SAĞLIK - 29 Şubat 2024 Perşembe 09:53

Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Baharla birlikte alerji mevsimi başlıyor"

A
A
A
Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Baharla birlikte alerji mevsimi başlıyor"

Baharın pozitif enerjisinin çevremize ve ruh halimize olumlu yansımaları olsa da, beraberinde bazı alerjik sorunlar da getirdiğini vurgulayan Medical Park Karadeniz Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, uyarılarda bulundu.


Mart ayının gelişiyle bazı kişilerde alerjik reaksiyonların başlayabileceğini belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Soluduğumuz havada bulunan çayır, ağaç, otlar ve çiçek polenleri hassas kişilerde sorunların asıl nedenidir. Ancak, iklim şartlarındaki değişime ek olarak havada bulunan ev tozu veya küf mantarı gibi diğer birçok alerjen yükü de önemli ölçüde değişebilmekte; bunun yanında yaşam şartları da (yaylaya, köye, yazlığa taşınma vb.) değişebilmektedir. Bu nedenle her mevsim alerjisi hemen polene bağlanmamalı; alerji testleri yapılarak alerjen tespit edilmelidir” dedi.



“Her 3 kişiden biri alerjik bünyeye sahip”


Baharın gelişiyle bazı alerjik kişilerin hapşırmaya, tıkanmaya ve kaşınmaya başlayarak korkulu rüyalar görebildiğini ifade eden Prof. Dr. Özlü, “Toplumda aşağı yukarı her 3 kişiden 1’i alerjik bünyeye sahiptir. Tıpta buna atopi diyoruz. Atopik kişilerin önemli bir kısmında mevsimsel sorunlar söz konusudur. Yani, belli mevsimlerde kişide alerjik yakınmalar başlayabilir veya zaten varsa şiddeti artabilir. En sıklıkla bahar, yaz ve güz aylarında sorun yaşanıyor. Hastalar bunu çok iyi biliyor ve bunu ‘Mart itibariyle şikâyetlerim başlıyor, haziran-temmuza kadar sürüyor. Bazen eylül-ekimde de rahatsız oluyorum’ gibi cümlelerle ifade ediyorlar” ifadelerini kullandı.



“En sık rastlanan sebep polenler”


Mevsimsel alerjinin en sık rastlanan nedeninin polenler olduğunu belirten Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Soluduğumuz havada bulunan çayır, ağaç, otlar ve çiçek polenleri hassas kişilerde sorunların asıl nedenidir. Ancak, iklim şartlarındaki değişime ek olarak havada bulunan ev tozu veya küf mantarı gibi diğer birçok alerjen yükü de önemli ölçüde değişebilmektedir. Bu nedenle her alerji hemen polene bağlanmamalıdır” diye konuştu.



“Teşhis ve tedavide büyük gelişmeler oldu”


Günümüzde alerjik hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgili büyük gelişmeler olduğunun altını çizen Prof. Dr. Tevfik Özlü, şu bilgileri paylaştı:


“Kişinin alerjik bünyeye sahip olup olmadığı; alerjisinin neyle ilişkili olduğu; alerjik rahatsızlığının olup olmadığı; alerjik hastalığının hangi organda yerleştiği ve ağırlığı kolayca ölçülebilmektedir. Doğru bir teşhis sonrasında, kişinin duyarlı olduğu alerjenleri tanıyıp bunlardan kaçınması en iyi yaklaşımdır. Bu mümkün olmadığında alerjik reaksiyonları önleyip, kontrol altına alan, şiddeti azaltan, alerjik yakınmaları gideren, yaşam kalitesini düzelten tedaviler uygulanabilir.”



“Alerjik bünyeye sahip herkes için tedavi zorunlu değil”


Alerjik bünyeye sahip her kişinin alerji hastası olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Özlü, “Örneğin, bir kişide alerjik deri testleri yapılıp, belirli alerjenlere karşı duyarlılığın tespit edilmesi, hemen o kişinin tedavi edilmesi gerektiği anlamına gelmez. Hastayı rahatsız edici yakınmalara neden olmayan, yaşam kalitesini bozmayan bir duyarlılık tedavi gerektirmez. Böyle kişilerin sadece bazı koruyucu tedbirler almaları önerilir” dedi.


