EKONOMİ - 27 Mart 2024 Çarşamba 10:37

Hamsi ihracatında sona doğru

A
A
A
Hamsi ihracatında sona doğru

Türkiye genelinde bu yılın Ocak-Şubat döneminde 18 ülkeye yapılan hamsi ihracatından 577 bin 463 kilogram karşılığı 2 milyon 119 bin 896 dolarlık döviz sağlandı.


En fazla hamsi ihracatı 524 bin 936 dolar ile Belçika’ya, 401 bin 109 dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’ne 368 bin 287 dolar ile Fransa’ya yapılırken geçen yılın aynı döneminde ise 19 ülkeye 303 bin 752 dolar karşılığı 1 milyon 569 bin 373 dolarlık ihracat yapılmıştı.


Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, hamsiyi ayıklanmışın yanı sıra artık konserve olarak da ihraç edilmeye başlandığını söyledi. Bu sezon hamsi ihracatının önceki sezona göre daha verimli geçtiğini belirten Gürdoğan, 15 Nisanda başlayacak olan av yasağı nedeniyle hamsi ihracatında bundan sonra herhangi bir hareketlilik beklemediklerini kaydetti.


Hamsi ihracatında miktar bazında yüzde 90 artış yaşadıklarını ifade eden Gürdoğan, “2024 yılı Ocak-Şubat döneminde hamsi ihracatından 2 milyon dolar civarında bir gelir söz konusu. Değer bazında yüzde 35, miktar bazına baktığımız zaman ise yüzde 90 arttı. 2023 yılında ise değer bazında 1 milyon 569 bin dolar iken aynı zamanda miktar bazında da 303 bin 752 kilogram olarak gerçekleşmişti. Hamsi ihracatı en fazla Amerika Birleşik Devletleri, AB Almanya, Belçika gibi ülkelere yapılırken verim açısından geçen seneye göre daha iyi. 15 Nisanda av yasağı başlayacak bunun için hamsi ihracatında herhangi bir hareketlilik beklemiyoruz” dedi.



"Balık av sezonu erken başlamasın"


Hamsi sezonunun boy konusu dikkate alınarak daha geç başlamasından yana olduklarını belirten Gürdoğan, “Hamsi avında boy konusu dikkate alınarak sezona erken değil daha geç başlatılmasının altını çizmek istiyoruz. Çünkü gelecek nesillere aktarmak adına var olan hamsi stoklarını korumak gerekirse avlanma tarihleriyle oynamamız gerektiğini belirtmek isterim. Özellikle balıkçılıkla geçinen sektör temsilcilerimiz yeterli balık bulamamalarından dolayı Afrika, Moritanya gibi ülkelere avlanmaya gittiklerini belirtmek isterim. Dolayısıyla elimizdeki stokları çok daha verimli kullanmak adına körfez balıkçılığı dediğimiz ufak balıkların büyütülme konusundaki çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Örneğin istavrit olmak üzere diğer balık çeşitlerini büyütmek için KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesinde uygulamalar neticesinde özellikle Japonya’daki yarım ada, deltalardaki sistemle büyütüp katma değerli ürünler elde etme çalışmalarını başlatmamız lazım. Bunun örneği Japonya, Norveç’te çok yaygın. Biz sadece denizdeki balıkları olduğu gibi avlıyoruz, onları büyütme konusunda çalışmaların başlamasını arzu ediyoruz” diye konuştu.


Hamsinin ayıklanmış olarak ihracının yanı sıra artık konserve olarakta göndermeye başladıklarını kaydeden Gürdoğan, “Hamsiyi ayıklanmış olarak da yolluyoruz. Artık konserve olarak da yollamaya başladık. Dolayısıyla katma değerli ürünler olarak yollandığı için rakamlarda da artış oluyor. Dünyadaki sistemlere entegre olduğumuz zaman uzun vadede yani dayanıklı tüketim malları haline getirilmesi gerekiyor konserve gibi dondurulmuş ürenler gibi. Dolayısıyla hamsiyi taze olarak uzak yerlere yollayamayacağımız yerlere soğuk zincirle göndermemiz çok daha rantabl olduğunu miktarda ve ihracatta artış olmasını gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.



