ASAYİŞ - 08 Temmuz 2024 Pazartesi 18:40

Afgan işçinin yakıldığı olayda 6 sanık ikinci kez hakim karşısında

A
A
A
Afgan işçinin yakıldığı olayda 6 sanık ikinci kez hakim karşısında

Zonguldak’ta Afganistan uyruklu Vezir Mohammed Nourtani’nin ölümüne ilişkin 3’ü tutuklu olmak üzere 6 sanığın yargılanmasına devam edildi.


Geçen yıl kasım ayında ailesinin kayıp ihbarında bulunduğu 50 yaşındaki Afgan maden işçisi Vezir Mohammad Nourtani’nin cesedinin yanmış halde bulunmasının ardından başlatılan soruşturmada ikinci duruşma 1. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşti. Tutuksuz sanıklar A.Ç. (46) ve E.D. (22) ile maktulün ve sanıkların yakınları ile taraf avukatlarının yer aldığı duruşmaya tutuklu sanıklar A.A. (52), E.G. (34) ve H.K. (46) de Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tanıklardan S.K., olay tarihinde çalıştığı akaryakıt istasyonuna tanımadığı 2 kişinin gelerek araca mazot koymasını, bidon bulup bidonla kendilerine benzin vermesini istediklerini belirterek, kendilerine bidon olmadığını söylediğini aktardı. Daha sonra şahısların ufak da olsa bir bidonun işlerini göreceğini söylemeleri üzerine bir buçuk litrelik pet şişeye benzin doldurduğunu ifade eden S.K, "Sanıklar bildiğim kadarıyla alkollüydü. Alkollü olmalarından dolayı kendilerinden biraz çekindiğim için T.C. yazamayıp plaka üzerinden benzin verdim. Sonra nakit olarak ödemeyi yapıp gittiler. Aracı kullanan araçtan hiç inmedi, ayrıca gece vaktiydi, yüzlerine dikkat etmedim. Şu an benzin alan kişilerin hangi sanıklar olduğunu söyleyemem" diye konuştu.


Olay günü yaşananları anlatan S.K., "Olay gecesi T.C. kimlik numarası almadım. Benimle iletişim kurdular ve şahıslara benzini ben verdim. Gelen araç hatırladığım kadarıyla çift kabin pikap tarzı bir araçtı. Şahıslar donuk bir şekilde hareket ediyorlardı. Sanıklar konuşurken yere bakıyorlardı. Bu nedenle yüzlerini hatırlamıyorum. Zaten lavaboya giden kişiyi arkadan görmüştüm, benim bulunduğum tarafta değildi. Bu nedenle onu hiç teşhis edemem. Lavaboya giden şahısla hiç konuşmadık" dedi.


Tanık E.D. ise sanıklardan E.D’nin kardeşi olduğunu dile getirerek, "Olay gecesi evdeydim. Kardeşim E.D. beni aradı. Benden dışarı çıkmamı, bana bir şey söyleyeceğini belirtti. Evden çıktıktan 5 dakika sonra E.D. yanıma geldi. Kendisine ne olduğunu sordum. E.D. bana, ’H.K. ve E.G. ocağında çalışan bir işçinin bayılıp veya kalp krizi geçirdiğini, ölmüş olabileceğini’ söyledi. Ben de, ’Hastaneye getirdiler mi?’ diye sordum. E.D, H.K’nin kendisinden battaniye getirmesini istediğini söyledi. Bir süre sonra E.D’yi arayıp yanlarına çağırmışlar. Kardeşimin söylemesine göre H.K, E.D’den kazma kürek getirmesini istemiş. Kardeşim korkup olayı anlatmak için benim yanıma geldi ve olayı bana anlattı. Kardeşimle birlikte evden ayrılıp madene doğru giderken madenin çıkışında onlarla karşılaştık. Araçtan indiğimizde onlar kendi aralarında ne yapacaklarını konuşuyorlardı. H.K, E.D’ye, ’Kazma kürek getirdin mi?’ diye sordu. E.D. de getirmediğini söyledi. Bunun üzerine ben de H.K’ye, ’Adamı hastaneye getirin, kendi başınızı da kardeşimin başını da yakmayın’ dedim. Daha sonra H.K, E.D’ye para uzatıp benzin almasını istedi. Kardeşim kabul etmedi" dedi.


