YEREL HABERLER - 15 Mart 2012 Perşembe 13:01

VAN`DAKİ DEPREMLERİN ARDINDAN

A
A
A
VAN`DAKİ DEPREMLERİN ARDINDAN

Van Valisi Münir Karaloğlu, orta hasarlı binaların akıbetinin sürüncemede kalmasını istemediklerini belirterek, "Beton kalitesi kötü olan ve bir sonraki depremde vatandaşlarımızın hayatı noktasında sorun oluşturacak binaları gündemimizden çıkarmak istiyoruz" dedi.
Van Valisi Karaloğlu, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü bahçesine kurulan çadırlardaki laboratuvarda incelemelerde bulundu. Burada yetkililerden teknik bilgi alan Vali Karaloğlu, daha sonra çalışmalarla ilgili gazetecilere bilgi verdi. Karaloğlu, binalardan alınan karotların beton mukavemet değerlerinin ölçüldüğünü belirterek, "Depremlerden sonra binalarımızı ağır hasarlı, orta hasarlı ve az hasarlı olarak sınıflandırdık. Ağır hasarlı olan binaları tartışmıyoruz, onları yıkacağız. Az hasarlı olanları da
tartışmıyoruz, onlar da kullanılan binalar. Ama esas sorun olan orta hasarlı binalar. Bundan önceki depremlerde kazanılan tecrübelerden istifade ederek, orta hasarlı binaların sürüncemede kalmasını istemiyoruz. Bilindiği gibi Gölcük Depremi’nin üzerinden kaç yıl geçmesine rağmen hala oradaki orta hasarlı binalar tartışılıyor. Biz Van’da böyle olmasını arzu etmiyoruz. Biz kesin hasar tespit çalışmalarından sonra İstanbul Teknik, Yıldız Teknik ve Sakarya Üniversiteleriyle bir protokol yaptık. Van ve Erciş
merkezinde bizim kesin hasar tespit raporlarımızda orta hasarlı dediğimiz binalar, tekrar üniversitelerimiz tarafından ileri bir tekniğe tabi tutuldu. Önce hocalarımız geldi o binaları inceledi ve rapor tuttu. Sonra karot alınması gereken binalar işaret edildi ve oradan karot alındı. Bu çadırlarda da karotların beton mukavemet değerleri ölçülüyor. Ön inceleme ve beton mukavemet durumları İstanbul’da hocalar tarafından bir rapor haline getiriliyor" diye konuştu.
"SORUNLU BİNALARI GÜNDEMİMİZDEN ÇIKARMAK İSTİYORUZ"
Beton kalitesi kötü olan ve bir sonraki depremde vatandaşların hayatı noktasında sorun oluşturacak binaları gündemlerinden çıkarmak istediklerini belirten Vali Karaloğlu, "Biz dün Erciş’te 720 binamızla ilgili İstanbul Teknik Üniversitesi’nin yaptığı çalışmayı teslim aldık. Üniversiteler sonuç kısmında bize şunu söylüyorlar: Orta hasarlı dediğimiz bir bina hakkında, ’Güçlendirmeye değer bulunmamıştır’ denilmişse o binayı ağır kabul edeceğiz ve mutlaka yıkacağız. Ama eğer bu bina, ’güçlendirmeye değer"
bulunmuşsa onu güçlendirip yeniden kullanacağız. Şunu üzülerek söylüyorum: Erciş’teki beton mukavemet değerleri beklentilerimizin çok altında geldi. Bu binalara orta hasarlı demişiz ama maalesef bu binalarda artık vatandaşlarımızı oturtamayız. Bir önceki çalışmalarda bunlara orta hasarlı denmesine rağmen biz bunları ağır hasarlı kabul edip önümüzdeki hafta Erciş’te listelerini yeniden asacağız ve bu binaları da mutlaka yıkacağız. Erciş’te 720 bina tamamlandı. Van merkezde devam ediyor. Ay sonuna kadar
çalışma devam edecek. Biz beton kalitesi kötü olan, bir sonraki depremde vatandaşlarımızın hayatı noktasında sorun oluşturacak olan binaları da gündemimizden çıkarmak istiyoruz" şeklinde konuştu.
