GÜNDEM - 03 Ocak 2025 Cuma 11:42

Camiye gelen çocuklar bir yılda bin kitap okudu

A
A
A
Camiye gelen çocuklar bir yılda bin kitap okudu

Van’ın İpekyolu ilçesindeki Çağrı Camii, çocuklara kitap sevgisi aşılayan etkinliklerle bir yılda bin 34 kitabın okunmasına öncülük etti.


İpekyolu ilçesine bağlı Bostaniçi Mahallesi’nde bulunan Çağrı Camii, çocuklara yönelik kitap okuma etkinlikleriyle dikkat çekiyor. Camiye gelen çocuklar, bir yıl içinde toplam 1034 kitap okuyarak büyük bir başarıya imza attı. Çağrı Camii İmam-Hatibi Kenan Durman, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla cami içerisinde bir kitap okuma alanı oluşturdu. Çocuklar, burada dini ve kültürel içerikli kitaplarla buluşarak hem bilgi dağarcıklarını geliştiriyor hem de maneviyatlarını güçlendiriyor.


Okunan bazı kitapların özeti ise cami içerisindeki özel bir tabloya asılıyor. Kitap özeti çıkaran ve en çok kitap okuyan çocuklara ayrıca ödüller veriliyor. Bu yöntemle çocuklar, hem okuduklarını pekiştiriyor hem de diğer çocuklara ilham kaynağı oluyor. Ayrıca çocuklar, okulda öğretmenleri tarafından verilen ödevlerini de cami içinde hazırlıyor.



“Fazla kitap okuyan öğrencilere ödül verdik”


İHA muhabirine konuşan Camii İmam-Hatibi Kenan Durman, çocuklarla 4 yıldır kitap okuma programı yaptıklarını belirtti. Öğrencilerin kitap okuma programına yoğun ilgi gösterdiğini ifade eden Durman, “Burada sıcak bir arkadaş ortamı oluştu. Çocuklar burada; Kur’an-ı Kerim, itikat, akaid, fıkıh ve dini bilgiler dersi alıyor. Kış aylarında buraya gelen öğrenci sayısı daha fazla oluyor. En son yapmış olduğumuz kitap okuma programında sayı 100’ü de geçmişti. Geçen yıl okunan kitap sayısını, kimlerin kaç kitap okuduğunu özellikle not ettim. Hatta fazla kitap okuyan öğrencilere ödül verdik. Geçtiğimiz yıl tam olarak bin 34 kitap okundu” dedi.



“Kitap okuma programı örnek oldu”


Diğer imamların da kendilerini örnek aldığını ve kitap okuma programları yaptığını dile getiren Durman, “Aynı programı kendi camilerinde de uyguladılar. Bu da bizleri mutlu etti. Çocuklara, öğretmenlerinizin vermiş olduğu ödevler varsa, getirin burada birlikte yapalım diyoruz. İsteyen kitap okusun, isteyen de okul ödevlerini burada yapsın diyoruz. Günümüzde çocukları alıkoyacak birçok şey var. Özellikle telefonlarda zararlı yayın ve oyunlar var. Burada kitap okunması en azında çocukları bu zararlardan koruyor” diye konuştu.


Okuldan çıktıktan sonra hemen camiye geldiklerini ifade eden çocuklar ise camide kitap okuyarak arkadaşlarıyla zaman geçirdiklerini söyledi. Çocuklar kendilerine bu imkanı sağlayan cami imam hatibine teşekkür etti.