Sanıklardan H.K. ve E.G’yi tanıdığını söyleyen ve ocağa indiklerinde çalışan elemanlar arasında Vezir Mohammad Nourtani’yi görmediklerini öne süren, ardından da E.G’ye, ‘Nourtani nerede?’ diye sorduğunu kaydeden tanık Afgan madenci K.B, E.G’nin kendisine Nourtani’nin çalışmayıp eve gittiğini söylediğini anlattı. Daha sonra Nourtani’nin ailesini aradığını belirten K.B., evdekilerin Nourtani’nin eve gelmediğini söylediklerini ifade ederek, “Ben de arkadaşına gittiğini düşündüm, bir daha da aramadım. Sabah oldu, evinden eşi beni aradı. Nourtani’nin dünden beri eve gelmediğini, nerede olduğunu sordu. E.G’yi aradım, Nourtani’nin eve gitmediğini, eşinin beni aradığını söyledim. E.G. de, ’Ben nereden bileyim?’ diye cevap verdi. Ben de Nourtani’nin arkadaşını aradım. Arkadaşı, ’İşteyim, Nourtani yanıma gelmedi’ dedi. E.G’yi arayıp, ’Adam kayıp, ailesi ve herkes onu arıyor’ dedim. Bana, ’Çarşıya gel, seninle bir şey konuşacağım’ dedi. Telefon görüşmesinden zaman geçtikten sonra E.G. beni aradı, çarşıya gittiğini söyledi. Türkçe bilmediğim için E.G’nin yanına oğlumu gönderdim. Oğlum çarşıdan geldiğinde ne olduğunu sordum. E.G’nin dediğine göre, polis Nourtani’yi bir sokakta bulmuş, birileri onu bıçaklayıp öldürmüş. Tüm bildiklerim bunlardır” şeklinde konuştu.



“Böbrek istendiğini ne duydum ne de gördüm”


Organlarının, özellikle böbreğinin istenildiğine dair bir şeyler duyup duymadığının sorulması üzerine K.B, "Bu olay öncesi veya olay olduktan sonrasında çalışanlardan böbrek istendiğini ne duydum ne de gördüm. Benden herhangi bir kimse böbrek istemedi. Oğlum da okula gidiyor, ondan da böyle bir şey istendiğini görmedim, duymadım. Kızımla aramızda 20 bin dolar karşılığında böbrek istendiğine dair bir konuşma geçmedi" ifadelerini kullandı.



“Böbrek meselesini bildiği halde söylemek istemiyor”


Akaryakıt istasyonunda çalışanların kaç litre benzin alındığını hatırladığını ancak sanıkların yüzlerinin nasıl hatırlanmadığını soran Nourtani’nin eşi Qamer Gül Meliki, "Tanıklar bence yalan söylüyorlar. Birini gerçekten yok etmek isteseler neden sadece karın bölgesini yakmışlar. Bir şeyi gizlemek istemişler. Tanık böbrek meselesini bildiği halde söylemek istemiyor” ifadelerine yer verdi.


Müşteki avukatı da tanık beyanlarında çelişkiler olduğunu ileri sürerken, cumhuriyet savcısı mütalaa için süre istedi. Cumhuriyet savcısının sanıkların üzerlerine atılı suçtan alabilecekleri ceza miktarı, kaçma şüphelerinin bulunması üzerine sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etmesi üzerine mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı 18 Eylül’e erteledi.



