Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, depremzedelere gelen elektrik faturalarına baktıklarını belirterek, "Sanki herkes işinde gücünde, fabrikalar çalışıyor, herkesin cebine para giriyor. Arkasında ne geldi yurttaşlarımıza, evlere 1,500-2000 TL, iş yerlerine 600-700-1000 liralık faturalar gelmiş" dedi.
CHP Van İl Başkanlığı Kongresi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı`nın okunmasıyla başladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran`ın da katıldığı kongre, divan başkanlığına Sezgin Tanrıkulu`nun seçilmesiyle başladı. Kongrenin açılış konuşmasını yapan mevcut başkan Cemal Şen`in ardından bir konuşma yapan Sezgin Tanrıkulu, AK Parti hükümetini eleştirdi. AK Parti`nin hızla demokrasiden uzaklaştığını öne süren Tanrıkulu, "Adalet, Sağlık ve İçişleri bakanlıklarına soru sordum. Son 10 yılda Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi`ne yapılan başvurularda, Türkiye tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Güvenlik güçlerine mukavemetten dolayı açılan dava sayısı 110 bindir. İşkence ve kötü muameleyi de bu şekilde gizlemişler. 2002`den bu zamana kadar 116 faili meçhul cinayet var" dedi.
Önceden Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) olduğunu, ancak şimdi Özel Yetkili Mahkemelerin bulunduğunu ifade eden Tanrıkulu, "Aralarında hiçbir fark yok. Bugünkü Özel Yetkili Mahkemeler, o dönemde avukatlık yapmış biri olarak söylüyorum, DGM`lerden daha da geri. Önlerine gelen herkesi tırnak içerisinde söylüyorum düşman olarak görüyorlar" diye konuştu.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan bir ankette yer alan `Gözaltına alınırsanız adil yargılanacağınızı düşünüyor musunuz?` Sorusuna yüzde 70`e yakınının Türkiye`de adil yargılanma olmayacağını düşündüğünü de sözlerine ekleyen Tanrıkulu, adaletin olmadığı bir yerde demokrasinin de olmayacağını belirtti. Kürt sorununa da değinen Sezgin Tanrıkulu, "Kürt sorunu konusunda
2005`ten buyana atılan tek bir adım yoktur. Başbakan 2005 yılında Diyarbakır`da bir laf söylemiştir. O tarihten bugüne kadar bu sorunun gerçekçi çözümü konusunda atılan tek bir adım yoktur. Sadece şunu söylüyorlar, `Demokratik açılım devam edecektir`. Biz söylüyoruz, bedeli ne olursa olsun bu sorunun demokratik çözümü konusunda bedel ödemeye hazırız. Yeter ki çözümü için gelin mecliste komisyon kuralım. Anayasal Uzlaşma Komisyonu`nun bir benzeri komisyon kuralım. Bu sorun konusunda kendi çözüm konularımızı
ortaklaştıralım. Bu sorunu Türkiye`nin gündelik sorunu olmaktan çıkaralım. Elimizi taşın altına koyalım. 90`lı yıllarda, geride gelen bir birikim, travma yoktu. Ama şimdi insanlarda 30 yılın birikimi var. Bu travma üzerinde eğer bir çözüm yakalayamazsak kutuplaşma ve ayrışma daha da hızlanacak. Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef bunu da görmüyor. AK Parti bu konuda da sahte bir inanç oluşturdu. Bu sahte inançla bölgede oy aldı, almaya da devam ediyor. Ama onların sahte inançlarını yavaş yavaş teşhir etmeye
başladık" ifadelerini kullandı.
Depremzedelere gelen elektrik faturalarını da değinen Tanrıkulu, "Şimdi sokaktayız, dolaşıyoruz. Gelen elektrik faturalarına baktık. Sanki herkes işinde gücünde, fabrikalar çalışıyor, herkesin cebine
para giriyor. Arkasında ne geldi yurttaşlarımıza, evlere 1,500-2000 TL, iş yerlerine 600-700-1000 liralık faturalar gelmiş. Hani söz vermişlerdi, `Elektrik faturası almayacağız` diye. İnsanlar ne ile
ısınacaklardı buralarda, görmüyorlar mı, bunu bilmiyorlar mı, bunu Başbakan bilmiyor mu? Yurttaşımız nerede getirecek 1,500-2000 TL`yi fatura ödeyecek. Şimdi bir yerde çay içtik. Esnaf, bana aylık 20-30 lira elektrik faturası geliyordu, şimdi gelmiş 800 lira diyor. Faturayı kullanan kullanmayan bütün yurttaşlarımıza göndermişler. 3-4 ay evine gitmemiş, gelmiş elektrik faturası 200 lira. Adam `Evimi açıp girmemişim` diyor. Araştırdık, nedir bu, kayıp kaçak bedeli. Başkasının kullandığı elektriği bütün
abonelere paylaşmışlar. Bunların afetten anladıkları bu. Bunu her yerde anlatmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
AK Parti`nin Türkiye`yi demokrasiden uzaklaştırdığını da söyleyen Tanrıkulu, "Bütün Türkiye, özellikle bölge cezaevine dönüştürülmüştür. Seçilmiş bütün insanlar cezaevlerinde, öğrenciler cezaevlerinde, insanlar yoksul. Hiç kimse cesaretle çıkıp görüşlerini ortaya koyamıyor" dedi.
Yapılan konuşmanın ardından gündemde yer alan maddelere geçildi.