EKONOMİ - 23 Eylül 2024 Pazartesi 11:42

Yozgat’ta ev hanımı, gittiği kurs sayesinde kendi işinin patronu oldu

A
A
A
Yozgat’ta ev hanımı, gittiği kurs sayesinde kendi işinin patronu oldu

Yozgat’ın Sorgun ilçesinde belediye tarafından kurulan Hilal Evleri’ndeki dikiş-nakış kursuna katılan 48 yaşındaki 3 çocuk annesi ev hanımı Arife Güneş, kurs sonunda parça kumaş satışı üzerine kendi iş yerini açarak hem kendi işinin patronu oldu hem de ilçe ekonomisinde yerini aldı.


Sorgun Belediyesi’nin özellikle kadınların mesleki ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla açtığı Hilal Evleri kurslarına katılan kursiyerler, sabırlı ve azimli çalışmalarının meyvelerini toplamaya başladı. Hilal Evleri’nde açılan kurslar sayesinde birçok kişinin hayatının değiştiği ilçede, 48 yaşındaki 3 çocuk annesi Arife Güneş, katıldığı dikiş nakış kursu sonrası kendi işyerini açarak aile ekonomisine katkıda bulunmaya başladı. Önceleri kursta sipariş üzerine kursiyer arkadaşlarına kumaş getirip evden satış yapan Güneş, talepler artınca minibüs alıp pazarda parça kumaş satışına başladı. Sorgun’daki parça kumaş ihtiyacının bir hayli yüksek olduğunu fark eden Güneş, Hilal Evleri’nden aldığı sertifika ve belediyenin destekleriyle 7 ay önce iş yeri açmaya karar verdi. Çocuklarıyla birlikte açtığı işyerinde parça kumaş satışı yapan Güneş, işlerinin yoğun olduğunu ve taleplere yetişemediğini söyledi.



“Kumaşlar eve sığmayınca iş yeri açmaya karar verdim”


İşini severek yaptığını ve satışlardan da memnun olduğunu belirten Güneş, ilçedeki kadın girişimcilere de örnek olmak istediğini anlatarak, “Sorgun Belediyesi’nin açmış olduğu Hilal Evlerinde dikiş nakış kursuna kayıt oldum, orada kursiyerdim. Ara ara il dışına gidip parça kumaş alıyordum. Arkadaşlarda sipariş veriyordu. Daha sonra arkadaşlar ‘sen getir senden alalım’ diye teklifte bulundular ve bu işe öyle başladım. İlk önce 50 kilogram kumaş getirdim bu 100 kilograma çıktı ve kumaşların satışını evden yapıyordum. Daha sonrasında bu 100 kilogramlar 500 kilograma ve bin kilograma çıkınca kumaşlar eve sığmamaya başladık. Daha sonrasında minibüs aldık pazarlara çıkmaya başladık gördük ki bize oralarda yetmemeye başladı. Biz de iş yeri açmaya karar verdik. Ailem çok destek oldu, bu işi şimdi ailemle yapıyorum. Kumaşları farklı illerden toptancıdan alıyorum ve en kaliteli ürünleri ucuza getirmeye çalışıyoruz. Müşteri memnuniyeti önemli bizim için. Müşterilerimizden övgüler de alıyoruz bazen eleştiri de alıyoruz, onlardan da ders çıkarmaya çalışıyoruz” dedi.



“Sorgun’da kumaş açığı vardı”


7 ay önce işyerini açtığını söyleyen Güneş, “Parça kumaş satışına bir yıl önce başladım ama işyerimi 7 ay önce açtım. Talepler çok yoğun oluyor. Hilal Evlerinde kursiyerken Sorgun’da kumaş açığı olduğunu fark ettiğim için bu işe başladım. Belediye Başkanımız Erkut Ekinci de burada biz bayanlara çok güzel imkanlar sundu. Eğitimimizi aldık ve belediyemizin ücretsiz olarak bizler için açtığı stantlarda kumaş satışı yaptık ve bu işe de bu sayede yöneldim. Belediye başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Kursiyer olarak başladığım bu yolda kendi iş yerimin patronu olarak devam etmeye çalışıyorum ve çokta mutluyum, müşterilerimiz de mutlu” ifadelerine yer verdi.



