ASAYİŞ - 27 Eylül 2024 Cuma 16:07

Eşini uçurumdan iterek öldürdüğü iddia edilen sanığın yargılanmasına başlandı

A
A
A
Eşini uçurumdan iterek öldürdüğü iddia edilen sanığın yargılanmasına başlandı

Yalova’nın Altınova ilçesinde eşi Semiha Sözer’i uçurumdan iterek öldürdüğü iddia edilen tutuklu sanık Erdal Necip Sözer’in yargılanmasına başlandı. Öte yandan, Semiha Sözer’in ölmeden önce çekildiği fotoğraflar ortaya çıktı.


24 Ocak 2023 tarihinde Altınova ilçesi Soğuksu köyü Ballıkaya mevkiinde, Semiha Sözer (34), yanında eşi Erdal Necip Sözer (41) varken yaklaşık 20 metre yükseklikten düşmesi sonucunda olay yerinde hayatını kaybetmişti. Eşi ifadesinde, fotoğraf çektirmek için kayalıklara çıktıklarını söylemişti. Şüphe üzerine kurulan bilirkişi heyeti olayın intihar ya da kaza sonucu olmadığını, maktulün itilmek suretiyle ölümüne sebebiyet verildiği kanaatine varmış, sonrasında ise sanık olaydan 15 ay sonra tutuklanmıştı. Tutuklu sanığın Yalova 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlandı. Duruşmada hazır bulunan ve "Eşe Karşı Kasten Öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen sanık Erdal Necip Sözer, eşiyle bir düğünde tanıştıktan sonraki süreçte evlendiklerini söyledi. Evlilik nedeniyle Almanya’dan Türkiye’ye taşındığını kaydeden Sözer, eşinin gelgitler yaşadığını ileri sürerek, "Çabuk sevinir, çabuk sinirlenirdi. Hep pozitif düşünüyordum, iyi olur diyordum. Hemen çocuk yapmamak için ortak karar aldık. Geziyorduk, dolaşıyorduk, doğada, AVM’lerde, morali düzelsin diye. Suç kaydım yok. Kavga bile etmedim. Aldatma yok, kavga yok. Ufak tefek şeyler vardı" dedi.



"Ben medeni bir insanım. Avukat tutup boşanabilirdim"


Olay gününü anlatan Sözer, eşinin Yalova - Kocaeli sınırları yakınlarında bulunan bir bungalov restoran işletmesine eşi merak ettiği için gittiklerini söyledi. Çay, kahve içtikten sonra da fotoğraf çektirmek için Soğuksu köyü Ballıkaya mevkiindeki kayalıklara geldiklerini ifade eden Sözer, daha önce de kayınbiraderi ile bölgede fotoğraf çekildiğini ve eşinin burayı bu nedenle merak ettiğini ifade etti. Sözer, "Biz de fotoğraf çekilelim dedik. Dönüşte de talihsiz olay oldu. Ben öndeydim arkadan geliyordu. Eşimin sadece düşünü gördüm. Sevdiğim eşimi kaybettim. Çalılar arasında yol buldum eşime ulaştım. O panikle yola çıktım ambulansı aradım. Ben medeni bir insanım. Avukat tutup boşanabilirdim. Aramızda hiçbir şey yoktu" ifadesini kullandı.



"Haber tesadüf önüme düşmüştür"


Mahkeme heyeti başkanının sorularını yanıtlayan Sözer, aile whatsapp grubuna eşinin telefonunda olaydan hemen önce atılan mesajları kendisinin atıp atmadığına yönelik soruya, "Elleri soğuktan titriyordu. Mesaja o başlamıştı, telefonu bana verdi tamamlamam için. Ne yazdığımı hatırlamıyorum. Sonra da gönderdim. Babacığım, selamlar demiş olabilirim" dedi. Laptopundan çıkan çıplak resimlerle ilgili de konuşan Sözer, "2017-2018 yılında sevgilime gönderdiğim resimler. Eşime tarihlerine bak dedim. Bizden 3-4 yıl evveldi. Konuştum anlattım bir sıkıntı olmadı" diye konuştu.


