğini sağlamak için birçok ülkeyi güvensiz kılıyor. Yıllardır da bu durum böyle. Bu denklemden çıkmanın, herkesi güvenli ve huzurlu yapmanın tek yolu, eğer kabul edilirse iki devletli çözüm ve herkesin belli bir sınıra razı olması. Dolayısıyla bu noktadaki çabalarımız devam edecek. İnşallah önümüzdeki dakikalar içerisinde resmi olarak ateşkes ilan edilir, biz de yeni bir iyi haber almış oluruz" diye konuştu. “Suriye hiçbir şekilde özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemelidir” Suriye’de bulunan farklı silahlı grupların faaliyetlerine son verdirmeyi amaçladıklarını belirten Şeybani de, “Biz Suriye’yi kurtardıktan sonra bu varlıkların olmasına gerek yok. Biz her zaman olduğu gibi şunu taahhüt ediyoruz, Suriye hiçbir şekilde özellikle komşu ülkemize tehdit teşkil etmemelidir. Demokratik Suriye Güçleri de Suriye’nin kuzey doğusunda yer almaktadır. Biz istiyoruz ki bölgenin tekrardan merkezi hükümet egemenliği altına girmesi ve Arap kimliğinin iade edilmesi için çalışmaktayız. Merkezi Şam yönetiminin tüm ülkede hakim olmasını istiyoruz” dedi.