Camiye gelen çocuklar bir yılda bin kitap okudu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Yavru Akdeniz foku iyileşti, tekrar denizle buluştu Mersin’de nesli tükenme tehlikesi altındaki yavru Akdeniz foku bitkin olarak bulunarak tedavisi yapılıp, tekrar doğal yaşam alanına bırakıldı. Türkiye kıyılarında 120’nin üzerinde bireyin bulunduğu tespit edilen Akdeniz foklarından tedavisi yapılıp yaşam alanına bırakılan yavruya ise ’Yağmur’ ismi verildiği ifade edildi. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre nesli kritik derecede tehdit altında olan, tüm dünyada yaklaşık bin, Türkiye kıyılarında ise 120’nin üzerinde bireyin bulunduğu tespit edilen Akdeniz fokları takip ediliyor. Takibi yapılan Akdeniz foklarından bir yavru 10 gün önce Doğa Koruma ve Milli Parklar Şubesi ekipleri tarafından bitkin halde bulundu. Kıyıda bulunan yavru fok veteriner hekim gözetiminde Hatay DKMP Müdürlüğüne bağlı Mustafa Kemal Üniversitesi Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezine nakledildi. Burada tedavisi tamamlanan foka "Yağmur" ismi verilirken tekrar Mersin’e getirildi. DKMP Müdürlüğü ekipleri ile foklar üzerinde çalışma yapan ODTÜ Erdemli Deniz Bilimleri Enstitüsü, Sualtı Araştırmaları Derneği ve Sahil Güvenlik Komutanlığının personeli ile dalgıçlar eşliğinde yavrunun tekrar yaşam alanına bırakıldığı bildirildi. "Mersin’de 25, Doğu Akdeniz’de 50’nin üzerinde birey var" Akdeniz fokları ile ilgili çalışmalar yapan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Görevlisi Dr. Meltem Ok geçtiğimiz aylarda bu konuda bilgiler vermişti. Türkiye kıyılarında bulunan foklarla ilgili konuşan Dr. Ok, "Bu konuda ODTÜ, 1994 yılından beri Türkiye kıyılarında çalışmalara devam ediyor. Özellikle Mersin, Antalya ve Hatay Antakya kıyılarında çalışıyoruz. Mersin kıyıları özellikle önemli, zaten Doğu Akdeniz’deki çalışmalar Mersin kıyılarında başladı. Alanı yıllar içerisinde genişlettik. Şu anda Mersin kıyılarında 25’in üzerinde bireyimiz var. Doğu Akdeniz’deki bizim çalışma alanımız içerisinde ise 50’nin üzerinde tanımlı bireyimiz var. Bunların yuvalarında tam zamanlı olarak foto kapanla takibini yapıyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye kıyılarında ise 120’in üzerinde birey var. Kıyılarımızda böyle nadir Akdeniz foklarının barınıyor olması sevindirici ve çok önemli" demişti.
Antalya EGDS denizi kirletenlere göz açtırmıyor Antalya Büyükşehir Belediyesi, gemi kaynaklı deniz kirliliğinin önüne geçmek amacıyla hayata geçirdiği Elektronik Gemi Denetleme Sistemi (EGDS) ile 2024 yılında denizi kirlettiği tespit edilen 83 gemiye 103 milyon 363 bin 641 TL idari para cezası uyguladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi, turizmin başkenti Antalya’da Akdeniz’in masmavi denizini temiz tutabilmek amacıyla 2023 yılında EGDS sistemini hayata geçirdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Aksu Beşgöz Deresi ve batıda Göynük Çayı arasındaki sorumluluk sahasını PTZ ve termal kameralarla izliyor. EGDS merkezinden 7/24 kameralarla izlenen Antalya Körfezi’nde denizi kirlettiği tespit edilen teknelere hızla müdahale ediliyor. 3 kilometre mesafeden net görüntü Sistem kapsamında 22 ayrı noktaya 40X optik büyüme özelliğine sahip PTZ kameralar ve otomatik tanıma sistemine sahip termal kameralar ile balıkçı barınağı üzerinde 90 mil menzilli su üstü radarı kuruldu. Yaklaşık 3 kilometrelik mesafeden net ve yakın görüntü alabilen kameralar ile denizleri kirleten gemiler anında tespit ediliyor. 1.5 yılda toplam 134 milyon lira ceza EGDS ile 2024 yılında 83 gemi kaynaklı deniz kirliliğine toplamda 103 milyon 363 bin 641 TL idari para cezası uygulandı. EGDS sisteminin devreye girdiği 5 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ise toplamda 134 milyon 234 bin 62 TL cezası uygulandı. Büyükşehir Belediyesi’nin gemi kaynaklı deniz kirliliğine yönelik cezalardan elde edilen gelir ise yine çevre projelerinde değerlendirirken, böylelikle hem deniz kirliliğinin önüne geçerken, hem de çevre projelerine de kaynak aktarılıyor.