“Etkin tedavi edilmezse kişiyi bezdirir”


Alerjinin organ seçen bir durum olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr. Özlü, “Alerji, bazı kişilerde bir cilt hastalığı (egzema, kurdeşen); bazılarında solunum yolu hastalığı (astım, alerjik nezle, farenjit ve sinüzit); diğerlerinde ise sistemik bir hastalık (anafilaksi, anjiyonörotik ödem) şeklinde karşımıza çıkar. Alerjik hastalıklar eğer etkin şekilde tedavi edilmezse kişiyi bezdirir, yaşam kalitesini düşürür. En sık rastlanan ve en önemli hastalıklar arasındadır” diye konuştu.



“Kişi burnundan nefes alamaz hale gelebilir”


Alerjik nezleli hastaların ellerinin sık sık burunlarına gittiğini belirten Prof. Dr. Özlü, “Tatlı bir kaşıntı ve bıktıracak şekilde art arda hapşırmalar, devamlı bir nezle hali, burun akıntısı, burun tıkanıklığı görülebilir. Bu tıkanıklıktan ötürü, kişi burundan nefes alamaz hale gelebilir. Hastaların ‘burnumda et var’ şeklinde ifade ettikleri, polipler oluşabilir. Hasta, ağızdan nefes alıp vermeye başlar. Bu durumda solunan hava, süzülüp, nemlendirilmeden ve ısıtılmadan akciğerlere ulaştığından buna bağlı sorunlar yaşanabilir” açıklamasında bulundu.



“Gözde dayanılmaz bir kaşıntı hissi olabilir”


Alerjik göz nezlesinde de benzer şikâyetlerin olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Özlü, gözlerde sulanma, kızarıklık ve yanma, adeta göz kapakları altında kum varmış şeklinde rahatsızlık hissedilebileceğini; gözde dayanılmaz bir kaşıntı hissi olabileceği dile getirdi.


“Alerjik sinüzitte baş ağrısı ve boğaz gıcıklanması görülebilir”


Alerjik sinüzitle ilgili de bilgiler paylaşan Prof. Dr. Özlü, “Alerjik sinüzitle ilişkili olarak baş ağrısı, yüzde, alın bölgesinde ağırlık ve ağrı; geniz akıntısına bağlı olarak boğazda gıcıklanma, yanma, kaşıntı, devamlı yutkunma ve boğaz temizleme ihtiyacı olabilir. Kişi, bir türlü boğazındaki balgamı koparıp atamadığını ve devamlı bundan rahatsızlık duyduğunu, aklının hep orada kaldığını söyler” dedi.



“Astımlılarda hırıltılı solunum ve inatçı öksürük nöbetleri olabilir”


Astımlı hastaların da bahar mevsimin gelişiyle etkilenebileceğini belirten Prof. Dr. Özlü, şöyle devam etti: “Astımlı hastalarda ise göğüste sıkışma, tıkanma; nefes alıp verirken darlık ve zorlanma; hırıltılı solunum ve inatçı öksürük nöbetleri olur. Gece sabaha karşı uykudan uyandıran, çok rahatsız edici öksürük ve nefes darlığı atakları gelişebilir. Hasta, yol yürürken, yokuş-merdiven çıkarken zorlanabilir.”



“Tıbbi gelişmeler sayesinde alerjik bünyeliler de baharın tadını çıkarabiliyor”