Eşinin uçurumdan düşmesinden bir gün önce yüksekten düşme olayı haberini cep telefonundan okumasıyla ilgili soruyu da yanıtlayan Sözer, "Kendim haber araştırmadım. Haberler cep telefonuma düşüyor. 10 tane haber okudum. Haber tesadüf önüme düşmüştür" dedi.


Olay yerinde 1 saat 42 dakika kalmalarının nedeni sorulan Sözer, "Gün batımını bekledik. Su vardı, bisküvi vardı. Zaman nasıl geçti anlamadım. Resim çekme, gün batımını izlemekti amacımız" diye konuştu.



"Bir kere hata yanlış olmuş, böyle eğilimlerim yok"


Eşcinsellik iddiaları ve trans bireyle görüşmesine yönelik soruyu da yanıtlayan Sözer, böyle bir şey olsa saklamayacağını belirterek, "Avrupa’da büyümüş insanım. Eşimin vefatından 10 ay sonraki bir iddia. Bir hata yaptım. Görüştüğüm kişi kendisini farklı bir şekilde tanıttı" dedi. Trans bireye, "Güzelim ben Erol Almanya’dan, sana gelmiştim eskiden bayağı oldu, gelmek istiyorum İzmit’teyim, özledim seni" mesajı hatırlatılan Sözer, "3-4 yıl önce gittim. Bir kere hata yanlış olmuş. Böyle eğilimlerim yok" dedi.


Semiha Sözer’in annesi Selma Dursun ise kızı ile damadı arasında yaşanan problemleri anlattı. Baba Sabri Dursun, damadının uzaktan akraba olduklarını söylese de teyzesinin oğlu olduğunu kaydetti.


Duruşmada daha sonra olay yerine ilk gelen kişiler ve çiftin yakınları tanık olarak dinlendi.


Ardından mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına ve yer tespiti yapılmasına karar verdi. Davaya Semiha Sözer’in anne ve babasının yanı sıra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın katılması da kabul edildi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.



"Doğru bir tane olur"


Dava sonrası Semiha Sözer’in annesi Selma Dursun, mahkemeden adalet talep ettiğini belirterek, "Bu kişi 3-4 kez farklı ifadeler veriyor. Kışın ortasında o kadar soğuk bir havada başı dönüyor, yükseklik korkusu vardı, kalp hastasıydı bunların hepsinin yalan olduğu çıktı bütün raporlarla beraber. Bunları söylediği halde o kadar soğuk bir havada benim kızımı almış geçirmiş kayanın başına 1 saat 40 dakika tutuyormuş kızımı orada. Parmaklarımız uyuştu diyor. Ondan sonra yok kertenkele gördü, yılan gördü düştü diyor. Fotoğraf çekilirken düştü diyor. Benim arkamdaydı, ben onu düşerken elim değdi ama tutamadı diyor. En son yapılan keşifte de ben onu hiç görmedim. Sadece sesini duydum diyor. Doğru bir tane olur. Bir insanın yanında eşi olabilir, çocuğu olabilir, arkadaşı olabilir. Eğer değer veriyorsanız bir insana zaten öyle bir yere götürmeniz mümkün değil. Ben onların evine gittim görüşmeye. Evlilikle 3-5 ayda boşanılıyor ya. Biz hiç öyle olsun istemedik. Ben kızımı çok konuşturmadım yani. Vicdan azabı çekiyorum. Kızım vefat edeli 613 gün oldu. Biz bunlarla bir de akrabayız. Bir kere bile insan aranmaz mı? Madem suçlu değilsiniz" dedi.



