POLİTİKA - 18 Ağustos 2024 Pazar 01:34

Bakan Yerlikaya, yangın bölgesinde incelemelerde bulundu

A
A
A
Bakan Yerlikaya, yangın bölgesinde incelemelerde bulundu

Uşak’ın Eşme ilçesinde başlayıp, Manisa’nın Sarıgöl ilçe sınırlarına sıçrayan orman yangınında İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya bölgede incelemelerde bulundu.


Uşak’ın Eşme ilçesine bağlı Dereli köyünde çıkan orman yangınında incelemelerde bulunmak üzere İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya gelerek, Uşak Valisi Turan Ergün, AFAD Başkanı Okay Memiş ve Denizli Orman Bölge Müdürü Ahmet Üçgül’den bilgi alarak bölgede incelemelerde bulundu. İncelemenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Bakan Yerlikaya, bölgede görev alan tüm personellere teşekkür etti.


Bakan Yerlikaya, son günlerde orman yangılarıyla mücadele ettiğini söyleyerek, devletin tüm imkânlarının mücadele edildiğini ve ormanların kurtarılması için çalışıldığını söyledi. Bakan Yerlikaya, yangınlarda çıkış nedenlerinin araştırıldığı ve soruşturmaların devam ettiğini dikkat çekerek; “7 gözaltı vardı İzmir’de. Bolu Göynük’te 2 tutuklama, 2 adli kontrol vardı. Ama akşama doğru Tire’deki o 3 gözaltıyla da ilgili mahkeme değerlendirmesini yaptı, kararını verdi. Onlar da tutuklandı. Bununla ilgili az önce Eşme’yle ilgili de bir şüpheli olduğunu hem burada Orman Bölge Müdürümüz, Valimiz, hem de jandarmamız ifade ettiler.” dedi.


Bakan Yerlikaya sözlerine; “Bu noktada, bu coğrafyada gezen arkadaşlarımız en ufağından yani sigara izmaritinden tutun da mangal yakmayla da ilgili başımıza gelen bir imtihan oldu. Bunları kabul etmemiz mümkün değil. Biz sizlerden her zamankinden çok daha fazla, özellikle bugünden önümüzdeki bir hafta boyunca hassasiyet bekliyoruz. Gözümüz gibi korumak zorundayız. Ama Allah muhafaza burada olduğu gibi bir yangınla karşı karşıya kaldığımız zaman da tüm işimiz yangının bir an önce söndürülmesi” dedi.


Bakan Yerlikaya, ilk desteklerin yangın bölgelerine gönderdiklerini aktararak, "13 buçuk milyon lira ilk etapta ilgili valiliklerin hesaplarına, AFAD hesaplarına para gönderdik ki buradaki bu çalışmalara, tahliye olan vatandaşlarımıza bir can suyu olsun. Hasar tespitleri kesinleştiği andan itibaren biz son derece hızlı bir şekilde ilgili vatandaşlarımıza aktaracağız. Sayın Cumhurbaşkanımız her zaman olduğu gibi ormanla ilgili mücadelelerde hem desteklerini gösteriyor hem de kendisine anbean bilgi arz ediliyor. Onun da geçmiş olsun dileklerin tüm vatandaşlarımıza iletmek istiyorum" dedi.


Bakan Yerlikaya, açıklamanın ardından STK üyeleri ve vatandaşlarla konuştuktan sonra bölgeden ayrıldı.