"RİSKLİ OLAN TÜM OKUL BİNALARI YIKILACAK"
Karaloğlu, endişe duyulan hiçbir binaya öğrenci alınmadığını, riskli tüm okul binalarını mutlaka yıktıracaklarını belirterek, "Depremden sonra riskli olan hiçbir okula öğrenci almıyoruz. Bu okullarda çalışmalar yapıldı ve karotlar alındı. Bunların daha raporları çıkmadı. Beton değerleri düşük çıkan hiçbir okulda güçlendirme ve onarımla uğraşmayacağız, yıkıp atacağız. Okullarda istediğimiz beton kalitesinin evlerden daha yüksek olması lazım. Çünkü buralar kamuya açık olan yerlerdir" ifadelerini kullandı.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertaç Ergüven de teknik konularda bilgi vererek, "Binalarda büyük oranda beton kalitesi kötü çıkıyor. Bizim değerlerimizin çok altında. Çok kötü sonuçlar çıktığından dolayı bu tür binalarda güçlendirme yapmamız söz konusu değil" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davası 5. gününde devam ediyor: Örgüt yöneticisi savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine beşinci gününde devam ediyor. Duruşmada örgüt yöneticilerinden İlker Gönen savunmasında, "Herkesin suçu olabilir. Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, örgüt yöneticisi İlker Gönen savunma yaptı. “Aileler galeyana getirildi, kim bize sahip çıkacak?” Medisense şirketinde doktor olarak görev yapan ve iddianamede bebekler Kadan, Ayaz Karaduman, Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Kerem Muhammed Tokluoğlu’nun ihmali davranış nedeniyle ölümüne sebep olma suçunu işlediği tespit edilen sanık Gönen savunma yaptı. Sanık Gönen savunmasında, “Karakoç bebeğin bağırsaklarında sorun vardı. Bebek Yalova’dan geldi. Bebeğin durumu kötüleşti. Bağcılar’da ameliyat oldu. Sonra sevk oldu. 64 gün sonra bebek vefat etti. Beni hemşireler 64 gün boyunca aradı. Bebeğe mama veriyorduk ağzından geliyordu. Ben bebeğin beslenemediği için ölmesiyle suçlanıyorum. Bebek Karakoç vefat ettikten sonra polis geldi bütün dosyalara el koydu ve bebeği Adli Tıp Kurumu morguna götürdü. Bebeğe otopsi yapıldı. Rapora göre bu bebeğin ölümü beslenememe değil, bağırsakların yırtılması. Masumiyet karinem varken, her şeyde gizlilik kararı varken, nasıl oluyor da haberlerde kanallarda sayfa sayfa çarşaf çarşaf yayınlanıyor bu iddialar ama benim avukatım ulaşamıyor. Bu Allahtan reva mıdır? Aileler galeyana getirildi. Kim bize sahip çıkacak?” dedi. “Medyada benim daha avukatım bana dosyayı getirmeden bakın ötenazi yapmışlar deniliyor” Sanık Gönen savunmasının devamında, “2. bebek Tokluoğlu, ben bu hastada kalp masajı yaptırmama yani Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa ötenazi yaptırmak ile suçlanıyorum. Çocuk oksijensiz kalarak doğuyor. Çocuğa yaklaşık 2 saat müdahale ediliyor. İnsanların sinir ucuna dokunacak kelimeler buluyorlar ‘pasif ötenazi’ gibi. Medyada benim daha avukatım bana dosyayı getirmeden bakın ötenazi yapmışlar deniliyor. İnsanların duyguları ile oynanıyor. Sağlıkta şiddet artıyor. Benim yüzümden 47 kişi bebek katilliği ile suçlanıyor. Bunun hesabını kim verecek?” şeklinde konuştu. “Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz” İlker Gönen, “Herkesin suçu olabilir. Suçum olabilir ama bebek katilliği ile kimse beni yaftalayamaz. Bebek Kadan doğduğunda filmini bana attılar. Bana gönderdikleri filmde bir şey anlaşılmıyordu. Beni Fırat Sarı aradı 1 gün sonra bebek vefat edince. Bana bebeğin ölüm sebebi ile