Hamsi ihracatında sona doğru

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi üyesi savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyeleri hakim karşısında. Örgüt üyelerinden Hakan Doğukan Taşçı savunmasında “Bazı sistemlerde yapılan yanlışlıklar usülsüzlükler var. Ben 10 senedir çalışıyorum evrak üzerinde oynamalar hep yapılıyordu daha fazla para almak için. Sistemde detaylı bakıldığında binlerce şikayet göreceksiniz. Bu hastanelerin hepsi yıllar boyunca senede belki 10 defa denetlendi. Bu kurumlar nasıl denetimlerden geçiyor da bizi yargılanıyoruz ?” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlandı. Konferans Salonunda görülen duruşmada cumhuriyet savcısı tarafından baroların ve siyasi partilerin katılma taleplerinin reddedilmesi talep edildi. Söz verilen sanıklardan Fırat Sarı “Söyleyecek bir şeyim yok” dedi. Mahkeme, tüm katılma taleplerinin reddine karar verdi. “Yapılan yanlışlıklar usülsüzlükler var” Savunma için söz verilen hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı “Bazı konularda üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Sadece telefon tapeleri üzerinden bir bilirkişi raporu hazırlanmış. Yaklaşık 10 yıldır hemşire olarak görev yapıyorum. Dönem dönem farklı hastanelerde çalıştım. Sanıkların çoğu arkadaşımdı. Hepimiz sağlık sektöründeyiz zaten. Fırat Sarı’yı Reyap Hastanesi’nden tanıyorum. Bazı sistemlerde yapılan yanlışlıklar usülsüzlükler var. Ben 10 senedir çalışıyorum evrak üzerinde oynamalar hep yapılıyordu daha fazla para almak için. Sistemde detaylı bakıldığında binlerce şikayet göreceksiniz. Bu hastanelerin hepsi yıllar boyunca senede belki 10 defa denetlendi. Bu kurumlar nasıl denetimlerden geçiyor da bizi yargılanıyoruz ? Ben 1 kuruş fazladan para kazanmadım. Şu an İstanbul’da özel hastanelerin yüzde 80-90’ınında bebek yoğun bakımda doktor durmuyor. Sistem bu şekilde. Bizim neden müdahale ettiğimiz söyleniyor. Müdahale etmezsek yine suçluyuz. Benim hiçbir şekilde aileler ile para alışverişim olmadı. Eşzamanlı denetim yapıldı. Denetim sırasında kimseden emir almadım. İyi hasta kötü hasta şeklinde şablonlarımız vardı. Bunlar gerçeğe aykırı mıydı diye sorarsanız evet gerçeğe aykırıydı. Ama SGK sistemine geçmiyorduk bunları” dedi. (Mİ-MT-
Antalya Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı tahmini bütçesi 39 milyar TL Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 39 milyar lira olarak belirlenen 2025 yılı taslak bütçesi Büyükşehir Meclisi’nde oy birliği ile kabul edildi. Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, ASAT Genel Müdürlüğü ile birlikte Antalya’nın 19 ilçesinde 913 mahallesine hizmet etmeye devam edeceklerini söyledi. ASAT’ın 2025 yılı taslak bütçesi de 27 milyar 250 milyon TL olarak belirlendi. Antalya Büyükşehir Belediyesi Kasım Ayı Olağan Meclisi’nin devam toplantısı gerçekleştirildi. 55 gündem maddesinin görüşüldüğü toplantıda, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 Performans Raporu ve 2025 Mali Yılı Bütçe Tasarısı Taslak Bütçesi kabul edildi. Başkan Böcek, Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı bütçesinin 39 milyar olarak belirlendiğini söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı tahmini bütçesi oy birliğiyle kabul edildi. Performans programı görüşüldü Mecliste ilk olarak Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı performans programı görüşüldü. Performans programlarının hazırlanan 5 yıllık stratejik planın yıllık uygulaması olduğunu söyleyen Başkan Muhittin Böcek, “2025 yılı performans program’nda 36 performans hedefi, 215 faaliyet, 154 performans göstergesi bulunmaktadır. Büyükşehir Belediyemizin 2025 Mali Yılı Bütçesi de Performans Programı’na uygun olarak hazırlanmıştır. 