Yozgat’ta ev hanımı, gittiği kurs sayesinde kendi işinin patronu oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türk bilim adamından umut veren çalışma Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Alper, 2015 yılında başlattığı çalışmalar sonucu “Meme Enfeksiyonu” hastalığında tıp dünyasında heyecan uyandıran sonuçlara ulaştı. Prof. Dr. Fatih Alper, idiyopatik granülomatöz mastitin kronik bir meme enfeksiyonu olduğunu belirterek, “Bu dünyada nadir olan ancak toplumumuzda sık görülen bir hastalıktır. Memede kızarıklık, şişlik, ısı artışı, meme içerisinde sertlikler, meme cildinde delinmeler, akıntılar ve açık yaralarla seyreden kötü bir hastalıktır. Başlangıcında kanser ile karışan bulguları mevcuttur. Özellikle orta yaş grubu annelerde daha sık görülmektedir. Bu hastalar antibiyotiğe cevap vermeyen ve doktor doktor dolaşan hasta grubudur. Mevcut hastalığını çevresine anlatamamakta ve aylarca yıllarca hastalıkla yaşamaktadır. Halk arasında süründüren denen bir durumdur.” dedi. “Sıfıra yakın yan etkiyle ameliyata gerek kalmıyor” 21 Eylülde İzmir’de yapılan IGM’ye ait tedavi çalıştayına katıldığını söyleyen Prof. Dr. Fatih Alper, “Oraya pek çok merkez katılmıştı. Tedavide meme içerisine steroid (lokal perilezyonel, intralezyonel), krem şeklinde (topikal), ağızdan (Oral yüksek doz düşük doz steroid ) , romatizma ilaçları (metotreksat), bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar (imuran), antibiyotikler, antitüberküloz ilaçlar ve meme ameliyatları gibi pek çok uygulama yapıldığı anlatıldı. Tedavi yaklaşımında Türkiye ve dünyada bir fikir birliği olmayıp kaos mevcuttur. Çalışmakta olduğumuz Atatürk Üniversitesi radyoloji bölümünde uyguladığımız tedavi protokolüyle hastalarda hem başarılı sonuçlar aldık hem de sıfıra yakın yan etki ile ameliyata gerek kalmadan çözümler ürettik.” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Fatih Alper, yaşadığı tecrübeleri ve yaptığı çalışmaları Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören öğrencilere de detaylarıyla aktarıyor. “Ameliyat veya diğer komplike tedavilere gerek kalmıyor” 9 senelik tecrübenin sonucunda sadece meme içerisine steroid vererek bazen krem desteği ile 5-10 seans arası tedavi ile hastalarda tam kür sağlandığını ifade eden Prof. Dr. Fatih Alper, “ Tedavi sürecinde hastalara uygulanan toplam steroid dozu 400 mg ile 800 mg civarındadır (Oral steroid dozu 0.8 mg/kg olup 100 kg hastada 1 günlük oral doz 80 mg iken biz bu dozu haftalık seansta vermekteyiz ). Diğer merkezlerde oral steroidin ve diğer ilaçların pek çok yan etkilerinin yaşandığı ifade edilmektedir. Bu yöntemle ameliyat veya diğer komplike tedavilere gerek kalmadan kür sağlanarak yaklaşık 650 hastayı tedavi ettik. Tüm hastalar tedavi sonrası mutlu bir şekilde ve iyi dileklerini ileterek ayrıldılar. Bu yöntemin etkili olduğunun bilinmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Literatürde ilk benim bulduğum ve kullandığıma dair meme içi steroid uygulaması, oral ve meme içi uygulamayı karşılaştırdığımız, literatürdeki ilk ultrasonik evreleme yaptığımız ve 40 mg ve 80 mg dozların karşılaştırdığımız makaleler uluslarası dergilerde yayınlandı. Bu yayınlar tıp dünyasında oldukça fazla ilgi gördü. Bizlerde mutlu olduk. ” dedi. “Ameliyat yapılmadan da iyi sonuçlar alabilmekteyiz” Söz konusu hastalığın Erzurum ve Doğu Anadolu’da daha fazla olduğunu anlatan Prof. Dr. Fatih Alper, “Ülkemizde de sıkça rastlanan bir rahatsızlık. Önceden nadir diye düşünürken yaklaşık 8-9 senelik süre içinde 650 vakaya ulaştığımızı görüyoruz. Erzurum, Iğdır, Kars ve Diyarbakır, Trabzon gibi pek çok şehrimizden bize hasta geliyor. Nahçıvan’dan bile takip ettiğimiz ve tedavi verdiğimiz