"Farklı cinsel eğilimleri olduğu ortaya çıkıyor"


Avukat Eyyüp Kaplan ise olayın bir kaza değil cinayet olduğunu belirterek, şöyle konuştu:


"Şüphelinin ilk günden bugüne birden fazla ifadesi var. Hepsi de çelişkili. Söyledikleri doğruyu yansıtmamakta. Çok mutlu bir evliliği olduğunu göstermeye çalışmış. Ancak tanık anlatımları maktulün mesaj kayıtları arkadaşlarına anlattıkları ailenin anlattıkları bu durumu yalanladı. Şüpheli sonradan teknik takibe alınıyor. Farklı cinsel eğilimleri olduğu ortaya çıkıyor. Muhtemelen bunu ya rahmetli öğrendi ya da öğrenme riski vardı ya da bu ilişkileri rahat yaşayamıyordu. Tam olarak bilmiyoruz. Böyle bir şeyi planlayıp cinayeti işledi. Olayın yaşandığı günün bir gün öncesinde bir haber okunuyor. Siirt’te kayalıklardan düşme olayı haberini okuyor. Hemen sonrasında bu olay gerçekleşiyor. Bu da hayatın olağan akışına uygun değildir. Hadi planlamadın bir şey yapmadın. Bir gün öncesinde uçurumdan düşer bir haber görüyorsun. Hemen sonraki gün gidiyorsun. Ocak ayında, kış mevsiminde hava şartları uygun değil. Manzarası aynı olmasına rağmen, fotoğraf çekilebileceğin yer olmasına rağmen, uçurumun kenarına gidilip tehlike altına atılmış. İtilmiş yani bu çok bariz belli. Bilirkişi raporu var dosyada. Fizik uzmanı raporu hazırlamış. Adli tıp ve olay yeri inceleme uzmanı rapor hazırlamış. Bunun kaza ya da intihar olmadığını açıklamış. Sebepleriyle beraber. Dışarıdan bir itme, bir kuvvet olmadığı müddetçe, düştüğünü beyan ettiği yer ki birden fazla yer göstermiştir. Soruşturma aşamasında her defasında farklı bir yer göstermiş. En son göstermiş olduğu kesin burası dediği yer, bilirkişi rapor hazırlıyor. Düşmesi gereken yere düşmüyor. 13 metre mesafe var düşmesi gereken yerle. Dışarıdan bir etkiyle oraya düştüğünü açıklamış. Sonuç olarak tutuklandı. Yargılaması devam ediyor. Mahkeme de tutuklu olarak yargılanmasına karar verdi. Eşcinsel ilişki yaşadığı erkeklerle olanları kabul etmiyor ama tape kayıtları dosyada mevcut. Konuşmaları, mesaj kayıtları. İlişki yaşadığı vatandaşın ifadesi alınmış. ’Evet geldi, biz ilişkiye girdik.’ Hem aktif hem pasif olduğunu beyan ediyor. Bütün bunlara rağmen kabul etmiyor. Biz adaletin tecelli edeceğini düşünüyoruz. Bu olayın takipçisi olacağız, son güne kadar da peşinde olacağız. İnşallah olayın gerçekliği ortaya çıkacaktır."


Ailenin diğer avukatı Muhammed Şamil Koçoğlu ise, "Sürekli aralarında bir tartışma olmuş ancak aile üyeleri sürekli ’çiftlere sabredin, bu iş devam etsin’ vesaire diye telkinlerde bulunmuş. Hatta sanığın annesi ’eğer boşarsan benimle artık bir bağın kalmaz. Seni evlatlıktan reddederim’ tarzında konuşma olmuş. Bu sebepten hiç boşanmayı düşünmemişler. Sanık maktule çeşitli davranışlarda bulunmuş. Kendini uzak tutmuş, sürekli kendisinden ayrılmasını talep etmiş. Ancak maktul de ailesinin telkinleriyle evliliği sürdürme kararı almış. Sanık boşanmayacağını anladıktan sonra çeşitli haber arayışlarına girmiş. Ardından bu şekilde olay gerçekleşmiş. Bu şüpheli bir durum" dedi.