Alerjisi olan kişilerin her yıl olduğu gibi bu yıl da baharın gelişiyle benzer sorunlarla yüzleşmeye hazırlandıklarını ifade eden Prof. Dr. Özlü, “Unutulmaması gerekir ki, artık bu tür solunum yolu alerjileri, günümüzde etkin olarak tedavi edilebiliyor. Kişi, alerjisine rağmen normal bir yaşam sürdürebiliyor. Alerjik bünyeliler de, artık bizler gibi baharı sevinçle karşılamaya hazırlansınlar. Günümüz tıbbı alerjiyi yok edemese de, kontrol altına alabiliyor. Doğayla daha barışık, daha özgür ve bunun sonucunda daha mutlu bir hayatı mümkün kılıyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Kahverengi kokarcaya karşı 14 bin 250 hane ilaçlandı Samsun’un Çarşamba İlçe Kaymakamı Mehmet Kamil Sağlam, kahverengi kokarca zararlısı ile mücadele kapsamında 14 bin 250 hanenin ilaçlandığını, 7 bin 168 adet samuray arısının salındığını açıkladı. Samsun’un Çarşamba ilçesinde ’kahverengi kokarca’ zararlısı ile mücadele kapsamında yapılan ve yapılması planlanan çalışmalar hakkında değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi. Çarşamba Ziraat Odası toplantı salonunda Çarşamba Kaymakamı Mehmet Kamil Sağlam başkanlığında değerlendirme toplantısı yapıldı. Çarşamba Kaymakamı Mehmet Kamil Sağlam, zararlıyla mücadele için bugüne kadar yapılan çalışmalara dair detaylı bilgiler vererek, kışlak mücadele döneminde 16 teknik personelden dörder kişilik ekipler oluşturulduğunu ve toplamda 283 toplantı yapıldığını belirtti. 7 bin 486 üreticiye bilgilendirme yapıldığını ve toplam da 113 bin 41 üreticiye 13 defa SMS atıldığını belirten Kaymakam Sağlam, “Erginlerin kışlaklara çekilmeye başlamasıyla sonbaharda toplamda 425 adet feromon tuzak bulaşıklığın yüksek olduğu mahallelerimize eylem paydaşlarımızdan olan muhtarlarımızla koordine halinde üreticilerimize dağıtılmıştır. Kışlak mücadelesine katkı sunacak şekilde Samsun İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüzce 180 litre biyosidal ürün, Çarşamba Ticaret ve Sanayi Odasınca termal sisleyici ilaçlama makinesi ve 105 litre biyosidal ürün temin edilmiştir” dedi. Toplamda 14 bin 250 hane ilaçlandı, 7 bin 168 adet samuray arısı salındı Toplam da 14 bin 250 hanenin biyosidal ürün ile ilaçlandığını ve 7 bölgeye toplamda 128 tüp 7 bin 168 adet samuray arısının salındığını söyleyen Sağlam, “2024 yılı kışlak mücadelesi kapsamında tüm mahallelerimizde bulunan metruk yapıların ilaçlanması yapılmıştır. 143 mahallemizin 130’unda ilçe müdürlüğümüz teknik elemanlarınca 466 metruk kamu binası, (Okul, Lojman, depo v.b), 8 merkez mahallesin de ise ilçe belediyemiz tarafından 20 metruk binanın ilaçlanması yapılmıştır. Toplamda ilçemizde 14 bin 250 hane biyosidal ürün ile ilaçlanmıştır. Bu Kapsamda toplamda 350 litre biyosidal ürün kullanılmıştır. Cezbet-öldür yöntemiyle mücadele kapsamında İl Tarım Müdürlüğümüzce temin edilen feromon tuzak ile cezbetmek amacıyla bulaşıklığın yüksek olduğu 52 mahallede 425 adet feromon tuzak, yok etmek amacı ile de 168 litre bitki koruma ürünü(BKÜ) kullanılmış olup, Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitü Müdürlüğünün üretimini gerçekleştirdiği samuray arısının ilçemizde ilaçlamadan ari 7 bölgeye toplamda 128 tüp (7 bin 168 adet arı) salımı yapılmıştır” diyerek sözlerini tamamladı. Toplantıya Çarşamba İlçe Tarım ve Orman Müdürü İrfan Öztürk, Çarşamba Ziraat Odası Başkanı Muammer Aydemir ve muhtarlar ile çiftçiler katıldı.
Trabzon Avrasya Üniversitesi, İran heyetini ağırladı İran İslam Cumhuriyeti Trabzon Başkonsolosu Naser Mohebati, Maku Serbest Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hossein Garossi ve beraberindeki heyet, Avrasya Üniversitesi’ni ziyaret ederek Mütevelli Heyet Başkan Ömer Yıldız, Rektör Vekili Prof. Dr. Yavuz Özoran ve Genel Sekreter Gülay Yeniçeri ile görüştü. Başkonsolos Naser Mohebati, ziyarette yaptığı konuşmada, “Bölgenin en önemli eğitim kurumlarından biri olan Avrasya Üniversitesi’ni de ziyaret ediyoruz. Sizlerle tanışmaları çok önemli, gelecekte yapılabilecek işbirliğinin ilk adımını atmış oluyoruz. Önümüzdeki ay Tahran’da yapılacak önemli bir ticaret zirvemiz var, bu vesile ile sizleri de o zirveye davet ediyoruz" dedi. Maku