hastalar var. Yine İzmir’den, Bilecik, İstanbul’dan gelen hastalarımız var. Türk Radyoloji Derneği Meme Grubunda bu hastalıkla ilgili tedaviyle ilgili yardımcı olacağımız ifade ettim. Benzer şekilde Rize’den ve İzmir’den hocalarımızla bağlantı halindeyim. Yaptığımız çalışmalarda özellikle yıllar içerisinde her gün 1-2 saat ayırdığım için yaklaşık 5 binden fazla ultrasona baktım ve yaptığım pek çok bakıda şunu fark ettim. Literatüre iki yeni bulgu ortaya koyacağım. Bununla alakalı çalışmalarım son aşamada ve bulgulardan birisine “Fatih” diğerine ise “Alper” bulgusu ismini koyacağım. Bu hastalığı taşıyan hastalar şunu bilmeli ki ağır tedaviler (ağızdan tedaviler steroid, metotreksat, kolşisin, v.s ) ve ameliyat yapılmadan da iyi sonuçlar alabilmekteyiz.” diye konuştu. (MEK-NK) Görüntü Dökümü;
İstanbul Bayraktar TB3 SİHA, TCG Anadolu’ya iki kez daha başarıyla iniş kalkış gerçekleştirdi Havacılık tarihinde bir ilke imza atarak kısa pistli bir gemiden iniş kalkış yapan ilk SİHA olan Bayraktar TB3, Çanakkale açıklarında seyreden TCG Anadolu’da yapılan ikinci uçuş testinde de iniş destek ekipmanı kullanmadan iki kez daha başarıyla iniş kalkış yaptı. Dünya havacılık tarihinde bir ilke imza atarak kısa pistli bir gemiden iniş kalkış yapan Bayraktar TB3 SİHA, gemi testlerine başarıyla devam ediyor. Bayraktar TB3, dün Çanakkale açıklarında seyreden TCG Anadolu gemisinde gerçekleşen ikinci uçuş testinde de iniş destek ekipmanı kullanmadan iki kez daha başarıyla iniş kalkış yaptı. Test parametrelerini başarılı bir şekilde icra eden milli SİHA, ortalama 20.000 feet irtifada uçtuğu testi başarıyla tamamladı. Havacılık tarihine damga vurdu Keşan’da gerçekleşen rampa testleri ile açık denizde sürdürdüğü yaklaşma testlerini tamamlayan Bayraktar TB3 SİHA, geçen hafta 19 Kasım’da TCG Anadolu’nun 12 derece eğimli rampaya sahip kısa pistinden başarıyla havalanmıştı. Ege ve Akdeniz’in buluşma noktasında 46 dakikalık tarihi bir test uçuşu gerçekleştiren Bayraktar TB3, aynı kısa piste hiçbir iniş destek ekipmanı kullanmadan başarıyla iniş yapmıştı. Yerli motor ile en yükseğe Bayraktar TB3 SİHA, 25 Haziran’da Edirne’nin Keşan ilçesindeki Baykar Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nde gerçekleştirilen uçuşta 36.310 feet irtifaya çıktığı Yüksek İrtifa Sistem Performans Testini başarıyla tamamladı. TEI tarafından yerli olarak geliştirilen PD-170 motoruyla havalanan milli SİHA, böylece kritik bir eşiği daha geçti. Milli havacılık tarihimizin irtifa rekoru ise 45 bin 118 feet ile Baykar tarafından milli ve özgün olarak geliştirilen Bayraktar AKINCI TİHA’ya ait bulunuyor. Toplam uçuş 828 saati geçti Bayraktar TB3 SİHA bugüne kadar gerçekleştirilen test uçuşlarında toplam 828 saat 57 dakika havada kaldı. Milli SİHA, 20 Aralık 2023’te gerçekleştirilen uzun uçuş testinde ise yere inmeden 32 saat havada kaldı ve gökyüzünde 5.700 kilometre yol kat etti. Milli SİHA, milli kamera Bayraktar TB3 SİHA, 26 Mart’ta ilk kez Aselsan tarafından milli olarak geliştirilen ASELFLIR-500 ile uçtu. İcra edilen test kapsamında dünyadaki muadillerine göre en yüksek performansa sahip olan ASELFLIR-500 Elektro-Optik Keşif, Gözetleme ve Hedefleme Sistemi entegrasyonu başarıyla gerçekleştirildi. Deniz aşırı güç çarpanı Bayraktar TB3 SİHA, katlanabilen kanat yapısının yanı sıra sahip olacağı kabiliyetler ile sınıfındaki lider insansız hava aracı olacak. Görüş hattı ötesi haberleşme kabiliyetine de sahip olacak milli SİHA, bu sayede çok uzun mesafelerden kumanda edilebilecek. Böylece keşif-gözetleme, istihbarat ve taşıdığı akıllı mühimmatlar ile taarruz görevlerini deniz aşırı hedeflere karşı icra ederek Türkiye’nin caydırıcı gücünde çarpan etkisi sağlayacak.