Afgan işçinin yakıldığı olayda 6 sanık ikinci kez hakim karşısında

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Trendyol 1. Lig: Ankara Keçiörengücü: 1 - Pendikspor: 1 Trendyol 1. Lig’in 8. haftasında Ankara Keçiörengücü sahasında karşılaştığı Pendikspor’la 1-1 berabere kaldı. Maçtan dakikalar 8. dakikada ceza sahası yayının üstünde topla buluşan İbrahim’in yaptığı vuruşta kaleci meşin yuvarlağı uzaklaştırdı. 35. dakikada Nuno Sequeira’nın sol kanattan ortasında ceza sahası içinde Jetmir Topalli arka direkte topa dokunarak topu ağlarla buluşturdu. 0-1 44. dakikada ceza sahası dışında kendisine gelen topa gelişen vuran İbrahim’in vuruşunda meşin yuvarlak direkten dışarı çıktı. 59. dakikada sağ kanatta Orhan’ın ortasında Caulker’in ceza sahası içinde yaptığı kafa vuruşunda kaleci topu son anda çeldi. 76. dakikada savunmadan seken top sonrası ceza sahasının solunda topla buluşan Ali Dere meşin yuvarlağı ceza sahasına gönderdi. Camara’nın altıpas üzerinde bekletmeden vuruşunda meşin yuvarlak ağlara gitti. 1-1 83. dakikada Welinton’un kalecisine verdiği pasta kaleci Metin meşin yuvarlağı ayağının altından kaçırdı. Yapılan hata sonrası topla buluşan Diouf’un boş kaleye vuruşunda savunma son anda araya girdi. Hakemler: Mehmet Ali Özer, Abdülhamit Söyler, Kemal Mavi Ankara Keçiörengücü: Metin Uçar, Orhan Nahırcı, Caulker, Arda Şengül, Ali Dere, Erkam Develi, Diouf (Görkem Bitin dk. 85), Halil Can Ayan (Oğuzhan Ayaydın dk. 45), Rroca (Aliou Traore dk. 46), Camara (Yılmaz Basravi dk. 79), Uğur Kaan Yıldız (Kristal Abazaj dk. 46) Yedekler: Mehmet Erdoğan, Oğuzcan Çalışkan, Süleyman Luş, Malaly Dembele, Recep Taşbakır Teknik Direktör: Ersan Parlatan Pendikspor: Erdem Canpolat, Berkay Sülüngöz, Nuno Sequeira, Welinton, İbrahim Akdağ (Leandro Kappel dk. 81), Samet Asatekin, Mesut Özdemir, Gökcan Kaya, Bekir Karadeniz (Hasan Kılıç dk. 69), Sandro Lima (Emeka Friday Eze dk. 81), Jetmir Topalli (Enes Keskin dk. 69) Yedekler: Emre Koyuncu, Erdem Özgenç, Murat Akça, Furkan Mehmet Doğan, Erdem Çalık, Ahmet Mert Koşar Teknik Direktör: Osman Özköylü GolLER: Jetmir Topallı (dk. 35) (Pendikspor), Camara (dk. 76) (Ankara Keçiörengücü) Sarı kartlar: Oğuzhan Ayaydın, Mame Biram Diouf, Kristal Abazaj (Ankra Keçiörengücü), Welinton, Gökcan Kaya, Mesut Özdemir (Pendikspor)
Kahramanmaraş Depremden etkilenenlere moral için klasik aracıyla bin 275 kilometre yol geldi Kahramanmaraş’ta 6 Şubat Depremi’nden etkilenen vatandaşlara moral ve destek olmak amacıyla Klasik Araç Festivali düzenlendi. Ahmet Erdoğan, festivale katılmak için Muğla’nın Datça ilçesinden bin 275 kilometre yol kat etti. Türkiye Klasik Mercedes Sevenler Kulübü ve Klasik Otomobil Sevenler Kulübü iş birliğinde, Onikişubat Belediyesi ev sahipliğinde Türkiye çapında Klasik Otomobil Festivali Kahramanmaraş’ta düzenlendi. Festivale Türkiye’nin 22 ilinden çok sayıda klasik araç tutkunu katıldı. Kulüp yönetiminden yapılan açıklamada, "6 Şubat Depremi’nden etkilenen vatandaşlarımıza moral ve destek olmak için Kahramanmaraş’ta festival düzenledik. Klasik otomobil bir tutkudur, bir sevgidir. Bu tutku ve sevgiyi Kahramanmaraş’ta birleştirmekten çok mutluyuz" denildi. Festivali gezen vatandaşlar ve çocuklar tarihe iz bırakan klasik otomobilleri inceleyip bol bol resim çektirdi. Programda açılış konuşmasını yapan Kahramanmaraş Onikişubat Belediye Başkanı Hanifi Toptaş, festivalin kendisini çocukluğuna götürdüğünü belirterek, "Depremden sonra toparlanma sürecindeyiz. Malumunuz travmatik bir olay yaşadık. Bu olayın yok edilmesi ve burada zihinlerimizin dağıtılması, geçmişte duyduğumuz o mutlulukların tekrardan duyulması açısından da hakikaten bu festivalin çok kıymetli olduğunu tekrardan belirtmek istiyorum" dedi. Festivale Muğla Datça’dan eşiyle katılan Ahmet Erdoğan, "Kahramanmaraş’ın acısını biraz da olsa paylaşabilmek için zevkle geldik. 1975 model arabamla Muğla’nın Datça ilçesinden 1275 kilometre yol geldim. Kahramanmaraş’ı görmeye, insanını kucaklamaya geldik. Az da olsa acılarını bir parça paylaşmaya geldik" ifadelerini kullandı.