ilgili bir şey olabileceğini söyledi. Ben de bebeğin hayatını kaybettiğini, üzerinden 1 gün geçtiğini söyledim. Ben olmayan bir akciğer patlamasını görüp söylememekle, katillikle suçlanıyorum. Bu kadar iftira, yalan, işgüzarlık kolay mı? Benim bu iftiraya maruz kalma nedenim ne? Bu amaç ne? Medyaya bu kadar vermenin amacı ne? Kimi zor durumda bırakmak istiyorsunuz? Bu uzman görüşünü yazan kişiler iddialarda bulundular, bu uzman görüşünün kimse nasıl hazırlandığını sormadı. Ben burada bebek katilliği ile suçlanıyorum. Kimse bizim yanımızda duramadı. Medyada öyle bir baskı oluşturuldu ki. Yani biz ne yaptık?” şeklinde savunma yaptı. “Bizim idam sehpamızı uzman görüşü koydu, tekmeyi de medya vurdu” Sanık Gönen, “Bebek Helvacı olayında ben bebeğe katil ruhla, adrenalin yaptırmamakla suçlanıyorum. 2 aydır ben ne cezaevinde kalabiliyorum ne başka yerde yatabiliyorum. Sabahtan akşama kadar tapeler sayfa sayfa geziyor. Kim geri getirebilecek bizim itibarımızı? Ben 5 tane ölümle suçlanarak karşınızda duruyorum. Bizim idam sehpamızı uzman görüşü koydu, tekmeyi de medya vurdu. Biz kimseye tek kelime anlatamadık. Biz bir kere yaftayı yedik” dedi.
Çorum Aybüke öğretmen dualarla anıldı PKK’lı teröristlerin saldırısında şehit düşen müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın, Çorum’un Osmancık ilçesinde dualarla anıldı. Aybüke öğretmenin kabri başında dua okuyan Çorum Valisi Ali Çalgan, “Aybüke öğretmen hepimizin evladı oldu” dedi. Çorum Valisi Ali Çalgan, Batman’ın Kozluk ilçesinde PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu 2017 yılında şehit olan müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın’ın Osmancık ilçesindeki kabrini ziyaret etti. Öğretmenler Günü dolayısıyla, Şehit Şenay Aybüke Yalçın için Osmancık Şehitliği’ndeki kabri başında dualar edildi. Kur’an-ı Kerim okunmasının ardından Vali Çalgan ve beraberindekiler, Şenay Aybüke Yalçın’ın kabrine karanfil bırakarak dua etti. Ziyarette Vali Yardımcısı Muhammed Gürbüz, İl Emniyet Müdürü Arif Pehlivan, İl Jandarma Komutanı Albay Naim Çetinkaya, İl Müftüsü Şahin Yıldırım, İl Özel İdare Genel Sekreteri Recep Cıplak, Osmancık Kaymakamı Furkan Duman, Belediye Başkanı Ahmet Gelgör ve kurum amirlerinin de hazır bulundu. Ziyaretin ardından konuşan Vali Çalgan, "İlçe ziyaretlerimiz çerçevesinde ilçelerimizi geziyoruz. Bilgilendirmelerde bulunuyoruz, çalışma arkadaşlarımızı tanıyoruz, ilçelerin sorunlarını yerinde tespit ediyoruz, çözüm arayışında bulunuyoruz. Bugün buraya gelmek programımızda yoktu. Ancak, 24 Kasım’da Türkiye’nin her tarafında Öğretmenler Günü kutlamaları yapılacak. Bu haftayı kapsayan çeşitli etkinlikler yapılıyor. Çorum İl Milli Eğitim Müdürlüğümüzün bu etkinlikleri kapsamında, Aybüke Öğretmenin kabrine gidip dua etmezsek bu haftayı eksik kutlamış oluruz diye düşündük ve programımızı değiştirerek buraya geldik. Bütün şehitlerimize rahmet diliyorum, Allah mekanlarını cennet etsin. Bu günün hususiyeti dolayısıyla Aybüke öğretmenimize ayrıca rahmet diliyorum. Onu hepimiz sevecen, sempatik ve güler yüzü ile hatırlayacağız. Şahadete gittiği günden itibaren annesinin, babasının kızı, Osmancık’ın kızı, Çorum’un evladı olmanın dışında hepimizin evladı oldu. Sevgi, rahmet ile yad ediyoruz. Milli eğitim camiasına, ailesine, milletimize baş sağlığı diliyorum. Aybüke hocamızı güzel hatırlayacağız. Mekanı cennet olsun” dedi.