Bakan Yerlikaya, yangın bölgesinde incelemelerde bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ ETSO Başkanı Alan: ’’Yeni sanayi sitesi için ön talep müracaatları başladı’’ Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Çamyatağı mevkiinde yapılması planlanan yeni sanayi sitesi için ön taleplerin alınmaya başladığını duyurdu. Yaşanan depremler dolayısıyla genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilen Elazığ’da merkeze bağlı Çamyatağı’nın sanayi alanı olarak belirlenmesin Resmi Gazetede yayımlanmasının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Elazığ’da merkeze bağlı Çamyatağı mevkiinde yapılması planlanan yeni sanayi sitesi için ön talepleri alınmaya başlandı. Yeni sanayi sitesi proje çalışmalarına başlandığını ifade belirten Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İdris Alan, yeni yapılacak sanayi sitesi için mevcut sanayi sitesinde faaliyet gösteren esnafımız, 2023 depreminde işyerleri yıkılan veya ağır hasar alan hak sahipleri, ‘ön talep ve ilgi beyanı’ formunu doldurarak Elazığ Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğüne 24 Ocaka kadar teslim etmeleri gerektiğini belirtti. Başkan Alan, ’’6 Şubat 2023 tarihli depremlerden etkilenen işyerleri için işletme ihtiyaçlarını belirlemek, küçük sanayi sitesi programının geliştirilmesine yönelik verilere ulaşmak ve hak sahiplerine teslim edilmek üzere Elazığ Çamyatağı sanayi alanında proje çalışmalarına başlanacak olan iş yerleri için ‘Afet Bölgelerinde Sanayi Alanları İle Sanayi İşyerlerine İlişkin Yönetmeliğin’ 12. maddesinde yer alan ’6 Şubat 2023’de meydana gelen depremler dolayısıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından verilen kesinleştirilmiş hasar tespit raporuna göre mevcut haliyle faaliyete devam edemeyeceğine karar verilen veya teknik olarak projenin bütünselliği açısından yıkılması gereken, imalat ve/veya tamirat ile uğraşan işyerlerinin ve organize sanayi bölgesi, endüstri bölgesi ile sanayi sitesi içerisinde yer alan işyerlerinin malikleri veya kiracıları, belirlenen sanayi alanlarında yapılacak işyerleri için talepte bulunabilir’ ifadeleri kapsamında ön talep toplanacaktır. Bu çerçevede hem mevcut sanayi sitesinde faaliyet gösteren esnafımız hem de 6 Şubat depremlerinde Elazığ ili sınırları içerisinde işyerleri yıkılan veya ağır hasarlı olan talep sahiplerinin beyan formu ve ön talep formunu doldurarak Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğüne 24 Ocaka mesai bitimine kadar teslim etmeleri gerekmektedir. Esnafımızın herhangi bir olumsuzluk yaşamamaları adına belirlenen sure içeriden talep formunun İl Müdürlüğüne verilmesi hususunda gerekli hassasiyeti göstereceklerine inanıyor, yeni sanayi sitesinin şehrimize ve esnaflarımıza hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Aydın AYESOB Başkanı Künkcü: "Esnafımız, Anadolu’nun üreten gücüdür" AYESOB Başkanı Muhammet Ali Künkcü, esnaf buluşmaları kapsamında Karacasu’da ziyaretler gerçekleştirdi. İlçede şoför, sanayi ve çömlekçilik sektöründe faaliyet gösteren esnafları ziyaret eden Başkan Künkcü, "Esnafımız, Anadolu’nun üreten gücüdür" dedi. Aydın Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (AYESOB) Başkanı Muhammet Ali Künkcü, Karacasu’da oda başkanları ve esnafla bir araya geldi. Ziyaretlerinde AYESOB Başkan Vekili Ahmet Tokmakoğlu, Karacasu Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Zafer Karabacak, Karacasu Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Mustafa