Erzincan Erzincan Tatlısu’da kadınlar hem üretecek hem satacak Erzincan’ın Tatlısu köyünde geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan kadınlar, hem üretip hem satacak. Erzincan’da kooperatifleşme çalışmaları artarak devam ediyor. Erzincan merkeze bağlı Tatlısu köyünde yaşayan kadınlar ürettiklerini pazarlamak için kooperatif çatısı altında birleşmeye karar verdiler. Son yıllarda çilek ve böğürtlen yetiştiriciliği ile adını sıkça duyuran Tatlısu köyünde, şimdi de kooperatif kurma girişimiyle öne çıktı. Tarım ve hayvancılık ile geçinen aileler ürettiklerini satmak ve rekabet gücü kazanabilmek amacıyla kooperatif kuracaklar. Köy Muhtarı Mustafa Köse ve genç girişimci Fikret Ateş tarafından desteklenen kadınlar, emek vererek ürettiği ürünleri hem Erzincan hem de büyük şehirlere satmak istiyorlar. Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu’nun talimatıyla Tatlısu köyünde Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürlüğü tarafından kooperatif eğitimi verildi. Düzenlenen eğitime Erzincan Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Serkan Kütük, Kırsal Kalkınma ve Örgütlenme Şube Müdürü Sabri Karsavul, Tatlısu Köyü Muhtarı Mustafa Köse ve köy halkı katıldı. Tatlısu kadınlarına yönelik olarak verilen kooperatif eğitimine köy halkı yoğun ilgi gösterirken, kooperatifleşme sürecinin nasıl ilerleyeceğine dair bilgiler verildi. Toplantıda konuşan Erzincan Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Serkan Kütük, Türkiye’nin çok değişik bölgelerinde çok başarılı çalışmalar sergileyen kooperatiflerden örnek vererek, “Erzincan olarak bizler de çok iyi örnekler oluşturabiliriz. Yeter ki güçlerimizi birleştirerek birbirimize destek olalım. Tatlısu Köyü’nde çilek gibi, böğürtlen gibi öne çıkan ürünler var. Pekala bunların üretim sahalarını artırarak değişik şekillerde işleyebilir ve kooperatif çatısı altında pazara sunabiliriz. Biz Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü olarak her zaman yanınızdayız” diye konuştu.
İstanbul Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’tan "Barışa Çağrı" açıklaması Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına ilişkin açıklama yapmak üzere Müslüman alimler ve farklı inançlara mensup din adamları ile bir araya geldi. Erbaş, "Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir" dedi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Beyoğlu’nda İsrail’in Gazze’ye yönelik soykırımına ilişkin açıklama yapmak üzere Müslüman alimler ve farklı inançlara mensup din adamları ile bir araya geldi. Taksim Camii önünde gerçekleşen "Barışa Çağrı" başlıklı ortak basın açıklamasına 15 farklı ülkeden çok sayıda din adamı katıldı. "Yazıklar olsun ki bazı devletler, işgalcilerin hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan bu katliam ve soykırımlarına şartsız destek verdi" Filistin ve çevresinde yaşanan soykırım karşısında insanlığın ortak vicdanının sesi olarak burada olduklarını belirten Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Siyonist cinayet şebekesinin hedef gözetmeksizin yaptığı bombardımanlarda 40 binden fazla masum insan hayatını kaybetti. 