Kastamonu UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki Mahmut Bey Camii’nin bulunduğu köyde kazı çalışması başlatıldı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve halk arasında ’Çivisiz Cami’ olarak bilinen Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii’nin bulunduğu köyde başlatılan kazı çalışmalarıyla, 14. yüzyıldaki Türk yerleşiminin ortaya çıkartılması hedefleniyor. Kastamonu Valiliği himayelerinde, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı (KUZKA) koordinasyonunda yaklaşık 4 yıl süren çalışmalar neticesinde, Kastamonu Merkez ilçesineki Kasaba köyünde bulunan ve halk arasında ’Çivisiz Cami’ olarak da bilinen Mahmut Bey Camii, 2023 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alarak “Anadolu’nun Ortaçağ Dönemi Ahşap Direkli ve Kirişli Camileri” kategorisinde tescil edildi.UNESCO Dünya Mirası Listesine girdikten sonra Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii ile ilgili çeşitli projeler ve çalışmalar yürütülmeye başlandı. Bu çalışmalar çerçevesinde Kastamonu Müze Müdürlüğü koordinesinde, Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Anar Azizsoy’un akademik danışmanlığında çevresinde arkeolojik kazı çalışmalarına başlandı. Kazı çalışmaları neticesinde, 1366 yılında inşa edilen Mahmut Bey Camii’ne yaklaşık 50 metre uzaklıkta bulunan ve aynı tarihte yapıldığı düşünülen cami hamamında başlanılan kazı çalışmalarıyla Türk yerleşimi ortaya çıkarılması hedefleniyor. Mahmut Bey Camii’nin çevresinde hamam dışında külliyeyi andıran farklı yapılar ile mezarların da olduğu düşünülüyor. Bu çerçevede Kastamonu Müze Müdürlüğü koordinesinde, Karabük Üniversitesi’nden gelen öğrencilerle birlikte, Azizsoy’un akademik danışmanlığında kazı çalışmaları yürütülüyor. Arkeolojik kazı çalışmalarının bu yıl içerisinde de devam edeceği ifade edildi. “Geçtiğimiz yıl itibariyle Mahmut Bey Camii çevresinde kazı çalışmasına başladık” Yürütülen kazı çalışmalarıyla ilgili bilgiler veren Prof. Dr. Anar Azizsoy, “2022 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ile başladığımız Türk-İslam dönemi yüzey araştırmalarının üçüncü sezonunu bu yıl tamamladık. Geçen yıl yaptığımız araştırma sırasında hatta öğrencilerimiz ile birlikte yaptığımız teknik geziler sırasında Kasaba Köyünde bir hamamın olduğunu gördük. Hamam ile ilgili araştırmalarımızı arşiv üzerinden derinleştirdikçe daha öncesinden var olan çalışmaların bilmekle beraber bu yıl itibariyle Kastamonu Müze Müdürlüğünün başkanlığında yine Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü izni ile Kastamonu Müze Müdürü Erol Kale’nin başkanlığında ve benim danışmanlığımda burada bir kazı çalışmasına başladık. Müze kurtarma kazısı olarak 31 Ekim’de kazıya başladık. Bilindiği üzere Mahmut Bey Camii, 1366 yılında Candaroğulları’ndan Mahmut Bey tarafından yapıldı. Kitabesi kısa ve Arapçadır, hicri tarihi ile 798 yılına ait olduğu yazıyor. Cami, Adilbey oğlu büyük emir Mahmut Bey tarafından Candaroğulları’nca yaptırılmıştır” dedi. “Hamamın dışında ciddi manada bir Türk yerleşim dokusunun var olduğunu kanıtlayan yapılarda var” Hamamın dışında Türk yerleşim dokusunun olduğunu kanıtlayan yapıların bulunduğunu ve bunu ortaya çıkarmak için bu yılda kazı çalışmalarına devam edeceklerini söyleyen Prof. Dr. Azizsoy, “Bilindiği üzere Türk kültüründe gelenek olarak cami yapımıyla birlikte hamam inşası da gerçekleştirilir. Bunu Selçuklu Devletinden itibaren Anadolu’nun çeşitli yerlerinde örnekleri mevcuttur. Biz de