2025 yılı mali bütçesi toplam 39 milyar TL’dir” dedi. Başkan Böcek, 2025 yılı bütçesiyle ilgili şu bilgileri verdi: “2024 yılı gelir bütçemiz 14 milyar artı 3 milyar ek bütçeyle 17 milyar TL olup, yüzde 94 arttırılarak 2025 yılı için 33 milyar TL olarak tahmin edilmiştir. 6 milyar TL borçlanma öngörülerek denklik sağlanmıştır. 19 ilçemizin bütçeleri kendi meclislerince onaylanmış, Büyükşehir Meclisimizde görüşülmek üzere gönderilmiştir. 2024 yılında Büyükşehir Belediyemiz ve 19 ilçemizin toplam bütçeleri 41 milyar 847 milyon TL iken, 2025 yılında yüzde 83’lük artışla Büyükşehir Belediyemiz ve 19 ilçemizin toplam bütçeleri 76 milyar 581 milyon TL olacaktır. Antalya’mıza şimdiden hayırlı olsun.” İlçe belediyelerinin bütçeleri kabul edildi Antalya Büyükşehir Belediyesi 2025 yılı taslak bütçesinin ardından 19 ilçenin 2025 yılı bütçe taslakları da oy birliğiyle kabul edildi. Başkan Muhittin Böcek, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin bütçelerinin hayırlı olmasını dileyerek, “Antalya’mızın 19 ilçesi ve 913 mahallesinde el birliğiyle en güzel hizmetleri sunmaya devam edeceğiz. Bütçelerimizin hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. ASAT bütçesi de kabul edildi Büyükşehir Meclis Toplantısı’nın ardından ASAT Genel Kurulu yapıldı. ASAT 2025 yılı performans programı ve mali yılı taslak bütçesi oy birliğiyle kabul edildi. ASAT’ın 2025 yılı taslak bütçesi 27 milyar 250 milyon TL olarak belirlendi. Başkan Muhittin Böcek, ASAT’ın Antalya’nın dört bir yanında önemli çalışmalara imza attığını belirterek, “ASAT’ın taslak gider bütçesinde 14 milyar 766 milyon lira ile yatırımlar ilk sırada yer almıştır. 30 büyükşehir belediyesi arasında bu bir rekordur. Bütçenin yüzde 34’lük pay ile 9 milyar 273 milyon lirası mal ve hizmet alımına ayrılmış, bunun da 2 milyar 760 milyon lirasını elektrik gideri oluşturmaktadır. ASAT Genel Müdürlüğümüz kesintisiz hizmet vermeye her yıl olduğu gibi 2025 yılında da devam edecek” diye konuştu.
Denizli Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Üç kredi kuruluşunun iki kademe not artırdığı tek ülke Türkiye” Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Üç tane kredi derecelendirme kuruluşunun iki kademe not artırdığı bir dönem yaşadık. Türkiye bu anlamda tek ülke. Mayıs ayında 75,5 seviyesine gelen enflasyon şimdiye geldiğimiz noktada ise 48,6 olarak belirlendi. Yani 27 puan bir azalma söz konusu. Bu düşüş önümüzdeki süreçlerde de devam edecek" dedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Denizli’de Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi’nde iş dünyası temsilcileri ile bir araya geldi. Son ekonomik verileri paylaşan Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin enerji başta olmak üzere bir takım ürünleri zorunlu olarak ithal ettiğini söyledi. Geçmiş döneme oranla ekonomik olarak daha ılımlı ilerlendiğini belirten Yılmaz, “Gelecek yıla ilişkin tüm bunları dikkate aldığımızda yüzde 4 civarında bir büyüme bekliyoruz. 2026 ve 2027 yıllarında ise yüzde 4,5 ve 5 gibi büyümelerle dünya ortalamasının üstünde bir büyüme performansıyla yolumuza devam edeceğimize inanıyoruz. Bu yılın sonunda milli gelirimiz dolar bazında 1,3 trilyon doları geçecek olarak görülüyor. Kişi başına milli gelirimiz ise bu yıl sonu itibarıyla 15 bin doları aşmış olacak. 