Serbest Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hossein Garossi ise ziyarette Maku’nun İran’ın en büyük endüstriyel ve ticari serbest bölgesi olduğunu vurgu yaptı. Garossi, "Ülkemizde çeşitli serbest bölgeler var. Maku İran ile Türkiye’nin sınırında çok önemli bir merkez. Maku’nun en önemli özelliği ise ticaretle bilimsel çalışmaların aynı anda yürütüldüğü bir yer olmasıdır. Çalışmalarımız arasında üniversitelerarası araştırmalar konulu bir başlığımızda bulunuyor. Türkiye’deki TÜBİTAK gibi değerlendirebilirsiniz. Bizde de bilimsel çalışmaları destekleyen bir kurumuz. Bu anlamda Avrasya Üniversitesi ile yapacağımız işbirliği çok önemli" şeklinde konuştu. Yıldız: “İşbirliğine hazırız” Avrasya Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Yıldız da, Başkonsolos Naser Mohebati ve İran’dan gelen Maku Serbest Bölgesi heyetini ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek, iki dost komşu ülkenin kurumları olarak işbirliğine hazır olduklarını ifade etti. Yıldız, ”Avrasya Üniversitesi 2010 yılında kurulan şimdiye kadar 13 binden fazla mezun veren bölgenin tek vakıf üniversitesidir. Üniversitemizde İranlı akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz bulunmaktadır. Hedeflerimiz arasında uluslararasılaşma ilk sırayı almaktadır. Uluslararası öğrenciler gerek küresel eğitim diplomasisinin bir parçası olarak gerekse üniversitedeki çok kültürlü akademik, sosyal hayatın parçası olarak yükseköğretim sisteminin uluslararasılaşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu anlamda dost ülkemiz İran’dan üniversitemize öğrencilerin gelmesi içinde çalışmalarımıza hız vermek istiyoruz. Gerçekleşen ziyaretin önemi çok büyüktür. Misafirlerimize tekrar şehrimize, üniversitemize hoş geldiniz diyor, ziyaretleri için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
Ağrı Ağrı’da gerçeği aratmayan afet tatbikatı Ağrı’’da, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) öncülüğünde olası afetlere yönelik gerçeği aratmayacak tatbikat yapıldı. Ağrı’da valilik koordinesinde İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD) öncülüğünde Devlet Su İşleri (DSİ) Şube Müdürlüğü bahçesinde olası afetlere karşı tedbirli olma amacıyla tatbikat yapıldı. Gerçekleştirilen tatbikatta, senaryo gereği merkez üssü Ağrı’nın Fırat Mahallesi’nde 5.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Arama ve kurtarma ekiplerince enkaz altında kalan yaralıları kurtarmak için başlatılan çalışmaya jandarma köpeğiyle destek verildi. AFAD, UMKE, HAK Arama Kurtarma ve itfaiye ekiplerince enkaz altından çıkarılan yaralı 2 kişi, ambulansa alınıp alanda oluşturulan sahra hastanesine kaldırıldı. Tatbikatta gaz sızıntısı sonucu bir binada çıkan yangında mahsur kalanlarda yapılan çalışmalar sonucunda kurtarıldı. AFAD binasında beraberindekilerle tatbikatı koordine eden Ağrı Valisi Mustafa Koç alana gelerek ekipleri ve gönüllüleri tebrik etti. Afetlere karşı her zaman hazırlıklı olma bilincinde hareket ettiklerini söyleyen Vali Koç, “Afete maruz bir bölgede yaşıyoruz. Geçmişte bunun çok acı örneklerini milletçe beraber yaşadık. Tatbikatımızı, yaşanması muhtemel bir deprem afetinde, deprem öncesinde, deprem anında ve deprem sonrasında kurumlarımızca ve hemşehrilerimizce her an hazır olduğumuzu ya da hazır olmamız gerektiği bilinciyle bu afet tatbikatlarını gerçekleştiriyoruz. 23 Afet Grubu (Türkiye Afet Müdahale Planı) kapsamında hem masa başı hem de saha tatbikatını başarılı bir şekilde gerçekleştirdik Ekipler ve gönüllüler, hazırlıklarını görmeleri açısından güzel bir tatbikat gerçekleştirdi. Bu tatbikat güzel ama ben tekraren ifade etmek istiyorum, ’Allah afet yaşatmasın’ diyorum ama her an hazır olmalıyız. Hem milletçe hem de ilimizdeki hemşehrilerimizle beraber, afet olmadan önce gereken eğitimleri, bilgilendirmeyi ya da afete dayanıklı binalar ve kentler oluşturmayı bilmeliyiz. Ama buna rağmen de olursa bunların etkileri ve olumsuzluklarını en kısa sürede ortadan kaldıracak ekiplerimiz ve kurumlarımızla beraber hazır olmanın bilinciyle bu tarz tatbikatları gerçekleştiriyoruz" dedi. Tatbikata emniyet, jandarma, milli eğitim gibi çeşitli kurumların ve STK’lerin arama kurtarma ekipleri de katıldı.