Mahmut Bey Camii ile bağlantısının ne denli olup olmadığının üzerine yaptığımız araştırmaları bu sene yaptığımız kazı ve devamında sürdüreceğimiz çalışmalarla birlikte daha da açığa çıkaracağımızı umuyoruz. Camiyle mesafesi 52 metre. Sadece hamam değil, aynı zamanda burada ciddi manada bir Türk yerleşim dokusunun var olduğunu kanıtlayan yapılarda var. Hamamın dışında Mahmut Bey Camii’nin az aşağında Saray Camii, çifte hamam bulunuyor, başka kalıntılarda mevcut. Yoğun olarak bu bölgede bir Türk kimliğinin kültürünün varlığını somut olarak belgeleyecek olan yerleşim dokusunu söyleyebilmemize imkan tanıyan yapılar bulunuyor. Tarihe baktığımız zaman hanedanın varlığını da yani Mahmut Bey ile değil Mahmut Bey’den sonrasında da oğluna ait bir mezarın bulunduğu, annesine ait bir türbenin olma ihtimali bu tezimizi daha da destekler nitelik taşıyor. Dolasıyla sadece burada hamam değil, aynı zamanda başka yapı topluluğunun ortaya çıkarılmasıyla birlikte Türklerde bir gelenek haline gelen bir külliye olma ihtimali de ister istemez akla gelmiyor değil. Elbette kazı ve araştırma çalışmalarının devam etmesiyle birlikte daha çok netlik kazanacak. Fakat hiç şüphe yok ki turistik açıdan da burasının gelişimine ciddi manada katkı sunacaktır bu durum” diye konuştu. “Hamamında aşağı yukarı 14. yüzyıllarında camiyle eşdeğer olduğunu düşünüyoruz” Kazı çalışması yaptıkları cami hamamının da Mahmut Bey Camii ile eşdeğer olarak 14. yüzyılda yapıldığını düşündüklerini ifade eden Prof. Dr. Azizsoy, “Alınan izinler doğrultusunda ilk etapta yaptığımız buradaki kazı çalışması daha sonrasında da planlanan restorasyon çalışmalarıyla devam ederken, bir taraftan bizim başka kazı çalışmaları ikinci planda hedeflediğimiz çifte hamamda gerçekleşecektir. Hamamlara da baktığımızda literatürde çok çeşitli şekillerde isimlendirilmiş olduğunu görüyoruz. Örneğin hem saray hamamı hem vakıf hamamı tanımı geçiyor. Ben, cami hamamı olarak isimlendirilmesinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Caminin kitabesinden anlaşılacağı üzere 1366 yılında net olarak yapıldığı bilinirken hamamında aşağı yukarı 14. yüzyıllarında camiyle eşdeğer olduğunu akla getiriyor. Devamında diğer yapılara da baktığımızda burasının beylik dönemine ilişkin olarak bir hanedan mensubiyeti kazanmış olduğunu, böylece sonraki aşamalarda da yapılacak olan araştırmalarda daha da somut olarak netlik kazanacaktır” şeklinde konuştu. “Yerleşim yerinde sonraki evrelerde yapılacak kazı çalışmalarıyla bu dokunun rengi değişecektir” Kasaba köyünde ciddi manada tarihi bir birikimin olduğunu belirten Prof. Dr. Azizsoy, “Kastamonu denildiği zaman Türk yerleşiminin ilk Hüsamettin Çoban ile birlikte ikta olarak bu toprakların verilmesiyle birlikte merkez edinmiş olduğu biliniyor. Kasaba köyünün de yine tarihte Çobanoğulları dönemi ama net olarak Candaroğulları döneminde artık yerleşim olarak burasının kullanıldığını kaynaklardan öğrenmekteyiz. 14. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasında hatta Kasaba köyünde nüfusun 25 bin kadar olduğunu söyleyebiliyoruz. Dolayısıyla bu kadar ciddi bir birikimi, yer altındaki tarihi mirası barındırmış olduğunu düşündüğümüz, buna inandığımız yerleşim yerinde sonraki evrelerde yapılacak olan kazı çalışmalarıyla elbette bu dokunun rengi hiç şüphesiz değişecektir” ifadelerini kullandı. Mahmut Bey Camii hakkında Kastamonu’nun Merkez ilçesine bağlı Kasaba köyünde bulunan Mahmut Bey Cami, üst örtüsünün bindirme tekniğiyle inşa edilmesi nedeniyle halk arasında "Çivisiz Cami" olarak biliniyor. Candaroğulları Beyliği Dönemi’nde 1366 yılında Mahmut Bey tarafından inşa ettirilen Cami, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve 17,9x11,55 metre boyutlarındadır. Dış duvarları moloz taştan inşa edilen caminin iç mekanında tamamen ahşap tercih edilmiştir. İç mekanda mihrapta ve pencere çerçevelerinde alçı, kitabe levhası ve giriş kapısının söve ve lentolarında mermer kullanılmıştır. Anadolu Türk mimarisinde Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii mimari, malzeme-teknik özelliklerinin yanı sıra tüm iç mekana yayılan süslemeler dikkat çekiyor. (Vİ-MK-