Eşini uçurumdan iterek öldürdüğü iddia edilen sanığın yargılanmasına başlandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kırıkkale Bakan Şimşek: "Cari açığı bir endişe olmaktan çıkardık" Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Rezerv konusunu bir endişe olmaktan çıkardık, cari açığı bir endişe olmaktan çıkardık. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğinde birin üzerine çıktık, yani rezerv yeterliliğini sağladık" dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kırıkkale Organize Sanayi Bölgesi’nde düzenlenen "Türkiye Buluşmaları" kapsamında "Kırıkkale İçin Özümüzden Geleceğe" programında iş insanlarıyla buluştu. Orta Vadeli Program hakkında önemli açıklamalarda bulunan Şimşek, enflasyonun 2026 sonunda tek haneye düşmesini hedeflediklerini belirterek, bütçe açığı ve cari açıkta da büyük düşüşler kaydettiklerini vurguladı. “Bu kazanımları kalıcı hale getirmek için kamuda disiplin gerekiyor” Bakan Şimşek, Orta Vadeli Program’ın nihai hedefinin sürdürülebilir büyüme ve adil gelir dağılımı olduğunu ifade ederek, "Fiyat istikrarını sağlamalıyız. Orta vadeli programımızın nihai hedefi sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı. Kalıcı refah istiyoruz ve daha kapsayıcı büyüme, daha kapsayıcı refah artışı. Şimdi bunun da makroekonomik altyapısını oluşturuyoruz. Orta vadeli programın nihai hedefi bu ama oraya giderken fiyat istikrarını sağlamalıyız. Fiyat istikrar derken neyi kastediyoruz? Enflasyonun kalıcı bir şekilde tek haneye düşürülmesi. Neden, çünkü enflasyon tek haneye düştüğünde ülkede büyüme hızı artıyor. Bakın size basit bir örnek vereyim. 1990’lı yıllara gidip 10’arlı yıllar şeklinde son 30 yıla bakalım. 90’lı yıllarda büyüme ortalama yüzde 3.1, enflasyon ortalama yüzde 72. 2000’li yılların başındaki on yıla gelin. Enflasyon ortalama yüzde 9.3, büyüme yüzde 5.7. Büyüme neredeyse ikiye katlanmış. Enflasyon yüzde 72’den yüzde 9 olmuş. Son 10 yılda ise enflasyon ortalama yüzde 25’e çıkmış, büyüme yüzde 5.1’e düşmüş. Dolayısıyla kalıcı refah artışı için, sizlerin görmeniz için, yatırımlarda, verimlilikte, inovasyonda atılım için bizim fiyat istikrarını sağlamamız lazım, enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmemiz lazım. Bu programın nihai amacı, sürdürülebilir yüksek büyüme, adil gelir dağılımı ama buraya giden yolda en öncelikli hedefimiz enflasyonun tek haneye düşmesi. Bunu da yapmak için mali disiplini, yani bütçe disiplini sağlamalıyız. Çünkü bu kazanımları kalıcı hale getirmek için kamuda disiplin gerekiyor. Biz eğer mali alanda disiplin oluşturabilirsek o zaman yapısal dönüşüme kaynak vermiş oluruz. Örneğin, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, daha rekabetçi bir altyapı. Bunların hepsi kaynak gerektiriyor. İşte bütçede disiplini sağlayarak reformlar için mali alan oluşturmalıyız.” dedi. “Enflasyonda yılı büyük ihtimalle yüzde 40-42 civarında kapatacağız” “Türkiye’de kur kaynaklı sorunların büyük bir kısmı dış açıklıktan kaynaklanıyor" diyen Şimşek, “Türkiye, dünya ile ticarette mal ve hizmet ticaretinde büyük açıklar verince genelde sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Onun için cari açığı da sürdürülebilir bir düzeye çekmeliyiz. Bütün bu kazanımları kalıcı hale getirmek için yapısal dönüşüm. Yapısal dönüşüm demek yüksek rekabet gücü demek, verimlilik