2027 hedefimiz ise 1,8 trilyon dolar bir ekonomik büyüklük ve kişi başı milli gelir 20 bin dolar olacak şeklinde özetlenebilir” dedi. İstihdamda da artış yaşandığını vurgulayan Yılmaz, “2024 Eylül ayında bir yıl önceki eylül ayına oranla 1,1 milyon istihdamımızda bir artış var. Bu gerçekten çok takdir edilmesi gereken bir gelişmedir. Toplamda ise 32,8 milyon kişiye ulaşılmıştır. İşsizlik oranımız ise uzun bir süredir tek haneli şekilde ilerlemeye devam ediyor. En son yüzde 8,6’ydı. Önümüzdeki süreçte ise her yıl ortalama 750 bin civarında bir istihdam ile tek haneli rakamların devam etmesini bekliyoruz. Tabii ki dönemsel yükselişler her zaman olabilir ama istihdam piyasamızda bir canlılık olduğunu ifade edebiliriz” şeklinde konuştu. “İhracatta yılsonu itibarıyla da 264 milyar dolara ulaşacağımızı öngörüyoruz” Türkiye tarihine bakıldığında kalkınmanın önündeki en büyük sorunun cari açık meselesi olduğunu ve cari açığın korunmasının önemli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, geçen yılın ortalarında yüzde 6’lara çıkan cari açığın 2024 eylül ayı itibarıyla 9,7 milyar dolara düştüğünü söyledi. Yıl sonu ihracat beklentilerini açıklayan Yılmaz, “İhracatta 262,3 milyar dolara geçmiş durumdayız. Yıl sonu itibarıyla da 264 milyar dolara ulaşacağımızı öngörüyoruz. Mal ihracatının yanı sıra hizmet ihracatının büyük bir önemi var. Turizm özellikle çok iyi gidiyor. Turizmde ilk 9 aydaki artış yüzde 6,6 ve 12 aylık geriye gittiğinizde 58,8 milyar dolara ulaşmış durumdayız. Yıl sonu itibarıyla muhtemelen 60 milyar dolar hedefimiz vardı, ulaşacağız gibi görünüyor. Turizmde işler gerçekten çok iyi gidiyor. Turist sayısında da 61 milyona yakın bir sayı ile bu yılı kapatacağız gibi görünüyor” ifadelerini kullandı. “Üç kredi kuruluşunun iki kademe not artırdığı tek ülke Türkiye” Kur korumalı mevduat rakamlarını paylaşan ve enflasyondaki son süreci anlatan Yılmaz, “Diğer bir husus ise risk göstergelerinde azalma. Önce enflasyonda zeminin güçlendirilmesi gerekiyor. Yani cari açığı düşüreceksiniz, bütçe açığını düşüreceksiniz ki sağlam zeminde enflasyonla mücadele olsun. Biz de üç safhaya ayırdık: Geçiş süreci, dezenflasyon süreci ve kalıcı istikrar dönemi. Geçiş sürecini bu haziran itibarıyla bitirdik. Rezervlerimizde çok ciddi bir şekilde artış oldu. Geldiğimiz noktada 8 Kasım itibarıyla brüt rakamlarımız 157,3 milyar doları aşmış durumda. Kur korumalı mevduat (KKM) geçen yılın ağustos ayında 126 milyar dolarmış. 8 Kasım itibarıyla 37,9 milyar dolara kadar düşmüş durumda. Her geçen gün KKM erimeye devam ediyor. Bunu da finansal piyasaları bozmadan gerçekleştiriyoruz. Risk birimleri düştü. Geçen yıl 703 baz puan olan ülke risk primimiz 14 Kasım itibarıyla 259 baz puana inmiş durumda. Üç tane kredi derecelendirme kuruluşunun iki kademe not artırdığı bir dönem yaşadık. Türkiye bu anlamda tek ülke. Mayıs ayında 75,5 seviyesine gelen enflasyon şimdi geldiğimiz noktada 48,6 olarak belirlendi. Yani 27 puan bir azalma söz konusu. Bu düşüş önümüzdeki süreçlerde de devam edecek. Gelecek yılın sonbaharına geldiğimizde ise büyük oranda artık enflasyondan bahsetmeyeceğiz. Tek haneli rakamlara gelene kadar mücadelemiz devam edecek” dedi. “2023 yılındaki 5,2’lik cari açığımızın 3,6’sı deprem harcaması” 2023 yılı bütçesini zorlayan en büyük faktörün 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 kentte yıkıma yol açan depremler olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Geçen yılın ortalarında bütçede zorlu bir perspektifimiz vardı. Emekliliğe hak kazananlara dönük yaptığımız düzenlemelerin bütçeye getirdiği yük. Personele enflasyonun üzerinde önceki bütçede hesaplanmamış artışların getirdiği yük. En önemlisi ise deprem, tarihimizin en büyük depremini yaşadık. 