İstanbul Kartal’da bir Anadolu geleneği "Yaren Gecesi" düzenlendi Kartal Çankırılılar Derneği tarafından bir Çankırı geleneği olan "Yaren Gecesi" programı yapıldı. Katılımcıların yöresel kıyafetle eşlik ettiği programda eğlenceli anlar yaşandı. Kartal’da Çankırılılar Derneği tarafından yapılan "Yaren Gecesi" renkli görüntülere sahne oldu. Katılımcıların yöresel kıyafetlerle katıldığı, oyunlar oynadığı ve yöresel türkülerle eşlik ettiği programa Çandef Genel Başkanı Önder Tozan ve yönetim kurulu üyeleri, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel ve birçok kişi katıldı. Katılımcıların, bir bezin altına saklanan yüzüğü bulma oyunundaki anları eğlenceli görüntülere sahne oldu. Etkinlikte konuşan Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, "Belediye Başkanı olarak burada olsak da bu kültür, bu birliktelik çok kıymetli. Bu yüzden birliğimiz, beraberliğimiz daim olsun. Kültür coğrafyası Anadolu’nun farklı noktalarından kalkıp geldik. Bu kültürü yaşatmak gerekirken kaybolmamak gerekiyor. Bu görev işi. Bu dernek başkanlığı, cemiyet, federasyon, konfederasyon köy derneği. Bunlar gönül isteyen, maddiyat isteyen, aileden fedakârlık ettiren bir şey. Bu toplulukları oluşturmak kolay değil. Güzel bir yazı var. ’Kıza ana öğretir, sofra çeyiz düzmeyi. Oğlan babadan öğrenir sohbet diyar gezmeyi.’ Ön sıralardaki küçük arkadaşlarımı ve genç kardeşlerimi gördüğümde de bu kıymetli mirasın geleceğinin devamını da görüyorum. Bu çok daha kıymetli, kentte kaybolmamak için, kültürün erozyona uğramaması için. Ne mutlu size. Bu ortamı sağlayan kıymetli dernek başkanımıza, yönetimine ve katkısı olan bütün başkanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sevgili dernek başkanlarım, federasyon başkanlarım, adım attığım müddetçe ben de buradayım. Siz bir arada olun, bir hedef koyun. O hedefle ilgili adım attığınızda en az sizin kadar tuğla koyacağımdan şüpheniz olmasın" dedi. Kartal Çankırılılar Derneği Başkanı Cihan Demirbaş ise, "Kartal’da 2002 senesinden beri Yaren Gecemiz devam ediyor. Geçmişteki örf ve adetlerimizi gelecekteki nesillere aktarmak için böyle programları tertip ediyoruz. Tabii bu süreçte belediye başkanının da birçok katkıları var bize, sağ olsun. Onunla beraber buradaki bin yıllık geleneğimizi Kartal’da Kartal Çankırılılar Derneği olarak olarak yapıyoruz. Katılan herkese çok teşekkür ediyoruz. Memleketimizde şu an yarenlerimiz devam ediyor. İstanbul’da da az noktalarda kaldı Yaren Geceleri. Bunların da bir tanesi Kartal’da. 7’den 70’e dediğimiz olayı az önce sizler de gördünüz. 2 yaşında bebek de var, 70 yaşında abimiz de var. Kartal’da yapılan nüfus sayımında resmi kayıtlarda sayımız 13 bin. 13 bin Çankırılı olarak Kartal’da hizmet ediyoruz. Gerek düğün gerek cenazelerinde her zaman yanlarındayız, olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