artışı demek. Dolayısıyla verimlilik artışı da rekabet gücü üzerinden Türkiye’de yatırım, istihdam, üretim ve ihracat üzerinden büyümek demek. Dolayısıyla bütün bunlarla biz Türkiye’nin büyüme potansiyelini artırdık. Bizim yol haritamıza baktığımız zaman Mayıs ayına kadar dezenflasyonda bir geçiş dönemindeydik. Çünkü para politikasının etkili olabilmesi için zamana ihtiyacımız vardı. Şimdi dezenflasyon dönemine girdik. Dezenflasyon, enflasyonun düşüşü demek. Enflasyonda kalıcı ve hızlı bir düşüş dönemindeyiz. Yıllık enflasyon Mayıs ayında yüzde 75 ile zirveye çıktı. Ağustos ayında 52’ye kadar düştü. Önümüzdeki aylarda bu düşüş devam edecek. Büyük ihtimalle yılı yüzde 40-42 civarında kapatacağız. Gelecek sene de hedefimiz yüzde 20’nin altı, yüzde 17,5. 2026 yılının sonunda da tekrar enflasyonu tek haneye indireceğiz. Diyeceksiniz ki ‘üç yıl çok uzun bir süre.’ Aslında dünya deneyimi bundan farklı değil. Geçen sene bir çalışma yayınlandı. 56 ülkede 100 tane enflasyon şoku incelendi. Enflasyonun şok öncesindeki seviyesine düşürülmesi, 3.4 yıl alıyor. Biz bu programı geçen sene açıkladık. Üzerinden 1 yıl geçti" diye konuştu. “Bu sene cari açıkta hedefimizden daha iyi bir noktadayız” Cari açıkla ilgili Bakan Şimşek, "Geçen sene deprem sebebiyle bütçe açığımız yükseldi. Bu sene de depremin etkisi çok hissediliyor, bu sene de yüksek. Ama önümüzdeki seneden itibaren Maastricht kriterinin, yani yüzde 3 kriterinin altına yaklaşacağız. Böylece de disiplini tam olarak tesis etmiş olacağız. Son 20 yıla bakarsanız cari açığın milli gelire oranı yüzde 4 civarında. Bu sene yüzde 1.7’ye düşürmüş olacağız. Aslında çevremizdeki savaşlar olmasa, Rusya, Ukrayna, Orta Doğu ile ticaretimiz etkilenmeseydi, çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 1 civarında olacaktı. Dolayısıyla cari açığı kalıcı olarak yüzde 2’nin altına çekmek istiyoruz. Çünkü bu civardaki cari açığı çok rahat yönetebiliriz. Bu cari açıkla dış borcun milli gelire oranı düşerken bir taraftan da rezerv biriktirebiliyoruz. Dolayısıyla bu sene de hedefimizden daha iyi bir noktadayız. Bu program çalışıyor. Bazılarına göre program yok ama olmayan bir program nasıl sonuç üretiyor, onu anlatayım. Aslında bir program var. Türkiye’nin cari açığı geçen yıl Mayıs ayında yıllık 57 milyar dolara çıkmıştı. Şu anda 20 milyar doların altında. Bir program olmadan cari açık bu kadar düşer mi? Merkez Bankası’nın rezervleri geçen sene Mayıs ayında 98,5 milyar dolar, şu anda 156 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Net rezervlerdeki artış daha dramatik. Swap hariç Merkez Bankası’nın net rezervleri tam 90 milyar dolardan fazla arttı. 90 milyar dolar fazla mı diye sorabilirsiniz. Bizim 2002-2013 yılındaki net rezervlerimiz 38 milyar artmış, bu program sayesinde son bir yılda 90 milyar dolar artmış. Dolayısıyla rezerv konusunu bir endişe olmaktan çıkardık, cari açığı bir endişe olmaktan çıkardık. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğinde birin üzerine çıktık, yani rezerv yeterliliğini sağladık.” şeklinde konuştu. “Bütçe açığını yüzde 5.2’ye düşürdük, bunun da 3’te 2’si deprem kaynaklı” Bütçe açığında önemli bir düşüş sağladıklarını kaydeden Bakan Şimşek, depremin etkisine dikkat çekerek, “Kur korumalı mevduat, geçen sene Ağustos ayında zirveyi buldu. Neredeyse 144 milyar dolar seviyesine çıkmıştı. Kur korumalı mevduattan çıkışı biz önceliklendirdik. Kur korumalı mevduatta 98 milyar dolarlık bir düşüş var. Bu bir koşullu yükümlülük. Koşullu yükümlülük demek, kurda önemli bir değer kaybı olsaydı, onun faiz farkını Merkez Bankası ödeyecekti. Dolayısıyla bunu azaltarak Türkiye’nin risklerini azalttık. Türk lirasına güven arttı. Geçen sene Ağustos ayında Türk lirasının toplam mevduattaki payı yüzde 32’nin altına düşmüştü. Şu anda yüzde 53’ün üzerine çıkmış durumda. Dolayısıyla Türk lirasına güven artıyor. Bütçe dengesinde 20 yıla baktığımızda, bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2.4, ama geçen sene de büyük bir deprem oldu. Yine EYT benzeri uygulamalar yapıldı. Geçen sene Mayıs ayında piyasa, ‘tedbir alınmazsa bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 9.8’e çıkacak’ diyordu. Biz tedbir aldık, bunun sayesinde bütçe açığını yüzde 5.2’ye düşürdük. Bunun da 3’te 2’si deprem kaynaklı. Ama deprem bir kerelik. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde deprem ile ilgili harcamalar yerini dayanıklı şehirler inşa etmek için harcayacağımız kaynaklara bırakacak.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Özer, SMA hastası ikizleri makamında ağırladı Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, SMA Tip 2 hastası olan Aysima ile Nursima Öner kardeşlere yardım elini uzattı. Sosyolog yazar Başkan Özer, satışa sunacağı kitaplarının gelirini ikiz kardeşlere bağışladığını açıkladı. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 8 yaşındaki Aysima ve Nursima’yı makamında ağırladı. Minik kardeşler, Başkan Özer’e “Başkan amca, biz de oyunlar oynamak istiyoruz, bize destek olun” diyerek yardım istedi. Kardeşlerin talebi üzerine Başkan Özer, kitap satışlarından elde edeceği gelirin tamamını SMA hastası ikizlere bağışlayacağını belirtti. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, toplumun ihtiyaç sahiplerine her zaman destek olması gerektiğini belirtti. Özer, “Bizim kültürümüzde, ’Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ anlayışı vardır. Eğer bir aile maddi zorluk içindeyse, çocuklarının eğitim veya sağlık konusunda desteğe ihtiyacı varsa, toplum olarak elimizi uzatmalıyız. Bu yüzden herkese çağrıda bulunuyorum: Aysima ve Nursima’nın okula gitmesi, oyunlar oynayabilmesi için desteklerinizi bekliyoruz. Anneleri yok, çocuklarımızla halaları ilgileniyor. Bu iki güzel çocuğun daha iyi bir gelecek için hepimizin yardımına ihtiyacı var. Toplum olmanın gereği, birbirimize el uzatmaktır” diye konuştu. “Başkanımızın desteğiyle başaracağız” İkiz kardeşlerin bakımını üstlenen hala Nurten Öner de Başkan Özer’e yardımı ve çağrısı için minnettar olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Ben Aysima ve Nursima’nın halasıyım. Kızlarımız 8 yaşında ve SMA Tip 2 hastası. Türkiye’de ve dünyada bu hastalığa sahip ilk ikizler. Kampanyamızın yüzde 70’ini tamamladık ancak geriye kalan yüzde 30 için sadece 3 ayımız kaldı. Eğer kızlarımız 21 kiloya ulaşırsa, bu ilacı alma şansımız kalmayacak. Şu an Aysima 19, Nursima ise 17 kilo. İkizlerim okula gitmek, yürümek ve parklarda oynamak istiyorlar. Belediye Başkanımız çok ilgiliydi ve elinden gelen her yardımı yapacağını söyledi. Başkanımızın desteğiyle bu süreci başarıyla tamamlayacağımıza inanıyorum. Kendisine çok teşekkür ederiz"