Gülgen eşlik etti. Sıcak ve samimi anların yaşandığı program kapsamında şoför, sanayi ve çömlekçilik sektöründe faaliyet gösteren esnafları ziyaret eden Başkan Künkcü, esnafın talep ve sorunlarını dinleyerek çözüm odaklı çalışmalar yürüteceklerini söyledi. Karacasu’da faaliyet gösteren esnafın üretkenliğine dikkat çeken Başkan Künkcü, özellikle çömlekçilik gibi yöresel el sanatlarının Karacasu’yu farklı kılan önemli bir değer olduğunu vurguladı. Ziyaretler sırasında esnafın gösterdiği misafirperverlikten dolayı memnuniyetini dile getiren Künkcü, "Karacasu, kültürel ve ekonomik anlamda büyük bir zenginliğe sahip. Çömlekçilik başta olmak üzere burada faaliyet gösteren esnaflarımız hem bölgenin değerlerini yaşatıyor hem de yerel ekonomiye katkı sağlıyor. Anadolu’nun dört bir yanında olduğu gibi Karacasu’da da esnafımızın azmi ve emeğiyle bu değerlerin varlığını sürdürmesi gurur verici. Esnafımız, sadece ticaret yapmıyor, aynı zamanda kültürümüzü de yaşatıyor. Karacasu esnafımızla gurur duyuyoruz. Karacasu’nun toprak işçiliğinde ulaştığı bu ustalık seviyesi, sadece bölge ekonomisi değil, aynı zamanda kültürümüzün dünyaya tanıtılması açısından da çok değerli. Çömlekçilik, bu toprakların tarihini ve ruhunu yansıtan eşsiz bir sanat. Karacasu’nun bu değerine her zaman sahip çıkacağız” dedi. Başkan Künkcü ve beraberindeki heyet, Karacasu ve Çevre Köyleri Servis Kooperatifi’ni de ziyaret ederek şoför esnafıyla bir araya geldi. Servis esnaflarının karşılaştıkları sorunları ve çözüm önerilerini dinleyen Künkcü, şoför esnafının özellikle ulaşım hizmetlerindeki kritik rolüne vurgu yaptı. Ayrıca sanayi esnafını da kapı kapı ziyaret eden Künkcü, yerel işletmelerin karşılaştığı mali zorluklar ve çözüm yolları üzerine fikir alışverişinde bulundu. İlçedeki son ziyaretini Karacasu Belediye Başkanı Mustafa Büyükyapıcı’ya yapan Künkcü, misafirperverliği için kendisine teşekkür ederek, çalışmalarında başarılar diledi. AYESOB olarak her zaman esnafın yanında olduklarını ve taleplerin en kısa sürede ilgili kurumlarla paylaşılarak çözüme ulaştırılacağını belirten Künkcü, “Esnafımız, Anadolu’nun üreten gücüdür. Sizlerin sorunlarını çözmek ve ticari hayatınızı kolaylaştırmak adına üzerimize düşen her görevi yapmaya devam edeceğiz. Sizin güçlü olmanız, bu ülkenin güçlü olması demektir. AYESOB olarak esnaf ve sanatkarlarımızın her zaman yanında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davası yarın devam edecek İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın duruşması yarın saat 10.30’a ertelendi. Öte yandan duruşmada savunma yapan örgüt lideri Fırat Sarı “Beni yok ettiler. Ben çocuğumun, annemin yüzüne bakamıyorum. Bu medya telkininden kurtulmanız lazım” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 26’sı tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın 2’inci celsesinin görülmesine devam edildi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmada sanık avukatları, soruşturma savcısı ile duruşma savcısının birlikte fotoğraflarının sosyal medyada paylaşıldığını ifade etti. Sanık avukatları tarafsız bir yargılama yapılmadığını öne sürerek reddi heyet talebinde bulundu. Duruşmaya taleplerin değerlendirilmesi için 30 dakika ara verildi. Aranın ardından devam eden duruşmada mahkeme tanıkları dinlemek istedi. Sanık avukatları, reddi heyet talebinin üst mahkeme olan Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilmeden duruşmaya acil işler dışında devam edilemeyeceğini dile getirdi. Mahkeme başkanı tarafından duruşmaya devam edileceğinin söylenmesi üzerine sanık avukatları yeniden reddi heyet talebinde bulundu. Mahkeme, duruşmaya 15 dakika ara verdi. Verilen aranın ardından sanıkların tutukluluk haline ilişkin savunmaları alındı. Örgüt lideri Fırat Sarı savunmasında “Ben samimiyetle her şeyi burada anlattım. Bu dosya sürecekse Sağlık Bakanlığı avukatları da savunma versin. Bebek ölümlerine baksınlar, karşılaştırma yapsınlar. Ben eminim ki biz tutuklandıktan sonra ölümler artmıştır. Beni yok ettiler. Ben çocuğumun, annemin yüzüne bakamıyorum. Bu medya telkininden kurtulmanız lazım. Bütün hesaplarımı inceleyin. Param yok. Toplum sağlığına biz bir şey yapmadık. Yapılan haberler ile anneler travmatize edildi. Medya yaptı bunu. Tahliyemi de istemiyorum. Medya haberleri hakkında bir şey yapmanızı istiyorum” dedi. Örgüt yöneticisi İlker Gönen ise “Biz burada bulunan sanıklar, hiçbir örgüt içerisinde bulunmadık. Dursun Eryılmaz, iş için Fırat Sarı’yla görüşmüş, diğerleri de birbirileri ile iş için ya da farklı sebeplerle görüşmüş, ben burada bulunan kimseyle hiçbir şekilde görüşmedim. Bir işletme, hastane, ilaç ya da diğer suç unsuru olan şeyler için burada bulunan kimseyle görüşmedim. Hiçbiri ile sürekli bir iletişimim bulunmuyor. Bu bizim örgüt olmadığımızın en büyük göstergesi. Biz bir kere bile örgüt adına toplanmadık, bir konu konuşmadık, plan yapmadık” dedi. Söz verilen diğer sanıklar ise tahliyelerini talep etti. Duruşma yarın sanık avukatlarının savunması ile devam edilmek üzere ertelendi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi. (GŞ-
İstanbul Olaylı Galatasaray-Fenerbahçe derbisine ilişkin yargılama başladı: Mert Müldür tanık olarak dinlenecek Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 19 Mayıs’taki derbisinin ardından yaşanan olaylara ilişkin yargılama başladı. Mahkeme ara kararında, futbolcu Mert Müldür’ün tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Galatasaray ve Fenerbahçe’nin 19 Mayıs Pazar günü Rams Park stadyumunda oynadığı futbol müsabakası sonrasında yaşanan olaylara ilişkin aralarında futbolcular Jaden Quinn Oosterwolde ve Mert Hakan Yandaş’ın da bulunduğu 5 sanığın yargılanmasına başlandı. İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tutuksuz sanık Hulusi Belgü, müşteki Ali Çelikkıran ve tarafların avukatları hazır bulundu. ‘’Saldırılar nedeniyle kendimi ve arkadaşlarımı korumak amacıyla hareket ettim’’ Duruşmada savunma yapan eski Fenerbahçe yöneticisi sanık Belgü, olay günü maçı izlemek amacıyla stada geldiğini ve müsabaka bittikten sonra da futbolcuları tebrik etmek için soyunma odasına gittiğini söyleyerek, ‘’Fenerbahçe seyircisinin hala statta olduğu ve selamlama yapılacağı söylendi. Bunun üzerine stada çıktık ancak Galatasaray tarafından bazı kişiler müdahalede bulundu. Hatta kadın yöneticimiz bayrağı açarken bayrağa saldırı oldu, bu sırada kargaşa yaşanmaya başladı. Saldırılar nedeniyle kendimi ve arkadaşlarımı korumak amacıyla hareket ettim. Sonrasında müştekinin arkasından giderken görüntülerde görüldüğü gibi elim saçına takılmış olabilir. Tarafıma ve takımımıza ağır hakaretler oldu. Bütün stadyum Fenerbahçe’nin üzerine geldi. Bu nedenlerle kendimizi korumaya çalıştık’’ dedi. ‘’Beni darp eden herkesten şikayetçiyim’’ Müşteki Çelikkıran ise mahkemede verdiği ifadesinde, ‘’Maçtan 70 dakika