İzmir Başkan Tugay Kordon’daki çalışmaları inceledi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Kordon’da yaşanan su taşkınlarına son verecek geçici fırtına duvarı çalışmalarını inceledi. Kordon’un güvenli ve konforlu hale gelmesi için çalıştıklarını kaydeden Başkan Tugay, “İzmir’in incisi Kordon’u daha fazla yeşille, sosyal alanlarda buluşturuyoruz. Bir kez bile Alsancak’ı su bassın istemiyoruz. O nedenle emin olduğumuz işi yaptık” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Alsancak Kordon’da deniz taşkınlarını önlemek için başlatılan, aynı zamanda sosyal donatı alanlarıyla kıyı şeridindeki sorunları çözerek estetik bir görünüme kavuşturacak ‘Kordon Acil Eylem Paketi’ çalışmalarını yerinde inceledi. Alsancak Limanı’ndan Cumhuriyet Meydanı’na kadar uzanan çalışma hakkında sahada bilgi alan Başkan Dr. Cemil Tugay’a İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Çağatay Güç, Fen İşleri Dairesi Başkanı Sercan Kahya, Yapı İşleri Dairesi Başkanı Onur Açık, Park ve Bahçeler Dairesi Başkanı Müge Deniz Bal ve birim yöneticileri eşlik etti. Kordon boyunca yürüyen Başkan Tugay, alanda yapımı tamamlanan geçici fırtına duvarını, acil durum kapılarını, zemin ve peyzaj düzenlemelerini teker teker inceledi. “Kordon’da yürümek daha konforlu olacak” İncelemelerin ardından açıklama yapan Başkan Tugay, “Bütün kıyı boyunca set çalışması tamamlanmış durumda. Peyzaj ve kent mobilyalarıyla, zeminle ilgili çalışmalar devam ediyor. Yürüyüş yolunu yaptığımız düzenleme çalışmalarıyla konforlu hale getirdik. Aynı zamanda kıyı boyunca insanların oturup vakit geçirebilecekleri, çocukların oynayabileceği alanları Kordon’a kazandırıyoruz” diye konuştu. Gündoğdu Meydanı’nda da değişim Çalışmanın sonraki aşamaları hakkında bilgi veren Başkan Tugay, “Pek çok yeni bitki ve ağaç dikildi. Daha yeşil bir Kordon olacak. Aynı zamanda Gündoğdu Meydanı’nın zeminini yeniliyoruz. Yürüyüş konforu artacak ve estetik açıdan güzel görünecek. Tüm bu yaptığımız çalışmalarla Alsancak’ı ve Kordon’u su taşkınlarından korurken yurttaşlarımızın bu alanları keyifle kullanabileceği hale getiriyoruz. Arkadaşlarımızın eline sağlık” şeklinde konuştu. Kordon’da yayalaştırma çalışmaları Kordon boyunun daha güvenli ve konforlu hale kavuşması için yayalaştırma çalışmalarının devam edeceğini ifade eden Başkan Tugay, “Kordon’daki taşıt yoluyla ilgili de bir çalışma planlıyoruz. Aslında buradaki trafiği günün belli saatlerinde durdurmak, taşıt geçişine kapatmak gibi bir düşüncemiz var. Böylece yayalar, bisikletli vatandaşlarımız çok daha kolayca ve güven içerisinde kullanabilecekler. Araç görüntüsü olmayacak. Onun da çalışmasını yapmayı planlıyoruz” dedi. “Burada yapılan işin vatandaşlarımıza hiçbir zararı yok” Kordon’un daha güvenli ve daha aktif bir şekilde İzmir’e hizmet edeceğini vurgulayan Başkan Tugay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yapılan her iş bazı insanlar tarafından eleştiriliyor. Bunu bir yerde doğal karşılıyorum. Üzüldüğüm şey, konunun detaylarını bilmeden, ne yapıldığına ilişkin bilgi sahibi olmadan sadece eleştirmiş olmak için eleştirilmesi. Burada yapılan işin vatandaşlarımıza hiçbir zararı yok. Tam tersine onların yaşamlarını kolaylaştıran bir sürü güzel şey yapıldı. Bir kez bile Kordon’u, Alsancak’ı su bassın istemiyoruz. O nedenle emin olduğumuz işi yaptık. Diğer taraftan yapılan şeyin hiçbir açıdan ne fonksiyonel, ne estetik açıdan yanlış bir şey olmadığına çok eminim. Eleştirileri dinliyoruz ama doğru olduğuna inandığımız şeyi yapıyoruz.” Kordon yılların yorgunluğundan kurtuluyor İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kordon’u baştan aşağı düzenleyecek çalışmalarda sona geldi. Çalışmalar kapsamında deniz taşkınlarını önleyecek geçici fırtına duvarı yapımı tamamlanırken Kordon’un bakım, onarım ve peyzaj çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Çalışmalar kapsamında, Kordon boyunca, zemin yenilemesi, kent mobilyaları ve sosyal donatı malzemelerinin, çocuk oyun alanlarının montajı yapılacak. Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı tarafından fırtına duvarı ve çevresinde çok sayıda bitki ve ağaç dikimiyle alan yemyeşil bir görünüme kavuşturulacak. Çalışmaların tamamlanmasıyla Kordon, baştan sona yenilenerek uzun yılların oluşturduğu yorgun yapısından kurtulmuş olacak.