17 binden fazla çocuk hunharca katledildi. Yıllardır adeta açık hava hapishanesi olan Gazze, bugün masumlar mezarlığına dönüştürüldü. Zalimlerin terör estirdiği Gazze’de hastaneler, ambulanslar, okullar, camiler, kiliseler, devasa bombalarla yerle bir edildi. Yazıklar olsun ki bazı devletler, işgalcilerin hiçbir hukuki ve vicdani dayanağı olmayan bu katliam ve soykırımlarına şartsız destek verdi. Her türlü yardımı yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Savaşı bölgeye yayma çabasında olduklarını, daha fazla toprak gasp etmek ve tüm bölgeyi istikrarsız hale getirmek istediklerini göstermektedir" dedi. "Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir" Açıklamasına devam eden Erbaş, "Uluslararası savaş hukukuna uymak gibi bir niyeti olmayan bu lanetli kavmin bir an önce durdurulması, hem bölgemiz hem de bütün dünya için hayati önem taşımaktadır. Daha fazla masumun can vermemesi ve daha fazla sivilin yurdundan yuvasından edilmemesi için bu bir zorunluluktur. Dolayısıyla bu zulmü destekleyen Batılı devletler, bu gerçeğe gözlerini kapatmaktan artık vazgeçmek zorundadır. Başta İslam ülkeleri olmak üzere, uluslararası kuruluşlar, Filistin ve çevresinde yaşanan soykırımı durdurmak için bir an önce harekete geçmelidir. Mazlum insanları ve masum çocukları şer odaklarının vahşetinden korumak için bir an önce bölgeye barış gücü gönderilmelidir" diye konuştu. "Siyonizm karşıtı, vicdan sahibi Yahudilerin de bu soykırıma karşı mücadelelerini artırmaları beklenmektedir" Filistin ile çevresinde yaşanan vahşet ve soykırımın sadece Müslümanların meselesi olmadığını, bütün insanlığın vicdan ve ahlak meselesi olduğunu belirten Erbaş, "Akıl, vicdan ve sağduyu sahibi herkesin bu zulme karşı sesini yükseltmesi, katliama ve soykırıma karşı durması, tüm alanlarda boykota devam etmesi insan olmanın asgari bir gereğidir. Bugün haklı olan, yurtlarından edilmek istenen, katliamlara maruz kalan mazlumlara yardım etmezsek zalimin karşısında durmazsak bu ateş hepimizi yakacaktır. Bu sebeple zalim işgalcilerin katliamlarına sponsor olan, silah gönderen yönetici ve hükumetlerin kararını bozmak için yılmadan usanmadan protestolara devam edelim. Siyonizm karşıtı, vicdan sahibi Yahudilerin de bu soykırıma karşı mücadelelerini artırmaları beklenmektedir. Katlettikleri masum insanların ve çocukların ahı Siyonizmin sonunu getirecektir. Filistin, Gazze, Kudüs yeniden, farklılıklarını zenginlik sayan insanların birlikte yaşadığı barışın yurdu Darüsselam olacaktır. İnanıyoruz ki nihai zafer mutlaka zalimlere karşı birlikte mücadele eden iyilerin olacaktır. Dünyayı iyilik değiştirecektir" ifadelerini kullandı.
İstanbul İstanbul’u Koşuyorum’un etkinliği yapıldı İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Spor İstanbul’un etkinliklerinden biri olan İstanbul’u Koşuyorum’un ’Colour Run’ (Renkli Koşu) temalı Avrupa etabı, bugün Yenikapı’da yapıldı. 5K ve 10K kategorilerinde düzenlenen yarışlarda bu yıl yaklaşık 4 bin kişi ter döktü. Sağlığa zararı olmayan boyaların havaya püskürtülmesiyle başlayan yarış, rengarenk geçti. Koşucular renkli bir atmosferde parkur boyunca eğlenceli dakikalar yaşadı. 13 farklı yaş grubunda gerçekleştirilen İstanbul’u Koşuyorum Avrupa etabı; Yenikapı, Kumkapı, Cankurtaran, Sarayburnu ve Gülhane’yi kapsayan Tarihi Yarımada güzergahında gerçekleşti. Sporcular şehrin kültürel zenginlikleriyle dolu bu eşsiz rotada hem rekabetin hem de sporun keyfini çıkardılar. 10K’da erkeklerde Abdullah Tuğluk, kadınlarda Özlem Kaya birinci oldu İstanbul’u Koşuyorum Avrupa etabının 10K kategorisinde erkekler klasmanında şampiyon Abdullah Tuğluk oldu. İkinci Abdulhalik Çağıran olurken, Salih Teksöz yarışı üçüncü tamamladı. Kadınlar klasmanında ise 10K yarışının galibi Özlem Kaya oldu. Kaya’yı Esmanur Yılmaz ve Ezgi Kaya takip etti. 10K koşusunda birincilere 10 bin, ikincilere 8 bin, üçüncülere 6 bin, dördüncülere 5 bin, beşincilere 4 bin TL para ödülü verildi. 5K kategorisinde ise erkeklerde zafere Bilal Çeçen ulaştı. Muhammed Batuhan Çekiç yarışı ikinci tamamlarken, Kenan Kılıç ise üçüncü oldu. 5K kadınlarda ipi göğüsleyen isim Maria Kolpakova oldu. Kolpakova’yı Gülsün Adıgüzel ve Gülşen Acar takip etti. Yarıştaki 13 farklı yaş kategorisinde ilk 3’e girmeyi başaran sporculara da kupa ve madalya takdim edildi.