sonra Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç stadyuma geldi, bu rutin olmayan bir durumdur. Koç geldikten sonra protokol tribününde bulunanlar aşağıya çağrıldı. Ali Koç ile yan yana yürürken, ’bizim seyircilerimiz çıktı, sizin seyircileriniz çıktı, şu an yaptığınız usulsüzdür’ diye söyledim. Kendisi de bana ’kes lan, siz bizim stadyumumuzda neler yaptınız’ dedi. Orta sahada bir de bayrak açıldı, kimse müdahale etmedi. Sonra Ali Koç ‘burada işimiz bitti’ dedi. Bu sırada ben kenardan seyrediyordum. Fotoğrafçısı ve kameramanı arkaya doğru gitti, rencide edici fotoğraflar çekinmeye başladılar. Önlerine giderek elimi havaya kaldırdım, takım doktoru saldırdı. Çok sayıda darbe aldım. Bana küfür eden kişi Hulusi Belgü’dür. Tekme atan kişi Mert Hakan Yandaş’tır. Şikayetçiyim. Beni darp eden herkesten şikayetçiyim’’ ifadelerini kullandı. 2 sanığa zorla getirme kararı Alınan ifadelerin ardından ara kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Ertuğrul Karanlık ve Emre Kartal’ın avukatlarının belgesiz mazeret sunmaları nedeniyle zorla getirilmelerine karar verdi. 4 kişi tanık olarak dinlenecek Mahkeme ayrıca futbolcu Mert Müldür, Ahmet Ketenci, Bora İsmail Bahçetepe ve Mesut Erbil’in bir sonraki duruşmada tanık olarak dinlenilmesine de hükmederek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Ali Çelikkıran ’müşteki’ sıfatıyla, Jaden Quinn Oosterwolde, Mert Hakan Yandaş, Ertuğrul Karanlık, Hulusi Belgü ve Emre Kartal ’şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Çelikkıran’ı tekme ve yumruk atarak darp ettikleri belirtildi Hazırlanan iddianamede, şüphelilerin müsabaka sonrası saha içinde gerçekleşen olaylar sırasında fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek Çelikkıran’ı tekme ve yumruk atarak darp ettikleri kaydedildi. Hazırlanan iddianamede Galatasaray Spor Kulübü, GS Başkanı Dursun Aydın Özbek, Metin Öztürk ve Erden Timur’un şikayetleri üzerine soruşturma başlatıldığı, stat müdürü Ali Çelikkıran’ın da şikayetçi olduğu ve Çelikkıran’ın sağlık raporuna göre boyun kırığı bulunduğunun tespit edildiği, ayrıca Adli Tıp Kurumu raporuna göre de kırığın basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı belirtildi. Ali Koç ve bazı futbolcular hakkında takipsizlik kararı Şüpheli Hulusi Belgü’nün arbede sonrası Çelikkıran’ın arkasından gelip saçını çekerek sırt kısmına vurduğunun da aktarıldı iddianamede, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç, İdari Menajer Emir Yolaç, futbolcular Mert Müldür, Bright Osayi Samuel, İrfan Can Eğribayat ve Fenerbahçeli bazı yönetim kurulu üyelerinin de aralarında bulunduğu 17 kişi hakkında ’spor alanlarında taşkınlık yapılması ve tesislere zarar vermek’, ’hakaret içeren tezahürat’, ’işyeri dokunulmazlığını ihlal etme’, ’hakaret’, ’kasten yaralama’, ’kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak’, ’suç işlemeye alenen tahrik etme’, ’halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ ve ’tehdit’ suçlarından takipsizlik kararı verildiği kaydedildi. 6’şar yıl 9’ar aya kadar hapis talebi Hazırlanan iddianamede şüpheliler Jaden Quinn Oosterwolde, Mert Hakan Yandaş, Ertuğrul Karanlık, Hulusi Belgü ve Emre Kartal’ın ’vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olacak şekilde kasten yaralama’ ve ’spor alanlarında taşkınlık yapılması ve tesislere zarar verilmesi’ suçlarından ayrı ayrı 2 yıl 3 aydan, 6 yıl 9 aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.