İstanbul Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Uraloğlu, Yunan Bakan Stilyanidis ile bir araya geldi Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Hristos Stilyanidis ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde bir araya geldi. Görüşmede iki ülke arasındaki ulaştırma projeleri ve deniz ticareti hakkında konular ele alındı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Hristos Stilyanidis ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nde bir araya geldi. "Denizcilik konusunda adil ve rekabet edilebilirlik üzerine çok yararlı görüşmeler gerçekleştirdik" Basın açıklamasında konuşan Bakan Uraloğlu, "Denizcilik konusunda adil ve rekabet edilebilirlik üzerine çok yararlı görüşmeler gerçekleştirdik ve özel sektörün gelişimi ve yaygınlaşması noktasında hemfikir olduk. IMO’da Uluslararası Denizcilik Örgütü’nde çok güzel bir işbirliğimiz var onu mutlaka daha da geliştirmemiz noktasında mutabık kaldık. Yine karbonsuzlaştırma ve yeşil enerji konusunda nasıl işbirliği yapabileceğimizi konuştuk. Küresel olayların, savaşların denizcilik sektöründeki etkilerinin neler olduğu noktasında görüş alışverişinde bulunduk. Özellikle Ukrayna ve Filistin’de süren savaşın bu anlamdaki sektöre etkilerini yine karşılıklı değerlendirdik. Arayı fazla açmadan Yunanistan’da bu toplantının devamını yapmamız gerektiğini kendileri ifade etti, bizde en kısa zamanda inşallah Yunanistan’a gideceğiz ve ben bu vesile ile ülkemize ziyaretinden dolayı tekrar çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. "Yunanistan ve Türkiye sadece komşu iki ülke değil aynı zamanda iki partner ve iki ortak ülke" Yunan Bakan Hristos Stilyanidis ise, "Öncelikle sayın Bakan Uraloğlu’na nazik daveti için teşekkürlerimi sunmak istiyorum, bu güzel İstanbul şehrinde bizleri ağırladılar, bana ve beraberimdeki heyete gösterdikleri sıcak karşılama ve konukseverlikten ötürü kendisinde şükranlarımı sunuyorum. Burada olmak benim içim büyük bir mutluluk. İlk defa resmi olarak kendisi ile bir araya gelmiş olduk ve ben inanıyorum ki burada bizim yapmış olduğumuz bu toplantı Türkiye ile Yunanistan’ın denizcilik gibi önemli bir alandaki işbirliğinin daha da güncelleştirilmiş ve daha da kuvvetlendirilmiş halini temsil ediyor. Yunanistan ve Türkiye sadece komşu iki ülke değil aynı zamanda iki partner ve iki ortak ülke özelliklede söz konusu denizcilik sektörü olduğunda böylesi iki ülkenin işbirliği yapması zaten doğanın bir gereği" dedi. Basın açıklamasının ardından iki bakan görüşmeyi sonlandırarak ayrıldı.