11 ilimizi, 14 milyon nüfusu etkileyen deprem. O dönemki hesaplarımızla 104 milyar dolarlık ek bir maliyet getirdi. 2023 ve 2024’te 2,5 trilyon Türk Lirası deprem için ödenek tahsis ettik. Bu en gelişmiş ekonomileri zorlayacak bir miktardır. Buna rağmen bütçe açığımızı geçen yıl milli geliri oranla yüzde 5,2’de tutmayı başardık. Bu yıl başlangıçta 6,4 demiştik ama gelinen noktada yüzde 4,9 gibi bir rakamla kapatacağımızı düşünüyoruz. Geçen yılki 5,2 açığın 3,6’sı deprem harcaması. Depremi çıkardığınız zaman geçen yılın bütçe açığı milli gelire oranı yüzde 1,6. Bunun olumlu tarafı ise şudur ki deprem harcamaları geçici harcamalardır. Büyük oranda yatırım niteliğindedir. Dolayısıyla yapısal bir bozulma oluşturmaz, dönemsel etki yapar. Bir süre sonra deprem harcamalarının bütçemizden çıkacağını göreceğiz. Önümüzdeki yıl deprem etkisi bütçemizde yarı yarıya düşecek. Bütçemiz çok daha rahatlayacak. Gelecek yıl 3 civarında bütçe açığı öngörüyoruz. Denizli’nin ihracatıyla, yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle bu perspektife güçlü destek veren illerden bir tanesi olduğunu biliyoruz” diye konuştu. Denizli’de merkezi bütçe ile devam eden yatırımlar anlatıldı Denizli’de sağlık, ulaşım ve hizmet sektörleri gibi diğer alanlarda merkezi bütçe ile devam eden yatırımlardan bahseden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Denizli’de sağlık sektöründe önemli yatırımlar yürütüyoruz. Bin yataklı Denizli Şehir Hastanesi, 425 yataklı iki adet 2. basamak sağlık tesisi, 16 adet 1. basamak sağlık tesisi, Diş Hekimliği Fakültesi Uygulama Hastanesi projesi gibi önemli projelerimiz var. Şu anda Gölhisar-Acıpayam ovası sulaması ikinci kısım işi programımızda ve bu yıl itibarıyla tamamlanacak. 795 milyon liralık bir proje, 2 bin 881 hektar alanı sulayacak. 333 milyon lira maliyetli Buldan sulaması 2. kısım işini ise yüzde 80 tamamlamış bulunmaktayız. Çok önemli projeler hayata geçirildi. Ulaştırmada önemli projelerimiz devam ediyor. Toplamda 1,4 milyar liralık proje olan Muğla-Kale-Tavas yoluna bu yıl 660,3 milyon TL ödenek ayırmışız. Proje tutarı 4,9 milyar lira olan BSK Tek Tüp Karayolu Tüneli projemize 325 milyon lira ödenek ayırmışız. Salihli-Alaşehir-Buldan yolu için yıllık 70 milyon lira, Nazilli-Horsumlu-Karacasu-Tavas yolu için 60 milyon lira, Çivril-Işıklı için 60 milyon lira, Acıpayam-Antalya ayrımı için 30 milyon lira bütçe ayırmışız” dedi. Bütçe dışından kamu-özel iş birliği modeliyle sürdürülen iki önemli projeye dikkat çekmek istediğini dile getiren Cevdet Yılmaz, “Bütçe dışında kamu-özel iş birliği modeliyle yürüttüğümüz projeler var. Pamukkale Dijital Deneyim Müzesi uygulama projesi ilgili Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanmış olup, uygulama çalışmaları devam ediyor. Denizli-Aydın Otoyolu projesi var. Bu projenin tutarı 1,9 milyar dolar. Büyük oranda tamamlandı, bir takım iyileştirme çalışmaları sürüyor. Muazzam bir zaman tasarrufu sunan bir proje” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın başkanlığında gerçekleşen iş dünyası buluşmasına Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, Çameli Belediye Başkanı Cengiz Arslan, Babadağ Belediye Başkanı Murat Kumral, Denizli Ticaret Odası Başkanı Uğur Erdoğan, Denizli Sanayi Odası Başkanı Selim Kasapoğlu, Denizli İhracatçılar Birliği Başkanı Hüseyin Memişoğlu, Denizli Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Ali Erbeği, AK Parti İl Başkanı Yücel Güngör, il protokolü ve iş dünyası temsilcileri katıldı.